Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
1960, Türk Dilinde Gelişme Ve Sadeleşme Evreleri
…
512 pages
1 file
Türk dilinin başlangıçtan bu yana geçirdiği evreleri örnekleriyle sergileyen temel kaynaklardan biri olan Türk Dilinde Gelişme Ve Sadeleşme Evreleri'nin İlk baskısı 1949’da, ikinci baskısı 1960’ta, üçüncü baskısı 1972’de TDK’de yapılmıştır. Yazıldığı günden beri önemli bir kaynak niteliğindedir.
Turkish Studies Language and Literature, 2020
Türk dili, geçmişten günümüze farklı coğrafyalarda yaşamış, türlü savaşlara girmiş Türk milletinin aynasıdır. Geçmişte yaşanmış her şey, Türk tarihi, bugün rahatlıkla Türk dilinde görülmektedir. İşte dil, bir milletin tarihini, kültürünü, geleneklerini yansıtan yaşayan bir varlıktır. Çok geniş bir coğrafyaya yayılan Türkler, geçtikleri coğrafyalardan etkilenmiş ve aynı zamanda bu coğrafyaları da etkilemişlerdir. Bu karşılıklı etkileşimin Türkçeye de yansıdığı görülmektedir. Yıllar içinde Çince, Arapça, Farsça, Fransızca ve İngilizce gibi dillerden, Türk diline çeşitli kelimelerin girdiği bilinmektedir. Bu kelimelerin varlığı, bazı dilciler tarafından Türkçenin eksikliği, bazıları tarafından ise Türkçenin zenginliği olarak görülerek uzun yıllar sürecek tartışmaları başlatmıştır. Bu tartışmaların da özellikle 1970’li yıllarda arttığı görülmüştür. Bu çalışmada, dilde sadeleşmeye yönelik tartışmalar, Türk Dili ve Türk Edebiyatı dergileri sınırlılığında incelenmiş ve bu konudaki çeşitli görüşler ayrı başlıklar altında ortaya konmuştur. Çalışmada tartışmaların yansıdığı Türk Dili dergisinin 1971 ve Türk Edebiyatı dergisinin 1973 yıllarındaki tüm sayıları incelenerek dil tartışmalarına yönelik çeşitli görüşlere yer verilmiş ve Türk dilinin geçirdiği evreler ortaya konmaya çalışılmıştır. Dergilerin taranması sonucunda tartışmalar, 1. Dil Devrimini Savunanlar ve Bu Devrime Karşı Çıkanlar. 2. Terimlere Türkçe Karşılık Bulma Konusu. 3. Yazım Kuralları ile İlgili Tartışmalar. 4. Eserlerin Eleştirisi. 5. İsimlerin Eleştirisi. 6. Arapça, Farsça Kelimeler ve Terkipler. 7. Yeni Türetilenler (Yabancı Kelimelere Karşılık Bulma). 8. Çeviri Tartışmaları ve Uydurma Kelimeler başlıkları altında toplanmıştır. Çalışmada Türk Dili dergisinde yazanlar öz Türkçeyi savunurken, Türk Edebiyatı dergisine yazan Yaşayan Türkçeciler ise bu sadeleşmenin bir sınırı olması gerektiği düşüncesinde olup Türk Dili dergisinde yazılanları eleştirmişlerdir. Türk Dili ve Türk Edebiyatı dergileri, dilde sadeleşme tartışmalarında birbirlerine karşıt görüşleri savunmuşlardır.
Dil, bir milletin ortak değeri ve yaşam felsefesidir. Bir ülkede birlik ve beraberliği sağlamanın en önemli göstergesi olan dil, birey açısından mensup olunan o millete ait izler taşımasının en önemli sembolüdür. Bir milletin sosyal olarak varlığını hissettirmesi için duygu ve düşünce tarzı tarih, dil ve kültürü arasında bir bağ kurması gerekir. Bu sebeple ki milli bir dil anlayışı kurmak ve gerçekleştirmek adına eğitim dili ve resmî dil olarak Türkçenin sorunlarını çözme yolunda çeşitli adımlar atılmıştır. Türklerin 11.yüzyıldan başlamak üzere Ön Asya'ya doğru ilerlemeleri ve Türkçenin çok geniş alana yayılması ile başlayan bu sorunlar günümüze kadar devam etmekte olup bu makalede de Tanzimat Dönemi dilde sadeleşme çabaları üzerinde durulacaktır. 1 Abstract Language, is the common valves of a nation and philosophy life. Language, the most important indicator of untiy and solidarity in a country, is the most important symbol of carrying the marks belonging to that nation belonging to the individual. In order of a nation to feel its societal existence, it is necessary to establish a connention between history, language and culture. For this reason, in order to establish and realize a national language understanding, various steps have been taken in order to solve the Turkish problems as educational language and official language. The problems that started with the advance of the Turks towards the Ancient Asia to begin in the 11 th century and the spread of Turkish Language over a very wide area are continuing until the present day and this article will focus on the struggle for simplification on the Tanzimat Period.
Tiyatro Ara, 1995
Tiyatro kuramcısı ve uygulamacısı arkadaşlarım iki gün boyunca Türk tiyatrosunun oluşumu ve gelişimi hakkında bilgi verdiler ve uygulama örnekleri sundular. Ben de onların sunduğu verilerin ışığında modem Türk tiyatrosundaki arayışları ve gelişme çizgilerini, görsel örneklerle dile getirmek istiyorum. Modem Türk tiyatrosunda görülen arayış ve gelişimlerin temelinde, "geleneksel" tiyatromuzunun biçimsel zenginlikleriyle batı tiyatrosunun entellektüel ve teknik yaklaşımlarını buluşturma eyleminin yattığını söyleyebiliriz. Coğrafi konumu nedeniyle Doğu ile Batı'nın buluştuğu bir ortamda yeşeren Türk kültürü ve bu kültürün ürünü olan Türk tiyatrosu 71 yıllık Cumhuriyet dönemi içinde, bir anlamda Batı tiyatrosuyla bütünleşmiş, bir anlamda da Doğu'nunözelliklerini taşıyan geleneksel gösteri biçimlerini modem tiyatroda değerlendirmiştir. Son 30-40 yıldır sürdürülen deneysel çalışmalar, mekan kullanımı, dekor, oyunculuk, sahneleme ve oyun yazarlığı bakımından, dünyaya Batılı bir gözle bakan ama Doğulu özelliklerle işlenmiş bir tiyatro biçimine ve üslubuna yöneldiğimizi göstermektedir.
Atatürk Dönemi Dil İnkılabında Dilde Sadeleşme ve Öz Türkçe, 2023
Bu kitabın her hakkı saklıdır ve tüm yayın hakları "İTÜ Yayınevi"ne aittir. Bu kitabın tamamı ya da herhangi bir bölümü, yayınevinin izni olmaksızın yayınlanamaz, basılamaz, mikrofilme çekilemez, doğrudan veya dolaylı olarak kullanılamaz. Teksir, fotokopi veya başka teknikle çoğaltılamaz, bilgisayarda veya dizgi makinelerinde işlenebilecek bir ortama aktarılamaz. Kitapta yayınlanan tüm metin ve görsellerin sorumluluğu yazar/yazarlara aittir.
IX. Türk Dünyası Araştırmaları Sempozyumu, 2022
Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin 1932 yılında düzenlediği “Birinci Türk Dili Kurultayı”nda alınan kararlar çerçevesinde Atatürk’ün de desteği ile Türkçenin yabancı dillerin etkisinden kurtulması için sadeleştirilme çalışmaları başlatılmıştır. Yabancı kelimelere Türkçe karşılık bulmak için tam anlamıyla bir dil seferberliği ilan edilmiştir. Bu süreçte Türkçe kelimelerin kökenini ortaya koyan bilimsel yayınlar çıkarılmış, yeni kelimeler bulmak için yarışmalar düzenlenmiş ve bulunan kelimeler gazetelerde yayınlanarak öz Türkçe kelimeler halka duyurulmuştur. Saygın bir görev olarak görülen Türkçe kelime bulma işi öğrencilerden devlet yöneticilerine kadar toplumun her kademesinden insan için önemli bir uğraş hâline gelmiştir. Bu süreçte yerli ve yabancı Türkologların hazırladığı Türk dil ve lehçeleri sözlüklerinden de faydalanılmıştır. Bu eserlerden biri de Edward Pekarski’ye ait olan “Yakut Lügati” adlı sözlüktür. Bu çalışmada Çarlık Rusya döneminde sosyalist ihtilal hareketlerine katılması nedeniyle çok genç yaşta Sibirya’ya sürgüne gönderilen ve burada Yakutça öğrenerek Türk dili için önemli eserler ortaya koyan ünlü Türkolog Edward Pekarski’nin Türkçe’nin sadeleştirilme çalışmaları sırasında Türk kamuoyuna yansıması ele alınacaktır.
Şemsettin Sami çok yönlü kişiliğinin yanında önemli bir Türkolog olması ile de tanınır. Sami’nin Türk diline ve edebiyatına kazandırdığı eserler bugün kıymetini ve önemini korur hâldedir. Şemsettin Sami’nin eserlerinin merkezine yerleştirdiği fi kirleri, çağını aşan, bugünün ve geleceğin tartışmalarına ışık tutan bir mahiyet taşır. Biz bu çalışmamızda Şemsettin Sami’nin Türk dili hakkında ortaya koyduğu fikirleri, tespit ve tavsiyeleri bir araya getirerek onun kanaatleri üzerinden bir kompozisyon oluşturmaya gayret edeceğiz. Türk dilinin güncel meselelerinden bir tanesi olan sa deleşme konusu başta olmak üzere dil üzerine pek çok farklı noktadan perspektifler sunan Şemsettin Sami’nin fikirleri, bizlere aktüel tartışmalar üzerine özgün görüşler sunacaktır. Türk ve Arnavut toplumları için onu değerli ve sembol kılan entelektüel kişiliği ile Şemsettin Sami’nin dil alanında sunduğu imkânların değerlendirilerek bu görüşlerden mümkün olduğunca fazla istifade edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu istifadenin yoğun olabilmesi, Sami’yi ve eserlerini tanımakla mümkün olacaktır
Türkçe ve Farsça uzun bir süre irtibat hâlinde olmuşlardır. Her bir dilden diğerine yüzlerce sözcük geçmiştir. Bu sözcükler bazen eski biçimlerini korurken bazen de değişime uğramıştır. Kimi sözcüklerde fonetik değişim ortaya çıkarken kimi sözcüklerde de anlam değişikliği meydana gelmiştir. Bu makalede, Farsçada bulunan Türkçe unsurlar hakkında genel bir değerlendirme yapılmıştır. Farsça sözlüklerde mevcut olan Türkçe sözcükler çeşitli yönlerden incelenmiştir. Türkçe unsurlar, ünlü değişmeleri, ünsüz değişmeleri, aslî uzun ünlülerin korunması, son hecede yuvarlak ünlülerin korunması, Türkçe sözcüklerin eski biçimlerinin korunması, anlam değişmeleri, Farsçada bulunan Türkçe kelime grupları gibi başlıklar altında incelenmiştir. Ayrıca Farsçada konuşma dilinde yaygın olan Türkçe ögelere de değinilmiştir.
Dünya sözlük tarihinde hemen bütün ulusların geçirdikleri edilgen ve etken sözlükler devri, bir anlamda dillerin gelişim süreçlerinin de göstergesi olurlar. Bilin-di~i gibi edilgen {pasif} sözlükleri klasik dillerden (Latin, Eski Yunan, Arap, Çin vd.) ulusal dillere yapılan çeviri sözlükleridir. Etken {aktif} sözlükler ise ulusal dillerden klasik dillere yapılan çeviri sözlüklerdir. Bu noktadan bakıldığında klasik diller dışındaki diller, önce edilgen sözlük devrini daha sonra etken sözlük devrini yaşarlar. Türk Dilinin bilinen ilk sözlüğü olan Divônu Lügüti't-Türk're, sözlükbirimler (maddebaşları) Türkçe ve açıklamaları Arapçadır. Divônu Lügati't-Türk bu özelliğiyle yani ulusal bir dilden klasik bir dile çeviri sözlük olmasıyla tam bir etken sözlük örneğidir. Bu ölçüte göre Türk Dili, Xl. yüzyıl itibariyle dünyanın gelişmiş dillerinden biri olarak kabül edilebilir. Bu tespitten yola Türk Dilinin Divôrıu Lügati't-Türk'ten önce geçirdiği bir edilgen sözlük devri olması gerektiğini söyleyebiliriz fakat zamanımıza kadar bu bilinmeyen devre ilişkin elimize bir belge geçmiş değildir. Divônu Lügati't-Türk'ten sonra Türk Dilinin yayılma alanlarına bağlı olarak Türk sözlük tarihindeki edilgen ve etken sözlük devirleri değişkenlik gösterir. Çağatay, Kıpçak ve Osmanlı dönemlerinde yazılmış sözlükler bu açıdan değerlendirildi-
Göçebe Dergisi Fikir, Kültür, Sanat ve Edebiyat Dergisi, 2020
Dillerin söz varlığındaki sözcüklerin yapıları bakımından incelenmesi, o dillerin söz türetme özelliklerini ve niteliklerini ortaya koyar. Türkçenin söz varlığı bu bakış açısıyla incelendiğinde söz varlığının büyük bir bölümünün ad veya fiil köklerine getirilen son eklerle yapılmış eklemelerden oluştuğu görülür. İki veya daha fazla sözcüğün bir araya gelerek yeni ve farklı bir kavramı karşılayacak yeni sözcükler oluşturmasıyla birleştirme yoluyla yapılan birleşik sözcükler, iki veya daha fazla sözcüğün başharfleştirmesiyle, belirli ses öbeklerinin karmasıyla veya kırpmasıyla elde edilen kısaltmalar Türkçenin söz yapma yollarındandır. Her dilde olduğu gibi diğer dillerden yapılan ödünçlemelerle de Türkçenin söz varlığına çeşitli dillerden sözcükler katılmıştır. Bu söz yapma yollarının yanı sıra yerlileştirme, örnekseme, tür değiştirme, ikileme, uydurma ve yeni öge, titremleme, genelleşme, eksiltme, derleme ve tarama, geri oluşum ile Türkçenin söz varlığına az veya çok sözcük katılmıştır. Bu söz yapım yolları içerisinde yerlileştirme başlığı altında ele aldığımız ancak kaynakları ve yöntemleri bakımından bazı yönleriyle ondan ayrılan söz oluşum yollarından biri de güncellemedir. Ödünçlemelerin ses, anlam ve yapı bakımından alıcı dilin özelliklerinin etkisinde yerlileştirilmesi söz konusu olabildiği gibi köken yakıştırma (folk-etymology) yoluyla alıcı dilin söz varlığı ögelerine benzetilmesi de sıkça karşılaşılan bir dil olayıdır. Gündelik dilde sıkça karşılaşılan ancak ödünçleme olduğu için anlamı çözümlenemeyen, ölçünlü yazımı ve söylenişi bilinemeyen sözcüklerin tamamı veya bir bölümü konuşurun anlamını, söylenişini en iyi bildiği, sesçe ona en yakın, anlamca da az veya çok örtüşen bir sözcükle değiştirilir. Örneğin Fransızcadan ödünçleme “giysi dolabı” anlamındaki gardırop (garde-robe <garde “koruma” + robe “giysi”) sözü halk dilinde daha yaygın bilinen gar ve dolap sözleriyle birleştirilerek ‘gar gibi büyük dolap’ anlamındaki köken yakıştırmasıyla gardolap biçimine dönüştürülmüştür. Ödünçlemenin tümü olmasa bile sesçe ve anlamca örtüştürülebilen bir bölümünün daha yaygın bilinen bir söze değiştirilmesi de sıkça görülür. Fransızcadan ödünçleme eşofman (<échauffement) “ısıtma, kızdırma; vücutta ateşlenme; peklik; ekşimeye yüz tutma”) Türkçede “spor çalışmalarında giyilen, pamuklu veya sentetik kumaştan yapılan iki parçalı giysi” karşılığında kullanılmaktadır. Başlangıçta eşofman elbisesi biçiminde Türkçede kullanılan birleşik sözdeki eşofmanın zamanla “giysi” anlamına geldiği sanılarak elbisesi bölümü eksiltilmiş böylece kelime bugün Türkçe Sözlük’te belirtilen anlamını almıştır. Bu uygulama Türkçe sözlerin oluşumunda da kullanılmaktadır. Türkçe sözlerin unutulması, kullanımdan düşmesi sonucunda daha yaygın bilinen ve kullanılan, sesçe, anlamca, yapıca benzer sözcüklerle değiştirildiği görülmektedir. Bildiride bu söz oluşum yolu çeşitli örneklerle ele alınmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2020
Sosyal Bilimler Dergisi, 2013
Ilmi Arastırmalar Dil Edebiyat Tarih Incelemeleri, 1996
Workshop on Turkish Dialects II Orient-Institut Istanbul, 18-19 November 2005 Türk Dilleri Araştırmaları, 2009
International Journal of Old Uyghur Studies, 2019
Journal of Research in Turkic Languages, 2021
Journal of Turkish Research Institute, 1996
Uluslararasi Kibris Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi, 2019
Journal of Turkish Studies, 2016
Metin Neşri: Problemler, Tespitler, Öneriler, 2017
Dil Araştırmaları, 2024
RumeliDE, Ö.9, ss. 77-99, 2022
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi (37), 2017