Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020
…
6 pages
1 file
Turkish translation of Anthony J. Steinbock's article "Loving, Normativity and Post-Secularism" published in Sabah Ülkesi Magazine 65 (2020/4), 18-23.
Emek Tarihi Konferansları IV, Türkiye'nin Yakın Tarihinde Emek, Toplum ve Siyaset: 1980 – 2002, TÜSTAV, 2020, İstanbul, ISBN978-605-4513-65-9, 2021
Metni okumak icin konferans sunumunu indirebilirsiniz.
1. Giriş Genelgeçer, insandan ve özneden bağımsız ahlaki kuralların var olup olmadığı sorusu ahlak felsefesinin en temel sorusudur denebilir, zira bu soruya vereceğimiz cevap, ahlaka dair diğer sorularımızı da yönlendirir. Ahlakın gerçekliği, hem gündelik hayatımıza, hem de teorik dünya görüşlerimize etki edecek önemli bir konudur. 1 Yakın zamana kadar ahlaki realistler ve antirealistler arasındaki tartışmalar, ahlaki realistlerin kendi pozisyonları için pozitif argümanlar sürmediği, sadece gelen eleştirilere yanıt vermeye çalıştığı ve realistlerin ahlakın doğruluğunu prima facie doğru kabul edip, eleştirilerin zayıflığını ahlaki gerçekçilik için negatif bir kanıt olarak gösterdiği tartışmalardı. 2 Fakat milenyumun başlangıcından bu yana ahlaki realistler pozisyonları için pozitif kanıtlar getirmek için çaba göstermeye başladılar. Bu çabanın iki temel nedeni olduğunu düşünüyorum; birincisi, J.L. Mackie, Allan Gibbard, Simon Blacburn, Richard Joyce, Sharon Streets gibi birçok antirealist felsefecinin ahlaki gerçekçiliğe karşı güçlü eleştiriler getirmesi olarak gösterilebilir. İkinci ve bu ilk nedenle bağlantılı olarak, ahlaki realist takımın ahlaki görüşlerini daha detaylı ve tutarlı bir şema içerisine oturtma isteği de ahlaki realist yazında epey güçlü bir etki yaratmıştır. Her ne kadar bu iki sebep en büyük etkenler olsa da, daha az etkili farklı nedenler de bulunabilir. Bu makalenin amaçlarından birisi bu argümanlardan üç tanesini (sırasıyla; David Enoch'un Vazgeçilemezlik Argümanı, Michael Huemer'ın Ontolojik ve Ahlaki Gelişim Argümanları) aktarmak ve kısaca savunmaktır. Doğrusu bu argümanların her biri kendine ait ayrı birer inceleme makalesini hak ediyor olsa da bu makalenin asıl amacı tanıtıcılık olduğu ve yeterli alana sahip olmadığımız için derin soruşturma yapamayacağımızı üzüntüyle belirtmemiz gerekir. Bu argümanlara dair akla gelebilecek tüm eleştirilere yer vermem ve hakkıyla savunusun yapmam ne yazık ki bu nedenle, en azından bu makale içerisinde, mümkün değil. Ahlakın var olup olmadığı sorusuyla birlikte, ahlakın nasıl var olduğu ve kaynağı da, yani ahlakın ontolojisi de metaetik tartışmalarında hatrı sayılır bir yer işgal eder. Eğer ahlak varsa bu ilahi bir varlıktan mı gelmektedir, doğanın içinde mi bulunur, yoksa Platonik bir alemde yahut da " havada yüzer şekilde " (free floating) mi bulunmaktadır? Bunların hepsini cevaplamak bir makaleye sığacak bir iş değildir, bu yüzden ben de ahlakın kaynağının ne olduğuna değil ne olmadığına dair fikirlerimi sunacağım. Özellikle belirtmek gerekirse, ahlakın kaynağının neden Tanrı buyrukları olamayacağını göstermeye çalışacağım. Bunu ilk kısımdaki argümanlarla birlikte ele alınca ortaya çıkan sonuç, ahlakın var olduğuna dair inancın epistemik olarak haklı olduğu, fakat ahlakın herhangi bir ilahi kuvvetten gelmediğidir. Malesef hem Türkiye özelinde hem de dünya genelinde, " Tanrı yoksa her şeyin mübah olacağı " fikri, Tanrısız bir evrende ne erdeme ne değere yer olduğuna dair inanç yaygındır. Bu makalede göstereceğim şey de, eğer amacımda başarılı olursam, tanrıdan vazgeçmekle ahlaktan vazgeçme zorunluluğu doğmadığıdır. Tanrı olmasa bile ahlaka inanmak için güçlü sebeplerimiz vardır. Makalede fikirlerini sunacağım felsefeciler ahlak konusunda tamamen aynı görüşlere sahip değildirler, dahası argümanların hepsi aynı anlamda gerçekçiliği kanıtlamaya çalışmaz. Mesela ileride göreceğimiz Huemer'ın Ontolojik Argüman'ı duruştan ve özneden bağımsız en az bir adet ahlaki kural olabileceği ve bu olasılığın ahlaki gerçekliğin doğru olduğunu kanıtladığına dair ileri sürülen bir
2009
Ulkemizin dogusundaki bir ilin kucuk bir koyunde, bir cardagin altinda oturup Modernizm, Sekulerlik, Dunyevilesme gibi konularda okumalar yapmak, dusunmek, yazmak; bu konularla ilgili, bir bakis acisi gelistirmeye calisirken bizim icin gerekli atmosferi sagliyor.
Siyaset ve Postmodern Toplum, 2022
İslami Araştırmalar Dergisi, 2018
Bu makale, sekülerleşme kavramının toplumsal, kurumsal ve bireysel gibi farklı seviyelerdeki süreçlerine dair bütünleyici bir perspektif sunmaktadır. Bu çerçevede toplumsal, kurumsal ve bireysel aşamalar ve bunların birbiriyle etkileşimi tartışılmıştır. Bu çalışmada sekülerleşme, işlevsel farklılaşma süreçlerinin bir sonucu ve toplumsal alt-sistemlerinin özerkleşmesi olarak algılanmaktadır. Makalenin amacı, bir paradigma sunmak yerine, sekülerleşme ve onunla ilgili süreçlerle alakalı daha bütünsel bir teorik bakış açısı sunmak ve uluslararası karşılaştırmalı araştırmaları teşvik etmektir.
Yönetim, Ekonomi, Edebiyat, İslami ve Politik Bilimler Dergisi, 2016
Başka bir iklimde doğup sonradan Müslümanların gündemine giren sekülerlik, laiklik ve bu iki kavramla ilgili diğer kavramların açıklığa kavuşturulabilmesi, seküler düşüncenin doğuşu, bu düşüncenin gelişmesini ve yaygınlaşmasını besleyen, dinî, siyasî, içtimai ve tarihi şartların arka planlarının iyi incelenmesi önemli olsa gerektir. Bu sebeple Batı-Hıristiyan Orta Çağı'nın toplumsal koşullarının ürettiği seküler düşüncenin, laiklik ve sekülerlik arasındaki işlevsel farkın doktriner unsurlarını bilimsel olarak tespit etmek gerektir. Kimi aydınlarımıza göre sekülerlik, laiklikle eş anlamlı, devletle dinîn uzlaşıp her birinin kendi alanlarına çekilmesi, la dinîlik, dünya ve ahiret ayrımı, din konusunda mutlak tarafsızlık olarak değerlendirilirken; kimi aydınlarımıza göre de laiklikten daha ileri düzeyde çağdaş bir yönetim biçimi, dinîn sosyal yapıdaki otorite ve geçerliliğini yitirmesi, doğaüstü olayların tabii ve dünyevî olaylarmış gibi algılanması, insan aklının dinî ve metafizik bağlardan kurtarılmış ve dinîn bir vicdan meselesi haline gelmesi şeklinde tanımlanmaktadır.
Journal of History Culture and Art Research, 2014
José Casanova'nın bu makalesi sekülerleşme hakkında doğru bir yorum yapabilmemiz için onun üç farklı anlamı arasında ayrım yapmak gerektiği üzerine kurulmuştur. Casanova bu farklılıkları Modern toplumlarda dini inanç ve ibadetlerin azalması olarak sekülerleşme, Dinin bireyselleşmesi olarak sekülerleşme, ve Devlet, ekonomi, bilim gibi seküler alanların ayrışması olarak sekülerleşme başlıkları altında toplamaktadır. Makale, Amerika ve Avrupa tipi sekülerleşmenin farklılıklarını ortaya koyarak, sekülerleşme sürecinin evrensel dinamiklerini sorgulamaktadır. 4
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Siyaset Sosyolojisi: Temel Yaklaşımlar - Yeni Tartışmalar, 2016
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019
Akademik Incelemeler Dergisi, 2012
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü dergisi, 2019
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2015
SİYASET BİLİMİ ANSİKLOPEDİSİ, 2022
Nişantaşı Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
BEYSEHIR SELCUKLU 1ST INTERNATIONAL CONFERENCE ON HUMANITY AND SOCIAL SCIENCES, 2023
Modernizm ve Postmodernizm Çalışmaları Konferansı Bildiri Özetleri Kitabı
Journal of Turkish Studies, 2013
POST-TİPOGRAFİNİN DÜŞÜNSEL DİLİNİ, POST-YAPISALCI TEORİLERLE OKUMAK, 2022