Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018
Avrupa ile ABD, Kanada ve Meksika arasında Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) şekillenirken, Avustralya, Malezya, Vietnam, Singapur, Yeni Zelanda, Şili gibi ülkelerle Kuzey Amerika ülkeleri arasında Trans Pasifik Ortaklığı (TPP) kurulmuştur. 2012 yılında ASEAN ülkeleri öncülüğünde oluşturulan RCEP (Kapsamlı Bölgesel Ekonomik Ortaklık) gibi yeni oluşumları, ABD merkezli oluşturulan TTIP ve TPP’ye karşı bir tepki ve önlem olarak okumak mümkündür. Öte yandan en önemli bölgesel ekonomik ve siyasi örgütlenme projesi olarak AB’nin de Asya ve Latin Amerika ülkeleri ile serbest ticaret anlaşmaları sayısını hızla artırmakta olduğu gerçeği de not edilmelidir. Gerek TPP gerekse TTIP - ve gerekse RCEP gibi yeni bölgesel örgütlenmeler sadece Türkiye’nin değil tüm Asya ülkelerinin ticari ve siyasi geleceklerini derinden etkileme kapasitesine sahip oluşumlardır. Bu bağlamda Çin ve Rusya kendi bölgelerindeki mevcut ekonomik ve ticari ortaklıkları güçlendirme ve yeni ortaklıklar inşa etme arayışına girmişlerdir. Ukrayna ve Suriye gibi çatışma alanlarında ticaret ve yatırım alanı paylaşım mücadelelerinin izini sürmek mümkündür. Türkiye ölçeğindeki ve daha küçük ülkeler açısından ise bu gelişmeler ciddi problemlere gebe yeni bir durumu işaret etmektedir.
AVİM, 2020
Türkiye, içerisinde bulunduğumuz dönemde, dış politikası açısından yeni bir eşikten geçmektedir. 1991 sonrası çok kutuplu dünya düzeninde Avrupa ve ABD gibi geleneksel ortaklarıyla birlikte kendini konumlandıran Türk dış politikası, özellikle Turgut Özal döneminden itibaren çeşitlendirilmeye çalışılmıştır. Birbirine alternatif teşkil etmeyen bu çeşitlilik, bölgesel politikalar aracılığıyla Türkiye’nin yakın çevresiyle işbirliği fırsatlarını artırmak amacını taşımaktadır.
DÜNYA SİYASETİNDE ASYA PASİFİK, 2021
Dünya ilişkilerindeki en son akımları - tarihsel bağlamdan ödün vermeden - ele alan, Dünya Siyasetinde Asya Pasifik isimli kitabımızın bu baskısı özellikle son on yıldaki yeni gelişmeleri yansıtıyor. Bu baskıda bölgenin başlıca devlet aktörlerine odaklanıldı. Hindistan hakkında tamamen yeni bir kısım eklendi ve hem Rusya hem de Avustralya'nın kısımları büyük ölçüde genişletildi. Ayrıca, Tayvan ve Kore'yi içeren çatışmalar ile Güneydoğu Asya'daki uluslararası politikanın karmaşıklıkları gibi uluslararası kuruluşların rolü de kapsamlı bir şekilde ele alındı. Geniş kapsamlı tanımlanmış güvenlik politikaları, politik ekonomi, kalkınma, insan hakları, mülteciler ve çok daha fazlasını içeren bu güncel metin, Asya Pasifik’in dünya siyasetindeki yeriyle alakalı olarak tüm meraklıları düşünmeye teşvik edecek dinamik bir giriş sunmaktadır.
TDP YILLIGI 2017
2017, Türkiye'nin Asya Pasifik Politikası
Türk Yurdu, 2015
Türk dünyasında ortak dil düşüncesinin kısa tarihi ve Tofik Hacıyev'in bu konudaki kitabının incelenmesi.
The Comparison Of The Passive Employment Policies of Turkey And Germany, 2019
Orta Asya Coğrafyasında Türk Kadını, 2021
Giriş Eski Türklerde kadına verilen önemin ve önceliğin o dönemde başka hiçbir toplulukta görülmediği bilinen bir gerçektir. Bu gerçeği bize gösteren ender kaynaklardan biri olan Orhun Kitabelerinde Tanrının Türk milleti yok olmasın diye yarattığı kişilerin içinde İkinci Göktürk Devleti Kağanının eşi İbilge Hatuna yer verilmesi onlarca örnekten sadece biridir. 1 Yine Bilge Kağan abidesi Doğu cephesinde kadının konumu şu sözlerle ifade edilir; ''Türk Milletinin adı sanı yok olmasın diye Babam Kağanı, Annem Hatunu yücelten Tanrı, onlara il/devlet veren Tanrı Türk Milletinin adı sanı yok olmasın diye beni O Tanrı, Kağan olarak Taht'a oturttu''. Bir diğer örnek ise İbn-i Fadlanın Volga Nehri seyahatinde gördükleridir. İbn-i Fadlan seyahatnamesinde gördüklerini şöyle tasvir eder. '' Kadınlar ve erkekler aynı nehirde beraber yıkanıyorlardı fakat ne olursa olsun birbirlerine bakmıyorlar ve birbirlerinden kaçmıyorlardı.'' Bunun en temel sebebi kadınlar ve erkekler arasında keskin çizgilerle çizilmiş kurallardı. Eğer ki içlerinden birisi kadın veya erkek fark etmez, sapkınlık yaparsa o kişinin elleri ve ayakları bağlanarak ortadan ikiye ayrılırdı ve bu keskin kurallara iki tarafta riayet etmek zorundaydı. Eski Türklerde hür olan ve Asya Hunlanndan beri ata binip ,ok attığı, güreş gibi ağır sporlar yaptığı ,savaşlara katıldığı tesbit edilen, namus ve iffetine düşkünlüğü yabancı kaynaklarda (İbn Fadlan, Gerdîzî vb.) özellikle belirtilen Türk kadını itibar sahibi olup, savaşlarda düşman eline geçmesi büyük zillet sayılırdı. 2 Ziya Gökalp ise eski Türk kadınını şöyle ifade eder; '' Türklerde ise kadın ne tabu ne de yen olmadığından güzel tür, güçlü türün karşıtı ve onun karşısında eksik değil, aksine onun eşi ve tamamlayıcısı olmuştur''.
“19. YÜZYILDA OSMANLI DEVLETİ’NİN KEŞMİR BÖLGESİ VE AHALİSİ İLE OLAN MÜNASEBETLERİ”, 2023
SETA, 2019
Dünyanın en büyük ihracatçısı ve üreticisi, ikinci büyük ithalatçısı ve en çok ser maye çeken ikinci ülkesi olarak Çin'in dünya ekonomisindeki ağırlığı her geçen gün artmaktadır. Bakıldığında 4,5 trilyon dolarlık dış ticaret hacmi, 3,1 trilyon dolarlık döviz rezervi ve 1,9 trilyon dolarlık yatırım stoku ile Çin dünyanın satın alma gücü paritesine göre en büyük ülkesidir. Batı merkezli küresel ekonomik sisteme alternatif sunan Çin'in son yıllarda imalat sanayii, bilgi teknolojileri, ro-botik gibi alanların yanında AR-GE harcamaları ve 5G gibi yeni nesil teknolojiler-de sağladığı rekabetçi üstünlük, ABD başta olmak üzere Batılı ülkelerin kendisini tehdit olarak algılaması ve ticaret savaşları olarak ortaya çıkan "teknolojik soğuk savaş" sürecinin başlamasında etkili olmuştur. Küresel ekonominin imalat üssü konumundaki Çin artık teknoloji üreten, inovasyon yapan ve yurt dışına yatırım gerçekleştiren bir konuma gelerek siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda etki sa-hasını farklı bölgelere genişletmiştir. Çin'in yükselişinden esinlenerek ekonomisinin değişen yapısı, yurt dışı yatırımları ve ticari potansiyelinden yola çıkan bu rapor Ankara-Pekin arasındaki ekonomik ilişkileri ve Türkiye'nin odaklanması gereken stratejileri ele almaktadır. Özellikle Çin'in geçirdiği ekonomik dönüşüm ve maruz kaldığı korumacı politikaların iki ülke arasındaki iş birliğini daha önemli hale getirdiği vurgulanmaktadır. Raporda Çin'in başlattığı Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında da iki ülke ilişkileri değerlen-dirilmekte ve bu girişim kapsamında ortak yatırım ve potansiyel iş birliği alanları ortaya konulmaya çalışılmaktadır.
Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2019
Transkafkasya (Güney Kafkasya), Sovyetler Birliği'nin dağılmasından itibaren hep sorunlu bir bölge olarak süre gelmiştir. Bu denli sorunlu olmasının dâhili ve harici sebepleri vardır. Dâhili sebepleri; bölgenin çok parçalı ve iç içe geçmiş demografik yapısı ile ortaya çıkan üç yeni devletin aralarındaki toprak sorunlarıdır. Harici sebepler; bölgenin her alanda sahip olduğu potansiyel ile küresel ve bölgesel güçler için cazibe merkezi olması ile Rusya'nın hayati çıkarları bakımından bölgeyi kontrol etme zorunluluğunu duymasıdır. Bu makalede, Güney Kafkasya'nın çatışma potansiyeli barındıran yapısının ve Rusya faktörünün dikkate alınarak bölgede istikrarın kalıcı hale getirilmesi ve ortaya çıkan fırsatların bölgenin refahını arttırma yönünde kullanılmasına ilişkin Türkiye'nin özellikle kısa ve orta vadede yürütmesi gereken politikalar tarihsel gerçeklik ışığında değerlendirilmiştir.
ATASAREN BÜLTEN, 2022
En son anlaşılacağı en önceden yazarsak, bu çalışma; “Orta Asya devletlerinin dış politikalarında bütün normatif ve maddi unsurlarla yüzlerini Nahcivan Koridoru vasıtasıyla Türkiye’ye dönmeleri zaruretlerinin” ortaya konacağı devam çalışmasının girişi niteliğindedir. Bu bakımından bütünün yarısı ve yaranın teşhisi niteliğindeki bu çalışmanın ana kapsamı Çin ve Rusya’nın bölgeye yönelik politikaları ile çerçevelenirken, Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin dış politika stratejileri ve hedefleri tartışılacak, mevcut politikaların neden sürdürülemez olduğu ve orta vadede belirecek olan zorluklar ele alınacaktır Orta Asya’nın bölgesel olarak Çin ve Rusya tarafından edilgen hale getirildiği iddia edilirken, bu devletlerin bölgeye yönelik politikalarında mutabık kaldıkları temel hedefin; Batı’nın bölgeye nüfuzunu ile bölgenin Batı’ya yönelimini engellemek ve bölgenin enerji kaynaklarının mevcut ve potansiyel kapasitesinin sürdürülebilir şekilde, kontrol altında tutulması olduğu varsayılmaktadır. Bu ortak alanlarda Rusya bölgede askerî ilişkiler ve siyasi istikrar konusunda başı çekerken, Çin ekonomik kalkınma ve özellikle enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar konusunda öne çıkmaktadır.
Orta Asya, içerisinde Türk topluluklarının yer aldığı, bu açıdan Türkiye ile tarihi, kültürel bağları olan bir bölgedir.1990”lı yıllara kadar SSCB”nin himayesi altında olan bu topluluklar, SSCB”nin yıkılması ile birlikte bağımsızlıklarını kazanma yolunu tercih etmiş ve ulus-devlet olma yolunda ilerlemeye başlamışlardır. Orta Asya böyle bir dönüşüm sürecine girmişken, bölgenin jeopolitik konumu, sahip olduğu doğal zenginlikler vb. birçok sebep nedeniyle büyük güçlerin ilgi odağı haline gelmiş ve bu coğrafya Türkiye dahil olmak üzere, Rusya Federasyonu, ABD ve birçok Avrupa ülkesinin çıkarlarının çatıştığı bir alan olmuştur. Çünkü dünya enerji kaynaklarının dörtte üçünü barındırmasıyla Orta Asya, geleceğin dünyasını şekillendirme potansiyeline sahiptir. Bu anlamda Orta Asya, dünyanın jeo-ekonomik ve güç politikasının odağı haline gelmektedir.
ANASAY, 2024
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) dağıldıktan sonra bağımsızlığını kazanan ülkeler, ulus kimliklerini inşa edebilmek ve uluslararası sisteme entegre olabilmek adına çeşitli girişimlerde bulunmuşlardır. Bu hususta diğer devlet ve kuruluşlarla iş birliği yapma yoluna gitmiş ve siyasi yapılanmalarda varlık göstermeye çalışmışlardır. Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan gibi bağımsızlığını yeni elde eden Türk Cumhuriyetleri kültür, tarih, din, etnik köken gibi ortak değerlerin de etkisiyle Türkiye öncülüğünde iş birliği sürecine başlamışlardır. Bu durum da çalışmanın konusu olan teşkilatların ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır. Bu çalışma Azerbaycan ve Türkiye arasındaki çok taraflı ilişkilere, bu ilişkileri tesis eden dinamiklere odaklanmıştır. Araştırmanın amacı iki ülkenin çok taraflı ilişkilerine katkı sağlayan teşkilatların ortaya konulması, bu teşkilatların ne ölçüde etkili olduğunun araştırılmasıdır. Devam eden bölümde iki ülke ilişkilerinin kısa analizi yapılmış ve Türk Devletler Teşkilatı (TDT), Türk Dili Konuşan Ülkeler Parlamenter Asamblesi (TÜRKPA), Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) gibi çeşitli oluşumların Azerbaycan-Türkiye çok taraflı ilişkilerine etkisi tartışılmıştır. Herhangi bir tehdide karşı ülkeleri güven içinde tutan bu tür oluşumlar hem ülkesel hem de bölgesel güvenlik açısından önem addetmektedir. Çalışmada yine bu teşkilatlara üye olan ülkeler, bu ülkelerin ortak beklentileri, bölgesel sorunların alınan kararlara etkisi tartışılmış; bu bilgiler Azerbaycan-Türkiye çok taraflı ilişkiler konteksinde değerlendirilmiştir.
Özet: Ölüm, insan yaşamını bireysel ve toplumsal olarak derinden etkileyen bir olgudur. Evrensel bir olgu olarak ölüm, doğum ve evlilik gibi hayatın temel geçiş dönemlerinden biri olarak kabul edilir. Bu sebeple de mezkûr olgular etrafında bir dizi ritüel geliştirilmiştir. Ölümün bir geçiş dönemi oluşunun en güçlü yansımaları kendisini yas etrafında geliştirilen ritüellerde gösterir. Yas ritüelleri arkaik olarak kabul edilen bazı motifler de barındırabilmektedir. Türk kültür geleneğinde yas süresince yerine getirilen uygulamalar arasında yakın zamanlara kadar uygulanagelen arkaik özellikli ritüellerden biri, özellikle erkek ölüler için yapılan, antropomorfik vekâlet örneği olarak tul geleneğidir. Yas süresince, ölünün insan biçimli bir temsilinin yas ortamında bulunmasını içeren bu ritüel Türklerin ata ve ruh tasavvurlarından kaynaklanmaktadır. Bu uygulama, Türklerin bilinen tarihlerinin ilk dönemlerinden itibaren geniş bir coğrafyada gözlemlenen kültürel bir olgudur. Zamanla bazı yönleri değişmeye uğramasına rağmen, bu gelenek temel şekil ve işlevini korumuştur. Bu çalışmada yazılı ve sözlü kaynaklardan elde edilen veriler ışığında, tarihteki tul geleneği ve onun çağdaş Orta Asya ve Anadolu'daki yansımaları karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Makalede bu iki coğrafyaya ait bir yas ritüeli olan antropomorfik vekâlet uygulamalarında saptanan şekil, içerik ve işlev benzerliğinin tesadüfi olmadığı somut örneklerle gösterilir. Yazarlara göre zikrolunan gelenekteki benzerlikler Orta Asya ve Anadolu arasındaki kültürel ve tarihsel süreklilikten kaynaklanmaktadır. Abstract: Death is a universal phenomenon which deeply affects all sides of man's life. Like birth and marriage the fact of death is considered as a transition in life a person experiences. Therefore different ceremonies and related formalities have occured in connection with it. The strong reflection of death as a transition to other-life demonstrates itself through the phenomenon of mourning. There are different mourning rituals and associated practices within social customs of Turkic nations. One of them is the death ritual for men, where the antropomorphic figure called tul in Turkic used to represent a dead one during the certain periods of mourning. This ritual takes it's source from the concept of souls and ancestors cults and worship. This practice is known from the early history of Turks and has been observed as a cultural phenomenon in wide geographic areas. Over time, it has changed in some aspects, even though it has kept the basic shape and function.
Bir manifesto ırk, din, dil, kültür ayrımı olmaksızın bütün insanlara hitap etmektedir. Ancak bu hitap yalnızca fikrin, aksiyoner bir akımın temel dayanaklarını savunmayla sınırlı olmamakla birlikte yerleşik olana da meydan okuyan yanıyla devrimci bir mahiyeti içermektedir. Türkiye'de transhümanizm ve tekillik felsefesiyle ilgili oluşturulmaya çalışılmış bu manifesto maddeler, açıklamalar, tablolar, matrisler biçiminde yazılmıştır. Transhümanizm ve tekillik durdurulamayacak, tersine çevrilemeyecek, görmezden gelinemeyecek dinamik bir gerçekliktir. Bu gerçeklik gerçeğin mahiyeti tartışılmaksızın gerçeklik kavramının tanımı ne ise onu içermektedir. II. Transhümanizm ve tekillik, popüler kültüre entegre butik bir akım olmasının ötesinde ideoloji ve felsefi temelleri içeren çok yönlü kültürel ve entelektüel medeniyet dilidir. 21. Yüzyılın temel felsefi dayanakları arasında öncelikle teknoloji felsefesi akabinde ise transhümanist bir tekillik felsefesi oluşturulmalıdır. III. Transhümanizm, bireysel dogma ve ideolojilere indirgenemez ve bu tercihlerle yeterince ilgilenmez. Ancak toplumsal anlamıyla laik cumhuriyet yapısı, transhümanist tekillik felsefesi bağlamında savunulur. Felsefi her birikim ve bilim nispeten daha özgür devlet sistemlerinde var olabilir. Laik karakterli cumhuriyetçi yönetimler, tartışma ortamının varlığı bakımından tekillik felsefesine katkıda bulunacaktır. IV. Transhümanizm modern şehir yaşantısını savunur ve bu yaşantıda doğa dışlanmamaktadır. Yeşil dönüşüm ve mutabakat ile akıllı enerji sistemleri, transhümanist mega şehirlerin inşalarının ön koşullarıdır. Kentleşme ve sekülerleşme ile yakın ilişkileri bulunan transhümanizm, sosyal yapısal dönüşüm ve feodal yapının sona erdirilmesini desteklemelidir. Feodal bağlar, dogma, yapay kültür, anti şehirleşme, entegre olmama özellikleriyle ilişkilidir. Şehirli, çekirdek aile yapısı transhümanizmin sadık vatandaşlarını oluşturmaktadır. V. Türkiye'de transhümanizm çalışmaları çoğunlukla yanlı ve yanlış biçimde tanıtılmıştır. Bu bakımdan tekillik, tamamen savunmacı bir karaktere büründürülmüştür. Ancak hiçbir idea, kuram ya da felsefe kendisini her daim savunma refleksi dahilinde ''suçluluk'' argümanına atıfla gelişemez. Transhümanist felsefe atak olmak, öne sürmek, çürütmek yerine çürütülmeye çalışılan bir hareket olarak modellenmeye mecburdur. VI. Türkiye'de transhümanizmle ilgili akademik çalışmalar genellikle ilahiyatçı kökenli araştırmacılar tarafından yürütülmüştür. Bu sebeple transhümanizm, yalnızca itikadi bakımdan ve yanlı ve dışlayıcı bir jargonla aktarılmıştır. Transhümanizm ve tekillik, çok önemli ekonomik, sosyal, politik, güvenlik, tıbbi, mühendislik unsurları içermektedir. Transhümanist çalışmalara sosyal bilimciler ve mühendisler hatta tıpçılar daha ağırlıklı olarak dahil olmak ve bu alanda yer alan ilahiyat kökenli tezleri seyreltmek zorundadırlar. VII. Transhümanizm ve tekillik tamamen ateist felsefeyle bağdaştırılamaz. Transhümanizmi ilk kurgulayanlar ve katkıda bulunanlar arasında materyalistler yani tamamen madde gerçekliğine inananlar bulunabilir. Fakat transhümanizm
Gazi Kitabevi, 2019
Devlet borçlanmasına ilişkin dünyada son yaşanan gelişmeler, artan krizler ve yükselen borçlanma oranları şeklinde olmuştur. Özellikle finansmana erişimde zorluk çeken, borçlanma düzeyleri yüksek olan ve borçlanma yapısından dolayı borç kırılganlığı yaşayan ülkeler, çeşitli çözüm yolları arayışı içerisine girmişlerdir. Bu anlamda devlet borçlanması konusunda birçok yenilik ortaya çıkmıştır. Örneğin, sukuk, yeşil sukuk gibi enstrümanlar finansmana erişimi kolaylaştırma yanında yatırımcı tabanında çeşitlilik sağlama görevini üstlenmiştir. Benzer şekilde uygulamada yer alamamakla birlikte özellikle yüksek borca sahip gelişmiş ülkelerce kriz eğilimini azaltacak yöntemlerden biri olarak GSYİH endeksli tahviller araştırılmış ve tartışmaya açılmıştır.
TRANS - SİBİRYA TRENİ İLE AVRUPA'DAN ASYA'YA YOLCULUK:, 2019
Şehir ve Kültür Dergisi, 2016
Türk mezarları Ermenilerle birlikte Boston şehri yakınlarındaki Worcester’da bulunan Hope Cemetery mezarlığında 200 civarında Müslüman kabri bulunuyor. Kabristanlık çok geniş bir alanda kurulmuş. Bizdeki ilk Ankara’da kurulan Cebeci Asri mezarlığı düşüncesiyle kurulmuş. 1836 tarihi gösterilen mezarlıkta Katolik, Protestan, Yahudi, Ermeni mezarlıkları var. Ermeni mezarlıkların bulundu yerde ise Osmanlı dönemine ait Osmanlı tebasından gayri müslim Araplar olduğu gibi Türkiye’den gitmiş Ermeniler ve Müslüman Türkler’in de mezarları var. Mezarlığı ziyaret edip Fatihalar okuduk.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.