Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2015, TOL
…
5 pages
1 file
ODTÜ Mimarlık Tarihi Lisansüstü Programı Doktora Araştırmaları Sempozyumu VI- Mekanlar/Zamanlar/İnsanlar: Hamilik ve Mimarlık Tarihi, 3-4 Aralık 2009, Ankara., 2009
ÜSKÜDAR KÜLTÜR, SANAT ve MEDENİYET DERGİSİ 15, 2023
Türkiye'de son iki yüz yılda "architectura" ile "mi'mârî" arasındaki tuhaf birleşim sonucu olarak ortaya çıkan "mimarlık" mesleği üzerine bir değerlendirme...
Mimarlık, Tarihyazımı ve Rasyonalite: XX. Yüzyılın İlk Yarısındaki Modern Türk Mimarisinde Biçime Dayalı Sembolik Söylem Meselesi Yusuf CİVELEK Özet Cumhuriyet Dönemi Türk mimari edebiyatında mimari biçim ile içerik arasında ilişkileri kuran, değiştiren ve yeniden kuran sembolik bir söylem meydana getirilmiştir. XIX. yüzyılın son çeyreğinde Avrupa’dan esinlenilen tarihselci düşüncenin ateşlediği yeni sentez ve modernleşme arayışları, Osmanlı mimarisinde ilk Batılı anlamda mimari nazariyenin yerleşmesine vesile olmuştur. Bu nazariyenin meyvesi olan Milli Mimari tarzı, 1920’lerin Türkiye’sinde de hâkim mimari olmuştur. Ancak, aynı zamanda eskinin sentez arayışlarından vazgeçilerek yeni bir medeniyet oluşturma ülküsü benimsenmiş, dolayısıyla her alanda gerçekleştirilen inkılâpların mimarinin estetiğinde de aranması kaçınılmaz olmuştur. Bu amaç doğrultusunda 1930’larda benimsenen Modern mimarinin temel vazifesi, reddedilen modernleşme modelinin zıddını temsil etmek olduğundan, sembolik anlam, adeta mimari biçimin asli içeriğine dönüşmüştür. Bu sebeple, Türkiye’de Batılı anlamda mimari nazariye, yerleşmeye fırsat bulamadan, yerini geçmişin ve şimdinin şekilleri arasında zıtlıklar kurma esasına dayalı bir sembolik söyleme bırakmak zorunda kalmıştır. Anahtar Kelimeler: Mimari Biçim, Mimari Nazariye, Mimari İçerik, Sembolik Söylem, Modernizm, Milli Mimari
Selçuklular, yaklaşık üç asırlık varlıları ile Türk Tarihi’nin her sahasını derinden etkilemişlerdir. Bununla birlikte Anadolu’nun Türkleşmesi ve kalıcı olarak bir Türk yurdu olarak kalmasında büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Çalışma, Dünya Tarihi’ne damga vuran, Türk ve İslâm medeniyete kazandırdığı eşsiz eserlerle bildiğimiz Selçuklu’nun, mimari yaşamını konu edinmiştir. Bu bağlamda Selçuklular’ın dini, ve sivil mimari alanındaki yaşam tarzları üzerinde çalışılmıştır.
2009
Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, c. 7, sy. 13, s. 381-404 (Faruk Deniz ile). Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi’nin Türk Mimarlık Tarihi için Prof. Dr. Sibel Bozdoğan ile Bilgi Üniversitesi, Santral İstanbul Kampüsü’ndeki odasında bir söyleşi yaptık. Sibel Bozdoğan Lisans ve Master derecelerini ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nden (1976, 1979), Mimarlık Doktorasını da University of Pennsylvania’dan aldı (1983). ABD’de Rensselaer Polytechnic Institute (1986-1991) ve MIT’de (1991-1999) öğretim görevlisi olarak çalışan Bozdoğan, 2000 yılından beri Harvard Üniversitesi Graduate School of Design’da mimarlik tarihi ve teorisi dersleri vermekte ve Boston ile İstanbul arasında yaşamaktadır. Türkiye’de ve dünyada modern mimarlık tarihinden, teknoloji, modernite, kimlik ve milliyetçilik konularındaki eleştirel tartışmaların mimarlık kültürüyle olan ilişkisine kadar geniş bir konu yelpazesiyle ilgilenen Bozdoğan’ın bu konularda pek çok yayını bulunmaktadır. Modernizm ve Ulusun İnşası: Erken Cumhuriyet Türkiye’sinde Mimari Kültür başlıklı kitabı (University of Washington Press, 2001; Metis Yayınları, 2002) ABD’de Mimarlik Tarihçileri Derneği’nin Alice Davis Hitchcock Kitap Ödülü’nü ve Türkiye Çalışmaları Birliği’nin Fuad Köprülü Kitap Ödülünü almıştır.
İktidar ve Sanat (1923 - 1950), 2013
Bu çalışmada, 1923-1950 yılları arasında Türkiye’de siyasal iktidar ile sanat ve sanatçılar arasında nasıl bir ilişki olduğu konusu ele alınmış ve bu ilişkinin niteliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Kısaca iktidar ve sanat kavramları açıklanıp iki olgu arasındaki ilişkiye dair tarihi örnekler verildikten ve çalışmaya kıyas imkânı sağlanması için Sovyet Komünist Partisi, İtalyan Faşist Partisi ve Alman Nazi Partisi’nin sanat politikaları ve bu partilerin iktidar yıllarında, sanatçıların iktidar karşısındaki tutumları incelendikten sonra, bir tek parti iktidarı olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) hükümetinin sanat alanında nasıl bir politika izlediği, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere dönemin yöneticilerinin sanat anlayışları ve dönem sanatçılarının iktidar karşısında ya da yanında aldıkları konumlar, sanat dalları üzerinden ayrıntılı olarak incelenmiştir. Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi’nde bulunan Muamelat Genel Müdürlüğü, Bakanlar Kurulu ve Cumhuriyet Halk Partisi arşivlerinden elde edilen belgeler, aynı yıllarda yayımlanan “Cumhuriyet”, “Akşam”, “Tan”, “Tasvir”, gibi gazetelerin haber ve köşe yazıları ve “Ülkü”, “Varlık”, “Yeni Adam”, “Büyük Doğu”, “Kadro”, “Mimar” gibi dergilerdeki haber ve makaleler çalışmanın temel başvuru kaynakları olmuş; buradan elde edilen veriler de, günümüzde yazılan kitap, tez, makale, bildiri ve ansiklopedi maddeleriyle desteklenmiştir. CHP iktidarı, sanatı bir uygarlık göstergesi olarak görmüş; inkılâpların halka iletilmesinde ondan faydalanmış; resim, tiyatro, heykel, mimari, müzik, edebiyat ve sinema gibi sanatların Türkiye’de yerleşmesi, halk tarafından tanınıp benimsenmesi, bu sanat dallarındaki eğitim olanaklarının artırılması ve sanat eserlerinin kamusal alandaki görünürlülüklerinin artırılması ve ülkedeki sanat ortamının dünya sanat çevreleriyle daha fazla etkileşime girmesinin sağlanması açılarından başarılı olmuş; fakat çeşitli ekonomik, sosyal ve siyasal sebeplerden dolayı uluslararası alanda ses getirecek kadar önemli yüksek sanat eserlerinin üretilmesini sağlayamamıştır. This study aims to analyze the relations between power, art and artists during the years 1923-1950. For this aim, this study explains the concepts of power and art with historical examples and comparative analysis of the Turkish case with the Soviet Communist Party, Italian Fascist Party and German Nazi Party. Exploring the art policies of these parties and the facilities of the artists, this study analyzes the Republican People’s Party’s (CHP) art policies; focusing on Mustafa Kemal Atatürk’s and other statesmen’s views on art, as well as the artists of the period. Documents which are gained from The General Directorate of Documentation at The Prime Ministry Republican Archive, The Council of Ministers and Republican People’s Party archives, columns and news of the period such as “Cumhuriyet”, “Akşam”, “Tan”, “Tasvir”, articles and news at the journals such as “Ülkü”, “Varlık”, “Yeni Adam”, “Büyük Doğu”, “Kadro”, “Mimar” constitute the main point of reference in this research; which are supported by contemporary studies such as articles, theses, conference proceedings and encyclopedia entries. CHP considered art as a signifier of civilization; made use of art to communicate the revolution to public; gained important amount of success in popularizing painting, theater, sculpture, architecture, music, literature and cinema; increased the opportunities for education on these forms of art; contributed to the visibility of these forms in public and provided interaction between local artistic facilities and worldwide artistic circles. However, due to economic, social and political reasons, they were unable to create works of art, which would gain worldwide recognition.
The reinterpretation of traditional forms and using them in new architecture in order to establish the long-desired national architectural style was well demanded in Ottoman successor Istanbul. Although the predominant modern and international style on the following years, this quest for a connection with tradition continued. This paper focuses on buildings with the quest of traditional identity, which have been produced especially during last 15 years of Istanbul.
Halil İbrahim Düzenli, “XVI-XVII. Yüzyıl İstanbul Mimarisi”, Antik Çağ’dan XXI. Yüzyıla Büyük İstanbul Tarihi, c. 8, Coşkun Yılmaz (ed.), M. Akif Aydın (proje yön.), TDV İSAM & İBB Kültür AŞ. Yay, İstanbul, 2015, 176-243.
Belleten, 2019
Fatih Sultan Mehmed'in çakırcıbaşısı olarak tanınan Çakır Ağa hakkındaki bilgiler sınırlıdır. Üsküp doğumlu olan Çakır Ağa II. Murad Dönemi'nde Bursa subaşılığı görevinde bulunmuş; İstanbul'un fethine katılmış, daha sonra İstanbul subaşılığı görevinin yanı sıra sekbanbaşı, çakırcıbaşı olmuştur. Adı, 1480 tarihli vakfiyesinde Çakır Ağa bin Abdullah olarak geçmektedir. Çakır Ağa yaptırdığı birçok mimari eserle II. Murad ve özellikle Fatih Sultan Mehmed döneminde bâni olarak öne çıkmaktadır. Bursa, Edirne ve İstanbul'da eserler yaptırmış olan Ağa'nın Bursa'da bir cami ve hamamı, Edirne'de bir camisi, Silivri'de zaviye ve hanı ile İstanbul'da beş camisi bulunmaktadır. Bursa ve Edirne'deki eserleri değişikliklerle de olsa günümüze ulaşmış; Silivri'deki yapıları günümüze gelmemiştir. İstanbul'da sur içinin farklı noktalarında yer aldığı anlaşılan camilerinden Kapalıçarşı, Cibali ve bu çalışmada tespit edilen Edirnekapı'daki camisi değişi...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Türkiye Selçuklu Sultanları Külliyatı-Cilt IX, 2023
Beşeri Bilimler Ekseninde Güncel Araştırmalar: Kuramlar, Kavramlar, Uygulamalar, 2020
Sultan Abdülmecid in Bir Mimarı William James Smith, 2016
Düşünen Şehir Dergisi, 2022
1969 Mimarlık Semineri’ni Anımsama, A. Şentek ed., 2012
Mimarlık ve Yaşam Dergisi, 2021
Cins Aylık Kültür Dergisi, 2021
DergiPark (Istanbul University), 2024
MİLEL VE NİHAL: İNANÇ, KÜLTÜR VE MİTOLOJİ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Geç Osmanlı Döneminde Sanat Mimarlık ve Kültür Karşılaşmaları, 2016
Sanat Tarihi Yıllığı, 2021
METU Journal of the Faculty of Architecture, 2017
Restorasyon ve Konservasyon Çalışmaları Dergisi, 2019