Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Edebi Türler & Edebi Sanatların Yeni Nesil Soruları ile Öğretimi
KİTAP İNCELEMESİ: SANATSAL UYARANLARLA DİL ÖĞRETİMİ, 2019
Yirmibirinci yüzyılın başında “modernite” çağdaş kültürü tanımlamada, belirleyici bir referans noktası haline gelmiştir. Ortaçağdan sonra, Batı tarihi için Antik Yunan-Roma tarihinin oynadığı belirleyici rol, günümüzde modernitenin tarihine atfedilmektedir. Tarihselleştirme ve yeniden canlandırma tartışmaları altında modernite, karşı, diğer, alter, meta gibi birçok biçimde karşımıza çıkmaktadır. Akademik bir disiplin olarak sanat tarihinin ve modernizmin ortaya çıkışındaki kökensel ilişki nedeniyle, sanatın sunumu olarak sergileme pratiklerinde de benzer modernist sunumların yansımaları görülmektedir. Modernitenin tartışılan, bu geri dönüşlü yapısı, sanat uygulamaları ve sergileme pratikleri açısından, içinde yaşadığımız kültürden bağımsız değildir. Bu nedenle kültürün akış yönü içerisinde modernitenin yansımalarının günümüzde de devam ediyor olması, modernitenin ne gibi etkileri olduğunu sorgulamamızı kaçınılmaz hale getirmektedir. Sanat yapıtı ile paralel değişimler gösteren sergileme pratikleri çerçevesinde modernite tartışmalarını merkezine alan, Documenta 12 ve 4. Tate Trienali etkinlikleri, teori ve uygulamadaki yeni yaklaşımları ortaya koyan iki belirleyici sergidir. Modernitenin yeni görünümlerini, sergileme pratiklerinin sanat yapıtıyla olan dinamik ilişkisi çerçevesinde ele alan bu iki etkinlik, günümüz sanat ortamı konusunda da fikir vericidir. Bu kapsamda, sanat yapıtıyla sergileme pratikleri arasındaki değişen konumlar, içinde yaşadığımız kültür-sanat ortamının moderniteyle olan ilişkisi, güncel bir tartışma alanı açmaktadır.
Özet Günümüzde öğrenci‐öğretmen etkileşiminden, öğrenci‐içerik etkileşimine doğru bir göç yaşanmaktadır. Bu göç araştırmacıları öğrenci‐içerik etkileşimini sağlamada yeni yollara itmektedir. Alanyazına bakıldığında öğrenci içerik etkileşiminde sanal müze uygulamalarından yararlanılabileceği görülmektedir. Bu araştırmada öğretmenlerin sanal müze uygulamalarına yönelik görüşleri incelenmiştir. Araştırmaya çeşitli branşlarda görev yapmakta olan 15 öğretmen katılmıştır. Veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından oluşturulan yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır. Uygulama öncesi veriler toplandıktan sonra, Moodle ortamına aktarılan öğrenme içeriğine kullanıcıların ayrı zamanlı olarak erişimlerine izin verilmiştir. Uygulama sonrasında yeniden veriler toplanmıştır. Çalışmanın sonucunda, öğretmenlerin çoğunun sanal müze uygulamalarının farkında olmadıkları görülmüştür. Öğretmenlerin uygulama öncesinde sanal müzenin tanımını yapmakta zorlandıkları görülürken, uygulamadan sonra bu konuda daha derin açıklamalar yapabildikleri ve farkındalıklarının arttığı tespit edilmiştir. Özellikle Matematik ve Bilişim Teknolojileri öğretmelerinin, başta sanal müzelerin kendi branşlarıyla ilgili olmadığı yönündeki düşüncelerinin, uygulama sonrası olumlu yönde değiştiği görülmüştür. Anahtar Sözcükler: E‐öğrenme, etkileşim, öğrenci‐içerik etkileşimi, sanal müzeler. Abstract Nowadays, there has been a migration from learner‐instructor interaction to learner‐content interaction. This migration has been making the researchers find new ways to provide learner‐content interaction. According to the literature, virtual museum applications can be used for learner‐content interaction. In this research, the views of teachers about the virtual museum applications were investigated. The sample consisted of 15 teachers who were working in various branches. Data were collected with structured interview forms which prepared by the researchers. After collecting pre‐application data, learning content delivered via Moodle and then allowed users to access asynchronously. Data were collected after the application again. As a result of study, it was observed that, most of teachers were unaware about the virtual museums. It was determined that before the application teachers have difficulty in making the virtual museums definition but after the application they could make detailed explanations about virtual museums and get awareness about them. Especially, the Math and Information Technologies Teachers' opinions that virtual museum is not related to their branches was changed after the application.
Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 2024
Sanat emeği kavramı günümüzde sanatın ve sanat üretiminin gittikçe ticarileşmesi, piyasalaşması ve güvencesizleşmesi ile beraber daha önemli hâle gelmeye başlamıştır. Bu makalede çağdaş sanat emeği süreçlerinin iki üretim alanına bölündüğü iddia edilmektedir. Bu üretim alanlarından ilki sanat dünyalarını kapsamaktadır, diğeri ise kültürel ve yaratıcı endüstrileri içermektedir. Günümüzde sanat emeğinin bu ikiye bölünmüşlüğü bazı farklı sonuçlara yol açmaktadır. Sanat emeğinin, sanat dünyası ile ilişki içerisindeki süreçleri yaratıcılık ve özgünlük temelli olarak yaratıcı emeğe yakınlaşırken; kültürel ve yaratıcı endüstriler kapsamında kalan sanat emeği süreçleri zanaat emeği ile ilişkilenmektedir. Bu makale bağlamında kültürel ve yaratıcı endüstriler kapsamında kalan sanat emeği süreçlerine daha fazla odaklanılmıştır. Following these theoretical themes, the data obtained from the doctoral thesis prepared by the author of the article will be re-evaluated within the framework of artistic labor, which is the problematic of the article. In this article, the problems of artistic labor in the cultural and creative industries, such as insecurity, low wages, inability to make ends meet, and time organization, will be discussed.
e-Journal of New Media, 2020
Edebiyatı geniş kitlelere ulaştıran ve yazar okur buluşmasını sağlayan araçlardan biri dergiler olagelmiştir. Basılı yayınların giderek zayıfladığı günümüzde edebiyat dergiciliğinde aksine bir artış gözlenmektedir. Ot Dergi’nin 2013 yılında yayınlarına başlaması, arkasından Kafa ve Bavul gibi dergilerin gelmesi, edebiyat dergiciliğinde “yeni” olarak adlandırılan bir dönemin başlangıcı olarak kabul edilmektedir. Bu kabul çerçevesinde satış rakamları, yazar kadroları, edebiyat ve yayıncılığa yaklaşımlarının yanında teknolojik gelişmeler ve çağın getirdikleriyle bugün edebiyat dergiciliğini yeniden irdelemek gerekmektedir. Araştırmaya konu dergilerin çıkışıyla bu alanda ilgili yayınlar, kültür endüstrisinin bir ürünü olarak bir piyasa hâkimiyeti oluşturmuştur. Benzer baskı kaliteleri, kapak tasarımları, tanınmış isimlere sayfalarında yer vermeleri, sosyal medya kullanımları, dergicilik dışındaki satışları, incelenen tüm dergilerde birbirini kopya eden bir anlayışı ortaya koymaktadır. Özgün olmayan bu edebiyat dergilerinin faaliyetleri standartlaşma, ticarilik ve kalıcılık sağlamama gibi popüler kültürün özelliklerini barındırırken, sanatın gerekliliklerinden uzaklaşıldığı gözlenmektedir. Bu çalışmayla amaçlanan sanatın bir dalı olan edebiyatı, iletişim araçlarından biri olan dergiyle buluşmasında bugün nasıl gerçekleştiğini ortaya koymak ve analizini yapmaktır. Bunu yaparken popüler kültür ve sanat kavramları üzerinden bir değerlendirme amaçlanmıştır. Bu kapsamda çalışma için gerekli olan literatür taraması yapılmış, görüşme ve mülakatlar gerçekleştirilmiş, tüm kaynak ve dergiler nitel veri analizi ile değerlendirmeye tabii tutulup incelenmiştir.
İslamda tebliğin yeri çok önemlidir. Nerdeyse müslümanların hayat amacıdır. O, peygamberlerin görevidir. Onlar bu görevi en iyi şekilde eda etmişlerdir. Bu görev bize emanet olarak tevdi edilmiştir. Bizler de bu görevi en iyi şekilde her vesileyi kullanarak yerine getirmeliyiz. O vesilelerden bir taneside sanattır... Günümüz insanları sanata çok önem verdikleri için, tebliğ yapma vesilelerinden birinin de sanat olduğunu görmekteyiz. Burdaki sanattan kastetiğimiz dış görünüş, şekil ve düzen ile alakalı olan sanattır. Dış görünüş, sessiz bir tebliğdir. Bir insanın güzel giyinmesinde temizlik, düzen ve sanatın önemli etkisi vardır. Bu da onun maddi-manevi temizlik anlayışına bağlıdır. Bir de, tebliğimizi etkili kılacak, bir sanat daha vardır, o da davranış sanatıdır. Bu sanata dinleme, konuşma, hal ve hareketler gibi şeyler girer. Yukarıda bellirlediğimiz konuları tebliğ ile nasıl ilişkilendirebiliriz. Ve en iyi şekilde nasıl yapmalıyız ki, insanların ilgisini çekelim ve bize karşı iyi düşüncelerde bulunmalarını sağlayalım?Gibi sorular, bu çalışmanıniçerisinde cevap bulmaktadır. Evet, bir müslümanın hayatı, sanata bağlı olmalıdır, çünkü sanatla insanlara ulaşabiliriz ve ulaştıktan sonra, artık tebliğde bulunma imkanı olur.
… ve Uygulama Dergisi
Kişilerin içsel duygularını dışavurumlarını sanat yoluyla sağaltan Sanat ve terapi, sanat terapisi, sanatla terapi, dışavurumcu sanat terapisi ve yaratıcı sanat terapisi diye de adlandırılan alan Uluslararası anlamda 1940'lı yılların sonundan itibaren psikiyatrist ve psikoterapistler tarafından kullanılmaya başlanmıştır. Türkiye coğrafyasında Osmanlı döneminde su ile tedavi, müzik ile tedavi, şiir ile tedavi yöntemleriyle terapi olarak sanat dalları uygulamada kullanılmıştır. Günümüzde Türkiye'de 2000'li yıllarda araştırma ve uygulama alanlarında kendini gösteren sanat terapisi, 2012 yılında dernek çalışmaları ve bilimsel çalışmalarla karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde henüz herhangi bir lisans ve lisansüstü eğitim birimi bulunmayan sanat terapisi özel sertifika eğitim programlarıyla alanda yer almaktadır.Bu çalışmada, sanat terapisine, uluslararası alanda yapılan çalışmaların ardından Türkiye'de sanat terapisinin ne demek olduğuna, nasıl gerçekleştirildiğine yer verilecektir. Ayrıca sanat eğitimi bağlamında sanat terapisi alanında çalışan sanat eğitimcisi ve sanat terapisti arasındaki farklara da yer verilecektir.
Dilbilim Çeviribilim Yazıları, 2017
Bu bölümde TÜBİTAK destekli (Proje No: 114K718) Sanal Dünyalarda Sözlü Çeviri ve Sözlü Çeviri Eğitimi başlıklı projemizin tanıtılması amaçlanmaktadır. Projemiz üç boyutlu sanal bir ortamda sözlü çeviri ve sözlü çeviri eğitimi için yeni olanaklar ortaya koymayı hedeflemektedir. Projede Türkiye'de sözlü çeviri ve sözlü çeviri eğitimi uygulamalarının genel durumu, eksiklikler ve beklentiler incelenerek, bilimsel açıdan güçlü bir öğrenme ve öğretme ortamının yaratılmasına yönelik çalışmalar yürütülmüştür. Dolayısıyla, bağlamı netleştirmek amacıyla ilk olarak Türkiye'de sözlü çeviri eğitimi ele alınacaktır. İkinci olarak sözlü çeviri ve teknoloji kullanımı ilgili literatür-den örnekler çerçevesinde incelenecektir; üçüncü olarak da proje çalışmalarımız ve elde ettiğimiz sonuçlar özetlenecektir.
ÇEBER, Tansel. Sanatın Deneyimlenme Koşulları: Günümüzde Katılımla Tamamlanan Sanat, Sanatta Yeterlik Sanat Çalışması Raporu, Ankara, 2015. Sanat ve hayat sanat tarihi boyunca her dönem farklı boyutlarda olsa da birbirleriyle karşılıklı bir ilişki içerisinde olmuştur. Sanat eseri her zaman üretildiği zamanın etkilerini içinde barındırır. Bu etkilere, toplumsal ve politik olaylar da dahildir. 20.yüzyıla kadar sanatın ana konusu estetik değerlere odaklanmış iken 20.yüzyılla birlikte sanat, estetik değerlerin yanı sıra hayata dönük konulara ve biçimlere de yer verir olmuştur. Bu değişimin en önemli sebepleri 20.yüzyıl boyunca yaşanan savaşlar, toplumsal ve politik olayların toplum ve birey üzerinde yarattığı etkilerdir. Çünkü yaşam koşullarında oluşan her türlü değişim toplumla birlikte, toplum içerisinde yaşayan ve toplumdan beslenen sanatçıyı da doğrudan etkiler. 1. ve 2. Dünya Savaşlarının insanların yaşadığı şehirlerde gerçekleşmesi ve bu insanları doğrudan etkilemesi, ardından Vietnam Savaşı’nın televizyon aracılığıyla Amerika’da her bireyin evine girmesi, toplumun politikleşmesine önemli ölçüde etki etmiş ve hayatın bu politikleşme süreci sanatta da karşılığını bulmuştur. Hayatın ve sanatın politikleştiği bu süreçte farklı biçimlerde politik görüşlerinin dillendirildiği sanat üretme biçimleri arasında performans sanatı önemli bir yere sahiptir. Çünkü performans sanatının malzemesi politik değişimleri doğrudan hisseden bedendir. 1950’lerden günümüze, sanat tarihinde önemli bir yere sahip olan performans sanatı, 1970’lerde yaşanan toplumsal ve politik değişimlerin etkisinde, Beuys, Abramoviç gibi bedenini sanatının malzemesi yapan sanatçıların öncülüğünde politik bir kimliğe bürünmüştür. Bugün hayatın politikleşmesi, özellikle içlerinde bulunduğumuz coğrafyanın da olduğu üçüncü dünya ülkelerinde çok daha fazla hissedilmektedir. Günümüzde kapital postmodern sistemin topluma direttiği tüketim kültürü, iktidarların beden üzerine kurmaya çalıştığı ideolojik baskılar, denetleme politikaları, çevre politikaları, toplumsal olaylar, ayrıştırma ve kimlik sorunları gibi birçok politik konu hayatın ana başlıkları olduğu gibi sanatın da temel konularındandır. Tüm bu politik baskılara toplumun verdiği cevap ise sıklıkla, ‘birlikte olma’ duygusundan gücünü alan eylemler; yeni toplumsal olaylar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu eylemlerde en önemli nokta herkesi ilgilendiren temel konuların altında birleşen insanların bütünleşme, birlikte hareket etme dürtüsüdür çünkü güçlü iktidarın karşısında bireyler ancak bütünleşerek, birlikte hareket ederek iktidarların karşısında durabilirler. Buradan hareketle politik performans sanatının da üretme biçiminin birlikte eylem yapmak olması doğal bir etkileşimdir. Günümüzde sanatçının gerçekleştirdiği eyleme izleyicinin de fiziksel olarak doğrudan veya dolaylı yoldan ya da empati boyutunda katılımının olduğu birçok performans örneği tüm dünyada görülmektedir. Bu kapsamda çalışma, ilk olarak 20. yüzyılda değişen politik ve toplumsal koşulların toplum, birey ve sanatçı üzerindeki etkilerine odaklanır. İkinci olarak son elli yıllık süreçte değişen toplumsal olaylar ve bu olayların sanat yapma biçimlerine yansımaları güncel izleyici katılımıyla gerçekleştirilen performans örnekleriyle araştırılır. Ardından özellikle toplumsal olaylarda politik itirazı dillendirmek için bireysel ya da toplumsal olarak gerçekleştirilen ‘davranış’larla sanatsal eylemlerdeki ‘tutum’ arasındaki farklara odaklanılır. Çalışmanın son bölümünde konuyla ilgili gerçekleştirilen katılımcı politik performanslar araştırılan konular doğrultusunda irdelenir. Anahtar Sözcükler Politik Performans, İzleyici, Katılım, Sanatsal ve Gündelik Eylem, Toplumsal Olaylar.
TMMOB-MMO, 1987 Sanayi Kongresi Bildirileri, 1988
Bu kısa incelemede, Türkiye sanayisinde yoğunlaşma, toplulaşma ve te-kelleşme olgularını konu alan çalışmalar özetlenmekte, bu çalışmaların bulgularına ve 1980 sonrası gelişmelere ilişkin bazı gözlemlere yer verilmektedir.
Örgütsel Davranış Çalışmaları Dergisi, 2024
Günümüzde insan hayatını kolaylaştırma açısından internet, vazgeçilmez bir konumda. Dijitalleşen dünyada hemen hemen her şey internet vasıtasıyla çözülmeye çalışılmaktadır. İnternet, insanların hizmetine sunulan dijital dünyanın sürekli değişen ve dönüşen bir etkileşim aracı olarak işlev görmektedir. Bu işlevsellik insanların, işletmelerin ve dünya genelindeki sistemlerin üzerinde giderek artan bir etkiye sahiptir.Geleneksel iş modellerinin farklılaştığı, müşteri çeşitliliğinin arttığı ve rekabetin giderek yoğunlaştığı bir dönemdeyiz. İşletmeler, dijitalleşme sürecine uyum sağlayarak kendilerini yeniden yapılandırıyorlar. Ancak, bu dönüşüm sürecinde işletmelere hem fırsatlar hem de tehditler sunulmaktadır. Fırsatlara karşı hazırlıklı olmak ve tehditlere karşı önlem almak işletmeleri daha sürdürülebilir kılacaktır. Verimliliği arttıran ve rekabet avantajı sağlayan teknolojiler, işletmelerin amaçlarına ulaşmasını kolaylaştıracaktır.Teknolojinin kullanımı çeşitli zorlukları da beraberinde getirmektedir. Bu zorluklardan biri, işletmelerde sanal kaytarma olgusudur. Mesai saatleri içerisinde çalışanların işletmedeki işlerini bir kenara bırakıp önemli veya önemsiz şekilde üretkenlik karşıtı bir davranış olarak internet ortamlarında gezinmesi olarak tanımlanan sanal kaytarma, işletmeler için dikkat edilmesi gereken husus olarak göze çarpmaktadır. Bu çalışma, üretkenlik karşıtı bir davranış olarak sanal kaytarma kavramının teorik yapısı, öncül faktörleri, nedenleri ve diğer ilgili kavramlarla ilişkisi üzerine odaklanmıştır.
Ekrem Hakkı Ayverdi 30. Yıl Hatıra Kitabı, 2014
Bu yazı genel olarak yapı mühendisliği sanatı hakkındaki küçük bir derlemenin kârgir yapılar ile sınırları çizilen ilk kısmıdır. Yazı kapsamında, kârgir malzeme kullanılarak yapılan ilk büyük anıtsal yapılardan olan piramitlerden başlayarak, kârgir yapıların mühendislik sanatı açısından en parlak dönemlerinden birini yaşadığı 16. yüzyıl Osmanlı dönemi kubbeli yapılarına kadar olan dönem ele alınmıştır. Yapı Mühendisliğinin Gelişimi adını taşıyan ve girişten sonra yer alan ikinci bölümde insanın inşa etme tutkusunun altında yatan ihtiyaçlardan yola çıkılarak tarihsel bir sıralama içinde inşa edilen önemli yapı formları özetlenmiş ve bu yapıların genel teknik özellikleri tanıtılarak basit mühendislik ilkeleri ile yapı formlarının etkileşimi açıklanmaya çalışılmıştır. Son bölümde kârgir yapı formlarının değişimine değinildikten sonra sonuçlar özetlenmiştir.
Mediatör’ün kelime anlamı arabulucudur. Sanat mediatörlüğü Fransa’da 2000’li yılların başından beri kullanılan, kamusal alanda sanatı destekleme programıdır. Sanat mediatörlüğü; toplumların sanat ile buluşmasının en dolaysız ve belki de en etkili vasıtası olan kamusal sanat çalışmalarının hayata getirilebilmesi adına toplum, sanatçı ve sanatı destekleyen kurumlar arası ilişkileri düzenlemeyle görevli kurumsal bir yapıdır. Sanat mediatörlüğünün arabulucu rolü, kamusal sanat gibi, toplumun farklı kesiminden birçok özel ve tüzel kişiyi etkileyen çalışmalarda, tam da bu çok fonksiyonlu yapı nedeniyle ortaya çıkabilecek sorunları gidermekle birlikte, bu gibi muhtemel sorunlar nedeniyle hayata geçirilemeyen projelere uygun koşulları sağlamak, belki de bu tip gelişmelerden bile bahsedilemediği sanattan yoksun toplumsal katmanları sanata bir biçimde dahil edebilmektir. Sanat mediatörlüğü misyonunu üstlenen kurum, uygulamanın yapılacağı bölgenin tespiti, söz konusu bölgede projenin uygulanması için gerekli kamuoyunun oluşturulması, proje için gerekli finansmanın organize edilmesi, projeyi uygulayacak sanatçıların koordinasyonu ve nihayetinde tüm bu bölümlerde ortaya çıkabilecek sosyolojik çatışmalara arabuluculuk ederek projenin hayata geçirilebilmesiyle görevlidir. Ülkemiz gibi sanata katılımın arzu edilen seviyelerde seyretmediği toplumsal yapılar için önemi tartışılmaz olan kamusal sanat çalışmalarının yaygınlaşmasında, sanat mediatörlüğü kurumunun etkili bir model olacağı değerlendirilmektedir.
ÖZET Bu araştırmada, Lisansüstü Programı-İleri Resim Tasarımı Dersi I (Yüksek Lisans) kapsamında, sanat diyagramı atölye uygulaması-proje fikri oluşumu ve uygulama aşamaları, yöntem, teknikler, poster bildiri yolu ile akademik/sanat çevreye tanıtılmaktadır. Sanat tarihindeki çağdaş sanatçı örneği (Ad Reinhardt) sanat diyagramları sunumu ve sanat diyagramı uygulamaları üzerinden, kişisel öz yaşam öyküsel verilerin sanatsal formlara ve dilsel ileti (yazı-dilsel göstergeler) ve görsel iletimler, anlamlı imgesel görüntüler/düşlem tasarımlarına dönüşmesinin amaçlandığı bu projenin oluşum fikrinin ve uygulama süreçlerinin (aşamaları) uygulama görselleri ile ortaya konulması amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Sanat diyagramı, özyaşam öyküsü, dil-dışı gösterge, kavram haritası, Ad Reinhardt. ABSTRACT In this study, within the scope of Graduate Programme (Master Degree)-Advance Painting Design Course I, art diagram workshops application-project idea creation and implementation stages, methods, techniques, are introduced into the academic/arts environment by means of poster presentations. Through the example of contemporary artist in the history of art (Ad Reinhardt) presentation of art diagrams and applications of art diagram, it is intended to put forward along with visuals of implementation, formation of the idea and implementation processes (stages) of this project that intented personal autobiographical narrative datas to turn into artistic forms, to the linguistic messages (text-linguistic indicators) and visual transmissions, to the meaningful imaginary images / fantasy (vision) design.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.