Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2011, Sakarya Üniversitesi, Dil-Yazın-Deyişbilim Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2011
…
19 pages
1 file
by Melda Keser
ANASAY Dergisi, 2018
İdeoloji ile ilgili yapılan akademik çalışmalarda Althusser önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü Althusser’in sistematiği ideolojiyi, hem oluşumu hem sonuçları hem de etkileri bakımından diğerlerinden farklı bir yere oturtmaktadır. Althusser ideolojisini Marx’ın ideolojisi ile karıştıran ve daha da ileri giderek onu altyapıya indirgeyen yanlış görüşlere karşı çıkmaktadır. Althusser’e göre ideoloji tüm varoluşunu yaşam pratiğinden almaktadır ve ideoloji yaşananın bir aynasıdır. Dolayısıyla, ideoloji her yerdedir. Bu çerçevede makalede Louis Althusser’in düşüncesi temelinde ideoloji kavramına bakış açısı, özne ve bilinç ilişkisi, doğumunun tasarlanmasından itibaren ideolojiye maruz kalan öznenin bilincini geliştirmesinin olanaklı olup olmadığı tartışılmaktadır. Althusser’in bakış açısını anlaşılır biçimde açıklamaya çalışan bu makalede, düşünürün konuyla ilgili eserleri ve makalelerine başvurulmuştur.
Littera Edebiyat Yazıları. 29. Cilt • “Edebiyat ve Bilim”, 2011
by Melda Keser
Journal Of History School, 2018
Özet Ülgener, Osmanlı iktisat zihniyeti ve ahlakı üzerine çalışma konusunda çığır açan çalışmalara sahiptir. Bu makale, onun zihniyet tahlilini ortaya koymayı ve bu tahlile dair teorik bir tasnif takdim etmeyi hedeflemektedir. Eserlerinde dağınık halde bulunan yaklaşımının tam olarak anlaşılabilmesi ve net biçimde belirginleşmesi böyle bir çabayı gerekli kılmıştır. Ülgener'in iktisat ahlakı ve iktisadî zihniyet konusundaki genel yaklaşımı bu ahlakın temelini, şark fatalizmi Ortaçağ siyaset ve cemiyet ahlakının oluşturduğu şeklindedir. Durgun bir hayat telakkisi zemininde ise ona göre feodal zihniyet ve maddeleşmemiş dünya görüşünün büyük bir etkisi vardı. Mistik tasavvuf telakkisinin de bu süreçte büyük katkısı olmuştu. Müslüman'ın dünyadan nasibinin sadece bir kefen olduğuna dair dinî yorum ona göre genel kabul görmüş bu sebeple ortaya çıkan iktisadî ahlak ve zihniyet, sadece rızık bekleyen ve birikim yapmak için herhangi bir çaba harcamayan insan tipini oluşturmuştur. Abstract Ülgener has groundbreaking work on studying Ottoman economic mentality and morality. This article aims to demonstrate its mentality analysis and to present a theoretical classification of this analysis. Such an effort has been made necessary that the disorganized approach to his works can be fully understood and clearly articulated. Ülgener's general approach to economic ethics and economic mentality is the basis of this morality, the oriental fatalism of medieval politics and the morality of society. According to him, the feudal mentality and the calm worldview have a great influence on a calm life. Mystical mysticism has also been a major contributor to this process. According to him, the religious interpretation that Muslims are only a shroud from the world is generally accepted. The economic ethics and mentality that emerged for this reason have become a type of people who are just waiting for sustenance and not making any extra effort to accumulate.
ÖZET Kentleşmenin ve modern yaşam standartlarının bireyin üzerinde kurduğu baskıyı şiirlerinde yansıtan Turgut Uyar, kent yaşamını değersizleştirirken köy yaşamını ve doğayı yüceltir. Modern yaşamın tüketim kalıpları içinde yalnızlaşan ve kendisini baskı altında hisseden birey, aynı zamanda sonsuzluk özlemi içindedir. Bu özlem ve hayal, bireyi bir nebze de olsa içsel bir huzurun eşiğine getirmektedir. Turgut Uyar da şiirlerinde, kent yaşamının yapaylaştırdığı bireyin huzursuzluklarını ve bunaltılarını yansıtır. Biz bu çalışmada Turgut Uyar'ın şiirlerinde kent yaşamıyla mücadele halinde olan bireyin yalnızlığını ve sonsuzluk özlemini tahlil edeceğiz. ABSTRACT Having reflected the effects of urbanization and modern life standards oppressed the individual in his poems, Turgut Uyar exalts rural life and nature while he trivializes urban life. Individual who becomes lonely and feels under pressure in the consumption values of modern life, also longs for eternity. This longing and dream takes the individual a bit to the thresold of clear conscience. In this study, we will analyze individual's loneliness and his longing for eternity during his struggle with the urban life in Turgut Uyar's poems. GĐRĐŞ Dış dünyayla uyumsuzluk yaşayan modern bireyin kendini gerçekleştirme sürecinde değişime bağlı yaşadığı sorunlar, dünya algısına ve insanlarla ilişkilerine yansıdığı gibi bireyi huzursuz ve tedirgin bir ruh halinin eşiğine getirir. Zira " modernleşmenin, bir toplumun başlıca tüm alanlarında süreklilik arz eden değişimlere yol açması, çeşitli gruplar arasında, toplumsal sorunların, anlaşmazlıkların ve çatışmaların süregiden ilerleyişini, başkaldırı hareketlerini ve değişime direnişle birlikte düzensizlik ve bozulma süreçlerini de zorunlulukla içermesi anlamına gelir " (Eisenstadt,
Kabulünün 100. Yılında İstiklâl Marşı ve Milli Şairimiz Mehmed Âkif Ersoy Uluslararası Sempozyumu, 2021
Bir milletin ulusal marşı, sözüyle müziğiyle ait olduğu milletin verdiği mücadeleleri ve bağımsızlığını anlatan en iyi simgelerden biridir. Milli duygu ve düşüncelerin en etkili aktarımlarından biri olan İstiklal Marşımız da Türk milletinin karakteristik özelliklerini gösteren bir marştır. Sözünün ve müziğinin yazılma süreçlerinin milli mücadele dönemlerine denk gelmesi bu özelliklerin belirtilmesinde etkili olmuştur. Uzun yıllar tam anlamıyla bir milli marşın olmayışı sonucunda TBMM tarafından ünlü şair Mehmet Akif Ersoy’a ısmarlanan şiir 12 Mart 1921’de kabul edilmiştir. Yazılan şiire uygun bir müziğin arayışları bir yarışma ile değerlendirilmiş fakat Milli Mücadelenin en çetin dönemlerine denk gelmesinden dolayı neticelendirilememiştir. Bu arada yarışmaya katılan bazı besteciler kendi bulundukları çevrelerde kendi bestelerini milli marş olarak söyletme çabalarına girmişlerdir. 1924 yılından 1930 yılına kadar Ali Rıfat Çağatay’ın bestelediği müzik, milli marş olarak kabul edilirken marşın bestelenme süreçleriyle ilgili tartışmalar sonucu Osman Zeki Üngör’ün İzmir’in işgalinden kurtuluşundan etkilenerek müziğini yazdığı marş kabul edilmiştir. Osman Zeki Üngör, besteci kimliğinin yanı sıra aynı zamanda dönemin önemli bir müzik adamıdır. Osmanlı döneminin son zamanlarında ve yeni kurulan Cumhuriyet’in ilk yılları boyunca müzik kurumlarının çeşitli kademelerinde görevler almıştır. Besteciliğinin yanı sıra keman sanatçılığı, orkestra şefliği ve eğitimciliği ile de ön plan çıkan, özellikle yeni kurulan Cumhuriyet’in müzik politikalarına değerli kazanımlar sağlamış önemli bir figürdür. Bu çalışmada İstiklal Marşımızın bestecisi Osman Zeki Üngör’ün hayatı ve müzik yaşamı incelenmiş, müzik kurumlarına ve müzik eğitimine katkıları irdelenmiştir.
GÜNÜMÜZ SANATÇISININ ANAMORFİK İLLÜZYONU, 2021
Perspektif kuralları ve matematiksel hesaplamaların kesişim noktası olarak nitelendirilebilen anamorfik uygulamaların bilinen en eski örneği Leonardo Da Vinci’nin notlarında ortaya çıkmıştır. Rönesans’tan günümüze kadar çeşitli sanat pratiklerinde karşımıza çıkan bu terim görüntünün eni ve boyu üzerinde farklı oranlarda büyütme yapılarak optik sistemler oluşturmak anlamına gelmektedir. Eserler ilk bakışta izleyicinin ilgisini çekmeyen ancak bütüne belirli bir açıdan bakıldığında fark edilen ve insan algısında ki yanıltıcı özellikleri ile yaratıcı yapıtlardır. Bu teknik günümüz sanatçısının algısında gelişerek ortaya çıkardığı eserleriyle zihnimizde merak uyandırmaktadır. Ayrıca günümüz sanatçısının sosyal medyayı aktif kullanımı eserlerinin geniş kitleye ulaşmasını sağlamaktadır. Anamorfik görüntü görsel algı ve anlam bakımından zengin eser üretmek isteyen sanatçıların ilham kaynağı olmaya devam edecektir. Nitel araştırma yöntemleri ile yapılan bu araştırma, günümüz sanatçısının farklı dinamiklerde çeşitli yöntem ve teknikler kullanarak izleyicinin algısı üzerinde yanılsama yaratan anamorfik eserlerini incelemeyi ve sanatçıları tanıtmayı amaçlamaktadır. The earliest known example of anamorphic applications, which can be described as the intersection point of perspective rules and mathematical calculations, appeared in the notes of Leonardo Da Vinci. This term, which has appeared in various art practices from the Renaissance to the present, means creating optical systems by magnifying the width and length of the image at different rates. The works are creative works that do not attract the attention of the audience at first glance, but are noticed when the whole is viewed from a certain angle, and with their misleading features in human perception. This technique arouses curiosity in our minds with the works created by developing in the perception of today's artist. In addition, the active use of social media by today's artists ensures that their works reach a wide audience. Anamorphic image will continue to be a source of inspiration for artists who want to produce works rich in visual perception and meaning. This research, which is carried out with qualitative research methods, aims to examine the anamorphic works of today's artists that create illusions on the perception of the audience by using various methods and techniques in different dynamics and to introduce the artists.
Özet Bu makalede, ilmi çevrede hemen her dönem güncelliğini koruyan mucize konusunun, sünnetullah kavramı ile ilişkisi bağlamında ele alınması ve bu eksende Kur'ân'ın mucizeliği hususunun değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Makalede öncelikle mucize kavramının kısaca etimolojik tahliline yer verilmiş, kavramın terim anlamının çerçevesini netleştirmek için de mucize hakkındaki metodik bilgilere değinilmiştir. Akabinde sünnetullah kavramı ele alınmış, günümüze kadar uzanan süreçte kavramın uğramış olduğu anlam kaymalarının altı çizilerek, mezkûr kavramın Kur'ân çerçevesinde nasıl anlaşılması gerektiği üzerinde durulmuştur. Mucize ve sünnetullah kavramlarının anlam alanları böylece değerlendirildikten sonra iki kavram arasında nasıl bir münasebet bulunduğu üzerinde durulmuş ve bu münasebetin, her iki kavramın anlaşılması noktasında sahip olduğu önem vurgulanmaya çalışılmıştır. Neticede Hz. Peygamberin en büyük mucizesi olan Kur'ân'ın mucizeliği hususunda, tarih boyunca dile getirilen yaklaşımlar özetlendikten sonra, İ'câzu'l-Kur'ân konusu, mucize-sünnetullah ilişkisi çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmıştır. Abstract In this article, it is aimed that the subject of miracle, which keeps its up-to-date in scientific circles at all times, is taken into consideration in relation to the concept of Sunnatullah. In this context the matter that miraculousness of the Qur'an is aimed to be evaluated. In the article, firstly, the brief etymological analysis of the concept of miracle is given, and the methodical information is given in order to clarify the terminological frame of the concept. Then, the concept of Sunnatullah was discussed and it was emphasized how it should be understood within the framework of Qur'an by underlining the meaning shifts that the concept has undergone in the process that extends to the day. After the meaning fields of miracles and Sunnatullah were thus assessed, the relation between the two concepts was emphasized and it was tried to be emphasized how this relation has significance in understanding of these concepts. Eventually, after summarizing the approaches throughout history in regard to the miraculousness of the Qur'an, the greatest miracle of the Prophet Muhammad, it was tried to be evaluated within the framework of the relation of I'jâz al-Qur'an, in relation to miracle-Sunnatullah.
Gazi Türkiyat, 2021
Çoğu araştırmacı tarafından "iç içe birleşik cümle" kapsamında değerlendirilen iç cümleler, tek başına var olabilen bağımsız bir cümlenin başka bir temel cümlenin ögesi veya temel cümleye ait bir ögenin tamamlayıcısı olduğu yapılardır. Türkçede bağımsız bir cümle yeri geldiğinde bir isim gibi işlem görebilmektedir. Bu cümleler tıpkı isim gibi temel cümle içinde değişik görevler üstlenirler ve temel cümleye doğrudan veya değişik ek ve edatlar alarak bağlanırlar. İç cümlelerin çözümü ve yorumu temel cümleninki kadar önemlidir. Bu cümle yapılarının tercih edilmesinin birden fazla sebebi olabilir. İç cümlenin temel cümle içindeki kullanım özellikleri anlatıcının fikir dünyası, karakteri ve konuşma üslubundan izler taşır. Bu çalışmada, Orhun Yazıtlarındaki iç cümleler incelenmiştir. Bu iç cümlelerin temel cümle içindeki görevleri sınıflandırılmıştır. İç cümleler, temel cümleye bağlanış şekillerine göre gruplandırılmıştır. İç cümlelerin öge dizilişleri, zaman değerleri tespit edilmiştir. Kullandıkları iç cümlelerden hareketle Bilge Kağan ve Tonyukuk'un üslupları hakkında bazı çıkarımlarda bulunulmuştur.
Ombudsman Akademik, 2022
Kabile toplumlarını devlet toplumlarının ataları statüsüne indirgemeden devletin soy kütüğü nasıl tasavvur edilebilir? Bu soruda söz konusu olan, siyasal iktidarın soy kütüğüdür. İbn Haldûn'un eserinde iktidar, politik olanı biyolojik olana bağlayan bir ontolojinin tamamlayıcısıdır. Gilles Deleuze ve Félix Guattari, Pierre Clastres'ın devletli toplumlar ile devletsiz toplumlar arasındaki radikal ayrımına karşı çıkarlarken, İbn Haldûn'dan "sosyal güç dayanışması" (asabiyet) kavramını ödünç alırlar ve bu da onların devletlerin aralarındaki ve kendi dışlarındaki ilişkiyi ortaya koymalarına imkân verir. Bu makalede biz, Deleuze ve Guattari'nin "Bin Yayla" eserindeki rolünü daha iyi anlamak için İbn Haldûn'daki iktidar antropolojisini ortaya çıkarmayı amaçlamaktayız.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Gazi Üniversitesi Kastamonu Eğitim Dergisi
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Sciences, 2021
Hars Akademi, 2018
DergiPark (Istanbul University), 2018
Uluslararası Dil, Eğitim ve Sosyal Bilimlerde Güncel Yaklaşımlar Dergisi, 2020
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2021
V ХАЛЫҚАРАЛЫҚ ТҤРКІ ҼЛЕМІ ЗЕРТТЕУЛЕРІ СИМПОЗИУМЫ МАТЕРИАЛДАРЫ, I ТОМ, 2018
Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2008
“TARİHİN İZİNDE BİR ÖMÜR” PROF. DR. NURİ YAVUZ’A ARMAĞAN, 2019
Fecr Yayınları, 2024