Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2017, Osmanlı'da Şehir, Vakıf ve Sosyal Hayat (Bildiri, Sakarya'da Uluslararası Osmanlı Araştırmaları Kongresi, Ekim 2015)
…
16 pages
1 file
Old Istanbul rowdies (kabadayı, “swashbuckler”), today are perceived as a manifestation of the lost values like local “neighborhood cultures”. They are depicted in a way that they are not to be assorted together with the rounders (külhanbeyi), acting as if they are some sort of people’s policemen. This assumption has emerged due to the influence of literature and cinema in the last period, however it is closely tied to their genuine role in the past society. This study focuses on how the figure of rowdy in this context changes and examines the transition of the figures described as rowdy, of Istanbul by period of late XIX. century and early XX. century. It aims to interpret the shifts and transitions in the society using these figures as examples. The study analyses the rowdy figures under different names, involving in various social movements from Street culture to uprisings. This study scope of the between XVIII. century and end of XIX. century, period of janissary rowdies and district rowdies. Approach to rowdy figure’s for criminal history and subculture history. Add to this under the spotlight, transition of a city and a society. Applied to archive documents, newspapers of the period, memoirs and some research works for study.
Bir eserde olayların geçtiği uzamın rastgele seçilmeyeceği düşünülürse, kurgusal veya gerçek uzamın temsil ettiği mekânla bağlantısı dikkat edilmesi gereken bir husustur. Ayrıca şehri konu alan eserlerde kimi zaman sadece şehrin değil, o kültüre ilişkin belli kalıp yargıların da ortaya koyulduğu bir gerçektir. James Bond'un yaratıcısı Ian Fleming'in From Russia With Love (1957) adlı eseri İstanbul'da geçen casus romanları arasında belki de en popüler olandır. Ancak Fleming eserinde İstanbul'a yer verirken, Türkiye ve Türklerle ilgili önyargıları da kitabına taşımıştır. Bu çalışmanın bütüncesi From Russia With Love başlıklı roman ve romanın Türkçe ve Fransızca çevirilerinden oluşmaktadır. Çalışmada çeviri ve göstergebilim işbirliği temelinde disiplinler arası bir yaklaşım benimsenmekte ve kaynak metinle erek metinlerin karşılaştırmasında mekâna yönelik önemli anlam dönüşümleri Sündüz Öztürk Kasar'ın çeviri göstergebilimi yaklaşımı çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu amaçla, Öztürk Kasar'ın Paris Göstergebilim Okulu çalışmalarından derlediği kesitleme ve yerdeşlik kavramları ile Algirdas Julien Greimas'ın geliştirdiği göstergebilimsel dörtgen çözümleme işlemi olarak kullanılmakta ve çözümlemeler Edward Said'in oluşturduğu Şarkiyatçılık kavramı ışığında incelenmektedir. Kaynak metinde yer alan İstanbul ve Türklere ilişkin göstergelerle bunların erek metinlerdeki yansımaları ise Öztürk Kasar tarafından geliştirilen "Çeviride Anlam Evrilmesi Dizgeselliği" (2021) doğrultusunda karşılaştırılıp değerlendirilmektedir. Sonuç olarak İngilizce kaynak metin aracılığıyla açık ya da örtük olarak yeniden üretilen Şarkiyatçı klişelerin Fransızca erek metin aracılığıyla aynı şekilde aktarıldığı, ancak Türkçe çevirilerde kaynak metnin İstanbul'a ilişkin yarattığı olumsuz imajın tersine döndürüldüğü ortaya koyulmaktadır.
"Viel Veränderung, Wenig Wandel" başlıklı metnin Türkçe versiyonu [ARCH+, n.: 195, p.: 34-37, November 2009.].
Murat Şentürk, 2014
Öz: Bu çalışmanın amacı Türk mimarlığında ve düşüncesinde uygulamaları ve fikirleri ile önemli katkıları olan Turgut Cansever’in şehre ve şehrin değişimine ilişkin yaklaşımını ele almaktır. Türkiye şehirlerinin değişiminin açıklanmasında Cansever’in düşünsel birikimiyle ilişki kurulması bir zorunluluktur. Bir mimar için hiç de azımsanmayacak bir birikimin sahibi Cansever’in çeşitli zamanlarda farklı kitaplarda ve dergilerde yayımlanan yazıları taranarak şehrin değişimi sorunsalı etrafında bir okuma yapılmıştır. Bu çerçevede öncelikle Cansever’in şehir yaklaşımının temelleri betimlenmiş, Türkiye şehirlerinin modernleşme sürecinde hangi “hastalıklı” yaklaşımlarla değişime uğratıldığı ele alınmış, modernite karşısında şehrin değişiminin nasıl gerçekleştirilebileceğine ilişkin Cansever’in ortaya koyduğu ilkeler değerlendirilmiştir. Bu çalışma betimsel bir analiz olarak görülse de Cansever’in düşüncelerini belirli bir sorunsal altında sistemleştirme/sınıflandırma/anlama çabası olarak ortaya çıkmıştır. Sanattan mimariye, şehir planlamadan kentsel mevzuata dair çok farklı konularda yapılmış değerlendirmelerin şehirlerin değişim sorunsalı etrafında değerlendirilmesinin, hem günümüz tartışmalarına hem de Cansever’in düşüncelerinin bu tartışmalardaki konumunun anlaşılmasına katkı sağlaması beklenmektedir. Bu çalışmada Cansever’in toplumun, dinî ve kültürel birikimlerle oluşan varlık tasavvurunu öne çıkararak şehirdeki değişimlerin geçmişteki tecrübelere eklemlenmesi ve günümüz problemlerine çözüm aranması gerektiğine ilişkin yaklaşımı ortaya konulmuştur. Bu bağlamda Cansever’in değerlendirmelerini “İslamcı”, “İslamcıgelenekselci”, “gelenekselci”, “yerel” gibi yaklaşımlarla değil modern bir tavır olarak algılamanın daha yerinde olacağı ileri sürülmüştür. Ayrıca Ahmet Hamdi Tanpınar’ın değişimle ilgili görüşlerine yer verilerek Cansever’le olan benzerlikler ve farklılıklar ele alınmıştır. Anahtar Kelimeler: Şehir, Değişim, Modernleşme, Turgut Cansever, İstanbul, Ahmet Hamdi Tanpınar. Abstract: The aim of this study is to analyze Turgut Cansever, a man who made important contributions to Turkish architecture and architectural understanding with his practice and ideas as well as his approach to city planning and changes within the city. In explaining the changes in Turkey’s cities, one must refer to the vast intellectual accumulation of Cansever. This paper has reviewed Cansever’s manuscripts published in various books and journals within the framework of change in the city. In this context, the foundations of Cansever’s approach to city planning have been depicted, the “diseased” approaches during the modernization process of Turkish cities have been identified, and Cansever’s principles as to how to change a city in the face of modernity have been assessed. Although this paper seems to be a descriptive analysis at first glance, it has emerged as an effort to understand, systematize and classify Cansever’s thoughts under a specific research question. The review of various subjects ranging from art to architecture, from urban planning to urban legislation in light of change in cities as a research question is expected to provide insights into contemporary discussions and also the position of Cansever’s thoughts regarding these discussions. This study emphasizes Cansever’s approach that a society should elicit the conception of existence which emerges through religious and cultural heritage, and that changes in a city should be articulated using past experiences in order to find solutions to present problems. Thus, the author will not label Cansever’s ideas as Islamic, Islamic-traditionalist, traditionalist, or local, but as modern. In addition, Ahmet Hamdi Tanpınar’s views on change in a city will be presented and compared to those of Cansever’s. Keywords: City, Change, Modernization, Turgut Cansever, Istanbul, Ahmet Hamdi Tanpınar.
Giriş Bu çalışma Osmanlı Evinin strüktür ve formunun evriminin önemli bir aşamasını incelemek amacıyla gerçekleştirildi. Osmanlı evinin strüktür (ahşap çatkı) sisteminin kökenini Anadolu'da (Ilıpınar, Bursa) 1 bulmakla birlikte daha sonra izini süremedim. Osmanlı öncesi Anadolu evi ile ilgili elimizde çok kısıtlı bilgi bulunmaktadır ve olanların tamamı yığma yapılarla ilgilidir. Bu nedenle de ahşap çatkının Osmanlı evi öncesi gelişimi hakkında görüş oluşturmak hemen hemen olanaksızdır. Bizans evi konusunda da elimizdeki bilgi çok kısıtlıdır; Bergama yamaç evleriyle başlar-Bergama yamaç evleriyle biter. Osmanlı-Bizans etkileşimi konusu ise oldukça tartışmalıdır. Araştırmacılar-elimizde yeterli veri bulunmaması nedeniyle-gerek Konstantinopolis gerekse İstanbul evi konusunda bilimsel dayanağı olmayan genellemeler yapabilmişlerdir. Öncelikle Osmanlı evi strüktürünün ve formunun kentsel isterler bağlamında evrinerek gelişebileceği varsayımını öne çıkarıyorum. Bu bağlamda Bizans-Konstantinopolis / Osmanlı-İstanbul geçişi önemli bir sınav olmalıdır. Araştırmayı anlamlı yapacak çok önemli iki kaynak bulunmaktadır. Bu kaynaklar 1455 Tahriri 2 ve Fatih Ayasofya Vakfıyeleri 3 ile ilgili dokümanlardır. 1455 Tahriri ancak yakın zamanlarda yayınlanmış ve üzerinde henüz yeterli sayıda araştırma ve yayın yapılmamıştır. Her iki kaynakta da güvenilir genelleme yapabilecek sayıda evle ilgili oldukça zengin bilgi bulunmaktadır. Araştırmamın sonuçlarını gerek içeriği gerekse boyutu nedeniyle ister istemez iki bölüm olarak planlamak zorunda kaldım. Sunumu incelediğinizde göreceğiniz gibi İstanbullu başlangıçta Bizans – Konstantinopolis kagir evini kullanmış ancak daha sonra bunlar üzerinde çeşitli tadilat ve eklemeler yapmaya başlamıştır. Ortaya çıkan ev örnekleri yarı kagir-yarı ahşap kompozit yapılar olarak görülmektedir. 1455 Tahriri ile 1477 Tahriri arasında geçen 22 yıl içinde İstanbul nüfusunun yaklaşık 40.000 kişiden 74.000 kişiye çıkmış ve buna bağlı olarak yaklaşık 7.000 kadar yeni evin yapılması gerekli olmuştur. Çalışmada zaman zaman sınırlarımı aşmak zorunda kaldım. Çalışmanın başlangıçta belirlediğim sınırlarını aşmak zorunda kaldığım yerler genellikle daha önce çalışmış araştırmacıların üzerinde durmayı gerekli görmemiş oldukları noktalardır. Örneğin İstanbul'un iskanının iki aşamalı olması, mukataa ve sürgünlerle çok başarılı bir sosyal mühendislik örneği oluşturması ve bu uygulamaların İstanbul'un başkent oluş süreciyle yakından bağlantılı olduğu gibi. Bu konularda anlamlı sorular sorduğuma inanıyor ve farklı disiplinlerden araştırmacıların dikkatini bu noktalara çekmek istiyorum.
Rayların Altında Kalan Makus Tarih: Değişen Eskişehir
Fabrikalardan sonra Sanayi Devrimin en büyük simgesi olan demiryolları ulaştırmada devrim yaratmıştır. Sunduğu hızlı, güvenilir taşıma olanakları sayesinde insan ve eşyaların hareketliliği artmış, maliyet düşmüştür.
Beykoz Akademi Dergisi, 2016
Toplumsal ilişkilerin önemli bir bağlamı, bileşeni olarak kent dinamiğine toplumsal temellerden ve tarihsel süreçlerden söz etmeden yaklaşmamız mümkün değil. Kentsel dinamikler diğer toplumsal dinamiklerin ancak bir bileşeni, bir fonksiyonu olarak işliyor. Kentsel ilişkileri anlamak ve anlamlandırmak için siyasal düzeye, ekonominin işleyişine ve sınıf ilişkilerine bakmak lazım: Sermaye birikiminden, bunun yasalarından, bunlara bağlı olarak ortaya çıkan bölgesel, dönemsel, tarihsel farklı biçimlerden, ideoloji ve siyasetten ve her şeyden önce sınıf mücadelelerinden söz etmeden, kentsel dinamiklerden söz etmenin bir anlamı bulunmuyor. Türkiye'de kentler ve kırlar son 30 yılda çok değişti. Bir büyük imparatorluk başkenti İstanbul hep değişim içinde olageldi. Türkiye'de diğer bölgeler, kırlar ve kentler ise kıyılardan başlamak üzere özellikle Cumhuriyet döneminde ve belirli bazı uğraklarda hızlı dönüşümler geçirdi. 1930 ve 40'ların planlama çalışmalarından sonra 1950'lerle başlayan yıllar bu anlamda köklü dönüşümlere sahne oldu. 1980'lerle başlayan son 30 yıl ise kentlerin bugününü ve yarınını anlamak ve değiştirmek üzere güncel tartışmalarımıza ışık tutan bir dönem olarak görülebilir. 30 yıl derken, başlangıcını 12 Eylül 1980 ile vurgulamak yerinde olur. Bu çalışmada özellikle AKP iktidarı döneminde kentsel dinamiklerin, özellikle de İstanbul kentinin geçirdiği dönüşümler kent hakkı, yasal çerçevede yaşanan değişimler, kamusal alanların durumu, soylulaşma, kentsel dönüşüm, ölçek ve mücadeleler açısından ele alınmaktadır.
2021
"The Changing City Image of Istanbul in Television Series: Spatial Determinations and Discontinuities" Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Ulusal Toplum ve Değişme Kongresi Özet Bildiriler Kitabı 02-04 Haziran 2021 p.26 (Bildiri Özeti) Özet Küreselleşme sürecinin Batı ve Batı dışı toplumları eş zamanlı olarak etkilemeye başladığı 1980’li yıllardan itibaren İstanbul’un kentsel planlamasında neoliberal ekonomik sistemin etkileri hissedilmeye başlanmıştır. Bu dönemle birlikte kentsel mekânın örgütlenmesinde akışkan toplumsal koşullar içerisinde sermaye, mal, insan ve bilginin serbest dolaşımı etkili olmaya başlamıştır. Toplumsal alanda yaşanan neoliberal eğilimler 1990’lı yıllardan itibaren yayıncılık alanını da etkisi altına alarak özel kanalların görünürlük kazanmasını sağlamıştır. Bu dönemle birlikte bilgi ve iletişim teknolojileri etrafında örgütlenen kapitalizm yapısal olarak dönüşerek enformasyonel kapitalizm adını almıştır. Enformasyon, imaj ve göstergelerin meta halini aldığı bu toplumsal yapıda televizyon programcılığındaki önemli türlerden biri olan diziler ön plana çıkmıştır. Televizyon dizilerinin ilk dönemlerinde İstanbul imgesi göreli bir denge hali ve kapalılık hissi içerisinde mahalle yaşantısını ve buradaki bireylerarası ilişki kalıplarını içermekteyken milenyum sonrası dönemde değişen toplumsal koşullara koşut bir şekilde eklektik ve süreksiz mekânsal pratikler kahramanların gündelik hayatlarına eklemlenmektedir. Televizyon dizilerinin temsil ettikleri İstanbul imgesinde sınıfsal ve kültürel farklılıklar kurgusal bir anlatı içerisinde mekânsal belirlenimler temelinde geçici birliktelikler şeklinde bir araya getirilirken İstanbul bir dizi görsel peyzajın parçası haline gelmektedir. Bu çalışmada İstanbul’u mekânsal pratikler olarak anlatısına taşıyarak son dönemde öne çıkan Fox TV’de yayınlanan “Yasak Elma” adlı dizi, alanla ilgili kuramsal perspektif üzerinden irdelenmektedir. Anahtar Kelimler: Kentsel Mekân, Neoliberalizm, Kapitalizm, Televizyon Dizisi, Tüketim Toplumu Abstract The effects of neo-liberal economic system on urban planning of Istanbul have been felt since the 1980s when globalization had begun to affect the Western and Non-Western societies simultaneously. From that period on, free movement of capital, goods, human and information has become effective in organization of the urban space under liquid social conditions. Neo-liberal tendencies in the social sphere have also influenced the field of broadcasting since the 1990s, giving visibility to private channels. From this period on, capitalism organized around information and communication technologies has undergone a structural transformation and has been called informational capitalism. In this social structure where information, image and indicators have led into a commodity, the series, one of the important types in television programming, have become prominent. In the earlier TV series, Istanbul image reflected the life in a neighborhood and relationship patterns among the people in that neighborhood in a relatively balanced state and feeling of closeness, however, following the millennium, in parallel to changing social conditions, eclectic and discontinuous spatial practices are incorporated into the daily lives of the protagonists. While class and cultural differences are brought together in the form of temporary associations on the basis of spatial determinations within a fictional narrative in Istanbul image represented by TV series, Istanbul becomes part of a range of visual landscaping. This study examines the series named "Yasak Elma (Forbidden Apple)" that is broadcasted on Fox TV and has recently become popular as it reflects Istanbul in the form of spatial practices through its narrative, within the framework of theoretical perspective related to the field. Keywords: Urban Space, Neoliberalism, Capitalism, TV Series, Consumer Society
Düşünen Şehir Dergisi, 2019
İslami ideal ve tahayyülü toplumsal tasavvura taşıma imkânı sunan fıkıh, Müslümanların günlük hayat ile kültürel süreçlerde karşılaştıkları problemleri ilahî ilke ve prensipler içerisinde çözüme kavuşturan ve anlamlı kılan özel bir bağlamdır. Bir başka deyişle fıkıh, bir din ve medeniyet olarak İslam'ın kişisel ve toplumsal hayatı nihâi, istikrarlı bir düzene göre inşa ettiği aşkın boyutlu dilidir. Muhtevasını ve biçimini İslami ontoloji ve epistemolojinin belirlediği bu dil, toplumsal düzlemde Müslüman sosyal pratiğinin kodlarını içerir. Fıkıh böylece süreç içinde gelişen yöntemleri ile bireysel ve sosyal hayatı, toplumsal ilişkileri ve kültürel dünyayı özel bir meşruiyet çerçevesine yerleştirir. Fıkhın bu meşruiyet sağlayıcı işlevi ise zaman ve mekân gibi varlığı etkileyen iki temel unsurla içkin ve aşkın boyutlarında bir etkileşime girmesini kaçınılmaz kılar. Bu yazıda Müslüman kültürlere göre değişen şehirlerde ve sosyal yaşam formlarında fıkhın dinamik düzenleyici etkileri anlama konusu yapıldı. Şehir ve fıkıh ilişkisinin tarihsel gelişimi, teolojik ve sosyolojik yansımaları dönüşen günlük hayat dinamiği olarak okundu. Bir kültür ve yaşam çevresi olarak şehir hayatında üstlendiği işlevler, kültürel süreçler ve sosyal kesimler üzerinde
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Osmanlı Başkenti’nden Küreselleşen İstanbul’a Mimarlık ve Kent, 1910-2010, 2010
Mahalle Odaklı Katılım 5.0- Nobel Yayıncılık, 2021
Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, 2016
Vakanüvis-Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, 2023
29 Mayıs Üniversitesi, 2017
Yıllık: Annual of Istanbul studies, 2020
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
Boğaziçi Y. V. Bülten, 2013
Yeni İstanbul Çalışmaları, 2014
Akademik Sayfalar, 2023
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Karabük Üniversitesi, 2019
Kent Bölgeler, Metropoliten Alanlar ve Büyükşehirler: Değişen Dinamikler ve Sorunlar
Türk Dünyası Yolunda Bir Ömür Prof. Dr. Mehmet Şahingöz'e Armağan, 2022