Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
5 pages
1 file
Öz Bu çalışmanın amacı istihdam için eğitim anlayışını mevcut eğitim ve işgücü piyasalarından hareketle eleştirmektir. Bu bağlamda öncelikle eğitim ve istihdam arasındaki ilişkiyi ele alan insan sermayesi kuramı, eleme hipotezi ve kuyruk hipotezi kısaca açıklanmıştır. Sonrasında ise 1980 sonrası benimsenen neoliberal politikalar ile birlikte eğitim hizmetlerinin kamusal niteliklerini kaybetmesi ve eğitimin bir beşeri sermaye yatırımı olarak neoliberal dönemde nasıl dönüştüğü kısaca tartışılmıştır. Kapitalizmin küresel bir hal aldığı ve postfordist dönem olarak adlandırılan bu dö-nemdeki işgücü piyasalarının ve çalışmanın dönüşen anlamı fordist dönem ile karşılaştırılarak tartışılmış ve yeni dönemin esnek istihdam uygulamalarına değinilmiştir. Bu dönemde esnek istihdam uygulamaları dolayısıyla işsizlik oranları artmış ve iş de artık kıtlaşarak metalaşmıştır. Güvencesiz istihdamın ve belirsizliğin yaygın olduğu bu dönem sadece çalışma hayatını değil, toplumsal hayatın bütününü etkilemiştir. Güvencesiz ve kısa süreli işlerde çalışan, geleceğe ilişkin belirsizliğin hakim olduğu kitlelerin oluşturduğu bu topluluk kimi yazarlar tarafından prekarya olarak tanımlamaktadır. Prekaryaya dahil olan her bir birey, giderek kıtlaşan işler için kendi rekabet edebilirliklerini ve istihdam edilebilirliklerini arttırmak durumundadır. Eğitim hizmetlerinin de metalaşması ile birlikte bu durum, bireyleri giderek artan miktarlarda beşeri sermaye yatırımı yaparak çeşitli sertifika ve diplomaları edinmeye itmektedir. Öte yandan sahip olunan eğitimsel nitelikler ne bireyin istihdamını, ne de daha fazla gelir elde etmesini garanti edememektedir. Dolayısıyla istihdama yönelik olarak verilen eğitimin hem bireylere yüksek maliyetlere sebep olduğunu, hem de eğitimi pragmatik nedenlere bağlayarak araçsallaştırdığı ifade edilebilir. Böylece işgücü piyasalarında bireye avantaj sağlamayan beceri ve öğrenmeler değersizleşmekte ve eğitim, bireyi sadece uzmanlık bilgisiyle dona-tan bir süreç haline gelmektedir. Bu sebepten dolayı istihdam ile ilişkisi yeniden düşünülmesi gereken eğitimin, bireye kazandırdığı entelektüel birikim, öğrenmenin kendine içkin olan tatmin duygusu ve bireyin entelektüel donanımı çerçevesinde ye-niden ele alınması gerekmektedir. Bu çalışma da bu gerekliliği, işsizlik, güvencesizlik ve prekaryalaşma üzerinden tartışmaya çalışmaktadır.
İnsan ve İnsan, 2021
Giriş Yeni eğitim, hep tasarlanan, değinilen dolayısıyla literatürde sıkça ele alınan bir konu olmuştur. Yeni eğitimden her dönemde var olan eğitim sistemi eleştirilerek bahsedilmiştir. Bazen halkın istek ve ihtiyaçlarını karşılamak için bir talep olarak bazen de yetkililerin gelecek hedeflerini çağrıştıran bir kavram olarak dillendiril-miştir. Ancak eğitim genellikle, eğitimin yeni olmasına dair hedefler ve dile getirilen ta-leplerden kaynaklı olarak değil, toplumsal gelişmeler sonucunda değişerek yeni ol
Özet Türkçe'de yenilik, yenileme, yenileşim, yenilikçilik gibi sözcükler ile ifade edilmekte olan inovasyon toplumsal, kültürel ve idari alanlarda yeni yöntemlerin kullanılması olarak tanımlanmıştır (Elçi, 2006). Bilgi toplumunda toplumsal yapı ile birlikte toplumsal kurumlarda da hızlı bir değişim ve yenilenme süreci yaşanmaktadır ve bir açık sistem olan okullar, değişimden en çok etkilenen kurumların başında gelmektedir. Değişim olmadan okulların; toplumun, ailenin ve öğrencilerin ihtiyaçlarına cevap vermesi mümkün değildir. Mulford (2003)'a göre 21. yüzyılda okulun fonksiyonları, okul liderinin görevleri ve okul toplum ilişkisi yeniden tanımlanmıştır. Bu çalışmada örgütsel öğrenme, eğitimsel liderlik ve okul geliştirme bağlamlarında inovatif okul kavramı incelenmiş ve Türk Eğitim Sistemi için bir öneri hazırlanmıştır. Anahtar kelimeler: inovasyon, okul geliştirme, inovatif okul. Giriş Ülkelerin, toplumsal yaşam düzenlerini sürdürebilmeleri, ekonomik, sosyal, kültürel, teknolojik ve bilimsel değişimlerle uyumlu olabilmeleri için toplumsal sistemlere sahip olmaları gerekmektedir. Bu toplumsal sistemlerin işlevlerini en iyi şekilde yerine getirilebilmeleri için ise, nitelikli insan gücünü yetiştirebilecek eğitim sistemine ihtiyaç vardır. Eğitim sistemleri ülkelerin kendi toplumsal dinamiklerinin yanı sıra bilimsel ve teknolojik gelişmeler ile küreselleşme, ülkelerarası ekonomik ve siyasi oluşumlar gibi çeşitli alanlardaki değişimlerden etkilenirler. Dolayısıyla, her ülke, eğitim sistemini çeşitli alanlarda meydana gelen bu değişimlere uyarlama çabası içerisindedir. Nitekim Şişman ve Taşdemir (2008) sürekli değişen, dinamik bir dünyada, eğitim ve okul sistemlerinin, birtakım değişme ve yeniliklerden etkilenmesinin kaçınılmaz olduğunu ve bu nedenle özellikle geçen yüzyılın son çeyreğinde birçok ülkede eğitim ve okul sistemlerinde yeniden yapılanma konusunda çalışmalar yapıldığını belirtmektedirler. Benzer şekilde, George, White ve Schlaffer (2007), son 25 yılda eğitime yönelik kapsamlı olarak planlanmış birçok değişim girişiminde bulunulduğunu, ancak bunların birçoğunun sınırlı oranda başarıya ulaştığını belirtmektedirler. Eğitim kurumları ve eğitime ilişkin tüm değişimlerden kuşkusuz ki tüm toplum etkilenmektedir. Özellikle de gelişmekte olan bir ülkelerde gelişmişlik düzeyinin arttırılabilmesi için eğitimsel alanda yapılacak bir değişim toplumun genelini etkileyecektir. " Eğitim sistemi, yenilikçi elemanları sağlar ve asgari uyuşmazlıklarla gerekli değişimlerin cereyanını gerçekleştirir Yenilikçi elemanlar daha çok okullar yoluyla sağlanır. Bunun için eğitim sisteminin yeniliğe uyması gerekir " (Tezcan, 1981:164).
Bilimdeki gelişme hızı giderek artmakta ve bilgi önemli bir güç olarak kullanılmaktadır. İnsan kaynağının en temel unsuru da eğitimdir. Kalifiye iş gücü eğitimle sağlanır. Geleceği inşa edecek liderler eğitimle donanımlı hale gelir. Ülkelerin gelişmesi ve kalkınmasında da eğitim büyük öneme sahiptir. Eğitimdeki değişim ve dönüşüm yetişen bireylerin ülke yönetiminde görev almaları da dikkate alındığında ortalama 30 yıldır. 30 yıl sonrasının inşaası bugünkü eğitimle mümkün olacaktır. Türkiye’de eğitimin sorunları yıllardır tartışılmakta ve birçok çözüm önerisi sunulmaktadır. Özellikle son 30 yılda çok fazla sistem arayışı ve değişikliği yapıldığı eleştiri konusu olmaktadır. 2010 yılında başlatılan FATİH projesi bu anlamda köklü değişiklikler içermekte ve gerçekten büyük bir hamle olduğu görülmektedir. Sağlayacağı imkanlar ve teknolojiye geçiş anlamında önemli bir dönüm noktası olan FATİH projesinin başarılı olması için içerik anlamında ve programı esas uygulayacak olan öğretmenlerin niteliğini arttırma konusunda yeni bir hamleye ihtiyaç vardır.
Atatürk Yolu Dergisi, 2017
Fahri KILIÇ ÖZ Yeni Türk harflerinin kabulü hakkındaki kanun, TBBM'de kabul edilmesinin ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'nın onaylamasının ardından Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yasanın yürürlüğe girmesinden hemen sonra uygulaması için öngörülen bazı tedbirler alınmaya başlanmıştır. Öncelikle örgün eğitim yapısı içerisinde yer alan okulların öğretmenlerine ardından da hangi sınıfta olursa olsun öğrencilere yeni Türk alfabesi öğretilmesine karar verilmiştir. Yine okulların gereksinimi olan yeni Türk alfabesi ile basılan ders kitapları da ücretsiz olarak okullara dağıtılmıştır. Örgün eğitim kurumlarına ilave olarak açılmaya başlayan yaygın halk eğitimi dershaneleri ile de okul çağını aşmış kişilere yeni Türk alfabesini öğretmek amacıyla Millet Mektepleri açılmaya başlanmıştır. Köylerde ve kentlerde sabit ve seyyar olarak hem kadınlar hem erkekler için açılan bu okullarda okuma yazma eğitiminin yanı sıra temel yurttaşlık eğitimi de verilmiştir. Millet Mekteplerinin yanında Türk Ocakları, Muallim Birlikleri, Askeri Birlikler ve Halkevleri gibi çeşitli kurumların çatısı altında da yeni Türk alfabesini halka öğretmek için çalışmalar yürütülmüştür. Bu çalışmada, yeni Türk harflerinin halka benimsetilmesi ve öğretilmesi sürecinde kullanılan yöntem ve araçlar incelenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk'ün öncülüğünde yeni Türk alfabesinin tanıtılması ve öğretilmesi için yapılan uygulamaların eğitime, kültüre ve gündelik hayata olan yansımaları araştırılmıştır. Yeni Türk alfabesinin topluma tanıtılması ve öğretilmesi için kullanılan, yaygın öğrenme metotları ve araçlarının önemi ortaya konulmuştur. Ayrıca Türk modernleşme tarihi açısından alfabe değişikliğinin önemi ve bu değişimin ulus kimliğinin oluşumuna sağladığı katkı irdelenmiştir. Araştırma verileri döneme ilişkin arşiv kaynakları, süreli yayınlar, anılar ve tetkik eserlerden oluşturulmuştur.
Eğitimin amacı muğlaklıktan kurtarılarak net ve açık bir çehreye kavuşturulmadığı sürece olumlu kazanımların olmayacağı söylenebilir. Eğitimin geniş kabul gören genel amacı yeni nesilleri yetiştirmektir. Ancak bu yetiştirmenin nasıl olacağı ve temelinin ne olması gerektiği önemlidir. Bu temel aynı zamanda insanın var oluş gayesi büyük önem taşımaktadır. Filozoflar varlıkların var oluşlarına ilişkin nitelikleri ile yaşamdaki gayeleri arasında ilişki kurmaktadırlar. Varoluş bağlamında anlamlandırılmamış amaçsız ve geleneksiz bir eğitim sürecinde yetiştirilecek birey ancak değişimin ve egemen güçlerin biçimlendirdiği kişi olabilecektir. Eğitimin kimliği amaç ve geleneklerle ortaya çıkar. Günümüzde yaşanmakta olan küresel çağda, ulusların temel sorununun kimlik olduğu söylenebilir. Bu sorunun kaynağı büyük ölçüde eğitim sistemlerindeki amaçsızlıktır denilebilir. Söz konusu amaçsızlık bireysel ve toplumsal varoluşa ilişkin düşünsel çabaların sonucunda ortaya çıkabilecek yaklaşımlarla mümkün olabilecektir. Bu yaklaşımlar kökleri kadim düşünsel geleneklerde yer aldığı ölçüde anlamlı olabilecektir. Bu bağlamda bu çalışmada eğitimdeki sorunları geleneksel bir bakış açıyla irdelemek için İbn Miskeveyh, Nasîreddin Tusî ve Kınalızâde Ali Efendi’nin ahlâkla ilgili görüşleri incelenmiş ve çözüm önerileri getirilmeye çalışılmıştır. Algılanabilir nesnelerin dünyasının ötesinde, aklın başka bir dünyası vardır. Bu ikincisinin ilkiyle ilişkisi ruh ve beden arasındaki ilişki gibidir. Bu nedenle ilkine fiziki diğerine de ruhi dünya denir. Tusi, Seyr ve Sülük aktaran Virani, 2010
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
MEDENİYET BÜLTENİ, 2019
YETİŞKİN EĞİTİMİ DERGİSİ
"Öğretmen Yetiştirme Politikaları ve Sorunları Uluslar arası Sempozyumu IV" 15-16 Mayıs 2014
International Academic Social Resources Journal, 2021
Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2015
2002
HIKMET INTERNATIONAL PEER-REVIEWED JOURNAL OF SCIENTIFIC RESEARCH, 2020
Humanities Sciences, 2020
Döğer, M. F. (2023). Eğitimde Yenilikçi Uygulamalar, ESEPCONGRESS23 Tam Metin ve Özet Bildiri Kitabı, Pegem Akademi, 2023
Milli Eğitim, 2022
Journal of Turkish Studies, 2014
Almanca, Fransızca ve İngilizce Hazırlık Sınıfı Öğrencilerinin Harmanlanmış Yabancı Dil Eğitimine İlişkin Algılarının Değerlendirilmesi, 2022