Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, Mimarlık
…
86 pages
1 file
2023
Sinemada hikayeye ve mimarlıkta mekana karşılık gelen anlatının öznesi olarak beden, her iki disiplinde de hareket-beden deneyimiyle ortak bir bileşen olarak kendini gösterir. Hareket-beden deneyiminin ürettiği mekansal aralıklar bağlamında birbiriyle ilişkilendirilebilecek olan sinema ve mimarlık disiplinlerinin özne olarak beden üzerinden irdelenen ara kesitte birbiriyle benzerlikler taşıdığı söylenebilir. Beden hareketiyle temsil edilen mekansal anlatı, zamansal bağlamın kurgulanarak aktarılmak istenenin ve içinde barındırdığı olasılıkların açığa çıkarılmasını sağlayan sinematografik bir mekan kurgusuna ihtiyaç duyar. Bu çalışmada Camera Obscura’dan Sinematograf’a görme biçimlerinin ve araçlarının gelişimi üzerinden bedenin görme eyleminin geçirdiği dönüşümler aktarılmaya çalışılmıştır. Hareket-beden deneyiminin mekansallığına yönelik sinema-mimarlık arakesitinde hareket kavramının temsil biçimlerindeki sinematografik izler açığa çıkarılmıştır. Anlatının öznesi olarak beden, onun hareketi ve bu hareketin gerçekleştiği ya da üretildiği bağlam olarak zaman ve mekan kavramlarıyla temsil edilişlerindeki ortaklık üzerinden ele alınan sinematografik zaman-mekan yaklaşımlarına yer verilerek sinematografik mekan kurgusu çalışma kapsamında tanımlanmıştır. Disiplinler arasında kurulan ilişkisellikte ela alınan bu mekan kurgusunun deneyimin mekanını görünür hale getirme ve olasılıklarının artırılması yönünde bir okuma biçimi ürettiği düşünülmüştür. Anahtar Kelimeler: Sinematografik Mekan Kurgusu, Hareket-Beden Deneyimi, Sinematografik Zaman-Mekan
2020
Mimarlik ve sinema etkilesimini fenomenolojik olarak inceleyen bu calisma, mekânin sinema araciligiyla temsili baglaminda bedenin kentsel mekânla girdigi etkilesimi konu almaktadir. Sinemada fiziksel olarak hareketsiz olma durumunda kalan izleyicinin, gorme duyusu uzerinden mekânla nasil ozdeslesebilecegi sorusunun cevabi aranmistir. Bu baglamda sinemada kentsel mekânin sunum bicimleri sorgulanmistir. Deneyime olanak taniyan kentsel mekânin, sinemada yasamin icinden ‘oldugu gibi’ aktarilmasiyla, izleyici katilimciliginin artacagi hipotez olarak belirlenmistir. Gorme duyusunda dokunsal bir bilesenin gizli oldugu savi ile hipotez iliskilendirilmistir. Bu baglamda bedenin kentsel ve sinemasal mekân deneyimi incelenmistir. Sinemada bedenin mekâni izleyerek deneyimlemesi, gorme duyusu ile iliskilendirilirken kentte bedenin mekâni fiziksel olarak deneyimlemesi ise dokunma duyusu ile iliskilendirilmistir. Arastirmada yontem olarak beden, mekân, sinema kavramlarinin dolaysiz ve birbiriyle o...
Mimari Temsil Sitemlerinde Mekânsal Deneyim Sorunlarının Aşılması İçin Disiplinler Arası Denemeler: Bêka ve Lemoine’nin Yaşanan Mimarisinde Mekânın Duyusal Gücü, 2023
Architecture resorts to an interdisciplinary approach as a need to solve the problems it encounters. Representation of experience creates a serious problem in representation systems that are transformed into aesthetic objects through standardized methods, freed from time-related thoughts. Applying architectural representation systems in which time-space can come to life depending on time and experiences in space can overcome this problem. In the study, spatial experience in architecture was limited within the representation, and the changes and transformations created in spatial experience by the use of different architectural representations were examined. In this study, whether it is possible to overcome the weakness of representation systems in terms of experience by using movement in which the audience is involved through cinema is questioned through two films directed by Ila Bêka and Louise Lemoine. As a result of the study, it was seen that Bêka and Lemoine produced films on architecture by including the time-space dimension, which they defined as the 'emotional power of space', and it was possible to overcome the weakness of the representation systems in terms of experience.
2010
Çizelge A.20: Bekçiler Kralı (1979) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………….…………………………….155 Çizelge A.21: At (1981) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım İlişkisi…………………….………………………………………157 Çizelge A.22: Faize Hücum(1982) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi……………………..……………………………159 Çizelge A.23: Çiçek Abbas (1982) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi………………………..…………………………161 Çizelge A.24: Bir Yudum Sevgi(1984) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………. ………………………………163 Çizelge A.25: Züğürt Ağa(1985) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………..………………………………165 xiii ŞEKİL LİSTESİ Sayfa Şekil 2.2 Lumiére Kardeşler'in ilk gösterimde(sağda) kullandıkları sinematograf(solda).16 Şekil 2.3 İlk konulu film "Büyük Tren Soygunu" (1903).17 Şekil 3.1 Türkiye'de ilk film çeken yabancılardan Romanya uyruklu Weinberg. 31 Şekil 3.2 Weinberg tarafından düzenlenen ilk film gösteriminin ilanı.32 Şekil 3.3 Fuat Özkınay, İlk sinemacımız (solda)-Aya Stefanos'taki Rus Abidesi (sağda).32
sinecine, 2016
This study examines the conceptualisation of cinematic space, discusses the theoretical background of this conceptualisation, and outlines a method for analysing cinematic spaces. Cinematic spaces are materialized through on-screen displays of physical spaces and/or spaces as subjectively experienced. Physical spaces, even if framed as cinematic landscapes, cinematic cityscapes, cinematic seascapes, etc., are ultimately transformed into cinematic spaces by fictionalizing and editing, since it is the director of the film who decides what is to be framed. Cinematic spaces as re-experienced spaces are structured with rich content. They coexist with the cinematic subject not only as platforms on which cinematic acts take place, but also as economic, political, cultural, social, ideological, class-related, gendered, and various other elements experienced by the cinematic subject. They create a “new reality.” Moreover, cinematic spaces support interaction between the subject and physical spaces. Testing these proposals by focusing on a particular film or a director’s filmography is valid only if both formal and contextual analyses are employed. *** Bu çalışma sinemasal mekân kavramsallaştırmasını ortaya koymayı, bu kavramsallaştırmaya temel oluşturacak kuramsal yazını ve sinemasal mekânların çözümlenmesine dair yöntemi tartışmayı amaçlamaktadır. Sinemasal mekânlar fizikî ve/veya deneyimlenmiş mekânların sinema sanatı aracılığıyla dolayımlanarak perdeye ya da ekrana getirilmesiyle vücut bulurlar. Fizikî mekânlar, sinemasal manzaralar–peyzajlar; sinemasal kent manzaraları; sinemasal deniz manzaraları ve benzeri biçimde çerçevelenmiş dahi olsalar, nihayetinde neyin çerçeveleneceği yönetmen tarafından belirlendiğinden, kurgulanarak sinemasal mekânlara dönüşürler. Bununla birlikte yeniden–deneyimlenmiş mekânlar olarak sinemasal mekânlar, fizikî mekânlarla kıyaslanamayacak biçimde zengin bir içerikle yapılandırılmıştır. Sinemasal mekânlar, sinemasal özneyle varlığını bularak, salt sinemasal eylemin devindiği bir platform olmakla kalmaz, sinemasal öznenin deneyimlediği ekonomik, politik, kültürel, toplumsal, ideolojik, sınıfsal, toplumsal cinsiyetçi ve benzeri öğeleri de içerirler. Yeni bir ‘gerçeklik’ oluştururlar. Dahası sinemasal mekânlar, özneyle fizikî mekânlar arasında bir etkileşime de yol açarlar. Sinemasal mekâna dair bu önermeleri bir filmi ya da bir yönetmenin filmografisini merkeze alarak sınamak, biçimsel ve bağlamsal çözümlemenin bir arada yürütülmesiyle mümkündür ancak.
SineFilozofi Dergisi
Bu makale, sinema ve mimarlık disiplinlerinin felsefi bir tartışma düzleminde bir arada ele alınmalarının sunabileceği potansiyellerin, bir atölye deneyimi üzerinden örneklenmesini içerir. Atölyeler, geleneksel eğitim müfredatı dışında sağladıkları esneklik ve deneysel ortam ile yeni yaklaşımların özgür bir çerçevede deneyimlenmelerine imkan sunarlar. Makaleye konu olan Sine-Tasarım Atölyesi, Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirilen "Mimari Tasarım Eğitimi: Bütünleşme 2" konulu Ulusal Sempozyum kapsamında lisans düzeyindeki öğrenicilerle gerçekleştirilmiştir ve benzer atölyeler için bir yöntem önerisi olmasının yanı sıra, yeni bir düşünme biçiminin örneğidir. Atölye kapsamında öğreniciler, sinema-mimarlık ilişkisi hakkında tarihsel bir perspektifle tartışmalar yürütmüş, ardından Christopher Nolan'ın "Inception" filmini izlemişlerdir. Filmde mekan kullanımı aracılığıyla gündeme getirilen kavramları tespit etmiş, bu sunuş biçiminden yola çıkarak mekan kavramını yeniden tanımlamışlardır. Son adımda ise, kendi özgün mekan tanımlarını örnekleyen iki ve üç boyutlu anlatımlarla tasarımlarını gerçekleştirmişlerdir. Atölye sonucunda, sinemanın mimarlık eğitiminin bir parçası olarak soyut düşünme becerisi kazandırmada başarıyla kullanılabilmesinin mümkün olduğu görülmüştür. Bu türden interdisipliner çalışmalar iki alana da katkı sağlarken, her konuyu tekil birimler olarak değil, büyük bir sistemin parçaları olarak ele alan bir düşünce sistemini önermeleri açısından önemlidirler.
Artfulliving, 2014
1960'lı yıllardan itibaren, tüketim toplumunun gelişmesiyle giderek hissedilen krizlerin, gelişen teknolojinin, dönemin gelişmiş ülkelerinde çoğu insan ve sanatçılar tarafından daha yoğun kullanılır hale gelmesi ve cinselliğin özgürleşmesi hareketlerinin çıkışı gibi etkenlerle sanatta büyük dönüşümlerin yaşandığı, sanatın alt türlerinin çoğaldığı, yeni sanat akımlarının ortaya çıktığı bir döneme girilmiştir. Bu süreçte, bedenin sanat objesi ya da nesnesi olarak baş konumda olduğu sanat akımları da daha fazla gündemde olmuştur.
2023
BAŞROLDE MİMARLIK Modern mimarlık ve sinema, yaklaşık aynı zamanlarda ortaya çıkan iki üretim olarak her zaman ortak, doğurgan bir ilişki içinde olmuştur. Sinema filmleri, mekânın kavranmasından kurgulanmasına, üretiminden sunulmasına kadar pek çok aşamada modern mimarlar için esin kaynağıdır. Benzer şekilde, modern mimarlık da sinemacılar için yansıtılmak istenen anlatının nesnelleşmesi yönünde en önemli araçlardan biri olarak görülmüştür. Son yıllarda modern mimarlık ve sinema arasındaki ilişki, modern mimarlık, tasarım ve sanat tarihi araştırmalarında da giderek önem kazanmaktadır. Sinema filmleri, yıkılmış olan modern mimarlık eserlerinin belgelenmesinde, hâlâ ayakta duran yapıların korunması, özgün durumlarının ve zaman içindeki değişimlerinin gözlemlenmesi için önemli veriler sunmaktadır. Fiziki belgelemeye sunduğu katkı yanında, sinema filmlerinin diğer bir önemi de bu yapıların kullanım ve ânı değerine ilişkin söyledikleridir. Sinema filmleri sunduğu hareketli görüntülerle, mimarlık tarihyazımının durağan ve ‘sessiz’ imgelerinden farklılaşır ve modern mimarlık mirasının sadece nasıl gözüktüğüne değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel anlamda nasıl kullanıldığı, kentsel yaşama nasıl bir izler bıraktığı ve kolektif bellekte nasıl hatırlandığı üzerine de birçok şey ortaya koyar. Bu kapsamda, Türkiye bağlamında modern mimarlık mirasının araştırılması, belgelenmesi ve korunması için Türk filmlerinin önemli bir kaynak olduğu dile getirilebilir. Özellikle 1950’li yıllardan sonra çekilen Türk filmleri, her geçen gün daha da fazla yitirdiğimiz modern mimarlık mirasımıza ilişkin bizlere çok fazla veri sunar. Çekilen film sayısında ciddi artışın yaşandığı ve özellikle set ortamında yapılan filmler yerine, gerçek mekân çekimlerinin önemsendiği bu dönemde kentsel alanlardan mahallelere, değişik ölçeklerdeki mimari yapılardan bu yapıların iç mekânlarına kadar kaybettiğimiz ya da daha iyi anlamaya çalıştığımız modern mimarlık kültürümüze ilişkin önemli bilgiler elde ederiz. Bu kitap projesi, Türk filmlerinin Türkiye bağlamında modern mimarlığın belgelenmesinde ve yorumlanmasındaki kurucu rolünün fark edildiği noktada başladı. Beş yıl boyunca seyredilen yüzlerce Türk filmi üzerinden, değişik ölçek ve işlevde pek çok modern mimarlık mirasına ilişkin görsel bir arşiv oluşturuldu. Bu arşiv malzemesinin bir kısmı kullanılarak çeşitli dergilere yazılar yazıldı. Arşivden üretilen yazılara ek olarak, Türkiye bağlamında modern mimarlık mirasına ilişkin daha önce yayınlar yapmış yazarlarla bu arşiv paylaşılmış ve araştırdıkları yapıları bu ‘yeni’ imgelerle yeniden yorumlamalarına çalışılmıştır. Arşivde hâlâ çok sayıda imge ve hareketli görüntü üzerine araştırma yapılmayı beklemektedir. Bu haliyle bu kitap, bir serinin ilk yayını olarak değerlendirilebilir. Daha çok konut, otel ve mağaza yapılarına odaklanan bu kitap için yazılarıyla desteğini esirgemeyen; Tuba Bülbül Bahtiyar, Esra Yaldız, Deniz Avcı Hosanlı, Hande Atmaca Çetin, Funda Uz, Zeynep Tuna Ultav, Hande Tulum Okur, Nur Ayalp ve Neslihan Dostoğlu’na çok teşekkür ederim. Benim açımdan birlikte olmaktan mutluluk duyduğum ve her birinden ayrı ayrı çok şey öğrendiğim bir süreç oldu. Son olarak, bu kitap projesinin gerçekleşmesini sağlayan ve kitabı hayal ettiğim noktanın çok ötesine taşıyan, Everest Yayınları Yayın Yönetmeni Saadet Özen ve dizi editörü Elmas Aksu başta olmak üzere, yaptığı titiz okuma ile kitaba çok önemli katkılar sunan Simlâ Sunay’a, sayfa tasarımıyla Yusuf Yıldız’a, kapak tasarımıyla Kardelen Akçam’a , düzeltmen Yılmaz Akan’a ve kişisel olarak tanışmamış olsak da kitabın yayımlanmasına yardımcı olan tüm Everest Yayınları emekçilerine teşekkür ederim.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
ODTU Mimarlık Fakültesi Dergisi, 2021
Erciyes İletişim Dergisi, 2018
MEKON / Bir İletişim Aracı Olarak Mekan, 2022
Modular Journal, 2021
DergiPark (Istanbul University), 2016
Sabah Ülkesi, Nisan 2023
Fen Bilimleri Enstitüsü, 2015
Current Debates on Social Sciences Human Studies II, 2019
Düşünen Şehir Dergisi, 2019
Alternatif Politika, 2021
I. SADA Uluslararası Disiplinlerarası Sanat Sempozyumu / Sergisi, 2018