Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, K24
Suç denildiğinde, hemen akla gelen Dostoyevski'nin XIX. yüzyılın sonlarında yayımlanan romanlarından Suç ve Ceza'nın, suça ve suçla bağlantılı olan toplumsal ya da kişisel değerlere getirmeye çalıştığı 'yaşayan' insanın perspektifi, failin suçu işleme sebeplerine yönelik kuramlarca git gide göz ardı
Sabit Fikir, 2022
Necdet Subaşı’nın Evrengiz kitabı, yazarın çocukluğundan itibaren yaşadığı evlerle olan ilişkisini anlattığı, duvarlarıyla konuştuğu, acısıyla tatlısıyla büsbütün bir hayatın evlerden gözüken kısmını kendi iç yolculuğuyla benzeştirerek anlattığı eseri. Subaşı’nın henüz çocukken Artvin’de hatırladığı evden ilk gençliğini geçirdiği Konya’ya, oradan Erzurum’a, Balıkesir’e, Van’a, Muğla’ya, Paris’e aslında yazarın aynı zamanda bir iç yolculuğunun hikâyesini okuyoruz.
Yapı Kredi Yayınları, 2019
“Benim Adım Kırmızı”, Türk edebiyatının dünyada en çok okunan, en çok sevilen ve satan kitabıdır. Yayımlanışından bu yana bu tarihi roman 52 dile çevrildi ve bütün dünyada beş milyona yakın sattı. Dünyanın her köşesinde edebiyatçılar, eleştirmenler ve sanatçılar roman hakkında ilginç incelemeler ve eleştiriler yayımladılar. “Benim Adım Kırmızı Üzerine Yazılar” bu olağanüstü romanın katmanlarını aralayan ve okuru romanın sırlarına yaklaştıran yazıların en iyilerini, Türkçede ilk kez bir araya getiriyor.
Arkeoloji ve Göstergebilim, 2019
Tarih öncesi çağlarda renkler, bugün de olduğu gibi, fiziksel ve ruhsal boyutta insanları, toplumları etkilemiş, her bir toplum farklı renklere kendi dünyaları bağlamında farklı anlamlar yüklemiştir. Bunlar arasında kırmızı, Paleolitik çağdan bu yana en sık kullanılan renk olarak karşımıza çıkar. Yerleşik toplumlar, kırmızı rengi mimaride, özel amaçlı mekanlarda, bu mekanları diğerlerinden ayıran mimari yapı öğeleriyle birlikte kullanmaya başlarlar. Örnek olarak ele aldığımız Orta Anadolu Bölgesi’nde, Aşıklı Höyük ile başlayan yerleşiklik sürecinde konut yapılarından boyut, yapım teknikleri, yapı öğeleri, vb. özellikler açısından farklı olan mekanlarda ayrıcalıklı özelliklerden biri olarak kullanılagelen kırmızı, zaman içerisinde özel olanı belirtme amacını taşıyan bir işarete dönüşür; mekânın ayrıcalıklı olduğu, yapı öğeleri, planı ya da boyutu yerine artık yalnızca kırmızı renk ile belirlenir.
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2010
Postmodernist yazarlardan Orhan Pamuk, ülkemizde bazen eleştirilere maruz kalmış, bazen de övgülere mazhar olmuştur. Ama o, bütün bunları bir yana bırakarak, yayımladığı eserleriyle farklılığını daha çok hissettirmeye başlamış ve Nobel Edebiyat ödülünü almıştır. "Benim Adım Kırmızı" romanında edebi sanatlar açısından renk metaforu nasıl kullanılmaktadır sorusuna, eserden yola çıkarak cevaplar bulmayı denediğimiz bu çalışmada; Türkiye'de yayınlandığı dönemde çok ses getiren bu eserin anlaşılmasında önemli bir öğe olan renklere odaklanıp, bir metafor olarak yorumlamaya çalışacağız.
Ayrım, 2024
Oğuz Atay, tüm yazın yaşamı boyunca "Türkiye'nin ruhu"nu aradı. Bu ruhun içinde tarih de vardı, siyaset de; ama en çok ve belki de en yoğun haliyle duygu vardı. Atay'a göre Türkiye, neresine bakılırsa hemen karşımıza çıkıveren duygularla dolu bir ülkeydi. Duygulardan, hele hele içli, sulu, yapışkan duygulardan ölesiye nefret etmesine rağmen edebiyatımızın en duygulu yazarlarından biri olmasının, yani bilinci ile varlığı arasındaki çelişkiyi yazınında da cisimleştirmesinin nedeni de tam olarak buralı olması, tıka basa duygu dolu olan bu topraklara ait olmasıdır belki de. Günlük'ünde önerdiği bakış açısı da bu duygululuğu işaret eder: "IJ nsanımıza, geri kalmış ya da az gelişmiş değil; fakir düşmüş, yani gücünü kaybetmiş bir varlık olarak bakmak." 1 Yani, onu salt iktisadi ölçeklerle, sosyolojik kategorilerle veyahut bilimsel terimlerle anlamanın ötesine geçmek; ondaki kaybın, horlanmanın, yenilmişliğin, incinmişliğin, alay edilmişliğin duygusunu da anlamak.
Düşünen Şehir Dergisi, 2018
Tophane'de galeri açılışıyla ilgili olarak sanatçıları haşat eden mahalleli tepkisi anında "içkiye tepki" biçiminde haber oldu. Ama sonra habercilerimiz mahallelinin yakın zamandaki diğer sabıkalarına bakmayı akıl edince kafamız karıştı: Televizyonda oldukça ilginç sahneler izledik! Polisten kaçan 1 Mayıs göstericilerini kıyasıya döven mahallelileri gördük ekranlarda. Sonra daha önce de sanat galerileri ve sanatçıların kendi mahallelerindeki hoyratlıkları ile ilgili bilgileri, demeçleri dinledik. En çok da esnaftan. Bu kısım önemli çünkü bu ülkenin esnaf teyakkuzunun nelere yol açabileceğini çok kişi bilir ama en çok da polisten kaçan eylemciler bilir galiba. Polise eşlik ederek eylemci avına çıkmada çakı gibi davranan aslan esnaf her zaman "mahalleli tepki gösterdi" habercilik repliğinin gerçek öznesidir. Yine de Tophane'deki sanatçı dayağının "içkiye tepki, kendini beğenmişliğe tepki" gibi cümlelerle açıklanan gerekçeleri kafa karışıklığımızı gidermedi.
Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 2006
Toplumlarda, çeşitli toplumların bir toplamı olan uluslararası toplulukta, her gün, her saat, her düzlemde ve alanda sayısız olay, daha önceki sayısız olay ve olgunun sonucu ortaya çıkar; daha sonraki olay ve olguların nedenlerini hazırlar. En dikkatli bir gözlemci bile her olayı görüp kayda geçiremez ve genelde, sadece bir-kaç noktadan baktığı için arka yüzleri göremez. Bu görülmeyen yüzlerdeki bazı gelişmelerin görünen yüzlerle etkileşimleri de her zaman açık olmadığından, bazen arka arkaya gelen toplumsal, ekonomik, politik veya kültürel değişimleri bir toplumun veya toplumların değişmekırılma noktaları gibi görmek, süreci bir devrim ya da dönüşüm gibi algılamak mümkündür. Toplumsal birikimler, fiziki bir yaklaşımla toplumsal enerji, bir an, bir yerde "kuantum" biçimde ortaya çıkar. Başka bir deyimle bir "deprem" olur, bunu da en dikkatsiz bir gözlemci bile hisseder.
YKY Yayınları, 2023
Bu yazı, Sanat Dünyamız Dergisi'nin Ocak-Şubat sayısında "Kesişimsellik ve Sanat" dosyası altında yayınlanmıştır. Metin kapsamında Ercan Akın'ın Bozlu Art Project'te sergilenen "Umutsuz Bekleyiş" adlı sergisine odaklanmaktadır
Destandan Türküye Dönüşen Bir Metnin Düşündürdükleri: Karadağ'da Düşman Topu Patlıyor, 2020
In addition to its artistic value in terms of structure and content, texts formed in an oral culture environment are also to record individual and social events. Particularly verse types are one of the forms of recording of verbal memory. In this framework, folk literature texts in the tradition of minstrelsy in Turkish cultural history reveal important data in order to understand and interpret the past. One of them is the type of ballad. In the minstrel tradition of poetry, the ballad is a genre created around an event or subject that concerns society and performed with traditional melodies. The ballads, which are generally sung in the form of kosma verse, are the longest genre of minstrel poetry and are shaped around an event. These texts can also be read as oral history text. In this context, the text of the folk song entitled “The Enemy Cannon Explode in Karadağ” is a ballad that was said to increase the motivation of the soldier by Bardızlı Âşık Nihanî, a minstrel who participated in the National Struggle. After the 93 War (1877-1878), Kars was left to the Russians with Ardahan and Batumi and remained in the hands of the Russians and the Armenian gangs they placed for more than forty years. The troops led by Deli Halit Pasha turned to Kars, which was left to the Armenian gangs by the Russians after the Bolshevik Revolution after Erzurum and Artvin were cleared of the gangs. This epical folk poem, also known as Nihanî's “Vurun Aslanlarım”, “Vurun Evlatlarım”, was sung at the closing of the minstrel chapters, entered in the repertory records, became folk song over time and started to be sung in radio television programs. In the becoming folk song process, different interventions such as changing the words, removing some names, especially shortening are observed. In this study, the determined variants of the work will be compared, the reasons for changing will be discussed, and contextual interpretations based on oral history will be made. In addition, the effect of interventions on the text will be evaluated by addressing the verbal memory of people and places such as Kars and its affiliated places, Âşık Nihanî, Deli Halit Pasha, enemy gangsters / commanders and ensuring memory transfer via folk songs.
Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature, 2020
Vatan, değerlerle bir bütünlük oluşturan, toprağın ve insanın kaynaşırken kendini yeniden tanımladığı ve asıl anlamını kazandığı yerdir. Toprak, her türlü değişim ve dönüşümün sihirli gücünü uhdesinde barındıran üretken bir öz'e sahiptir. Üretken bir varlık olan toprağın kimliksel değişim ve dönüşüm yaşayarak vatan olma niteliği kazanması, uzun ve birikimli bir süreç sonucunda gerçekleşir. Bu süreç; içinde özgürlük, ideoloji, savunma, barınma, inşa etme gibi birçok bütünleyici unsurla desteklenir. Kendisinden önce şekillenmiş bir değerler dizgesinin içine doğan insan, ismini ve kimliğini var olduğu vatanla alır. Kişinin kimlik kazanmasında ve aidiyet hissi yaşamasında en önemli paya sahip olan vatan, bu bakımlardan bütün kolektif bilinç unsurlarını içinde barındırır. Azerbaycanlı şair Musa Yakub, toprağın vatan niteliği kazanmasından ön plana çıkan bileşenleri ve sevgisini coşkun bir lirizmle ifade eder. Vatan sevgisini edebî ortama taşıyan Musa Yakub, bir anlamda bu sevginin mevcut ve gelecek nesillere aktarımını üstlenen sözcü konumundadır. Vatanı kendi gönlünde ve ruhunda içselleştiren şair için, önemli olan vatan mefkûresidir. Yakub, vatanla kaderi bağdaştırarak manevi bir zemin oluşturur; vatana, toprağa ve bayrağa olan sevgisini şiirlerine taşırken edebiyatın söylem gücünü etkili biçimde kullanmaya çalışır.
0-212) 282 42 55 Baskı Umut Matbaaalık (0-212) 638 27 22 ©ALTIKIRKBEŞ YAYIN Akcalı Ajans aracılığıyla Bu çevirinin tüm yayın haklarını sahiplendik. Tanıtım alıntılan dışında -makul boyutlarda-izinsiz çoğaltılması ahlak kurallarına ve yasalanınıza göre aykırı sayılmaktadır. Böyle bir harekete kalkışmak istediğinizde önce bize sorarsanız uygar dünya adına seviniriz. P.S.: Tüm fotokopi fantaziler, yukardaki açıklamadan bağımsızdırlar. Onlar istedikleri ALTlKlRKBEŞ kitabını veya metnini çoğaltabilir, bozup yeniden yaratabilirler. Okurlarımızı yasal dergileri değil "fotokopi fanzinleri" izlemeye çağırıyoruz. Onlar sizi uçurumdan aşağı itecek güce sahiptirler ve uçmayı öğrenmenin zamanı geldi. Yaşasın FOTOKOPI, yaşasın KAOS. ALTlKlRKBEŞ YAYlN bir Kaybedenler Klübü tribidir. Yazızıma Adresi: P.K. 114 Acıbadem, İstanbul Konu §ma Adresi: (0-212) 249 08 21 Bu yazı parçası Halil Turhanlı'nın Brautigan üzerine yazdığı bir metinden ağır tahrifata uğratılarak üretilmiştir.
II. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Öğrenci Kongresi Bildiriler, İstanbul Kültür Üniversitesi, 4–6 Ağustos 2008, Cilt: 1, s. 541–558.
ÖZET 20. yüzyılda edebiyat biliminin temel meselesi "Yazılı bir metni sanat eseri yapan nedir?" sorusuna cevap bulmaktır. Edebîlik ya yazarın hayal gücünde ve sanatçı yaratıcılığında, ya metinlerin yapısında, özellikle kelimelerinde, özel metin öğelerinde ve estetik yaratılışta ya da özel bir alımlama (okur merkezli) tarzında aranmaktadır. Dolayısıyla artık günümüzde bir edebî eseri çözümlemenin çeşitli edebiyat kuramları ışığında farklı tahlil yöntemleri olduğu bilinmektedir. Bu bildiride de metin merkezli bir yöntem izlenerek Orhan Pamuk'un "Benim Adım Kırmızı" adlı romanının dili; daha dar anlamda Türkçesi incelenmeye çalışılmış, yazarın; Türkçenin kendine özgü anlatım yollarından, ifade vasıtalarından ne ölçüde yararlandığı tespit edilmeye çalışılmıştır.
Adnan Oktar (Harun Yahya) Şöyle geçmişe doğru bir bakıp bugüne kadar yaşadıklarınızı kısaca gözden geçirecek olsanız, on yıllara sığan olayların aslında dakikaları aşmadığını görürsünüz. Bir zamanlar çok önemli olduğunu düşündüğünüz, kimi zaman heyecanla kimi zaman endişeyle kimi zaman da merakla beklediğiniz tüm olaylar sizin için artık birer hatıra olmuştur. Tüm bunlardan dünyevi anlamda geriye kalan sadece hafızanızdaki bilgilerden ibarettir. Ancak tüm bu zaman dilimi içerisinde sarf etmiş olduğunuz her söz, göstermiş olduğunuz her tavır, aklınızdan geçirdiğiniz her düşünce, Allah Katında saklanmış durumdadır. Her insanın mutlak olarak karşılaşacağı ölüm gerçeğiyle birlikte bu bilgiler önünüze dökülecektir. Sizin hafızanızda artık dakikalarla ifade ettiğiniz ömrünüz Allah Katında size an an, dakika dakika, tek bir saniyesi bile eksik olmadan sunulacaktır. Eğer ömrünüzü, Allah'ın hayatınız üzerindeki mutlak hakimiyetini ve hikmetli yaratışını fark ederek geçirdiyseniz, karşınıza çıkan tüm olayları hayra yorup, Allah'ın kaderinizi en hayırlı şekilde yarattığının şuuruna vardıysanız, bilin ki sonuç sizin için yine hayır olacaktır. Çünkü ölüm ile birlikte insanın karşı karşıya kalabileceği sadece iki ihtimal vardır; eğer insan ömrünü Allah'ın razı olduğu ahlakı yaşayarak geçirmişse, sonsuz bir kurtuluşla, aksindeyse sonsuz bir azapla karşılık bulacaktır. Allah'ın hoşnut olacağını bildirdiği ahlak ise, insanın, herşeyin O'ndan geldiğini bilerek, her an her şart ve durumda O'na şükretmesi, tüm hayatını her olayda bir hayır olduğuna iman ederek yaşamasıdır. İnsanın yaşadığı tüm olaylardan hoşnut olabilmesi, her olayda bir hayır olduğuna iman etmesi ve her an Allah'a karşı şükredici bir tavır gösterebilmesi ise, son derece kolaydır. Bu, Allah'ın büyüklüğünü ve üstünlüğünü kavramanın insanı ulaştırdığı kesin bir gerçektir. Bunun için insanın yaşadığı dünyayı ve bu dünyada karşılaştığı her detayı yaratan Rabbimiz'i tanıması O'nu gereği gibi takdir edebilmesi yeterlidir. İnsanın gözlerini dünyaya açtığı andan itibaren karşılaştığı her olayı, duyduğu her sözü, muhatap olduğu her detayı yaratan Yüce Allah'tır. Allah sonsuz kuvvet, sonsuz akıl, sonsuz adalet ve sonsuz hikmet sahibidir.
II. ULUSLARARASI SSD JOURNAL SOSYAL BİLİMLER KONGRESİ , 2021
Önemli, Dikkatle Okuyunuz Lütfen Kongremizde Yazım Kurallarına uygun gönderilmiş ve bilim kurulundan geçen bildiriler için online (video konferans sistemi üzerinden) sunum imkanı sağlanmıştır. Online sunum yapabilmek için https://zoom.us/join sitesi üzerinden giriş yaparak "Meeting ID or Personal Link Name" yerine ID numarasını girerek oturuma katılabilirsiniz. Zoom uygulaması ücretsizdir ve hesap oluşturmaya gerek yoktur. Zoom uygulaması kaydolmadan kullanılabilir. Uygulama tablet, telefon ve PC'lerde çalışıyor. Her oturumdaki sunucular, sunum saatinden 5 dk öncesinde oturuma bağlanmış olmaları gerekmektedir. Tüm kongre katılımcıları canlı bağlanarak tüm oturumları dinleyebilir. Moderatör-oturumdaki sunum ve bilimsel tartışma (soru-cevap) kısmından sorumludur. Dikkat Edilmesi Gerekenler-TEKNİK BİLGİLER Bilgisayarınızda mikrofon olduğuna ve çalıştığına emin olun. Zoom'da ekran paylaşma özelliğine kullanabilmelisiniz. Kabul edilen bildiri sahiplerinin mail adreslerine Zoom uygulamasında oluşturduğumuz oturuma ait ID numarası gönderilecektir. Katılım belgeleri kongre sonunda tarafınıza pdf olarak gönderilecektir Kongre programında yer ve saat değişikliği gibi talepler dikkate alınmayacaktır IMPORTANT, PLEASE READ CAREFULLY To be able to attend a meeting online, login via https://zoom.us/join site, enter ID "Meeting ID or Personal Link Name" and solidify the session. The Zoom application is free and no need to create an account. The Zoom application can be used without registration. The application works on tablets, phones and PCs. The participant must be connected to the session 5 minutes before the presentation time. All congress participants can connect live and listen to all sessions. Moderator is responsible for the presentation and scientific discussion (question-answer) section of the session. Points to Take into Consideration-TECHNICAL INFORMATION Make sure your computer has a microphone and is working. You should be able to use screen sharing feature in Zoom. Attendance certificates will be sent to you as pdf at the end of the congress.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.