Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018, Bildiri
…
10 pages
1 file
ÖZET Almanlar lehine savaşa giren İttihat ve Terakki yönetimi, kaybedilen toprakları tekrar kazanma umuduyla Rus limanları bombalayarak Ruslara resmen savaş açmış olur. Özellikle Enver Paşa'nın ihtirasıyla girişilen bu savaş diğer imparatorluklar gibi Osmanlı İmparatorluğu'nun da sonu olmuş ve savaş, dünya genelinde yaklaşık on milyon insanın yaşamına mal olmuştur. Tarih ile edebiyatın kesiştiği önemli olaylardan biri olan bu savaşla Doğu Anadolu, baştanbaşa Rus işgaline uğramış, bölgede yaşayan insanlar göç, kıyım ve baskılara maruz kalmıştır. Tarihi olaylara duyarsız kalmayan edebiyatın bu geniş ölçekli savaşı görmezden gelmesi mümkün değildir. Savaşı eserlerine konu edinen yazarlar, kolektif belleğimize fazlasıyla sirayet etmiş savaş anılarını, gerçekleşme zamanından yazma anına çekerek olaylara güncellik kazandırırlar. Toplumun hafızasında yakıcı etkisini koruyan bu konu araştırmamız kapsamındaki romanlara fazlaca yansımıştır. Bu çalışmada amacımız, Rus işgalinin Anadolu insanının hayatında meydana getirdiği olumsuz değişimi roman yardımıyla tespit etmektir. Bundan dolayı çalışmanın kapsamı Rus işgalini konu edinen romanlarla sınırlı kalmıştır. Sadece roman türüne yönelik bu çalışmamız, romanların tematik ağırlıkları belirlendikten sonra uygun alıntılarla desteklenerek değerlendirmeye tabi tutulmuştur.
ISARC 2. INTERNATIONAL GAZİANTEP SCIENTIFIC RESEARCH CONGRESS, 2024
Türkler ve Ruslar yüzyıllar boyunca aynı coğrafyada yasamışlardır. İki millet arasında yoğun ilişkiler ve mücadeleler verilmiştir. Bunun sonucunda iki toplum da birbirlerinin kültürlerinde derin izler bırakmışlardır. Türklerin tarihinin karanlık yönlerini aydınlatan önemli kaynaklardan biri de Rus kaynaklarıdır. Bu kaynaklar sayesinde yazılı kaynakların kısıtlı olduğu dönemlere dair tarihsel analizler ve akademik çalışmalar yürütülebilmektedir. Slav kavimlerinden biri olarak tarihe giriş yapan Ruslar gerek bulunduğu coğrafya gerekse kültürel etkileşimleri sayesinde Türklerden etkilenmiştir. Bu etkileşim kültürel, siyasi, askeri ve sosyal alanlar ile edebi eserleri de dâhil geniş bir yelpazede olmuştur. Birçok Türk Devletleri ile yakın ilişkilerde bulunan Ruslar tarih boyunca en büyük etkilerini Türk ve Türk asıllı topluluklardan almıştır. Günümüzde de Rusya Federasyonu içerisinde birçok Türk topluluğu bulunmaktadır. Bu toplukluklar, Rusların siyasi, sosyal, kültürel, askeri hayatında önemli etkilere sahiptirler. Bu bildiride Türk- Rus ilişkilerinin Rusların etnik kökenine olan etkileri incelenmektedir. Çalışma yürütülürken öncelikle bu etkileşimlerin başlangıcı ve gelişim süreci, devamında ise bu etkilerin hangi alanda yansımalar gösterdiği, konuyla ilgili yazılı eserlerin taranması ve incelenmesi gerçekleştirilmiştir.
8. ULUSLARARASI TÜRKLERİN DÜNYASI SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ , 2024
I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde Ruslara karşı savaşan Türk ordusu Sarıkamış Harekâtı sırasında olağanüstü soğuk havaya ve buna bağlı diğer sorunlar yüzünden çok sayıda şehit verdi; geriye kalanlar ise Ruslara esir düştü. Kaçma ihtimalini ortadan kaldırmak ve daha kolay idare etmek için esirler Rusya’nın Avrupa ve Kafkasya bölgesinde, Sibirya hattında, Türkistan, Buhara ve Hive’ye kadar olan coğrafyalarda bulunan esir kamplarına sevk edildiler. 1917’de Rusya’da yaşanan Ekim Devrimi Bolşeviklerin iktidara gelmesiyle neticelendi ve ülkede siyasi şartlar değişti. Rusya ile Türkiye arasında varılan bir anlaşma çerçevesinde Rusya’da bulunan Türk esirlerin 16 Haziran 1921 ile 16 Eylül 1921 tarihleri arasında ülkelerine dönmeleri karara bağlandı. Esirlerin Türkiye’ye bir an önce gönderilmeleri için Rus devleti Arap harfli Türkçe ve matbu olarak “Türk Esirlerine İlan” adı altında bir broşür bastırdı. Moskova’da, “R.V.Ts. (Moskva). 21-ya Tipografiya Poligrafiçeskogo Otdela M.S.N.H., Bolş. Yakimanka, 32.” adresinde 300 adet bastırılan ilan Türk esirlerin bulunduğu bölgelerde dağıtıldı. Esirlerin Türkiye’ye gönderilmeleri sırasında uyulacak 10 madde ve çeşitli alt başlıklardan oluşan ilanın giriş bölümü etkili bir hitabet üslubuyla kaleme alınmıştır. Türk esirlerin hislerini galeyana getirmek ve onları vatanlarına dönmeye ikna etmek amacıyla oluşturulan bu metin, esaret edebiyatı kapsamında da değerlendirilebilecek özellikler taşımaktadır. Bu çalışma, “Türk Esirlerine İlan” adlı broşür ve taşıdığı değerle ilgilidir. The Turkish army, fighting against the Russians on the Caucasus Front in World War I, lost many martyrs due to the exceptionally cold weather and other problems related to it during the Sarıkamış Operation, while the rest were captured by the Russians. In order to eliminate the possibility of escape and to make it easier to manage, the prisoners were sent to prison camps located in the European and Caucasian regions of Russia, on the Siberian line, and in the regions as far as Turkestan, Bukhara and Khiva. The October Revolution in Russia in 1917 resulted in the Bolsheviks coming to power, and political conditions in the country changed. Within the framework of an agreement reached between Russia and Turkiye, it was decided that the Turkish prisoners in Russia would return to their country between June 16, 1921 and September 16, 1921. In order for the prisoners to be sent to Turkiye as soon as possible, the Russian state printed a brochure in Turkish with Arabic letters and printed under the title “Announcement to Turkish Prisoners”. The advertisement, printed in 300 copies in Moscow, was distributed in the regions where the Turkish prisoners were located at the address “R.V.Ts. (Moskva). 21-ya Tipografiya Poligrafiçeskogo Otdela M.S.N.H., Bolş. Yakimanka, 32.” The introduction section of the advertisement, which consisted of 10 articles and various subheadings to be followed during the sending of the prisoners to Turkiye, was written in an effective oratory style. This text, which was created with the aim of arousing the feelings of the Turkish prisoners and convincing them to return to their homeland, has characteristics that can also be evaluated within the scope of captivity literature. This study is about the brochure named “Announcement to Turkish Prisoners” and its value.
Türkiye-Rusya ilişkilerinin tarihsel olarak genel görünümü rekabet zemininde oluşmuştur. Tarih boyunca rekabetin ve savaşların hüküm sürdüğü ilişkiler Osmanlı ve Rus İmparatorluğu’nun 1900’lerin başlarında yıkılmasıyla farklı bir boyuta evrilmiştir. Buna rağmen İkinci Dünya Savaşı sonrası yaşanan Soğuk Savaş ve iki ülkenin düşman bloklarda konumlanması Türk-Rus ilişkilerinin yeniden rekabetçi ortama dönmesinin zeminini oluşturmuştur. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise ikili ilişkiler bölgesel ve küresel ölçekte dünyada yaşanan gelişmelere paralel olarak yeniden şekillenmiştir. Bu bağlamda Soğuk Savaş sonrası 1990’lar Türkiye-Rusya ilişkilerinde zemin arama dönemi olarak adlandırılabilir. Her ne kadar ilişkilerin gelişimi istenilen şekilde gerçekleşmemiş olsa da taraflar birbirleri ile Soğuk Savaş atmosferinin uzağında bir şekilde iletişim içinde olabileceklerini anlamışlardır. Bu dönem çoğunlukla iki ülkenin de ilgi alanına giren Kafkaslar ve Orta Asya üzerinde etki oluşturma girişimleri ile özdeşleşmiştir. Özellikle Türkiye’nin Çeçenistan sorununa, Rusya’nın da PKK sorununa yaklaşımı bu dönemde diğer adı geçen bölgelerle birlikte ortaya çıkan meselelerde tarafların anlaşamamalarının temel nedenlerini oluşturmaktaydı. Lakin 1990’ların sonlarında Vladimir Putin’in siyasi sahneye çıkması ve Türkiye’nin attığı çeşitli adımlarla etnik krizlerin ikili ilişkileri etkilememesi önemli ölçüde sağlanmıştır. Özellikle 2000’li yıllarla birlikte taraflar ilişkilerini çok boyutlu düzeye çıkarmak için ticaretten kültüre kadar birçok alanda işbirliği kurma fırsatlarını başarılı bir şekilde değerlendirmişlerdir. İki ülkede iktidarda bulunan siyasi iradenin de etkisiyle süreç içerisinde yaşanan bazı aksiliklere rağmen ilişkiler gözle görülür bir ivme kazanmıştır. 2002 yılında iktidara gelen AK Parti yönetiminin özellikle seçim beyannamelerinde de kendisine yer bulan söylemler ile ikili ilişkileri geliştirmeye ihtimam göstermesi sonuç vermiştir. 2002 seçim beyannamesinde “Rusya Federasyonu ile Orta-Asya ve Kafkasya’da rekabete değil işbirliğine dayanan dostça ilişkiler sürdürülecektir.”1 söylemini benimseyen AK Parti, 2007, 2011 ve 2015 seçim beyannamelerinde de aynı tutumu sergilemiş ve zaman ilerledikçe seçim beyannamelerinde Rusya ve Kafkasya ile ilişkiler kendisine daha çok yer bulmaya başlamıştır. Bu tutum 2011 AK Parti seçim beyannamesinde Rusya ve Kafkaslar bölümünün ayrı bir başlık ile incelenmesine de yansımıştır: AK Parti iktidarı Türkiye’nin Rusya ile olan siyasi ve ticari ilişkilerine özel bir önem vermiştir. Komşularla sıfır problem ve tam ekonomik işbirliği politikamızın bir tezahürü olarak Rusya ile ticari ilişkilerimiz büyük bir sıçrama göstermiştir. Rusya, Türkiye’nin doğal gaz ihtiyacını karşılarken, Türk firmaları Rusya’da büyük projeleri hayata geçirmeye başlamışlardır. Rusya ile vizelerin karşılıklı olarak kaldırılması, siyasi ve ekonomik ilişkilere yeni bir ivme kazandırmıştır. Türk-Rus ilişkilerinde yaşanan gelişmeler, Kafkaslardan Orta Asya’ya kadar çeşitli bölgesel konularda yeni bir işbirliği zemininin doğmasına imkân tanımıştır. Rusya ile vizelerin tedrici olarak kaldırılması, ikili ilişkilerin ivme kazanmasını sağlayan önemli bir adımdır. Rusya ile ilişkilerimizi bu çerçevede güçlendirmeye devam edeceğiz.2 Verilen bu genel görünüm bağlamında bu bölüm AK Parti döneminde Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişimini tarihsel bir perspektifle ekonomik, siyasi ve güvenlik boyutlarından inceleyecektir.
PESA INTERNATIONAL JOURNAL OF SOCIAL STUDIES PESA ULUSLARARASI SOSYAL ARAŞTIRMALAR DERGİSİ
Sovyetler Birliği'nin halefi Rusya Federasyonu ile Osmanlı İmparatorluğunun mirasçısı Türkiye cumhuriyetinin Türklük Slavlık bağlamında Avrasya coğrafyasında tarih boyu sürmüş olan simbiyotik ilişkisi ve çatışmaları soğuk savaş sonrasının özel koşullarında ve milenyumla gelen bölgesel oluşumlar bağlamında yepyeni bir çerçeveye oturduğunu inkar edemeyiz. İşte bu özel koşulların med-cezirli ilişkiler bağlamında yine bir soğuk savaş sonrası kavramı olan yumuşak güç kavramı ve buna bağlı olarak kamu diplomasisi faaliyetlerini de kapsayacak şekilde Türk-Rus ilişkilerine değinmek bu çalışmanın asli konusunu teşkil etmektedir. Siyasi iktisadi ve ticari ilişkilerin her birinin ayrı ve derin bir çalışma alanı olabilecek Türk Rus ilişkilerinde biz, etkileri diğer saydıklarımızı yönlendirebilecek olan yumuşak güç alanına odaklandık. Bu çerçevede çalışmamızda Türkiye'nin eski Türk yurtlarını ve Türk halklarından epey bir kısmını bünyesinde barındıran Rusya Federasyonu üzerindeki yumuşak güç etkisini inceledik. Bu bağlamda Türkiye cumhuriyetinin yürüttüğü kamu diplomasisi faaliyetlerinin Rusya halklarındaki etkisini de bir nebze ortaya koymaya çalıştık. Türk Rus ilişkilerinin bu yönde incelenmesi literatüre bir katkı sağlayacaktır. Girişte kamu diplomasisi ve yumuşak güç kavramları kısaca izah edilip, konumuzun asli kavramlarına açıklık getirilmiştir. İlk bölümde Rusya coğrafyası tarihsel perspektiften incelenerek, Türk Rus ilişkilerindeki önemli hususlara değinilmiştir. Bunda amaç Türkiye'nin Rusya üzerindeki kullanabileceği yumuşak güç unsurlarının tarihsel boyutunu ortaya koymaktır. İkinci bölümde Türkiye'nin kamu diplomasi kurumları ve faaliyetlerine yer verilmiştir. Sonuçta Türkiye'nin potansiyelini ne kadar değerlendirdiği ve neler yapabileceğine dair öneriler yer almıştır. We cannot repudiate the fact that the symbiotic relationship and conflicts between Russian Federation, the successor of the Soviet Union, and the Turkish Republic, the heir of the Ottoman Empire, against the backdrop of Turkishness-Slavicness which lasted all over the Eurasian geography throughout history, entered into a rather new course under the special circumstances of the post-Cold War era and within the context of regional formations brought about by the new millennium.
Tahire HÜSEYİNLİ Betül ÇAL Etnik Kültür ve Tüketim İlişkisi Üzerinde Nostalji Duygusunun Rolü: Türkiye’deki Rus Göçmenler Üzerine Bir Çalışma -The Role Of Nostalgıa On The Relatıonshıp Between Ethnıc Culture And Consumptıon: A Study On Russıan Immıgrants In Turkey, 2023
ÖZ Araştırmanın amacı, Türkiye'de yaşayan Rus göçmenlerin tüketim alışkanlıklarını etkileyen, daha çok etnik kökenleri ya da doğup büyüdükleri ülkeleri ile ilişkilendirilebilecek nostaljik unsurların göçmen tüketicilerin Türkiye'ye uyum süreci üzerindeki etkilerinin belirlenmesidir. Bu amaçla Türkiye'de yaşayan otuz bir Rus tüketici ile online mülakatlar gerçekleştirilmiştir. Yapılan analiz sonucunda elde edilen bulgular, Rus göçmenlerin tüketim alışkanlıkları ve uyum süreçleri üzerinde kültürel ve teknolojik faktörlerin ağırlıklı etkisine işaret etmiştir. Ayrıca her iki faktör ve alt temaları ile nostaljik tüketim arasındaki önemli etkileşimler olduğu saptanmıştır. Çalışmanın, özellikle nostaljik tüketim ve göçmen tüketici davranışı konuları üzerinde önemli katkı sağlayacağına inanılmaktadır.
Doğu-Batı, 2006
Rusya Türklerinin Türk milliyetçiliği ile olan ilişkilerini analiz ederken karşımıza aynı konu etrafında faaliyet gösteren iki farklı dünya çıkmaktadır. Birincisi, tek hedefi devleti kurtarmak olan ve bunun için de Türkçülüğü bir kurtarıcı olarak gören Osmanlı Türkçüleri; ikincisi ise tüm Türk dünyasını ulus temelli bir ideolojiyle birleştirmeye çalışan, diğer deyişle devlet merkezli bakışın tersine, ulus-merkezli bir bakışla Türkçülüğe-milliyetçiliğe yaklaşan Rusya Türkleridir. Devlet ve milletin, milliyetçiliğin sonraki aşamalarındaki şekillenmesine olan kritik katkısını kuramsal olarak Anthony Smith şu şekilde ortaya koymuştur: büyük imparatorlukların boyunduruğu altında yaşayan milletler ulus-merkezci, yayılmacı ve pan harekete dönüşmeye yönelim gösterirlerken; güçlü devlet geleneğine sahip olan milletler, devlet-merkezci ve pragmatist bir eğilime sahiptirler. Bu ayrım tam da Osmanlı ve Rusya Türklerinin milliyetçilik karşısında aldıkları tavırla örtüşen bir yapıdadır.
RUS İŞGALİ DÖNEMİNDE KARS VE ÇEVRESİNDE BAHÇECİLİK /THE GARDENING IN KARS AND ITS SURROUNDINGS DURING THE RUSSIAN OCCUPATION , 2018
TÜRKİYE’DE TARIM POLİTİKALARI VE ÜLKE EKENOMİSİNE KATKILARI ULUSLARARASI SEMPOZYUMU / INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON AGRICULTURAL POLICIES IN TURKEY AND THEIR CONTRIBUTIONS TO NATIONAL ECONOMY 12-44 Nisan / April / 2018 / ŞANLIURFA. Abstract: Articles about history, archeology and ethnography of Caucasus had been published in "The collection of materials for the description of the countries and tribes of the Caucasus" "(Сбoрник материaлов для описaния мeстностей и племён Кавкaза-СМОМПК) which had been issued by Educational Administration of Russian Empire. The history, geography, archeology, climate of our Eastern provinces of Turkey, which had been occupied by Russians for forty years, and culture, literature, traditions of the peoples living in these lands at that time had been featured in various volumes of the mentioned collection. V. I. Devitsky, who had worked as a teacher at Yerevan Teacher School, a principal at the Kutaisi Teacher School and an inspector at the public schools of Kars Province at various times, had seven articles in this collection and two of them were about gardening in the region. We learn from the article "A Short Description of Gardening in the Plain Villages along Aras River" published in 1898 by Devitsky, that there had been an agricultural section in the Kağızman School since 1896, and that there are two gardener-teachers in the school, and gardens in Kağızman reached up to 700 hectares. In this article, information was given about the kinds of fruits grown in Kağızman: apple, pear, berry, apricot, walnut, plum, cherry, grape, silverberry, quince, raspberry, and currant. Devitsky, who depicted five varieties of apples and six varieties of pears, explained the products made from mulberry of Kağızman (vodka, lozenge, tarhana, köme/bastıkh, mulberry honey/narbek), and argued that mulberry trees were prioritized in the region in terms of silk. Comparing the fruits produced in Kağızman with the fruits of Yerevan, Devitski also gave information about the prices and marketing methods of these fruits. By describing the cultivable lands in the provincial areas (okrugs)-Oltu, Ardahan, Kars and Kağızman-, in the article "Short Notes about Gardening in the Province of Kars", V. I. Devitsky emphasized that the gardening was
Rapor Türkiye-Rusya ilişkilerini üç bölümde ele almaktadır. Birinci bölümde ilişkilerin siyasi boyutu değerlendirilmekte ve ilişkilerin 20 yıllık gelişimi, temel dönüm noktaları çerçevesinde incelenmektedir. İkinci bölümde iki ülke arasındaki kurumsal mekanizmalar ve enerji konularına özel olarak değinilmek suretiyle güncel ekonomik dinamikler ele alınmaktadır. Bu bölümde ekonomi alanındaki işbirliğinin farklı sektörlerde çeşitlendirilmesi gereğine dikkat çekilmektedir. Ayrıca iki ülke, Türk-Rus konsorsiyumları ile gelişen pazarlarda bölgesel işbirliğine yoğunlaşmalıdır. Son bölüm Türkiye-Rusya ilişkilerinin toplumsal boyutunu ele almaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Mai ve Siyah Romanının Rus Biçimciliği Açısından İncelenmesi, 2022
YENİ TÜRKİYE DERGİSİ- İdil-Ural Özel Sayısı, 2023
KÜLTÜREL ÇOKSESLİLİK Dünyada Türk Dili, Kültürü ve Medeniyeti. Disiplinlerarası Yaklaşımlar, 2019
ТРЕТІ ҐЕРЕТІВСЬКІ ЧИТАННЯ МАТЕРІАЛИ ВСЕУКРАЇНСЬКОЇ НАУКОВО-ПРАКТИЧНОЇ КОНФЕРЕНЦІЇ З МІЖНАРОДНОЮ УЧАСТЮ, 2019
ROMAN DİLİ VE KÜLTÜRÜ ARAŞTIRMALARI ENSTİTÜSÜ DERGİSİ, 2020
BEŞERİ BİLİMLER ÇALIŞMALARI, 2022
TUİÇ Akademi, 2021
7. ULUSLARARASI KARADENİZ SEMPOZYUMU