Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2017, Adalet Yayınevi
…
11 pages
1 file
Hacettepe hukuk fakültesi dergisi, 2022
ÖZ Kökeni "iktidarın kaynaklandığı mercii olarak halkın kendi yaşadığı topraklar üzerinde kolektif olarak sahip olduğu haklar" düşüncesine-dolayısıyla modern dönem bağlamında 18. Yüzyılın Amerikan ve Fransız Devriminekadar takip edilebilir olmakla birlikte, kendi kaderini tayin hakkı başlığı altında sürülen iddiaların küresel ölçekli güç mücadelesini belirleme kapasitesini edinmesi 20. Yüzyılı bulmuştur. Avrupa'da ulusal sorunla kesişen, ulus-devlet-imparatorluklarının birbirlerine karşı mücadelelerinde gündeme gelen, erken yüzyıl devrimleri ve Birinci Dünya Savaşı ortamında tatbikat ABSTRACT Although its origins can be traced back to the idea of "the collective rights of the people over their own lands as the authority from which power originates"thus, in the context of the modern period, until the American and French Revolution of the 18th century-the claims under the title of right to selfdetermination acquired the capacity to determine the global-scale power struggle in the 20th century. The claims of self-determination, which intersected with the national problem in Europe, came to the agenda
Tarix və onun problemləri, 2023
Sovyetler Birliği 1917 yılında devrimle başlayan iktidarını içinde Türk Dünyası’nın da bulunduğu topraklarda sürdürmüştür. Geniş bir coğrafyada yer almasının da neticesi sayılabilecek bir insan çeşitliliğine sahiptir. Farklı milliyetlerden ve dinlerden pek çok insanın yaşam sürdüğü Birlik’te temel kimlik milliyetlerden ve dini mensubiyetlerden arındırılmış bir Sovyet insanı üzerine kurgulanmıştır. Sovyet halkı inşa etmek zorun yanı sıra yerine göre rızayı da beraberinde getirmiştir. 1917 Ekim Devrimi ile beraber Türk Dünyası coğrafyasının da içinde olduğu topraklarda Çarlık Rusya’dan farklı bir sosyal gerçeklik iddiasında olan Sovyetler Birliği yetmiş yılı aşkın bir süre hüküm sürmüştür. Bu süre boyunca “bir etni-bir toprak” ilkesine, “kendi kaderini tayin” hakkına yönelik kamu politikalarıyla sınırların yeniden çizildiğini söylemek mümkündür.
Of nations to self-determination
Dünyada devletsiz halklar: hakların kendi geleceklerini belirleme hakları saklıdır..Aralarında Kürtler, Filistin, Batı Sahra, Tibet, Berberiler, Katalonya, Bask ülkesi, Quebec, İskoçya, Aborjinlerin de olduğu dünyanın farklı kıtalarında toplam 32 devletsiz halk bulunuyor. Bunların içinde Kürtler en büyük çoğunluktur. Bugün gelmiş bulunduğumuz aşamaya kadar insanoğlu, neredeyse tarihin her döneminde, temel hakları için mücadele vermiştir. Söz konusu mücadele temel olarak devlet yetkisini kullanan veya yönetimi elinde bulunduranlara karşı verilmiştir. İktidarı elinde bulunduranlar her dönem için kendine özgü şartlar, anlayış ve düşünce tarzları çerçevesinde iktidarın kaynağını açıklamaya çalışmışlardır. Ortaçağın sonlarına gelindiğinde aydınlanma ile birlikte ve büyük çapta yaşanan din savaşlarının getirdiği yıkımın ardından iktidarların meşruiyet zemininde değişiklikler meydana geldi. Artık iktidar dini temellerden çok devletin ülkesi üzerinde yaşayan insanlara, başka bir anlatımla, topluma dayandırılmaya başlandı. Bu aşamadan sonra yönetimlerin toplumun iradesine dayanması, halk tarafından seçilmesi ve denetlenmesi fikirlerine kendi geleceğini belirleme hakkı (self-determinasyon) kaynaklık etmiştir. Artık halk iktidarın kaynağı ve belirleyicisi konumuna gelmiştir. Amerika nın bağımsızlığı ve Fransız devrimi söz konusu hakkın hızla gelişmesine ve evrenselleşmesine katkı sağladılar. 19. yüzyıldan hızla gelişmeye başlayan milliyetçilikle birlikte kendi geleceğini belirleme hakkı birleşmelere ve büyük devletlerin oluşmasına hizmet etti ancak 20. Yüzyıl başlangıcından itibaren mikro milliyetçiliğin artmasıyla kendi geleceğini belirleme büyük imparatorlukları çökertme enstrümanlarından biri olarak kullanıldı ve imparatorlukların çökmesiyle birçok topluluk, bağımsız devlet olarak yoluna devam etme isteğiyle, sahneye çıkmıştır
Özet Halkların kendi kaderini tayin etme kavramı uluslararası hukukda zaman içinde dışsal (external) boyutuna –ki genellikle bölünme (secession) ile ilişkilendirilmiştir-yanı sıra, katılımcı demokrasi ve ülke içindeki azınlıkların çoğulçu bir şekilde varol-malarını öngören bir içsel (internal) boyutu da eklemlediği bir geli-şime uğramıştır. Ancak, kendi kaderini tayin hakkının Türkiye'de Anayasa Mahkemesinin kararlarında nasıl yorumlandığı konusu-nun incelemesi göstermektedir ki, mahkeme bu kavramı militan milliyetçi demokrasi anlayışına uygun olarak yorumlamış ve hakla-rın kendi kaderini tayin hakkı kavramının zaman içinde uluslarara-sı hukukda uğradığı değişik yorumlarına kaygısız kalarak, statik yorumunda ısrar etmiştir. Bu makale halkların kendi kaderini tayin hakkının uluslararası hukukta geçirdiği gelişimi incelemekte ve Türk Anayasa Mahkemesinin içtihatlarının bu gelişimler ışığında bir okumasını yapmayı amaçlamaktadır. Bu çalışma ayrıca Anayasa Mahkemesinin özellikle Kürt politik parti kapatma kararları ile Kürtlerin etnik-kültürel ve politik taleplerini yok sayan, arkaik ve antidemokratik yorumlarına nasıl bir yasallık kazandırdığını incele-mektedir.
Kosova'yi 3000 yil önce ilk iskan edenlerin Akdeniz kavimleri olduguna inaniliyor. Son iki bin sene boyunca da bir çok göç dalgalarinin son duragi oldu. Akinlarla bölgeye girip de yerlesip kalanlar arasinda Hunlar, Iskitler, Illiryalilar, Mogollar bile var. MS altinci ve yedinci yüzyillarda kuzeyden Slav kavimleri de indiler. Ancak Kosova'ya medeniyet kimligi veren gelismeler, on birinci yüzyildan itibaren, Islam tebligcisi tarikatlarin bölgeye girmesiyle baþladi. Medeniyet kimligi, 1389 Kosova Savasi'ndan itibaren 1913'e kadar Osmanli semsiyesi altinda geçen bes yüz yila yakin dönemde kesinlesti.
DergiPark (Istanbul University), 2023
Habernews Sanat Portalı, 2021
Coğrafya kaderdir. Anadolu da bizim kaderimizdir. Anadolu kültürünün bir çok uygarlığın kesiştiği bir mozaikten oluştuğunu düşündüğümüz de, ne büyük bir mutluluk... Yunan, Roma, Bizans, Selçuklu, Osmanlı, Orta Asya Türk kültürü... Bu toplumda en eski uygarlıktan en yakın tarihlisine kadar her uygarlığın bir izi vardır. Dolayısıyla, tek tek hepimiz farkında olmadan bu uygarlıkların kültürlerinden etkilenmişizdir, yoğrulmuşuzdur. Coğrafya kaderdir! Bu coğrafyanın insanı, bu coğrafyanın sanatçısı yaratma arayışında kendine-kökenine dönmeyi tercih ettiğinde Anadolu' nun kozmopolit yapısının arkaik imgelerinden esinlenmeyi tercih etmektedir.
Günümüzdeki kendi kaderini tayin tartışmalarının, her etnik gruba ayrılma hakkının tanınmasını savunanlarla, her ne olursa olsun mevcut devletlerin toprak bütünlüğünün korunması gerektiğini savunanlar arasında geçtiği söylenebilir. Liberal siyaset teorisine göre bireylerin devletin ihlal etmemesi gereken ahlaki hakları bulunmaktadır ve devletlerin meşruiyeti bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasına bağlıdır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2008
Türkiye-Balkan Devletleri İlişkileri, 2023
İTÜ MİMARLIK FAKÜLTESİ , 2019
KaosQueer+ Queer Çalışmaları Dergisi, 2020
Akaid ve Kelam İlminde Aklın ve Vahyin Yeri
BALKAN ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2015