Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2010, Herkesin Bildiği Sır: Dersim
Ben Mercan. Okuyacağınız benim öyküm. Mercan gözelerinden çağıldayarak doğuşum dan olsa gerek; adım Mercan. Gözelerden doğup Mercan Vadi si boyunca akarsularını, Munzur Nehri ile buluşur, Pülümür ve Peri'ye karışırım, Keban Barajı'nın göletinde durur akışım. Baraj yapılmadan önceleriydi Pülümür ve Periyle buluştuktan son ra Fırat Nehrinin deli suları ile kucaklaşırdım. Artık ne Munzur nehri ile buluşabiliyorum ne Pülümür ne Peri ne de Fırat'la. . .
Projeleri Dersim merkezli Rê/Raa/Yol olarak tanımlanan inanç, mevcut Alevilik geleneğinden farklı olarak yoğun bir doğa inancı ile harmanlanmış bir inanç olma özelliğini taşımaktadır. Dolayısıyla bu makalenin konusu da bu harmanlanmış doğa inancının önemli bir kalemi olan, genelde su özelde de Munzur Nehrinin kutsiyeti ve bu kutsiyeti tehdit eden HES ve baraj yapımı ve Dersimlilerin buna karşı çıkışlarının temeli ve nedenini tartışmaktır.
2015
In this study, the legend that told at Munzur Mountainsand Munzur River,which are located at Ovacık district of Tunceli, was handled. Munzur Mountains protected their mystery and natural ness from ancient times. Munzur Mountainsand Munzur Riverweld,as a secretheaven, legendss prouted around them. Tunceli regionhas become a protected area in terms of culture and region for thousands of years asit is rounded by Dersim Mountains as a castle. Verbal expressions in legends exhibit the subconscious of the people with their religious-mythical elements. Legends show up there ligious system, cultural elements and historical factors of the people. We will examine the reflections of Hacı Bektaşi Veli tradition on the people of the region in the concept of Munzur Baba legend with historical perspective. English captain L.Molyneux Seel, mentioned Munzur Baba legend at his work "A journey in Dersim" that published at "the Geographical Journal" in 1914 at London. In this paper, variant in 1914 and present-day variants are investigated. There is a work about Hacı Bektaşi Veli' tales in a booknamed as "Vilayetname". At this study we compare a tale at "Vilayetname" that have similar issues with Munzur Baba Legend and present-day variants of the legend. According to inter changeably passing rule, we try to find that the first source of positionalidentity of some located legends at many places of Anatolia and Munzur Baba Legend.
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2022
Tunceli halk inancı içerisinde köklü bir geçmişe sahip su kültü, geçmiş inançların yörede yaşayan izlerine önemli bir örnektir. Eski Türk inanışlarından Anadolu'ya taşınan ve buradaki kadim inançlarla da harmanlanan su kültü, yörede pek çok kutsal mekânda ve ritüelde kendisini göstermektedir. Bu doğrultuda yapılan çalışma, yöre kutsal mekânları Munzur Gözeleri ve akarsuyu ile Ana Fatma ziyaretlerini inceleyerek, su kültünün İslam'la harmanlanarak, Alevi/Kızılbaş inancı içerisinde nasıl yeniden anlam kazandığını ve sürdüğünü ortaya koymaktadır. Yörede bu iki kutsal mekân inancı içerisindeki su kültü aydınlatılmaya çalışılmıştır. Bu amaçla çalışmamız içerisinde ilk olarak eski Türklerde mevcut su kültü incelenmiştir, ardından Tunceli yöresindeki su kültüne genel anlamda değinilmiştir. Son olarak Munzur ve Ana Fatma ziyaretleri, bu ziyaretlerdeki su kültü ve ilişkili olduğu diğer kültler ele alınmıştır. Eski Türklerde mevcut su iyesinin, Tunceli'de Munzur ve Ana Fatma üzerinden yeniden anlam kazandığı sonucuna varılmıştır. Akarsu kenarında yapılan kurban, saçı ve çıra ritüelleri gibi, eski Türk inanç dünyası içerisindeki ritüellerin Tunceli'deki yansımaları tespit edilmiştir. Bu anlamda söz konusu inançsal ve kültürel yansımalar, tarihsel verilerle birlikte açıklanmaya çalışılmıştır.
iys.inonu.edu.tr
Türkiye"nin doğal ve ekolojik hazinelerinden birini oluĢturan Munzur Suyu ve Vadisi ile bu suyun beslendiği-beslediği alan halen "doğal sit alanı" konumundadır. Gerek su kaynağının doğal özellikleri ve gerekse sadece Munzur"da yetiĢen eĢsiz "Munzur Alabalığı", Munzur"a hem bir ayrıcalık hem de stratejik bir üstünlük kazandırmaktadır. Ġnsanlığın bu ortak hazinesi ve ekolojik incisi Munzur üzerinde bölgesel kalkınma ve güvenlik amaçlı 6 baraj ve 8 hidroelektrik santrali yapılmakta, bu benzersiz doğa harikası yakın ve ciddi bir tehdide maruz bırakılmaktadır. Yöre halkı ve çevre duyarlı gruplar bu projelere kararlılıkla karĢı çıkmaktadırlar.
İnsanoğlunun sonlu bir varlık olması onu tarih boyunca sonsuzu anlamaya, aramaya ve bulmaya yönlendirmiş ve sonsuz kavramı bugüne kadar felsefe, fizik, mantık ve matematik gibi çeşitli disiplinlerin yanı sıra teolojinin de üzerinde durduğu ve çeşitli şekillerde açıklama getirdiği bir kavram olmuştur. Sonsuz kavramına ait Batı'daki ilk kaynaklar Antik Yunan filozoflarından Anaksimandros'a aittir. O, sonsuzu apeiron "sınırsız" kavramıyla ifade etmiştir. Doğu'daki ilk kaynaklar ise Hindistan kökenli dinlerin kutsal kitaplarında görülür. Örneğin Budist sutralarda geçen kolti nayuta ikilemesi sayılamayacak kadar çok olanı niteleyen bir ifadedir. Surya Prajnapti adlı bir eserde sayılar sayılabilir, sayılamaz ve sonsuz olmak üzere üçe ayrılır. IX. yüzyıldan itibaren büyük bir çoğunluğu Budist olan Uygurların Budizm'e ait kutsal kitaplardan yaptığı çevirilerde de sonsuz anlamına gelen pek çok sözcük bulunmaktadır. Bu çalışmada Budist Uygurlara ait dinî metinlerden hareketle Eski Uygurcadaki sonsuz kavram alanı incelenecek ve eski Uygurların bu kavramı nasıl algıladıkları dil-düşünce ilişkisi üzerinden ortaya koyulmaya çalışılacaktır.
Söylem Çalışmaları (Ed. S. Arkonaç) (Nobel Yayın), 2012
Tüm hakları yazarına aittir. Yazarın izni alınmadan kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, çoğaltılması yapılamaz. Yalnızca kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Turkish Journal of Agriculture - Food Science and Technology
Phytoplankton distribution and physico-chemical parameters in two stations in Munzur River were determined in the study carried out monthly between February 2015 and January 2016. According to water quality regulation of the supreme, while quality of water is first class property for temperature, pH, oxygen, ammonium nitrate. It is class feature. Also II. The station is in danger of organic pollution due to domestic waste. When the phytoplankton distribution in the region is examined; 84 taxa belonging phytoplankton Chlorophyta (6), Bacillariophyta (54), Cyanobacteria (15), Rhodophyta (1), Ochrophyta (1), Euglenophyta (2), Charophyta (3), Miozoa (2) were detected. In terms of organisms in the phytoplankton Bacillariophyta division was dominant and Cyanobacteria division was subdominant in the two stations. In the phytoplankton, Ulnaria ulna from Bacillariophyta, Nitzschia palea, Bacillaria paradoxa ,Encyonema sp., Navicula sp. and Nitzschia acicularis were mostly found. Lyngbya sp.,...
Tutunmadan Tutulmaya Kimlik: Mavi Gök Orda mı?, 2018
Öz: Kimlik, bireylerin aidiyet hissettiği topluma tutunma noktalarında açığa çıkan özdeşleşim birimidir. Kişi kendi çevresinin ürünü olarak toplumun kültürüyle kimliklenir. Farklı coğrafyalarda yaşayan veya yaşamak zorunda kalan göçmenler ise kendi öz kimlikleri ile vatandaşlık kimlikleri arasında gidip-gelen değerler demetini takip eder. Bu çalışma, Fransa'da yaşayan Türkiyeli gençlerin özellikle kriz zamanlarında, kendi anlam dünyalarını nasıl ifade ettikleri ve neler yaşadıkları üzerine eğilmektedir. Hipotetik olarak, Fransa'da yaşayan yirmi Müslüman Türkiyeli gencin örnek olarak seçilen 'kriz' zamanındaki refleksleri incelenecek, duygu, fikir ve davranış biçimlerinden yaşadıkları topluma tutunma noktaları sorgulanacaktır. Çalışma, kriz zamanı olarak Charlie Hebdo'nun Hz. Muhammed'e yönelik yayınladığı pejoratif karikatürleri seçmekte; metodolojik olarak ideografik yaklaşımı benimserken, pratikte mikro bir saha araştırması yapmaktadır. Mülakatlar yoluyla kimliği çözümleyen araştırma, belirli bir kuramsal zemini başlangıç olarak kabul etmek yerine " kurama varışı " denemektedir. Ortaya çıkan veriler neticesinde, Horkheimer'ın " akıl tutulması " kavramının yeni bir formülasyona kapı araladığı görülmektedir. Kimlik tutulması olarak tanımlanabilecek kavramsallaştırmada, araçsallaşan kimliğin dünyası ile amaç-araç dengesi altüst edilmekte, düşünce ile eylem aynı sayılmakta, uysal tipolojiler yaratılmakta; öykünme, yaşam koşullarının parçası haline gelmektedir. Diğer taraftan, tüm uysallaşmaya rağmen, " tekinsiz bir özlem " bireylerin öz-kimliklerini isyan ettirmektedir. Bireyler umutla-umutsuzluk arasında kaykılan bir bekleyişi yaşamakta, kendi öz kimlikleri ile yaşadıkları atmosferin kimliği arasında sıkışmaktadır. Fransa gibi özgürlük, kardeşlik, eşitlik söylemlerinin beşiğinde yaşayan örneklemdeki kimliklerin durumu da Zarifoğlu'nun " mavi gök orda mı " şeklinde dillendirdiği parçalanmışlık hissiyatını çağrıştırmaktadır. Durum sosyolojisi içinde anlamlanan " mavi gök orda mı " sendromu kırılganlığı, parçalanmışlığı ve geçiciliği ile kriz zamanlarına yönelik yeni bir kimlik tanımlaması yapmanın gerekliliğini ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: Max Horkheimer, kimlik tutulması, Charlie Hebdo, karikatür krizi, Cahit Zarifoğlu. Abstract: Identity is the unit of identification that reveals in the attachment points to the society to where individuals feel strong belonging. The individual as products of her/his own environment is identified with the culture of society. Also, the immigrant who lives/have to live in different geographies, get into a dilemma between self-identity and identity of citizenship to follow the set of values. This study focuses on how the Turkish young people living in France express their semantic world and what they are experiencing, especially during the times of crisis. Hypothetically, the reflexes of chosen twenty Muslim Turks living in France are examined at the time of " crisis " and the attachment points to the society in where they live, are questioned through their emotions, ideas and behaviors. The study choses " the cartoon crises " in which Charlie Hebdo published pejorative cartoons against the Prophet Mohammed, as a case. Methodologically, it follows ideographic approach and practically conducting a micro field research. The research that analyzes identity through interviews attempts 'arrival to the theory' rather than accepting a certain theoretical basis as a starting point. As a result of field research, it seems that Horkheimer's concept of " eclipse of reason " opens doors to a new formulation. In conceptualization, which can be defined as an eclipse of identity, the means-end balance is overruled through the world of instrumentalized identity; idea and action are regarded as the same; submissive typologies are created; and emulation becomes part of living conditions. On the other hand, an uncanny desire leads to rebel of self-identities of the individual, despite all the docility. The individuals live an expectance between hope and hopelessness, and trapped between their own identities and the identities of the living space. The matter of the sample group which live in France that is the cradle of discourse of freedom, fraternity and equality, evokes Zarifoğlu's expression: " is the blue sky there? " .
Gülay Yılmaz'ın hazırladığı dosya, çocukları tarihin öznesi konumuna yerleştiriyor, çocukların sesini duyan ve duyuran bir pencereden tarihe bakıyor. Colin Heywood, Yahya Araz, Nazan Çiçek ve Özge Ertem'in makaleleriyle… sayfa 36
2018
Insanoglu tarih sahnesine cikmasiyla birlikte soylenceler de olusmustur. Bu soylenceler kaos karsisinda caresiz kalan insanoglunun etrafini anlama ve anlamlandirma cabasidir. Bu caba neticesinde mitoloji, masal, destan ve efsaneler dogmustur. Bu urunler, bunyesinden ciktigi toplumu acimlayan onlari daha genis bir perspektif ile tanimamizi saglayan urunlerdir. Efsanelerin olusumu, kutsal dinlerden bile daha once oldugu icin bir anlamda inanc unsuru etrafinda sekillenmistir. Kendisinden daha uzak bir gecmise sahip olan mitoloji ve masal unsurlarini da bunyesinde tasiyan efsaneler, bir anlamda inandirma kaygisi olan metinler olarak kabul edilmektedir. Tarihin en eski yerlesim yerlerinden biri olan Tunceli ili sozlu edebiyat gelenegi/birikimi olan bir yerlesim yeridir. Bu sozlu edebiyat urunleri arasinda ozellikle de efsaneler onemli yer tutmaktadir. Yorede en cok anlatilan efsanelerden biri olan Munzur Baba Efsanesi; zengin motif yapisi ve sembolik degerleri ile onemli bir halk edebiya...
Ankara'da yaşanan son patlamada televizyon ekranlarında en çok Survivor isimli program izlendi. Survivor izleyerek hayatta kalma mücadelesine Baudrillard'ın Simülarklar ve Simülasyon kuramından bakmayı hedefleyen bir yazı...
This research aimed to investigate the process and mineralization of the manganese ore in Kumluca district of Antalya province. Manganese plays a role in steel hardening and durability of iron and steel industry. For this reason, manganese is most commonly used in the field of metallurgy , it has become one of the mine sought together with the increase of that industrialization. Allokton and autochthon units are in the study area of manganese. The Manganese mineralizations are located within the bedrock community known as the Nappes of Antalya, which are alloktonic in the study area. Manganese mineralization in the study area is found in chert and radiolarites in Alakırçay melange in Antalya nappes. Samples taken from the examination area were subjected to thin section, bright section, XRD and chemical analyzes. According to the results of this analysis, low Al 2 O 3 and Fe 2 O 3 , high SiO 2 and MnO are present.The ratio of SiO 2 ranges from 18,90-93,10%. The average value of MnO is 18,03%. According to the various diagrams obtained according to the analysis results, Kumluca region manganese mineralization has been determined to be of hydrothermal origin.
Karadeniz Uluslararası Bilimsel Dergi, 2021
'in Gülnar İlçesi'nde yer almaktadır. Karst topografyasının genişlediği coğrafyada birbirinden ilginç yeryüzü şekilleri meydana gelmiştir. Kalker formasyonlarının önemli bir derinliğe ulaştığı Gülnar'da yer altı ve yer üstü karstı oldukça çeşitlidir. Doğal turizme konu olan objeler arasında mağara, kanyon vadi, polye, kör vadi gibi şekiller gelmektedir. Bu çalışmada Gezende kanyonu ile yatak çukurları (pothole) turizm açısından incelenmiştir. Jeomorfolojik olarak Gezende Kanyonu, Ermenek Çayı'nın yarı graben sahasında yer almaktadır. Grabenin oluşmasında tektonizma etkili olurken, vadinin derine doğru aşındırmasında ise karstik süreçler etkili olmuştur. Fay hattına yerleşen Ermenek Çayı derine doğru yatağını aşındırırken dipteki Jura dönemine ait mermer ve kalkerlere saptanmıştır. Sel rejimli Ermenek Çayı sürüklediği kaya blokları ile çakıl taşları vasıtasıyla Gezende Kanyonu'nda girdap hareketine yol açmıştır. Milyonlarca yıldan beri devam eden bu girdap hareketiyle Gezende kanyonunda yatak çukurları meydana gelmiştir. Bu çukurlar 1 m çapın ve 2-3 metre derinlikte olup, vadinin 4 km'lik bölümünde birlerce örnekten oluşmaktadır. Tek ve birleşik örnekleri olan bu yatak çukurları asılı bir şekilde veya vadinin tabanına dağılmış bir şekilde bulunmaktadır. İlginç özellikleri nedeniyle merak konusu bu şekiller macera ve doğa turizmi açısından büyük önem arz etmektedir. Bu nedenle Gezende kanyonu alternatif turizm türleri açısından irdelenmiştir. Bu amaçlarla Gezende kanyonu ile çevresinde yoğun arazi çalışmaları yapılmış ve görüşmeler tamamlanmıştır. Konunun somutlaştırılması için alana ait veriler toplanarak her biri turizm açısından açıklanmıştır. Saha ile ilgili fiziki haritalar, sıcaklık, yağış, litolojik ve jeoloji haritası çizilerek konu açıklanmıştır.
Globalleşme ile oluşan entegrasyonun sonucunda artan “etkilenişim”, günümüzde ülkelerini “sürdürülebilir ve yeterli büyüme” sağlanmasına ve farklılıkların (karşılaştırmalı üstünlüklerin) saptanıp, üzerinde odaklanılmasına yöneltmiştir. Bunların başında da, uzun süredir “orta gelir” tuzağına takılan veya yakın gelecekte bu darboğaza girmesi açık görülen ülkeler gelmektedir. Buradan hareketle çalışmamızın konusu, özellikle ülkemizde yoğun olarak tartışılmayan“orta gelir büyüme tuzağı/middle income trap (OGT)” nın irdelenmesi, durgunluk-gelir ve servet bölüşümünde eşitsizlik-eğitim-insan kaynağı kalitesi konularıyla ilişkisinin ortaya konulması olarak seçilmiştir. Çalışmamızın sonunda da, elde ettiğimiz bulgular bizleri, istemeden de olsa ülkemizle ilgili bir gerçekle kendiliğinden yüzleştirmektedir.
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2006
Mübarlıü'd-din Halifet Gazi Danişmendli emirlerinden iken bu devletin yıkılışından sonra Türkiye Selçukluları'nın hizmetine girmiştir. Hali/et Gazi bu devlete idarı, asker, ve kültürel yönden hizmetler vermiştir. Doğum tarihi ue yeri bilinmeyen Halı/et Gazl'nln babasının adı Tulf, dedesinin adı ise Türkan-şah'tır. O, Sinop Sahtl Muhafaza Emirliği ile Amasya ve Erzurum valilikleri yapmıştır. 1232 yılında ordu komutanı olarak atandığı Gürcistan seferinde şehit düşmüş ve cesedi Amasya'ya getirilerek burada kendi adıyla anılan türbesine defnedilmiştir.
Celal Bayar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 2021
Öz Gemsitabin bir primidin antimetabolitidir, küçük hücreli dışı akciğer karsinomu, pankreas, meme, ürogenital malignitelerde artan sıklıkta kullanılan, iyi tolere edilen bir kemoteropatiktir. En önemli doz kısıtlayıcı toksisitesi myelosupresyondur. Gemsitabin kullanımına bağlı gelişen pulmoner toksisiteler bronkospazm, Acute Respiratory Distress Syndrome (ARDS), plevral effüzyon ve interstisyel pnömonidir. Mesane karsinomu nedeniyle 5 kür sisplatin-gemsitabin kemoterapisi alan erkek hastada nefes darlığı, ateş ve öksürük yakınmaları ortaya çıkması, toraks bilgisayarlı tomografisinde (BT) periferik ağırlıklı, yamalı tarzda konsolidasyon alanları görülmesi, antibiyotik tedavisiyle yanıt alınamaması, olası dispne nedenleri dışlanması sonucunda klinik ve radyolojik olarak bronşiolitis obliterans organize pnömonisi (BOOP) düşünülmüş ve kortikosteroid tedavisi ile belirgin düzelme sağlanmıştır. Tanı ve tedavide gecikme fatal sonuçlara yol açabileceği için gemsitabin kullanımına bağlı pulmoner toksisite olarak BOOP gelişebileceği de akılda tutulmalıdır.
DergiPark (Istanbul University), 2022
Artan endüstrileşme, kentleşme, tarımsal faaliyetler, insan aktiviteleri gibi birçok sebepten dolayı sucul ekosistemler baskı altındadır. Kirletici unsurların düzensiz ve kontrolsüz şekilde su sistemlerine verilmesi, ortamdaki canlı yaşamlarını tehlikeye sokmaktadır. Çevre kirliliğinin en önemli konularından olan ağır metaller doğal ya da yapay yollardan sucul ekosistemlere girmekte ve besin zinciri yolu ile en alt basamaktan en üst basamak olan tüketicilere, dolayısıyla insana kadar aktarılmaktadır. Bu şekilde ekosistemde sürekli ve dengeli bir enerji döngüsü vardır. Doğal ekosistemlerde besin zincirinin herhangi bir kirletici ile zarar görmesiyle, madde ve enerji döngüsü de olumsuz yönde etkilenmektedir. Farklı kaynaklardan ekosisteme giren ağır metallerin bir kısmı çözünürlük kapasitelerine bağlı olarak doğrudan su içerisinde taşınırken, bazıları sediment tabakasında birikir. Ağır metal biriktiren sediment tabakası doygun hale geldiğinde bünyesindeki ağır metalleri tekrar suya bırakır ve kirletici konumuna gelir. Ağır metallerin besin zincirindeki birikimi ise, birinci halkadaki fitoplanktonik organizmaların güneşten aldıkları enerjiyi kullanmalarıyla başlar, balıklar ve diğer omurgalılar ile son bulur. Doku ve organlarda farklı şekillerde birikim gösteren ağır metallerin yoğunluğu, bir üst halkaya aktarıldığında artmaktadır. Söz konusu maddeler aynı ortamda yaşayan yakın türlerde bile farklı derişimlerde bulunabilmektedir. Sucul ortamdaki bazı canlılar ağır metalleri bünyelerinden atabildikleri halde bazıları (bazı sucul bitkiler, midye, istridye vb.) bünyelerinde biriktiriler. Özellikle beslenme ve diğer yollar ile vücuda alınan ağır metaller canlılarda olumsuz sonuçlara neden olmaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.