Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
22 pages
1 file
Öz Bu çalışmanın amacı, zararına sevinme (schadenfreude) ve yardım davranışının, ka-ranlık üçlü, benlik saygısı, empati ve bakış açısı alma bakımından incelenmesidir. Ça-lışmaya 245 kadın, 49 erkek üniversite öğrencisi katılmıştır (M=21.25, ss=3.47). Ka-tılımcılar sırasıyla, karanlık üçlü, benlik saygısı, kişilerarası tepkisellik indeksi (em-pati ve bakış açısı alma alt ölçekleri) sorularını cevaplamışlardır. Bunun ardından ka-tılımcılara 3 farklı türde senaryo verilmiştir. Katılımcılar, her senaryo için zararına sevinme ve sempati duygusunu ölçmek amacıyla hazırlanan soruları, ardından da yar-dım davranışı ile ilgili soruları cevaplamışlardır. Bulgulara göre, yardım davranışı, zararına sevinme, benlik saygısı, Makyavelizm, psikopati, bakış açısı alma ve empati değişkenleri bakımından anlamlı düzeyde açıklanmıştır. Zararına sevinme ise, sem-pati, Makyavelizm, narsisizm, psikopati, bakış açısı alma, empati, benlik saygısı ve yardım davranışı bakımından anlamlı düzeyde açıklanmıştır. Yüksek düzeyde psiko-pati ve Makyavelizm yüksek düzeyde zararına sevinme ile ilişkilidir. Yüksek düzeyde yardım davranışı düşük düzeyde zararına sevinme ile ilişkilidir. Bulgular ilgili alan-yazın ışığında tartışılmıştır.
JOURNAL OF SOCIAL AND HUMANITIES SCIENCES RESEARCH (JSHSR), 2021
Savaşın tarihi insanlık tarihi kadar eski olmakla birlikte savaş ve insan kelimelerinin yeri değiştirildiğinde de aynı değerlendirilmenin yapılabileceği söylenebilir. Savaş, insanları ve buna bağlı olarak da toplumları her yönüyle etkileyen, yıkıma götüren ve sosyolojik olarak da incelenmesi gereken bir olgudur. İnsan var olduğundan bu yana savaşlarla anılmıştır ve insanlar; başkalarıyla, doğayla, kendileriyle ve hatta inandıkları kutsal değerleriyle savaşmışlardır. Her şeyi yakıp, yıkan ve yok eden savaşın insan beyninde (ve ruhunda) silinmeyen izler bıraktığı bilinmekte ve özellikle modern dünya olarak tanımlanan çağda savaşların ve bu savaşların sonuç ya da etkilerinin kayıt (kamera, fotoğraf vb.) altına alınmasıyla birlikte hafızalarda ayrı bir yer edindikleri görülmektedir. Bu kayıtlar tüm gerçeklikleri göster(e)mese de bir acıyı anlattıkları ve belki de sadece göstermeye değer oldukları için yansıtıldıkları söylenebilir. Özellikle savaşları en iyi anlatan fotoğraflar, aynı şekilde başkalarının acısını da anlatmaya çalışır. Başkalarının acısını hissetmek tarihte hep var olan “barış istisna, savaş ise kuraldır” düşüncesinin tam aksine barışın kural olması gerekliliğidir. İnsanın sahip olduğu en değerli özelliklerden biri olarak “unutmak”tan söz edilebilir. Barış yapmak da unutmaktır ve uzlaşmak ya da unutmak için hafızanın kusurlu ve sınırlı olması gerektiği savunulsa da barış için unutmak gerekir ve barış kusurlu ve sınırlı hafızadan çok daha önemlidir. Barış, en karşı konulmaz (göz alıcı) haber olma özelliğini savaştan devralmalıdır.
Hatırlamak ve Sadık Kalmak Üzerine, 2016
Gezi'nin 3. yıldönümünde hatırladıklarımız ve hatırlamaya değer olanlar üzerine...
Yaşam Becerileri Psikoloji Dergisi, 2021
İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri başkaları tarafından kabul görme ve onaylanma ihtiyacıdır. Reddedilme duyarlılığı (RD), kişinin başkalarının davranışlarında reddedilme ipuçlarını beklemesine, kolayca algılamasına ve reddedilmeye yoğun şekilde tepki vermesine yol açan bilişsel-duygusal bir bilgi işleme eğilimi olarak açıklanan bir olgudur (De Rubeis vd., 2017; Sommerfeld ve Shechory Bitton, 2020). Bu yazıda reddedilme duyarlığının tanımı, ilgili kuramlar, reddedilme duyarlılığına neden olan biyolojik, psikolojik ve psikososyal faktörlerin açıklanmasıyla birlikte reddedilme duyarlılığı yüksek olan kişilerin hissettiği duygular, bunun kişiler arası işleyişe nasıl yansıdığı ve nasıl baş edecekleri incelenmiştir. Toplumun bir parçası olan bireyin psikolojik sağlığının korunmasında ve geliştirilmesinde yapılacak olan çalışmalara zemin hazırlaması açısından önemli görülmektedir. Tanı sınıflanmasındaki yeri ve eş tanılı ruhsal bozuklukların da incelenmesinin ruh sağlığı profesyonellerine, ileride yapılacak bilimsel araştırmalara katkı sağlaması öngörülmektedir. Reddedilme duyarlılığı yüksek olan bireyler düşük olanlara göre ret ve kabulleri farklı şekillerde yorumlamaktadırlar. Kaygılı reddedilme beklentisi olan kişiler, kaygılarını doğrulayan hareketlerde bulunurlar. Aynı zamanda reddedilme duyarlılığı bazı psikopatolojilerle iç içedir.
Tragedya, kahramanını halkın içinden almaz; onun kahramanları, tanrılar, kahramanlar, savaşçılar, saraylılardır. Bir tragedyanın konu edindiği, izleyiciye taşıdığı deneyim, seçkinler sınıfının çöküşüdür. Kader, günahkarlık, suç, kehanet, günah gibi kavramları konu edinir. izleyeninde, korku, endişe, biat, inanç gibi duygular uyandırmak arzusundadır... Tragedyaların günahkar kahramanlarının verdiği korku, koronun sağduyulu sesinde umudu da beraberinde taşır. Bu anlamıyla iktidara hizmet eden Apollonik bir dil oyunu olduğu söylense de asalet taşıyan kahramanın çöküşü Dionysiak halkın yüreğini ferahlatır...
Karabük Üniversitesi Türkoloji Dergisi, 2022
Klasik Türk edebiyatının geçmişten günümüze uzanan muhtelif kaynakları vardır. Divanlar, mesnevîler ve tezkireler bu kaynakların başında gelir. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalar sayesinde bu önemli kaynaklar arasına mecmualar da dahil edilmiştir. Nitekim pek çok bilinmeyen eserin gün yüzüne çıkarılması mecmualar sayesinde olmaktadır. Fakat mecmualar derleme eserler olduğu için zaman zaman karışıklıklara sebebiyet verebilmektedir. Bu çalışmada böyle bir karışıklığın çözümlenmesi üzerinde durulmuştur. Marmara Üniversitesi Nadir Eserler Koleksiyonunda bulunan ve içinde yer alan farklı bölümler için ayrı kayıt numaraları verilmiş bir mecmuanın 20a sayfasının derkenarında yer alan ve hem başlığında hem de mahlas beytinde Fuzûlî'ye nispet edilen-bizüz redifli bir gazelin aidiyeti sorgulanmış ve söz konusu şiirin Seyyid Nesîmî'nin olabileceği tezi ileri sürülmüştür.
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, 2017
Öz Kişinin bilinçli ölme isteği olmadan doku hasarı ile sonuçlanan, kendi bedenine yönelik girişim olarak tanımlanan kasıtlı kendine zarar verme davranışı, dünya çapında önemli bir halk sağlığı sorunudur. Kasıtlı kendine zarar verme davranışının nedenleri, risk faktörleri, ruhsal bozukluklarla ilişkisi ve tedavi yaklaşımları tam olarak bilinmemektedir. Sınır kişilik bozukluğu, histrionik kişilik bozukluğu, yeme bozuklukları ve duygu durumu bozuklukları gibi psikiyatrik bozukluklarla birlikte görülmektedir. Ayrıca, kasıtlı kendine zarar verme davranışının intihar davranışından ayırt edilmesi de gerekir. Psikolojik travmanın kasıtlı kendine zarar verme davranışı için bir risk faktörü olduğu ileri sürülmüştür. Travma ve travmatik olaylar uzun zamandır kasıtlı kendine zarar verme davranışı ile ilişkilendirilmiştir. Bu gözden geçirme yazısında kasıtlı kendine zarar verme davranışının nedenleri, epidemiyolojisi ve ruhsal bozukluklar arasındaki ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Anahtar sözcükler: Kasıtlı kendine zarar verme davranışı, etiyoloji, risk faktörleri.
Modern siyaset felsefesi tarihi geleneği, kaçınılmaz olarak çatışan argüman ve bakış açılarının varlığına rağmen, giderek bir krize yol açacak çok temel bir varsayıma yaslanır ve böylelikle kendini özellikle ortaçağ felsefesinden ve hatta Sofistleri dışarıda bıraktığımızda, antik felsefeden ayırır. İnsan artık kendine yabancı, girilmesi için nice canavarlarla boğuşulması nice uçurumların aşılmasını gerektiren aşkın bir alemde var olan hakikati aramaktan yılmıştır; hatta hakikat sorununu safi bir yöntem sorunu olarak kodlayarak, Protagoras'ın dediği gibi, kendini her şeyin ölçüsü haline getirir. Ölçü olmak, geri kalan bütün dünyanın insana göre konumlanması; her şeyin varlığının insandan süduru anlamına gelir. Sağduyu eşit paylaştırılmış olabilir, ancak ne kadar farklı deneyim varsa o kadar farklı yaşam vardır. Liberal geleneğin modern düşünceye en büyük katkılarından biri olan hoşgörü kavramı da, işte hem insanın ölçü olmaklığı hem de yaşamlar çoğulluğu üzerinden kurulur. Toplumun başlangıcından bu yana mantıksal olarak gündelik hayatta olması gerektiği düşünülebilen hoşgörü fikrinin kavramsal olarak tartışılmaya başlanması modern çağa, daha daraltmak gerekirse 16. ve 17. yüzyıllara tarihlenir. Yürüşen'e göre Milton, Pufendorf gibi isimlerin yazılarında ortaya çıkan 1 ve hatta Spinoza'da güçlü bir şekilde hissedilen kavram temel bir siyaset felsefesi meselesi olarak ilk kez İngiliz filozof John Locke tarafından tartışılmıştır. Reformasyonun alevlendirdiği ve aslen günümüze dek halen çözümlenmemiş olan gerilimlerin zorunlu kıldığı bir mesele olarak hoşgörü, feodal toplumun ve din temelli dünya görüşünün çözülmeye başladığı bu yüzyıllarda genel itibariyle din bağlamında ele alınan bir mesele olacaktır. Meselenin tartışıldığı temel eser Hoşgörü Üzerine Bir Mektup olmakla birlikte Locke'un Hükümet Üzerine İki İnceleme adlı eseri de, hoşgörü kavramı kaçınılmaz olarak etik ve siyasetin kesişim noktası kerteriz alınarak tartışılması gerektiği hem de Locke'un bu meseleyi nasıl bir birey ve toplum, ve devlet veri kabul edildiği ölçüde, ne tür bir yöneten-yönetilen ilişkisi bağlamında tartıştığını göstermesi bakımından son derece büyük önem arz etmektedir 2 . Hatta Mektup, ister Locke'u siyasi angajmanıyla birlikte ister ondan bağımsız 1 Melih Yürüşen, Ahlaki ve Siyasi Hoşgörü, Siyasal Kitabevi, 1994, sf. 2. 2 Hoşgörü Üzerine İkinci İnceleme ve Hoşgörü Üzerine Bir Mektup eserlerinin özgün metinleri için Ian Shapiro'nun editörlüğünde Yale University Press tarafından 2003 yılında basılan derleme kullanılmıştır. Kitaptaki metinler, The Works of John Locke (10 vols.; London: Thomas Tegg, W. Sharpe ve Son, G. Offor, G. ve J. Robinson, J. Evans ve Co., R. Griffin ve Co, Glasglow, ve J. Cumming, Dublin, 1823) adlı eserden, bariz imla hataları düzeltilerek alınmıştır. Türkçe metin olarak Hoşgörü Üzerine Bir Mektup, çev: Melih Yürüşen, Liberte Yayıları, 2009 kullanılmıştır. Eserler bundan sonra İnceleme ve Mektup olarak geçecek ve Hükümet Üzerine İkinci İnceleme için referanslar sadece bölüm ve paragraf numarasıyla, ilki için Roma rakamları ikincisi için Arap rakamları kullanılarak metin içinde verilecektir.
Star Gazetesi-Açık görüş, 2021
Facebook Tw tter Ana Sayfa Yazarlar İlet ş m Künye © Copyr ght 2019 S tem zde yayınlanan haberler n tel f hakları gazete ve haber kaynaklarına a tt r. İz n alınmadan, kaynak göster lerek dah kt bas ed lemez.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
İNSAMER, 2019
Atılım Sosyal Bilimler Dergisi, 2014
The Journal of Social Sciences, 2021
DergiPark (Istanbul University), 2023
Psiko Hayat Dergisi, 2020
DergiPark (Istanbul University), 2014
Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi