Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
27 pages
1 file
Bir ödev olup bilimsel nitelik taşımamaktadır.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2015
İncil'de Aziz Pavlos'un uğradığı kentler arasında bahsedilen antik Lystra'nın yeri, bugünkü Konya-Hatunsaray olarak kabul edilir. Bu Roma koloni kentinden günümüze ulaşabilen pek bir iz bulunmamasına karşın, bölgenin erken Hıristiyanlık döneminden başlayarak şenlendiği anlaşılıyor. Hatunsaray çevresinde parçalı yerleşimler halinde gelişen Gökyurt/Kilistra, Güneydere/Botsa ve Yeşildere/Detse kentlerindeki kaya oyma mimarlık ürünleri bölgenin Roma ve Bizanslı kimliğini gözler önüne sermektedir. Osmanlı arşiv belgelerine göre Hatunsaray ve çevresinin Türkleşip-İslamlaşma süreci, Selçuklu döneminden itibaren kurulan tekke ve zaviyelerin yardımıyla, ancak XVII. yüzyılda tamamlanabilmiştir. Geç Osmanlı döneminde Hatunsaray civarında yerel tarzda çok sayıda cami ve mescidin inşa edildiğini söyleyebiliriz. Bölgede geleneksel ahşap direkli camilerin yanında düz ahşap tavanlı mahalle mescitleriyle de karşılaşılmaktadır. Bu çalışmada, 2012 yılından itibaren yürüttüğümüz "Ortaçağdan Günümüze Konya ili ve Güneybatı İlçeleri" konulu yüzey araştırması kapsamında, Hatunsaray ve çevresinde incelenen tarihi niteliğe sahip, 13 adet cami ve mescit tanıtılmaktadır. Bu kapsamda, yapıların tarihlendirme sorunları yeni buluntu ve araştırmalar ışığında ele alınarak, bölgenin Türk-İslam dönemiyle değişen sosyokültürel ve fiziki çevresi tanımlanmaya çalışılacaktır.
Journal of International Social Research
Öz Karadeniz Bölgesi kıyı şeridinde önemli sayılabilecek bir ahşap cami geleneği fark edilmektedir. Denize paralel uzanan sıra dağların üzerindeki büyük ormanların bölgedeki ahşap camii geleneğinin oluşmasına katkı sağladığı söylenebilir. Karadeniz Bölgesindeki ahşap mimari konusunda çalışan ilk araştırmacılardan biri olan Ekrem Hakkı Ayverdi, Batı Karadeniz bölgesindeki ahşap camileri candı (çantı) camiler başlığıyla ele almış ve hemen hiçbir literatürde yer verilmeyen fakat oldukça kıymetli birer kültür mirası olan ve çeşitli nedenlerle sürekli yok edilen bu camilerin araştırılarak sanat değerlerinin ortaya çıkarılması gerektiğini ifade etmiştir. Çantı, yontulmamış ya da kereste haline getirilmiş uzun ahşap perdelerin geçmeler aracılığıyla birbiri üstüne oturtulması (yığma olarak) tekniğiyle oluşturulan bir yapım tekniğidir. Bu yapım tekniğinde genellikle köşelere gelen uçlar oyulur ve bu suretle ahşap perdeler birbirine geçmelerle köşelerde bağlanır. Ormanlık alanın bol olduğu Türkiye'de dâhil hemen her ülkede görülen bu yapım tekniği ülkemizde daha çok Karadeniz bölgesindeki yapılarda görülür. Son yıllardaki yayımlanan çalışmalar sonucunda Samsun ve çevresinde hatırı sayılır çantı tekniğinde geleneksel ahşap cami yapım geleneği fark edilmiştir. Biz de yaptığımız çalışmalar ile Karadeniz Bölgesi'ndeki çantı geleneğinin bilinmesi ve tanınması çabalarına katkı sunmaya gayret ediyoruz. Bu çalışmanın gayesi ise henüz haklarında çalışma yapılmamış Samsun'a bağlı Yakakent ilçesindeki iki ahşap caminin incelenerek tanıtılmasına matuftur.
Yapının planı önce Niemann tarafından 1890 da yayınlanmıştır(1). Bunu Rott'un, 1908'de(2) Verzone 'nin 1954'de(3) ve Ballance'ın 1955'de(4) yayınlanan plan ve incelemeleri takip ediyor. Ayrıca, Strzygowski, Schultze, Riefstahl ve nihayet Krautheimer gibi Sanat tarihçileri yapıdan genel bir çerçeve içinde bahsediyorlar(5). Aşağıdaki çalışma, 1967 ve 1968 Ekiminde, Sayın Ord. Prof. Dr. A. M. Mansel'in yönetimindeki Perge kazılarında bulunduğum sırada hazırlanmıştır. Yapının yeni, bütün bir plânını çıkarmak fırsatını bulamadım. Ballance'ın planını kontrol ve düzeltmekle yetindim. (Plan) Cumanun Camisi şimdiye kadar yapılan çalışmalarda belli başlı üç konstrüktif devreye ayrılmıştı. Biz yapıyı beş ayrı devrede ele almayı daha doğru buluyoruz. Ve genellikle birinci kilise olarak tanımlanan kalıntıların iki yapı devresine ayrılabileceğini göstermek istiyoruz. Birinci Devir: Bu devreye ait kalıntılar, haçvari ve L planlı ayak sistemi, Apsid ve iki yanındaki odaların alt kısımları, yapının Kuzey ve Batı duvarları ile Güney duvarıdır. Birinci kilisede geniş bir orta nef yan kanatlarıyla birlikte bir karenin içine yerleştirilmiştir. Karenin Doğusunda Apsid ve yan odaları, Batı kenarı boyunca da narteks yer alır. Apsid çıkıntı yapmamaktadır; Pastophoria ile birlikte düz bir Doğu cephesi meydana getirir. Orta nef, Batı -Doğu aksı boyunca, haçvari planlı ayaklarla derinlikleri a, 2a, a olmak üzere üç bölüme ayrılmıştır. Orta bölüm, nefin genişliği de 2a olduğundan, köşelerinde haçvari planlı ayaklar bulunan bir kare meydana getirmektedir. Böylece orta nef bir yarım kare, bir kare ve bir yarım kareden meydana gelen bir şemayla tarif edilebilir. İlk kilisenin yan nefleri için bir şey söylemek, tanımlamaya çalışmak oldukça güçtür. Daha sonraki ekleme ve değişiklikler yapının bu kısımlarında kazı yapılmadan geçerli olabilecek bir tahminde bulunmayı zorlaştırmaktadır. Sadece narteksin Güney-Doğu köşesinde yan dış nefe giriş kapısı yerinde durmaktadır. Esas nefin ortasındaki kareyi meydana getiren haçvari ayakların kollan birbirine eşit değildir. Karenin köşeleri olan kollar kendi aralarında eşit ve diğerlerinden uzundurlar.. Buna bakarak esas nefle yan nefler arasında, bu kısımda ayak veya ayaklar bulunmadığı ileri sürülebilirdi. Fakat haçvari ayaklar arasındaki açıklık, bu kollardan çıkabilecek kemerlerin inceliği de düşünülerek böyle bir tamamlamayı zorlaştırmaktadır. Bu sebeple, haçvari ayaklar arasında yan nefler tarafında en az bir ayak bulunduğu düşünülebilir. Yapının örtüsünün ahşap olduğu taşıyıcı elemanların boyutlarıyla anlaşılmaktadır. Esas nefin kare planlı orta bölümüne gelince bu kısmın ahşap bir kubbeyle örtülmüş bulunduğu düşüncesindeyiz. Verzone de aynı fikri ileri sürmüştür. Anadolu ve Suriye'de ahşap, tuğla veya taş kubbenin gelişimi sorunu tartışmalı bir konu olmakta devam ediyor. Bu, sorunun ayrıntılı bit tartışması yazımızın sınırları dışında kalmaktadır. Fakat konumuzla ilgisi yönünden bazı temel sorunları tekrarlamayı faydalı buluyoruz. Kubbenin gelişimi esas olarak geçiş elemanı sorununa dayanıyor. Batıda kare biçimin üzerine kubbe yerleştirilmesi, yanılmıyorsak İ.S. III. yüzyıldan ötesine gitmemektedir. Doğuda ise tromp ve pandantifin daha önce gelişmesi, kare bir hacmin kubbeyle örtüldüğü örneklerin II. yüzyıldan itibaren görülmesine imkân vermiştir. Yine Batıda kubbe uzun bir süre sekizgen ongen gibi çok kenarlı yapıların örtüsü olmakta devam ediyor. Buna karşılık özellikle Şaşani yapılarında III. yüzyıldan itibaren tromplu kubbe kare planlı salonların örtüsü olmuştur. Başka bir deyişle Doğuda kubbeden döşeli tabana geçiş yukarıda çözülmüş, geçiş elemanlarının biçimi Batıda görüldüğü gibi zemine inmemiştir. Roma dünyasında İran -Anadolu veya
Konya Kitabı XIX-Türkiye Selçukluları ve Konya, 2023
Konya, the ancient capital city of the Seljuk State of Turkey, is also the capital of Seljuk architecture with its monumental works. Adorned with structures such as mosques, masjids, madrasas, caravanserais, and tombs; the city had been the starting point of the artistic and architectural process that influenced other Seljuk cities in Anatolia while creating the Seljuk classical style. The city, which also experienced political peaks and turmoil, made good use of the long period it spent in the Turkish-Islamic fabric; it experienced an architectural breakthrough, the effects of which continued until the era of Ottoman classical architecture. Undoubtedly, the most important works of this period were mosques. Even though the majority of the mosques built by the Seljuks in Konya, they have not survived to the present day, or their purpose of use have changed, the buildings which preserve their originality have formed successful examples of the Seljuk classical era with their plan schemes, minarets, mihrabs with tile mosaic technique altars and wooden pulpits. Masjids, on the other hand, are the small works where the Seljuk tradition is most evident. Masjids are the origin of post-Seljuk Anatolian masjids with their single domes, sometimes built with a brick minaret and tiled mihrabs.
The Mosques and Mescids in Konya-Hatunsaray and Its Vicinity The location of the ancient Lystra, among the cities mentioned in the Bible visited by St. Paul is considered to be the today’s Konya-Hatunsaray region. Despite the absence of the exact visible remains of this Roman settlement, it is understoodthat the area was populated beginning from the early Christian period. The rock carving architecture in Gokyurt/Kilistra, Guneydere/Botsa and Yesildere/Detse districts developed as separate settlements reveal the Roman and the Byzantine identity of the region. According to the Ottoman archive records, the Turkization-Islamization process of Hatunsaray and its vicinity could be completed yet in the XVIIth century with the help of the tekkes and zawiyahs, established from the Seljuk period onwards. It can be said that many mosques and masjids in vernacular style were built in the late Ottoman period. Besides the traditional mosques with wooden columns, the masjids covered with flat wooden ceilings are also encountered in the region. In this study, thirteen mosques and masjids which show historical features are introduced within the scope of the survey titled “From Medieval to the Present Konya Province and South-western Districts”. In this context by examining the dating problems of these buildings in the light of the recent findings and researches, the region’s changing socio-cultural and physical environment with the Turkish-Islamic period will be attempted to describe.
2008
Camilerde, Cuma ve bayram gunlerinde hatibin uzerine cikarak hutbe okudugu merdivenli, yuksek bir kursu olan minberler zaman icinde esas sekline kavusmustur. Daima mihrabin sagina konulan minberler, camilerin en onemli ve en suslu kisimlarindan birini teskil ederler. Bu calismamizda Erken Osmanli Donemine ait minberler form ve susleme acisindan ele alinacaktir. Calismamiz selâtin camilerle sinirlidir. Osmanli Selatin Camileri icerisinde Erken Doneme ait orijinal uc tane ornek ulasmistir. Erken Donemde minberler form ve susleme acisindan agirlikli olarak Selcuklu gelenegini devam ettirmektedir. Bunun yani sira motif ve formlarda yenilikler kendini hissettirmektedir. Minber yuzeyleri geometrik ve bitkisel olarak yogun bicimde suslenmistir. Bu ornekler Sultan camilerinde yer aldiklari icin donemin sanat anlayisini en ust duzeyde uzerlerinde gormek mumkundur
2024
During the survey findings in Çorum/Bayat district, structures built with the çantı technique were identified. Seeing similar examples of this architectural structure, which is widely used in the Karedeniz region, in the Bayat district, constitutes a step in determining the location and importance of other structures (mosques, tombs, schools, barracks, residences, graves/gravestones, fountains, baths, etc.) to be identified throughout Çorum. Çorum is a city where various cultures live and produce many works. Therefore, it seems possible to find examples of different building groups and materials and to follow the architectural development until today by questioning the reasons why they were preferred. Scope of work; The plan, mass composition, material-technique and decoration features of Ahacık Village Yüceardı District Mosque, Falı Village Mosque and Yenişıhlar Village Mosque, which were built in late dates, were examined in detail. Among these works, the Yüceardı District Mosque was built with two floors, with a village chamber on the lower floor and a mosque on the upper floor, while the other two buildings were designed as one storey. Among these structures, Yenişıhlar Mosque, with its location and dimensions, suggests that it was built as a Ulu Mosque. The village people call this work, which was moved from its original place, the Grand Mosque. The use of wooden material since ancient times has brought technical development and types. The saddle notch technique was used in the cracks at the corners of the studied buildings. This technique increases the strength of the structure of the building and allows it to work together. Considering the decorative features, we can say that although the interiors of the buildings are simple, they have a unique character in terms of ceiling designs. It is possible to see examples of such designs in the northern regions of Çankırı, Kastamonu, Sinop and Çorum. As a result, this study tried to evaluate the importance of structures Geleneğin Devamı Çorum/Bayat’ta Çantı Tekniğinde İnşa Edilmiş Camiler that have not been examined before in terms of art and architectural history. These works, which represent the building architecture in the north of the Çorum region, are important in terms of the settlement history of the region. However, preserving the identified samples and transferring them to future generations should be seen as a national responsibility.
2006
Calisma kapsaminda, Konya kent merkezinde yer alan camilerin mimari ozellikleri acisindan analitik degerlendirilmesi yapilmaktadir. Konya, istatistiksel verilere gore sayica en cok camiye sahip kentler arasinda baslarda yer almaktadir. Cami basina dusen nufus sayisi itibari ile de dikkat cekicidir. Diger taraftan Konya, Anadolu Selcuklularinin baskentligini yapmistir. Basta dini yapilar olmak uzere Selcuklu Mimarliginin gelismis ornekleri burada insa edilmistir. Bu anlamda, Konya’nin ‘Mabet Mimarisi ‘ olarak onemli bir tarihsel birikimi vardir. Gunumuz cami mimarisinin de dogal olarak bu birikimden yararlanmis olmasi umulur. Calisma bu baglamda bilimsel olusuna ek olarak populer bir anlam da tasimaktadir.
Bu çalışmada, Isparta'nın Senirkent İlçesi'nde yer alan Osmanlı Dönemi'ne ait Şeyhler Camisi ele alınarak tanıtılacaktır. 1854 yılında inşa edildiği anlaşılan caminin banisi bilinmemektedir. Dikdörtgen planlı olan cami içten ahşap düz tavan, dıştan ise kırma çatıyla örtülmüştür. Genel olarak süsleme açısından sade tutulan caminin harim güney duvarı ile mihrabında süslemelerle karşılaşılmaktadır. Caminin her ne kadar 16. yüzyılda inşa ettirildiği ileri sürülse de günümüz mimari ve süsleme özellikleri dikkate alındığında 19. yüzyıl dönem özelliği taşıdığı ileri sürülebilir. Bu nedenle, camiye daha sonraki yıllarda birçok onarım ve eklemelerde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Cami, Antalya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu tarafından 2008 yılında tescillenerek koruma alınmıştır. 2022 yılında ise caminin restorasyon ve restitüsyon projeleri "Hekart Mimarlık Ofisi" tarafından hazırlanmıştır. Yapının plan, malzeme ve süslemeleri bütün ayrıntılarıyla incelenerek hem çevre ilçe, kasaba ve köylerdeki camiler hem de Anadolu Türk Sanatı içerisindeki yeri ve önemi ortaya konulmaya çalışılacaktır. 19. yüzyılın ikinci yarısında inşa ettirildiği düşünülen cami günümüzde ibadete kapalı durumdadır
2008
Erken donem Osmanli selâtin cami mihraplari, Anadolu Selcuklu ve Beylikler donemi uygulamalariyla benzer ozellikler gostermenin yaninda, klâsik oncesi bazi yeniliklerin de izlendigi ozgun bir hazirlik surecini yansitmaktadir. Bu mihraplar, tasarim ve susleme ozellikleri bakimindan ortak bir uslup birligi tasimazlarken, erken Osmanli mimarliginin diger kultur cevreleriyle olan etkilesimlerini gostermeleri bakimindan onem arz ederler. Bu calismada; 14. yuzyildan 15. yuzyilin ortalarina kadar olan surecte insa edilen selâtin cami mihraplari, malzeme ve teknik, elemanlarin bicimlendirilis ve susleme ozelliklerine gore incelenerek, belirli tipolojik gruplar altinda degerlendirilmislerdir. Ayrica erken donem selâtin cami mihraplarinin, Selcuklu ve Beylikler devri mihraplari ile klâsik Osmanli donemi uygulamalari arasindaki iliskisi uzerinde durularak, erken Osmanli mimarliginda hakim olan mihrap tasarimlarinin cozumlenmesine katkida bulunulmaya calisilmistir
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Ortaçağ'dan Günümüze Rumkale ve Halfeti, 2022
Online Journal of Art & Design, 2023
Safran Kültür ve Turizm Araştırmaları Dergisi, 2019
Akademi Sosyal Bilimler Dergisi, 2021
Anadolu Kültürlerinde Süreklilik ve Değişim - Dr. A. Mine KADİROĞLU'na Armağan, 2011
Ortaçağ Araştırmaları Dergisi, 2021
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
https://ozandgonulal.blogspot.com/2020/05/bursa-demirtas-pasa-cami-dr.html, 2020
Turk Dunyasi Dergisi, 2017
Middle East Technical University, Faculty of Architecture, 1979
https://ozandgonulal.blogspot.com/2020/05/ankara-karacabey-camisi-kubbeye-gecis.html, 2020
Sanat tarihi dergisi, 2021
Tasavvur / Tekirdağ İlahiyat Dergisi