Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
803 pages
1 file
AŞKIN, GÜZELLİĞİN VE HÜZNÜN TERENNÜMÜ: BİR YÛSUF İLE ZELÎHÂ HİKÂYESİ
Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi, 2021
2015 yılında ortaya çıkan göçmen krizini hafifletebilmek amacıyla Türkiye ile AB arasında yapılan 18 Mart Mutabakatı, caydırıcı etkisiyle Ege'de ölümleri büyük ölçüde önlemeyi başarmıştır. Ancak, mutabakatın temel unsuru olan "1'e 1" uygulamasının uluslararası hukuka ve AB hukukuna aykırı olduğu farklı çevrelerce iddia edilmişti. AB kurumları da mutabakatın ABAD'ın yargı denetimine takılmasını engellemek için mutabakatla bağlantıları olmadığını ileri sürmüşlerdir. Siyaseten mantıklı bir tercih olarak görünmekle beraber, AB açısından hukuken sorunlu bir durum ortaya çıkmıştır. Makale, 18 Mart Mutabakatını hukuki bir perspektiften ele almakta olup, AB'nin hangi kurum tarafından temsil edildiği ve Mutabakatın uluslararası anlaşma niteliği taşıyıp taşımadığı hususlarını irdelemektedir. 18 Mart Mutabakatı ve akdedildiği bağlam hukuken irdelendiğinde, bu metnin AB adına hareket eden AB Zirvesi ile Türkiye arasında yapılan bir siyasi mutabakat olduğu sonucuna varılmaktadır.
İŞSİZLİK SİGORTASI KANUNU (İşzSK) Derleyen: Vedat Laçiner *18 Mayıs 2016 tarihine kadar güncellenmiş en son halidir. Kanun Numarası: 4447 Kabul Tarihi: 25.08.1999 Yayımlandığı Resmi Gazete: 08.09.1999, Sayı: 23810 Yayımlandığı Düstur: Tertip: 5, Cilt: 39 En son 29.01.2016 (RG.10.02.2016) tarihinde değiştirilmiştir.
BÜAB AVRUPA BİRLİĞİ BÜLTENİ Sayı:15, 2020
SAYI: 58 - YIL: 2005 Türkiye Tanzimat'tan bu yana bir yol arayışında. Savaşlar, dış saldırılar, iç buhranlarımız bu yol arayışlarının, iyi veya kötü, bir mecra bulmasına izin vermedi... Bültenden Havadis KÜRESEL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ Amerika’da ve Türkiye’de Gayrimenkul Finansmanı Nihat Gümüş Bosna’nın Siyasî ve Entelektüel Geleceği Nilüfer Akkoyunlu Kızıldeniz’de Denizcilik, Ticaret ve Yerleşim (VIII-XI Yüzyıllar) F. Samime İnceoğlu Hegemonyanın Yeniden İnşası: Soğuk Savaş Sonrası Amerika’nın Dış Politikası ve İnsanî Müdahale Kadir Temiz Mola MEDENİYET ARAŞTIRMALARI MERKEZİ Türk Düşüncesinde Kayıp Halka: Siyasal–Kemalizm, Sosyalizm ve İslâmcılık Nurullah Ardıç Çağdaş Türk Düşüncesinin Meseleleri Alim Arlı Türk Modernitesinde Belirleyici Parametreler Ahmet Okumuş Osmanlı Son Döneminde Modernleşme ve Geleneksel Kültür Meselesi Sümeyye Parıldar Türk Düşüncesinde Şekillenme Dinamikleri ve Kaybedilen Mevziler Alim Arlı Modern Psikiyatrik Paradigma Eyüp Süzgün Mola SANAT ARAŞTIRMALARI MERKEZİ Endülüs’ü Anlamak (Panel, Konferans, Söyleşi, Belgesel ve Saydam Gösterisi) Mehmet Akalın Gönülçelen: Ben Adnan Benk Esra Engin Teori ve Pratiğin Çatışma Alanı: Yerli Yapımlar Naz Emel Koç Cennetin Çocukları Hatice Büşra Gülcan Düz Hikâye Betül Gültemiz Kahve ve Sigara Elif Özdemir Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak Mustafa Emin Büyükcoşkun Melankolinin Üç Odası Yasin Güven Yüzyılın İtirafları Elif Özdemir Mola TÜRKİYE ARAŞTIRMALARI MERKEZİ Türk Ulusçuluğunun İnşası Yücel Bulut Tarihin Uğrunda, Gölgesinde ve Yolunda Neşe Vona II. Abdülhamit Dönemi Osmanlı Valileri ve Vilayet İdaresi Zahit Atçıl Balkanlarda Osmanlı Sanayii Özgür Oral Osmanlı Kuruluş Tartışmaları Yunus Uğur Beyazıt Devlet Kütüphanesi ve İçerisinde Bulunan Değerli Eserler Özgür Oral Arkeoloji Müzesi ve Kütüphanesi Tarihi Sevgi Güneş Atatürk Kitaplığı Tarihi ve İçerisinde Bulunan Değerli Eserler Zehra Dilek Osmanlı’da Devlet, Hukuk ve Ekonomi Kazım Baycar Yitirilen Bir Hazine: Sahaflarımız ve Sahaflık (2) Reyhan Sarıkaya Mustafa Kara ile “Bursa Gezisi” Reyhan Sarıkaya Seyrüsefer: Amerika İzlenimleri Hikaye: Küçük Şeyler Nermin Tenekeci Osmanlı’nın Son Döneminde Ulema Muhalefeti ve Ubeydullah Efendi Mecmua:Osmanlı Modernleşmesi Sürecinde Vaazların Meşrûiyet Aracına Dönüşmesi ve Manastırlı İsmail Hakkı’dan Bir Vaaz Örneği
With the communication opportunities that have developed in recent years, public diplomacy has obtained more importance and gained new opportunities in the foreign policy of States compared to previous periods. The presence of common denominators in areas such as language, religion, history, nationality and culture between the country to which public diplomacy activities will be directed and the source country creates a favorable environment for public diplomacy practices. Many of these common denominators exist between Uzbekistan and Turkey. Thanks to these common points, it is expected that the relations between the two countries will be quite good. However, due to different reasons, it is difficult to say that these relations are at the desired level, especially until 2016. It cannot be said that there is sufficient data about the perception of Turkey in Uzbekistan. But in general, people have been found to have more positive feelings towards people they know intimately. There is no reason not to assume that this also applies to the Uzbek and Turkish peoples. In this context, public diplomacy, which is a two-way communication activity unlike propaganda, will be effective in bringing relations between the two countries to better levels. Tourism, which is one of the application areas of public diplomacy today, is also very important in this respect. In this study, the tourism relationship between Turkey and Uzbekistan was discussed on the axis of public diplomacy, it was proposed to develop tourism activities between the two countries and to evaluate these activities as a public diplomacy opportunity at the same time. Considering the impact of tourism on the international recognition and reputation of the countries, it is evaluated that these activities will be a useful tool in the development of relations between the two countries.
SDÜTF 2. SAĞLIK HİZMETLERİ SEMPOZYUMU BİLDİRİ ÖZETLERİ KİTABI, 2020
Amaç: Modern fizyolojinin temelleri on sekizinci yüzyılda atılmıştır. Araştırmada, Mustafa Behçet Efendi tarafından 18 yüzyılda yazılan ‘Tercüme-i Fisiologica’ kitabında yer alan sinir ve sinir yolları fizyolojisine ait bilgilerin incelenmesi amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntem: Esin Kahya’nın günümüz Türkçesine uyarladığı, 18.yüzyılda Mustafa Behçet Efendi tarafından İtalyanca aslından Türkçeye “Tercüme-i Fisiologica” ismiyle tercüme edilen ilk fizyoloji kitabında yer alan sinir ve sinir yolları bölümünün analiz edilmesi. Bulgular: Mustafa Behçet Efendi ilk Türkçe fizyoloji kitabını (Tercüme-i Fisiologica) İtalyan bilim adamı Marc Antonio Caldani’nin Fisiologica adlı eserinden tercüme etmiştir. Mustafa Behçet Efendi Tercüme-i Fisiologica’da: 1) Beyaz ve gri cevheri, beyni saran zarları (dura mater, pia mater ve araknoid mater), serebrum, serebellum, medulla spinalisi, beyin yarım kürelerini (hemisfer) ve corpus callosum’ tanımlamıştır. 2) Beyin kan dolaşımını, arter ve venlerin dağılımını tarif edildiği gözlendi. 3) Beyin boşlukları ve boşlukların içindeki sıvının lenf yapısında olduğu ifade edilmiştir. 4) Beyin, beyincik ve medulla oblangatadan çıkan n.olfactorius, n. opticus, n.oculomotorius, n. trochlearis, n.trigeminus, n.abducens, n.facialis, n. stato-acusticus sinirlerini ve ayrıca 31 çift spinal sinirin ve omuriliğin yapısını açıklar. 5) İdrak, irade ve hareketin merkezinin beyin olduğunu, duyu organlarının şekilleri ve kavramları algıladığını ancak cevabı oluşturanın beyin olduğunu yazmıştır. 6) Hisleri görülen ve görülmeyen olmak üzere ikiye ayırmıştır. Görülmeyen hislerin merkezinin beyin, görülen hislerin organlarının beş çeşit olduğunu tanımlamıştır. 7) Sinir hasarlarında sinirin bulunduğu organın his ve hareketinin kaybolduğunu yazmıştır. Uyuşukluk, his kaybı ve felci tanımlamıştır. 8) Epilepsi ve yansıyan ağrının nedenlerini açıklamıştır. 8) Psikolojik hastalıkların görülmeyen hislerin bozuk olmasından dolayı geliştiğini ifade etmiştir. 9) Hezeyan ve deliliğin şiddetli beyin iltihaplanmasında görüldüğünü, hastada ortaya çıkan delilik belirti ve bulgularına göre hastalığın gidişatını anlatmıştır. Sonuç: Bu veriler ışığında günümüz bilgileri ile karşılaştırma yaptığımızda; Mustafa Behçet Efendi’nin geleneksel tıp bilgilerini de aktararak yazdığı fizyoloji kitabında çoğu bilimsel önermenin doğruluğunun günümüzde geçerliliğini koruyor olması dikkate değerdir. Özellikle, merkezi sinir sistemi, spinal sinirler, hareket, duyusal ve motor sinir fonksiyonlarını açıklaması önemlidir. 18 yüzyılda bu bilgilerin tespit edilmiş olması günümüzde birçok tanı ve tedaviye yol göstermiş olması diğer önemli bir nokta olduğunu düşündürmektedir.
Sordukları Anadolu siyasal hayatının inişli çıkışlı seyreden son iki asırlık tarihinin serencamına projeksiyonlarımızı çevirdiğimizde ülkenin batılılaşması sürecinin devlet aygıtı, daha çok da ordu üzerinden gerçekleştirilmeye çalışıldığını gayet sarih ifade edebiliriz. Nitekim bu süreçte mezkûr iki kurum çoğu dönemlerde konsensüs sağlayarak, bu kurumlar içinde var olma irade ve çabasında olan ve milletin büyük çoğunluğunun temsilcisi konumunda olan parti veya kurumların karşısında yer almıştır. Bu durum devlet-millet ve ordu-millet ahenginin yakalanmasına engel olmuştur. Her darbe veya teşebbüsü son asırda bu ahengin yitirilmesinde adım adım ilerletilmiştir. Bu durum devletin millet katındaki itibarını her darbe sonrasında sarsmakla kalmamış aynı zamanda asker ocağı olarak nitelendirilen ordunun millet ile arasına sürekli bariyerler inşa etmesine sebebiyet vermiştir. Elbette ki bu itibar kaybı ve bariyerler beraberinde pek çok yapısal sorunu beraberinde getirmiştir. İki Temel Yapısal Sorun Bu yapısal sorunlardan ilki devlet ile millet arasındaki birlikteliğin her darbe ile onarılmaz yaralar alması ve milletin, devletinden uzaklaşması sorunudur. Nitekim her darbenin ardından milletin sahip olduğu inanç sistemine uygun yaşamasına yönelik müdahaleler, siyasal arenada mücadele eden partilerin kapatılması veya iş yapamaz hale getirilmesi, iç ve dış mihrakların iş birliği içinde özgürlüklerin ve hakların gasp edilmesi bu sorunun kökleşmesinde etkili olmuştur. Bu sorun, yani devlet-millet birlikteliğinin sağlanamaması, bazı grupların marjinalleşmesinin, devletin ele geçirilmesine yönelik adımlar atmalarının da temel sebebidir. Fethullah Gülen örgütü, bunun tipik örneğidir. Devletin merkeze konularak ulus-devlet anlayışının tahkimine yönelik refleksler ile millet ile devletin barışmasının tesis edilmediği her eylem, esasen yeni FETÖ tehditlerinin tekrar edeceğinin habercisidir. Dolayısıyla devlet idarecileri milletin devleti ile uyumunun ve iletişiminin sağlanacağı faaliyetleri artırmalı, şeffaflığın teminine yönelik köklü değişiklikler yapmalı, liyakat üzerine işi ehline vermenin ve vatandaşın hak ve hukukunun kullanımı hususunda sonuna kadar ardında durmasını sağlamaya yönelik adımları güçlendirmeye çalışmalıdır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
eds. Semra Ögel, Turgut Saner, Bilge Ar, Ege Yayınları, İstanbul, 2020
15 Temmuz Işığında Eğitimi Yeniden Düşünmek, 2017
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016