Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, RAKU GELENEĞİ VE ÇAĞDAŞ UYGULAMALARI
…
30 pages
1 file
The content of this article include firstly the history of Japanese hand formed tea cups made with the traditional raku ceramic technique, the contemporary raku pots by Serap Ünal, and the achievements of Avanos potters that produce raku technique pots. The 15th Generation of the Raku family Raku Kichizaemon's raku productions, and contemporary applications of raku technique by Serap Ünal and Avanos potters;Tayfun Küçükcan, Aydın Afacan were also investigated.
2019
20. yüzyılın ortasında savaş sonrası toplumların mevcut politika ve sistemlere olan inancının sarsılması sonucu, değişim ve dönüşüme duyulan ihtiyaç karşılığını Doğu felsefeleri ve mistik öğretilerde bulmuştur. Bu arayışlara cevap veren öğretilerden biri de derin tarihi geçmişe ve kendine özgü kozmolojik/sembolik altyapıya sahip Şamanizm’dir. Söz konusu zengin kaynak sosyal bilimlerin (tarih, toplumbilim, arkeoloji, antropoloji, felsefe, psikoloji vb.) birçok alanında olduğu gibi sanat’ı da derinden etkilemiştir. Bu çalışmanın amacı, en yalın ve katışıksız hali ile bulunduğu Kuzey Kuşağı Bölgesi dahilinde, her tür yanlış ve tartışmalı olgudan arıtarak Şamanizm’i tanımlamak; öğretinin etrafında şekillendiği Şaman’ı, yöntem dilini ve bu dili sanatsal üretim aracı olarak kullanan Çağdaş Sanatçı tipini incelemek, koşutluklarını ortak kaynak “Kolektif Bilinçdışı” ışığında tespit etmektir. Farklı kültür ve dönemlerden seçilmiş eser ve uygulayıcıları (Jackson Pollock, Joseph Beuys, Nil Yalter, Andy Goldsworthy, Marina Abramovic, Semi Ryu) üzerinden, Şaman Yöntem Uygulamaları’nın sanatsal anlatıma getirdiği yeni işlevsel boyutlar saptanmış ve incelenmiştir. ABSTRACT The post-war society of the mid-20th century, longing for change and transformation after having lost faith in the then-current politics and systems, found solace in the Eastern Philosophy and mystical teachings. One of the teachings they discovered during their quest was Shamanism, which had deep historical roots, as well as a unique cosmologic/symbolic background. This extensive resource has influenced not only the social sciences (history, sociology, archaeology, anthropology, philosophy, psychology, etc.) but also arts. This study aims to characterise Shamanism by eliminating any fallacy or controversial facts, and in the context of the Northern Belt, where it appears in its simplest and purest form; study the centre point of the teaching, the shaman; the language he/she adopts; contemporary artists’ interpretation of this language as an instrument of artistic production, and identify the parallelisms between the language and its interpretation in consideration of the common resource, the ‘Collective Unconscious’. Taking as reference the artists (Jackson Pollock, Joseph Beuys, Nil Yalter, Andy Goldsworthy, Marina Abramovic, Semi Ryu) and works from a variety of cultures and periods, it identifies and examines the new dimensions of function added to the artistic expression by the Shamanic Methodological Practices.
ORTA ASYA VE KAFKASYA DIL TARIH EDEBIYAT-ILAHIYAT ARASTIRMALARI, 2022
Kafkaslar ve Anadolu insanlık tarihinin iki kadim yerleşkesi ve birçok uygarlığın ev sahipliğini yapmış iki komşu coğrafyadır. Böylesi köklü bir maziye sahip olunca ister istemez birçok kültürel ve dini motifin de günümüze kadar taşınmış olması kaçınılmaz olmuştur. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de her iki coğrafyada mensup sayıları değişken ve toplam nüfusa göre oranları farklı olmakla birlikte Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamiyet gibi ilahi dinlere tabii olan farklı etnik unsurlar mevcuttur. Kafkas Yahudileri olarak da bilinen Dağ Yahudileri Kafkaslarda genellikle Azerbaycan ve Dağıstan’daki farklı yerleşim yerlerinde yaşamaktadırlar. Kesin bir veriye dayanamamakla birlikte toplam nüfuslarının 12 bin civarında olduğu tahmin edilmektedir. Anadolu’daki Müslümanlar ise Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşamaktadırlar ve ülkenin nüfusunun yaklaşık %90’ının Müslüman olduğu varsayımından yola çıkıldığında farklı etnik unsurlara ve İslam mezheplerine mensup 75 milyon civarında nüfusa sahip oldukları varsayılmaktadır. Doğumla başlayıp ölümle son bulan insan hayatı belli birtakım evrelere ayrılmıştır. Hayatın dönüm noktası olarak kabul edebileceğimiz bu evreler o insanın ve çevresinin yaşantısında yeni bir başlangıç olarak algılanmaktadır. Özellikle doğum, evlilik ve ölüm gibi üç ana kısma ayırabileceğimiz bu evreler konunun uzmanları tarafından geçiş dönemleri olarak isimlendirilmektedirler. Bizde bu çalışma ile geçiş dönemlerinden sonuncusu ve inanan insanlar için geçici olan bu dünya hayatının bitip ebedi olan ahiret hayatına başlangıcı olarak kabul edilen ölüm fenomenini ele alacağız. Ölümle ilişkilendirilen olaylar, ölümün öncesi ve sonrasında yaşananlar, mateme dair inanış ve uygulamalar gibi konular mukayeseli olarak işlenilecektir. Bu çalışma -her ne kadar farklı dinlere mensup toplumları ele almış olsa da- iki komşu coğrafyadaki insanların ölüme dair inanış ve uygulamalarının mukayesesi neticesinde ortaya çıkacak olan benzerlik ve farklılıkların tespiti açısından önemlidir. Bu insanların hayata bakışlarında ve inanç dünyalarında din etkenin dışında kültürel özelliklerin ve içinde yaşanılan toplumun etkisinin ne kadar belirleyici olduğunun anlaşılması açısından da ayrı bir önem arz etmektedir.
Rakı: Damıtma yolu ile elde edilen suma kullanılan ve genellikle anason tohumu ile aromalandıralan bir alkollü içecek.
2006
Çağdaş finansman yönetimi anlayışı ile birlikte işletmeler, bilânçolarının pasif bölümlerinin farkına varmış, varlıklar kadar kaynakların da verimli ve etkin bir biçimde yönetilmesi gereğini kavramışlar ve bu, finansal yöntemlerin sıklıkla kullanılması zorunluluğunu beraberinde getirmiştir. 1 Sermaye ve yatırım oluşturmak ciddi maddi külfet gerektirmektedir. Bu, yaratıcı fikirleri olan ama bunu yatırıma dönüştürecek finansal gücü olmayan girişimciler için büyük bir handikaptır. Teknolojik gelişmelerin hızlanması ve bu nedenle modern iş yaşamında ihtiyaç olarak ortaya çıkan, hızlı çözümler, buluşlar, yaratıcı fikirler, klasik sermaye-üretim ilişkisinden ayrı bir tür sermaye çeşidini doğurmuştur: Girişim sermayesi (Venture Capital) denilen bu tür, özellikle küçük-orta işletmeler ile, yaratıcı fikirleri ve buluşları olan ama sermaye bulma sıkıntısı çeken küçük girişimciler için ideal bir çözüm olarak iş yaşamına girmiştir. Girişim sermayesinde temel süreç, piyasa içinde boşluğu ve ihtiyacı hissedilen parlak bir fikir ya da buluşun araştırma geliştirme (ar-ge) aşamalarından başlayarak, pazarlama ve satışına kadar geçen dönemdeki sermaye ihtiyacının karşılanmasıdır. Sistemin işlerliği ise bu sermaye ihtiyacını karşılamak üzere, fon fazlası olan yatırımcıları ya da nakdini değerlendirme peşindeki girişimcilere bu süreci finansal olarak karşılama görevi veriyor. Buna risk sermayesi de deniyor. Risk sermayesi (Ya da girişim sermayesi) bu anlamda değerlendirilirse, kısa bir ifadeyle, kendilerine sermaye arayan firma veya yeni fikirleri olan girişimcilerin, kendilerine sermaye yatırımı yapabilecekleri yeni fikirleri olan girişimciler ve firmaları arayan "risk almaya hazır" sermayedarlar ile buluşması olarak tanımlanabilir. 2 Risk sermayesi finansman yöntemi de, diğer finansman yöntemleri gibi, işletmelerin kaynakların etkin ve verimli biçimde kullanmalarına olanak sağlayan bir finansman yöntemidir. Diğer yöntemlerde olduğu gibi, ihtiyaçları doğru belirlemek, geleceğe yönelik sağlam bir planlama yapmak ve hedefleri belirlemede gerçekçi olmak yöntemin başarısını artırıcı unsurlardır. Bütün gelişmiş ülkelerde uzun zaman başarı ile uygulanan risk sermayesi, dinamik, yaratıcı ve yenilikçi, finansman gücü yeterli olmayan her aşamadaki girişimcilerin yatırım fikirlerini gerçekleştirmelerine olanak sağlayan, gerektiğinde işletme ve yönetim desteği de veren, hisse karşılığı sermaye aktarımı sağlayan çağdaş finansal yöntemdir (Ark, 2002: 01). Temel özellikleri arasında, bankalar tarafından desteklenmeyen girişimcilerin desteklenmesi, yatırımların hisse senedi karşılığında yapılması, uzun vadeli olması ve şirketin belli bir gelişme düzeyine gelmesinden sonra hisselerin satılması sayılabilir. 3 Dinamik bir sermaye akışının olduğu günümüz ekonomisi ve iş dünyasında bu tür bir sermaye oluşumu, ihtiyaçlar nedeniyle ortaya çıkmıştır.
Günümüz iş dünyasında artan rekabet; işletmelerin ticari işlemlerinin önemli bir kısmının vadeli yapmasını zorunlu kılmaktadır. Bu alacakların bir kısmının vadesinde tahsil edilememesi, bu işlemlerin mali tablolara yansıtılmasına yönelik olarak mevzuatımızda (Türk vergi sistemi, SPK) düzenlemeler yapılmıştır. Bu doğrultuda, vadesinde tahsil edilmeyen alacaklara ilişkin olarak mevzuatımızda karşılık ayırma yoluyla bunlara mali tablolarda yer verilmesi ilkesi benimsenmiştir. Alacak karşılığı işletmelerin çeşitli faaliyetlerinden doğmuş alacaklarında meydana gelen ya da gelmesi muhtemel, ancak miktarı kesin olarak belli olmayan zararların karşılanması amacıyla ayrılır. İşletmeler edindikleri tecrübelerden ve somut bazı gelişmelerden dolayı aktiflerinde yer alan bir kısım alacakların varlık olma niteliğini kaybettiğini görmektedirler. Zararın boyutu bu alacakların vadesi henüz gelmediği ya da uzun takip süreci bitirilemediği için hemen netleşmez. Bu durumda işletmelerin alacak karşılığı ayırması, ilerde netleşecek zararlara hazırlık yapmalarını sağlayacaktır. Ancak, konunun vergisel boyutu tartışmalıdır. Vergi matrahından indirilebilecek karşılık miktarının belirlenmesinde vergi otoritesinin vergi kaybı endişesiyle ayrılacak karşılık miktarına gereğinden fazla sınırlama getirmesi de söz konusu olabilmektedir. Bu tür düzenlemeler işletmenin karşılık ayırma yönünde isteksiz davranmasına sebep olabilecektir. Bu ise, işletmenin ihtiyatlı yönetiminde önemli yer tutan karşılık politikasından istenen sonucun alınamaması neticesini doğurabilecektir. Bu noktada vergisel düzenlemelerin sınırlayıcılığı, açıkladıkları kar ve zararı etkilemenin yanı s ıra işletmelerin, aktifinde bulunan alacak şeklindeki varlıkların değer düşüklüğünün raporlanmasının ertelenmesi yönünde teşvik edilmelerine de yol açabilecektir. Ayrılan alacak karşılıklarının vergi matrahından düşürülmesinde gereğinden fazlaya izin verildiğinde ise işletmelerin vermeleri gereken verginin sürekli ertelenmesi, dolayısıyla vergi kaybı sonucunu doğuracaktır. Şüpheli alacak karşılığı ve değersiz alacak müesseselerinin uygulaması ile ilgili olarak uygulayıcılar zaman zaman tereddütlere düşmektedirler. Bu yazımızın amacı uygulamada ortaya çıkan tereddütlerin ve çözüm yollarının ortaya konmasına yöneliktir.
2 Harun ANAY 1 Bu makalede künyesi anılacak kitap veya makalelerin hemen hemen hepsi bu istikamette kaleme alınmış eserlerdir. 2 Ülken, Hilmi Ziya, Türkiye'de Çağdaş Düşünce Tarihi, İstanbul-1979. D‹VAN 2001/1 3 Ça¤dafl Arap Düflüncesi Üzerine 3 Üniversitelerimizde çağdaş Arap düşüncesiyle ilgili yapılan tezlere örnek olarak bkz. Alperen, Abdullah, Çağımız İslâm Dünyasında Modernleşme Hareketleri ve Türkiye'deki Etkileri, Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri-1998, Y.L.T.; Başer, Alev Erkilet, Ortadoğu'da Modernleşme ve İslâmî Hareketler: Türkiye, Mısır, İran, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitü-✒ ların 4 değerini kabul etmekle birlikte, Türkçe'deki çağdaş Arap düşüncesi tarihi mahiyetindeki eserlerin Albert Hourani 5 , Enver Abdülmelik 6 ve Hâmid İnayet 7 gibi yazarlardan tercüme olduğunu göz önüne alınca bu konudaki büyük boşluk kendiliğinden anlaşılır. Bunun yanı sıra, bildiğim kadarıyla, Türkiye'de hiçbir üniversitede Arap düşüncesi tarihi uzmanı yetiştirmek için bir bölüm bulunmamaktadır. Bu ihtiyacı karşılaması beklenen, bazı üniversitelerimize bağlı Arap-Fars Dilleri (veya Şark Dilleri) bölümlerinde çalışan Arap edebiyatı uzmanları ise, araştırma alanlarını çoğunlukla dil çalışmaları ya da şiir, roman, hikaye vb. konuları içerisine alan dar anlamıyla 'edebiyat' ile sınırlı tutmaktadır. Aynı D VA N 2001/1 4 Harun ANAY sü, Ankara-1996, Dr.T.; Bilge, M. Lütfi, XIX. ve XX. Asırlarda Türk-Arap Münasebetleri Işığında Arap Milliyetçilik Hareketleri, İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, İstanbul-1982, Doç.T.; Çelen, Mehmet, M. Reşid Rızâ'da Hilâfet Düşüncesi ve Osmanlı Tecrübesi,
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Sanat Yazıları, 2023
17th International Symposium Communication and the Millennium, 2020
VIII. Uluslararası Türk Dili Kurultayı Bildirileri II. Cilt, 2021
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019
Din Bilimleri Akademik Araştırma Dergisi, 2006
ÇAĞDAŞ ARAP DİYALEKTLERİNDE TÊTA SÖZCÜĞÜ ÜZERİNE BİR İNCELEME, 2023
DOGRULANMIŞ BRUT AGIRLIK VE UYGULAMALAR, 2019
Hukuk Teorilerinde Yargı ve Hukuk Uygulayıcısı Fetişizmi, 2020