Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018, III_ Kentfor
…
120 pages
1 file
2019
Caglar boyunca kadinin; toplumsal normlarin belirledigi bicimlerde kutsal-oteki, guzelligin sembolu-cadi, arzulanan, korkulan, merak edilen, baskilanan, saygi gorulen-itilen vb olarak tarihsel surecte ve her cagin kendi gercekligi icinde farkli misyonlar ustlendigi bilinmektedir. Ilk caglarda Ana Tanrica inanclariyla yaratimin ve dogumun sembolu olarak dogayla ozdeslestirilen kadinin kutsal olarak goruldugu ve sifaci, buyucu, ruh bilimci, mitlerin aktaricisi, gizemli sirlarin bilicisi, gelecek okuyucu, toplumsal olaylari duzenleyici, yaratimin efendisi gibi ozellikleriyle saygi duyulan bir yere sahip oldugu soylenebilir. Ozellikle demirin bulunmasiyla birlikte erkegin gucunun on plana cikmasi, anaerkil toplum yapisindan ataerkil toplum yapisina gecisin de onunu acmistir denilebilir. Paleolitik caglara, hatta bazi kaynaklara gore cok daha oncesine uzanan Şamanizm’in de ilk uygulayicilarinin kadinlar oldugu dusunulmektedir. Bilge, saygi duyulan, gizemli dogasiyla kutsallastirilan kad...
cws.emu.edu.tr
Kadın, geçmişten günümüze mimariyi, üslup ve fonksiyon olarak etkilemiş ve etkilemeye devam etmektedir. Farklı kültürlerin kadına bakış açıları ve kadının toplum yaşamındaki yeri, bu etkileşimde büyük rol oynamaktadır. Kadına özgü bulunan ve onunla özleştirilen kimi biçim, duygu ve davranışları yansıtan tasarımlar veya ikincil elemanlar da bugüne sembolik mesajlar taşımaktadır. Kadın çoğu zaman yapıda bir esin kaynağı oluştururken bazen de gücünü yapılar aracılığıyla simgesel hale getirmiştir. Aile ve toplum içerisindeki sosyal statüsü yapı mekânında ve formunda etkili olmuştur. Özellikle anaerkil aile yapısı ve çok eşliliğin hâkim olduğu poligami aile yapısında bu etkiler açıkça görülmektedir. Bunların yanında kadının yapı geleneğini başlattığını, pek çok geleneksel kültürlerde aktif olarak yapı yapma faaliyetine katıldığı da görülmektedir. Günümüz koşullarında ise kadının gerek aile gerekse toplum içerisindeki statüsü değişmiş, modern yaşama ayak uydurmuştur. Bunun yanında mesleki alanlarda da gelişme göstererek, bugün pek çok güzel örneklerini gördüğümüz yapılar kadın mimarlar tarafından yapılmıştır.
Modern dünyada teknolojik gelişmelerle birlikte daha fazla serbest zamana sahip olan birey, stresten uzaklaşmak, dinlenmek ve eğlenmek gibi amaçlarla serbest zamanlarında iş dışında aktivite arayışına girmektedir. Rekreasyonel etkinliklere katılım nedenleri ve elde edilmesi beklenen kazanımlar bireysel farklılık gösterebilir. Örneğin, Neulinger (1981) bireyin serbest zamanlarında isteyerek ve kendi seçimiyle aktiviteye katılım hissi veren algılanan özgürlüğün serbest zaman aktivitelerine katılımın tek temel kriteri olduğunu savunmaktadır (Siegenthaler ve O'Dell, 2000). Kane ve diğ. (1977) göre ise algılanan özgürlük, birey ve aktiviteye katılım davranışı arasında nedensel bir ilişki sağlar ve bireyin aktiviteye katılımında temel oluşturur. Serbest zaman aktivitelerine katılımda özgürlük algısı yüksek bireylerin içsel motivasyonu, yeterlilik ve mutluluk hissi daha yüksektir (Janke ve diğ., 2010).
Toplum ve Sosyal Hizmet, 2022
Bu araştırma gündelikçi kadınların pandemi dönemindeki sosyo-ekonomik durumlarını öğrenmeyi amaçlamıştır. Patriarkal kapitalizm çerçevesinde ve enformel sektör içerisinde şekillenen gündelikçi kadın deneyiminin pandemideki durumunu öğrenebilmek için Ankara, İstanbul ve Konya başta olmak üzere Türkiye'nin 10 ilinden 101 katılımcıya ulaşılmıştır. Katılımcılara sosyodemografik soruların yanı sıra pandemi öncesi ve pandemi sırasındaki çalışma ve aile yaşamlarına ilişkin soruları içeren anket telefonla görüşme yoluyla uygulanmıştır. Araştırma sonuçları katılımcıların çoğunluğunun evli, en az iki çocuklu, eğitim seviyesi düşük ve çalışan yoksullar sınıfında olduklarını göstermektedir. Pandeminin katılımcıların çoğunluğunda iş kaybına ya da gelir düşüklüğüne sebep olduğu, hane gelirlerinin düşerken, ev içi masraflarının ve borçlarının arttığı, sağlıklı beslenemedikleri ve pandeminin aile içi sorunlar ile kadınların ev içi iş yükünü artırdığı görülmüştür. Katılımcıların büyük bir bölümünün sosyal güvenceleri olmadan çalıştığı, çalıştıkları mekan, toplu taşıma kullanma ve mesleklerinden kaynaklı hastalıklara sahip olmaları gibi sebeplerle virüs tedbirlerine uy(a)mayan bir risk grubu oldukları açığa çıkmıştır. Katılımcıların bir kısmının mesleki yaşantıları boyunca en az bir kez cinsel, sözel ve ekonomik şiddete maruz kaldıklarını belirtmeleri araştırmanın öne çıkan diğer sonuçlarındandır. Bu sonuçlar doğrultusunda, kadınların sosyal güvencelerinin sağlanması, kadınların çalışma hakları başta olmak üzere haklarına erişimleri için kadınlarla beraber gerçekleştirilecek savunuculuk çalışmaları ve akademik faaliyetlerinin artırılması başlıca önerilerden olmuştur.
Mesele Dergisi, 2014
AŞİRET TÜRKİYE'DE AŞİRET VE AŞİRETİN DÖNÜŞÜMÜ, 2021
Modernleşmenin etkisiyle bireyselleşmenin güçlendiği, kolektif kimliklerin görece etkisinin azaldığı bölge ve alanlarda da aşiret olgusu zayıflar (A. Jabar, Dawod, 2013). Büyük şehirlerdeki gelişimi veya tezahürü de geldiği coğrafyadan aldığı toplumsal ve kültürel meşrutiyetle gerçekleşmektedir. Her halükarda aşiret güç kaybetmekle birlikte varlığını kültürel ve toplumsal alanda kimi zaman da siyasal gelişmeler içinde yer alarak korumaktadır (A. Jabar, Dawod, 2013). Bu yüzden aşiret, Doğu, Güneydoğu illerinde geçmişte olduğu gibi bugün de siyasal arenada müracaat edilecek toplumsal bir güç olarak dikkate alınmaktadır (Bruinessen, 2013). Aşiret olgusu, araştırma içinde toplumsal görünürlüğüyle betimlenmeye çalışılmış, toplumsal olay ve olguların dinamik karakterleri göz önünde bulundurularak açıklanmıştır. Günümüzde yaşanan hızlı toplumsal değişim ve dönüşümler dikkate alınarak aşiret olgusunun ve algısının değiştiği üzerinde durulmuştur. Aşiretin baskın toplumsal ve kültürel karakterinde, kadın ve erkeklere biçilen toplumsal rollerde, özellikle kadınların eğitim ve öğretiminin kabullenilmesinde paradigmal değişimlerin olduğuna değinilmiştir. Bu durum modernleşmenin, bireyselleşmenin ve kadının kamusal alanda daha görünürlük kazanmasının bir sonucu olarak okunmuştur. Daha önceleri edilgen bir karakter olarak aşiret içinde rol verilen kadın, zamanın ruhunu yakalayan, değişim rüzgârını arkasına alan baskın karaktere dönüşmektedir. Araştırma, güçlü kadın örneklerinin sözü edilen eril aşiret olgusuna aşiretli güçlü dişil karakterler olarak itiraz ettiklerini, aşiretlerin eril özelliklerini değiştirdiklerini, aşiretleri dişileştirdiklerini görebilme imkânı sunmaktadır. Görüşmeler için hazırlanan sorular olmakla birlikte görüşme sürecinde bunlar, kimi zaman atlanarak kimi zaman değiştirilerek ve kimi zaman da olduğu gibi bırakılmıştır. Görüşmenin muhtevasının seyri, soruların değiştirilmesine veya atlanmasına yönelik yaklaşımımızı belirlemiştir. Bundan dolayı esnek bir yaklaşım ya da yarı yapılandırılmış görüşme tekniğinin kullanılması tercih edilmiştir. Katılımcılarla icra edilen mülakatlar kayıt altına alınmıştır. Ses kayıtları katılımcılardan izin alınarak yapılmıştır. Kimi katılımcıların ses kaydını kabul etmemelerinden dolayı görüşmeler notlar alınarak yürütülmüştür. Ayrıca ses kaydı alınan katılımcıların ve notlar alınarak görüşme yapılanların gerçek isimleri ve aşiretlerinin çalışmada yer almayacağı kendilerine ifade edilmiştir. Bir katılımcı da görüşmek için kendisine gönderilen sorularak cevap vererek araştırmada yer almıştır. Yine bir başka katılımcı bölgedeki siyasi bir partinin yöneticisi konumunda olması hasebiyle notlar alınmaması ricasında bulunmuştur. Bu durum da kabul edilmiştir. Söz konusu edilen yaklaşımımızdan kaynaklı olarak kadın katılımcılar ve aşiretleri gerçek isimleri ile makalede yer almayacaktır. Araştırmada kadın katılımcılar K koduyla verilecektir. Mülakatlar, 2021in Şubat ve Mart ayları içinde gerçekleştirilmiştir. Aşiretlerdeki kadın algısının öğrenilmesine yönelik gerçekleştirilen görüşmeler, aşiretli kadın katılımcılar üzerinden yürütülmüştür. Farklı aşiret mensubu kadınlardan seçilen katılımcıların genel profilinin eğitimli, iş sahibi ve sosyal hayatın içinde olmasına dikkat edilmiştir. Bununla birlikte eğitimli ve iş sahibi olmadıkları halde hem aileleri içinde hem de aşiretlerinde otoriter konuma gelebilmiş kadın katılımcılarla da görüşülmüştür. Bu kadınlar, özellikle geçmiş ile gelecek arasında bir karşılaştırma yapabilme imkânı sunmuştur. Nitekim bu kadınların aile içinde kızların eğitim ve öğretim hayatına katılmasında güçlü etkilerinin olduğu görülebilmiştir. Geçmişin olumsuz sosyal ve kültürel şartlarının kurbanları olarak nitelendirilebilecek bu kadınlar şimdinin güçlü, yönlendirici ve aile içinde söz sahibi karakterleri olarak öne çıkmışlardır. Kadının kimliği veya kimliksizliğini, başarı öyküsüne sahip olan aşiretli kadınların gözünden okunmaya çalışmak araştırmanın nirengi noktasını oluşturmaktadır.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Songül SALLAN GÜL 3 Özet Kadınların güçlenmesi, toplumsal cinsiyet rol ve sorumluluklarını dönüştüren tarihsel koşullar ve hane içinde hem erkeğin hem de kadının konumlarıyla yakından ilgilidir. Sanayi devrimiyle birlikte ailenin geçimini sağlamak için erkek emeğinin evden uzaklaşması ve kamusal alanın erkeklere ait görülmesiyle başlayan dönüşüm, kadınların yeniden üretim ve bakım sorumluluklarından tek başlarına sorumlu olması ve özel alana ait görülmeleriyle birlikte, ev kadınlığı kavramını ortaya çıkarmıştır. İlerleyen zamanlarda kadınlar istihdama katılsalar da bu durum kadınlar açısından eşitlikçi bir güçlenmeye yol açmamıştır. Diğer bir deyişle cinsiyete dayalı iş bölümünün patriyarkal biçimi çok fazla değişmemiş, evin geçimini sağlayan cinsin erkek olma niteliği modern patriyarkada da devam etmiştir. 20 yüzyıla gelindiğinde ise kadın hakları alanının gelişimi ve kamu refah hizmetlerinin toplumsal cinsiyet rollerini de kapsayan değişimiyle beraber kadınların kamusal alana katılım olanakları artmıştır. Değişen demografik yapı, gelişen sanayi ve ulaşım sektöründeki gelişmeler de cinsiyet ve aile ilişkilerini dönüştürmeye başlamıştır. Ancak uzun yol şoförlüğü gibi erkeklerin uzun süre hane dışında kalmasını gerektiren süreçler, hane içi ilişkilerde kadın eşlerin geleneksel olarak erkeklere ait olduğu düşünülen kamusal alandaki sorumluluklarını artırırken, hane içindeki karar alma süreçlerine daha aktif katılmalarına da olanak sağlamıştır. Kadınların kendi yaşamlarını kontrol etme, karar alma süreçlerine katılım, bir şeyi yapmaya gücü olduğu hakkında bilinç ve özgüven kazanma, bireysel ve yakın ilişkilerde güçlenmeleri de önemli değişim alanlarından biri olmuştur. Bu çalışmada uzun yol şoförü erkeklerin mesleklerinden dolayı bu hanelerde dönüşen rol ve sorumlulukların kadınlar bakımından bir güçlenme süreci olarak deneyimlenip deneyimlenmediği ve süreç üzerinde patriyarkinin etkileri ele alınmaktadır. Çalışmanın verisi 2019 yılında, İstanbul'da 15 ve Aksaray'da 15 olmak üzere toplam 30 uzun yol şoförü eşi kadınla derinlemesine görüşme tekniğiyle gerçekleştirilen alan araştırmasına dayanmaktadır. Çalışmanın gösterdiği en önemli sonuçlardan biri şoförlük mesleğinin eril olma niteliğini ve patriyarkal dinamikleri korumakla birlikte, erkeğin ev dışında olmasının kadınların daha fazla kamusal alana katılmasını zorunlu kılması ve hane içi ilişkilerde özgüven kazanarak kadınların güçlendiğini göstermesidir.
2019
Abstract: Urinary incontinence is not only medical but also a social problem which is more common between women than men throughout the world and in our country and it affects negatively the life quality. Even though it is not a life threatening problem, the disease which is connected with continuous involuntary micturition and irritation distresses the individual. Incontinence disturbance, as it gives the feeling of contamination and inadequacy, on the ground of fear of stigmatized by society, denial of symptoms can be at the forefront. This denial sense of symptoms caused disinclination in the initiation of incontinence therapy and to maintain the therapy, social isolation and sense of shame. The perception of the smell of urine of the person who suffers from incontinence by another person, evokes the social judgement in the way of failure of looking after herself. Perception of stigmatization influences the processes of healing by causing social environment to abstraction and beh...
2018
Bu calismada 2010-2017 doneminde Turkiye geneli ve Konya-Karaman bolgesinde kadinlarin isgucune katilimini etkileyen unsurlarin belirlenmesi ile kadinlarin istihdam oranlarinin verilmesi amaclanmistir. Bu amacla Turkiye ve Konya-Karaman bolgesinde kadinlarin egitim duzeyi, yas ve istihdam edildikleri iktisadi faaliyetlere gore istihdam oranlarina yer verilmistir. Veriler TUIK tarafindan yayinlanan isgucu istatistiklerinden elde edilmistir. Turkiye genelinde ve Konya-Karaman bolgesinde kadinlarin istihdam oranlarinin erkeklerin istihdam oranlarindan daha az oldugu tespit edilmistir. Egitim seviyeleri, kadinlarin yasi, medeni durumlari, kayit disi istihdam ve ucretsiz aile isciligi kadinlarin isgucune katilimlarini etkileyen en onemli unsurlardir. Bu calismanin sonuclari egitim seviyesi, yas ve iktisadi faaliyet kollarina gore istihdam oranlarinin kadinlarin istihdamini hem Turkiye hem de Konya-Karaman bolgesi icin benzer sekilde etkiledigini gostermistir.
Özet: Bu çalışmanın temel amacı, kadın yöneticilerde kariyer engelleri ve cam tavan sendromu arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Çalışma, iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; Türkiye'de ve dünyada kadının çalışma hayatındaki yeri ile kadınların kariyer engelleri ve cam tavan kavramının kapsamı incelenmiştir. İkinci Bölümde ise; Erzurum'daki kamu ve özel banka şubelerinde çalışan 40 bayan ve 40 erkek olmak üzere 80 kişi üzerinde yapılan anketin analiz sonuçları değerlendirilmiştir. Anket çalışmasına bağlı olarak yapılan araştırmanın sonunda, kadın yöneticilerin kariyerlerinde ilerleyememe nedenleri olarak kadınların çoklu rol üstlenmesi, kadınların kişisel tercih ve algıları, örgüt kültürü, örgüt politikaları, mentor eksikliği, enformel iletişim ağlarına katılamama ve mesleki ayrım yapılması konuları ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bu değişkenler cam tavan olgusu boyutları kabul edilip, ankete katılanların cinsiyeti, yaşı, medeni durumu, eğitim durumu, statüsü ve mesleki deneyim sürelerine göre analiz edilmiş ve bankacılık sektöründe kadınların kariyerlerinde ilerleyememelerinde " Cam Tavan Sendromu " kavramının etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Abstract: The main purpose of this study is to designate the relation between the career barriers of female administrators and Glass-Ceiling Syndrome. The study is set of two main sections. In the first section, especially in Turkey and in the world, the position of women in the working life and career barriers of women and the concept of glass-ceiling are examined. In the second section, public survey results which includes totally 80 people of which 40 men and 40 women working in state and private bank offices in Erzurum are assessed. At the end of the executed survey related with the public opinion, the subjects seen as the main causes of women administrators not succeeding on their careers as having multiple roles, personal perceptions and selection, organization culture, organization politics, lack of mentors, not participating the informal communication Networks and discrimination in the working life are evaluated in details. These variables are accepted as the dimensions of glass-ceiling concept and the gender, age, marital status, education, status and the span of working life experience of people participating the survey are evaluated. At the end of the survey, the Glass-Ceiling Syndrome concept is found effective/active in the women working in bank sector as not succeeding on their careers.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
OSMANLI HAREMİNDE KADIN SAZENDE VE SAZ TASVİRİNİN İNCELENMESİ-ETNOMÜZİKOLOJİ DERGİSİ, 2020
Kadin ve Demokrasi Dernegi, 2019
Sosyoloji Araştırmaları Dergisi
Belleten, 2020
KADIN YÖNETİCİLERE YÖNELİK “CAM TAVAN ÖLÇEĞİ”NİN GELİŞTİRİLMESİ , 2018
KADIN CİNAYETLERİ: KAVRAMSALLAŞTIRILMASI VE NAMUS CİNAYETLERİ ÖZELİNDE “RASYONELLEŞTİRİLMESİ”, 2022
Cases of Violence Against Women and Femicides In The Ottoman Empire, 2023
Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology, 2015
Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2020
MSGSÜ Sosyoloji Konferansı Özet Kitapçığı, 2022
Atatürk Üniversitesi Kadın Araştırmaları Dergisi, 2021
Türk dili ve edebiyati dergisi, 2021
Kamu Harcamalarında Etkinlik ve Verimlilik: Karaman Belediye Hizmetlerine İlişkin Bir Uygulama, 2012