Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020
…
57 pages
1 file
OSMANLI SULTANLARININ İSTANBUL'DAKİ HAYATI
New York'ta doğdu. 17 yaşındayken ABD Deniz Kuvvetlerine katıldı ve il. Dünya Savaşının son iki yılında Pasifik'te, Birmanya ve Çin'de komando ola rak görev yaptı. Savaştan sonra eğitimine devam etti ve 1960 yılında New York Üniversitesinde fizik doktorasını tamamladı. İstanbul'a ilk olarak 1960 yılında, sonradan Boğaziçi Üniversitesine dönüşecek olan eski Robert Koleji Yüksekokuluna geldi. Daha sonra Boğaziçi Üniversitesinde astronomi ve bi lim tarihi dersleri vermeye başladı. İlk kitabı, Hilary Sumner-Boyd'la beraber hazırladığı Strolling Through lstanbul [İstanbul'da Dolaşmak], 1972'de basıl dı. Freely'nin bugüne kadar yayımlanan ve çoğu Türkiye üzerine olan otuzdan fazla kitabı arasında A History of Robert Kolej: The American College for Girls and Boğaziçi University (2000) ve beş ciltlik Türkiye Uygarlıklar Rehberi de (2002) bulunuyor. AYŞEGÜL ÇETİN TEKÇE (1 976) İstanbul doğumlu. İstanbul Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudu. 1996 yılından bu yana çevirmen ve editör olarak çalışmalarını sürdürüyor.
2022
Türk mutfağının köklerini Orta Asya, Selçuklu ve Osmanlı mutfağı oluşturmaktadır. Osmanlı mutfağı, baharatlardan zengin içeriklerle yapılan yemeklerle Türk mutfağının en çeşitli dönemini yaşamıştır. Araştırmanın temel amacı antioksidan bakımından zengin olan sumak baharatının Osmanlı Mutfak kültüründeki yerini ve ilişkisini incelemektir. Çalışmada 15. ve 19. yüzyılları arasında yazılmış üç temel kaynaktan: çorbalar, sebzeli yemekler, etli yemekler, balık yemekleri, pilavlar, ve tatlılar kategorilerinde kullanılan sumak baharatı ile sınırlandırılmıştır. Araştırmada sumak ile yapılmış tatlıya rastlanmıştır, ancak en yaygın kullanımı yemeklere ekşilik vermek maksatlı olmuştur. Araştırma sonucunda ulaşılan 16 sumaklı tarif olması, söz konusu baharatın önemli ölçüde Osmanlı mutfağında yer edindiğini ortaya koyuyor. Bu çalışma vesilesiyle sumak baharatı araştırmacıların ilgisini çekecektir ve ilgili konularda daha fazla araştırma yapmaya teşvik edecektir.
Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, 2021
AVRASYA Uluslararası Araştırmalar Dergisi , 2021
Enderun teşkilatına yeni dahil olandan başlanmak üzere odalar içinde yeni bir göreve getirilen veya bir başka odaya gönderilen çalışanlar "lalaya verilir" yani oda kuralları ve kaideleri, birebir ilişki içinde, yakından takip edilerek, tavsiye ve bilgilendirme yoluyla öğretilirdi. Özellikle padişahın yakın hizmetinin görüldüğü Has Oda'da buna oldukça dikkat edilir, Has Oda'ya yeni gelen her ağa, geldiği odanın acemisi kabul edilerek bir lalaya verilirdi. Aynı zamanda XVII. yy.dan itibaren sarayda ikamete başlayan şehzadelere de saray teşkilatı bünyesindeki Has Odalı ağalardan lala tayin edilmiştir. Şehzadeliğinde bir lalanın rehberliğiyle idareciliği öğrenen padişah, iktidara gelince de Has Odalı ağalardan seçtiği başlala ile yoluna devam etmektedir. Lalalar arasında padişahın başlalalığını yürüten Has Odalı, taşıdığı itibar ve pozisyonunun ehemmiyetinden dolayı her zaman ön plandaydı. XVIII. yüzyıl başında saraydaki bürokratik işlemlerin yürütülmesinde ve idari mekanizma içinde Has Odalı ağaların fonksiyonları artmış, padişahın yakın hizmetlerini gören vazifeliler daha da ön plana çıkmaya başlamıştır. Dolayısıyla sistem, kendi içinde birtakım yeni roller doğurmuştur. Bu rollerin arasında XVIII. yüzyıl başlarında ortaya çıkan ve özellikle bu yüzyılın sonu ile XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde etkinliği artmış olan başlalalık da yer almaktadır. Çalışmamızda saray teşkilatı içinde başlalalığın fonksiyonel önemi üzerinde durularak sistemin işleyişine hangi görevleri üstlenerek katkı sunduğu, sarayın sağlık teşkilatının en üst derecedeki idarecisi olan hekimbaşı ile hangi alanlarda yollarının kesiştiği arşiv vesikaları üzerinden tespit edilerek değerlendirilecektir. Ayrıca Topkapı Sarayı'ndaki Başlala Kulesi'nin saray yapılanması içindeki yeri ve sahip olduğu değer ele alınacaktır.
ÖZET Güreş, Türklerin tarih sahnesine çıktıkları anlardan itibaren çok sevilen ve yapılan bir aktiviteydi. Güreş, Türklerin Anadolu'ya gelip devletler kurmalarından sonra da önemini korudu. Osmanlı Devleti döneminde de güreş hem saray hem de halk arasında ilgi gören bir uğraştı. Osmanlı Devleti'nin ilk dönemlerinde devletin merkezleri olan Bursa ve Edirne'de "Güreş Tekkeleri" kuruldu. Osmanlı saray mektebi olan Enderun'un kurulmasından sonra burada eğitim alan içoğlanları arasında güreş tutmaya eğilimli olanların olduğu bilinmektedir. Osmanlı sarayında güreş, binicilik, okçuluk gibi aktiviteler bir spor dalı olmaktan çok askerî talimin bir parçası görünümündeydi. Bazen bu aktiviteler sıradan bir talim olmaktan çıkıp askerî tatbikat görüntüsüne dönüşebilirdi. Padişahın ilgisi doğrultusunda zaman-zaman sarayda pehlivanların barındırıldığı görülmektedir. Özellikle Sultan III. Selim ve Sultan Abdülaziz dönemlerinde pehlivanlar büyük ilgi gördü ve en namlıları sarayda barındırılarak padişahın huzurunda güreş tuttu. Bu çalışmada; Osmanlı sarayında güreşin hangi boyutlarda yer aldığı, güreşin Osmanlı ordusunun gelişiminde nasıl bir etkisi olduğunun ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, Saray, Güreş Tekkeleri
Osmanlı tarihini okuyanlar, ilk saraylar olan Bursa ve Edirne sarayları ile Topkapı Sarayı hakkında azçok bilgiye sahip olurlar. Ayrıca, bu saraylar bize idari, siyasi fonksiyonları ve harem hayatı yönleri ile öğretilir. Bir de ölen veya tahttan uzaklaştırılan padişah ve aile efradının Topkapı Sarayı dışında Eski Saraylara gönderildikleri bilgileri verilir. Fakat Osmanlı padişahlarının bu sarayların dışında yaşadıkları günlük hayatlarını, ziyaretçilerini kabul ettikleri, bazı törenlerin yapıldığı, devlet görevlerinin dışında ava çıkma, ata binme gibi özel hobilerin icra edildiği saraylar, köşkler ve kasrlar da vardır. Saraylar, devlet idaresinin yürütüldüğü ve idarede bulunan padişahın aile efradının ikâmeti için ayrılan, harem olarak nitelenen bölümlerden oluşurlar.Sanat eseri özelliği taşıyan, su kenarlarına veya manzara özelliği taşıyan mekanlara inşâ edilen küçük saray binalarına kasr denilmektedir. Köşkler ise saray ve kasrlardan farklıdır. Bunlar, bir zaferin hatırası veya önemli bir şahsın ikameti, yahutta farklı amaçlarla saray halkının ve devlet adamlarının yaptırdığı büyük müstakil evlerdir. Osmanlı tarihinde Yıldız Sarayı, Sultan Abdülhamid'in kendine mahsus şahsiyeti, yaşanan olayların çok olması ve giriftliği, padişahın büyük devletlerle yılmayan mücadelesinden dolayı farklılık arz etmektedir. Belirtilen sebeplerden ve bir makale kapsamından çok fazla incelemeyi gerektirdiğinden Yıldız Sarayı inceleme dışında bırakılmıştır. Osmanlı padişahlarının yaptırdıkları ve yaşadıkları saraylar, kasrlar ve köşklerden sekiz tanesi inceleme konusu olmuştur.
ÖZET Bu çalışmamızda, Osmanlı Dönemi’ne ait mezar taşlarının hangi bölümlerden oluştuğunu, kişilerin hayatta iken sahip olduğu bilgiler ile geride kalanlardan beklentilerinin yer aldığı mezar taşlarını fiziki ve estetik olarak ele almaya çalıştık. Meslek, makam, mevki, cinsiyet ve sair bilgilerin mezar taşlarına işlendiğini gördük. Anahtar Kelimeler: Osmanlı, Mezar taşı, Başlık, Yazı ABSTRACT In this article, we tried to examine the physical and aesthetic aspects of the tombstones belonging to the Ottoman Period, which sections the gravestones consist of, the information that people have when they are alive, the expectations of those who are lag. We have seen that occupation, office, position, gender, and other information are bushhammered on gravestones. Key Words: Ottoman, Gravestone, Title, Writing
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
14.-15. YÜZYIL ERKEN DÖNEM OSMANLI TARİHİNDE BİR SARAY ŞEHRİ: DİMETOKA, 2017
Beylikten Cihan Devleti'ne Osmanlılar, 2024
Milli Saraylar Dergisi -MS, Sayı 10, İstanbul, 2013.
OSMANLI DÖNEMİ SAMSUN VAKIFLARI, 2017
Milli Kültür Araştırmaları Dergisi (MİKAD), 2024