Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, Asbider
Tourism diversification efforts are the focus of the strategies developed to spread tourism throughout the year. As a branch of tourism, faith tourism has been developing in the world and our country in recent years. In faith tourism, tourists visit the sacred centers of the religions they believe in. There are many important places in our country for Judaism, Christianity and Islam. Saint John who was an evangelist, wrote letters to seven congregations in Western Anatolia while he was in exile. The churches built and dedicated to the 7 congregations mentioned in these letters, and believed to survive in the apocalypse are called Apocalyptic Churches. The seven churches in Western Anatolia, which are mentioned in the Bible, are very important for Christians. The aim of the study is to understand the formation of seven churches within the context of faith tourism, to determine the structures dedicated to the congregations and to examine them from the point of view of tourism. The method of the study is archaeological excavations, restoration-conservation practices and literature review. In results section, the findings obtained from the literature review data, archaeological data and restoration-conservation applications are interpreted in terms of tourism, archeology and restoration, then, some suggestions are presented.
~an Tamil gi.i<;:menleriyle kar~1la~Ir o mada. Onlann da yard1m1yla Kilise'yi ve bah<;:esini canlandmp 199l'de yeniden hizmete a<;:ar. Sherwood'un, kendisiyle gori.i~en ve izlenimlerini jstanbul'da Hatirlamak ve Unutmak adh kitabmm bir boli.imiinde aktaran Leyla Neyzi'ye si.iyledigine gore, Kilise'ye ilk a<;:tld1g1 di.inemde "beyaz voile (pe<;:e) takm1~ var!Iki1 Ti.irk hammlan" da gelirken, aradan ge-<;:en zaman i<;:inde Galata'da degi~en ni.ifus, Kmm Kilisesi yeniden a<;:tld1gmda, bahc;:esine bakmaktan bile <;:ekinir olmu~tur. Neden sonra buzlar <;:oziiliir, gi.in gelir mahalleli kilise bah<;:esinde bulunan aga<;:lara <;:ama~lf germe izni ister rahipten. Sherwood'un istedigi tam da budur. Bir<;:ok gezginin giincelerinde "italyan sokaklan gibi" diye tammlad1g1 bu darac1k sokaklarda, Sherwood'un si.izlerini yineleyecek olursak, "Mahalleyi bah<;:eye getiren bir bagdir bu c;:ama~Ir ipleri. Suni olarak diizenlenmi~ kusursuz bir bah<;:eyi kim ister ki?'' istiklal Caddesi'nin hemen altmda, arada s1rada oniinden koyun siiriileri ge<;:en Kilise, ~imdilerde yeniden bir degi~ime, kimilerinin adlandird1gmca niifusta bir "se<;:kinle~tirme" operasyonuna taniklik etmektedir. <;:evresindeki eski yaptlar yenilenmekte, yabano niifus Galata'da yeniden <;:ogalmaya ba~lamaktadlf. Sonu<;:ta, Klrrm Sava~1 amsma dikilen ufarak Kilise ne yazik ki biiyuk <;:aph olmasa da mahalleli bir ban~Iki1gm, birlik-K1~lalar Elmon Han~er Askeri yaptlar, Osmanh imar sistemi ic;:inde ilk donemden ba~layarak dogru
Tarihi binlerce yıl öncesine dayanan Van'ın kadim değerleri saymakla bitmez. Dini değerlerin inanç merkezi haline gelen Van'ın yüzlerce tarihi ve turistik değeri bulunmaktadır. Van; Urartu kale ve kaya mezarlarıyla, camileriyle, medreseleriyle, manastırlarıyla, kiliseleriyle, ekolojik ve kültürel mirasıyla adeta bir açık hava müzesidir. Urartu, Asur, Pers, Roma, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi, Selçuklu ve Osmanlı idarelerinde yapılan gerek arkeolojik gerekse Müslüman ve Ermenilere ait mimari eserler ile tarihe beşiklik etmiştir.
S. Patacı & E. Laflı, "Üsküdar'daki Osmanlı Dönemi Kiliseleri", Uluslararası Üsküdar Sempozyumu VII, 2-4 Kasım 2012, CİLT 1, Üsküdar Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, Ed. S. F. Göncüoğlu, İstanbul 2014, 576-585.
Üsküdar’da gerçekleştirilen Marmaray Projesi kapsamındaki arkeolojik kurtarma kazılarında, büyük olasılıkla bir dini yapı olması gereken ve 11.-13. yüzyıllara tarihlenen bazilikal bir yapı ortaya çıkarılmıştır. Bu yapı, şu ana kadar Üsküdar’da keşfedilmiş en eski bazilikal yapı olsa da Üsküdar’daki en erken kilise yapılarının İ.S. 5. yüzyılda inşa edildiği bilinmektedir. İstanbul’un en önemli tarihi ilçelerinden biri olan Üsküdar İlçesi’nde, aktif olarak varlığını sürdüren dokuz adet kilise bulunmaktadır. Bu kiliseler, Üsküdar’ın hem tarihine ışık tutmakta hem de farklı kültürlerin aynı topraklardaki birlikteliğine dair en anlamlı örnekler arasında yer almaktadırlar. Kuzguncuk, Selamsız-Bağlarbaşı, Çengelköy ve Kandilli semtlerinde konuşlanan bu kiliselerden dört tanesi Ermeni Gregoryan, beş tanesi ise Rum Ortodoks kilisesidir. Kuzguncuk Surp Krikor Lusavoriç (1861), Bağlarbaşı (Yenimahalle) Surp Garabed (1888), Selamsız Surp Haç(1830) ve Kandilli Surp Yergodasan Arakelots (1846) Kiliseleri Ermeni Gregoryan kiliseleridir. Bu kiliseler 19. yüzyıl içerisinde son hallerine kavuşurlarsa da ilk yapım tarihleri bu yüzyıldan daha eskiye gitmektedir. Bu kiliseler arasından orijini en eski olan Surp Garabed Ermeni Kilisesi’nin 16. yüzyılda kurulduğu bilinmektedir. Kuzguncuk Hagios Panteleimon (1831), Kuzguncuk Hagios Georgios (1821), Bağlarbaşı Prophetes Elias (1804), Çengelköy Hagios Georgios (1830) ve Kandilli Khristos Metamorphosis (1810) Kiliseleri ise Üsküdar’daki Rum Ortodoks Kiliseleridir. Bu kiliseler de Üsküdar’daki Ermeni kiliseleri gibi son hallerini 19. yüzyıl içerisinde bulmuşlardır; ancak kuruluş tarihleri çok daha eskiye gitmektedir.
Journal of International Social Research
Ortaçağ Araştırmaları Dergisi, 2021
Öz-Konya ili, Meram ilçesine bağlı İlyas Baba Tekke köyünde, Kasım 2019 tarihinde yapılan yüzey araştırmasında yeni bulgular ortaya çıkarılmıştır. Çalışmada; kayaya oyma kiliseler, kârgir yapıya ait olduğu düşünülen duvar kalıntıları, çok sayıda şarap işliği, küçük yerleşkelere işaret eden kayaya oyma mekânlar ve buluntular tespit edilmiştir. Köy merkezinin güneydoğusuna yaklaşık 50-500 m uzaklıkta yer alan yapılar hakkında herhangi bir yayın bulunmamaktadır. Bu çalışmayla yapıların ilk defa literatüre kazandırılması, kiliselerin belgelenmesi ve değerlendirilmesiyle bölgenin sanatına katkıda bulunulması amaçlanmaktadır Bu bağlamda tespit edilen bir kilise, üç şapel ve kayaya oyma yerleşim mekânlarının tescillenme ve belgeleme çalışmalarına başlanmış; şapellerden ikisinin lazer taramayla ortofotoları alınmış, çizimleri yapılmıştır; diğer şapel, kilise ve şarap işliklerinin de mimari çizimleri yapılmış, mekânların ayrıntılı fotoğrafları çekilmiştir. Şapeller ve kilise No.1, No. 2, No. 3 ve No. 4 olarak adlandırılmıştır. Abstract: – A field survey carried out between 2019 and 2020 in the small village of İlyas Baba Tekke in Konya revealed new findings. Rockcut churches, masonry structure remains, wine presses, and small dwellings were documented for the first time. There is no study nor registration concerning these structures, which are situated in an area about 50-500 meters from the village center. This study will contribute to the body of knowledge on Christian art in the region by providing scholarly documentation of the newly found church and chapels, and will reveal data about the settlements. Furthermore, registration and documentation of the structures and site have been initiated. 3D laser orthophotos and drawings of the rock-cut ecclesial and funerary structures also have been completed. The sacral structures are named No.1, No. 2, No. 3, and No. 4.
S. Patacı & E. Laflı, "Üsküdar Kiliseleri", Arkeoloji ve Sanat 157: 2018, 147-162, 2018
Üsküdar’da gerçekleştirilen Marmaray Projesi kapsamındaki arkeolojik kurtarma kazılarında, büyük olasılıkla bir dinî yapı olması gereken ve MS 11.-13. yüzyıllara tarihlenen bazilikal bir yapı ortaya çıkarılmıştır. Bu yapı, şu ana kadar Üsküdar’da keşfedilmiş en eski bazilikal yapılardan biri olsa da Üsküdar’daki en erken kilise yapılarının MS 5. yüzyılda inşa edildiği bilinmektedir. İstanbul’un en önemli tarihî ilçelerinden biri olan Üsküdar’da, aktif olarak varlığını sürdüren dokuz adet kilise bulunmaktadır. Bu kiliseler, Üsküdar’ın hem tarihine ışık tutmakta, hem de farklı kültürlerin aynı topraklardaki birlikteliğine dair en anlamlı örnekler arasında yer almaktadır. Kuzguncuk, Selamsız-Bağlarbaşı, Çengelköy ve Kandilli semtlerinde konuşlanan bu kiliselerden dört tanesi Gregoryen, beş tanesi ise Rum Ortodoks kilisesidir. Kuzguncuk Surp Krikor Lusavoriç (1861), Bağlarbaşı (Yenimahalle) Surp Garabed (1888), Selamsız Surp Haç (1830) ve Kandilli Surp Yergodasan Arakelots (1846) kiliseleri, Üsküdar’ın Gregoryen kiliseleridir. Bu kiliseler 19. yüzyıl içinde son hâllerine kavuşsalar da ilk yapım tarihleri bu yüzyıldan daha eskiye gitmektedir. Bu kiliseler arasından orijini en eski olan Surp Garabed Gregoryen Kilisesi’nin 16. yüzyılda kurulduğu bilinmektedir. Kuzguncuk Hagios Panteleimon (1831), Kuzguncuk Hagios Georgios (1821), Bağlarbaşı Prophetes Elias (1804), Çengelköy Hagios Georgios (1830) ve Kandilli Khristos Metamorphosis (1810) kiliseleri ise Üsküdar’daki Rum Ortodoks kiliseleridir. Bu kiliseler de Üsküdar’daki Gregoryen kiliseleri gibi son hâllerini 19. yüzyıl içinde bulmuşlardır; ancak kuruluş tarihleri çok daha eskiye gitmektedir.
Tarihi, Kültürü ve Sanatıyla VIII. Eyüpsultan Sempozyumu-Tebliğler- 7-9 Mayıs 2004, 2004
III. ULUSLARARASI GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MERZİFON ve AMASYA YÖRESİ SEMPOZYUMU BİLDİRİ KİTABI, 2015
Amasya, Göynücek İlçesi, Gediksaray Bucağı sınırları içindeki Şıhlar (Bugün Şeyhler) köyü kırsalında yer alan Kilise yapısı ve eki hakkında ilk inceleme, dönemin Amasya Müze Müdürü, Hikmet Takas tarafından 1974 yılında gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada bugün bir bölümü müzede olan, bir bölümünün ise yeri belli olmayan birkaç parça döşeme mozaiği açığa çıkarılmıştır. Konuyla ilgili ikinci bir araştırma, “Amasya’daki Bizans Eserleri” başlıklı lisans tezi kapsamında Zuhal Kalıpçı tarafından gerçekleştirilerek 1981 yılında tamamlanmıştır. Çalışma kapsamında Yapı kalıntıları fotoğraflanmış, yapının bir restitüsyon planı çıkarılmış ve bu plan üzerinden değerlendirmeler yapılmıştır.(Kalıpçı,1981) Çalışmanın başında ilk yaptığımız iş, Kilise ve Müzede korunan mozaik parçası hakkında bir çalışma yapılıp yapılmadığını araştırmak oldu. Bu çabanın sonunda Kocaeli Üniversitesinden Füsun Tülek’in Kültür Bakanlığı 26. Araştırma sonuçları toplantısı bildirileri kitabında yayınlanan çalışmasına ulaştık. Yazar, Bitinya - Paflagonya bölgeleri ve civarı müzelerde bulunan mozaik eserleri konu alan bu çalışmasında, Şıhlar Kilisesi’nden Amasya Müzesine getirilen mozaik parçası da tanıtılmış ve Müzede türünün tek örneği olan bir eser olarak tanımlanmıştır. (Tülek, 2008) Ancak çalışmanın yapıldığı günden bu yana Amasya mozaikleri konusunda önemli gelişmeler yaşandığını da bildirimizin ilgili bölümünde paylaşacağız.
Karabük-Eskipazar Paphlagonia Hadrianoupolis'i (2010-2014 Sezonları), 2021
In this study, the Early Byzantine Building of “Church B” from Hadrianoupolis, the ancient city in the town of Eskipazar (Karabuk province) is described with the purpose of addressing the historical process of the church with new data and evaluate its architectural and ornamental characteristics. Church B, has been the subject of some scientific puplications to present day. However, it hasn’t been adequately appreciated in terms of Byzantine art and architecture. Within the scope of this study, the plan design, architectural sculpture, building materials, wall masonsary, liturgical furniture and floor mosaic of the church will be evaluated, and its position and importance in Byzantine art and architecture will be discussed. The Church B was built in the city centre of Paphlagonian Hadrianoupolis, in the area called Dut dibi. The church has been referred to as Hadrianoupolis Church B in puplications until present day, in this study, it was designated Hadrianoupolis The Four River Church due to the mosaic panel containing four sacred rivers. The church was built in a frequently used three-nave basilica plan with a semicircle shaped apsis, protruding to the east, and two rectangular narthexes in its west. To the west of the apsis is a rectangular bema that is bordered by a plane templon on three sidesway. The excavations revealed that the naos, bema and apse floors of the church were adorned with mosaics. In addition to the findings from excavations, it was concluded that church was built in the V.-VI. centuries based on its architectural and ornamental characteristics.
Frigya (Phrygia) Bölgesi Kaya Kiliseleri, 2010
Anadolu’nun zengin tarihi coğrafyasında önemli yeri olan Frigya (Phrygia) Bölgesi, son yıllarda artan bir ilgiyle izlenmektedir. Yakın zamana kadar kültürel birikimi açısından fazla tanınmayan bölgeye ilginin artmasında kuşkusuz alan çalışmalarıyla ortaya çıkan kültürel mirasın etkisi büyüktür. Bölgenin ilgi çeken en önemli unsurlarından biri, çağlar boyu kesintisiz devam eden farklı uygarlıklara kendi doğal ortamında ev sahipliği yapmasıdır. Bu birikim, bölgenin coğrafi konumuyla da bağlantılıdır. Frigya Bölgesinin Anadolu’daki konumuyla önemli bir ulaşım ve ticaret noktası olduğu tarihi bilgilerle belgelenmektedir. Günümüzde halen varlığını sürdüren kaya mimarisi, jeolojik formasyon içindeki tüf oluşumlarında izlenebilir. Tarih öncesi çağlara uzanan ve kalınlığı yer yer ikiyüz metreyi bulan tüf oluşumu, yapısı gereği rüzgar ve sel sularının etkisiyle farklı kaya şekilleriyle ortaya çıkar. Oluşan bu kaya kütleleri içine farklı işlevde mekânların oyulması Frig döneminde başlar. Bölgede Friglerden kalma anıtlar, bu birikimin en çarpıcı örnekleridir. Friglerle başlayan bu gelenek, Roma ve Bizans dönemlerinde de kesintisiz sürdürülmüştür. Bu yapısıyla, Frigya’nın Anadolu’da Kappadokya Bölgesinden sonra kaya oluşumları ve mimarisi bakımından en zengin bölge olduğunu söylemek yanlış olmasa gerekir.
New Covenant Publications International Ltd, 2020
Savaş sanatı bir devlet için yaşamsal öneme sa hiptir. Ölüm-kalım meselesidir. Güvenliğe kavuşmanın yahut yok olmanın yoludur. Bu nedenle ihmal edilmesi kesinlikle düşünülemez. Savaş Sanatı, savaş koşullarının değerlendirilmesinde mutlaka göz önüne alınması zorunlu beş önemli faktörün etkisi altındadır. Bu faktörler: (a) Uyum (Ahlak) Faktörü, (b) Hava Faktörü, (c) Arazi Faktörü, (d) Liderlik Faktörü, (e) Disiplin Faktörü' dür. Uyum faktörü ahlakı simgeler. Savaşçıların komutanları ile uyum içinde olmalarının nedenidir. Astların yaşamlarını hiçe sayarak, tehlikelere aldırmadan komutanlarını takip etmelerini sağlar … Tüm savaşlar aldatmacalara ve şaşırtmaya dayanır.... Anahtar Kelimeler: kilise ve devlet, askeri savaş, ordu, çekişme, dünya savaşı, savaş tarihi, çatışma, siyaset, kilise tarihi, anayasa hukuku, dini hukuk, dini haklar, dini özgürlük, katoliklik, diktatörlük, askeri diktatörlük, militan kilise, demokrasi, papalık yönetimi, karanlık çağlar, büyük uyanış
Geza Grosschmid tarafından kaleme alınan ve New Catholic Encyclopedia'nın 13'üncü cildinde yayınlanan Templars (Tapınakçılar) isimli makalenin Türkçe'ye çevirisi.
ULUSLARARASI XVIII. ORTAÇAĞ VE TÜRK DÖNEMİ KAZILARI VE SANAT TARİHİ ARAŞTIRMALARI SEMPOZYUMU (22-25 EKİM 2014), 2017
ÖZET Kayseri’nin Develi ilçesi ilk çağlara kadar uzanan tarihinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Günümüze bu medeniyetlerin tanığı olan birçok eser kalmıştır. Bu bildirinin konusu olan kaya kilisesi de bu eserlerden biridir. Yapı ilk defa tarafımdan hazırlanan “Kayseri İli Develi İlçesi’nin Bahçebaşı Mahallesi’ndeki Kaya Kilisesi” adındaki yüksek lisans tezi ile bilimsel bir çalışmaya konu edilmiştir. 2012 yılında tamamlanan bu tezde yapı ilk kez araştırılmış, yapının planları, kesitleri ve cepheleri ilk defa tarafımdan çizilmiştir. Bu bildiride kiliseyi tanıtmak ve her geçen gün daha da yıpranan yapıya dikkat çekerek yapının korunmasını sağlamak amaçlanmıştır. Kilise Kayseri’nin Develi ilçesinde, İlibe Mevkii olarak adlandırılan bölgedeki İlibe Tepesi’nde bulunmaktadır. Kilise doğu-batı doğrultusunda uzanan, bazilikal plan tipinde bir yapıdır. Tamamen kayaya oyma olarak yapılan kilisede geometrik, bitkisel ve figürlü süslemeler bulunmaktadır. Yapılan araştırmalarda kilisenin adı tespit edilememiştir. Kilisenin çevresinde birçok kayaya oyma yapı bulunması nedeniyle, yapının bir manastır kilisesi olabileceği düşünülmektedir. Yapının inşa kitabesi veya typikonuna dair belge ve bulguya rastlanmadığı için kilisenin tarihlendirilmesiyle ilgili kesin bir yargıya varılamamıştır. Yapının süsleme ve bazı mimari özelliklerinin 19. yy kiliseleriyle olan benzerlikleri, yapının konumu ve bölgedeki nüfus verileri göz önünde bulundurularak yapıya dair bazı olası tarihlendirmeler yapılmaya çalışılmıştır. ABSTRACT The town Develi in Kayseri has hosted various civilizations during the course of history dating back to the earliest ages. Many works have survived, all of which are the witness of these civilizations. The rock-cut church, which is the theme of the paper, is one of these artistic works. This church has been discussed, for the first time, in a scientific study prepared by myself as a master thesis titled with ‘The Rock-Cut Church In Bahcebasi Neighbourhood In Develi, Kayseri’. Within the scope of the master thesis, the drawings of plan, cross-section and facade have been all made by me. The main objective of this paper is to introduce the church to the academic circles, and to urge the officials to take some reservation steps on the work which gradually frays day by day. The church is located at İlibe Hill at the zone called Ilibe Site at Develi of Kayseri. It is arranged in basilical scheme and east-west direction. Some geometric, vegetative and figurative patterns of decoration can be observed at the church, which to have been built as rock-cut. The title of the church cannot be determined. Because there are many rock-cut places around, the work is estimated to be a church of monastery. Since any document and finding relating with the constructional inscription or typikon is not available, it cannot be offered a precise dating on the church. It is made some probable dating for the church by regarding the similarities with the other churches of 19th century, its location, the demographical data in the region.
Cedrus, 2019
Öz: Geç Antik Çağ'da Hristiyan ayinlerinin gerçekleştirildiği başlıca yapı tipi olan bazilikal planlı kiliseler, kendi içlerinde farklı çeşitlemeleri ve boyutlarıyla; yeni mekân eklemeleri, küçük değişiklikler ve tamiratlar gibi birtakım müdahalelerle, VII. yüzyıla kadar kullanılmaya devam etmiştir. Doğu Roma İmparatorluğu'nun "Karanlık Çağ"ının sona ermesiyle, bu bazilikaların da çoğu yıkıntı haline gelmiş ve terk edilmiştir. Bunu izleyen dönemlerde, bazı eski yıkıntı bazilikaların içlerine küçük boyutlu ve genelde tek nefli yeni şapeller inşa edilmiştir. Bu yeni şapeller, küçük ölçekleri ve basit litürjik kurgularıyla, düzenli gerçekleştirilen büyük ayinlere hizmet edecek kapasiteye uygun tasarlanmamış görünmekte; dolayısıyla Geç Antik Çağ bazilikalarının Orta Çağ'daki bu türlü dönüşümlerinin başka gerekçeler temelinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu makalede "kilise içinde kilise" uygulaması, eski kilise alanının anlamı ve devamlılığı bağlamında tartışılmaktadır. Bu giriş niteliğindeki çalışmamız, bir yandan "kilise içinde kilise" uygulamasının altında yatan temel sebebin eski kutsal alanı canlı tutmakla ilgili olduğunu göstermişken; Lykia'da tanımlayabildiğimiz birtakım örneklerin hac, anı ve mezarlık kiliseleri işlevinde kullanılmalarının yanı sıra; bazı durumlarda küçük çaplı ve sadece belli başlı ayinlere hizmet eden şapeller olarak hizmet gördüklerine işaret etmiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.