Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2014, Karadeniz Araştırmaları Dergisi
https://doi.org/10.12787/KARAM810…
17 pages
1 file
After the dissolution of Soviet Union, Russian Federation faced with rising ethnic nationalism and demands of independence in the Caucasus, and two bloody wars in Chechnya took place as a result of these demands. Russia, which seemed to have established control in the region after the Second Chechen War briefly, diverted its political and military attention once again to the Caucasus as religious radicalism spread to first Dagestan and then to Kabardino-Balkaria Republic. Though terrorist attacks are generally in low intensity, they are persistent and radical groups threaten the regional security and become globally known by occasional attacks. Volgograd attacks that took place just before the Sochi Olympics, which has a very important role for Russian Federation’s mid-long term policies in the region, once again showed how difficult it is for Russia to establish stability in the region.
I. Uluslararası Kapadokya Felsefe ve Sosyal Blimler Kongresi (CAPASS 2019), 2019
Göç, kavramı insanlık tarihi kadar gerilere giden bir süreçtir. Nüfusun bir yerden başka bir yere taşınmasını ifade etmektedir. Sosyolojik anlamda ve sosyal literatürde göç olgusu fertlerin yada toplumsal grupların yeni yerleşim alanlarına ya da yeni siyasal sınırlara hareketliliğini esas almaktadır. Göç olgusu ise kitlelerin mevcut oldukları yerlerden siyasal, kültürel, ekonomik ve sosyal sebeplerden dolayı başka bir yere hareket etmelerine verilen isimdir. Tarihi ölçüde göç kavramı; kıtlık, iç savaş, dini ve diğer şiddet olayları, soykırım ve siyasî sürgün gibi sebeplere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. İnsanlık tarihi açısından ise oldukça acıklı süreçleri kapsamaktadır. Devletlerin siyasi yaşantılarında göç olgusunun önemli bir yeri vardır. İnsanlar tarih boyunca sürekli hareket halinde olmuşlar ve yer değiştirmişlerdir. Bu göçlerin bir kısmı kendiliğinden ve doğal akışı içerisinde olurken, bir kısmı ise baskı, zorlama ve zulümler neticesinde olmuştur. Bu çalışmamızda Osmanlı siyasi ve sosyal tarihinde önemli bir yer tutan Çerkeslerin Osmanlı Devleti topraklarına göç ve sürgününü çalışmayı esas aldık. Tarihin gördüğü en dramatik göçlerden bir tanesi olan Çerkes Sürgünü'nün sebepleri ve göç sonrası yaşadığı sıkıntılar ortaya konulacaktır.
Karadeniz İncelemeleri Dergisi, 2023
ÖZ 19. yüzyılın sonu itibarıyla Rus İmparatorluğu 23 milyon kilometrekareyi aşan geniş bir alana hakimdi. Bu geniş coğrafya, 1683'teki Osmanlı sınırlarının dört katından fazlaydı. Üstelik imparatorluk birçok din, dil ve ırkı kapsayan zengin bir nüfusa sahipti. Rusya'nın bu nüfusa yönelik idari, siyasi ve ticarî alandaki politikaları literatürde kısmen incelenmiş ancak kültür politikalarına ilişkin çalışmalar geri planda kalmıştır. Mevcut literatür, bu nüfusa ilişkin idari, siyasi ve ekonomik yönlere ilişkin Rus politikalarının kısmi analizini sunmaktadır ancak kültür politikalarına yönelik çalışmalarda göreceli bir eksiklik söz konusudur. Bu çalışmada, Kafkasya'daki Rus kültür politikaları yani Rusya'nın dil, din, eğitim alanındaki kültürel iktidarının inşa süreci ortaya koyulmaya çalışılmıştır.
Sömürgecilik denilince aklımıza gelen ilk şey, bir toplumun ya da devletin, başka toplum ve devletler üzerinde hâkimiyet kurarak; onları açık veya gizli yollarla sömürmesidir. Sömürgecilik ve emperyalizm kavramları sıklıkla birbirinin yerine kullanılmakta olup; emperyalizm kavramıyla genellikle Avrupa devletlerinin 19. yüzyılın ikinci yarısından bu yana devam eden yayılmacı faaliyetleri kastedilmektedir.
• Özet • Potemkin zırhlısının isyanı akabinde ortaya çıkan veya hız kazanan olaylar Karadeniz ve Boğazlar politikasında siyasî dengelerin yeniden gözden geçirilmesine sebep olmuştu. Osmanlı Devleti bu olaydan Rus baskısını azaltacağını görerek Boğazları tahkim ederek yararlanmıştı. Fakat artık Boğazlarda sahili olan devletler sıfatıyla yalnızca Osmanlı ve Rusya değil müstakil bir devlet olan Romanya ile fiilen, müstakil Bulgaristan'ın da olduğu hatta uluslararası serbest ticarete açılmış bulunan Tuna nehri vasıtasıyla Avusturya-Macaristan’ın da bu meseleye dahil edilmesi gerektiği fikri yaygınlaşmıştı. Dahası bu devletlerin yalnızca Karadeniz'e sahili olmaları sebebiyle burada deniz kuvveti bulunup bulundurmama ve bunların boğazlardan geçirip geçirmeme haklarının olup olmadığı meselesi ortaya çıkmıştı. Boğazlardan geçişin düzenlendiği XIX. yüzyılda yani Boğazlar rejiminin Avrupa Devletlerinin müdahalesi ile yeni bir safhaya girdiği dönemde devletlerin değişen siyasî dengeleri vasıtasıyla geçişler ile ilgili düzenlemeler de değişmişti. Boğazların geçişinin düzenlenmesi, ortaya çıkan istisnai olaylarda bile farklı yorumlara sebep olmuş bir anda o zamana kadar yapılmış olan düzenlemeler boşa çıkabilmişti. Anlaşma hükümlerinde bulunmayan hususlar bölgedeki devletlerin güç dengelerine göre değişiklikler göstermiştir. Bir zırhlının isyan edip Karadeniz'de dolaşması gibi yerine göre ufak sayılabilecek bir olay dahi Boğazlardan geçişle ilgili yeni düzenlemelerin yapılması fikrinin ortaya çıkmasına sebep olabilmiştir.
UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI VE YENİ DÜNYA DÜZENİ Rusya'nın Ukrayna'ya saldırmasının ne manaya geldiğini anlamaya çalışıyoruz. Ülkemizde konuya hâkim pek çok uzmanın derinlemesine analizler yaptığını görüyoruz. Bunula birlikte Machiavelli'e taş çıkaracak şekilde, ulusal menfaat veya ideoloji adına, her türlü ahlaki ilkeyi yok sayan bakış açılarının da yüksek perdeden dillendirildiğine şahit oluyoruz. Hâlbuki ahlaki kaybın hiç bir maddi kazançla telafi edilemeyeceği açıktır. Uluslararası ilişkiler çalışan biri olarak elbette realist olguların farkındayım. Ancak bizlerin, birey devlet
Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, 1996
Geniş bir coğrafyaya yayılan her büyük devletin, hükmü altındaki yerlerden haberdar olmak isteği belki de en başından beri yöneticilerin zihnini meşgul etmiştir. Fakat bugün anladığımız manada bir coğrafya veya olaya bağlı olarak istihbarat toplamak son yüzyıllarda iyice kesifleşti denebilir.
Yüzüncü Yılında Ermeni Meselesi: İddialar-Yalanlar-Gerçekler, 2015
"Ermeni Meselesi" ve Kafkasya Gerçekleri "Ermeni meselesi" olarak bilinen ve dünya kamuoyunun dikkat merkezine oturtulmaya çalışan sorun, özü itibariyle Türklere karşı geliştirilmiş projeden başka bir şey değildir. Zira bu proje, Osmanlı devletinin dağılmaya doğru gidişatı sırasında büyük güçlerin bu süreç içinde aktif müdahale fırsatı sunuyordu. Bu projenin başını çeken aktörler Anadolu topraklarında bir devlet kuramayınca, bunu en azından Kafkaslarda gerçekleştirmeye başladılar. Bu arada Anadolu'daki amellerinden vazgeçmeyerek sadece ileri tarihe ertelediler. Bu ameller bağımsız Ermeni devletinin kurucu belgelerindeki hukuki normlarda yer almış bulunmaktadır. Tüm bu hususları bütüncül bir şekilde ele aldığımızda Ermenilerin ortaya attığı "Ermeni meselesi", soykırım, Karabağ, Nahçıvan, "Batı Ermenistan" vs. onlarca iddianın bir bütünün bileşeni olduğunu bilmemiz lazım. Ermeni sorunu bir bütündür ve Türklerin başbaşa bırakıldıkları bir sorundur. Türkler açısından bu sorunun en kanlı alanını Kafkaslar oluşturuyor.
İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler , 2014
Bu çalışmada Rusya’nın soğuk savaştan sonra güttüğü Kafkasya politikası incelenerek, yerli ve yabancı kaynaklardan yararlanılmıştır. Aynı zamanda Kafkasya’lı olan tanıdıklarla istişare edilmiş ve onlarında bölge ile alakalı görüşleri alınmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Kafkasya'da Rus Yayılmacılığı ve Mozdok Hattı, 2021
TÜRK DÜNYASI 25 YILLIĞI/TÜRKSAV, 2016
Journal of International Social Research
RUS DEVRİMİ VE VATAN SAVUNMASI
Tehlikedeki Diller Dergisi, 2013
Cihannüma, 2017
TÜRK SÖZ İLE KÜLTÜR VARLIKLARININ İZİNDE, 2020
19. YÜZYILDA RUSYA VE OSMANLI DEVLETİ'NDE ÇEVİRİ FAALİYETLERİ ÜZERİNE, 2018
Gazi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2016
20. YÜZYILDA TÜRKİYE-TÜRK DÜNYASI İLİŞKİLERİ, 2021
Nasiba Mirzayeva, “Kafkasya`da Kıpçaklar”. – Bakü: PAN Yayınevi, 2024, - 225 s, 2024