Academia.eduAcademia.edu

Yeni bir belgeleme anlayışı mümkün mü?

Fotoğrafya Sanal Dergi

Abstract

Dünya, yeni bir krizin eşiğinde. Ortadoğu kan ağlıyor, Ege denizi de. Yurdundan edilen binlerce insan, kendi canlarını hiçe sayarak bir sırt çantası içine sığdırdıkları hayatlarıyla yollarda yaşam savaşı veriyor. Avrupa ise mülteci krizini çözebilmek için Türkiye ile pazarlık masasına oturmuş durumda. Farklı ülkelerden farklı insanlık dışı hikâyeler dinliyoruz. Demokrasi, özgürlük, eşitlik anlayışı ve insan haklarının en güçlü olduğu ülkeler, 'sürgün doğulular' için yaptırımları sıralamaya başlıyorlar. Mülteci çocukların Avrupa'da kaybolması, mültecilerin değerli eşyalarına el konması, açlık ve soğukla mücadele gibi insani olmayan acı dolu olaylar yaşanıyor. Tarihin gelecekte derinlikli inşasını okumaya ömrümüz yeter mi bilmiyorum ancak, gözlerimiz 21. yüzyılın en önemli tarihi olaylarından birine tanık oldu. 3 bin kadar mültecinin Budapeşte ile Viyana'yı birbirine bağlayan otoyolda polis barikatını aşarak yürümesi ile başlayan tartışma, Avrupa içindeki derinleşen ekonomik ve toplumsal ayrışmanın bir göstergesi gibiydi. Modernleşmenin en 'önemli' ve 'değerli' özelliklerini taşıyan "büyük" Avrupa, modernizm ütopyasının yıllar önce çöküşünün günümüzdeki somut örneği ile karşılaştı; talan edilen toprakların evlatları Avrupa'nın sınırlarını zorladılar, hem de yürüyerek. İronik ve trajedi ile karışık, hüzünlü bir rapsodiye benziyordu yaşananlar. Biliyorsunuz, her tarihi olay kendi imgesini yaratır. Bu dönemi tanımlayan imgelerin başında da bu iki fotoğraf olacak. Benim için bu iki fotoğraf ile bir dönem kapandı. Avrupa sınırlarında yürüyerek dolaşan mültecilerin haklı ve öfkeli isteklerine direnemeyen Almanya'nın kapıları açması ile bildiğimiz dünyanın kapıları kapandı. Yeni başlayan çağın getireceklerini tahmin etmek zor. Ancak muhafazakâr çığırtkanlarının çokluğuna karşı barış destekçilerinin çığlıkları da artmaya başladı.