Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, 1828-1829 Osmanlı-Rus Harbi'nde Antakya Kazası'nın Katkıları
1828-1829 Osmanlı-Rus Harbi’nde Osmanlı Tebaasının Rusya’ya Göçürülmesine Yönelik Propagandalar, 2021
1806-1812 Ottoman-Russian War was a low-profile war or rather "a war between wars" due to the complex international situation existed in the Napoleonic Era. As a result, modern historians have paid scant attention to it. This article aims to focus on the war which remained in the background even during its time as the Tsarist Russia focused on the threat of Napoleon's France while the Porte was preoccupied with internal disorders and rebellions. In terms of Ottoman military history, 1806-1812 Ottoman-Russian War presents a good opportunity to observe the Ottoman army in its last test before the modernizing reforms of Mahmud II. The present study will examine only one side of the war, namely mobilization of Ottoman soldiers during the campaigns by using the archive documents.
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Rusların yeni toprak kazanımları, bölgede ardı kesilmeyecek olan Rus politikaları açısından bir başlangıç teşkil etmiştir. Rus politikaları açısından en önemli araç Osmanlı Ermenileriydi. İşgal döneminde Ruslar, Ermenilere ayrı bir ilgi göstererek ve Osmanlı tebaası binlerce Ermeniyi etkili bir propaganda ve program çerçevesinde Rusya tarafına çekmiştir. Lakin bu göç politikası savaş süreciyle sınırlı kalmamış ve savaştan sonra da Osmanlı topraklarında kalan Ermeni reayanın Rusya tarafına göçü yapılan propaganda ile teşvik edilmiştir. Bu politikalar Rusya’nın bölgede kuvvetlenmesinden endişe duyan diğer devletlerin de takibindeydi. Özellikle Erzurum’da yerleşik bulunan konsoloslar Rus politikalarını yakından takip etmiş ve raporlarında önemli bilgiler vermişlerdir. Bunlardan biri de 1843’te kurulan Fransız konsolosluğuydu. Büyük oranda bölgedeki siyasi ve askeri gelişmeleri izlemekle sorumlu olan Fransız konsoloslar, Rusların özellikle Ermeniler üzerinden Doğu Anadolu’da hâkimiyet kurma planlarını dikkatle izleyerek Fransız makamlarına ayrıntılı bilgiler vermişlerdir. Fransız konsolosların raporlarından hareketle Rusların bölgedeki politikaları, Ermenileri kendi taraflarına çekmek ve siyasi bir baskı yaratmak için kullandığı vasıtalar hakkında yeni bilgilere ulaşmak mümkündür. Bu çalışma şimdiye kadar göz ardı edilen bu kaynaklardan hareketle konu hakkındaki literatüre bir katkı yapma amacını taşımaktadır.
15) Robert J. Allis_on, Amerikan Dev_rbni Kısa Bir Tan"hçe, çev. Uygur Kocabaşoğlu, iletiş.im Thyınlan,_lstiınbul 2012, s. 72. (16) Eric J. Hobsbawm, Sanayi ve lmparatorlttk, çev. Abdullah Ersoy, Dost Kitabevi, Ankara 2008, s. ~9. (17) E.J. Hobsbawm, Sanayi ve İmparatorluk, s. 137.
1877-1878 OSMANLI RUS SAVAŞININ DOĞU ANADOLU’DA NÜFUS HAREKETLERİNE ETKİSİ, 2014
Mehmet DEMİRTAŞ Giriş 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı esnasında ve sonrasında başta savaş alanı durumuna gelen yerleşim birimleri olmak üzere bölgenin tamamı ciddi bir sıkıntıya maruz kalmıştır. Ruslar yapılan antlaşmalarla kendilerine verilen yerleri işgal etmişlerdir. Böylece kimi yerlerde yaklaşık kırk sene sürecek olan büyük bir dram baş göstermiştir. Bu çerçevede halkının tamamına yakını Müslüman olan Kars, Ardahan, Artvin, Batum, şehirleri Ruslar tarafından savaş sürerken işgal edilmiş yine Erzurum savaşın son aylarına doğru Ruslarca ele geçirilmiştir (31 Ocak 1878'de) 1. Bölgenin diğer yerleri de ya Rus istilası veya savaştan kaynaklanan diğer etkenlerle büyük bir felakete sürüklenmiştir. Rus işgaline
History Studies International Journal of History, 2019
Öz: XIX. yüzyıl Osmanlı bürokrasisinin önde gelen şahsiyetlerinden birisi de Mehmed Vecîhî Paşa'dır. Babası ve kayınpederi tarafı devrin ulemasından idi. İyi derecede eğitim aldı. Hanımının amcası olan Mehmed Es'ad Paşa'nın maiyetinde çalışmaya başladı. Onun hazinedarlığı görevinde bulundu. 1828-1829 Türk-Rus Savaşı sırasında kaimmakam unvanıyla Edirne'de görev yaptı. Paşa unvanını aldığında otuz yaşına girmemişti. Osmanlı ordusunun lojistik merkezi olan Edirne'deki görevi, onun üst makamlarla irtibat kurmaya, tanıtmaya ve yeteneklerini göstermeye yaradı. Bu görevi sırasında asker, mühimmat, zahire, malzeme, araç-gereç, hayvan tedarik ve sevkiyatını idare etti. Rus ordusu Edirne'ye yaklaştığında şehrin en yetkili yöneticisi idi. Şehri Ruslara savaşmaksızın teslim etti. Edirne Antlaşması gereğince Rusların tahliye ettiği yerlerin teslim alınmasında görev yaptı. Bu sırada Samakovcuk Nazırlığına ve Varna Muhafızlığına atandı. Görevi süresince işgale uğramış olan köy ve şehirlerin teslim alınması, Müslüman ve gayri müslim ahalinin terk ettikleri yerlere yerleşmeleri, halkın muhtelif problemlerinin çözümüyle meşgul oldu. Ancak Ruslarla giden bölge halkının geri getirilmesi çalışmalarından dolayı rahatsızlık duyan bir takım yöneticilerin tepkisine maruz kaldı. Hakkındaki şikâyet üzerine görevinden alındı. Fakat kısa bir süre sonra Selanik Mutasarrıflığına getirildi. Yerel yöneticilik kariyeri kısa aralıklar dışında 1867'ye kadar devam etti. Bu çalışmada Osmanlı arşiv belgeleri ile birinci el kaynaklar ve konuyla ilgili araştırmalardan yararlanılmıştır.
TARİHİN PEŞİNDE ‐ULUSLARARASI TARİH ve SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ‐, 2018
The Ukrainian Cossacks, which were important people in the geography of Eastern Europe, were highly influenced by the expansionist ideology of the Russia. Faced with the policy of progressing of Russia to the south, the roads of the Ottoman Empire and the Ukrainian Cossacks crossed. In this direction, some of the Ukrainian Cossacks took refuge in the Ottoman territories, after Catherine II had destroyed the Cossack headquarters (Sich). After this, it was seen that the Cossacks had an important place between the Ottoman Empire and Russia in the diplomatic sense. The Ottoman Empire called this people who took refuge in his territories, as Potkali Cossacks the name of region they used to live in. Potkali Cossacks lived in Ozi region which was close to the Russian border, in early times. However, Russia was anxious with this situation and carried this problem to the Aynalikavak Agreement (1779) signed with the Ottoman Empire. As a result of the decision taken in this agreement, the Potkali Cossacks were removed from their place in Ozi region and were settled in the places along the Danube. From this moment, the Ottoman Empire developed a strategy for these Cossacks. The empire employed these Cossacks who became Ottoman subject, in the army and took advantage of their warrior aspects in campaigns against Russia. In this study the Cossacks which was a contentious issue between Ottoman and Russia in the second half of the eighteenth century, have been discussed. It has been examined how the Cossacks led to events between the Ottoman Empire and Russia and how they affected bilateral relations. Parallel to the turning points of the Ottoman-Russian relations, the political situation of the Cossacks in the Ottoman territories has been evaluated.
ÇARLIK RUSYASI VE BOĞAZLAR HARP TARİHİ ÇALIŞTAYI BİLDİRİLERİ 12 HAZİRAN 2019, 2022
Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2019
1806’da başlayan Osmanlı-Rus Savaşı’na dair gelişmeler Trabzon Fransız konsolosu Dupré’nin raporlarında önemli bir yer tutmaktadır. Savaş sırasında Trabzon’daki gelişmeleri gün gün kaydeden Dupré, Kafkasya’ya yönelik harekâtlar için şehirde ve civarındaki hareketliliği aktarmanın yanında doğrudan Trabzon’u hedef alan Rus baskınlarını da raporlarında konu etmiştir. Bu bağlamda bizzat konsolosun Trabzon’daki güvenliğini de etkileyen Rus bombardımanları Dupré’nin özellikle rapor ettiği gelişmeler arasındaydı. Savaşta Ruslar gönderdikleri filolar ile 1807 ve 1810’da Trabzon’u ve Akçaabat’ı bombardıman etmişlerdi. Bu saldırılarda Akçaabat gerek Rusların demirleme mahalli gerekse de çıkarma yapılacak bir liman olarak oldukça önemliydi. Dupré, Fransız makamlarına gönderdiği raporlarda Rusların Trabzon açıklarına gelmesi, Akçaabat’a ve Trabzon’a yönelik bombardımanları ve çıkarma girişimleri hakkında bilgiler vermiştir. Bu çalışma 1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rusların 1807 ve 1810’daki baskınlarını Fransız konsolosunun gözünden aktararak konuya mevcut literatür ekseninde katkı yapmayı amaçlamaktadır.
2021
Eskiçağlardan itibaren yıkanmaya verilen önem neticesinde ortaya çıkan ve sözlükteki karşılığı "yıkanacak yer" olan hamam yapıları, Roma ve Bizans dönemlerinde oluşturulan üslupla devamlılığını sağlamıştır. Roma ve Bizans dönemi hamam geleneği üzerinde şekillenen Türk hamamları, zamanla özellikle İslamiyetin kabulünün ardından kendisine özgü bir biçim kazanır. İslamiyet'in getirdiği inanç ve davranış farklılıkları ile Türk hamam yapısında oluşan önemli değişikliklerin, Osmanlı döneminde plan tipolojisinde gerçekleştirilen yeni düzenlemelerle ortaya çıktığı görülmektedir. Osmanlı'da, bu yapılara muhtelif işlevler yüklenir ve hamamlar genel anlamıyla gelir sağlamak amacıyla yapılır. 1828-1829 yıllarında vuku bulan Osmanlı-Rus savaşından sonra Rus Çarı Nikolay'ın kendi siyasi amaçları için bir mesaj mahiyetinde inşa ettirdiği "Türk Hamamı" bahsi geçen Osmanlı hamamlarından izler taşımaktadır. Çarın, Yekaterinburg parkında inşa edilmesi emrini verdiği hamam, önemli Rus mimarı Monigetti'nin üzerinde titizlikle durduğu projesinin bir ürünü olur. Söz konusu yapı, Osmanlı hamam teşekkülünden farklılıklar gösterse de işlev ve süsleme detayları bakımından benzer özellikler barındırır. Fakat, çalışmamıza konu olan eserin yanındaki minare formuyla dış görün- • 181
Artvin Araştırmaları -3-, 2021
T ürkiye'nin Doğu Karadeniz Bölgesi'nde yer alan Artvin, sahip olduğu tarihsel, toplumsal, kültürel, ekonomik ve siyasal birikimleriyle geçmişten günümüze nev-i şahsına münhasır özelliğini korumuş bir sınır şehridir. Bu özellikleri itibariyle Artvin, her dönemde zengin bir mirasa sahip olmuştur. Sosyal bilimler açısından Artvin, her şeyden önce, araştırılmayı, incelenmeyi, keşfedilmeyi bekleyen bakir bir toprak ve zengin bir kaynak konumundadır. Artvin'in sözü edilen ayrıcalıklı özellikleri, Artvin'le ilgili bilimsel ve akademik çalışmaları yapmayı gerektirmektedir. Bu kitap böyle bir ihtiyaç doğrultusunda ortaya çıkmıştır. Elinizdeki kitap, Artvin hakkında sosyal bilimlerin muhtelif alanlarında yer alan akademisyenlerin yaptıkları araştırmaları bir araya getirmektedir. Daha önce "Artvin Tarihi Araştırmaları 1" ve "Artvin Araştırmaları 2" isimleriyle yayınlanan kitapların devamı niteliğinde olan "Artvin Araştırmaları 3" kitabı, Artvinle ilgili birbirinden farklı konulara odaklanmaktadır. Kitapta, Osmanlı-Rus Savaşlarından Şavşat Sancağı'nın demografik yapısına, Kiskim/Yusufeli Hapihanesinden şehrin anavatana katılma süreçlerine, kuruluş döneminden günümüzdeki milletvekillerine, şehrin ağız yapısıyla ilgili bibliyografik çalışmalardan fonolojik bağlantılara ve ekonomiye dek uzanan geniş bir yelpazede Artvin ile ilgili çalışmalar yer almaktadır.
Vakıflar Dergisi, 2015
The Russian armies moving to the south of the Danube from the early nineteenth century onward caused deaths and destruction in the cities of Shumnu, Ruschuk, Varna and Silistra. Cannonballs fired by the Russian troops that advanced as far as Edirne in the wars of 1828-1829 completely destroyed mosques, minarets, schools, houses, shops, and military buildings around the castle, in the city of Silistra. The study is focused on the process of reconstruction of the Ottoman waqf works destroyed in Silistra during the Russian occupation in the years 1828-1829. Reconstruction was delayed by the lack of funds in the budgets of waqfs. The visits paid by Mahmud II and Abdulmecid, the sultans of the period, to the cities of Rumelia gave impetus to the reconstruction of the buildings destroyed by the Russians in the years 1828-1829. The interest of the Ottoman sultans and state officials in this respect accelerated the process of reconstruction of the destroyed buildings. In fact, the 30-year delay in the repair of the waqf works in Silistra was also closely related with the financial condition of the recently created Ministry of Imperial Waqfs. In this study, where the developments are considered from various points of view, an attempt has been made to present the condition of the Silistra waqfs in the mid-nineteenth century through the probing method using the documents in the Ottoman and Waqf Archives.
Öz 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, hem Rusya hem de Osmanlı Devleti açısından önemli sonuçları olan bir savaştır. Ülkemizde son yıllarda konuyla ilgili olarak yapılan çalışmalar, ya yabancı devletlerin savaş sırasındaki tutumlarını ya da savaştan sonra yaşanan göçleri ele almışlardır. Ayrıca bahsi geçen savaş sırasında Rus ordusunun durumu, Rus muhabirlerinin savaşla ilgili notları ve son olarak 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı'nın resmilere yansımalarıyla ilgili bazı çalışmalar mevcuttur. Bunların hepsi savaşın anlaşılması açısından mühim olmakla birlikte, hiç birinde askeri personelin savaşa bakışına yer verilmemiştir. Bu savaş döneminde Rus Ordusu'nda görev alan bazı komutan ve subayların o dönemi anlatan günlük ve hatıratını analiz etmeyi amaçlayan bu makale, bu konuda hiç çalışma olmaması hasebiyle, bu alanda yapılan çalışmalara dar da olsa bir pencere açmayı amaçlamaktadır. Makalede incelenen hatırat ve günlükler az sayıda olmalarına rağmen, Rus askeri personelinin savaşa ve savaştıkları Türklere " içeriden " bakışını ele alması açısından son derece önemlidir. Anahtar Kelimeler: 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, 93 Harbi, Rus ordusu, Türkler, günlük, hatırat. Abtract Ottoman-Russian War of 1877-78 in Diaries and Memoirs of some Russian Officers and Commanders Ottoman-Russian War of 1877-78 had important results for both Russia and the Ottoman Empire. Recent scholarly Works on this war in Turkey deal either with attitude of foreign Powers toward the war or with migrations in post war period. Also, there are some studies dealing with condition of the Russian Army during the war and the reports of Russian war journalists. Finally, there are some articles on the reflections of the war in wartime paintings or cartoons. Even though all these studies are very important for a better understanding of the war, none mentions how Russian military personnel viewed the war. Analyzing memories and diaries of some Russian commanders and officers who in their writings described wartime conditions and their observations on the war, this article aims to open a window, even though a narrow one, to scholarly studies on the Ottoman-Russian War of 1877-78. Even though they are small in numbers, the diaries and memoirs analyzed in this study are very important since they show how some members of Russian military personnel perceived war and the Turks.
Bu çalışmanın önemi, kadim ordusunu henüz yeni kaldırmış bir devletin ve akabinde donanması müttefik devletler tarafından imha edilmiş bir devletin 1828-29 Osmanlı-Rus harbinde yaşadıklarını anlatmasıdır.
Osmanlı Araştırmaları, 2021
On the eve of the Ottoman-Russian War of 1768-1774, there was a belief that the Ottomans were losing their bridge-building skills as they had not fought in the Danube region for nearly 30 years. This study principally aims to test whether this was really true. The method for testing it lies in the secondary aim of the study: to holistically reveal the floating bridge activities carried out by the Ottoman Empire on the Danube River and beyond during the war. Within the scope of these two aims, the Ottoman chronicles and archive sources were examined. As a result of the review, it was observed that the Ottomans assigned a bridge official called an "emin" to organize this work, and this official organized widespread activities in order to bring raw and finished materials, as well as skilled and unskilled personnel from near and distant environments to bridge sites. Bridge activities were carried out in Isaccea, Silistra and Tutrakan on the Danube, as well as on the Dniester, Pruth and Oltu rivers beyond the Danube. Despite some problems and the lack of engineering experience in bridging activities, the Ottomans appear to have performed floating bridging activities in this period at an appropriate level.
Journal of International Social Research, 2019
Mikail KOLUTEK İsa KALAYCI Öz Osmanlı Devleti XIX. yüzyılda hükmettiği topraklarda çeşitli kurum ve kuruluşlarıyla ilgili teferruatlı bilgiler barındıran layihalara ihtiyaç duymuştur. Bu doğrultuda yeni ihtiyaçları karşılamak üzere düzenlenen defterlere salname adı verilmiştir. Bir yılı kapsayan olayları, müesseselerin gelişimlerini, memur tayinlerini ve azillerini, ekonomik ve sosyal durumları gösteren salnameler tarihi açıdan önemli bilgiler içermektedir. II. Abdülhamit döneminde maarif teşkilatı revize edilmiş, okul sayıları, türleri ve bu okullarda uygulanan programlar değiştirilmiştir. Eğitim-öğretim hayatında yapılan yenilikler aynı zamanda Maarif Nezaretinin işleyişine de yansımıştır. Bu doğrultuda zorunlu bir ihtiyaç durumuna gelen ve nezaret tarafından hazırlanan salnameler son halini almıştır. Çalışmanın ana kaynaklarını oluşturan beş adet Maarif Nezareti Salnamesi ve yedi adet Halep Vilayet Salnamesi merkeze alınarak Antakya projeksiyonuyla Osmanlı eğitiminin son dönemine dair bir kesit sunulmuştur. Ortadoğu'nun Doğu Akdeniz'e açılan kapısı olan Antakya'nın kültürel değerleri ile ilgili birçok çalışma yapılmakla birlikte, Antakya'da eğitim konusuna pek değinilmemiştir. Bu bakımdan Antakya'da faaliyet gösteren eğitim kurumlarının çalışmaları hakkında detaylı bilgiler vermek makalenin amacını oluşturmaktadır. Antakya'daki eğitim kurumlarının işleyişi, eğitim-öğretim programları ve kurumların sosyal hayattaki yerinin ortaya konması çalışmanın hedeflerindendir. Böylece dönemin birinci elden kaynaklarından olan salnameler vasıtasıyla, Antakya örnekleminden hareket edilerek Osmanlı eğitim sistemi evrenine ulaşılmaya çalışılmıştır. Çalışmada Halep Vilayet Salnameleri ve Maarif Nezareti Salnamelerinden Antakya Kazasına ait bilgiler kullanılmıştır. Araştırma döneminde Antakya kazasında bulunan okullar tek tek ele alınarak genel bir değerlendirme yapılmıştır. Birebir etkileşim gerektirmeyen daha çok dokümanlara dayalı veri toplama ve analiz esasına dayalı nitel araştırma deseniyle konu açıklanmıştır. Bu yöntemle bütünü oluşturan parçaların ortak yönleri tespit edilerek genellemelere ulaşılmıştır. Bununla beraber sınırlamanın önemi göz önünde bulundurularak çalışmanın mekânsal çerçevesi, Antakya kazası, zamansal sınırlaması ise 1898-1908 olarak çizilmiştir. İncelenen dönemdeki Antakya eğitim kurumlarının devrin genel politikalarına uygun olarak faaliyet gösterdiği söylenebilir. Ancak Antakya'nın stratejik önemine binaen yabancıların burada okul açarak özel çalışmalar yaptıkları görülmüştür.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.