Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2012, Turkish Studies -International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
https://doi.org/10.7827/TurkishStudies.3431…
23 pages
1 file
Sezai Karakoç’un şiirlerinde coğrafya önemli bir unsurdur. Onun coğrafyası genelde bütün Ortadoğu ve İslam coğrafyasını özelde ise Diyarbakır, Ergani ve çevresini kapsar. Karakoç, memleketine ait kültürel, tarihsel ve insansal unsurları mistik bir atmosfer içerisinde yazınsal söyleme taşır. Doğduğu coğrafyanın yoksul olması, annesi ve çocukluğuna dair hatıraları söz konusu atmosferi dinamitlemiştir. Bu çalışmada, şairin doğduğu coğrafya ve çevresinin şiirine yansımaları irdelenecektir. Bu coğrafyanın önemli meknalarından biri Diyarbakır ve Dicle Nehri’dir. Diyarbakır, zengin çağrışımlarla şiirlerde yer alır. Diyarbakır için şehir sözcüğünü kullanan şair, mekanın önemli tarihsel ve kültürel yerlerine atıfta bulunur. Dicle nehri ise Diyarbakır Bağdat gibi şehirlere hayat veren bir nehir konumundadır. Çalışmada Eregani’nin de memleket bağlamında önemli bir yere sahip olduğu belirlenmiştir. Şairin Ergani’den hareketle bütün bir kasaba atmosferini şiirine egemen kıldığı saptanmıştır. Gül’e ev sahipliği yapan Karakoç’un memleketi, bazen genişler ve bütün bir Mezopotamya olur. Önemli dinsel ve tarihsel olaylara öncülük eden ancak bu gün yoksul olan bu toprakların bir gün kendi ilhamı ile tekrar dirileceği düşüncesini duyumsatır. Çocukluk anıları memlekete dair imgeleri güçlendirmiştir. Şairin üzerinde derin izler bırakan çocukluk, acı tatlı bütün yönleriyle dizelere yansıtılmıştır. Çocukluğunda bütün yaşadıkları geniş bir açılıma kavuşur. Şairin annesi de memleket algısını güçlendirdiği gözlemlenmiştir. Annesinin ev içindeki silihueti ve onunla yaşadıkları, memlekete bağlılığı artmıştır.
İmaret Dergisi (Karaman), 2014
Öncelikle şunu belirteyim: Bir sanatçı, eserlerinde az ya da çok, bir coğrafyaya, bir mekâna yer verir. Varoluşun kaçınılmaz sonucudur bu. Çünkü varlıklar mekândan münezzeh değildir. Ve dahası insan, yaşadığı coğrafyayı şekillendirir, bunun tersi coğrafya da içinde yaşayan insanı şekillendirir. Bu bakımdan coğrafyayla, mekânla insan birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Hacı Bayram-ı Veli'nin dediği gibi "ol şârı yapan insan, taş u toprak arasında kendi dahi inşa olur". Uzatmadan söylemeli ki, coğrafyanın, mekânın siyasal/ideolojik bir anlamı da vardır. Coğrafyayı vatan kılmak, o mekâna hem maddeten hem de manen sahip ve egemen olmak arzusu, coğrafyayı ideoloji ya da dünya görüşü ile ilişkilendirir. Bu bağlamda Ziya Gökalp'ın şiirlerinde sözünü ettiği "Turan ili" ideolojik/ütopik bir coğrafyadır. Bu, ırka bağlı, milliyetçi ideolojinin belirlediği bir coğrafyadır.
İnsanın ve toplumun varoluşunu gerçekleştirme zemini mekânda, zamanı tarihte tecelli eder. Mekân (place) mahaldedir (space) ama saf mahal değildir. Tarih ise sadece geçmişe indirgenemez. Mekân, varoluşun ufuk çizgisine işaret eder, insan ve toplumun tezahür imkânlarını kuşatır. Tarih ise daha ziyade geçmişten süzülen geleceğe atılan ânın kurulması, yaşanması ve idrak edilmesidir. Mesele ânı diriltmek, onun sürekliliğini bir nizam içinde tecrübe edebilmektir. Bu da geçmiş, şimdi ve geleceği bir araya getirebilmekle mümkün görünür. 1 Hayat küre bir koordinat sistemine oturuyorsa onun dikey tarafı tarih, yatay tarafı mekândır. Mekân, mahallin, tarih ise zamanın şuur ve irade ile imar ve inşa edilmesidir. Bu, en güzel şekilde şehirde temsil edilebilir. Bir medeniyet kendi mekânını ve tarihini ortaya koyar. Kurulan mekân ve tarihle zihniyeti, zihniyetle insanı inşa eder. Ancak bu ilişki dairevidir, inşa olunan insan tarihi yapar, mekânı imar ve inşa faaliyetini bir özne olarak devam ettirir. O halde şehir; medeniyet, zihniyet, insan, tarih ve mekân arasındaki dairevi, canlı sürecin hayat bulduğu bir hayat küresi olarak da çıkar karşımıza. Şehir, kendisinde medeniyetin, tarihin, mekânın ve insanın izlerini taşır. Ne kadar muhafaza edilmiş iz varsa, o şehrin tarihte ve mekânda
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 8/1 Winter 2013, p.2817-2836, ANKARA-TURKEY, 2013
ÖZET Sezai Karakoç, modern Türk şiirinin en önemli şairlerindendir. Toplumun üzerindeki karamsar atmosferi dağıtmak için iç dinamikleri harekete geçirmeyi önemser. Bu bağlamda Karakoç, geleneği ve dinsel öğeleri önceler. Şiire ve yaşama dinsel bir perspektifle bakar. Gelenek, geçmiş ve din bir imge kaynağı olarak şiire büyük bir potansiyel oluşturur. Bu potansiyeli imge sağanağına dönüştüren şair, çocukluğu bu çerçevede değerlendirir. Toplum adına konuşan şair, çocuktan beklenti çetelesini oldukça yüksek tutar. Bu çalışma Sezai Karakoç şiirinde çocukluğu ve ilişkilendirildiği kavramları irdelemek amacındadır. Birinci bölümde çocuk ile diriliş arasında bağlantı kurulmuştur. Şairde, "çocuk" diriliş eri olarak tasarlanmıştır. Karakoç, çocuğu, Diriliş projesinin önemli sacayaklarından biri olarak görür ve diriliş eri olarak tanımlar. Çocuğun hem ahlaksal hem de bilimsel anlamda iyi yetiştirilmesi gerektiğini duyumsatır. Öz annenin çocuğun ruhsal ve bedensel gelişmesinde önemini vurgulayan Karakoç, Avrupalı eğitimdeki anneyi ikinci plana atma anlayışını şiddetle kınar. İkinci bölümde çocuğun tarihi şahsiyetlerde işlenişi ele alınmıştır. Çocukluğu imgeleştirmek için gül, şarap, menekşe gibi divan edebiyatının unsurlarından yararlanan Karakoç, Hz. İsa, Hz. Musa gibi dinsel değerleri yazınsal söyleme katar. Şair, bütün bu değerlerin işleyişini çocukla ilişkilendirir. Çocuktan aldığı güçle geleceğe büyük bir ümit besler. Genelde insanlığın özelde ise Müslüman coğrafyasının başına gelen felaketlerden ve fırtınalardan o kurtaracaktır. Üçüncü bölümde ise saflığın sembolü olan çocuğun masumiyet biçimiyle yansıması ele alınmıştır. Çocuk, yontuldukça çocuklaşan insanlığın özü olarak tasarlanmıştır. ABSTRACT Sezai Karakoç is one of the most important poets in the Turkish poem. He takes care the community to mobilize of the internal dynamics of the gloomy atmosphere to disperse. In this context, Karakoç searchs tradition and religious items. He takes care poem and life within boundary of religious perspective. Tradition, history, and religion as the source of an image creates a huge potential to poetry. The poet who can manage convert this potential to downpour image,
Öz İkinci Yeni şairleri, uzak, yoğun ve serbest çağrışımlı imgeler kullanmaları, kapalı ve muğlak bir anlatımı benimsemeleri ile Türk şiirine tartışmaları uzun yıllar devam edecek yeni bir poetik anlayış getirirler. Sezai Karakoç'un İkinci Yeni şairleri arasında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği de güncelliğini koruyan bir tartışmadır. Ancak Sezai Karakoç da imgelerin kuruluşu, verili dilin kullanım biçimi, modern hayata başkaldırı ve kapalı anlatımın benimsenmesi gibi poetik özellikler bakımından İkinci Yeni'nin öncü şairleri arasında yer almaktadır. Dünya görüşleri ve hayatı anlamlandırma biçimleri bakımından farklı bir bağlamda yer alsalar da Sezai Karakoç'un estetik tutumu ile İkinci Yeni şairlerinin estetik tutumları ve şiir dilini kullanış biçimleri pek çok ortak noktada buluşmaktadır. Zira Sezai Karakoç da diğer İkinci Yeni şairleri gibi şiirlerinde yaşadığı çağın bunaltılarını, huzursuzluklarını, uyumsuzluklarını, tedirginliklerini ve bireyi etkisi altına alan dayatmalarını derin ve yoğun anlamlar içeren metaforik ve imgesel söylemler aracılığıyla dile getirir. Sezai Karakoç'un yoğun imgelerle kurulan şiirlerinde, içinde yaşanılan çağın ve modern kent hayatının eleştirisi; kapitalizmin etkileri, mimarinin dönüşümü, bireyin yozlaşması ve asli gerçekliğinden uzaklaşması bağlamında yansıtılırken geleneksel, İslamî ve metafizik unsurlar merkeze alınır. İkinci Yeni şiirinin öncülerinden olan Edip Cansever, Turgut Uyar ve Cemal Süreya'nın şiirlerinde ise modern hayatın eleştirileri, modern ve kentli bireyin kendine yabancılaşması ve dinmek bilmeyen bir uğultuya dönüşen varoluşsal kaygılarla, bunaltılarla boğuşması üzerinden aktarılır. Bu bağlamda Sezai Karakoç'un şiirlerindeki modernlik eleştirisi, Edip Cansever, Turgut Uyar ve Cemal Süreya'nın modernlik eleştirilerinde olduğu gibi bunaltı, uyumsuzluk ve huzursuzluk gibi yıkıcı duygu durumlarını yansıtmakla birlikte dinî ve metafizik bir içerik barındırması yönüyle daha farklı anlam alanlarına işaret etmektedir. Bu çalışmada Sezai Karakoç'un şiirlerinde yoğun olarak kullandığı imgeler ile Edip Cansever, Turgut Uyar ve Cemal Süreya'nın şiirlerindeki imgelerin çağrışımları ve göndergeleri bakımından benzerlikleri tespit edilerek yorumlanacaktır. Çalışmanın kapsamından dolayı sadece örneklem olarak seçilen imgelere odaklanılacaktır.
Avrasya Beşeri Bilm Araştırmaları Dergisi, 2023
Sezai Karakoç, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda önemli bir İslam şair, aydını ve yazarı olarak öne çıkar. Şairin bu bahsettiğimiz alanlarda sağlam bir edebi birikime sahip olmasının temelinde, Divan edebiyatı, Doğu edebiyatı ve Batı edebiyatına olan hakimiyeti yatar. Karakoç, bu bilgi birikimini kullanarak geleneksel şiir anlayışını modern bir perspektifle harmanlayarak, geleneksel motifleri günümüze ve geleceğe taşımayı başarmıştır. Karakoç’un şiirlerinde en sık ele aldığı konular, insanın varoluşu, medeniyet, İslam’ın dirilişi ve İslam’ın evrenselliği gibi kavramlardır. Şair, insanın varoluşuna dair soruları şiirleri vasıtasıyla sorgulamış, insanın hayatındaki önemli kırılma noktalarına dikkat çekmiştir. Ayrıca, medeniyetin önemini vurgulayarak, medeniyetin oluşumunda İslam'ın etkisine değinmiştir. Şair, İslam’ın evrenselliği konusunda da düşüncelerini şiirleriyle ifade ederek İslam’ın tüm insanlık için bir rehber olduğunu vurgulamıştır. Sonuç olarak, Cumhuriyet dönemi etkisi altında olan ve şiirinin temelini oluşturan gelenekçi şairlerin öncüsüdür. Şair, şiirlerini geleneksel temalar üzerine kurarak diğer şairlerden ayrılır. Bu sayede, şiirleriyle geleneği bugünden ve geleceğe taşıma düşüncesi öne çıkar. Makalede, bu düşünceyi anlamak için şairin belirli şiirleri detaylı bir şekilde incelenmiştir.
DÜNYADA VE TÜRKİYE'DE ÜNİVERSİTE (Bayburt Üniversitesi Yayınları), 2016
KİTAPTA BÖLÜM Bu bildiride, Sezai Karakoç’un medeniyetimizin temel unsurlarını bir araya getirecek asıl kurum olarak düşündüğü üniversite telakkisi konu edilmektedir. Ancak o, üniversitelerin, binaları, öğrenci alımı, fakülte ve bölümleri ile ders programlarının nasıl yapılacağına dair ayrıntılı teknik meselelere girmez. O daha çok, “Üniversite ruhu ne olmalıdır?”, “Bir milletin medeniyet algısı ve düşünce perspektifi nasıl şekillenmelidir?” gibi sorulara cevap vermeye çalışmaktadır. Onun, meselenin nazariyat boyutuna bakan düşünceleri ile özellikle medrese ve üniversite arasındaki kopuşa/kırılmaya yönelik orijinal görüşleri bildirinin ana temasını oluşturacaktır. Buna ilave olarak, onun üniversite kurumunun batı taklidi gidişatı ile milletin ruh kökünden kopmasının nelere mal olduğuna dair görüşleri tartışılacak ve üniversiteler nasıl düzeltilmelidir, sorusuna verdiği cevaplar incelenecektir.
2016
Ikinci Yeni sairlerinden olan Sezai Karakoc, siir anlayisi, hayat gorusu ve din karsisindaki tutumu bakimindan toplulugun diger sairlerinden farkli bir cizgide durur. Yasam felsefesi Islami temeller uzerine kurulu olan sair, Islami yasam bicimini diriltme cabasi icerisindedir ve siirlerini de bu eksen etrafinda yazmistir. Karakoc, kuramsal yazilarinda ve siirlerinde; reformcu seckinlerin modernlesme/ ilerleme kavramini Islami kulturle karsitlik icinde kurmalarina, Turk toplumunun kendi kimligini Bati’nin belirledigi olcutlere gore tanimlamasi, sorunu kendi kulturel kodlarinda bulmasi ve bu noktadan hareketle degisim cabasina girmesine itiraz etmektedir. Toplumun bugun yasadigi sorunlarin temelinde gecmiste cozumlenmeyen sorunlar, dolayisiyla tepeden inme modernlesme yatmaktadir. Tanzimat ile birlikte Osmanli’nin Bati’ya yonelmesi sonucunda Islami gelenekten kopus baslamis, Cumhuriyetle birlikte hem Osmanli hem de Islam uygarligi cokmustur. Kendisi bu uygarligi tekrar diriltmeyi iste...
Bu yazıda, önce 1950'lere girerken modern Türk şiirinde etkili ve popüler olan iki şaire kısaca dikkat çekilecek, sonra Sezai Karakoç'un İkinci Yeni Şiiri içindeki rolü, etkinliği ve etkisi, 1950lerdeki süreli yayınlardan hareketle değerlendirilecek ve onun İkinci Yeni Şiiri içindeki yeri belirginleştirilecektir. In this article, first, it is intended to briefly draw attention to the two poets who became influential and popular in the modern Turkish poetry on the eve of 1950's; then Sezai Karakoç's role, effectiveness and influence within Second New Poetry will be evaluated with reference to the periodicals in the 1950's and his place within Second New Poetry will be made clear.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde önemli bir yere sahip olan Karakoç, II. Yeni hareketi içerisinde kendine mahsus dil ve özgün söyleme sahiptir. Özellikle kendine has imge kültürüyle geçmişin bilgi ve deneyimlerini günümüz şiirinde kendine has estetik bir duyuşla yeniden yorumlar. Sezai Karakoç‟un şiirlerindeki kuruluş ve kurtuluş değerleri, geleneksel yaşam bilinci, tarih bilinci, İslâm medeniyeti, Divan edebiyatı ve aşk estetiği gibi unsurlar üzerine kurulur. Sezai Karakoç, insanın içinde yaşadığı şeyler dünyasında yitip gitmemesi için ona tarihselliğini hatırlatan kendilik değerlerine ve kuruluş ve kurtuluş değerlerine sığınması gerektiğini belirtir. Bu açıdan kur(t)uluş değerleri en geniş anlamıyla önceki yaşam ve yaşanmamışlıkların bilgi ve birikimlerini temel izlek ve imgeler düzeyinde aktarılmasıdır. Karakoç‟un öğretisinin merkezinde yer alan kavramların en önemlisi diriliştir. Sezai Karakoç gerek şiirlerinde gerekse denemelerinde “Diriliş” kavramını merkezden çevreye yayılan bir şekilde ele alır. Diriliş estetiği ise kuruluş ve kurtuluş değerleri ve imgelerinin hal zamanında kendilik ve kendi oluş biçimidir. Sanatçının şiirlerinde geleneksel değerler, onu kuşatan, besleyen ve geçmişle hal zamanında ilişki kurmasını sağlayan önemli unsurdur. Anahtar Kelimeler: Sezai Karakoç, şiir, kuruluş ve kurtuluş değerleri, kendilik bilinci, tarih bilinci, aşk estetiği.
SEZAİ KARAKOÇ'UN SİYASİ DÜŞÜNCESİ, 2021
Tez Başlığı / Konusu: Sezai Karakoç'un Siyasi Düşüncesi Yukarıda başlığı gösterilen tez çalışmamın a) Kapak sayfası, b) Giriş, c) Ana bölümler ve d) Sonuç kısımlarından oluşan toplam 210 sayfalık kısmına ilişkin, 11/02/2022 tarihinde şahsım tarafından Turnitin (Turnitin) * adlı intihal tespit programından aşağıda belirtilen filtrelemeler uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre, tezimin benzerlik oranı % 10'dur. Uygulanan filtrelemeler: 1-Kaynakça hariç 2-Alıntılar hariç/dahil 3-5 kelimeden daha az örtüşme içeren metin kısımları hariç Bursa Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez Çalışması Özgünlük Raporu Alınması ve Kullanılması Uygulama Esasları'nı inceledim ve bu Uygulama Esasları'nda belirtilen azami benzerlik oranlarına göre tez çalışmamın herhangi bir intihal içermediğini; aksinin tespit edileceği muhtemel durumda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim. Gereğini saygılarımla arz ederim. 11.02.2022
ÖZET Türk şiir geleneğinde önemli bir farklılaşma miladı olarak kabul edilen İkinci Yeni dönemi, şairlerinin kendi karakteristikleri ve şiir algıları ile kendinden önceki şiir geleneğinden önemli ölçüde ayrılır. Şiiri hem görme hem de kurma biçimi ile başka bir düzleme taşıyan İkinci Yeni şiiri, gerek konu gerekse form açısından önemli bir dönüm noktasıdır. İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar, Cemal Süreya, Ece Ayhan ve Sezai Karakoç bu şiirin temsilcileri kabul edilir. Bu dönem şairleri, kendilerinden önceki şairlerin şiirlerinden beslenmiş ancak şiir anlayışı ile ilgilerini koparmıştır. İkinci Yeni şiiri, başta resim, mü-zik, sinema gibi değişik kaynaklardan, edebi ve felsefi akımlardan beslenmiş, şiiri salt anlam ekseninden uzaklaştırmıştır. Sezai Karakoç, kendilerinden ön-ceki şiir geleneği ve anlayışı ile kendi şiirleri arasında ayrıma giden bu döne-min şairlerinden birkaç yönü ile ayrılır. Sezai Karakoç, şiirini gelenek üzerin-den inşa etmiş, İkinci Yeni içinde, şiirinin biçim özelliklerinde değişikliğe gitse de gelenekle tematik bağını sürdürmüştür. Geleneğin yeni formlar içinde güncele taşınması ve takip edilmesi açısından Sezai Karakoç şiiri önemli bir imkândır. Bu çalışmada Sezai Karakoç’un İkinci Yeni ile olan münasebeti, ge-lenek ve yenilik tartışmaları üzerinden ele alınacaktır. Anahtar Kelimler: İkinci Yeni, gelenek, diriliş, süreklilik, anlam, form
Sezai Karakoç, verdiği eserlerle Türk edebiyatının son 60 senesinde mühim bir yere oturur. Başta şiir olmak üzere hikâye, deneme, fıkra, piyes, incelemedüşünce yazıları gibi çeşitli türlerde kalem oynatmıştır. Programlı çıkışı ve estetik yönü edebiyat dünyasının ilgisini çekmiştir. Edebiyatımızda bir sistem gözeterek ürün veren nadir sanatkârlardandır. O, insanımızın şuur kazanması ve öz benliğine dönmesi için "Diriliş" adını verdiği bir sistem geliştirmiştir. Bu sistemde edebiyat önemli bir yer tutar. Edebiyat, Karakoç'un "Diriliş" perspektifinin bir nevi başlangıç noktası ve onun felsefesine göre kendini inşa etmenin bir yoludur. Bu bağlamda Sezai Karakoç'un "Edebiyat Yazıları" başlığı ile çıkmış kitaplarının incelenmesi, sanatkârın, teklif ettiği sistemin, ürünlerinin anlaşılması için önem arz eder. Makalede hem onun uygarlık, kültür, sanat, edebiyat konularındaki bilgi ve fikirleri aktarılmakta hem de ideali ve bu görüşleri incelenmektedir.
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 7/4, Fall 2012, p. 3215-3234, ANKARA-TURKEY, 2012
Sezai Karakoç, fikirleri ve yazınsal verimleriyle Türk edebiyatının önemli yazarlarındandır. Dinsel kıssaları ile geleneksel imgeleri şiirleriyle yeniden yorumlayarak günümüze taşımıştır. Bir ayağı mazidedir. Bu bağlamda, eskinin çağımızdaki izdüşümüdür. Diğer ayağı da gelecektedir. Şiirini gelenekçi bir esasa oturtmuştur. Karakoç, bu esas üzerine bir medeniyet projesi tasarlar. Bu projenin adı diriliştir. Diriliş medeniyetinin öncelikli unsuru insandır. Anne, bu unsurdan biri olarak yer alır. Anne, imge kaynağı olarak şiire büyük bir damar oluşturur. Bu çalışmada Karakoç’un şiirinde anne imgesine yüklenen misyon, zamansal ve mekansal sınırlamaları aşarak tarihsel anne imgelerinin modern şiir dilinin olanakları kullanarak yeniden yorumlama biçimi irdelenecektir. Böylece şairin tasavvurundaki ideal anne prototipi ortaya çıkacaktır. Birinci bölümde, şairin imgelem dünyasındaki ideal anne modeli incelenmiştir. Annenin toplumun şekillenmesinde önemli bir faktör ve aktör olduğu tezini öncelediği gözlemlenmiştir. Annenin Dirilişi gerçekleştirecek önemli sacayaklarından biridir. Bunun için tıpkı annesi gibi bilge bir kişiliğe sahip olmalıdır. İdeal annenin zaman zaman inişli çıkışlı bir seyir izlediği saptanmıştır. Geleceğe o şekil verecektir. Bu açıdan, çocuğu üzerine titremli ve özenle yetiştirmelidir. Çocuğa yaşamsal değeri olan bilgileri vermelidir. Onu, gündelik yaşamda gerekli dünyevi, ahlaksal ve dinsel bilgilerle donatmalıdır. İkinci bölümde de Karakoç’un geleneğin verili dünyasındaki annelerden yararlanarak geleceğin annelerini çizmeye çalışmıştır. Bu bağlamda, İslam geleneğinin önemli anne portrelerinden yararlandığı bu güne uzanmaya çalıştığı belirlenmiştir. Manevi yönü güçlü, maddi yapısından soyutlanmış anne tiplerini önemsediği görülmüştür. Üçüncü bölümde de Karakoç’un şiir dünyasındaki annenin başat özelliği merhamet irdelenmiştir. Merhametin genel olarak topluma olumlu yönde yansıdığı ancak ölen çocuğunun öcünün alınmasını isteyen annenin kan davasının devamını yol açtığından olumsuzlandığı saptanmıştır. Dördüncü ve son bölümde de anne imgesinin insan dışı varlıklara yansıma şekli irdelenmiştir
Tüm Yönleriyle Sezai Karakoç Din ve Medeniyet Düşüncesi, 2022
Hiç şüphesiz Sezai Karakoç Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük mütefekkirlerden birisidir. O, yazdığı şiirlerinde ve düz yazılarında sürekli İslâm dünyasının güncel sorunlarına değinmiş ve bu sorunlara dair çözüm önerilerini sunmuştur. Onun yazdığı eserler incelendiğinde hem bu yaklaşımı hem de sunduğu çözümlerin sağlam bir dayanağının olduğu hemen göze çarpmaktadır. Sezai Karakoç’un şiirleri ve düz yazıları okunduğunda eserlerindeki metafizik hava da kendini hemen hissettirmektedir. Bizzat kendisi kendi metafiziğinin dayandığı noktanın İslâm olduğunu belirtmektedir. Nitekim gerek yazılarında gerekse şiirlerinde zaman zaman doğrudan veya dolaylı olarak âyetlere göndermede bulunduğu görülür. İslâm dünyasının dirilişinin Kevser’le olacağını söylerken aslında referansını Kevser sûresinden almaktadır. Yine o, İslâm Medeniyetinin inkırazından bahsederken “Duvar yanmış bir Kur’an sağlam kalmış duvardan” demekte ve aslında dirilişin Kur’an ile ancak mümkün olacağını ifade etmektedir. Yine onun “Yeni çağın önüne, yeni bir Kitab’ı koyuyorum” derken de koyduğu kitabın Kur’an olduğu sonraki dizelerde kendini açık etmektedir. Nitekim ona göre Müslümanların yitik cenneti Kur’an’dır. Bu düşüncesine uygun olarak âyetlerden çokça iktibaslarda bulunan Karakoç’un şiirlerinin ve eserlerinin bu açıdan incelenmesi son derece önemlidir. Çalışma yapılırken Karakoç’un âyetlerden ilhamını nasıl aldığı, âyetleri referans olarak kullanırken tefsir kaynaklarından yararlanıp yararlanmadığı, yararlandıysa hangi kaynaklardan yaralandığı tespit edilmeye çalışılacaktır.
2015
Türk edebiyatı ve II. Yeni şiirin önemli şairlerinden olan Sezai Karakoç, Türk milletin geleneksel değerlerini modern değerlerle bütünleştirerek toplumun tutunma noktası haline getirir. Karakoç’un düşünsel dünyasında Türk-İslâmî ve geleneksel değerleri, geçmişte bıraktığımız veya yitirdiğimiz “yitik cennet” imgesini, kolektif bilinçdışın yaratıcı mitik atılımlarıyla ortaya koyar. Karakoç şiirlerinde kolektif bilinçdışının yaratıcı mitik enerjisiyle modern çağ insanın yazıl(a)mayan öyküsünü, şiirsel bir tatla zamanın dili ve ruhuna uygun bir şekilde yeniden inşa eder. Tüm insanlığı ontolojik anlamda kuran sevgi ve aşk, yaratıcı dönüştürücü kadın-anima, din ve inanışlar şairin eserlerinin temel kurucu yaratıcı değerdir. Karakoç, kolektif bilinçdışının yaratıcı mitik enerjisiyle modern çağ insanın yazıl(a)mayan öyküsünü, zamanın dili ve ruhuna uygun bir şekilde yeniden inşa eder. Anahtar Kelimeler: Sezai Karakoç, şiir, aşk, kadın, din, gelenek, imge.
Sosyal Bilimlerde Yeni Yönelimler - V, 06 - 07 Temmuz 2018, Tallin - Estonya
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.