Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
İzmir Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Komisyonu Pandemi Özel Bülteni, 2020
Vergi Raporu, 2020
The coronavirus (Covid-19) pandemic has severely affected businesses and employers around the world, and still continues to affect the inability to sustain economic activity. Its impact on economic activities puts employers in financial difficulties. Among the decisions taken by governments due to the pandemic are measures such as not allowing certain period of time for the activities of some businesses. The economic contraction that emerges as a result of such precautions makes it increasingly difficult for employers in terms of solvency, causing workers to be unable to receive their wages. The labour law regulations, a social policy institution, saw that there was a social risk that workers would be left without income as a result of the work stoppages due to coercive reasons such as pandemic disease and presented the concepts of short work and short work compensation and the compensation mechanism to employers and workers. Therefore, in this study, the concepts of short time work and short time work compensation, which are presented to employers as entitlements due to Coronavirus Pandemic in Turkey, and the conditions of benefit are stated within the framework of the legislation
Bu belge ile, bu tezdeki bütün bilgilerin akademik kurallara ve etik ilkelere uygun olarak toplanıp sunulduğunu beyan ederim. Bu kural ve ilkelerin gereği olarak, çalışmada bana ait olmayan tüm veri, düşünce ve sonuçları andığımı ve kaynağını gösterdiğimi ayrıca beyan ederim. (28/06/2019
al-ibar publishing, 2018
In 2020, a virus (called Kovid-19) spread from China to the entire world, killing tens of thousands of people. Various rumors, predictions and claims about the emergence of this virus have spread. Few academic doctors and intelligence experts have claimed that this virus was produced in a laboratory environment and released for a specific purpose. The common opinion on this issue is remarkable. Because his justification is very convincing. This is the summary of this claim. “The world’s population has witnessed tremendous inflation in this era. Today, the world’s population continues to rise by about nine billion. This increase will threaten human life in the near future. In fact, resources on Earth are rapidly decreasing. People will not have enough water, green spaces, and natural food; this means terrible devastation on the earth. Therefore, this large population must be reduced. ”You see, this claim is very frightening. There is an important question that comes to mind with this relationship: Could this decision have been taken by a suspicious minority to which global capitalism is subject? If the answer is "yes", then this indicates that every human being has become the target of a murder committed by this global monster. So I researched this topic within my own media and explained it in this article. I hope I am not wrong about the information that I have provided in this article.
ÖZET Bu çalışmada, Konya Büyükşehir Belediyesi yönetim erklerinde, bilimsel argümanlar kullanılarak çalışma alışkanlığının kazandırılmasına, sosyal verilerin rutin iş akışı içinde süreklilik arz edecek şekilde kullanılmasının sağlanmasına yönelik Kent Bilgi Sistemi Müdürlüğünce yapılan çalışmalardan örnekler sunulacaktır. 1.GİRİŞ Her geçen gün büyüyen şehirlerimizde, kent yaşamı içinde farklı sosyal ve kültürel farklılığa sahip olan insanlara ulaşmak oldukça zor olmaktadır. Şehir yapılaşmasının yaygın olması sahanın tümünde araştırma yapmayı beraberinde getirmektedir. Özellikle sosyal durumu itibarıyla farklılık gösteren insan guruplarına ulaşımın esas alındığı bir çalışmada sahanın tamamını taramak yerine, farklılaşmanın kümelendiği bölgelere öncelik vermek saha çalışmalarını kolaylaştırmakta, tarama çalışmalarının maliyetlerini azaltmaktadır. İnsan sosyal durumlarının farklılık arz ettiği durumlarda, Coğrafi Bilgi Sistemi Mekansal İstatistik yöntemleri ile sahaya çıkmadan tarama faaliyetlerinin planlanmasında büyük avantaj sağlamaktadır. İnsan ihtiyaçlarının kentleşmeyi ne kadar yönlendirdiği göz önüne alınırsa, mekan olgusunun bağımsız olmadığı, aksine diğer olgularla etkileşim halinde, bağımlı bir olgu olduğu görülmektedir. Mekan kavramı en çok da toplum kavramıyla karşılıklı etkileşim halindedir .(Sinan E)Kentsel alanlar, coğrafya ve insan ilişkilerinin en yoğun yaşandığı mekânlardır. En karmaşık ilişkiler, en yoğun veri akışı ve değerlendirmeleri kentsel yerleşimlerde söz konusudur. Kent nüfusunun yoğunluğu, sağlık, eğitim, ulaşım ve kültürel hizmetlerin dağılımı, bu olanaklara erişim düzeyi kentleri daha yaşanabilir ya da yaşanamaz kılmaktadır. Tüm bilim dalları, insan yaşamını daha rahat, konforlu ve güvenli hale getirmeyi amaçlamaktadırlar. Bu bağlamda, özellikle coğrafi bilgi sistemlerinin kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi konusundaki olumlu katkıları çok fazladır. (Koçak,H.) 2.PROJE AMACI Sosyal doku haritası ile amaç; Konya'nın Sosyo-ekonomik ve demografik yapısının CBS teknolojisi altlığındaçıkarılması, sosyal doku ve fakirlik haritalarının oluşturulması, belediye hizmet dağılımının sosyal boyutunungüçlendirilmesinin sağlanması, vatandaş-belediye arası etkileşimi anketler vasıtası ile desteklenmesi, şehir genelinde ihtiyaç sahibi insanların coğrafi bilgi sistemi altlığında dağılımının görülmesi,dezavantajlı grupların bulunduğu bölgelerin tespit edilmesi, bu bölgelerde sosyo–ekonomik çalışmaların yoğunlaştırılması,sosyal doku haritalarının, nazım imar planı noktasında stratejik kararlar alırken göz önünde bulundurulmasıdır. İnsan sorunlarına odaklanan Sosyal birimlerin probleme yaklaşımında, sözel sorgularla birden fazla unsuru çaprazlayarak ortaya çıkan sonucun istatistiksel anlamda bir değeri olsa da, bu sonucun mekan üzerine yansıtılması gerçekleşmeden mekan ve insan sorunu arasında bir ilişki kaçırılabilmektedir. Dezavantaj gurubuna sahip insanların bir çoğu devlet kurumlarından, ihtiyaçlarını isteyerek elde etmektedir. Bunların büyük bir kısmı toplumun genelinde, sosyal eşiğin altında kalan insanlar olmayabilmektedir.Dolayısıyla, anket çalışmasıyla elde edilen sözel tabanlı veri tabanının, hedeflenen kitleye çapraz sorgularla ulaşılmasına ilave olarak tapu,bina resimleri,mekansal analiz verilerini de kullanarak kesinleştirilmesidir. Kesinleştirilen hedef kitlenin(tespit edilmiş kişilerin) uzman ekiplerce ziyaret edilerek ,yardım talep edenlerden çok, ihtiyacı olup da yardım talep edemeyenleri tespit edebilmek nihai amacı oluşturmaktadır.
ÖRGÜTSEL DAVRANIŞ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ JOURNAL OF ORGANIZATIONAL BEHAVIOR RESEARCH , 2016
Y KUŞAĞI ÇALIŞANLARIN İŞ DEĞERLERİNİN ARAŞTIRILMASI: KONYA İLİ SANAYİ İŞLETMELERİNDE BİR UYGULAMA Öğr. Gör. İlknur ÇEVİK TEKİN* Prof. Dr. Tahir AKGEMCİ Selçuk Üniversitesi Selçuk Üniversitesi ÖZET alışanların kendi değerlerini ifade edebildikleri, onların değerlerinin anlaşıldığı bir yapının oluşturulması örgütsel verimlilik açısından önemlidir. Araştırmalar gösteriyor ki kişinin doğduğu dönem ya da kuşağı onun değerlerini, tutumlarını ve davranışlarını etkilemektedir. Pek çok çalışmada ortaya konan kuşaklar arasındaki değer farklılıklarının, iş değerlerine de yansıması beklenmektedir. Bu çalışmada, gelecek on yılda iş hayatının %75’ini oluşturması beklenen, önceki kuşaklardan oldukça farklı olduğu tartışılan Y kuşağının iş değerlerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmanın kapsamı Konya ilinde, sanayi işletmelerinde çalışan 1977-1994 arası doğumlu Y Kuşağı çalışanlardır. Veri toplama aracı olarak, Aldemir, Arbak ve Özmen (2003) tarafından, batı ve yerel kaynaklı değerler göz önünde bulundurularak oluşturulmuş, Türk kültürüne ait özellikler ile geliştirilmiş “İş Görme Anlayışı (İGA)” olarak adlandırılan ölçek kullanılmıştır. Anahtar Kelimeler: Y Kuşağı, İş değerleri, İş Görme Anlayışı A STUDY ON THE BUSINESS VALUES OF GENERATION Y EMPLOYEES : AN APPLICATION ON INDUSTRIAL ENTERPRISES IN THE PROVINCE OF KONYA ABSTRACT t is important for organizational productivity that an environment where employees can express their own values and their merits are recognized be constructed. Studies indicate that the period or the generation in which people are born affect their values, attitudes and behaviors. As have been revealed in many studies, differences among generations in terms of values are expected to have their reflections in business values, too. This study aimed to investigate the business values of generation Y, who are disputed to be significantly different from previous generations and are expected to constitute 75 % of the business life in the next decade. The scope of the study includes generation Y employees born 16 Örgütsel Davranış Araştırmaları Dergisi The Journal Of Organizational Behavior Research Cilt / Volume: 1, Sayı / Issue: 2, Yıl / Year: 2016, Sayfa / Pages: 15 – 52 between the dates of 1977 and 1994 in industrial enterprises in the province of Konya. A scale called “Turkish Work Mentality”(TWM), which was developed by Aldemir, Arbak and Özmen (2003) taking into consideration the values of Western and local origins and improved by incoporating characteristics specific to Turkish culture, was used as the data collection instrument. Key Words: Gen Y, Work Values, Work Mentality
Perspective, 2020
Aralık 2019’da ilk kez Çin’in Wuhan kentinde görülen Koronavirüs (COVID-19) salgını kısa sürede tüm dünyaya yayılarak çeşitli olumsuzlukları beraberinde getirmiştir. Bu süreçte turizmden sosyal hayata, iş dünyasından ülke ekonomilerine kadar birçok alandaki faaliyetler kesintiye uğramıştır. Söz konusu sürecin enerji piyasaları üzerindeki olumsuz etkileri ise derinleşerek devam etmektedir.
Çin'de başlayan Covid-19 salgını tüm ülkeleri olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Ülkemizde ilk Covid-19 vakası resmi olarak 10 Mart 2020 tarihinde açıklanmıştır. Vakanın ortaya çıkması ile birlikte, salgına karşı bir dizi önlemde yürürlüğe konulmaya başlanmıştır. Öncelikle, ilköğretim, lise ve üniversite eğitime ara verilmiş, kreş ve çocuk bakım evlerinin faaliyetleri durdurulmuştur. Virüs salgını nedeniyle alınan tedbirler çerçevesinde İçişleri Bakanlığı tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan/düğün salonu, çalgılı/müzikli lokanta/kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya, kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonları, her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dâhil), çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezlerinin faaliyetlerini geçici bir süreliğine durdurmuştur. Alınan önlemlerin, Nisan-Haziran döneminde 5,6 milyon kişinin işini kaybetmesine ve GSYH'nın, geçen yılın aynı dönemine göre, yüzde 15 civarında gerilemesine neden olacağı tahmin edilmektedir.
Kronolojik Sûre Tertibi Çalışmalarına Etkisi Bağlamında İhtilafa Sebep Olan Nüzûl Rivâyetleri Üzerine Bir Değerlendirme
Kur’ân’ın daha iyi ve doğru anlaşılması, öncelikle indiği döneme dair söylemlerinin bilinmesine bağlıdır. Bu da sebeb-i nüzûl rivâyetleri ile kronolojik çıkarımlar yapmaya elverişli diğer rivâyetlere müracaatı, dolayısıyla da âyet ve sûrelerin ne zaman ve hangi muhataplara seslendiğinin belirlenmesini gerekli kılmaktadır. Bu bakış açısı her ne kadar makul ve isabetli gözükse de bu türden bir çalışmanın ve elde edilecek sonuçların tutarlılığı genellikle tartışmalıdır. Çoğunlukla rivâyetlerle ilgili problemler olmak üzere, araştırmacının rivâyetlere yaklaşımı ve tercihleri de sonucu etkileyen faktörler arasındadır. Buna rağmen yapılan çalışmaların Kur’ân’ı anlama noktasında önemli katkılar sunduğu ve ilgili çalışmaların gelecekteki seyrine altyapı oluşturduğu muhakkaktır. Çalışmamızda konuyla ilgili genel bir girişten sonra yaptığımız araştırmalardan elde edilen tespitlerle birlikte, özellikle rivâyetler açısından bu tür çalışmaları zorlaştıran faktörler örnekleriyle ortaya konulmuş ve çalışmaların sonuçları hakkında değerlendirmeler yapılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na göre; anonim ve limited şirketlerde, olağan genel kurul toplantılarının her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılması gerekmektedir (TTK m.409 ve m.617). Şirketler, faaliyet dönemi olarak genellikle takvim yılını (1 Ocak-31 Aralık) tercih etmektedir. Bu nedenle anonim ve limited şirketlerde olağan genel kurul toplantılarının genel itibariyle Mart ayı sonuna kadar yapılması gerektiği gerçeği ortaya çıkmaktadır. Koronavirüs (Covid-19) salgını ile birlikte bazı kişiler açısından sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi, toplu aktivite ve organizasyonların yapılmasının yasaklanması, ayrıca toplu şekilde bir arada bulunulmaması ve sokağa çıkılmaması yönünde tavsiyelerin bulunması nedeniyle şirket genel kurul toplantılarının yoğunlukla gerçekleştirildiği bu dönemde şirketlerin genel kurul toplantılarının yapılması bakımından bazı soru işaretleri ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede aşağıdaki soruların irdelenip cevaplanması gerekmektedir.
YENİ KORONAVİRÜS (COVID-19) SALGINININ EKONOMİK VE SOSYAL HAYATA ETKİLERİNİN AZALTILMASI HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN HAKKINDA DEĞERLENDİRME
8. Uluslararası Zeugma Bilimsel Araştırmalar Kongresi, 2022
Küreselleşen piyasalarda istihdama katılım yöntemlerinin değişmesi, nüfus artışlarının istihdama yönelik talebi artırması ve teknolojik gelişmelerle insan kaynağına duyulan ihtiyacın azalması sonucunda işgücü piyasalarında değişimler ve dönüşümler yaşanmıştır. İstihdama yönelik yaşanan gelişmeler çalışma alanları, sosyal güvence yapısı, çalışma biçimleri, işçi-işveren iletişimi gibi alanlarda insana yakışır iş kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. İnsana yakışır iş kavramı ilk olarak 1999 yılında Uluslararası İşgücü Örgütü tarafından gündeme getirilmiştir. Kişiler için güvenli ve sağlıklı çalışma ortamlarının oluşturulmasına odaklanan kavram tarım sektöründe yaşanan değişim ve dönüşümler için de önemli dinamikleri içerisinde barındırmaktadır. Fakat günümüzde tüm dünyada ve Türkiye’de insana yakışır işler yaratmada önemli sorunlar yaşanmaktadır. Türkiye’de özellikle dezavantajlı, düşük gelirli ve toplumun kırılgan kesimini oluşturan kişiler insana yakışmayan işlerde daha çok istihdam edilmektedirler. Özellikle mevsimlik tarım işçileri; güvenceden korunmadan yoksun olup düşük ücret karşılıkları ve kötü çalışma koşulları ile ön plana çıkmaktadırlar. Eğitim ve sağlık imkânlarına erişimde yaşanan problemler de mevcut sorunlara eklenince çalışma alanında kaos artmakta ve kavramlar için önemli olan kilit noktalarda uyum problemleri söz konusu olmaktadır. Bu çalışma kapsamında gerçekleştirilecek değerlendirmeler iki temel amaca dayanmaktadır. Birincisi insana yakışır iş kavramının ve göstergelerinin Türkiye tarım sektörü açısından değerlendirilmesidir. İkincisi kavramının sektörün yapısal sorunları ile mücadele etmesine yönelik değerlendirmelerin yapılmasıdır. İnsana yakışır iş kavramını tarım sektörü açısından değerlendiren çalışmaların kısıtlı olması nedeniyle bu çalışmanın literatüre ve alanda yapılacak diğer çalışmalara katkı sağlanması beklenmektedir. Çalışma kapsamında ILO’nun insana yakışır iş kavramını oluşturan; istihdam, iş ortamındaki haklar, sosyal diyalog ve sosyal güvence faktörleri üzerinden bir değerlendirme yapılarak politika önerilerinde bulunulmuştur.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi olarak ilan edilen ve bir süredir ülkemizi de etkisi altına alan koronavirüs (COVID-19) salgını nedeniyle bir dizi hukuki ve idari tedbir alınmaktadır. Bunlardan biri, Ticaret Bakanlığı’nın (“Bakanlık”) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne (“TOBB”) gönderdiği bir duyuru ile karşımıza çıkmaktadır.
2014
Gunumuzde insanlar her zamankinden daha cok is ile yasar ve kariyer yolculuklari planlar hale gelmistir. Bir taraftan “iskoliklik” moda bir davranis olmaya bir taraftan kariyer kavrami yeni anlamlar kazanmaya baslamistir. Bugunku kariyer yaklasimlari geleneksel kariyer kaliplarindan uzaklasip daha fazla hareketlilige ve bireyin kendi kariyerinin sorumlulugunu kendi eline almasina yonelirken orgutsel sinirlar kariyer acisindan asilmaya ve bu baglamda da sinirsiz ve degisken kariyer kavramlari onem kazanmaya baslamistir. Bireyin yeniden kesfettigi is hayatinda cikacagi kariyer yolculugu kacinilmaz olarak daha fazla calismayi gerektirmektedir. Iskoliklik ve kariyer kavramlarinin birlikte degerlendirildigi calismalara ise yazinda ihtiyac duyulmaktadir. Dolayisiyla, bu calisma iskolikligin calisanlarin sinirsiz ve degisken kariyer yonelimleri uzerindeki etkilerinin tespit edilmesini amaclamaktadir. Elde edilen bulgular iskolikligin calisanlarin sinirsiz kariyer yonelimleri uzerinde etkis...
2021
Aim: In the study, it was aimed to determine the relationship between n the stigmatization levels of health workers and demographic variables in the COVID-19 epidemic. Methods: This research was carried out with the participation of 327 healthcare workers working at the Health Sciences University Gulhane Training and Research hospital. In the study, the Health Worker Coronavirus Stigma Scale was used to examine the coronavirus stigma levels of healthcare workers according to demographic variables. Results: In the study, a significant difference was found among the independent variables affecting the coronavirus stigma levels of healthcare workers according to their educational status. According to the correlation analysis findings, it is seen that there is a statistically significant and positive relationship between the sub-dimensions of the scale and the general scale level (r≥0,80; p<.01). When the average values of the scale and its sub-dimensions are examined, it is seen that the coronavirus stigma levels of healthcare workers are moderate. Conclusion: With stigma, the effects of the epidemic on health workers continue for a long time and can cause more devastating consequences. Therefore, psychological and behavioral support should be given to healthcare workers who are faced with stigma during the COVID-19 epidemic.
Bir alıcı-tedarikçi ilişkisinin yönetilmesinde biçimsel bir yönetişim mekanizması olan sözleşmelerin içeriğinde belirlenmesi gereken kritik konulardan birisi sözleşme süresidir (Beulen ve Ribbers, 2002). Sözleşme süresi alınacak hizmette meydana gelecek artışın avantajları ile meydana gelecek maliyetler arasında dengenin sağlandığı bir optimizasyon süreci olarak düşünülebilir (Crocker ve Reynolds, 1993). Örneğin sözleşme sürelerinin uzaması bir yandan sözleşmelerin tekrar yenilenmesi için gerekli müzakere maliyetlerini düşürürken bir yandan tarafların çevredeki değişime cevap verme yeteneklerini kısıtlamaktadır (Saussier, 1999). İşlem maliyeti teorisi bakış açısıyla sözleşme süresi alıcı ve tedarikçi arasındaki mübadeleye konu olan işlemlerin varlık özgüllüğüne ve belirsizliğine bağlı olarak farklılık göstermektedir (Joskow, 1987; Saussier, 1999). Bu çalışmanın amacı havacılık sektöründe faaliyet gösteren havayolu işletmeleri ve onların tedarikçisi olan yer hizmeti işletmeleri arasında imzalanan sözleşmelerin sürelerindeki farklılığının kaynaklarını işlem maliyeti teorisi bakışıyla anlamaya çalışmaktır. Bu çalışmada Atatürk Havalimanı'nda faaliyet gösteren 3 yer hizmeti işletmesinin 46 farklı yabancı havayolu işletmesi ile imzaladıkları hizmet sözleşmelerinin verilerine dayalı olarak ampirik bir araştırma gerçekleştirilecektir.
Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, 2017
ÖZ Acil servisler farklı şikâyetlerle gelen hastaların aynı anda bakıldığı, hastaların yaşamları ile ilgili kritik kararların kısa sürede verildiği, ölüm oranlarının yüksek olduğu üniteler olduğundan, çalışanlar açısından oldukça stresli ve tehlikeli ortamlardır. Burada çalışanlar zorlu çalışma şartlarının yanında, sağlıklarını tehlikeye sokacak birçok problemle karşılaşmaktadır. Sağlık çalışanlarının bu bağlamda yaşadıkları problemlerin ortaya konulması ve gerekli önlemlerin alınması işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından büyük bir önem taşımaktadır. Bu araştırmanın amacı Konya " da farklı hastanelerin acil servislerinde görev yapan sağlık çalışanlarının işçi sağlığı ve güvenliği kapsamında yaşadıkları problemlerin belirlenmesidir. Araştırma 2014 yılında gerçekleştirilmiş olup tanımlayıcı nitelikte bir çalışmadır. Araştırmada katılımcılara yöneltilen sorular, literatür bilgileri ve acil servis çalışanların tecrübelerine dayalı olarak geliştirilmiştir. Araştırma kapsamında 9 farklı hastanede görev yapan ve çalışmaya katılmayı kabul eden 241 sağlık çalışanına, yüz yüze anket tekniği kullanılarak sorular yöneltilmiştir. Elde edilen bulgular SPSS 20,0 paket programında değerlendirilmiş ve veriler üzerinde tanımlayıcı istatistikler yapılmıştır. Araştırmaya katılanların 124 (%51,5) erkek, 117 " si (%48,5) kadınlardan oluşmaktadır. Katılıcımlar içinde hemşireler (%37,8), temizlik elemanları (%24,9), ATT (%17,8) ve hekimler (%8,7) en büyük grupları oluşturmaktadır. Katılımcıların 68 " i (%28,2) çalışma ortamında kendisini güvende hissetmediğini, 149 " u (%61,8) ise kısmen güvende hissettiğini belirtmiştir. Katılımcıların % 85,9 " u çalışma ortamında sözlü hakaret, saldırı ve fiziki şiddet riski ile %77,2 bulaşıcı hastalık riski ile karşı karşıya olduğunu, %44 " ü ise en az bir defa kesici delici alet yaralanması yaşadığını belirtmiştir. ABSTRACT Emergency departments, in which the patients come with different complaints are looked at the same time, are very stressful and dangerous environments for employees because the critical decisions about the lives of the patients are given in a short time, the death rates are high. In addition to the difficult working conditions, employees are faced with many problems that can put their health in jeopardy. In this regard, establishing the Bu çalışma 13-15 Ekim 2017 tarihinde düzenlenen 1.Uluslararası 11. Sağlık ve Hastane İdaresi Kongresi " nde özet bildiri olarak sunulmuştur.
Fotoğrafın icadı, ilk filmleri olanaklı kılan bir dizi keşfi başlatmıştır. Nitekim sinemacılar ilk filmleri oluştururken çoğunlukla basit bir yol izlemiştir: Çekim için ilginç bir konu bulunmuş ve olayların yalın halleri kayıt altına alınmıştır. Bununla birlikte, çekimlerin öykü ile uyumlu bir biçimde sıralanması, “kurgu” kavramını ortaya çıkarmıştır. Böylelikle yönetmenler yeni anlatım yöntemlerini denemeye başlamıştır. Çünkü kurgu, film diline özgü bir anlatım yöntemidir. Kurgu için kullanılan bir diğer yaygın tanım da, “montaj”dır. Sinemada ve televizyonda görüntüleri ve sesleri düzenleyen kişiler için “kurgucu” ya da “montajcı” ifadeleri kullanılmaktadır. Yapımsonrası aşamada kurgucu, sanatsal ve teknik becerilerini birbirinden bağımsız çekimleri birleştirmek için uygular. Bir sinema filminde, kurgucu ve kurgu asistanlarından oluşan bir ekip çalışabilir. Ancak televizyona yönelik yapımlarda çoğunlukla, kurgu sürecinde bir ya da iki kurgucu bulunur. Televizyonda çalışma koşulları değişkendir. Bu nedenle, bazı yapımlarda kurgucu aynı zamanda tüm kurgu sürecini yöneten kişi veya kişiler de olabilir. Çalışmanın amacı, kurgucuların mesleklerinde yaşadıkları değişimleri ve sorunları ortaya koymaktır. Araştırmada, meslek sorunlarına yönelik akademik kaynakların yetersizliğinden ötürü, bir anket uygulaması yapılmıştır. Bu bağlamda, anket soruları meslek sorunlarına ve çalışma koşullarına yönelik hazırlanmıştır. Soruların analizinde, “SPSS for Windows” yazılımından yararlanılmıştır. Anket çalışması, betimsel türde bir çalışmadır ve analizin farklı alanlarda çalışan kurgucular ile yapılması araştırmanın temel kısıtıdır. Elde edilen bulguların bazıları, tablolar yardımıyla yorumlanmıştır. Sonuç bölümünde, Türkiye’de kurgu sektöründe çalışan kişilerin meslek sorunları özetlenmektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.