Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
1996, YENİ TÜRKİYE DERGİSİ
…
20 pages
1 file
İçki ve uyuşturucu alışkanlığı; sadece fizyolojik bir bağımlılık değildir. Psikolojik ve Sosyolojik çevre ile doğrudan bağlantılı bir alışkanlıktır. Makalede, Türkiye'de resmi kültürde içki ve uyuşturucu alışkanlığını özendiren metaforlar üzerinde sosyolojik analizler yapılmaktadır. İçki ve uyuşturucu maddelerin, statü sembolleri ile ilişkisi üzerinde durulmaktadır. Toplumsal statüler için uyuşturucu maddelerin ve alkol ürünlerinin bir pekiştireç olarak kullanıldığı örneklerle gösterilmektedir.
Ahîlik ve Bâcıyân-ı Rum teşkilatları;13-18.yy arasında Osmanlı öncesi ve Osmanlı döneminde birçok alanda ferdî ve toplumsal anlamda sosyo-iktisadî gelişmeye büyük etkisi olmuştur. Gedik sisteminin kuruluşuna değin etkinliğini sürdürmüştür. Bu iki örgütlenme; kadın ve erkek nüfusun sosyal-kültürel, ekonomik ve ahlaki yapısını, insanî ve medenî yönde geliştirmeyi amaçlamıştır. Sanayi inkılabının ve Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu şartların baskısı altında etkinliğini yitirmiştir. Bu çalışmadan amaç; uzun bir tarih kesitinde geniş bir coğrafyada fert ve topluma olumlu katkılarda bulunmuş olan bu teşkilatların günümüz fert ve toplumuna örneklik değerini ortaya çıkarmaktır. Geçirdiği merhaleler anlatılırken etkinliğini yitirme sebepleri örnek alınması amacıyla zikredildi. Çesitli sosyo-iktisadî ve tarihî kaynaklar incelendi. Günümüze örneklik değeri olan boyutların günümüz uygulamaları ile karşılastırılması çalışmayı farklı kılan yanıdır. Bulgular olarak; insanlar arası ilişkileri düzenlediği; meslek edindirme, üretim, satış, pazarlama, tüketim, işçi-işveren ilişkileri, sosyal güvenlik sistemi, adil gelir dağılımı dengesi, iç ve dış güvenlik gibi alanlarda düzenlemeler yapıldığı ve başarı ile uygulandığı tespit edilmiştir. Çeşitli kesimlerin bu örgütlenmede yer aldığı fark edilmiştir. Zâviye, hankâh ve ahî tekkesi, üretim ve satış mekânlarında ve sosyal hayatta etkinliklerini sürdürmüşlerdir. Nitelikli insan ve toplum oluşturma ve geliştirme bakımından bu tarihi model incelendi. Esnafın; halkın ve tüketicinin hukukunu gözettiği, halkın ve tüketicinin de; esnafın, üreticinin ve satıcının hukukunu gözettiği insanî ve empatik bir ekonomik piyasa modeli oluşturulması çerçevesinde ahîlik sistemi örnek alınabilir. Türkak–TSE bünyesinde Ahîlik ilkeleri incelenip güncellenerek günümüze ve geleceğe hitap edecek nitelikte “Üniversal Ahîlik Standartları” oluşturulması yönünden incelendi ve bu standardın oluşturulması önerildi.
İleri yetişkinlik döneminde olan 2 birey ile yapılan araştırma makalesidir.
Popular discourses on significant historical episodes, collective dramas and especially the negative collective experiences that affect the collective emotions such as fear, humiliation and victimhood, are important dimensions of studies on ethno-religious identities. Shared narratives on massacres, wars, massive scale violence and humiliating collective experiences play roles in the formation and the maintenance of large group identities. The “remembrance” or “reproduction” of the emotional elements of ethno-religious identities is the research focus of this study. This study investigates the ways through which the personal and collective emotions such as grief/victimhood, fear and humiliation, interact with each other and influence the Alewi identity negotiation process within the context of post 1980 Turkey. Alewi personal and collective narratives on humiliating experiences are explored through life stories as well as widely shared group narratives. This study argues that the turning points in life stories of the individuals, who belong to the marginalized groups, play significant roles in connecting/ reconnecting the personal experience of humiliation, fear, victimization and anger with the widely shared collective dramas. Marc Howard Ross’ notions of “psychocultural dramas” and “psycho-cultural interpretations” are used to analyze Alewi narratives on collective emotions. Narratives on the victimhood stories are examined with specific focus on the archetypes of “villains” that embody fears and worries of Alewi citizens. Korku, aşağılanma ve mağduriyet gibi kolektif duyguları etkileyen önemli tarihsel dönemler, kolektif dramlar ve özellikle de olumsuz kolektif deneyimler hakkındaki popüler anlatılar, etnik ve dini kimlikler üzerine yapılan çalışmaların önemli birer boyutudur. Katliamlar, savaşlar, büyük çaplı şiddet gösterileri ve aşağılayıcı kolektif deneyimler hakkındaki ortak anlatılar da büyük kimlik gruplarının oluşmasında ve sürdürülmesinde önemli roller oynamaktadır. Etno-dinsel kimliklerinin duygusal etkenleri olan “yâd etme” ya da “yeniden üretme” dinamikleri bu çalışmanın araştırma konusudur. Bu çalışma, keder/mağduriyet, korku ve aşağılanma gibi bireysel ve kolektif duyguların birbirleri ile nasıl bir etkileşim içerisinde olduğunu ve 1980 sonrası Türkiye’si bağlamında Alevi kimliğinin müzakeresi sürecini nasıl etkilediğini incelemektedir. Aşağılayıcı deneyimleri konu alan bireysel ve kolektif Alevi anlatıları, yaygın bir şekilde paylaşılan grup anlatıları ve yaşam öyküleri aracılığı ile araştırılmıştır. Bu çalışma; ötekileştirilmiş gruplara ait bireylerin yaşam öykülerindeki dönüm noktalarının, aşağılanma, korku, mağduriyet ve öfke gibi bireysel deneyimleri yaygın şekilde paylaşılan kolektif öyküler ile bağdaştırma/yeniden bağlama konusunda önemli bir rol oynadığını savunmaktadır. Marc Howard Ross’un geliştirdiği “psiko-kültürel anlatılar” ve “psiko-kültürel yorumlamalar” kavramları, kolektif duygulara ait Alevi anlatıların analizinde kullanılmıştır. Alevi vatandaşların korkularını ve endişelerini somutlaştıran (cisimleştiren) “kötü adam” örnekler üzerine özellikle yoğunlaşarak mağduriyet hikâye anlatıları incelenmiştir. Bu araştırmaya ait kuramsal varsayımlar ve bulgular; Türkiye’de ve Irak, Lübnan, Pakistan ve hatta Kuzey İrlanda gibi diğer etnik ve mezhep topluluklarında var olan Alevi toplumlarının kimliklerine ilişkin hoşnutsuzluklarının altında yatan sebeplere de ışık tutmaktadır.
DİL VE EDEBİYAT ARAŞTIRMALARI/ Journal Of Language and Literature Studies, 2024
Bir şehir sosyoloğu olan Ayda Yörükân, bu alt disiplinde yaptığı çalışmalarda insanı, insanın mutluluğunu öncelemiştir. Özellikle konut ve gecekondu konusundaki yazı üretiminde, sorunları ele alış biçimi ve çözüm önerileriyle her şeyi insanın mutluluğuyla tartan hümanist kişiliğini ortaya koymuştur. Sosyoloji alanında onlarca kitaba yazar, derleyen ve çevirmen olarak imza atan Yörükân’ın edebiyat başta olmak üzere farklı kaynaklardan beslendiği bilinmekte ve hümanist tavrını sosyoloji dışı alanlarda da sergilediği görülmektedir. Yörükân mutluluğun toplumsal boyutunun yanı sıra, insanın kendi çabasıyla ulaşabileceği bir gerçeklik olduğuna inanmıştır. Bu nedenle çevirdiği edebiyat ve psikoloji metinleriyle okuyucusuna mutluluk konusunda rehberlik etmiştir. Bu makalede, Yörükân’ın 1971-1993 yılları arasında yapmış olduğu, mutluluğu odağına alan ve birbirini tamamlayan 8 kitap çevirisi incelenmiştir. Yani sosyoloji dışı alanlarda yayımlanan çeviri kitaplarının tamamı ele alınmıştır. Yörükân her kitapta Çevirenin Önsözü başlığıyla kitapların yazarlarına ve içeriğine dair değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu metinlerin önsöz mantığını aşan birer inceleme yazısı gibi kaleme alındığı görülmektedir. Dolayısıyla sadece yazar ve kitaplarına dair değerlendirmelerde bulunmamış, mutluluk konusunda kendi düşüncelerini de okuyucuyla buluşturmuştur. Mutluluğun ne olduğu, hangi boyutları içerdiği, nasıl mümkün olabileceği ve İlkçağ filozoflarından itibaren nasıl bir düşünsel seyir izlediği üzerine okuyucuya yekûn bir bilgi vermiştir. Böylece küçük yaşlardan itibaren sahip olduğu hümanizmi, kendini sorumlu hissettiği diğer insanların mutlu olması için çaba göstererek sergilemiştir.
ÖZET Toplumun bilimi olan sosyoloji geçmişe bakan yönüyle tarihte yaşamış toplumları anlamamıza yararken aynı zamanda içinde yaşadığımız çağın toplumlarını anlamak ve açıklamak konusunda da sosyal bilimler arasında ilk sıraya yerleştirilebilir. Sosyolojiyi anlarken bu bilimin bir geçmişi ve bilimler tasnifinde bir yeri olduğu akılda tutulmalıdır. Sosyolojinin dilinden konuşabilmek elbette ki bir donanımın ve elde edilmesi gereken bir tecrübenin sonucudur. İlahiyat öğrenimi açısından sosyolojinin bir bilim olarak anlamı noktasında ilahiyatçılar arasında farklı değer yargılarına sahip kesimler bulunmaktardır. İlahiyat öğrenimi gören öğrencilerin felsefe din bilimleri ve bu bölümün alt disiplini olan sosyolojiye karşı olumlu tutumları yanında ilahiyat mezunu olan farklı branşlarda ki öğretim görevlilerinin olumsuz tutumları anlamlandırılmaya değer bir olgudur. Bu değerlendirmelerin kaynağı ile ilgili tartışmalar bu araştırmanın sınırlarını aşmaktadır. İlahiyat alanının ve ilahiyatçıların sosyoloji bilimini kullanma ve bu ilmi sahiplenme noktasında ki tutumları farklılık göstermekle birlikte sonuç olarak çekingen bir tavır içinde oldukları söylenebilir. Ayrıca bu tavrı tetikleyen, sosyal bilimlerin ilahiyattan izale edilmesi adına kurumsal bir takım adımlar atılmış olması dikkat çekicidir. Bu farklı bakış açılarının anlaşılması noktasında makalemiz sınırları dâhilinde küçük ama değerli olduğuna inandığımız bir adım atmak gayretinde olacağız.
Girişimcilik sadece bir ekonomik değer değil aynı zamanda, toplumsal ve kültürel bir fenomendir. İktisadi süreçteki rolüne paralel olarak toplumsal yapıda da, değişimci/yenilikçi bir sürecin başlatıcısı durumundadır. Girişimcilik, sosyal ve kültürel yapının imkânlarıyla yakından ilişkilidir. Bazı sosyal yapılar, girişimci ruh ve kültürü baskılarken, bazıları teşvik eder. Girişimci kültür, gelişme ve kalkınma için zengin bir potansiyel taşır. Bu çalışmada, girişimci(lik) olgusunun sosyo-kültürel yapıyla ilişkisi kurulmakta, kültürün girişimcilik üzerindeki etkilerine ve girişimci kültürün karakteristiklerine açıklık getirilmektedir.
Eleştirel Türkiye sınıf araştırmaları sınıf kimliği ve bilincini yapı veya eyleme odaklanarak kavramaya çalışmaktadır. Genelde işçinin kimlik ve bilinç oluşumunu işyeri ve emek süreci aksında açıklayan bu çalışmaların tartışma hattı ve bulguları önemli olmakla birlikte, sınıf oluşumu tartışmalarında psikososyal süreçlerin önemini göz ardı etmektedirler. Bu yazı psikanalitik-çekimli bir psikososyal yaklaşımla farklı sınıf habituslarının oluşum ve kriz süreçlerinin anlaşılabileceğini ve açıklanabileceğini ileri süren bir ön kavramsal çalışma niteliğindedir. Buna göre, belirli bir sınıfsal konumun gerektirdiği pratikler, o pratikleri mümkün kılan ve icra edildiği sahaya göre sermayeleşebilen eğilimlerin edinimi neticesinde ortaya çıkar. Eğilim edinimi ise hem psişik hem de sosyal bir süreçtir. Dolayısıyla klinik psikanalizin duygulanımsal yatırım, özdeşleşim, yansıtma ve defans (savunma) mekanizması gibi kavramlarından yararlanmaksızın belirli sınıflara özgü eğilimlerin oluşumu anlaşılamaz: Sınıf çözümlemesi eksik kalır. Bu çerçevede Britanya psikososyal sınıf yazınının sınıf habitusunun oluşumu/krizine üzerine çalışmaları Türkiye sınıf araştırmaları için ufuk açıcı bir örnek teşkil etmektedir. Anahtar Kelimeler: Sınıf, Bourdieu, Psikanaliz, Özdeşleşim, Eğilim. PSYCHOSOCIAL ANALYSIS IN CONTEMPORARY SOCIOLOGY OF CLASS ABSTRACT. The Turkish critical class studies have sought to understand class identity and consciousness by merely focusing on structure or agency. Although evidences of those studies focusing on workplace and labour process are important in explaining class consciousness and identity, they have simply ignored psycho-social processes in the debates of class formation. As a preliminary conceptual work, this paper suggests a psychoanalytically-inflected psychosocial approach, in understanding and explaining the processes of habitus formation and crises of differing social classes. Certain cultural practices required by a class position ensue from the acquisition of dispositions that make possible very those practices and that may function to be a capital as to the field in which to be performed. The acquisition of disposition is both a psychic and social process. Without clinical psychoanalytical concepts such as affective investment, identification, projection, defence mechanism, the formation of dispositions belonging to definite classes cannot be well understood: The analysis of class would be inadequate. The British psychosocial class literature on the formation/crisis of class habitus tends to be quite seminal for the Turkish social class studies. Keywords: Class, Bourdieu, Psychoanalysis, Identification and Disposition.
ÖZET: İşyerinde psikolojik taciz kavramı, bir işçiye yönelik, sistematik ve tekrar eden, fiziksel ve cinsel taciz şeklinde olmayan, belirli bir zaman sürecinde ortaya çıkan davranışlar bütünüdür. Bu tür mağdur üzerinde küçültücü etkileri olan davranışlar; iş yerlerinde işçiye karşı işveren, işveren vekili veya işçi/işçiler tarafından yapılmaktadır. Mobbingin psikolojik, sosyal, kültürel boyutunun yanında özellikle hukuksal boyutu çok önem arz etmektedir. Mobbing bu yönüyle farklı disiplinlerin inceleme konusu olmuştur. Çalışmamızda mobbing konsepti tanımlandıktan sonra, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 4857 sayılı İş Kanunu ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve diğer hukuki düzenlemeler çerçevesinde irdelenecektir. Ayrıca ispat hukukunda mobbing Yargıtay kararları ışığında incelenecektir. ANAHTAR KELİMELER: Psikolojik Taciz, Mobbing, İspat, İspat Yükü, 4857 sayılı İş Kanunu, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu.
Bu makalede, ahlaki gelişimi etkilediği düşünülen psiko-sosyal faktörler ele alınmıştır. Araştırma, literatür incelemesine dayanmaktadır. Literatür incelemesi sonucuna göre, kalıtım ve çevre, aile, okul eğitimi, akran ve arkadaş çevresi, din, kitle iletişim araçları, ekonomi ve kültürün bireylerin ahlaki gelişimlerini belirleyen önemli psiko-sosyal dinamikler olduğu ortaya çıkmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
4. International Conference of Business Students , 2019
acikarsiv.atilim.edu.tr
Tıbbi Sosyal Hizmet Dergisi, 2021
International Interdisciplinary Violence Conference /Uluslararası Disiplinlerarası Şiddet Kongresi, 2021
Journal of International Social Research, 2015
17. Ulusal Turizm Kongresi , 2017
Uluslararası Anadolu Sosyal Bilimler Dergisi, 2022
ORGANİZASYON VE YÖNETİM BİLİMLERİ DERGİSİ, 2017