Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
10 pages
1 file
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi
Sivil itaatsizlik, insanlık tarihi kadar eski bir pratiktir. Vicdani Ret pratiği ise üniter devletle birlikte ortaya çıkmıştır. Farklı dönemlerde ortaya çıksalar da, iki pratiğin ortak yönlerinin farklı yönlerinden fazla olduğu kesindir. Sivil itaatsizliğin temel unsurları vicdani ret pratiğinde de görulmektedir. Temel unsurların yanısıra her iki pratik de kolektif, politik ve savaş karşıtıdır ve demokratik olmayan yasaya karşı ciddi bir eylem biçimini ifade eder. Bu çalışmada, sivil itaatsizlik örneği olarak vicdani reddin Türkiye’deki meşruluğu ve olanaklılığı, özellikle Türkiye’deki son olaylar dikkate alınarak incelenmiştir. Vicdani ret pratiği, Türkiye’de sürekli olarak değişmekte ve dönüşmektedir. Vicdani reddin sivil itaatsizlik yöntemi ile yakınlaşmasına sebep olan TCK’nın halkı askerlikten soğutma ile ilgili 318. maddesine, vicdani retçilerin son günlerdeki tepkisi, geçmisten farklı olarak, kurdukları dernekler, platformların yanısıra, fanzinler ve yasal olmayan sokak eylemleri aracılığıyla olmaktadır. Dolayısıyla, Türkiye’deki vicdani ret eylemleri, her geçen gün daha çok sivil itaatsizlik pratiğinden beslenmeye başlamıştır. Bu çalışmanın amacı, sivil itaatsizliğin ve vicdani reddin tarihi süreç ışığında geçirdiği değişim ve dönüşümleri somut örneklerle ortaya çıkarmak ve iki pratiğin ortak yönlerini vurgulamaktır. Anahtar Kelimeler: Sivil itaatsizlik, vicdani ret, politik eylem, kolektiflik, mesruluk, savas karsitligi, TCK 318. madde, olanaklılık.
Mütefekkir, 2021
Hint Alt Kıtasının filozof ve şairi Muhammed İkbal, dünyanın farklı milletlerine felsefi fikirleri doğrultusunda eserlerinde yer vererek tarihe ışık tutmuştur. Batılıların maddeciliği ve materyalizmi ön plana çıkardığını dile getiren İkbal, manevi duygulardan yoksun kaldıklarını vurgulamıştır. Bu çalışmada Muhammed İkbal’in, ticaret bahanesiyle ülkesine gelen Batılı devletlerin asıl amacının ticaret olmadığının farkında olduğuna, Hint Alt Kıtasını sömürgeleri haline getirmek isteyen Batılı sömürge güçlerinin başında gelen İngiltere’nin hegemonyası altına girmemesi için verdiği mücadeleye ve bu duruma başkaldırışına değindik. Batı devletlerinin manevi duygulardan yoksun, teknolojik açıdan ileri olduğunu dile getiren İkbal’in, Müslümanların bu konuda Batı’yı örnek alabileceklerini içeren görüşlerine yer verdik. Hint Alt Kıtasında yaşayanların İngiliz kültüründen uzak durmalarını da kaleme alan Muhammed İkbal, Müslümanların bir noktada durmamalarını, devamlı olarak çalışıp çabalayıp gelişme göstermelerini ve İslâm dünyasının yeni hedeflere doğru ilerlemesinin gerekliliğinin eserlerine nasıl yansıdığını inceledik. Müslümanların özüne dönmeleri gerektiği düşüncesini savunan Muhammed İkbal’in, İslâm’ın özünde ataletin olmadığı fikrine, ayrıca Alt Kıtaya duyduğu vatan sevgisine ve bu topraklarda yetişen her bir âlimin kendisi için değerli olduğu görüşüne de yer verdik.
Özet Hindistan eski çağlardan beri sahip olduğu kıymetli ve egzotik ürünleri batıya naklederek zenginlik sembolü olmuştu. Avrupalıların hayallerini süsleyen Hindis-tan'a ilk olarak Portekizliler ulaşmış ve onları diğer Avrupalılar takip etmiştir. XVII. yüzyıldan itibaren Hindistan'la ticarete başlayan İngilizler, XVIII. yüzyılın son çeyreğine gelindiğinde bu ülkeyi büyük oranda egemenlikleri altına almışlar-dı. Londra ile Hindistan arasında haberleşmenin önemini bilen İngilizler, bunun için çeşitli yollara başvurmuşlardır. Ancak XIX. yüzyılın ortalarında önce İran'la girişilen savaş, ardından da Hindistan'da başlayan büyük isyan, İngilizleri Hin-distan'la daha hızlı haberleşecekleri bir teknoloji arayışına sevk etti. Bu dönemde gittikçe yaygınlık kazanan telgraf, gerek Avrupa'da ve gerekse Hindistan'da kul-lanılmaya başlanmıştı. İngiltere'yi Hindistan'a telgrafla bağlamanın en kestirme yolu İstanbul'a kadar gelmiş olan hattı Basra'ya uzatmak ve buraya kadar geti-rilecek olan Hindistan hattına bağlamaktı. Bunun için Osmanlı Devleti nezdinde gerekli teşebbüslerde bulunularak inşaata başlanmış ve 1865 yılında İngiltere ile Hindistan arasında doğrudan haberleşme imkânına kavuşulmuştur. Üsküdar'dan başlayarak Basra Körfezi'ne ulaşan bu hat aynı zamanda Anadolu'yu telgrafa kavuşturmuş olması bakımından da önemlidir. Abstract BRITISH EFFORTS TO SPEED UP THE COMMUNICATION WITH INDIA Since ancient times, India has become a symbol of wealth by transporting its valuable and exotic products to the West. First, the Portuguese reached India, which was the dream of Europeans and they were followed by the other Europeans. The British, who started trading with India from the 17th century onwards, dominated
Today, the injustices pluralised and ambiguated are tried to be converted by means of civil disobedience acts. However, these injustices consist of the paradoxical baseline of the social relationships. Because, these injustices, which are bad in reality and which make people stranger and impatient to each other, are also perceived by many people as a good thing and accordingly as a power that bring people together. It can be referred that this conception is the main reason of the fail of nonviolence strategies displayed in a collective. Therefore, it was endeavoured in this study to reveal the paradoxical structure of the social and legal areas obtained through associating various stabilities such as violence, nonviolence, legality, legitimacy, necessity defence and political question. It was focused on the topics such as the ambiguity on civil disobedience debates, political question litigations that law cannot conclude and justify, and radical decisions given to mandatory defence of the activists by the courts. In addition, in this thesis, it was tried to submit a critical perspective on the radical punishments given to the civil disobedience activists by the judgement.
Son 50 yıldır gerçekleşen şehirleşme süreci, şehirlerde yüzey değişimlerine neden olurken, diğer yandan yağış gibi iklim parametreleri üzerinde de önemli rol oynamaktadır. Bu bakımından 1950’lerden beri hızlı bir şehirleşme süreci içerisinde bulunan İstanbul bu amaçla çalışma alanı olarak belirlenmiş, uzun yıllık meteorolojik veri setleri üzerinden bu süreç çalışılmıştır. Bu tezde İstanbul’da şehirleşme sürecinin meydana getirdiği büyümenin “günlük toplam yağışlar” ve “kar yağışlı gün sayısı” verileri üzerindeki değişimlere ne derece etkili olduğu incelenmiştir. Bu amaçla İstanbul sınırları içerisindeki Florya, Sarıyer, Kumköy-Kilyos, Şile ve Kadıköy Rıhtım meteoroloji istasyonlarına ait uzun yıllık “günlük toplam yağışlar” ve “kar yağışlı gün sayısı” verileri üzerinde -Kruskal Wallis H testi -Rregresyon Analizleri -Ki-Kare ve Ki-Kare Benzerlik Oranı Testleri yapılarak % 95 anlamlılık düzeyinde yapılan sorgulamalarla, aylık ve mevsimlik dağılımların anlamlılığı üzerinde çalışılmıştır. Bun sonuçlara göre, “Günlük toplam yağışlarda” uzun yıllık ortalamada bazı aylarda istatistik olarak anlamlı artışlar görülmektedir. “Kar yağışlı gün sayıları” üzerinde yapılan regresyon analizlerine göre yıllar arttıkça kar yağışlı olan gün sayıları azalış göstermektedir. Bu durum bize İstanbul’da şehirleşme sürecinin, yağış parametresi üzerindeki değişimler hakkında sonuçlar vermektedir.
Asimetrik bilgiden kaynaklanan finansal piyasa aksaklıkları, firmaların yatırımlarını finanse etmekte kullandıkları dışsal fonların maliyetini artırmakta, içsel fonların maliyeti ile dışsal fonların maliyeti arasında bir fark ortaya çıkmaktadır. Bu şartlar altında, firmalar ya hiç dışsal fon temin edememekte ya da dışsal fonlara yüksek maliyetlerle erişebildiklerinden yatırımlarının maliyetleri artmaktadır. Finansal kısıtlı- lık olarak adlandırılan bu durum, firmaların yatırımlarını ve nihai olarak ekonomideki toplam yatırımları ve refah düzeyini olumsuz etkilemektedir. Bu çalışmada, Türkiye’de finansal kısıtların firma yatırımları üzerindeki etkilerinin analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede, Türkiye imalat sanayiinde faaliyet gösteren ve hisseleri Borsa İstanbul’da (BİST) işlem gören 125 imalat sanayii firması üzerine odaklanılmakta, 1998-2010 dönemini kapsayan ve finansal kısıtlı olduğu öngörülen 76 firmaya ait dengeli bir panel veri seti kullanılmaktadır. Bulgular, Türkiye imalat sanayiinde faaliyet gösteren firmaların finansal kısıtlarla karşı karşıya bulunduğunu ve yatırımlarının finansal kısıtlardan olumsuz etkilendiğini ortaya koymaktadır. Buna göre, söz konusu firmalar yatırımlarını finanse ederken önemli ölçüde içsel fonlara (nakit akışları) bağımlı olmaktadır. Financial market failure, originated from asymmetric information, increase the cost of external funds that firms use to invest, and there will be a gap between the costs of internal and external finance. In this case,investment cost for firm increases because of either firms’can not obtain external funds or they can obtainexternal funds with high cost. This situation defined as financial constraint affects firms’ investment, aggregate investment and welfare in economy ultimately.In this study, it is aimed to analyze the effect of financial constraints on firm investment and to evaluate policy recommendations developed for eliminate these possible unfavorable effects. In this framework, this study concentrates on firms that operate in Turkish manufacturing industry and that are quoted in Borsa İstanbul (BİST). A balanced panel data set that contains 125 firms and ranges from 1998 to 2010 is used. Findings reveal that, firms operating in Turkish manufacturing industry are faced with financial constraint and their investments are adversely affected by financial constraints. Accordingly, these firms are severely dependent on internal funds (cash flows) when financing their investment.
Hz. Muhammed'in vefatının ardından 'dünyevi işleri yönetmek' adına tayin edilen halifeler, zaman içerisinde devletlerin otorite ve meşruiyetlerini sağlamlaştırdığı önemli bir kurum haline gelmiştir. Yavuz Sultan Selim döneminde Mısır'ın işgali ile Osmanlı Devleti'ne geçmiş olan halifelik, Sultan Abdülhamit döneminde devleti ayakta tutmak adına üretilen Pan-İslamist politikalarla etkinliğini arttırmıştır. Hindistan Müslüman aydınlarının da benimsediği Pan-İslamist politikalar, Hindistan'ın bu süreçte Osmanlı Devleti'ne çeşitli yardımlar yapmasında ve Halifelik kurumuna dayanarak İngiliz emperyalizmine karşı durulmasında önemli bir etkendir. I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti'nin parçalanmasının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte halifelik kurumu kaldırılacaktır. Hindistan Müslümanlarının etrafında toplandığı ve istiklal yolunu çizdikleri kurumun kaldırılması Hindistan Müslümanlarını yeni bir yol çizmek durumunda bırakmıştır. Türkiye milletinin kurtuluş ve cumhuriyetin kuruluş devrelerini takip eden Hindistan Müslümanlarının bu süreçte verdikleri tepkiler ve basına yansımaları çeşitlilik ve önem arz etmektedir.
Sivil İtaatsizliğin İlkesel Özellikleri ve Meşru Dayanakları Bağlamında Hevsel Vakası İncelemesi, 2019
The individuals are the subject of politics in terms of their relations with other individuals in the society and with the managerial mechanism as their consented representative and administer. The most distinctive feature of the individual's politicization through transforming thinking individual into acting individual is individual’s conflicts with themselves, society and administration mechanism on the basis of the democracy and rights. Throughout history, states’ use of power and its coercive instruments against society has been a common problem. It also has a moral meaning to struggle with this matter in a society that desires to be governed by the principles of democracy and law. Such a collective struggle in terms of society actually an effort to express how individuals want to be governed. Civil disobedience is one of these forms of struggle. Civil disobedience, which has the characteristic of common call against the injustice on the basis of value attributed to justice by social contract, is distinguished from other forms of struggle in terms of its non-violent resistance method, publicity and tendency of endurance for political and legal consequences of the action taken. It calls for rethinking and returning to the values, for approaches and applications of administrative mechanism that have distanced from the values of the contract by means of social and political motivation. In this sense, it has the power to create democratic awareness and development on governance mechanism as well as other individuals in the society. Hevsel affair, which started to stop cutting down trees in the Hevsel Gardens and lasted for twenty days, is a fairly new experience for the Kurdish society. This innovation has a great importance both for the Kurdish society to take the demand for ecological life on the agenda and civil disobedience as a method of struggle. The fact that the civilian, nonviolent and steady state has continued, and the cutting of the tree sector, which has concrete demand, it is a rare example of showing that it is possible to resist without compromising moral values of the contract. ÖZET Toplumdaki diğer bireylerle ve kendisini temsil etmesine, yönetmesine rıza gösterdiği yönetim mekanizmasıyla olan ilişkileri açısından birey, siyasetin öznesi konumundadır. Bireyin, kendisiyle, toplumla ve yönetim mekanizmasıyla, demokrasi ve haklar temelinde çatışmalar yaşaması ve itiraz etmesi, düşünen bireyin eyleyen bireye dönüşerek siyasallaşmasının en belirgin özelliğidir. Tarih boyunca yönetenlerin elindeki gücü ve zor aygıtını toplumun aleyhine kullanması sıklıkla karşılaşılan bir sorun olmuştur. Demokrasi ve hukuk ilkelerine bağlı olarak yönetilmeyi arzu eden bir toplumda bu sorunla mücadele etmek de ahlaki bir anlam taşır. Toplum açısından böylesi kolektif bir mücadele, yönetim mekanizmasına aslında nasıl yönetilmek istendiğini ifade etme çabasıdır. Sivil itaatsizlik de bu mücadele biçimlerinden biridir. Toplumsal sözleşmenin adalete atfettiği değer üzerinden, söz konusu haksızlığa karşı ortak bir çağrı niteliğindeki sivil itaatsizlik, tercih ettiği şiddetsiz direniş yöntemi, aleniliği ve gerçekleştirilen eylemin hukuki ve politik sonuçlarına katlanma eğilimi açısından diğer mücadele biçimlerinden ayrılmaktadır. Siyasi ve ahlaki motivasyonu ile sözleşmenin kuruluş değerlerinden uzaklaşan yönetim mekanizmasına yaklaşımları ve uygulamaları açısından yeniden düşünme ve değerlerine dönme çağrısı yapmaktadır. Bu anlamda hem toplumdaki diğer bireylerde hem de yönetim mekanizmasında demokratik farkındalık ve gelişme yaratabilme gücü taşır. Hevsel Bahçeleri’ndeki ağaç kesimini durdurmak için başlayan ve yirmi gün boyunca devam eden Hevsel vakası, Kürt toplumu açısından oldukça yeni bir deneyimdir. Bu yenilik, hem Kürt toplumunun ekolojik yaşam talebini gündemine alması hem de sivil itaatsizliğin bir mücadele yöntemi olarak tercih edilmesi açısından önem taşır. Sivil ve istikrarlı bir şekilde devam etmiş olması nihayetinde de somut talebi olan ağaç kesiminin durdurulmasını sağlaması, sözleşmenin ahlaki değerlerinden taviz vermeksizin direnmenin mümkün olduğunu gösteren nadir bir örnektir.
AREL Üniversitesi-İktisadi İdari Bilimler Fakültesi, 2018
Eğitimde cinsiyet eşitsizliği, dünyada ülkelere göre farklılaşmasına rağmen özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde azalarak devam etmektedir. Eğitimde cinsiyet eşitsizliğinin nedenleri arasında; cinsiyet ayrımcılığı, sosyo-ekonomik faktörler, demografik faktörler, evlilik ve çocuk sahibi olmak gibi nedenler gözlemlenmektedir. Bu nedenler bölgeye, ülkeye ve kişiye özgü olarak farklılaşmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye’deki üniversitelerde öğrencilerin kayıt oranları baz alınarak cinsiyet eşitsizliği istatistiksel tekniklerle incelenmiştir. 2017 yılı verilerine göre, Türkiye’de üniversitelerde öğrencilerin kayıt oranları baz alındığında, cinsiyet eşitsizliğinin büyük oranda azaldığı tespit edilmiştir. Yükseköğretimde öğrenciler için cinsiyet eşitliği sağlandıkça ülkemizin beşeri sermayesi gelişerek toplumsal refah artışı için önemli kazanımlar sağlayacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Güvenlik Bilimleri Dergisi / Journal of Security Sciences, 2023
Türkiye Noterler Birliği Hukuk Dergisi, 2021
6. ULUSLARARASI MARMARA BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR VE İNOVASYON KONGRESİ, 2023
Yüksek Lisans Tezi, 2019
SİNEMA VE REKLAM ÇALIŞMALARINDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR, 2023
eskieserler.net
Yüzüncü Yılında Harşit Savunması Sempozyumu, 2017
İSTANBUL’DA İKAMET EDEN VASIFSIZ GÖÇMEN İŞÇİLERİN İSTİHDAM DURUMU VE SOSYAL ENTEGRASYONU, 2024
selçuk araştırmaları dergisi, 2020