Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilim Enstitüsü Dergisi
…
14 pages
1 file
Bu makale, postmodernlik durumunun çağcıl toplumlarda makro düzeyde biçim verdiği toplumsal, siyasal ve ekonomik gerçekliğin, gündelik yaşam ve etkileşim düzenine yansımalarını analiz etmektedir. Bu yansımalarda, kamusal /özel alan karşıtlığı, postmodernlik durumunun bireylerin karakter bütünlüklerinde yarattığı aşınma ve anlam rölativizmi tartışmanın merkez noktasını oluşturmaktadır. Postmodernlik durumu, 1970 sonrasında, olgunlaşmış ve toplumsal yaşayışa etki etmiş oluşumsal bir süreçtir. Ulus-devlet ve refah toplumunun kurumsal düzenliliklerinde radikal değişim ve dönüşümlere neden olmuştur. Bu çalışma, postmodenlik durumun biçimlendirdiği değişim, dönüşüm ve farklılaşmaların sosyo oluşumuna yoğunlaşarak, psiko-oluşuma etkilerini tartışmaya açmaktadır.
Postmodern Fragmanlar, Ed. Ahmet Faruk Yıldırım, Konya, Çizgi Kitabevi, (2022) ss.. 53-68, 2022
POSTMODERN ÇAĞDA TOPLUMSAL KİMLİKLER, 2022
Anna İngiliz öğretmendir. Şefkatli ve kibar biridir. Tam bir hanımefendidir. Annedir. İçinde maceracı ruhlu bir kadın vardır. Kralın Eşi Sakin bir hanımefendidir. Krala karşı gelmez, iyiliğini ister, itaatkardır. Her ne kadar çok fazla söz hakkı olmasa da olaylara müdahale eder. Kral Geleneklerine bağlı biridir. Sert biridir. Kurallarına oldukça bağlı, inatçıdır. Yeniliklere açık, eğitime önem veren bir yapısı bulunmaktadır. Şefkatli, iyi niyetlidir. Prens Burma kurallarına bağlı Öğrenmeye hevesli, yeniliklere açık Vezir Burma kurallarına bağlı ve yeniliklere kapalı biridir. Hırslı, Kralı seven, eski kafalı. esnetilmesi ön plandadır. Buna göre karakterlerinde de daha açık görüşlere, farklı bakış açılarıyla kendilerini yenilemeleri ortaya çıkmaktadır. b. Dilsel İletilerin Analizi Tablo 2. King and I Dilsel Çözümleme Dilsel İletiler Louis Leonowens: Siyam Kralı bizi karşılamaya gelecek mi anne? Anna Leonowens: Kural icabı, krallar gelmez. Kaptan: Siam gibi bir ülkeye gelen yalnız bir İngiliz kadın. Uşak: Efendim, kralın çocuklarına eğitmenlik yapacak olan bayansınız, değil mi? Çocuk: Sana "efendim" dedi. Uşak: Majesteleri bilmek istiyor, evli misiniz efendim? Anna Leonowens: Efendinize söyleyin, hakkımda bilmesi gereken şeyler kraliyet çocuklarına öğretmenlik vasıflarımdır. Özel hayatımla ilgili sormaya hakkı yoktur. Anna Leonowens: Buna hakkı yok, Kaptan Orton. Vezir: Kral verdiği sözleri her zaman hatırlamaz. Vezir: Krala sözünü tutmadığını söylersem onu kızdırmış olurum. Anna Leonowens: Pekâlâ o halde. Siz söylemekten korkuyorsanız, ben söylerim. …bana söz verilenlerden daha azına da razı gelmem. Vezir: Krala Burma prensinden hediye gelmiş. Kızın adı Tuptim. Anna Leonowens: O kız bir hediye mi? Vezir: Kral için. Kral: Sen Batı Kültürünün iyi taraflarını Siyam'a getirtmek için düşündüğüm genel planın bir parçasısın. Baskı için, baskı makinesi getirttim bile. …Kraldan korkmuyorsun. Korkmamak ilmi anlamda iyi bir şeydir. …Eşlerimden bazıları. Güzellik var ama cahiller. …Çocukların yanında, eşlerime de öğreteceksin. …Siyam çok modern ve ilmi bir ülke olacak. Herkes İngilizce konuşacak. …Ayrıca dış ülkelerle yazışmalarıma yardım etmene de izin vereceğim. …Sarayda yaşayacak olman lütuftur. Anna Leonowens: Demir parmaklıklar, kapıdaki muhafızlar, vs. vs. vs. Anna Leonowens: Lütfen söyler misiniz, neden bana "efendim" deyip duruyorsunuz? Kral'ın Eşi: Çünkü siz bir ilim insanısınız. Kadınlar gibi aşağı değilsiniz. Anna Leonowens: Hepiniz kadınların erkeklerden aşağı olduklarını mı düşünüyorsunuz? …Ben katiyen öyle düşünmüyorum. Kralın Eşi: Lütfen efendim krala söylemeyin. Kral kızar. …Ona gülüyorlar, çünkü aptal bir çocuk. Kralın sarayında yaşamaya geldi ama yine de mutlu değil. Prens: İnanıyor musun? Kesin olarak bilmiyor musun yani? Ama bilmen gerekir, çünkü sen kralsın. Kral: Ama ben bilmiyorum. Kafamda bazı gerçekler var ama emin değilim. Büyümekte olan oğluma ne söylemeliyim? Doğruluk ve adaleti halkıma nasıl getirmeliyim? Kralın Eşi: Ortadaki Siyam Kralı. Sağ elindeki silahtır. Ona karşı gelenleri nasıl yok ettiğini gösterir. Burma Kralı. Çıplak olması ne kadar fakir olduğunu gösterir. Kral: Bir kadın kitap mı yazmış. Anna Leonowens: Amerika'da yaşanan köleliğin acımasızlığı hakkında bir kitaptır. Prens: Sahipleri onları tutmak istiyorsa, köleler nasıl serbest bırakılabilir. Anna Leonowens: Bir yasa çıkarılmasıyla ve eğer gerekirse bu yasanın uygulamasıyla. …Bazı şeyler biz istediğimiz için değil ekselansları, doğru oldukları için yapılır. Vezir: Kral imkânsız bir şeyi istiyor. Modern kültürü öğrenen ilmi bir kişi olmayı. Anna Leonowens: Bence bu çok doğru bir istek. Vezir: Sonunda sen de onun esiri olacaksın. Diğerleri gibi. Kral: Dünyanın ve de kâinatın en yüce süper devletinin takdiriyle, Siyam Kralı. Kendisini çevreleyen ve ona bağımlı bütün komşu ülkelerin hâkimi… Bana karşı hiç mi saygın yok? ...Ve bu ülkede kimsenin başı kraldan yukarı duramaz. Anna Leonowens: Başımı, Majestelerinden yukarıda tutmamaya özen gösteririm ama yerlerden sürünemem. Kral: Çok zor bir kadınsın. Ama başının benimkinden yukarı olmamasına özen göstereceksin Anna Leonowens: Kadınlar şehrinde görülürseniz öldürülürsünüz. Kral: Bu sözleri hatırlamıyorum. Anna Leonowens: Ben hatırlıyorum. Kral: Hatırlamayı ben yaparım. Kral kim burada? Unutmaman için hatırlatıyorum. Ben söz verdiğimi hatırlamıyorum. Hiçbir şey hatırlamıyorum. Benim hizmetkarım olduğun dışında. Anna Leonowens: Hayır, Majesteleri, bu doğru değil. Katiyen hizmetkarınız değilim. Eğer bana söz verdiğiniz evi vermezseniz, İngiltere'ye geri dönmek zorunda kalacağım. Kral: Benim isteğime uymayan hiçbir şey yapmasına izin vermiyorum. Benim isteğim burada kalman. Sarayda, Sarayda. …Seni bu kadar çok seven bu çocukları neden terk etmek istiyorsun? Anna Leonowens: Onları terk etmek istemiyorum. Ben de onları çok, hem de çok seviyorum. Ama verilen sözün hükmü geçmediği bir yerde de kalamam. Ortada modern dünyada yer alması istenen bir Siyam ülkesi var ama orada her şey hala kralın istediği gibi oluyor. Kralın Eşi: Singapur elçilerimiz İngiltere hükümetine ait mektuplar bulmuş, Kral barbar gibi gösteriliyor ve Siyam'ın güçlü bir devlet koruması altına alınması talep ediliyormuş. …Kral tavsiye alamaz. Kral: Önemli meseleleri neden bir kadınla tartışayım? Kral: Bir kız için, kralın sarayından daha şerefli bir yer neresi olabilir? ...Kadın erkeği memnun etmek için yaratılmıştır. O kadar. Erkekse birçok kadın tarafından memnun edilmek için. Anna Leonowens: Peki şu gerçeği nasıl açıklıyorsunuz, Majesteleri birçok erkeğin tek bir kadına sadık kalmasını? Kral: Onlar Hasta. Anna Leonowens: Ama kadınlardan sadık kalmasını bekliyorsunuz? Kral: Doğal olarak. Anna Leonowens: Neden doğal? …Bir genç kız ilk dansına giderken… Kral: Genç kız mı? Onlar da mı dans ediyor? …Kocası olmayan bir adamın kollarında mı? Anna Leonowens: Elbette. Kral: Ben izin vermezdim. Anna Leonowens: İngiltere'de hiçbir kadın bir erkek ona bakarken tek başına dans etmez. Kral: Ama bir yabancıyla el ele dans eder öyle mi? Anna Leonowens: Evet ama ille de yabancı olmak gerekmez. Genelde çok iyi bir dosttur. Prens: Kurbağa gibi eğilmek olmayacak. Yerlere çömelmek yok. Yerlerde sürünmek yok. Ama bu demek değildir ki, krala saygı gösterilmeyecek. Karşımda omuzlar arkada çene yukarıda duracaksınız. … Kralın karşısında kendinizden emin bir ifadeyle duracaksınız. Kendinizle ve kralla gurur duyan bir ifadeyle. Karşılıklı saygı göstermenin doğru şekli budur. Mary Shelley: Şeytanın pençeleri güzel kadının boynuna hamle etti. Sivri tırnakları yumuşak, solgun tenine batarak giriyordu. Kan damlaları beyaz kardaki izler gibiydi. Kız bağırdı. Üvey Annesi: Beni itti. …Böyle biriyle aynı evde yaşayamam. Mr. Godwin: Seni sevdiğim için gönderiyorum Mary. …Yazdıkların taklitçi birinin işi bu. Diğer insanların düşüncelerinden ve sözcüklerinden kurtar kendini Mary. Kendi tarzını bul. Mary Shelley: Ne de olsa onu ben öldürdüm. Annem beni doğururken ölmüş. Isabel: Radikal bir şair. Şiirin toplumu ıslah etmesi gerektiğini düşündüğünden başı sık sık belaya giriyor. Mary Shelley: Yoksa beni devrim yapmaya mı teşvik edeceksiniz? Percy Shelley: Ölüm sessizliğinden bir an olsun kurtulmak istemez misiniz? Mary Shelley: Alıştım. …Ölüm sessizliği sandığınız kadar dramatik bir şey değil. Mr. Godwin: Tekrar yaşama tutunacaksın Mary. İçinde annenin coşkusu var. Uzun sürmeyecek esaretin. Percy Shelley: Zavallı tutsak kuş daracık kafesinden öyle bir şakıyor ki, onu tutsak edenlerin taş kalplerini yumuşatıyor. …Bu şarkı senin gülün olacak, solgun yaprakları cansız ve ölü. Mary Shelley: Ve hayatını şekillendiren tüm aykırılıkları. Oysa herkesin konuştuğu tek şey evli bir adam ve eşiyle yaşadığı üçlü ilişki için nasıl her şeyi terk etmek istediği. Percy Shelley: Anne baban gibi iki radikal nasıl oldu da evliliğe boyun eğdi? Mary Shelley: Beni meşrulaştırmak için. Percy Shelley: Çünkü ahlaki doğruların vasıtası insanın hayal gücüdür. … Tahtlar, sunaklar, hüküm makamları, hapishaneler hepsi de insanoğlunun ruhunu ezmek için tasarlanmış devasa, zorba bir sistemin parçaları. İçi boş taahhütlerin üzerimizde hiçbir gücü yoktur. Mr. Godwin: …yaygın öğretiler ve batıl inançlara meydan okuyan kitaplar daha kalıcı olacak. Dünyayı yaşadığı sefillik ve aldatmacadan çıkarması için bu gibi cesur çalışmalara güveniyoruz. Üvey Annesi: Belki de sevgili merhum anneniz gibi aynı avam lakaytlığı taşımadığınız için olsa gerek hayal kırıklığına kapılmıştır. … En azından kendisinin o tuhaf eksikliğinden nasiplenmemişsiniz. Biçareliği özgürleşme sanan o sersemce düşüncesizlikten bahsediyorum. Annemden ruhumda yanan ateşten başka miras almadım ve ne sizin ne de başka birinin o ateşi zapt etmesine müsaade etmeyeceğim. Mary Shelley: İtibarımın umurumda olduğunu mu düşünüyorsunuz ya da sizinkinin? Manasız laflarınızın beni tutkularımdan uzaklaştırmasına izin vermekten başka hiçbir şeyden çekinmiyorum. Mr. Godwin: Tekrar yaşama tutunacaksın Mary. İçinde annenin coşkusu var. Uzun sürmeyecek esaretin. Percy Shelley: Zavallı tutsak kuş daracık kafesinden öyle bir şakıyor ki, onu tutsak edenlerin taş kalplerini yumuşatıyor. …Bu şarkı senin gülün olacak, solgun yaprakları cansız ve ölü. Mary Shelley: Ve hayatını şekillendiren tüm aykırılıkları. Oysa herkesin konuştuğu tek şey evli bir adam ve eşiyle yaşadığı üçlü ilişki için nasıl her şeyi terk etmek istediği. Percy Shelley: Anne baban gibi iki radikal nasıl oldu da evliliğe boyun eğdi? Mary Shelley: Beni meşrulaştırmak için. Percy Shelley: Çünkü ahlaki doğruların vasıtası insanın hayal gücüdür. … Tahtlar, sunaklar, hüküm makamları, hapishaneler hepsi de insanoğlunun ruhunu ezmek için tasarlanmış devasa, zorba bir sistemin parçaları. İçi boş taahhütlerin üzerimizde hiçbir gücü yoktur.
21. Yüzyılda KALKINMAYA YENİDEN BAKIŞ, 2021
Postmodernism is the term that is considerably discussed in social sciences nowadays. The fact that the term is considerably discussed has cantributed to the progress of new ideas in social sciences. In addition to this, It causes the progress of different point of views in the explanation of social events. The analysises that have been realized by the philosophers and scientists that criticise the postmodernism Show that any fact isn't as it seems modern age needs to be wekoned and read in a different perception level. Fundamentally, "postmodern story" that is based on the criticism of modernism protects the becoming obsolote of the claims that areproduced by modern modern epistemology, so according to the postmodern consept modern ideologies and other great stories have lost validity. Against this event, The questions: Is postmodernism that tries to create its epistemology a philosophy or ideology? have been experienced. Postmodernism that critizes enlightenment thought that is based on modernism hasn't developed an alternative or a new philosophy, so postmodernism has become a politica claim that serves a definite purpose, that's it has ideologized. In the place of great political story. In postmodernism, the discourses that reveal radical actions in the norrowed fields that are related to humanbeings. Anyway, the collopse of SSCB and the lost of the reality of socialism cause the lost of the belief of Orthodocs Marxicism. This destruction has gained depth with the non-occurance of socialist reformations that have expected in Europe. Especially the fact that workes have supported the fascist sides in Germany and Italy causes that the defendee valves have been questioned via Orthodcs Marxicism. That the destruction have become static enduringly has reached a result with the hear postmodernism discourse. In this study, the ideolojical dimensions of the realition between postmodernism and modernism have been tried to be researced thoroughly. In this critical sense, postmodernism isn'nt a philosophy so, the reality that it just criticizes modernism has been tried to be explained with the concept of alienation.
Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi, 2020
ÖZ Bu çalışmada, 1970'lerden itibaren Avrupa'dan başlayarak tüm dünyanın düşünsel iklimini belirleyen postkolonyal çalışmaların amacı ve etki alanı incelenerek çağdaş sanata yansımalarına odaklanılmıştır. Avrupamerkezci bakışın eleştirisini yapan postkolonyal teorilerin, modern sanat kanonunu çözümleyen yönü saptanmış, ancak Batı merkezli ve "öteki"ni dışlayan yapıyı eleştirirken kendisinin de zıddını yeniden üretmek gibi çeşitli açmazlara düştüğü görülmüştür. Özellikle kimlik meselesini odağına alan kültüralist yaklaşımın sanatta da geniş karşılık bulmuş olması nedeniyle, Batılı olmayan-göçmen sanatçının kimliği ve üretimi düşünüldüğünde bir tartışma alanı ortaya çıkmaktadır. Bu makale, postkolonyal teorilerin sanatta ne şekilde algılandığını ve üretimi nasıl belirlediğini nitel araştırma yöntemleriyle incelemekte, çağdaş sanattan seçilen örnekler ile eser analizi yapmaktadır. Çalışma sonuç olarak, sanatçının etnograf gibi düşünmesini, sanatının folklorik ve self-oryantalist bir üretime koşullanmasını vurgulamaktadır. Böylece çağdaş sanat hakkında düşünmeyi boyutlandırarak eleştirel sanat kuramına katkı yapmak amaçlanmıştır. ABSTRACT In this study, the aim and impact of the postcolonial studies, which defined the intellectual climate of the whole world starting from the 1970s in Europe, are examined and their reflections on contemporary art are brought into focus. The postcolonial theories, which criticize the Eurocentric view, have been determined to resolve the canon of modern art, but have fallen into various dilemmas, such as reproducing the opposite of itself while criticizing the Western-centered structure that excludes the “other”. Especially since the culturalist approach, which focuses on the issue of identity, also has a wide response in art, a new field of discussion emerges when the identity and production of the non-Western immigrant artist are taken into consideration. This paper examines, through qualitative research, how postcolonial theories are perceived in art and how they determine production methods, and conducts analysis of works with selected examples from contemporary art. The work consequently emphasizes the artist's thinking like an ethnographer and conditioning his/her art to a folkloric and self-Orientalist production. Therefore, it is aimed to contribute to the critical art theory by giving multiple dimensions to how we think about the contemporary art.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
MA Thesis, Yüksek Lisans Tez, 2015
Bursa Büyük Şehir Belediyesi Kültür Yayınları, 2000
2. ULUSAL KÜLTÜR ENDÜSTRİSİ VE TELİF HAKLARI SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI, 2022
HABER OKURYAZARLIĞI TEMEL KAVRAMLAR VE GÜNCEL TARTIŞMALAR , 2023
Turkish Studies, 2015
Sosyal, Beşerî ve İdari Bilimler Dergisi, 2023
ORYANTALİZM – POSTKOLONYALİZM ve SANAT, 2017
ONDOKUZ MAYIS ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ GÜZEL SANATLAR EĞİTİMİ ANABİLİM DALI Resim-İş Eğitimi Bilim Dalı, 2019
Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020