Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
19 pages
1 file
Kültürel aktarımın gerçekleşmesinde, bilgi ve deneyimlerin paylaşılmasında önemli bir yeri olan atasözleri, deneyimlere ve gözlemlere dayalı düşüncelerden doğmuştur. Toplumsal yaşantı içinde önemli bir yer edinen tüm varlıklar ve olaylar, atasözlerinde kendine bir yer bulur. Bu bağlamda ölüm de Uygur atasözlerinde kendine yer bulmuştur. Ölüm ile ilgili sözcükleri ölen kişi için kullanılan sözcükler, ölüm ile ilgili eylemler, ölüm zamanı ile ilgili sözcükler, ölünün gömülmesi ile ilgili sözcükler ve ölüm sonrası hayat ile ilgili sözcükler şeklinde sınıflandırmak mümkündür. Uygur atasözlerinde ölüm ile ilgili pek çok sözcük kullanılmaktadır. Ölüm ile ilgili sözcükler, ölümün Uygur toplumunun gözlemlerinde ne kadar yer edindiğini göstermekle kalmaz, aynı zamanda onların ölüm ile ilgili dünya görüşünü de yansıtır.
1 "Zamanın başlangıcında bir gün aşırı şekilde sel oldu. Sel suları çamuru sürükleyip Kara Dağ'daki mağaraya getirdi. Çamuru insan kalıbına benzeyen yarıklara doldurdu. Güneş Saratan (yengeç) burcunda / yıldızında ve en yüksek noktasında idi. Bu Kara Dağ'ın tepesindeki bir mağarada, anne / insan vücudu gibi bir yerde çamur; güneş, rüzgâr, kök suları ve toprak (dört unsur ile) insan şekline dönüştü. Türklerin atası Ulu Ay Ata, zamanın başlangıcında dokuz ay sonra bu şekilde hayat buldu. (…) Ulu Ay Ata, hayat bulup yürüyecek duruma geldikten sonra kutsal Kara Dağ'ın eteğindeki bereketli toprağa iner. Ömrünün ilk kırk yılında tam kalıbına ve gücüne ulaşır. (…) Ulu Ay Ata yaratıldıktan kırk yıl sonra Kara Dağ'ın zirvesinde seller sular yine aktı. Bu defa güneş, Sünbüle (başak) burcunda / yıldızında idi. Sonbaharda, o bilinen çöküntü, ikinci kez balçık / çamur ile doldu. Bu defa güneş en yüksek noktaya ulaşamadı. Güneş en yüksek noktaya ulaşamadığı için Ulu Ay Ata'nın yaratılışı anındaki güce sahip olamadı. Bu yüzden Ulu Ay Ana çok güçlü olamadı. (…) Bundan sonraki kırk seneyi Ulu Ay Ata şekil değiştirmeden bekledi; sonrasında vücudu çökmeye başladı. Ondan sonraki kırkıncı senede de öldü. Böylece bilge kişilerin söylediği, yüz yirmi yıllık 'normal insan ömrünün' tam devresi tamamlandı. Ulu Ay Ata, yeniden doğar umuduyla, hayata geldiği mağaranın çukuruna defnedildi. Yeniden canlanması beklendi. Kırk yıl sonra, anne Ay Va / Ulu Ay Ana da öldü. Mezara taşındığında, Ulu Ay Ata'nın vücudu artık çürümüştü. Oğlunun emri üzerine mağara kocaman, mücevherlerle işlenmiş, kırmızı altından yapılmış bir kapı ile kapatılıp mühürlendi. Burası artık mezar bekçileri ile hizmetçiler tarafından korunmaya başlandı. Mağarada düzenlemeler yapılıp kapısı takıldıktan sonra halk tarafından kutsal yer olarak saygı gösterilmeye başlandı. Burası Türklerin ilk ziyaretgahı oldu. Daha sonra Ulu Ay Ata diye ismi anılan babadan ve onun gibi Ulu Kara Tağ'da aynı mağarada yaratılan eşi Ulu Ay Ana'dan (Metinde: Ulu Ay Anacı) gelen çocuklar çoğaldı. Çoğaldıkları zaman birbirlerine haksızlık ve zulüm etmeye başladı." (Demir, 2017: 86-89) 2 Aybek ed-Devâdârî'nin yukarıda anılan eserinde Arapça özetine yer verdiği "Ulu Han Ata Bitigi"ni Türkçeye çevirerek yayımlayan Necati Demir, Aybek ed-Devâdârî'nin ölüm tarihini,
Uygur Atasözlerinin Sentaksı, 2017
We observe that there is not a large-scale study on the syntax of Uighur proverbs, and we have decided to process this construct. We first started by transcribing Muhammad Rehim's book of Uyghur Xelq Maqal Temsilliri and then have created the dictionary of this book. After reviewing the classifications on the sentex, we classified the Uighur proverbs according to their structure. As a result of this classification, we have found that Uighur proverbs are used more for sequential sentence structure, and that simple sentence structure is used to a lesser extent. We have found that the general majority of simple sentences are formed by the verb.
2021
Atasozleri bir milletin binlerce yillik tecrubelerin sonucunda ortaya cikmis soz varligidir. Bu soz varliklarinda atalarin yasadiklari olaylar karsisinda derin dusunce ve duygularini gormek mumkundur. Bu yonuyle onemli kulturel hazineler olan atasozleri, binlerce yil oncesindeki sozlu dilin yaziya gecirilmesi ile essiz dil varligi hazinesi olarak varligini surdurmektedir. Ayni zamanda atasozleri, yabanci unsurlardan da en az etkilenen ve gunumuze kadar degismeden gelen hazinelerdir. Atasozleri sozlu edebiyatin onemli kaynaklari olmakla birlikte semantik, sentaktik ve morfo-sentaktik acidan incelenme imkâni veren onemli dil bilgisi kaynaklaridir. Cok genis bir cografyaya yayilmis ve uzun bir gecmise sahip olan Turk dili, bugun cagdas Turk lehceleri ile varligini surdurmektedir. Uygur Turkleri ve Yeni Uygur Turkcesi bu cografyanin guney dogusunda Turkluk tarihinin onemli merkezinde yer almaktadir. Bu nedenle Turk dilinin onemli kollarindan birisi olan Uygur Turkcesinin atasozleri ve b...
Ölüm hem bir yok oluşu hatırlatması hem insanı, kendi sonunu düşünmeye itmesi hem de ölen kişiyle olan yakınlık münasebeti nedeniyle insanlarda derin izler bırakan tıbbi, felsefi, dini ve sosyolojik açıdan ele alınabilecek bir olgudur. Hangi açıdan olursa olsun ölüm, mevcudun bitişini, canlılar dünyasından ayrılışı ifade etmektedir. İnsanların zihninde bu denli önemli izler bırakan ölüm, pek çok halk edebiyatı ürününde işlenmiştir. Bu ürünlerden biri olan atasözlerinde de ölüm bazen bir konu olarak yer almış bazen atasözlerinde "ölüm"(öl-fiilinden türetilen kelimeler), metaforik anlamıyla, farklı kavramları karşılamak için kullanılmıştır.
Altay Türkleri yaşadıkları bölge ve inanış biçimleriyle Türk kültürü içinde özel bir yere sahiptir. Bugün, Altay Türklerinde, Moğol ve Rus kültüründen, dininden, dilinden ve hayat tarzından izler görmek mümkündür. Her ne kadar uzun yıllar boyunca Altay Türklerinin resmî dinleri Hıristiyanlık olarak görünse de inanç dünyalarında Şamanizm daha ağırlıklı bir yere sahiptir. Bu durum Altay Türkçesinin söz varlığında da kendini gösterir. Şüphesiz “ölüm” inanış sistemleriyle doğrudan ilişkili bir kavramdır. Bundan dolayı bu incelemede de Altay Türklerinin ölüm ve ölümle ilişkili kavramları nasıl yorumladıkları ve bunu söze nasıl aktardıkları gösterilmeye çalışılmıştır.
Atasözleri, anonim halk edebiyatının en önemli türlerinden biridir.Biçim, yapı, kullanım yerleri vb. bakımdan diğer türlere göre farklılık gösteren atasözleri özellikle de amaçları, işlevleri ve kesin bir yargı bildirmeleri dolayısıyla diğer türlerden ayrılmaktadır.Anlatılmak isteneni kısa ve net bir şekilde aktarmaları, öğretici yönlerinin bulunması atasözlerinin öne çıkan özelliklerindendir. Aynı zamanda atasözleri, milletlerinkültürünü oluşturan unsurlar zincirinin bir halkasıdır.
Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, 2013
Uygur halk edebiyatında "yar-yar" veya "öleñ" olarak adlandırılan koşaklar Uygur düğün türküleri içerisinde bir türü teşkil etmektedir. Kendine özgü şekil ve muhteva özellikleriyle diğer koşaklardan ayrılır. Bu koşaklar şekil bakımından mani beyit mani şeklinde birbirine dönüşebilmektedir. Bu dönüşüm icrada söz konusu değilse de, yazılı metinlerde çok net olarak görülmektedir. "Yar-yar" koşakları muhteva yönünden dini-mitolojik ve mizahı ögelere sahiptir. Aşk, evlilik ve aile dini-mitik ögelerle kutsallaştırılmıştır. Uygur "yar-yar" koşaklarının bu özellikleri diğer Türk boylarındaki "yar-yar" koşakları ile büyük ölçüde benzerlik göstermektedir. Dolayısıyla "yar-yar" koşakları Türk boyları arasındaki ortak kültürel bağlar ve değerler için çok önemli bir örnektir. Bu bildiride Uygur "yar-yar" koşaklarının nazım şekilleri ve muhteva ayrıntılı olarak incelenecektir.
ÖZET İnsan hayatında üç önemli geçiş töreni olduğuna inanılır. Bunlar " doğum, evlenme ve ölüm " dür. İslam inancına göre ölümün son olmadığı ve ahiret hayatına olan inanç düşünülürse ölüm, tam olarak bu dünyadan öteki dünyaya geçişi temsil eden bir kavram olarak karşımıza çıkar. Metaforlarla dolu dünyamızda, insan hayatı bir yolculuğa benzetilecek olursa, doğumla başlayan bu yolculuğun son durağı ölümdür. Nerede, nasıl gerçekleşeceği bilinmediğinden ve insanı sevdiklerinden ayırmasından ötürü ölümden korkulsa da, kaçınılmaz bir son olmasından ötürü eski Türkler tarafından bir tehdit olarak görülmediği ve soğukkanlılıkla karşılandığı ifade edilir. Bu çalışmada ölümle ilgili söz varlığı, Türkmen Türkçesinde ele alınıp incelenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda ölmek fiili başta olmak üzere bu fiilden türeyen ölü, ölüm, ölen gibi isimler ile ölüyü defnetmek anlamındaki fiiller ve defin işlemleri sırasında kullanılan eşyaların (kefen, tabut vb.) Türkmen Türkçesindeki karşılıkları tespit edilmiş; yer yer bunlarla ilgili karşımıza çıkan metaforik kullanımlara (örneğin TTü. tahta at " tabut " = TrkmT. ağaç at), ölümle ilgili inanışlara, ölümden sonra ölüyü gömme sırasındaki ve defin sonrasındaki uygulamalara dikkat çekilmiştir. Türkmen Türklerinde ölüm, dil ve kültür bağlamında ele alınmaya çalışılmıştır. Bu çalışmanın teorideki ilham kaynakları Jean Paul Roux'un Altay Türklerinde Ölüm ve Edward Tryjarski'nin Türkler ve Ölüm adlı eserleri olmakla birlikte, Türkmen Türkçesindeki söz varlığı Türkmen Türkçesindeki sözlüklerden ve başta büyük Türkmen şairi Mahtumkulu'nun şiirleri olmak üzere edebî eserlerden tespit edilmiş ve tanıklanmıştır. ABSTRACT It is believed that there three major transitions in human life; these are " birth, marriage, and death ". Death is not the end according to the Islam, and when one considers the afterlife, death becomes a concept that symbolizes the transition from one World to another. In the
Türkiye Türkçesi Ağızlarında Ölüm Kavram Alanına Ait Söz Varlığı, 2021
Bir dilde, aynı yer ve zaman diliminde dilin konuşurları arasında konuşma farklılıkları bulunması doğaldır. Seslik farklılıklar başta olmak üzere biçimsel farklılıklar, söz varlığı düzeyinde çeşitlenmeler ve hatta bazı durumlarda söz dizimsel farklılaşmalar ağızları oluşturur. Bu noktada ağızlar, bir üst dilin konuşulduğu coğrafyanın daha küçük yerleşim birimlerinde varlığını sürdüren, yazı diline kıyasla birbirinden az çok ayrılan konuşma biçimleri olarak genel itibarıyla tanımlanabilir. Yaklaşık bir asır öncesinde diyalektolojik farkındalığı oluşmaya başlayan Türkiye Türkçesi ağızları üzerine bu zamana değin pek çok araştırma ve çalışma yapılmıştır. Derleme faaliyetlerinin yaygın olduğu bu araştırmalar arasında müstakil bir konu üzerine yapılan ağız çalışmalarının sayısı oldukça azdır. Bu nedenle var olan çalışmalara ek olarak hazırlanan ve "ölüm" temasının esas alındığı bu çalışmada, Türkiye Türkçesi ağızlarında yakın tarihsel süreçte kullanılmış ya da hâlihazırda kullanılmaya devam eden ölüm kavram alanına ilişkin mevcut söz varlığının dokümantasyonu ve incelemesi yapılmıştır. Var olan çalışmalar esas alınarak derlenen söz varlığı unsurlarının özgün biçimlerine bağlı kalınmış, bunlar ilgili bulundukları başlıklar altında sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. Çalışmada yer alan söz varlığı unsurları arasında madde başı olarak verilen sözcükler ve diğer söz varlığı unsurları köken bilgisi itibarıyla araştırılmaya çalışılmış, tarihsel süreç içerisindeki gelişimleri dikkate alınmış ve bu doğrultuda tanım ve izahı yapılarak hemen ardından ağız çalışmalarından temin edilen ilgili bağlamlar alfabetik sırayla sunulmuştur.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı- Belleten, 2019
ALMANCA VE TÜRKÇE ÖLÜM İLANLARINDAKİ ÖRTMECE SÖZLERDE ÖLÜM ALGISI, 2018
KÜLLİYAT Osmanlı Araştırmaları Dergisi
Turk Kulturu Ve Hacı Bektas Veli Arastırma Dergisi, 1999
ƏЛ-ФАРАБИ АТЫНДАҒЫ ҚАЗҰУ ШЫҒЫСТАНУ ФАКУЛЬТЕТІ ТҮРКСОЙ КАФЕДРАСЫ «ЖАЗБА ЖƏДІГЕР ЖƏНЕ РУХАНИ МҰРА» ҒЫЛЫМИ-ЗЕРТТЕУ ОРТАЛЫҒЫ, 2022
Journal of Turkish Studies, 2015
Atasözleri ve Deyimler Üzerine İncelemeler, 2020
Türk Dili Araştırmaları Yıllığı- Belleten, 2019
Tuva Araştırmaları Tuvan Studies Documentation and Description of Tuvan Varieties
International Journal of Turkish Academic Studies, 2020
Anlam Bilim Araştırmaları - I, 2022