Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
https://doi.org/10.18069/firatsbed.528181…
18 pages
1 file
Bu araştırmada öğretmenlerin öğrenme engellerinden olan düşman dışarıda sendromunu bireysel olarak yaşayıp yaşamadıklarını tespit etmek amaçlanmıştır. Nitel araştırma desenlerinden fenomenoloji deseni kullanılan araştırmanın verileri, Konya il merkezinde bulunan, farklı okul türlerinde çalışan öğretmenlerden yan yapılandırılmış görüşme yoluyla elde edilmiştir. Veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma bulgularına göre, öğretmenler sınıflarındaki öğrenci başarısızlığının sorumluluğunu aile, çevre, diğer öğretmenler, öğrenci, okulun fiziksel şartlan, okul yönetimi, eğitim sistemine yüklemişlerdir. Öğretmenler öğrencilerinin başarısızlığını önleme sorumluluğunu benzer şekilde; aile, diğer öğretmenler, öğrenci, okul yönetimi, Milli Eğitim Bakanlığı gibi etmenlere yüklemektedirler. Bu bulgulardan yola çıkarak, öğretmenlerin öğrencilerinin başarısızlığı ile ilgili kendi sorumluluklarına dikkat çekmedikleri için, örgütsel öğrenme engellerinden biri olan düşman dışarıda sendromu yaşadıkları sonucuna varılmıştır. Öğretmenlerin bu sendromdan kurtulmaları için, öğretmenlere hizmet öncesinde ve hizmet içinde eğitimin niteliğini artırmada okuldaki en önemli değişkenin öğretmen olduğunun sürekli vurgulanması; öğretmenlere sürekli ve sık dönütler verilmesi önerilerinde bulunulmuştur.
Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi, 2016
Özet Sanatın insanın gelişimiyle eş zamanlı geliştiği düşünüldüğünde, kuşkusuz sanatın da bir düşünme biçimi olduğu açıktır. İnsan, kendi gölgesini keşfettiği anda kendi varlığını şaşkınlıkla sorgulamıştır belki. Fakat dünya üzerinde yürümeye başlayan insan, ardında bıraktığı ayak izlerini keşfettiğinde geçmişi de keşfetmiş oldu. “iz bırakmak” şimdiki andan geçmişe bir tür yolculuk haline gelince, insan geçmişe doğru iz bırakmanın yollarını aradı. Belki de sanatın ilk adımları ve bu adımların ilk izleri de böylelikle keşfedilmiş oldu. Mağara yüzeyinden tuval yüzeyine geçinceye kadar insan gibi sanat da evrilmeye devam etmiş, günümüzdeki haline ulaşmıştır. Öyleyse desen, kuşkusuz bu evrilmenin bir parçası ve bir düşünme biçimidir. Bilinç, karşılaştığı her bir şeyle ilişki kurduğu gibi nesnelerin ve biçimlerin de yüzeylere aktarımı bilinçle ilintili bir şeydir. Sonuç olarak insan, hala çizmeye (iz bırakmaya) devam etmekte, düşünme şekli de kendisi gibi evrilmeye devam etmektedir. Bu araştırmada, desen eğitiminde çizimin “bir düşünme biçimi” olarak nasıl ele alındığı araştırılmıştır. Anahtar Sözcükler: Desen, Düşünme, Bilinç, Evrilme, İnsan.
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Bu araştırmada öğretmenlerin öğrenme engellerinden olan düşman dışarıda sendromunu bireysel olarak yaşayıp yaşamadıklarını tespit etmek amaçlanmıştır. Nitel araştırma desenlerinden fenomenoloji deseni kullanılan araştırmanın verileri, Konya il merkezinde bulunan, farklı okul türlerinde çalışan öğretmenlerden yan yapılandırılmış görüşme yoluyla elde edilmiştir. Veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. Araştırma bulgularına göre, öğretmenler sınıflarındaki öğrenci başarısızlığının sorumluluğunu aile, çevre, diğer öğretmenler, öğrenci, okulun fiziksel şartlan, okul yönetimi, eğitim sistemine yüklemişlerdir. Öğretmenler öğrencilerinin başarısızlığını önleme sorumluluğunu benzer şekilde; aile, diğer öğretmenler, öğrenci, okul yönetimi, Milli Eğitim Bakanlığı gibi etmenlere yüklemektedirler. Bu bulgulardan yola çıkarak, öğretmenlerin öğrencilerinin başarısızlığı ile ilgili kendi sorumluluklarına dikkat çekmedikleri için, örgütsel öğrenme engellerinden biri olan düşman dışarıda sendromu ...
Özet Bu çalışma, öğretmenlerin değerler eğitimi kapsamında bulunan değerleri, öğrencilere hangi düzeyde kazandırabildiklerinin değerlendirilmesi amacıyla yapılmıştır. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden olgubilim desenine uygun olarak yürütülmüştür. Veri toplamak amacıyla ilgili literatür ve ders kitapları taranmış araştırmada kullanılmak üzere on tane açık uçlu soru hazırlanmıştır. Sorular çalışma grubunda bulunan 15 öğretmene yöneltilmiştir. Yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla yazılı olarak toplanan veriler betimsel ve içerik analizi yöntemiyle irdelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre öğretmenler, değerler eğitimi kapsamında bulunan değerlerden saygı, sevgi, sorumluluk, yardımlaşma değerlerini kazandırabildiklerini; barış, hoşgörü, tutumluluk, dürüstlük ve ahlak değerlerini yeterli düzeyde kazandıramadıklarını, merhamet değerini ise kazandıramadıklarını belirtmişlerdir. Anahtar kelimeler: değerler eğitimi, örgütsel değerler, öğretmenler GİRİŞ Değerler kavramı, son birkaç yılın en gözde kavramlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Çağımızda değerlerin bu kadar vurgulanıyor olduğuna bakarak bunların ne kadar önemsendiğini, bu konuda artık ne kadar ileri bir noktada bulunduğumuzu düşünmemiz acele ve yüzeysel verilmiş bir hüküm olur. Günümüzde değerlere bu denli vurgu yapılması aslında değerlere verilen değerin artması değil, değerlere duyulan ihtiyacın artması olarak yorumlanabilir (Arslan ve Yaşar, 2007). Değerler statik değil dinamik olgulardır. Feodalizmden Kapitalizme geçiş, din reformları ve modern çağdaki politik devrimler gibi, uzun mücadele yılları süresince birçok alanda değişim yaşanmıştır. Değişim olgusu sosyal, siyasal ve ekonomik yapıları derinden etkilemekte, dolayısıyla teknoloji, ekonomik ve siyasal hayat, toplumsal yaşam biçimleri ve bireysel yaşam kültürleri değişime uğramakta ve buna * Yrd. Doç. Dr., Cumhuriyet Üniversitesi, Eğitim Fakültesi,
International Symposium of Education and Values (ISOEVA), 2017
Değer; kıymetli olan, kıymet verilendir. Bir milletin sahip olduğu, toplumun tamamı tarafından kabul gören, maddi, manevi, olumlu, olumsuz ögelerin bütünüdür. Değerlerin nesilden nesile aktarılmasında başta aile olmak üzere birçok faktör etkili olmaktadır. Son zamanlarda ise etkisi giderek artan kitle iletişim araçları, değer aktarımında üst sıralara çıkmış, özellikle çocukların dünyasında önemli bir yere sahip olan televizyon, çizgi filmler aracılığıyla evrensel bir konuma ulaşmıştır. Gelişen teknolojiyle birlikte çizgi film dünyasına yeni bir boyut kazandıran animasyon çizgi filmler ise, son yıllarda sadece çocukları değil; genç, yetişkin her kesime hitap ederek, geniş kitleleri etkilemeyi başarmıştır. Animasyon çizgi filmleri, çocukları eğlendirmenin, güldürmenin yanı sıra eğitici yönleriyle değer aktarımında da önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda; araştırmanın amacı, Buz Devri animasyon çizgi filmini, Sosyal Bilgiler öğretim programında yer alan değerleri de kapsayan Schwartz değerler listesine göre inceleyerek, animasyon çizgi filmlerinin değer eğitimindeki rolünü ortaya koymaktır. Araştırmanın evreni animasyon çizgi filmler, örneklemi ise gişedeki başarısı göz önüne alınarak seçilen Buz Devri animasyon çizgi filminin ilk serisidir. Doküman incelemesi yöntemiyle elde edilen bulgular, betimsel analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Araştırmanın bulguları incelendiğinde; filmde Schwartz değerler listesinde yer alan 10 değere de rastlanmıştır. En sık tekrarlanan değerin %35 oranıyla yardımseverlik olduğu tespit edilmiştir. Bu değeri, %14 oranla güç değeri ve %13 oranla güvenlik değeri izlemiştir. Bu bulgulardan hareketle, Buz Devri animasyon çizgi filminin değerler eğitimi bakımdan uygun ve olumlu bir içeriğe sahip olduğu, filmde çocukların örnek alabileceği rol modellerin sergilendiği söylenebilir. Çizgi filmlerin çocuklar üzerindeki etkileri dikkate alındığında, değer aktarımında animasyon çizgi filmler alternatif bir yöntem olarak kullanılabilir.
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİNİN OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE ÇEVRE EĞİTİMİNE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİ: DURUM ÇALIŞMASI, 2018
ÖZET Çevre eğitimi, insanın doğaya egemen olma çabasının neticesinde ortaya çıkan çevre bozulmasını gidermeyi amaçlayan yeni bir eğitim alanıdır. Çevre eğitimi bireylerde biliş, duyuş ve davranış değişikliği kazandırma konusunda önem taşımaktadır. Sürdürülebilirlik için toplumların en önemli sorumluluklarından biri, çocuklara çevrelerinin korunmasına yönelik tutum, değer, bilgi ve gerekli olan becerileri kazandırmaktır. Okul öncesi dönemde çevre eğitiminin öneminin farkedilmesine rağmen yaygınlaşması son yıllarda gerçekleşmiştir. Türkiye'de de yaşam alanlarının yok olması ve çevre sorunlarının artış göstermesiyle tüm yaş gruplarına yönelik çevre eğitimi sunmaya yönelik girişimler devam etmektedir. Sunulan bu eğitimlerin özellikle okul öncesi döneme yönelik hazırlanan programların yeterli olmadığı görülmektedir. Çevre eğitimi, okul öncesi dönemde doğal ortamlarda ve bilinçli öğretmenler tarafından verildiğinde verimli olmaktadır. Araştırmalar okul öncesi eğitim programının ve okul öncesi öğretmenlerinin çevre eğitimi konusunda yeterli olmadığı ortaya koymaktadır. Bu bilgiler doğrultusunda araştırmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin okul öncesi dönemde çevre eğitimine ilişkin görüşleri hakkında derinlemesine bilgi elde etmek, okul öncesi dönemde çevre eğitimindeki yetersizlikleri belirlemek ve okul öncesi öğretmenlerinin çevre eğitimine yönelik farkındalıklarını arttırmaktır. Araştırmanın örneklemini Kırklareli ilinin Babaeski ilçesindeki tüm anaokullarındaki ve anasınıflarındaki okul öncesi öğretmenlerinden, araştırmaya katılmayı kabul eden 14 okul öncesi öğretmeni oluşturmaktadır. Veriler nitel araştırma yöntemlerinden yarı yapılandırılmış görüşme tekniği aracılığıyla elde edilmiştir. Elde edilen veriler içerik analizi tekniklerinden kategori analizi kullanılarak incelenmiştir. Araştırmanın bulgularına göre katılımcıların
Öz Araştırmanın amacı Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği, Matematik Öğretmenliği, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği ve İngilizce Öğretmenliği programlarında öğrenim gören 1. ve 4. sınıf öğretmen adaylarının düşünme stillerinin çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Veri toplama aracı olarak Sternberg ve Wagner (1992) tarafından geliştirilen ve Türkçe geçerlik, güvenirlik çalışmaları Buluş (2005) tarafından yapılan Düşünme Stilleri Ölçeği kullanılmıştır. Ölçek, evrendeki dağılıma uygun olarak bölümlerin birinci ve dördüncü sınıflarından rastgele seçilmiş birer şubelerinde okuyan toplam 339 öğrenciye uygulanmıştır. Araştırma bulgularına göre; öğretmen adaylarının düşünme stilleri ile öğrenim görülen program, sınıf, cinsiyet, yaş, mezun olunan alan, sosyo-ekonomik düzey algısı arasında istatistiksel açıdan anlamlı farklar saptanmıştır. Öğretmen adaylarının akademik not ortalamaları ile global ve muhafazakâr düşünme stilleri arasında ise düşük ve negatif yönde bir ilişki görülmüştür. Abstract The aim of this study is to investigate thinking styles of freshmen and senior teacher candidates from the departments of Mathematics, Social Sciences, Classroom Teaching at Primary School Education and English Teaching department in terms of various variables. The sample consists of total 339 teacher candidates by random sampling method. Sternberg-Wagner (1992) Thinking Styles Inventory, whose reliability and validity studies were performed by Buluş (2005), employed as data gathering instrument in the study. The scale was applied to 339 students chosen randomly among freshmen and seniors in accordance with the dispersion of the universe. According to the findings of the study, teacher candidates' prefered thinking styles had a significant difference in terms of department, class, gender, age, high school graduate, perception of socioeconomic status. It was observed that there was a low and negative relation between teacher candidates' global and conservative thinking styles and academic grade point average.
Toplumsal bir varlık olan insanın yaşamsal becerilerinden biri olan konuşma becerisi, bireylerarası iletişimin de önemli boyutlarından biridir. Bu beceri yaşamın her alanında olduğu gibi eğitim-öğretim sürecinin de her aşamasında öğretmenlerin sahip olması gereken önemli meslekî becerilerinden biridir. Konuşma becerisi, sınıf içerisinde öğrencilerle iletişim kurma, gerekli bilgi ve dönüt verme boyutunda beden dili ile birleştiğinden bütünsel bir sürecin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bu bağlamda konuşma, özellikle temel dil becerileri olan dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerilerinin gelişimini amaçlayan Türkçe öğretiminde de ayrı bir öneme sahiptir. Türkçe öğretmenlerinin önemli yeterliliklerinden biri olan konuşma becerisinin gelişimi içsel ve dışsal pek çok faktörden olumlu ve olumsuz olarak etkilenmektedir. Bu becerinin gelişimini etkileyen olumsuz etkilerden bir de konuşmaya dayalı kaygılardır. Bu kaygılar bireyin kendi içsel süreçlerinden kaynaklanacağı gibi dış faktörlerden de etkilenmektedir. Bu bağlamda özellikle geleceğin öğretmenleri olan öğretmen adaylarının konuşma becerilerine dayalı kaygı düzeylerinin tespit edilmesi, bu becerinin geliştirilmesi adına önemli katkılar sağlayacaktır.Bu araştırma; öğretmen adaylarının konuşma kaygılarının çeşitli değişkenlere göre (cinsiyet, sınıf düzeyi) anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini belirlemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, betimsel araştırma yöntemine dayalı tarama modeliyle gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubu, 2012-2013 eğitim-öğretim yılının bahar döneminde Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türkçe Öğretmenliği programında öğrenim gören 142 öğretmen adayından oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Sevim (2012) tarafından geliştirilen, 20 maddelik “Konuşma Kaygısı Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçeğin madde iç tutarlılık katsayısı (Cronbach-Alfa) .91 olarak bulunmuştur. Araştırma sonuçlarına göre; cinsiyet değişkeni açısından konuşmacı ve çevre odaklı kaygı düzeyinde erkek öğretmen adayları lehine anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Sınıf düzeyi değişkeni açısından ise çevre ve konuşma psikolojisi boyutunda dördüncü ve ikinci sınıfta öğrenim gören öğretmen adayları arasında anlamlı farklılık tespit edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Konuşma becerisi, konuşma kaygısı, öğretmen adayları.
Özet: Bu çalışmanın amacı öğretmenlerin depresif okul algı düzeylerinin belirlenmesi ve cinsiyet, medeni durum, eğitim düzeyi, okul türü ve yaş gibi çeşitli değişkenler açısından anlamlı farklılık gösterip göstermediğinin saptanmasıdır. Araştırma nicel yaklaşımla 2015-2016 eğitim öğretim yılında 464 öğretmenden oluşan bir çalışma grubu üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışma verileri Sezer (2011) tarafından geliştirilen " Örgütsel Depresyon Ölçeği " ile elde edilmiştir. Çalışma verilerinin analizinde SPSS 22.0 programında aritmetik ortalama, standart sapma, yüzde, t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA) ve Tukey testi kullanılmıştır. Örgütsel depresyon ölçeğinin güvenirliği Cronbach alfa katsayısı ve geçerliliği ise Lisrel 8.8 programında doğrulayıcı faktör (DFA) ile sınanmıştır. Çalışma sonucunda öğretmenlerin depresif okul algılarının görece orta düzeyde olduğu ve cinsiyet ve okul türü değişkenlerine göre anlamlı farklılıklar gösterdiği tespit edilmiştir.
Özet Uzaktan Eğitim, kısaca zaman ve mekândan bağımsız, bilişim teknolojilerinden yararlanılarak gerçekleştirilen, ekonomik ve etkileşimli bir eğitim biçimidir. Modern toplumun gerektirdiği yenilenme ihtiyacı, eğitim sisteminden bir şekilde ayrılmış veya bu sisteme hiç girememiş olma, bireyleri uzaktan eğitim yolunu denemeye yöneltmiştir. Küreselleşme, ekonomi ve siyasette olduğu gibi, eğitimde de alternatifleri artırmıştır. Uzaktan eğitim de çeşitlenen alternatiflerden, belki de en cazip olanı olarak ortaya çıkmaktadır. Literatür taraması yöntemi ile yapılan bu betimsel çalışmada küreselleşme sürecinde uzaktan eğitim irdelenmektedir. Anahtar sözcükler: Eğitim, uzaktan eğitim, küreselleşme.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 2019
SİİRT JOURNAL OF EDUCATION, 2021
International Journal of Eurasia Social Sciences - IJOESS, 2023
Türk Eğitim Bilimleri Dergisi (Journal of Turkish Educational Sciences), 2005
Sekans Sinema Kültürü Dergisi, 2024
Milli Eğitim Dergisi, 2020
Adiyaman University Journal of Social Sciences, 2014
OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE MÜZİK EĞİTİMİ, 2019