Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, Toprak Ve İnsan: Birkaç Edebi Metinde Ve Avesta’da Toprağın Yansıması
https://doi.org/10.22466/acusbd.580396…
15 pages
1 file
Toprak, insanın üzerinde yaşadığı ve ona bağlı olduğu en eski ve temel unsur olarak kabul edilir. Bu nedenledir ki eski iktisadi sistemler toprağa bağlı bir biçimde şekillenmişlerdir. İnsanın yerleşik hayata geçmesiyle, toprak insan hayatında belirleyici olmuştur. Toprağın sahip olduğu bu önem nispetinde bir sisteme bağlı olması zorunluydu. Bu ihtiyaca binaen Eski Çağdan itibaren işlenen toprak, bir sisteme bağlı gelişerek belli bir olgunluğa erişmişti. Ortaçağ’da gelişen toprak sistemleri, Eski Çağın birikimi olan sistemlere dayalı olmuş ve bu sistemler revize edilerek günün koşullarında yeniden yorumlanmışlardır. Bu çalışmada insanın toprakla ilişkisi öncelikle birkaç edebi metin üzerinden tartışılacak, ardından dini metinlerden olan Avesta’nın toprak üzerindeki etkilerine bakılacaktır.
Artvin Çoruh Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Özet Toprak, insanın üzerinde yaşadığı ve ona bağlı olduğu en eski ve temel unsur olarak kabul edilir. Bu nedenledir ki eski iktisadi sistemler toprağa bağlı bir biçimde şekillenmişlerdir. İnsanın yerleşik hayata geçmesiyle, toprak insan hayatında belirleyici olmuştur. Toprağın sahip olduğu bu önem nispetinde bir sisteme bağlı olması zorunluydu. Bu ihtiyaca binaen Eski Çağdan itibaren işlenen toprak, bir sisteme bağlı gelişerek belli bir olgunluğa erişmişti. Ortaçağ'da gelişen toprak sistemleri, Eski Çağın birikimi olan sistemlere dayalı olmuş ve bu sistemler revize edilerek günün koşullarında yeniden yorumlanmışlardır. Bu çalışmada insanın toprakla ilişkisi öncelikle birkaç edebi metin üzerinden tartışılacak, ardından dini metinlerden olan Avesta'nın toprak üzerindeki etkilerine bakılacaktır.
Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2015
İnsanlar tarih içerisinde çeşitli nedenlerden dolayı yaşadığı mekândan ayrılmak durumunda kalmıştır. Göç kavramıyla ifade edilen bu ayrılık, insan ve mekân üzerinde çok yönlü bir etkiyi beraberinde getirmiştir. Göç başta birey olmak üzere insana dair olan inanç, düşünce, kural ve yapıların değişim ve dönüşüm yaşamasına zemin hazırlamıştır. Doğu-Batı arasındaki önemli bir geçiş güzergâhı olan Anadolu'da yıkılan ve kurulan medeniyetler için ayrı bir önemi bulunan göç, Türkiye için de üzerinde çok yönlü derinlikli çalışmalar yapılması gereken bir konu olmuştur. Bu çalışmada, insanların yaşadıkları doğal ve sosyal çevreyle kurduğu bağı zedeleme yanında ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanda birçok etkisi bulunan göç konusu farklı boyutlarıyla ele alınmaktadır.
Su ve Toprak kaynakları ,insanoğlu için taşıdığı yaşamsal önemin ötesinde ülkelerin varlığı, güvenlik çıkarları, ekonomik gelişimleri açısından da büyük öneme sahip olan doğal kaynaklardır.Bu iki kaynak hızlı nüfus artışı,kirlenme ve yanlış kullanım baskısı altında bulunmaktadır. Su ve toprak kaynaklarının birlikte uygarlığın gelişmesinde en önemli rolü oynayan doğal kaynaklar olduğu bilinmektedir. Tarih öncesinde uygarlığın gelişmesinde başat rol oynayan bu kaynakların önemi yüzyıllar sonra da azalmamış tersine artmıştır.Bun kaynakjlar bugün bir ülkenin ulusal kalkınma ve gelişmesinde en etkili rol oynayan temel kaynaklardır. İnsanlık tarihinde her zaman güç unsurlarının dengesini ve uygarlığın kalitesini belirleyen su, ve toprak kaynakları özellikle gıda güvenliğinin sağlanması açısından günümüzde daha da hayati ve stratejik bir konuma gelmiştir. Bu nedenle ülkelerin su ve toprak kaynaklarını sürdürülebilir bir şekilde yönetimi de önem kazanmaktadır. Mevcut durum ve artan su ve gıda sıkıntısı ülkelerin daha etkili ve sürdürülebilir su politikaları ve toprak yönetimi ve tarım politikaları uygulanması gereği ortaya çıkartmıştır...Ancak bu politikalar küresel reçetelerin dışında ulusal çıkarlar gözetilerek belirlenen ve aynı zamanda sosyal taleplere de duyarlı politikalar olmalıdır. Dünyada güç paylaşımında geçmiştekinden farklı yöntemlerin etkili olduğu bir küresel süreç yaşanmaktadır. Son çeyrek yüzyılda ülkelerin su başta olmak üzere doğal kaynakları ile ilgili olarak küresel anlamda aktörleri ,değişenleri ve değişkenleri farklı olan yeni bir döneme girilmiştir. Bu dönemde doğal kaynaklardan oluşan güçlerini stratejik ağırlık merkezleri olarak koruyarak geliştirebilen ve kullanabilen ülkeler, başarı sağlayabileceklerdir.Bu nedenle günümüzde doğal kaynakların korunması aynı zamanda, ulusal güvenlik stratejisinin de ayrılmaz bir parçası olarak ortaya çıkmaktadır. Su ve toprak kaynakları son dönemde etkileri daha da artan iklim değişikliğinin baskısı altında bulunmaktadır
İnsan, doğada, sadece içinde yaşamak değil, onu anlamak, işleyiş yasalarını bulmak hatta ona egemen olmak isteyen, bunun için uğraşan tek varlıktır. Bu bağlamda insana yol gösteren bilimdir ama bilim de doğadaki birçok olayın sadece sonuçlarını ortaya koyup, nedenlerini açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Bunların insan üzerindeki etkilerini açıklayamayınca, büyük bir çoğunluk bilim yerine inanç kaynaklarına sarılır. Oysa zaman içinde, yapılan araştırma ve deneylerle, bugün için henüz doğaüstü denilen olay ve olgular çözümlenerek bunların hepsinin aslında bir bütün içinde doğal olduğu ortaya konulmakta, böylece insan kör inançlara tutsak olmaktan kurtulabilmektedir. Bilgili bir insan, ne kadar çok şey bilirse, bilmediklerinin bildiklerinden hep daha çok olmayı sürdüreceğinin bilincindedir.
2019
Tohum ve Toprak, 1980 Ağustos ile 1982 Temmuz tarihleri arasında Orta Anadolu'nun bir köyünde gerçekleştirilen, "katılarak gözlem" tekniği temelinde antropolojik (etnoğrafik) alan araştırması yöntemiyle; Türkiye'de köy toplumunun örgütlenişini ve değerlerini anlamakta anahtar olan "yaratılışa" ilişkin kuram ve simgeleri; erkeği rahme tohumu bırakan yaratıcı, kadının da bunu besleyen toprak olduğu vurgusu (metaforu) üzerinden ele alan antropolojik bir çalışmadır.
Teknolojinin insan hayatında sihirli değneğini dokundurmadığı alan görmek neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Bunun belli bir takım toplumsal etkilerinin olması kaçınılmaz bir gerçektir.
Birlik Vakfı Yayınları, 2020
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya! Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal. Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal, Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan; Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan. Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân; Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an! Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu; Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu? Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna; Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna? Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir? Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir! Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; Sakarya, kandillere katran döktü geceler. Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya, Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su; Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu. Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek; Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek? Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl! Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl! Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolunun, Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun! Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız; Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız! Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider! Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz; Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz! Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya; Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..
Materyal Kültür ve İnsan Üzerine, 2021
Yazarın ve yayınevinin yazılı izni olmadan hiçbir şekilde kopyalanamaz, çoğaltılamaz.
Felsefi Düşün Akademik Felsefe Dergisi, 2017
İnsan her şeyin ölçüsüdür kabulünden hareketle Avrupa'da temelleri atılarak yaygınlaşan hümanizm doğrultusunda insanın aklı ve vicdanı yaşamdaki yol gösterici olarak önem kazanmıştır. Düşünce ve inanç özgürlüğünün olduğu bir toplumda insanın, kendini, sınırlarını tanıması, aynı zamanda evreni, doğayı tanımasıyla bağlantılıdır. Bu doğrultuda, aklın hakikat yolculuğu, bilim etkinliği üzerine kurulu Batı medeniyeti tarihini oluşturmuştur. Batı tarihinde aklın yüceltmesi, bilimin ve teknolojinin gelişmesinde her zaman itici güç olmuştur. Bu bağlantıyı göz önünde bulundurarak, insanın doğayı keşfinden fethine uzanan süreçte, çağımızın insan tasarımları üzerinde durmak, gerek bilimsel ve toplumsal gelişmeleri gerekse insan-doğa ilişkisini değerlendirmek bakımından önemlidir. Bu çalışmada da, çağımızın "insan" tasarımlarının, hümanizm ile bağlantısı gösterilerek değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, özellikle Rosi Braidotti'nin posthuman düşüncesine odaklanılarak, insan ve doğa ilişkisi üzerinde durulacaktır. Ayrıca, bilimsel ve teknolojik gelişmeler doğrultusunda Ray Kurzweil'in öncülüğünde ortaya çıkan trans-hümanizm akımına değinilerek, çağımızda insan ve hümanizm teknolojik gelişmeler ve insanın doğayla bağlantısallığı göz önünde bulundurularak tartışmaya açılacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Tarım ve Mühendislik, TMMOB, Ziraat Mühendisleri …, 1999
Soğuk Savaş Sonrası Uluslararası Göç Politikaları, 2024
The Journal of International Lingual Social and Educational Sciences, 2018
Ordu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2024
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2000
FLORA TURİZMİ ORMAN,ÇİÇEK VE İNSAN, 2019
Uluslararasi Kibris Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi
Türkiye Yazarlar Birliği Yayınları , 2020
N. Durak (Ed.), Felsefe Tarihi. (İstanbul: Lisans Yayıncılık), 2019
Mimarlar Odası Ankara Şubesi - Chamber of Architects Ankara Branch, 2011
actaturcica.com
Journal of Turkish Research Institute, 1999