Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018, 7. Türkiye Lisansüstü Çalışmaları Kongresi - Bildiriler Kitabı I
…
12 pages
1 file
"İdeolojinin tarihi yoktur" ve "Siyasal bir totalitedir": Bu cümleler, sırasıyla, Louis Althusser ve Carl Schmitt tarafından zikredilmiştir. İlk bakışta bu iki yargı arasında herhangi bir benzerlik tespit etmek zor olabilir. Fakat bu iki filozofun düşünceleri üzerine yapılacak derin bir araştırma Althusser'in ideoloji tanımıyla Schmitt'in siyasal fikri arasındaki yakınlığı gösterecektir. Bu yakınlık iki teori arasındaki derin irtibatı ortaya koyacağı gibi aynı zamanda Schmitt'in teorisinde doldurulmayan bazı boşlukların Althusser tarafından nasıl doldurulduğunu da gösterecektir. Literatürde, son yüzyılın hem düşünsel hem de siyasal serüveninde önemli yer tutan bu iki ismin eserlerini beraber ele alan bir çalışma bulmak pek de kolay değil-Öz: Althusser için ideoloji reel koşullarla kurulan hayali ilişkilerin hayali bir temsilidir ve ideolojinin çelişkiyi var eden üretimi insanların ideoloji ile kurduğu bu hayali ilişki tarafından sağlanır. Öznelerin reel koşullarla kurduğu bu hayali ilişkiye dair bir ipucu Schmitt'in teorisinde görülmemektedir. Bu eksiklik Schmitt'in ortaya koyduğu "karar" teorisinde kararı (yeniden) üreten unsurun ne olduğu sorusunu cevapsız bırakmaktadır. Ayrıca Althusser ideolojinin bir tarihi olmadığını ve tarihin failsiz bir süreç olduğunu söyler. Eğer ki karar ideolojinin mekanizmaları tarafından halihazırda verilmişse, Schmitt'in zikrettiği manada karar veren bir failden söz etmenin imkanını sorgulamak gerekir. Diğer kritik nokta siyasal kararın yeniden üretimiyle ilgilidir. Schmitt' e göre, egemenlik siyasal kararın sonucunda ortaya çıkar. Fakat, egemenliğin tekrar nasıl üretileceği ve muhafaza edileceği hususunu Schmitt'te bulmak mümkün değildir. "İdeoloji" ve "siyasal" arasında bahsedilen teorik yakınlığa rağmen, literatürde bu konuya yaklaşan yeterli çalışma bulunmamaktadır. Bu makale aynı zamanda Althusser'in ideoloji teorisiyle Schmitt'in siyasal teorisi arasındaki ilişkiye bir giriş sunmayı amaçlamaktadır. Bu minvalde, öncelikle Althusser ve Schmitt'in ideoloji ve siyasal teorileri anlatılarak aralarındaki irtibatlara temas edilecektir. Sonrasında Althusser'in tahayyül teorisinin Schmitt'in teorisine dair bahsedilen boşlukları nasıl tamamlayabileceği tartışılacaktır. Makale, ilgili birincil kaynaklar esas alınarak yazılmıştır.
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019
e olan ilgim lisans yıllarımda başlamıştı. "Aykırı" bir kişi olduğu, özellikle demokrasi ve parlamentarizme eleştiriler getirdiği, hatta Nazilerin teorisyeni olduğu gibi değerlendirmeler kulağa ilginç geliyordu. Bunun üzerine Schmitt'i okumaya başladım ve Schmitt'le ilgili araştırmalar yaparken, Kelsen isimli önemli bir hukukçuyla anayasa üzerine tartışmaya girdiğini okudum. Bu durum, Schmitt kadar Kelsen'i de merak etmeme sebep oldu ve yüksek lisans tezimin hikâyesi esasında bu şekilde ortaya çıktı. Tez yazım sürecim boyunca, tez üzerinde büyük emeği olan danışmanım Prof. Dr. Gülay ERCİNS'e, her zaman yapıcı ve olumlu davranışları ve akademik rehberliği için teşekkürü bir borç bilirim. Tezin son halini almasında büyük katkısı olan değerli görüşlerini ve eleştirilerini esirgemeyen hocam Prof. Dr. Halis ÇETİN'e; tezi büyük bir titizlikle inceleyen ve değerlendiren hocam Doç. Dr. Fatih ERTUGAY'a; bu süreçte hiçbir yardımını esirgemeyen ve vaktini ayıran meslektaşım Arş. Gör. Fatih SANTUR'a ve sevgili dostum Ömer Faruk PEKSÖZ'e şükranlarımı sunarım. Ayrıca tüm hayatım boyunca, maddi ve manevi her konuda destekçilerim olan sevgili babam, annem, abim ve kardeşime sevgilerimi ve saygılarımı sunarım. Son olarak tez yazım sürecindeki stresimden ve yoğunluğumdan dolayı hiçbir şikâyette bulunmayan, aksine her zaman beni teşvik eden sevgili eşime minnettar olduğumu belirtmek isterim.
2024
Althusser’in Machiavelli okuması, Althusserci okuma kavramının özgünlüklerini sergilemektedir. Çalışmada bu özgünlükler üzerine odaklanılırken, metnin içinde yer aldığı tarihsel konjonktür göz önünde tutulacaktır. Bununla birlikte her metin içinde yer aldığı güncel konjonktürle birlikte, metinsel bir konjonktüre de yerleşmektedir. Bu metinsel konjonktür, düşüncenin ve kavramların özgün yapılanışlarıyla ilişki halindedir. Dolayısıyla bir okumanın izini sürmek, bu okumada var olan kavramların ilişkide olduğu kavramsal sistemleri ve müdahaleleri de okumak anlamına gelmektedir. Bu sebeple çalışma özellikle biyografik bir çalışma olmaktan kaçınmak için, metnin içine yerleştiği konjonktürü de göz önünde bulunduracaktır. Düşünce tarihinin özgün sorunsalı düşünen özne olarak değil, kavramsal eklemlenmelerden doğan kavramsal sistemler olarak ele alındığında yazarın biyografik etkisi, doğrudan müdahil olmadıkça dışarıda tutulabilecektir. Machiavelli’nin özgünlüğü ve Althusser’in siyasal teoriye Machiavelli üzerinden varışı bu bağlamda açıklanmıştır. Metinler, yayınlanma ve yayınlanmama, kavramsal sürekliliklere sahip olup olmama gibi kriterler göz önünde bulundurularak seçilmiş ve bir kavramsal sisteme işaret eden tutarlı siyasal teorinin ana kavramları serimlenmeye çalışılmıştır. Althusser’in Machiavelli okuması, genel anlamıyla Althusserci siyasal teorinin anahtar kavramlarını ortaya sermektedir. Çalışma bu temel kavramları; eğilimsellik, olumsallık, karşılaşma, konjonktür, konjonktürün içinde düşünme gibi kavramlar çerçevesinde ortaya koymuştur. Bununla birlikte çalışma felsefi tezler ile siyasal teori arasındaki ayrımları vurgulamış, Althusser’in ayrımlarını korumayı hedeflemiştir. Özgün ayrımları koruyarak Althusserci bir siyasal teorinin mevcut olabileceğini öne süren çalışma, aynı zamanda Türkçe literatürün hâkim olarak bildiği Althusser’den farklı bir Althusser yorumu sunmayı hedeflemektedir.
2020
Bu calismada Carl Schmitt’in egemenlik kuramina dair gelistirmis oldugu fikirler incelenmistir. Teoloji ile modern hukuk ve siyaset dusuncesi arasindaki baglantiyi ve geciskenligi ortaya koyan Alman dusunur, ozellikle egemenlik ve istisna hali kavramlari uzerinden bu surekliligi sistematiklestirmistir. Schmitt, egemenlik kavramini soyut anlamindan ziyade somut ve pratik duzeyde incelemeye ozen gostermistir ve egemeni “istisna haline karar veren” olarak tanimlamistir. Istisna halinde egemenin tum formel/yasal kisitlamalardan azade olmasi ve askin bir konuma yukselmesi, kavramin ancak mteolojiye referansla anlasilabilecek boyutudur. Egemen irade bu askinligini; gercek bir politik toze sahip halkin birlikteliginin, bu halkin politik karari olan anayasanin ve somut politik duzen olan devletin koruyucusu olmasina borcludur. Bu baglamda makalede oncelikle egemenligin tanimi yapilacak ve kavramin hukuki ve siyasi dusunce gelenegindeki yeri saptanacaktir. Ardindan Carl Schmitt’in egemenlik ...
2020
V DİCLE ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ DERGİSİ YAYIN İLKELERİ 1. Yayımlanmak üzere dergiye gönderilecek yazıların yayımlanmamış ya da yayımlanmak üzere başka bir yere gönderilmemiş olması gerekir.
Muhafazakar Düşünce Dergisi, 2020
In this study, Carl Schmitt's ideas on the sovereignty theory are examined. The German thinker unveils the transitional relations between theology and modern theory of law and modern political theory and systematizes this line of thought with the concepts of sovereignty and the state of exception. He tended to evaluate the concept of sovereignty in a particular and practical sense instead of adopting a general and abstract one. Also, he defined the sovereign as the one who decides on the state of exception. In the state of exception, the transcendent position of the sovereign as someone who is released from the abidance to all formal or legal norms constitutes one aspect of the concept of sovereignty which is comprehensible with references to theology. The will of the sovereign owes its transcendence to her/his role as the protector of the togetherness of the nation which has a real political substance, the state which represents the real political order, and the constitution which emerges as the political decision of the nation. In this article, the concept of will of the sovereign will be defined in respect of its presence within modern law and political theory. Then, Schmitt's ideas on the concept of sovereignty will be considered with reference to the state of exception, political, decision, political theology, democracy and dictatorship.
Amme İdaresi Dergisi
Louis Althusser’in Marksizmi özgürleştirme çabası büyük ölçüde soyut düzeyde kalan felsefi çalışmalar şeklinde görünse de, esas olarak Stalinist ideolojinin sınırlarını çizdiği geleneksel Marksist söylemde ifadesini bulan ön kabullere karşı bir itirazı dile getiriyordu. Bu çalışmaya konu olan temel sorunsal Yapısalcı Marksizmin en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Althusser’in, Marksizmi özgürleştirme kapsamında toplum ve ideoloji kavramlarını yeniden inşa etme çabası, Marksist düşünce sistemi içinde kalarak kuramsal düzeyde bir değerlendirmesi yapılmaktadır. Bu çalışmada sırasıyla Althusser’in, Hegel diyalektiğinden farklı olarak özgün bir Marx diyalektiğini nasıl kavradığını; toplumsal oluşumu meydana getiren çeşitli yapısal düzey ve kertelerin özgül etkililikte eklemlendiği, ama son kertede ekonomi tarafından belirlenen karmaşık yapının nasıl inşa edildiğini ve üretim ilişkileri ve bu ilişkilerden türeyen ilişkilerle kurulan hayali ilişkinin bir ifade şekli olarak ideolojinin toplumsal rolü üzerinde durulmaktadır.
felsefelogos - Fransız Felsefesi, 2023
Öz: Bu makalede Louis Althusser’in felsefesi bağlamında ideolojilerin kurucu kategorisi olan özne kategorisinden bahsedilmiştir. Althusser’e göre öznesiz bir ideolojiden bahsetmek söz konusu değildir. Bu sebepten Althusser’in ideolojisini anlamak için özne kategorisi açıklanmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda öznenin tanınma süreci, öznesiz bir süreç olarak tarih ve dolayısıyla hümanizm sorunundan bahsedilmeye çalışılmıştır. Marx’ın epistemolojik kopuşu gerçekleştirdiğine değinilerek ideoloji ve bilim arasındaki farklılık incelenmiştir. Epistemolojik kopuş, bilim ve ideoloji arasındaki ilişki için anahtar bir kavram olarak iş gördüğü gibi Feuerbach'ı hümanizm ve Kant-Fichte etkisindeki idealizm veya tarihselcilik gibi felsefi-ideolojik yönelimlerden kopuşu açıklamada katkı sağlayacaktır. Ayrıca Althusser’in hümanizm eleştirisi, öznesiz tarih anlayışıyla birlikte ele alınarak tartışılmıştır. Althusser’de Marksizm’in “anti-hümanist” niteliği onun gerçek kategorileri olan materyalizm ve diyalektik çerçevesinde ortaya konur. Tüm bunlar bağlamında Althusser’de ideoloji ve özne sorununun temelde Marksizm’i çeşitli türden hümanist yönelimlerden arındırma çabası olduğuna işaret edilmiştir. Bu bakımdan, Marksizm bir yandan politik bir doktrin, bir analiz ve eylem yöntemi öte yandan ise bilim olarak hem toplumlarla çeşitli insan bilimlerinin gelişimi hem de doğa bilimleri ve felsefe için gerekli temel bir araştırmanın teorik alanı olur. Anahtar Kelimeler: İdeoloji, Özne, Tarih, Tanınma, Hümanizm. The Problem Of Ideology And The Subject In Louis Althusser Abstract: In this article, the category of subject, which is the founding category of ideologies, is mentioned in the context of Louis Althusser's philosophy. According to Althusser, it is not possible to talk about an ideology without a subject. For this reason, the subject category has been tried to be explained in order to understand Althusser's ideology. In this context, it has been tried to talk about the process of recognition of the subject, history as a process without a subject, and therefore the problem of humanism. Mentioning that Marx made the epistemological break, the difference between ideology and science was examined. Epistemological break serves as a key concept for the relationship between science and ideology, and will contribute to explaining the break from philosophical-ideological orientations such as Feuerbach's humanism and idealism or historicism under the influence of Kant-Fichte. In addition, Althusser's criticism of humanism was discussed together with his understanding of subjectless history. In Althusser, the "anti-humanist" character of Marxism is revealed within the framework of its real categories: materialism and dialectics. In the context of all this, it has been pointed out that the problem of ideology and subject in Althusser is basically an effort to purify Marxism from various kinds of humanist tendencies. In this respect, Marxism, on the one hand, is a political doctrine, a method of analysis and action, and on the other hand, as a science, it becomes a theoretical field of fundamental research necessary for both the development of societies and various human sciences, as well as for natural sciences and philosophy. Keywords: Ideology, Subject, History, Recognition, Humanism.
Felsefelogos, 2016
İletişim araçlarının yapısındaki büyük dönüşüm, etik tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Son yıllarda sıklıkla gündeme gelmeye başlayan post-truth kavramı bu tartışmaların odağında yer almaktadır. Oxford Dictionary'nin yaptığı tanıma göre kamuoyunun nesnel olgulardan ziyade kişisel duygu ve inançlar tarafından belirlenmesi anlamına gelen post-truth, akademik çalışmaların da üzerinde durduğu bir kavram haline gelmiştir. Daha çok yalan haber, gerçekliğin çarpıtılması ve bu yolla kamuoyunun irrasyonel tercihler yapması çerçevesinde ele alınan kavram bu haliyle problemli görünmektedir. Bu çalışmanın temel iddiası post-truth kavramının, yalan ve çarpıtma haberlerle kamuoyunun yönlendirilmesi şeklinde tanımlanamayacağıdır. Bu bağlamda yapılan kavramsal tartışma çalışmanın yöntemini de teşkil etmektedir. İletişim araçlarının (medium) çağın hakikat algısını belirlediği iddiasında olan teknolojik determinist yaklaşım tartışmanın teorik zemini oluşturmaktadır. Tartışmadan elde edilen sonuç ise postmodernizmin hakikatin varlığını reddeden tavrının elektronik medyanın yapısından kaynaklandığı ve post-truth kavramının bu bağlamda hakikatin çarpıtılması olarak değil hakikat arzusunu yitimi olarak tanımlanması gerektiğidir.
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi • Cilt 26, Sayı 2, 2020
Debate on the Constitutional Guardianship in the Context of Schmitt’s and Kelsen’s Views
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Carl Schmitt'in 'Düşmanlık' Tasavvuru Çerçevesinde Türklük Ve Kapitalizm/ABD Düşmanlığı, 2021
Arete Journal, 2024
Alternatif Politika, 2021
Pasajlar Sosyal Bilimler Dergisi / Sayı 1: Hukuk Düşüncesi, 2019
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Anadolu (Anatolia), 2012
ViraVerita E-Dergi, 2023
Düşünbil Dergisi, 2019
Güncel Sosyal ve Beşeri Bilimler Araştırmaları: Kavramlar, Araştırmalar ve Uygulama , 2023
IJHM_International Journal of Human Mobility/İnsan Hareketliliği Ulurlararası Dergisi, 2022
The Journal of Academic Social Science Studies, 2018