Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2017, An Geosite Area In Sivas Province: Eğribucak Rocky
https://doi.org/10.16990/SOBIDER.3964…
17 pages
1 file
The subject of this study is a new geotourism area of Emirhan cliffs, which is located in Sivas city boundaries of the Middle Anatolia Region. It is altitude 1780 metres above sea level and 13 km from Sivas. Emirhan cliffs is a natural geosites, which was overturned of sandstones in the horizontal position in Eocene - Miocene periods due to tectonic and occurred giant layer vertical structures with 90°, covering an area of approximately 15.68 km2 . This geosites area has natural scenery with temporarily waterfalls, differ forms as tafone, wild goat and rock partridge and endemic species on gypsum rocks. At the same time, it has cultural values such as church, protect towers. Emirhan cliffs are new tourism areas to be visiting of hundreds of people to see natural and cultural values every year. In general framework that geoheritage is a part of Upper Kızılırmak Culture and Natural Way and an ever-increasing important. In this study is addressed on importance related to geotourism of this geoheritage.
A New Geotourism Area: Emirhan Cliffs (Sivas), 2017
The subject of this study is a new geotourism area of Emirhan cliffs, which is located in Sivas city boundaries of the Middle Anatolia Region. It is altitude 1780 metres above sea level and 13 km from Sivas. Emirhan cliffs is a natural geosites, which was overturned of sandstones in the horizontal position in Eocene - Miocene periods due to tectonic and occurred giant layer vertical structures with 90°, covering an area of approximately 15.68 km2 . This geosites area has natural scenery with temporarily waterfalls, differ forms as tafone, wild goat and rock partridge and endemic species on gypsum rocks. At the same time, it has cultural values such as church, protect towers. Emirhan cliffs are new tourism areas to be visiting of hundreds of people to see natural and cultural values every year. In general framework that geoheritage is a part of Upper Kızılırmak Culture and Natural Way and an ever-increasing important. In this study is addressed on importance related to geotourism of this geoheritage.
Sivas Atlasi (Atlas of Sivas), 2020
Sivas Valiliği ve Sivas Cumhuriyet Üniversitesi arasında 15 Ekim 2019 tarihinde imzalanan "Sivas Atlası Hazırlanması ve Yayımlanması Projesi" işbirliği ve protokollerine göre yayımlanmıştır. Bu kitabın içeriğindeki tüm yazı ve resimler, kaynak göstermeksizin ve izin almaksızın kullanılamaz. Tüm yazıların sorumluluğu yazarlara aittir. SVS Yayınları, Sivas Kültür A.Ş. kuruluşudur. Yan kapakta bulunan fotoğraf; Avrupa Uzay Ajansı (ESA)'nın Sentinel-2 uydusundan 17 Kasım 2019 günü alınan ve Sivas şehir merkezine kuzeydoğudan (sağ üstten) girip batıdan (soldan) çıkan, ince siyah renkte gözlenen Kızılırmak'la birlikte gösteren kısa dalga kızıl ötesi (12.bant), yakın kızıl ötesi (8. bant) ve kırmızı (4.bant) bantlardan oluşan bileşik görüntüdür. Geometrik şekilli eflatun ve mor renkler şehir merkezi, yeşil renk bitki örtüsü ve diğer renkler ise çıplak arazi örtüsündeki farklı kaya birimlerini göstermektedir
2012
TEZ8681Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2012.Kaynakça (s. 67-74) var.ix, 74 s. : res. ; 29 cm.In this study, mineralogical, petrographical and geochemical properties of chromite deposits in Beypınarı-Zara Region (Sivas) has been investigated. Ophiolite in the study area consists of serpentinized dunite, serpentinized harzburgite, rodengite dikes and brecciated serpentinites. Chromite pods in the serpentinezed dunites are usually in massive form. Based on chemical analysis, the Cr2O3 contents range from 33.94 to 51.71 %. The Cr2O3 content of chromites show negatively correlated with some major elements such as Al2O3 and MgO, whereas Fe2O3 is possitively corelated. The Cr2O3 content of chromites show V and Co is possitively orelated although negatively correlated with Ni.Bu çalışmada Beypınarı (Zara/SİVAS) bölgesinde bulunan kromit cevherleşmelerinin jeokimyasal, mineralojik ve petrografik yönden incelenmiştir. Kromit cevher örneklerinin ana ve iz elementler olarak...
DergiPark (Istanbul University), 2001
Sivas HavzasÝÕnÝn, gŸney kenarÝnÝn tektonostratigrafik šzelliklerini aydÝnlatmayÝ ama•layan bu •alÝßmada, birbirinden farklÝ stratigrafik ve tektonik yapÝya sahip iki ayrÝ bšlge bulunmaktadÝr. Bunlardan Savcun yšresinde etkin olan tektonik deformasyon bi•imi, Pliyosen sonrasÝnda ortaya •ÝkmÝß ve bindirme tektoniÛi tarafÝndan kontrol edilmißtir. Bšlgede gŸneyden kuzeye doÛru KarapÝnar, YeniapardÝ ve YukarÝadakšy ana bindirme faylarÝ tanÝmlanmÝßtÝr. Oligosen yaßlÝ Hafik formasyonuna ait evaporitlerin tabanÝnda gelißen bu faylarÝn tŸmŸnŸn, Sivas BindirmesiÕnin gŸneyinde bulunan geri bindirmeler olduÛu ortaya •ÝkarÝlmÝßtÝr. Ünceleme alanÝnda yapÝlan gšzlemler sonucunda, bšlgede etkin olan en kŸ•Ÿk gerilmenin (σ 3) dŸßey, en bŸyŸk gerilmenin de (σ 1) yatay yšnde olduÛu ve KKB-GGD doÛrultusunda gelißtiÛi saptanmÝßtÝr. Bu gerilme rejimi, bšlgede D-B ve KD-GB yšnlŸ bir•ok kÝvrÝmlanma ve doÛrultu fayÝn olußumuna neden olmußtur. AyrÝca evaporitlerin diÛer birimlerle olan dokanaklarÝnda yer yer bindirme bileßeninin varlÝÛÝ da gšzlenmißtir. Karacašren yšresi ise; †st Kretase yaßlÝ DivriÛi ofiyolitli karÝßÝÛÝ ve †st Maestrihtiyen-Tanesiyen yaßlÝ Tecer formasyonuna ait kaya•larÝn Alt Oligosen sonrasÝnda gŸneyden kuzeye doÛru tektonik olarak hareket ettikleri bir bšlgedir. Bšlgede Alt Oligosen yaßlÝ Selimiye formasyonu i•erisinde gšzlenen kÝv-rÝm eksenleri ve Oligosen yaßlÝ Hafik formasyonuna ait olan evaporitler i•erisindeki yaklaßÝk doÛu-batÝ yšnlŸ bindirme faylarÝ bu taßÝnmayÝ destekler niteliktedir.
Milyonlarca yıl öncesinde yeryüzünün derinliklerinden günyüzüne çıkan tüfler ve bazaltlar, bir sanatçının estetik görüşüne sahip gibi görünen doğa tarafından şekillendirilmiş ve günümüze kadar ulaşmış. Bunun sonucunda, Dağlık Frigya bölgesine özgü orijinal şekle sahip tüften oluşan düzlükler, tepeler, sırtlar, vadiler, diklikler, mağaralar ve peribacaları birer doğal anıt niteliğinde günümüz peyzajının aslı unsurlarını oluşturuyor. Afyonkarahisar’da olduğu gibi insanlar için savunmanın öncelikli olduğu dönemlerde bölgedeki peribacalarından, lav çıkış merkezlerinden, bazalttan ve andezitlerden oluşan doğal kaleler, Eskiçağdan günümüze pek çok uygarlığın ilgi odağı olmuş. Günümüzde Köroğlu Beli geçidi olarak bilinen, ancak yüzyıllardır ana yol güzergâhının köprüsü olarak kullanılan doğal kaleler yöreyi Anadolu’nun diğer yerleşim yerlerine bağlayan önemli mekânlar olmuş.
Yerbilimleri/Hacettepe Üniversitesi Yerbilimleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Dergisi, 2016
Yıldızeli yöresinde Orta Anadolu Plütonikleri'ne ait Üst Kretase yaşlı Karakoç Plütonikleri ve Paleosen yaşlı felsik plütonik kayaçlar farklı iki seri halinde bulunmaktadır. Karakoç Plütonikleri; ultramafik ve mafik kayaçlardan oluşmakta ve birbirlerine geçiş göstermektedir. Flogopit mineralizasyonları Karakoç Plütonikleri ile ilişkili olup, Yıldızeli metamorfitleri ile çevrelenmekte, felsik plütonik ve damar kayaçları ile kesilmektedir. Daykların sokulum yaptığı zonlarda granat-skapolit-epidot-flogopitik pirometasomatik oluşumlar ortaya çıkmıştır. Flogopit levhalarının oluşturduğu paketler (1-5 cm) piroksen ve/veya hornblendlerden oluşan zon (10-15 cm) ile çevrelenmektedir. Bu zon içerisinde yer yer granat, epidot ve skapolit seviyeleri ve/veya mercekleri de bulunmaktadır. Fillosilikatları ultramafik plütonik kayaçlarda simektit, C-S (klorit-simektit), klorit ve P-V/I-V (flogopit-vermikülit/illit-vermikülit); mafik plütonik kayaçlarda simektit, klorit ve I-S (illit-simektit); felsik plütonik kayaçlarda simektit; pirometasomatik kayaçlarda 1M Fe-Al flogopit, simektit, I-V/P-V ve S-V (simektit-vermikülit) oluşturmaktadır. Flogopit bileşeni olan Mg/(Mg+Fe), flogopitte 0.74 ve P-V'de 0.67'dir. Diğer silikat minerallerinden hornblend Ca-Na-K magneziyen hastingsit, skapolitler mizzonit ve granatlar ise grossular bileşimindedir. Toplam eser element konsantrasyonu flogopit-P-V-granat-hornblend-skapolit yönünde azalmaktadır. Kondrit-normalize iz ve nadir toprak element (REE) dağılımları granat-hornblend-skapolit-flogopit-P-V yönünde azalmakta olup; minerallerin desenleri genellikle birbirinden ayrılmakta ve belirgin bir ayrımlaşma/farklılaşma göstermektedir. Flogopit ve P-V'lerin δ 18 O değerleri manto ve okyanus ortası sırtı bazaltlarına (MORB) göre daha düşük; kıtasal kökenli magmatiklere ise benzerdir. Fillosilikat minerallerinin δ 18 O ve δD derişimleri; flogopitin hipojen, P-V'in ise süperjen kökenli olduğunu ortaya koymaktadır. Azalan δD ve artan δ 18 O değerleri flogopitleşme; buna karşın artan δD ve azalan δ 18 O değerleri vermikülitleşme yönelimini vermektedir. Diğer taraftan, izotopsal ayrımlaşma başlangıç değeri olarak alınan granitoyid kayaçlarına göre; flogopit için ~ 280 °C ve P-V için ~130 °C oluşum sıcaklıkları elde edilmiştir. Bu sıcaklık değerleri; flogopit ve P-V minerallerinin magmatik değil, pirometasomatik kökenli olduğunu düşündürmektedir. Ayrıca flogopitler; yer yer P-V ara fazından geçerek, vermikülit türü negatif dönüşümlere uğramıştır.
Türkiye Jeoloji Bülteni / Geological Bulletin of Turkey
Güneş Ofiyoliti'ne ait ultramafik kayaçlarda belirlenen bozuşma mineralleri serpantinleşme-öncesi,-sırası ve-sonrası olmak üzere üç ana gruba ayrılmıştır. Bunlardan serpantinleşme-öncesi minerallerden flogopit; ofiyolitik dizilimin oluşumu ile eşzamanlı mika-peridoditlerin ana bileşenlerinden birisidir. Sonraki bozuşmalardan lisfenitleşme ve pirometasomatizma, flogopitlerin tane boyunun artmasına ve belirli zonlarda birikmesine; yer yer karışık tabakalı flogopit-vermikülit (P-V) ve vermikülit dönüşümlerine neden olmuştur. Serpantinleşme-sırasında gelişen bozuşmalar koyu ve açık renkli minerallerin farklı kil ve/veya fillosilikat minerallerine dönüşümüdür. Serpantinleşme-sonrası bozuşma lisfenitleşme olup; başlıca ofikarbonat (yaygın kalsit ve dolomit; ender siderit ve hidrotalsit), ofioksit-hidroksit (hematit, götit, pirit, markasit, brusit) ve yer yer ofisilikat (kuvars) minerallerinin oluşumunu kapsamaktadır. Pirometasomatik kayaçlarda metasomatizma ürünlerini flogopit, aktinolit, epidot, yohansenit, skapolit, şörl ve Fe-mineralleri (manyetit, hematit, pirit, markasit); kalıntı birincil magmatik fazları ise piroksen ve feldispatlar oluşturmaktadır. Divriği flogopitleri; teorik flogopit-biyotit serisi uç üyelerinin oksit bileşimlerinden kısmen farklılık göstermektedir. Flogopitlerin biyotit bileşeni düşük (% 8-14) olup, ortalama birim hücre bileşimine göre; Fe-Al flogopit olarak adlandırılmıştır. Ultramafik-ana kayaçlı P-V'in ana bileşeni Mg olup; kısmen Fe'ce zengin ve Al'ca fakirdir. Tetrahedral ve oktahedral Fe sübstitüsyonlara sahip serpantinler Fe-lizarditi işaret etmektedir. Divriği yöresindeki fillosilikat minerallerinin toplam eser element derişimi serpantin-flogopit-P-V yönünde azalmakta, buna karşın nadir toprak element içerikleri artmaktadır. δ 18 O ve δD değerleri (SMOW) flogopitler için ‰ +10.6-11.8 ve ‰ −64-−102, P-V için ‰ +14.2 ve ‰ −121, serpantin için ‰ +14.4 ve ‰ −129 olarak belirlenmiştir. δ 18 O ve δD değerlerine göre; flogopitler hipojen ve süperjen alanda; buna karşın P-V ve serpantin ise kaolinit yüzeysel bozunma Hüseyin YALÇIN, Ömer BOZKAYA 56 çizgisinin altında yer almaktadır. Granitik su minimum izotopik değerine göre flogopit için ~ 130-150 °C ve P-V için ~ 100 °C oluşum sıcaklıkları elde edilmiştir. Ayrıca, duraylı izotop verileri, serpantinleşme, flogopitleşme ve vermikülitleşmenin birbirini izleyen farklı süreçler ile oluştuğuna işaret etmektedir.
Türkiye Jeoloji Bülteni / Geological Bulletin of Turkey, 2016
Takımı olmak üzere beş fay takımına ayrılmıştır. Bu çalışma kapsamında Koyulhisar ilçe merkezi ve çevresinde Şıhlar Fay Takımı, Çamlıyaka Fayı, Saytepe Fayı ve bölgenin kuzeyinde yer alan Dumanlıca Fayları üzerinde ayrıntılı kinematik analiz çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Yapılan kinematik analiz çalışmaları bölgenin halen aktif olarak genel olarak KB-GD yönlü sıkışma ve KD-GB yönlü açılma etkisi altında olduğunu göstermektedir. Gerek bölgede gözlenen morfotektonik yapılar ve gerekse mikrosismik etkinlik, Kuzey Anadolu Fay Zonu'nun Koyulhisar kesiminin aktif ve sağ yanal doğrulu atımlı bir fay zonu olduğunu ortaya koymaktadır. Bölgede yoğun bir heyelan aktivitesi izlenmektedir. Bunların içinde en önemli olanı Koyulhisar ilçe merkezinde izlenen heyelan olup bu heyelan üzerinde bu çalışma kapsamında yapılan periyodik GPS ölçümlerinde bölgenin halen yıllık ortalama 2.5-7.4 mm/yıl arasında hızla hareket ettiğini ortaya koymuştur.
, 0000-0002-9376-3538 Öz Türkler tarihleri boyunca ekonomik, dini, siyasi, kültürel sebepler olmak üzere çeşitli sebeplerle birçok milletle ilişki kurmuşlardır. Türklerin yoğun ilişki kurduğu milletlerin başında Farslar gelmektedir. Farslarla Türkler arasında ilişkiler Türklerin İslamiyeti kabul etmesinden önceki dönemlere kadar gider. Özellikle coğrafi yakınlık sebebiyle Türkler ve Farslar arasında çeşitli münasebetler başlamıştır. Bu münasebetler sonucunda Farsçadan pek çok kelime Türkçeye geçmiştir. Geçen bu kelimeler çoğu zaman çeşitli fonetik değişimlere uğrayarak Türkiye Türkçesi ağızlarında da yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu çalışmada Sivas ili ağızlarında kullanılan Farsça alıntı kelimelerdeki ses olayları ele alınmıştır. Çalışmada ilk olarak Sivas ili ağızları ile ilgili yapılmış bilimsel çalışmalar taranmış ve bu eserlerdeki Farsça alıntı kelimeler tespit edilmiştir. Ardından taranan bu eserlere ilave olarak tarafımızca yapılan derlemeler ve soruşturmalar sonucunda elde edilen veriler de çalışmaya dâhil edilmiştir. Toplanan dil verileri "Ünlüler İle İlgili Ses Olayları" ve "Ünsüzlerle İle İlgili Ses Olayları" başlıkları altında ele alınmıştır. Bu kısa çalışmadaki temel amacımız; Sivas ili ağızlarındaki Farsça alıntı kelimelerin kullanımlarını göstermek ve bu alıntı kelimelerdeki başlıca ses olaylarını belirlemektir. Anahtar Kelimeler: Türkiye Türkçesi ağızları; Sivas ili ağızları; Farsça alıntı kelimeler; ses olayları; söz varlığı. Bu makalenin araştırma ve yayın süreci "Araştırma ve Yayın Etiğine" uygun şekilde yürütülmüştür.
2016
Yesilirmak Nehrinin yaklasik ucte ikilik bolumu Tokat ili sinirlari icerisindedir. Ayrica cok sayida sulak alan ekosistemini de barindiran ilin bu zenginligi balik cesitliligine de yansimistir. Bu calismada konu ile ilgili literatur ve proje reporlari sentezlenmis ve bunlardan elde edilen veriler degerlendirilmisstir. Bu kapsamda 7 familyaya ait 27 adet balik taksonu (Cyprinidae; Alburnus chalcoides, Alburnus orontis, Alburnoides bipunctatus, Barbus tauricus, Barbus plebejus, Capoeta banarescui, Capoeta capoeta, Capoeta tinca, Capoeta sieboldii ,Carassius auratus, Carassius carassius, Carassius gibelio ,Chondrostoma colchicum, Chondrostoma regium,Cyprinus carpio, Scardinius erythrophthalmus, Squalis cephalus,Nemacheilidae Seminemacheilus spp., Oxynoemacheilus angorae, Siluridae; Silurus glanis, Gobiidae;Knipowitschia caucasica, Percidae; Perca fluviatilis Salmonidae; Oncorhynchus mykiss, Salmo coruhensis, Salmo abanticus, Salmo macrostigma, Atherinidae; Atherina boyeri)tespit edilmi...
Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, 2014
This study discusses the Rock musicians and audiences in the Sivas city. Musicians and audiences, who like Rock music, have formed a "Sivasian rock scene". According the musicological terminology, this formation can be termed "Sivas Rock scene". The interaction of Sivas's socio-cultural-economical features and Sivas Rock scene's insiders was evaluated musicologically and sociologically in this study. Rock, a popular music genre, firstly showed up 1950's in England as a product of industrialisation, urbanisation and modernisaton. Its musical roots goes back to jazz and blues genres and it began spreading all over the world from England and U.S.A. This popularization process came true relatively swiftly although after 1980's and 1990's it lost spead, know popularisation is continuing. When a culture spreads another regions from its original source, acculturation situation come true; acculturation situation is an important research subject for musicology like other socal sciences. A fact of imported cultural product's differentations is also true of Rock genre: Rock music differs according to its living regions. Regional variety of Rock music's perception and practice is true of Sivas. In this study, Sivas Rock scene was discussed pursuant to traditionally-modernity tension ambidextrously.
2006 IEEE 14th Signal Processing and Communications Applications, 2006
... Arkeolojik cali*malarda ku,cuk degi*imlerin ortaya ,ikartilmasi i,in filtre qali*malari olduk,a onemlidir. ... Ayrica bize qali*ma b c sahasindaki misafirperverliginden dolayi sayin Prof.Dr. Andreas MULLER-KARPE'ye degerli e,ine ve qali*ma 09 > tF1< 4 gurubuna te*ekkOr ederiz. ...
Konya Journal of Engineering Sciences
Geliş/Received: 23.12.2020; Kabul/Accepted in Revised Form: 23.02.2021) ÖZ: Bu çalışmada Bozdağlar Masifi'ndeki (Konya Kuzeyi) deforme kayaçlarda gözlenen kıvrımların geometrik sınıflamaları ve oluşum mekanizması açısından birbirleriyle karşılaştırılması amaçlanmıştır. Altınekin, Meram-Dereköy ve Sarayönü bölgelerindeki Paleozoyik yaşlı metamorfik kayaçlarda gelişen toplamda yüze yakın kıvrım analiz edilerek eğim izogonları ve kanatlar arası açıya göre sınıflandırılmıştır. Dikey kalınlık grafikleri oluşturulan kıvrımlar için yassılma oranları hesaplanmıştır. Çalışma alanlarında yapılan geometrik sınıflamalarla, bölgede yassılmış paralel kıvrımların egemen olduğu ve kompetent tabakaların sınıf 1C, inkompetent tabakaların sınıf 2 ve sınıf 3 türü kıvrımlar oluşturacak şekilde kıvrımlandıkları görülmüştür. Altınekin bölgesindeki yassılmış sınıf 1C türü kıvrımlara ait yassılma oranları ( ) kompetent (dayanımlı) tabakalar için 0.4-0.8, inkompetent (dayanımsız) tabakalar için 0.3-0.8, Meram-Dereköy bölgesindeki yassılmış sınıf 1C türü kıvrımlara ait yassılma oranı ( ) kompetent tabakalar için 0.5-0.8, Sarayönü bölgesindeki yassılmış sınıf 1C türü kıvrımlara ait yassılma oranı ( ) kompetent tabakalar için 0.7-0.9 aralığındadır. Yapılan Fleuty sınıflamasına göre ise yassılma oranlarıyla uyumlu olarak kıvrımların her üç bölgede benzer şekilde açık, dar ve sıkışık kıvrımlar olarak geliştiği, sadece Meram-Dereköy bölgesinde açık kıvrım gelişmediği belirlenmiştir.
36. ARAŞTIRMA SONUÇLARI TOPLANTISI 1. CİLT, 2019
Istanbul University - DergiPark, 2006
Tecer Dağı Sivas'ın yaklaşık 40 km güneydoğusunda yer almakta olup, Mestriştiyen-Tanesiyen yaşlı kireçtaşından (Tecer kireçtaşı) oluşmaktadır. Bu çalışmada, Tecer kireçtaşının hidrojeolojik özelliklerinin, su kimyası ve kalitesinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Tecer kireçtaşı, oldukça kırıklı, çatlaklı ve karstik yapılıdır. Birimde karstik yapı olarak çoğunlukla karenler, dolinler, düdenler, yeraltı kanalları ve mağaralar gözlenmiştir. Karstik Tecer kireçtaşında yeraltısuyu dolaşımı genellikle kireçtaşının çözünmesiyle genişlemiş eklemler, çatlaklar ve karstik kanallar boyunca yersel dolaşım şeklindedir. İnceleme alanında Tecer kireçtaşından boşalan kaynakların debileri 0.5-565 l/s arasında değişmektedir. Tecer kireçtaşından boşalan en büyük debili karstik kaynak olan Beşgözeler kaynağının debisi 150-565 l/s arasında değişmektedir. CaHCO 3 'lı tipte olan bu suların elektriksel iletkenlik (EC) değerleri 215-585 µS/cm arasında, sertlikleri ise 10-20 Fransız sertlik derecesi (o F) arasında değişmektedir. Kaynaklar, sulama suyu açısından, ABD Tuzluluk Laboratuvarı Diyagramı'nda orta tuzlu-düşük sodyumlu sular (C 2-S 1) sınıfında yer almaktadır. Tecer Deresi sularının EC değerleri 630-885 µS/cm arasında, sertlikleri 30-45 o F arasında değişmektedir. Karstik yapılara ve eklem sistemlerine ilişkin arazi gözlemleri, hava fotoğrafları ve uydu görüntüleri incelemelerine göre Tecer kireçtaşında özellikle süreksizliklerin denetiminde karstlaşma gelişmiştir. Kırık izleri, eklemler ve faylar ile karstlaşmanın yoğunlaştığı zonlar arasında oldukça belirgin bir uyumluluğun bulunduğu gözlenmektedir.
Toplum Hekimliği …, 2006
A r a ş t ı r m a m a k a l e s i ® ÖZET Amaç: Sivas'ın bir köyünde brusella seroprevalansının araştırılması Yöntem: Çalışma kesitsel bir araştırma olarak planlanmış 00 yılı Nisan-Mayıs aylarında tamamlanmıştır. Çalışmaya basit rasgele örneklem yöntemi kullanılarak 0 yaş üzeri 500 kişiyi temsil eden 109 kişi dahil edilmiş, 106'sına ulaşılmıştır (%97,). Çalışmaya alınanlardan kan örnekleri toplanmış ve Brusella Aglütinasyon Testleri (Rose Bengal ve Wright) uygulanmıştır. Rose Bengal Testi pozitif olanlara Wright Testi yapılmıştır. Bireylere hastalık belirtileri, risk altındaki bireyler ve korunma yolları ile ilgili olarak eğitim verilmiş ve gerekenler tedavi edilmiştir. İstatistiksel analizde Ki-kare testi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya alınan 106 kişinin 56'sı (%5,8) kadın, 50'si (%47,) erkektir. Yaş ile seropozitiflik arasında anlamlı ilişki bulunamamıştır. Çalışmaya alınan 106 kişiden 'sinde Rose Bengal Testi pozitif sonuçlanmıştır. Rose Bengal pozitif kişiye Wright Testi uygulanmıştır. 106 kişi değerlendirildiğinde toplam 16 kişide (%15,1) brusella seropozitifliği tespit edilmiştir. Kadınlarda seropozitiflik %5,4 iken, erkeklerde bu sıklık %6,0 ile anlamlı derecede yüksek olarak tespit edilmiştir (p<0,05). Sonuç: Brusella dünyada gelişmiş ülkeler dışında önemli ve yaygın bir hastalıktır. Türkiye sıklığın fazla olduğu ülkeler arasında bulunmaktadır. Sadece hayvancılıkla uğraşan kesim değil, bu hayvanlardan elde edilen ürünleri tüketenler de risk altında bulunmaktadır. Bu nedenle zoonotik bir hastalık olan brusella için veteriner hekimlerle işbirliği yapılması, halka hastalık, bulaşma yolları ve korunma hakkında sağlık eğitimi verilmesi, sağlık çalışanlarının konuya ilgisinin çekilmesi gerekmektedir
Jeoloji Mühendisliği Dergisi, 1984
ÖZ t garkıgla ...güneyinde yer alan çalışma alanındaki jeolojik olay ve yapılar iki tektonik dönemi temsil eder: a) Eski tektonik dönem; b) Yeni tektonik dönem. Eski tektonik dönem, Geç Miyosen sonuna değin sürmü § jeolojik olay ve yapılarla temsil edilir, Bunlar Faleogen, Eosen ve Oligosen sonunda bölgeyi etkileyen basınç gerilmeleri ve bunlara baflı olarak gelîşmi § ITO-GB gidişil kıvrımlar ve bindirmelerdir. Aynea KB-GOD gîdişli verev atunlı faylar da gelişmiştir. Yeni tektonik dönem ise, Pliyosen yaşlı karasal tortullar v© onlarm oluşumuyla yaşıt düşey hareketlerle temsil edilir, ABSTRACT : The geologic evente ana feature« developed İn the mvestigatea area, which İs situated «a the south of Şarkışla, denote two tectonic periods, namely Paleotectonlc period and Neoteetonle period. Tme F&leotectonto period to characterized by some geologic évente and features buried and oceured at the end of Late Miocene, Thme are coanpressive stresseÉ* alfeettag the study area during Pateocene, Eocen© and end of Oligocène, and NE-SW trending folds and fiirusts formed depending on these compressée s^^es. In ad» dWon ^ese tlmm are ^ne NW-SE toendmg obMque-s% faulty As to NeoSeotonio period, it fe" by PMoeene continental deposits and contemporaneous vertical movements,
Ekoloji, 2007
Bu çalýþma, Yukarý Porsuk Çayý'nda Aralýk 2004 -Aðustos 2005 tarihleri arasýnda tespit edilen 3 istasyondan aylýk olarak alýnan örneklerde epilitik diyatomelerin belirlenmesi amacýyla yapýlmýþtýr. Çalýþma sonucunda toplam 58 diyatome taksonu tespit edilmiþtir. Nitzschia, Navicula ve Cymbella üyelerine en fazla rastlanmýþtýr. Bunlar arasýndan Nitzschia palea (%17), Achnanthidium minutissimum (%9), Diatoma tenue (%7), Cymbella affinis (%7) ve Achnanthes lanceolata (%5) en baskýn taksonlardýr.
2004
Inceleme alani, Dogu Toroslar'in kuzey kesiminde ve Sivas havzasinin guney kenarinda Divrigi, Sincan ve Kangal arasindaki bir bolgede yer almaktadir. Bu calismada yorenin temel jeolojik ozellikleri isiginda yapisal evriminin incelenmesi amaclanmistir. Inceleme alaninin temeli, Toroslarin goreli otoktonunu olusturan Alt Paleozoyik yasli kirintili kayalar, Ust Paleozoyik-Mesozoyik yasli platform turu karbonatlar, allokton konumlu Ust Kretase yasli ofiyolitli karisik ve Jura yasli ofiyolit toplulugundan olusan bir mozayikle temsil edilmektedir. Bu mozayigin uzerine Maastrihtiyen-Kuvaternef araliginda olusmus bir ortu, acili uyumsuzlukla gelmektedir. Ortunun en alt duzeyi polijenik cakiltasi ile baslayan Maastrihtiyen yasli volkano-tortul diziden olusmaktadir. Paleosen'de Divrigi Granitoyidleri'nden olusan intruzif kayalar, temeli olusturan tektonik birimleri ve Maastrihtiyen yasli volkano-tortul diziyi kesmistir. Daha sonra, alt duzeylerden ust duzeylere dogru sira i...
Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences, 2013
Sivas, asbeste çevresel olarak maruz kalma yoğunluğu açısından ülkemizde başta gelen bölgedir. Klinik olarak da gözlemlerimiz, bu maruz kalmaya bağlı olarak akciğer ve/veya plevrada değişik boyutta tutulumların olduğu yönündedir. Ancak, en yaygın asbest oluşumlarının Güney-Güneydoğu Sivas yöresinde olmasına karşın, bu yörede mezotelyoma sıklığının Kuzey-Kuzeydoğu kısımlarına göre daha düşük olduğunu gözlemledik. Bu çalışmanın amaçları, bu durumun nedenini mineralojik, klinik ve radyolojik veriler aracılığıyla incelemek, ayrıca bu iki bölgede yaşayanlarda hem asbeste bağlı hastalıkların sıklığını, hem de verbal otopsi bulgularına dayanarak malinite sıklığını araştırmaktır. G Ge er re eç ç v ve e Y Yö ön nt te em ml le er r: : İki farklı çalışma bölgesinde bulunan birer köyde doğmuş ve en az 20 yıl bu köylerde yaşamış olan, ulaşılabilen ve çalışmaya katılmayı kabul eden 20 yaş ve üzerindeki kişiler çalışmaya alındı. Bu köylerdeki yaşam alanlarından alınan inorganik örneklerin X-ışınları difraksiyonu (XRD) yöntemi ile mineralojik bileşimleri saptandı. Olguların yaş, cins, meslek, asbeste maruz kalma öyküsü, soygeçmiş ve solunum sistemine ait belirtiler açısından sorgulamasını takiben fizik muayeneleri yapıldı ve postero-anterior (PA) akciğer grafileri çekildi. Radyografiler International Labor Organization 2000 sınıflamasına göre değerlendirildi. B Bu ul lg gu ul la ar r: : Mineralojik incelemeler bölgemizde tremolit-asbestin saptanmadığını ve alınan örneklerin benzer yoğunlukta krizotil-asbest içerdiğini gösterdi. Çalışmaya 96 kişi alındı. Verbal otopsi incelemesinde, 49 (%50,5) olgunun yakınlarında kanser öyküsü saptandı. Çalışmaya alınan olgularda nefes darlığı 32 (%33) olgu ile en sık görülen belirtiydi. Olguların 29 (%30)'unda en az bir fizik muayene bulgusu vardı. PA akciğer grafilerinde iki köydeki olguların parankimal, plevral ve ek patolojileri açısından anlamlı farklılık yoktu. Asbestozla uyumlu parankimal küçük opasite 25 (%25,8) olguda, plevral patoloji ise 24 (%24,7) olguda saptandı. Grafileri değerlendirmeye alınan 96 olgunun 37'sinde (%38,1) parankimal 1/0 ve üzeri yoğunlukta pnömokonyozla uyumlu görünüm vardı. Plevral patoloji %24,7 olguda, ek patoloji %69,1 olguda tespit edildi. S So on nu uç ç: : Mineralojik incelemede bölgemizde tremolit değil, serpantin grubu krizotil asbeste maruz kalındığı, klinik ve radyolojik olarak da 20 yaş ve üzerindeki toplumun büyük bir kısmının bundan etkilendiği sonucuna varıldı.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.