Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
16 pages
1 file
Rumeli Tarih Arastirmalari Dergisi, 2020
Kilikia bölgesi sahip olduğu yeraltı ve yer üstü kaynaklarına ek olarak, jeopolitik konumu dolayısıyla önemini eskiçağ tarihi boyunca muhafaza etmiştir. Bu bağlamda tarihin erken dönemlerinden itibaren Mısır, Hitit ve Assurlular gibi pek çok devletin ilgisini çekmiş ve adı geçen güçlerin hâkimiyet kurmaya çalıştığı bir bölge olmuştur. MÖ 612 yılında Assur İmparatorluğu'nun yıkılması sonrasında Kilikia, Syennesis unvanı taşıyan bir dizi kral tarafından bağımsız bir şekilde idare edilmiştir. Persler, egemenlikleri esnasında Kilikia'nın stratejik konumundan ve zenginliklerinden azami oranda istifa etmişlerdir. Bu dönemde Hellenler'e karşı yürütülen savaşta Persler için önemli bir üs olan Kilikia, Pers kral Kyros tarafından işgalinden M.Ö. 401 yılına kadar geçen zaman diliminde bölge kısmi otonomiye sahip yerel krallar tarafından idare edilmiştir. Bölge MÖ 333 tarihinde meydana gelen İssos Savaşı sonrasında Büyük İskender'in hâkimiyetine girmişse de MÖ 323'deki ölümü sonrasında Kilikkia, diadokhlar arasında yaşanan çatışmalarla bağlantılı olarak sıklıkla el değiştirmiştir. Özellikle Roma'nın ortaya çıkardığı güç boşluğundan istifade eden korsanlar bir süre bölgede egemen oluşlardır. Roma, korsan sorununa çözüm bulmak gayesiyle Klikia'daki hadiselere müdahil olmuştur. Roma, uzun süre boyunca Kilikia'da gevşek bir yönetim sergilemiş olup, bölgenin idaresinde yerel yöneticilerden zaman zaman istifade etmiştir. Roma egemenliği esnasında bölgenin sınırları sıklıkla değişmiş olmasına karşın doğudaki Parthlar'a karşı bir ileri karakol olarak önemini uzun süre muhafaza etmiştir.
Belleten, 2005
Tarihin en eski çağlarından beri Kilikya, gerek ekonomik, gerekse stratejik açıdan Anadolu'nun en önemli bölgesi olmuştur. Böyle büyük maddi zenginliklere sahip bir bölgede zengin bir kültürün oluşması da doğaldır. Antik Kilikya şehir sikkeleri bu zengin kültürün aynası olarak çok çeşitli konularda bizi aydınlatır. Yaklaşık altı yüz elli yıl süren bu sikke basma geleneği sayesinde, çok fazla arkeolojik veri olmamasına rağmen, Kilikya bölgesinde olup biten bir çok şeyi sikkelerden öğrenebiliyoruz. Antik çağda gelenek olduğu üzere, Kilikya şehirleri de darp ettikleri sikkeleri bir propaganda aracı olarak kullanmayı iyi biliyorlardı. Toplum iradesinin yönetiminde inkar edilemez bir öneme sahip olan inanç dünyası, sikkelerin konuları arasında önemli bir yer tutmaktadır. Bilindiği gibi Roma dönemi şehir darplarında, sikkenin ön yüzü otorite sayılan imparatora ayrılırken, arka yüzler çoğu kez şehirler için önemli olan tanrı ve tanrıçalara bırakılmıştır. Kimi şehirler ise sadece kendil...
2020
ÖZ Tarih boyunca Anadolu'da şehirleri, stratejik yerleri korumak ve yol güvenliğini sağlamak için askeri yapılar inşa edilmiştir. Roma ve Bizans döneminde doğudan gelen Pers ve İslam ordularının taarruzuna karşı pek çok kale yapılmıştır. Akdeniz bölgesinin Kudüs'e giden hac yolu üzerinde yer alması, senede birkaç kere ürün alınabilen verimli topraklara sahip olması ve Anadolu'nun içlerine bağlantının buradan geçen yol hatlarıyla sağlanması ayrıca başta Kıbrıs olmak üzere Mısır ve büyük denizlere açılan güvenli limanlarının bulunması bölgenin farklı devletlerce mücadelesine sebep olmuştur. Buradaki yol hatlarının güvenliğini sağlamak için de İlk çağdan itibaren savunma yapıları buralarda önem kazanmıştır. Özellikle Bizans İmparatorluğu, İslam saldırılarını (Emevi ve Abbasi) önlemek için sınır boyları tahkim etmiş, kavşak noktalara kaleler kurmuş ve ileri karakol olarak tasarlanmış savunma yapıları inşa etmiştir. Dağlık Kilikya'ya yerleşen Ermeniler burada prenslikler oluşturmuştur. Elbistan savaşından (1277) sonra bölgede Memlüklü hâkimiyetinin ağırlık kazanması Kilikya Ermeni Krallığını olumsuz etkilemiştir. 1375 yılında Memlüklerin Sis'i (Kozan) ele geçirmesiyle bu krallık son bulmuş ve bundan sonra bölgede Memlüklere bağlı Ramazanoğlu Beyliği varlığını sürdürmüştür. Memlüklü Devleti bölgenin güvenliğini sağlamak için başta Kozan olmak üzere kaleler inşa etmiş ve var olan pek çok kale bu dönemde tamir edilmiş ya da yenilenmiştir. Orta Toroslarda yer alan, günümüzde Mersin il sınırı içerisindeki Sinap kaleleri de bu özelliği gösteren savunma yapılarıdır. Mersin'in Çamlıyayla ilçesi ve Çandır köyü yakınında, Tarsus-Ulukışla arasındaki kuzey yol güzergâhında inşa edilen Sinap kaleleri sınırda, düşman hücumlarını önlemek amacıyla inşa edilmiş garnizon kaleleridir. Garnizon kaleleri sınır hattını, yol güzergâhlarını ya da stratejik öneme sahip bir beldeyi korumak için inşa edilmiş askeri yapılardır. Araştırma ve incelememiz sonunda Anadolu'da bugüne kadar varlığını bildiğimiz tek ikiz kale olma vasfına sahip olan Sinap kaleleri ele alınmıştır. Çalışmamızda, Türkiye'nin bu tek ikiz kalesi malzeme, teknik, süsleme açısından değerlendirilmiş ve aynı çağdaki diğer kalelerle karşılaştırılarak kalelerin dönemlemesi yapılmıştır. Böylece; Ortaçağın bu önemli ikiz kalesinin Memlüklü döneminde yenilenerek kullanıldığı ortaya çıkarılmıştır. Military structures have been built to protect cities and strategic locations and to ensure the road safety in Anatolia throughout the history. Many castles have been built against the attack of Persian and Islamic armies from the east during the Roman and Byzantine periods. There are couple of reasons that many states struggled for the region: it was located on the Hajj route of the Mediterranean region to Jerusalem, had fertile lands that can be harvested several times in a year, provided the connection to the interiors of Anatolia through road lines, and had safe harbors opening to Cyprus, Egypt, and big seas. Defensive structures have gained importance there since the first age to ensure the safety of the road lines. The Byzantine Empire, in particular, fortified the borderlines, built the castles at intersections and defensive structures designed as outposts to prevent Islamic attacks form Umayyads and Abbasids. The Armenians who settled in the Mountainous Cilicia established the principalities in the region. After the Elbistan War (1277), the dominance of the Mamluk Empire gained weight in the region and had a negative impact on the Armenian Kingdom of Cilicia. When the Mamluks conquered Sis (Kozan) in 1375, the Kingdom came to an end, and after that time, the Ramazanoglu Principality of the Mamluks started to exist in the region. The Mamluk Empire built castles, especially the Kozan Castle, and many existing castles were repaired or renovated during this period in order to ensure the security of the region. The Sinap Castles, which are located in the Central Taurus within the boundaries of Mersin today, are defensive structures showing this feature. The Sinap Castles, which are built on the northern road between Tarsus and Ulukışla near Çamlıyayla district and Çandır village of Mersin, are the post castles to prevent enemy attacks. The post castles are military structures built to protect the borderline, road routes or a strategically important town. In this study, The Sinap Castles, which qualify as the only twin castles of the Anatolia known until now according to our research, are discussed. These unique twin castles of Turkey have been evaluated in terms of the material, technique and decoration and the periodization of the castles has been made by comparing with the other castles of the same age. So; it is found out that these important twin castles of the Middle Age are renovated during the Mamluk period and used. Keywords: Sinap, Castle, Fortification, Memluks, Armenian, Cilicia, Middle Age
Cedrus Dergisi, 2022
Boysal başkanlığında arkeolojik kazılar yapılmış, Geç Geometrik, Geç Klasik ve Roma dönemlerine ait mezarların bulunduğu alanın çevresinde Muğla Müze Müdürlüğü başkanlığında yapılan çalışmalarda ise temel seviyesinde tam planı mevcut olmayan bir yapı kalıntısı açığa çıkartılmıştır. Bu yapı kalıntısının köşesine yakın bir konumda, taban üstü seviyede bir Asklepios heykelciği ele geçmiştir. Yılanlı asa ile birlikte tasvir edilen heykelcik, Eleusis tipine aittir. Stratonikeia heykeltıraşlık eserleri içerisinde biri gymnasion buluntusu, diğeri ise buluntu yeri belli olmayan iki adet Asklepios torsosunun varlığı bilinmesine rağmen Stratonikeia koroplastik sanatı içerisinde Asklepios figürini ele geçmemiştir. Bu nedenle Bozukbağ Asklepios Heykelciği ve konteksti, Stratonikeia ve çevresindeki Asklepios kültünün varlığını gösteren tam bir eser ve kazı buluntusu olması nedeniyle ayrı bir öneme sahiptir. Bu çalışmanın konusunu oluşturan, Roma Dönemi kopyası Asklepios heykelciği buluntu yeri ve stil özelliklerine göre MS II. yüzyılın ikinci yarısı-III. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmiştir.
SEKANS SİNEMA KÜLTÜRÜ DERGİSİ, 2021
“İmparatorluğu böyle pestil gibi ezen kendi ağırlığı" diye düşünüyor Kubilay ve uçurtmalar gibi hafif kentler, dantel gibi delikli kentler, cibinlikler gibi saydam kentler, yaprak damarlarına, el çizgilerine benzer nervür kentler, opak, aldatıcı kalınlıkları içinden bakıldığında görülen telkari kentler giriyor artık rüyalarına.” Italo Calvino, Görünmez Kentler (2008) İnsan, içinde yaşadığı kentin nesi olur? İçinde insanın yaşadığı kent, insanın nesi olur? Bir film, kent-insan ilişkisini anlamaya aracılık edebilir mi? Stendhal’a göre roman, sanatçının yol boyunca gezdirdiği bir aynadır (Moran, 2002, s. 18). Yazarın roman için yaptığı yorum sinema için de geçerli olabilir.
Belleten-Türk Tarih Kurumu, 2005
2018
ÖZET Pers'lerin Lidya Devleti'ne son vermelerinden (MÖ 546), Büyük İskender'in İssos'ta Pers kralı III. Dareios'u mağlup etmesine (MÖ 333) değin, Anadolu Pers egemenliği altında kalmıştır. Pers'ler, imparatorluklarını satrap olarak adlandırılan yöneticilerce idare olunan, eyaletlere bölmüştür. Bu eyaletlerden birisi de batıda Kızılırmak'tan doğuda Fırat'a, güneyde Toroslar'dan kuzeyde Karadeniz'e kadar uzanan Kappadokia'dır. Ayrıca, Zerdüşt dinine inanan Pers'ler için ateş kutsaldı ve bu sebepten Hasan Dağı ve Erciyes Dağı gibi volkanlar onlar için özel yerlerdi. Yine, Pers'ler tarafından organize olunan Kral Yolu, Pers başkenti Persepolis'i Kappadokia'ya, oradan da Lidya başkenti Sardes'e bağlamaktaydı. Daha Pers egemenliğinde, Kappadokia'da, satrap görünüşünde, başına buyruk kimseler bulunmakta idi. Büyük İskender'in Kappadokia güneybatısından geçişi sırasında bunlardan biri olan ve Büyük İskender Pers İmparatorluğu'nu yıkınca, ona boyun eğmiş olmadığı için Pers soylusu I. Ariarathes bağımsız duruma geçti. Böylece, tarihe Kappodokia Krallığı olarak geçecek ve Tiberius zamanında MS 17 de Roma'nın Kappadokia'yı eyalet olarak örgütlemesine kadar varlığını devam ettirecek olan devlet ortaya çıkmış oldu (MÖ 332). Bu çalışmada; Hellenistik Dönem'de (MÖ 336-30) Anadolu'da milli bir devlet olarak, tarih sahnesinde inişli-çıkışlı da olsa mevcudiyetini muhafaza edebilmiş Kappadokia Krallığı anahatları ile ele alınmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Anadolu ve Balkan Araştırmaları Dergisi, 2018
Kilikya'nın Tarihöncesi Dönemleri, 2022
Diyalektolog-Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Seleucia IX, 2019
Medeniyet Sanat Dergisi, 2021
Anadolu'da Kudret ve Görkem Persler/Power and Glory in Anatolia The Persians, 2017
Manisa, Akademik Araştırmalar Işığında (Tarih & Felsefe), Cilt I, Berikan Yayınevi, 2022
O. C. Henry & A. Belgin-Henry (Ed.), KARİALILAR, Denizcilerden Kent Kurucuları, Yapı Kredi Yayınları, Istanbul,, 2024
TARİH BOYUNCA ANADOLU - GÜRCİSTAN İLİŞKİLERİ, 2020