Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
10 pages
1 file
ANASAY Dergisi, 2019
Umumi Tarihler genel olarak insanlığın yaratılıştan başlayarak İslâm tarihi, Osmanlı öncesi ve çağdaşı devletler ile Osmanlı tarihi hakkında geniş ölçekli bir yelpazeyi içerir. Bu eserler genel anlamda hemen hemen aynı muhtevaya sahip olmakla birlikte içeriklerinin sunum şekilleri açısından farklılıklar göstermektedirler. Bu nedenle umumi tarihler kendi aralarında mufassal ve muhtasar umumi tarihler olarak gruplandırılabilir. Bunlardan mufassal olanlar içeriklerini ayrıntılı bir şekilde sunmuşlardır. Bunun en güzel örneklerini Gelibolulu Mustafa Aliʼnin “Künhü’l Ahbar” ve Kâtip Çelebiʼnin Fezleketü’l akvâli’l-ahyâr fi’ilmi’t-târîh ve’l-ahbâr (Arapça Fezleke) / Takvîmü’t-Tevârih (Türkçe Fezleke ) adlı eserlerinde görmek mümkündür. Muhtasar umumi tarihler ise içeriklerini özet-hülasa bir biçimde kronolojik esaslı olarak oluşturmuşlardır. Bunun örnekleri arasında ise Mevlana Şükrullahʼın Behçetü’t-Tevârih, Ramazân-zâde Nişâncı Mehmed Paşaʼnın Târîh-i Nişâncı Paşa ve Cenâbî Mustafa Efendiʼnin El-Aylemü’z-Zahir veya Gülşen-i Tevârîh, Hezârfen Hüseyin Efendiʼnin Tenkîh-i Tevârih-i Mülük adlı eseri sayılabilir. Bu çalışmada muhtasar olarak kaleme alınan Behçetü’t-Tevârih, Târîh-i Nişâncı Paşa, Gülşen-i Tevârîh ve Tenkîh-i Tevârih-i Mülûk eser-müellif eşleştirmeleri tanıtılmıştır. Ayrıca muhtasar olarak yazılan eserlerde olayların özet-hülasa şekilde anlatım içerik örneklerine yer verilmiştir. Bu örnekler vasıtasıyla muhtasar umumi tarihlerin ortak yönlerinin olayların ayrıntısını vermekten ziyade kapsam geçerliliğine önem verdiklerini göstermek ve daha fazla bilgi sunmayı amaçladıklarının izahı çalışmalarına katkıda bulunulmak hedeflenmiştir. Bununla birlikte verilen içerik örnekleriyle muhtasar umumi tarihlerin birbirlerinden ayrılan yönlerinin temelde hangilerinin muhtasarlık içinde kısmi mufassallığa yöneldiği hangilerinin ise muhtasarlık içinde daha da muhtasarlığa yöneldiği incelenmeye çalışılmıştır.
Düşünen, fikri olan, alanının ayrıntılarına saplanıp kalmayan bir ilim adamından söz ediyoruz. Yaşadığı döneme söylecek sözü olan bir bilgin Osman Turan. Bu yüzden bir gönüllü kuruluşun, Türkocağı’nın yöneticiliğini üstleniyor ve döneminin meseleleri ile ilgili kitaplar yayınlıyor. Türkiye’de Siyasî Buhranın Kaynakları ve Türkiye’de Manevî Buhran Din ve Laiklik Osman Turan’ın, diğer ilmî eserlerinin yanına konulabilecek değerde eserler. Tarihçiliğimizin büyük ismi Osman Turan’ı yüzüncü yaşında yâd etmek istedik. Dördüncü yılımızın son sayısı o yüzden Osman Turan ve Selçuklu tarihine tahsis edildi. Gördük ki, Osman Turan derin bir iz açmış. O izden giden her yaştan değerli ilim adamlarımız, tarihçilerimiz var. Onların desteği ile Selçuklu tarihi ile ilgili metinlerin ağır bastığı bir sayı ortaya çıktı. Bu arada Osman Turan Hoca’nın hayatı ve eserleri hakkında bir makale ve Osman Turan’la ilgili çalışmaları ile tanınan Ali Birinci Hocayla yapılan geniş çerçeveli mülakata da bu sayımızda yer alıyor. Bu sayı Osman Turan’ın açtığı yoldan giden ilim adamlarımızın destekleriyle vücut buldu. Bilhassa Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü başkanı Prof. Dr. Gülay Öğün Bezer hanımefendiye değerli desteklerinden ötürü teşekkürlerimizi sunuyoruz. Velhasıl, tarih devam ediyor, tarihçiler de! D. Mehmet DOĞAN
Halil İbrahim Erol, 2012
Öz: Tarih, muhteva itibariyle mümkinatın hallerinden oluşmaktadır. Birinci veçhesi, tahakkuk etmiş hallerden; ikinci veçhesi ise bu hallerin kayıt altına alınmasından meydana gelir. Bu zemin, varlık mertebelerinden birine denk düşmektedir. Modern tarih düşüncesinde, bu varlık zemini dâhilinden yola çıkarak tarihe dair bakış açısı geliştirilmektedir. Kadim döneme baktığımızda, bu durumun farklılık arz ettiği görülecektir. Bu çalışmada, XIX. yüzyıl başlarındaki döneme ait bir çalışma olan vakanüvislik yapmış Şanizade Mehmet Ataullah Efendi’nin Tarih-i Şanizade isimli eseri incelenmektedir. XIX. asrın başlangıcında Osmanlı tarih yazıcılığının nasıl bir varoluşsal zemin inşa ettiği ve ne tür bir yazım usulü geliştirdiği meselesi üzerinde yoğunlaşılacaktır. Mevzu, II. Mahmud döneminde yaşamış olan Şanizade’nin tarih eseri bağlamında ele alınarak aydınlatılmaya çalışılacaktır. Mümkün varlıkların hallerinin kayıt altına alınma tarzı ve hadiseleri değerlendirme biçimi, Osmanlı vakanüvis geleneğindeki varlıkbilimsel bakış açısı ve bilgikuramsal yakla- şım üzerinden tahlil edilecektir. Bu meseleler, Şanizade’nin tarih tasavvuru ve tarih yazım usulü çerçevesinde anlamlandırılmaya çalışılacaktır. Yazının temel iddiası Şanizade Tarihi’nin varlıkbilimsel ve bilgikuramsal açılardan almaşık bir değerler dizisine imkân tanımış olduğu yönündedir. Anahtar Kelimeler: Şanizade Mehmet Ataullah, Osmanlı Tarih Yazıcılığı, Tarih Tasavvuru, Vakanüvis. Abstract: As regards its content, history deals with states of the possibilities. One aspect of history concerns events that have actually occurred in the past; while the other involves keeping records of these events. This ground corresponds to one the ranks of being. Modern view of history has emerged out of this ground. In ancient times, however, history was perceived differently. This paper studies vakanuvis Şanizade Mehmet Ataullah’s Tarih-i Şanizade (Şanizade’s History), a work on early 19th century. Particularly central to this study are (i) the existential background of early 19th century Ottoman historiography, and (ii) the methods of historiography employed. The problem is addressed within the context of the historical work by Şanizade, who was contemporary with Mahmud II. Methods of recording historical events, and of assessing them, are analyzed against that background of the ontological viewpoint and the epistemological approach, dominant at the time in the Ottoman vakanuvis tradition. The issue is discussed within the framework of Şanizade’s thought of history and his methods of historiography. The main argument put forth in this study is that Şanizade’s History has allowed a range of alternating values from ontological and epistemological perspectives. Keywords: Şanizade Mehmet Ataullah, Ottoman Historiography,Thought of History, Vakanuvis
Özet Cevdet Paşa Osmanlı Devletinin en dikkate değer vakanüvis ve tarihçilerinden biridir. Çok yönlü bir yazar ve düşünür olan Cevdet Paşa'nın başta Tarih'i olmak üzere Tezakir ve Maruzat'ı XIX. yüzyıl Osmanlı-Türk tarihi için vazgeçilmez ana kaynaklardır. Pek çok eseri arasında adını yaşatan en önemli kitabı Tarih-i Cevdet'tir. Bu tarih kitabı Hammer'in tarihinin devamı olarak yazılmıştır. Küçük Kaynarca Anlaşması'ndan Tanzimat dönemine değin yaşanan tarih olaylarını kapsayan bu yapıt, içinde yer alan resmi belgeler açısından da zengin bir arşiv kaynağıdır. Bu makalede Cevdet Tarihi'nin bu yanı ele alınmakta ve kitabın yeni baskılarında belgelerin yer almaması eleştirilmektedir. Abstract Djevdet Pasha is one of the most prominent chroniclers and historiagraphs of Ottoman Empire in nineteenth century. Pasha is a versatile writer and thinker. First of all, his works called History, secondary Tezakir (offical reports) and Maruzat (formal reports/supplies) which he wrote is non-abandoned main resources for Ottoman-Turkish history of nineteenth century. This history book has been written as a supplementary of Hammer' History. This work of art which includes historical events from treaty " Küçük Kaynarca " to Tanzimat era, is invaluable archive source in terms of official documents. In this article, this property of Djevdet Pasha' History is being investigated and criticized that documents hadn't located in new editions of this book.
“Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl”, Çevriyazı, Usulden Yönteme: Mehmed Fuad Köprülü'nün Edebiyat Tarihçiliği, Ed. Servet Gündoğdu-Kaan Kurt, İstanbul: Vakıf Bank Kültür Yayınları, 253-306. ISBN 978-625-6385-06-1, 2023
Bu çevriyazı, Köprülü’nün “Türk Edebiyatı Tarihinde Usûl” makalesinin 1913 tarihli Bilgi Mecmuası’nın ilk sayısında yer aldığı şekline aittir. Usûl makalesinin edebiyatın bir bilim olarak kurumsallaştığı erken yirminci yüzyılda gerçekleştirilen çalışmalar arasında sahip olduğu öncü rol ve kendinden evvelki nesir formundaki yazılara benzemeyen yazma tarzı, bizzat hangi kelimelerle örülerek şekillendiği konusuna dikkat çeker. Bu nedenle Usûl’ün genç araştırmacılarla daha doğrudan bir diyalog kurmasını sağlayacak dil içi çevirisi kadar bizzat aslına müracaat etmek de bir başlangıç metni için önem taşır. Köprülü Darülfünûn Türk Edebiyatı Tarihi müderrisliğine atanmadan hemen evvel 1913 yılında bu metni yayımladığında en fazla dikkat çeken şeylerden birisi, henüz 23 yaşındaki bir araştırmacının edebiyata dair bu kadar çetrefilli ve güncel sorunu tartışıp sunarken ördüğü eleştirel ve kapsamlı dil olmuştur. Edebiyat düşüncesi ve tarih yazımının bugüne uzanan sayfaları arasında bir köprü kurarak diyalog ortamı oluşturabilmek edebiyat tarihçilerinin bu kelimeler üzerine düşünmeyi de sürdürmesiyle mümkün görünür. Usûl’ün inşa edildiği dil, elimizin altındaki gündelik dilin oluşturduğu çeşitli düşünme alışkanlıklarını kırarak edebiyatın sorunları hakkında Köprülü’nün edebî mirasını devralabileceğimiz bir söyleme gücüne sahiptir.
Hoca Ahmet Yesevi Yılı Anısına Uluslararası Eğitim Bilimleri Ve Sosyal Bilimler Kongresi, 2016
1465 yılında Enveri tarafından tamamlanan Düsturname 22 bab’dan (kitaptan) oluşan bir Osmanlı kroniğidir. Bununla birlikte eseri 3 bölümde tasnif etmek mümkündür. 1. ile 17. kitapların ele alındığı ilk bölüm kısa ve yüzeysel olarak genel itibariyle İslam tarihine ayrılmıştır. İkinci bölümü oluşturan 18.kitap müstakil olarak Aydınoğluları Beyliği’ne ayrılmakla beraber esas itibariyle Gazi Umur Paşa’nın gaza ve faaliyetlerinin anlatıldığı babdır ve eserin büyük bir bölümünü ihtiva etmektedir. Ayrıca adı geçen beyliğin tarihi hakkında mevcut en önemli kaynakların başında gelmektedir. Eserin üçüncü ve son bölümünü oluşturan 19. 20. 21. 22. kitaplar ise Âl-i Osman tarihine ayrılmış olup, bu doğrultuda eser tamamlanarak Fatih Sultan Mehmet’in veziriazamı Mahmud Paşa’ ya ithaf edilmiştir. Mezkûr eser, Türk tarihine dair içerdiği orjinal bilgilerin yanı sıra Türk kültür tarihi ve sosyal hayatı açısından da zengin ve önemli bilgileri bünyesinde barındırmaktadır. Bilindiği gibi kronikler genellikle toplumun teşkilatlı bölümüne yönelik bilgiler içeren tarihi belgelerdir. Ancak buna karşın Düsturname ve yazarının bu eseri oluştururken kullanmış olduğu üslubu eseri Türk sosyal hayatı açısından da önemli bir kaynak durumuna yükseltmiştir. Bu çerçevede söz konusu eser, Türk kültür tarihi içinde temelleri yüzyıllar ötesine dayanarak süregelen Yas alametleri, Kurban sungusu ve Tanrıya yakarış gibi ritüeller doğrultusunda Türk kültür tarihi ve sosyal hayatının çeşitli yönlerine yönelik olarak dikkate değer bilgileri haizdir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Uluslararası Bütün Yönleriyle Çorum Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2016
Journal of Turkish Research Institute, 2013
Türk Yurdu, 1988
DİVAN EDEBİYATINDA LEVENDÎ MAHLASLI ŞAİRLER VE MUSULLU LEVENDÎ Poets with Pseudonym Levendi in Turkish Divan Literature and Levendi of Mosul, 2020
Journal of Turkish Studies, 2015
Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi, 2022
Muhafazakar Düşünce , 2013
│GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2017
Kebikeç 47, 2019
XI. Üsküdar Sempozyumu (15-17 Ekim 2021), 2023
Ignatius Loyola ve Cizvit Okullarının Eğitim Anlayışı, 2016
21.Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 2018
Kitab-ı Hedaya: Studien zum Osmanischen Reich und seinen Nachbargebieten, 2020