Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, Terörizm ve Radikalleşme İle Mücadele Araştırma Merkezi (TERAM)
…
4 pages
1 file
Devletler kendi aralarındaki çeşitli uyuşmazlıkları çözüme kavuşturmak amacıyla iki temel vasıta tercih etmekte, bu vasıtalar diplomasi ve savaş kavramları üzerinden ilerlemektedir. Genel bir tanımlama ile diplomasi, devletlerin dış politikalarında barışçıl bir yol izlenmesi amacıyla yürüttükleri müzakere ve pazarlık süreçleridir. Fakat diplomasi ile çözülemeyen problemleri nihayete erdirme hususunda ise devreye savaş eyleminin girmesi tarihsel bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Yine genel bir tanımlama ile savaş, bir devlet veya devletler topluluğunun hasım-rakip devlete veya devletler topluluğuna karşı güç ve şiddet kullanmasıdır (Karaağaç, 2019: 690-691).
Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
War is defined as a phenomenon that has many different dynamics that have been going on since the day that human beings existed and has undergone temporal changes. Hybrid warfare is defined as a causal mode of conflict taking place in very threatening environments in which states and non-state actors interact (both secretly and explicitly) using a mix of regular and irregular warfare combat tactics. Terrorism is one of the most important constituent elements of the hybrid warfare. Syria is a particularly anarchic hybrid warfare, which includes an extensive network that changes relations between states, terrorists and their proxies, each with different goals. Suddenly, as the region's political and strategic picture changed, terrorists such as IŞİD / DEAŞ and the PYD / YPG / PKK, various other militias, paramilitaries, rebels and co-actors became key players in the war. In this study, the Syrian civil war was examined through the concept of hybrid war and terrorism. The effects of the changes after the Arab Spring in Syria were examined. In this context, the Syrian crisis has been handled in this study and the relation of terrorist activities with hybrid war has been questioned through these cases.
Hibrit Tehditleri Anlamak, 2022
Varlığı insanlık tarihi ile başlayan şiddet ve savaş olgusunun doğası antik çağlardan bugüne değişmemiş olsa da yöntemi, kapsamını, araç ve silahlarını içeren karakteri hızlı bir değişim ve dönüşüm süreci geçirmektedir. Bu çalışma kapsamında, yeni nesil savaş modellerinden biri olarak değerlendirilen ve son zamanlarda literatürde çokça tartışılan hibrit savaş konsepti içinde karşılaşılabilecek tehditler ve fırsatlar hesaba katılarak yeni nesil profesyonel eğitimin ihtiyaçları doğrultusunda hedeflerin, içeriklerin, süreçlerin, değerlendirmelerin nasıl yapılması ve yönetilmesi gerektiğinin ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Bu yeni savaş konseptine göre, geleneksel savaşın yanı sıra ekonomik, siyasi, teknolojik, kültürel ve sosyolojik vb. boyutlarda çok yönlü ve eş zamanlı harekât yürütülmektedir. Böylesi kapsamlı ve çok yönlü tehditler karşısında kendini geliştiremeyen askeri personelinin tehdit algısının ve müdahale kabiliyetinin yetersiz kalacağı, dolayısıyla personelin değişen savaş konsepti ve hibrit tehditlere uygun askeri ve akademik eğitimle desteklenmesi gerektiği savunulmaktadır.
OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi
Terör meselesi, güvenlik açısından Türkiye'nin karşılaştığı en önemli sorunlardan biridir. Bu sorunun çözümü için Ak Parti iktidarları tarafından pek çok politika geliştirilmiştir. Bu çalışmada, Türkiye'nin güvenliğini bu kadar yakından ilgilendiren terör meselesinin çözümünde Said Nursi'nin rol modelliği üzerinde durulacaktır. Yol haritasında üç ana madde bulunmaktadır. Birincisi, Said Nursi'nin hayatını adadığı Medresetü'z-Zehra projesinin çözüm süreci açısından önemini irdelemektir. İkinci maddede Said Nursi'nin, Türk-Kürt kardeşliğine verdiği değer ve önem ele alınacaktır.
Güvenlik Bilimleri Dergisi, 2014
Terörizmin tarihçesi ve geleceği üzerine düşüncelerini açıklayan uzmanlar ve bilim insanları tarafından yapılan pek çok farklı tanım bulunmaktadır. Söz konusu farklı tanımlamalara karşın terörizmin her noktasında (kurban, eylemci ve mücadele eden) yer alan unsurun "insan" olduğu dikkate alındığında terörizmin anlaşılmasının insanın anlaşılması ile doğrudan ilgili olduğu yadsınamaz bir gerçeklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Terörün hangi türü olursa olsun, (dini, etnik milliyetçi veya ideolojik) tümünün temelinde haksızlığa uğramışlık ve yarattığı mağduriyet duygusu bulunmaktadır. Söz konusu mağduriyet duygusu kimi insanlarca içselleştirilerek pasif ve itaatkâr bir konuma gelmelerine neden olmakta; kimi insanlar ise çaresizlik ve umutsuzluklarını, parçası oldukları sisteme karşı öfke ve şiddete evirebilmektedir. Bu nedenle, sonuç odaklı değil neden odaklı mücadele uygulama ve politikaları ile terörizmin bütünü ile sonlandırılması mümkün olmasa da marjinalize edilmesinin mümkün olduğu düşünülmektedir. Anılan temel sebebi ortadan kaldırmak için yönetenler ve yönetilenler arasındaki ilişkilerin haksızlıklara izin vermeyecek demokratik bir kültür içinde şeffaflıkla yürütülmesi; hak arama yollarının sürekli açık tutulması; düşünce ve ifade özgürlüğünün mutlak suretle sağlanması gerekmektedir.
Savaş, insanlık tarihi kadar eski olmakla birlikte yapısı, aktörleri, yöntemi, boyutu ve etkisi her dönem değişiklik arz ederek günümüze kadar süregelen çok boyutlu bir kavramdır. İnsanın karmaşık bir faaliyeti olan savaşı anlamak ve anlamlandırmak için birçok disiplinden faydalanılmaktadır. Bu terim, modern çağ ve küreselleşme ile birlikte yeni bir konsept kazanmıştır. Akademik yazında bu yeni savaş konsepti "Hibrit Savaşlar" şeklinde tanımlanmaktadır. Kavramın 'hibrit' yönü; asimetrik, simetrik, geleneksel ve politik bir savaş kombinasyonunu ifade eder. Hibrit savaşlar, klasik savaşlardan farklı olarak hem daha yıkıcı hem de yapısı bakımından daha karmaşıktır. Kısacası, her dönem, kendine has bir savaş anlayışı yaratır. Bu çalışmada, yeni bir savaş konsepti olan "Hibrit Savaşlar"ın özellikleri, aktörleri ve yapısı üzerinde durulmak istenmektedir. Çalışmanın yöntemi ise literatür taramasıdır.
Özet Terörizm günümüzde en önemli güvenlik tehditlerinden birisidir. Ancak bu durum Soğuk Savaş sonrası oluşmuştur, demek doğru değildir. Terörizm yüzyıllardır siyasetin kirli bir aracı olarak kullanılmıştır ve kullanılmaya devam edilmektedir. Bu noktada kurulu düzeni değiştirme gayesinde olan nispeten güçsüz gruplar terörizmi, siyasal dönüşümün pratik bir aracı olarak görmüşlerdir. Devrim anlayışının bir gereği olarak terörizm hem şiddet yoluyla iktidarı ele geçirmede, hem de ele geçirilen iktidarı korumada pratik bir araç olarak görülmüştür. Komünist ideolojinin bu noktadaki önemi ise, devrim anlayışı ile terörizm arasındaki amaç-araç ilişkisini kavramsallaştırma çabası içerisinde olmasıdır. Bu kapsamda bu çalışmanın amacı ideoloji, devrim ve terörizm kavramları arasındaki ilişkinin komünizm ideolojisi ve 1917 Bolşevik Devrimi üzerinden ortaya konulmasıdır. Bu çaba günümüzde var olan ve muhtemelen gelecekte de söz konusu olacak olan devrimci terörizmin kökenlerinin anlaşılabilmesi ve bu güvenlik tehdidine karşı çareler üretilebilmesi için entelektüel alt yapının oluşturulmasına katkı sağlanmasına yöneliktir. "Communist Ideology, Perception of Revolution and Terrorism" Abstract Nowadays terrorism is one of the most important security threats for the world. However, it is not true that this became immediately visible in the post-Cold War era. Terrorism has been used for centuries as a dirty tool of politics and will continue to do so in future. At this point it must be stressed that the relatively weak groups willing to change the socio-economic order of a state, use terror as a practical tool of political transformation. According to the revolutionary concept, terrorism has been considered as a practical tool not only to seize power by violence, but also to maintain the seized power. Communist ideology within this context will give an effort to conceptualize the cause-means relation between the concept of revolution and terrorism. In this context, the aim of this study is to indicate the triadic relations between ideology, revolution and terrorism concepts through the ideology of communism and the Bolshevik Revolution of 1917. This effort aimed at better understanding of the origins of the revolutionary terrorism that will exist in present time and in the future as well. Moreover, it will contribute to the creation of an intellectual infrastructure for curbing these security threats.
Smart Journal, 2020
War and terrorist incidents affected everybody in the historical process and caused great destructions. The economic, social, political-based effects that caused the emergence of war and terrorism paved the way for the results that would shake the social life. Today, there are many terrorist organizations. The main purpose of terrorist organizations; It is defined as the path towards the groups or official administrations that are determined as targets in order to reach political, religious and economic goals, which includes indirect or direct physical, mental and technological violence. Terrorism has national and international goals. It has the aims of creating pressure, threat, fear and panic in the national sense and creating political, social and economic effects at the international level. War and terrorism events affect society, that is, people. For this reason, it is one of the study fields of Anthropology Science, which is considered as human science. Anthropology makes inquiries of cultural, biological and physical conditions of the past and future life of societies. With this inquiry, he easily examines the cause and effect relationships of events that may or may occur by establishing a bridge between the past and the future. Thanks to the field of Forensic Anthropology and Social Anthropology, which works to understand the social and cultural diversity created by the geographical, historical and economic situation of human communities, it is possible to evaluate the war and terrorist events anthropologically. The purpose of this study; It is the indication of the relation of war and terrorism with the Science of Anthropology. In this context, evaluations were made based on the information obtained from the literature review. As a result, the necessity of this branch of science was emphasized in examining the causes and consequences of terrorist and war events and in the struggle studies.
22. International Public Administration Forum Full-Text Book, 2022
Teknolojik gelişmelerle birlikte güvenlik ve savaş kavramları yeniden tanımlanmaya ihtiyaç duymaktadır. Gelinen noktada konvansiyonel savaşlar neredeyse tamamen biçim değiştirmiş ve birçok yeni savaş metodu kullanılır hale gelmiştir. Yeni nesil savaş türlerinden birisi olan ve gri alan savaşı olarak tanımlanan hibrit savaş modeli, teknoloji imkânlarının saldırı amaçlı kullanılmasıyla birçok yeni tehdidi ortaya çıkarmıştır. Özellikle enerji, ekonomi, iletişim, ulaşım ve teknoloji alt yapıları gibi insanların yaşam kalitesini ilgilendiren birçok alanda yer alan stratejik kaynaklar, hibrit savaşlarda doğrudan hedef olabilmektedir. Dolayısıyla devletlerin bekâsı için olduğu kadar insanların günlük yaşamlarını sürdürmelerinde de hayati öneme sahip olan stratejik kaynakların güvenliği hibrit savaş çağında daha çok önem kazanmıştır. Bu çerçevede stratejik kaynak güvenliğinin çok boyutlu olarak incelenmesi önemli hale gelmiştir. Bu çalışmanın temel amacı, hibrit savaşın stratejik kaynaklara yönelik tehdit boyutlarını ve bu tehditlerin stratejik kaynak güvenliğine etkilerini incelemektir. Betimleyici araştırma tekniği ile yürütülmüş çalışmada hibrit savaş kavramı incelenmiş, ardından hibrit savaşların güvenlik anlayışına olan etkileri ele alınmıştır. Çalışmada “hibrit savaşların stratejik kaynak güvenliğine ne gibi etkileri bulunmaktadır” sorunsalına cevap aranmıştır.
2019
Insanlik tarihi buyuk olcude savasin da tarihidir. Insanlar yuzyillar boyunca pek cok sebepten dolayi savasmislardir. Yapilan bu savaslarda savasin dogasi geregi, bir taraf kazanan tarafta olurken diger taraf maglup olan tarafta olmustur. Bu anlamda savasin dogasi sabit kalirken, insanlarin her yuzyilda en yeni bilgiye ulasmasi savasin karakterini degistirmistir. 21. yuzyilda bilgi ve iletisim teknolojilerindeki gelismeler savasin karakterinin dinamik oldugunu bir kez daha gostermistir. Gunumuzde dusman olarak belirlenen hedefe karsi sadece askeri kapasite kullanarak mudahale etmek yetersiz kalmaya baslamistir. Savastaki aktorler birbirlerine karsi siber, ekonomik, enformasyon ve propaganda savas kapasitelerini yogunluklu olarak kullanmaya baslamislardir. Ustelik savas sahasinda devlet disi aktorler devletlerden daha fazla gorunur hale gelmistir. Mevcut calismanin amaci, hibrit savas konsepti perspektifinde savasin karakterinde yasanan degisimle beraber karsi karsiya kalinan tehdidi...
Cumhuriyetin 100.Yılında Türk Ordusu ve Milli Savunma, 2023
Kitabın tüm yayın hakları VakıfBank Kültür Yayınları'na aittir. Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak sınırlı alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir elektronik veya mekanik araçla çoğaltılamaz. Eser sahiplerinin manevi ve mali hakları saklıdır. Makalelerde işlenen fikirler yazarların kendi görüşlerini yansıtır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Türkiye'nin Terörizm ile Mücadelesi: Kavram, Süre., Yöntem, 2023
Rus Hibrit Savaşı & Bilişsel Saldırılar, 2023
International Journal of Politics and Security, 2024
Uluslararası İlişkiler, 2010
Ermeni Araştırmaları, 2013
Journal of International Social Research, 2018
Aydın insan ve toplum dergisi, 2015
Ege Stratejik Araştırmalar Dergisi
Terörizm ve Terörizmle Mücadele, 2019
International Journal of Academic Value Studies (Javstudies JAVS), 2019
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2020
The Journal of International Social Research, 2016
Güvenlik Stratejileri Dergisi
Teror Sorununa Teorik Cozumler, 2022
11 Eylül’ü Yeniden Düşünmek, ed. Abdurrahman Babacan, Pınar Yayınları , 2011
Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi, 2017