Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, CANDIDE / VOLTAIRE
…
17 pages
1 file
Voltaire’in başyapıtı kabul edilen “Candide ya da İyimserlik” felsefi bir öyküdür. Leibniz’in, kısaca “Her şey mümkün olanın en iyisidir.” şeklinde özetlenebilecek iyimserlik üstüne kurulu felsefesini eleştirmek niyetiyle kaleme alınmıştır. Yazarının kimlik ve kişiliği, öykünün zamanının ötesine geçen etkisi ve felsefesi dikkate alındığında, yapısal açıdan da her daim ele alınmayı hak eder Voltaire’in bu ünlü eseri.
(TEES) Türk Edebiyatı Eserler Sözlüğü, 2022
Beşir Fuat'ın kaleme aldığı biyografi türündeki eser. Yazarın intiharından önce kaleme aldığı son eser olan Voltaire, altı gün içinde yazılmıştır. Türk edebiyatının ilk "tenkitli" biyografilerinden olan Voltaire'in önemi; yazarın hayatının, düşüncelerinin ve sanatının Osmanlı döneminde objektif bir bakış açısı ve eleştirel bir üslupla ayrıntılı olarak ele alınmasındadır. Orhan Okay, Tanzimat aydınları arasında pek çok eseri tercüme edilen fakat haklarında öznel hükümler verilen Victor Hugo ve Voltaire'i nesnel bir bakış açısıyla değerlendiren ilk ismin Beşir Fuad olduğunu ifade eder. On sekizinci asrın sonunda ve on dokuzuncu asrın ilk devrelerinde Reisülküttab Âtıf Efendi'nin hazırladığı Muvâzene-i Politike adlı lâyihada "Voltaire"den "meşhur zındık" olarak bahsedilirken Batılılaşma sürecinin hızlanmasıyla birlikte Voltaire, başta Münif Paşa olmak üzere Osmanlı aydınlarının düşüncelerinden etkilendiği, ilgi duyduğu bir isim olur. Beşir Fuad, Orta Çağ'ın skolastik zihniyetine karşı çıkarak aklın ışığında gelişen bilim ve sanatın savunuculuğunu yapan Voltaire'in yaşamını ve sanatını ele alırken iyi yönlerinin yanı sıra eleştirel yönlerini de ortaya koyar. Eser, yayımlandıktan sonra Osmanlı matbuatında tartışmalara yol açar; Voltaire'e karşı ilk ciddi tepki Ahmet Midhat'a aittir. Tercüman-ı Hakikat'te tefrika edilip ve aynı yıl kitap olarak basılan bu tenkide Beşir Fuad yine Tercüman-ı Hakikat'te cevap verir. Ahmet Midhat Efendi eseri beğense de Voltaire'in fikirlerinin Hristiyanlıktaki taassup ve papazların zulmü ile mücadele ve ilmin gerçeklerini ortaya koyma etrafında toplandığını, Osmanlı toplumu ve aydınlarının bu düşüncelerden ilkine ihtiyacının olmadığını ifade eder. Voltaire hakkında ikinci münakaşa, Beşir Fuad'ın Saadet gazetesindeki gazel yarışmasına katılmasıyla başlar. Salahî imzalı bir manzumede Beşir Fuad'ın Voltaire'in taklitçisi olduğu söylenir; Voltaire ve Beşir Fuad'a eleştiriler yöneltirlir. Beşir Fuad bu tenkide Tercüman-ı Hakikat'te ilk ve son defa yazdığı bir şiirle karşılık verir. "Zülfikar" adlı biri, Saadet gazetesinde kaleme aldığı şiirde Beşir Fuad'ı Voltaire'i takdir ettiği için dinsizlikle suçlar. Bu suçlama üzerine Beşir Fuad, Tercüman-ı Hakikat'te Muallim Naci'ye bir açık mektup yazarak sert karşılıklar verir. Muallim Naci cevap olarak kaleme aldığı makalede Beşir Faud'a karşılık vermeyip tartışmayı kapatmaya çalışsa da Beşir Fuad yazının neşredildiği sabah intihar ettiği için bu yazıyı okuyamamıştır.
2017
Aydınlanma çağı Filozofları arasında yer alan Voltaire, ileri sürdüğü farklı görüşleriyle çağına damgasını vurmuş bir düşünürdür. Onun ilginç yanı evrenselliğinden ileri gelmemektedir. O, daha çok bilgi ve yaratıcılığıyla öne çıkmış birisidir. Voltaire'in idealizmi kişilik özelliklerinden ziyade daha çok duyguda anlamını bulmuştur. Yaşamı boyunca mücadele ruhunu hiç kaybetmemiştir. Özellikle akıl, özgürlük, adalet, eşitlik gibi temel değerleri hakim kılma uğruna her şeye ve herkese karşı direnmiştir. Düşünceleriyle her daim hoşgörüsüzlüğe ve kilisesin siyasal etkisine karşı çıkmıştır. Akıl dışı olan tüm Hıristiyan dogmalarına karşı savaş vermiştir. Uğruna savaş verdiği evrensel değerler bugün bile konuşulmakta ve insanlığın gelişmesine katkı sağlamaktadır. Voltaire, eserle aynı adı taşıyan kahramanı Zadig'i, masal anlatısının kendisine verdiği fırsatlarla birçok deneyimden geçirir. Onu hayatın tüm zorluklarıyla yüzleştirir. Zadig zaman zaman başına gelenleri anlamakta zorluk çeksede kendisine sunulan yeni çıkış yolları sayesinde yeniden hayata dönmeyi başarır. Zaman geçtikçe kendisini kaderinin yönlendirdiğine inanmak zorunda kalır. Bu çalışmamızda Zadig'te adalet ve mutluluk arayışını ele almaya çalışacağız.
Osmanlı yönetimi altındaki Lübnan'da edebiyat ve ilim camiasının önde gelen ailelerinden birinde yetişmiş olan Verde el-Yâzıcî, o dönemin şartları göz önüne alındığında sadece Orta Doğu'daki değil, dünya genelindeki diğer kadınlara göre de şanslı sayılacağı ayrıcalıklara sahip olmuştur. Babası Nâsıf el-Yâzıcî edebiyat ve dil alanındaki çalışmalarıyla, Nahda Hareketi'ndeki faaliyetleriyle camiada önemli bir yer edinmiştir. Babasının öğrettikleri sayesinde erken yaşta şiir yazmaya başlayan Verde ise babası ve kardeşi İbrahim ile aynı yoldan giderek yaşadığı dönemde Arap şiir geleneğini yeniden canlandırmıştır. Bir kadının edebî sahada başarı gösterebileceği yönünde kadınlara cesaret vermiş, onlara öncülük etmiştir. Mersiye şairi olarak da bilinen Verde el-Yâzzcî, şiirlerinde ele aldığı konuların ve şiiri işleyiş tarzının çağdaşı kadın şairlerden farklı olması bakımından önemli bir şahsiyettir. Ne var ki edebiyat tarihi araştırmaları onun çalışmalarını ve katkılarını göz ardı etmiştir. Bu makalede, hakkında çok az kaynağa ulaşılan Verde el-Yâzıcî'nın yetiştiği ortam, hayatı ve edebî kişiliği ile çalışmaları hakkında bilgi verildikten sonra divanından birkaç şiir örneği de sunularak onun Arap edebiyatıyla ilgilenenlere tanıtılması amaçlanmıştır. Verde el-Yazıjj, who grew up n one of the leading familles of the lilterature and science community in Lebanon under Ottoman rule, had the privileges to be considered lucky compared to other women not only in the Middle East but also in the world when the conditions of that period were taken into consideration. Her father Nâsıf el-Yazijj gained an important place in the community with his studies in literature and language and his activities in the Nahda Movement. Verde el-Yazijj, who started writing poems at an early age thanks to the teachings of her father, revived the Arab poetry tradition in the same way as her father Nâsıf and brother İbrahim. She encouraged and pioneered that a woman could succeed in the literary field. Verde al-Yazijj, also known as an elegiac poetess, as an important figure in terms of the subjects she dealt with in her poems and the way her poetry works differ from contemporary women poets. Unfortunately, the history of literature researches has ignored her work and contributions. Abstract Key Words: Warda al-Yazzjj, Poetess, Lebanese llterature, Ottoman perrod Arabbc poetry. In thhs arttcle, t s aamed to ntroduce the poet to those who are nterested n Arab llterature by presenttng a few examples of poetry from her ddwan after ggvvng nformatton about the envvronment, llfe and llterary personallty of Verde al-Yazzjj, about whom very few resources are reached.
1930'lu yıllar, eski SSCB halklannın kaderinde, bugün hala kanı sızmakta olan büyük bir yara bırakrnı~ trajik bir devir yer aldı. Evet, bu bir devirdir, çünkü Stalin'in hakimiyeti altın:, aldığı milletlere karşı başlattığı acımasızlık ve zulüm uzun yıllar boyu devam ~tti.
Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Yıl:2002(2) Sayı:12, 2002
Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Yıl:2002(2) Sayı:12 69 XIX. YÜZYIL TÜRK EDEBİYATINDA VOLTAİRE VE ROUSSEAU ÇEVİRİLERİ Yard. Doç. Dr. Nurettin ÖZTÜRK * ÖZET XIX. yüzyıl başında Osmanlı aydınları Voltaire ve Rousseau hakkında reddiyeci düşüncelere sahiptiler. Ancak yüzyılın sonunda Voltaire ve Rousseau'nun pekçok yazısı ve eseri Türkçeye çevrildi. Böylece Osmanlı aydınlarının Voltaire ve Rousseau hakkındaki düşünceleri olumlu bir biçime dönüştü. Bu dönüşüm sayesinde dini nitelikli tavrın dünyevi hale geldiği gözlenmektedir. Çeviriler aracılığıyla gözlenen bu dönüşüm Osmanlı sekülarizasyonunun bir başarısıdır. Anahtar Sözcükler: Osmanlı aydınları, Voltaire ve Rousseau, sekülarizm ABSTRACT At the begining of the nineteenth century Ottoman intellectual persons have had rejective ideas about Voltaire and Rouseau. But at the end of nineteenth century most of writings and works of Voltaire and Rouseau have been translated to Turkish. In this way, Ottoman intellectual person's thoughts about Voltaire and Rouseau have turned to positive way. Thanks to this turn, it has been observed that the religious qualificated attitude has trasformed to wordly way. The thought that watched thanks to translation is a success of Ottoman Secularism.
2018
Öz Voltaire 18. yüzyıl aydınlanma döneminin önde gelen Fransız yazar ve filozofları arasındadır. Birey haklarını ve aklı ön plana çıkararak iyimserliği, feodaliteyi ve savaşları sorguladığı Kandid (Candide) adlı eserinde hiciv ve trajedinin en güzel birlikteliğini sergilemiştir. Voltaitre, eserine bu adı iyimserliği ve saflığı en iyi temsil ettiği için koymuştur. Hayali bir şatoda, hayali bir baronun yanında saf, temiz duygularla kötülüklerden uzak yetişen Kandid'in öyküsü şatoda işlediği bir kötülükten dolayı kovulmasıyla başlar. Macerası boyunca Bulgar askerlerinin yanında savaşlara katılır. Birçok Avrupa ülkesini gezer ve oradan da Amerika kıtasına geçer. Hayali Eldorado ülkesinden zengin olarak döner. Edindiği servetini sevgilisi Künegond'u bulabilmek için harcar ve onu son yolculuğunu yaptığı İstanbul'da bulur. Yazar, Alman filozof Leibniz'in fikirlerini öyküdeki Pangloss üzerinden eleştirirken devrin yönetici ve önemli şahsiyetlerini de hayali karakterler üzerinden yerer. Voltaire'e göre hayatın anlamı ve hakkındaki düşünceler insanı boş tartışmalara ve mutsuzluğa götürmektedir. Bunların etrafında kısır bir döngü oluşturmaktan ziyade çalışıp emeğin hazzıyla mutlu olmak gerekir. Bizde bu çalışmamızda Kandid'in çizgi romana uyarlanmış halini inceleyerek, resimlemeyle öykü arasında benzeyen ve ayrışan bazı yönleri saptamaya çalıştık. Anahtar Kelimeler: Voltaire, Kandid, Çizgi Roman Uyarlaması. Abstract Voltaire is one of the leading French writers and philosophers of the 18th century enlightenment period. In his work Kandid (Candide), in which he questioned optimism, feudalism, and wars by emphasing individual rights and reason, he exhibited a beautiful combination of satire and tragedy. Voltaitre chose "Kandid" as the title for his work, as it well represented optimism and purity. The story of Kandid begins upon his blunder that makes him get sacked from the imaginary imaginary chateau where he grew with pure and clear sentiments away from evil alongside an imaginary baron. He participates in wars alongside the Bulgarian soldiers throughout his adventure. He travels many European countries and then America. He returns rich from the imaginary Eldorado country. He spends his fortune to find his lover Künegond and finds her in Istanbul where he made his last journey. While the author criticizes the ideas of the German philosopher Leibniz through Pangloss in the story, he satirizes the rulers and important figures of the era through imaginary characters. According to Voltaire, the meaning of life and ideas about it lead people to empty debate and unhappiness. It is necessary to work hard rather than create a vicious cycle around them to be happy with the pleasure of self-effort. In this study, we have tried to determine the similar and dissimilar aspects between the illustration and the story by comparing Kandid with the comic book version.
yaşayan felsefe, 2011
Yerleşik inançlara başvurmaksızın, insan ve evren için yeni açıklamalar yapılabileceğinin keşfedilmesiyle doğan felsefe, bir itiraz bir reddetme anlamı taşır. Yerleşik inancın insan ve evrenle ilgili yaptığı açıklamalarının bir kenara bırakılıp aslında tam olarak felsefi anlamda bilgi denilebilecek ne kadar sermayemiz olduğunu keşfetmeye yönelik olan ve Thales ile başlayan Yunan Felsefesi, Thales'in düşünce serüveninde bir tür reddetme anlamı taşıyan ateizmin de mantıksal serüvenine ışık tutmaktadır. İlk filozoftan son filozofa kadar felsefe tarihinde en çok fark edilen şey, gittikçe artan ve teferruatlaşan kavram bolluğudur. Her filozof kendi düşüncesindeki ayrıntıyı gösterebilmek adına kavramlarla boğuşmak zorundadır. Kavramların gittikçe artması anlamayı kolaylaştırır mı artırır mı bu ayrı bir konu. Ancak bu çalışmada olduğu gibi kavramları en yalın haliyle, yani diyelim ki ateizmi "varlığı duyuların dünyasıyla sınırla sayan düşünce" gibi ele alsak, mantığı ve duyguları en yalın haliyle, eski tabirle avamca ele alsak, geneli görmek, problemi üstten görmek daha kolay olmaz mı? Eğer her kavram üzerinde yapılmış tüm tartışmayı göstersek bu kısa süre içinde tek bir kavramın bile bitirilemeyeceği açık. Yalnızca ateizm kavramı üzerinde tartışılsa, tanrı inancı olduğu halde Sokrates'in ateizmle suçlandırılmasını da tartışmak gerekir. Ancak burada ateizm, mantık ve duygular gibi bir kısım kavram ve düşünceleri en genel anlamıyla ele aldığımızda, bir kavramın kabulü ve reddiyle ilgili mantıksal zorunlulukların ne olacağını kısaca tartışmaya çalıştık. Filozofların bildiğimiz düşüncelerinin de mutlaka tartışılarak ve bu tartışmanın son haliyle yazılı olarak bize geldiğini kabul edersek, yapılan her açıklamanın bir itiraza cevap olarak söylendiğini bilmemiz gerekmektedir. Filozofun iddiaları mutlaka bir çırpıda söylenmiş gelişigüzel cümlelerden ibaret değildir. Her cümle bir tartışmanın özeti ve ya nedenidir. Silsile halindeki tartışmalara verilmiş cevaplardan oluşmaktadır. Bu noktayı tartışmanın başından sonuna göz önüne almak gerekmektedir. İlk filozof olduğu rivayet edilen Thales'in Yunan inancındaki çok tanrıcılıkla açıklanan insan ve evren modeline itiraza başlamasının bir çok nedeni olabilir. Bu nedenlerin içinde o dönemin en gelişmiş ülkesi olan Mısır ile kurulan deniz ticareti bağlantısı en mantıklı neden görünüyor. Mısır inancının aynı konularda farklı açıklamalar getirmesi ve bu inançtan bir şekilde haberdar olunması filozofun zihninde bir çelişkinin yani bir "problem"in doğmasına neden olacağı açıktır. Bir konudaki birden fazla birbirine zıt açıklamalar hangisinin doğru olacağı düşüncesine yol açmış olabilir.
Dil, Edebiyat ve Çeviri Çalışmaları, 2022
ON THE PATRIOT POET QU YUAN (屈原 ) AND HIS WORKS Qu Yuan was a statesman and poet of the Warring States period. Qu Yuan is the founder of the romantic literary movement in China, directly reflecting the troubles of his time into his poems. All of the poet's poems have been collected in the work called "Songs of Chu". The poet's masterpiece "The Lament" is the longest poem written in lyrical form. He preferred to use a different type of meter rather than the classical type of poetry in his poems and this type of poetry was called "Sao style of verse". Poems written in Sao style have a far-reaching place in Chinese literature both in terms of meter and because they express emotions directly without any hesitation. With his poems and new type of meter, Qu Yuan shed light on future generations of writers and poets and pioneered the emergence of new poetry genres. In this study, the life, literary personality and works of Qu Yuan, one of the prominent representatives of Chinese literature, will be examined. Keywords: Qu Yuan, Lisao, Lament, Songs of Chu
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Folklor Akademi Dergisi, 2019
Folklor Akademi, 2024
Antalya'nın Sosyal ve İktisadi Tarihi (Osmanlı Dönemi), 2022
ANADOLU’NUN ÜÇ ULU ERENİ: YUNUS EMRE, HACI BEKTAŞ VELİ VE AHİ EVRAN, 2021
XV. YÜZYILDA VULÇITRIN NAHİYESİ, 2019
Aydos Dergisi, 2018
İDİL (VOLGA) BULGARLARI VE GÖÇEBE DÜNYA, 2019
Diyarbakır: Âlimler, Ârifler, Edîpler, 2018
YÜKSEK LİSANS TEZİ, 2022
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 1989