Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2016, TÜRKİYE’NİN NÜKLEER ENERJİ POLİTİKASI
…
18 pages
1 file
Gelişmekte olan Türkiye, nüfusun artması, hayat standartlarının yükselmesi, sanayileşme faaliyetleri ve yeni teknolojilere yönelim nedeniyle her yıl daha fazla enerji tüketmek durumunda kalmaktadır. Türkiye’nin enerji kaynakları çeşitlilik göstermesine rağmen mevcut birincil enerji kaynakları talebi karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Net bir enerji ithalatçısı olan Türkiye, rezervlerin yetersiz olması nedeniyle enerjide dışa bağımlıdır. Nükleer enerjiyi alternatif enerji kaynağı olarak gören Türkiye, nükleer santral yapımına yönelerek enerji bağımlılığını düşürmeyi hedeflemektedir. Bu çalışma, Türkiye’nin nükleer enerjiye yönelmesiyle birlikte, Rusya’ya yönelik olan bağımlılığın daha da artacağını belirtmektedir.
The Journal of Academic Social Science Studies , 2015
Enerji kaynakları günümüz dünyasında çok önemli bir role sahiptir. Dünyada vuku bulan savaşların ve siyasi anlaşmazlıkların çoğunun altında yatan en önemli etken-lerden bir tanesini enerji kaynaklarını ele geçirme mücadelesi oluşturmaktadır. Nitekim dünyada son dönemlerde gerçeklemiş savaşların zengin enerji kaynaklarına sahip ülkelerin topraklarında meydana gelmesi ilginç değildir. Enerji politikaları sadece gelişmiş ülkelerin değil, Türkiye’de de çokça önemli bir yere sahiptir. Hızlı kentleşme ve sanayileşme sürecinin birer neticesi olarak enerji ihtiyacı da paralel bir şekilde artan Tü-rkiye’nin son dönemlerde izlediği enerji politikaları çok fazla tartışılır olmuştur. Özel-likle artan enerji ihtiyacını karşılama noktasında uygulanmak istenen nükleer enerji poli-tikaları bu tartışmaların merkezinde bulunmaktadır. Bir kısım nükleer enerjinin neden olabileceği çevresel sorunların tüm insanlık için büyük bir tehdit olduğunu savunurken diğer bir kesim ise Çin ve Amerika Birleşik Devletleri gibi ekonomileri hızla büyüyen ülkelerin artan enerji ihtiyaçlarını nükleer enerji ile karşıladıklarını ve bunun tek çözüm noktası olduğunu iddia etmektedir. Birbirine taban tabana zıt olan bu iki görüş ülkemizde vuku bulan ve büyük bir tehdit olma özelliğine sahip terör örgütlerinin nükleer santraller gibi stratejik yapılara verebilecekleri zararları ve bunların doğuracağı çevresel, ekonomik, sosyolojik ve siyasi etkileri göz ardı etmektedirler. Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye sınırları içerisinde kurulması planlanan ve altyapı çalışmaları devam edilen nükleer santrallerin ülkede varlığını devam ettiren terör örgütlerinin olası saldırıları açısından doğurabileceği güvenlik risklerini tartışmaktır.
The Journal of Social Science (Sosyal Bilimler Dergisi - SOBİDER) , 2015
Nükleer enerji Türkiye’de ve Dünya’da günümüzün en çok tartışılan konularından biridir. Bu enerji türü birbirleriyle iç içe geçmiş olan; enerji üretimi, ekonomik verimlilik, teknolojik ilerleme, enerji arz güvenliği, stratejik ve askeri hedefleri gerçekleştirebilme gibi birçok konuyla ilişkilendirilmektedir. Nükleer teknoloji önce askeri alanda kullanılmış ancak bunun sonuçları insanlık için tam bir felaket olmuştur. Uluslararası platformda bu vahim tablonun görülmesinden sonra nükleer teknoloji daha çok sivil alanda, enerji üretimi istikametinde gelişim göstermiştir. Nükleer reaktör kazaları da dâhil olmak üzere yaşanan birçok tecrübeden sonra ortaya konulan hukuksal düzenlemelerle nükleer teknoloji kullanımı belirli bir çerçeveye oturtulmuştur. Nükleer enerji devletlere cazip ve gerekli bir kaynak olarak görünmekte ancak üretim/işletme maliyetlerinin, öncesi ve sonrasıyla çok iyi analiz edilmesi gerektiği bazı somut örnekler ışığında daha net görülmektedir. Türkiye’nin son dönemde izlediği enerji politikaları bağlamında dikkat çeken nükleer enerji açılımının, nükleer teknoloji konusunda birikim sahibi olan Almanya üzerinden ele alınması konuya çok yönlü ve reel bir bakış imkânı verebilecektir. Nükleer enerjinin Türkiye’deki geleceği farklı yaklaşımların da ele alınmasıyla makul bir zemine oturtulabilecektir.
Akademik Bakış Dergisi, 2016
Gelişmekte olan Türkiye, nüfusun artması, hayat standartlarının yükselmesi, sanayileşme faaliyetleri ve yeni teknolojilere yönelim nedeniyle her yıl daha fazla enerji tüketmek durumunda kalmaktadır. Türkiye'nin enerji kaynakları çeşitlilik göstermesine rağmen mevcut birincil enerji kaynakları talebi karşılamakta yetersiz kalmaktadır. Net bir enerji ithalatçısı olan Türkiye, rezervlerin yetersiz olması nedeniyle enerjide dışa bağımlıdır. Nükleer enerjiyi alternatif enerji kaynağı olarak gören Türkiye, nükleer santral yapımına yönelerek enerji bağımlılığını düşürmeyi hedeflemektedir. Bu çalışma, Türkiye'nin nükleer enerjiye yönelmesiyle birlikte, Rusya'ya yönelik olan bağımlılığın daha da artacağını belirtmektedir.
IMF in 2011 yılında yaptığı değerlendirmelere göre gayrisafi yurtiçi hasıla bazında dünyanın en büyük 18. ekonomisi olan Türkiye 'nin enerji üretimi 1998' den 2009' a; 23,354 MV' den 44,766 MV' ye kadar yükselmiştir. (Turkish Energy Industry Report, para.3 ) Öyle ki, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü [OECD] ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke Türkiye' dir. (Enerji, 2010,
2018
Azerbaycan dünyada ilk petrol üreten devlet olarak bilinmekte ve dolayısıyla petrol endüstri tarihi açısından oldukça zengin bir ülkedir. Bu nedenle artık Azerbaycan'ın enerji alanındaki tecrübesi diğer devletler tarafından da kullanılmaya başlanmıştır. Azerbaycan'nın, özellikle 1991'de bağımsızlığını kazandıktan sonraki politikası, bağımsız enerji ilişkilerini geliştirme üzerine kurulmuştur. Bu bağlamda ilk yıllarda, özellikle 1991-1994 yıllarında birçok sorunlarla karşılaşan Azerbaycan, sonunda 1994 yılında "Asrın Anlaşması" nı imzalayarak, bundan bir kaç yıl sonra, 1997'de Bakü-Supsa diye adlandırılan Batı petrol hattını, 2006'da Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol hattını, 2007'de Bakü-Tiflis-Erzurum doğalgaz hattınının yapımını başarmış, yatırım kabul eden ülkeden, yatırım ihraç eden ülkeye dönüşmüş, dünyanın birçok noktalarında önemli projelere imza atmıştır. Bu gelişmeler Azerbaycan'ı uluslararası arenada güvenilir ortak olarak tanıtmış ve önem kazandırmıştır. Azerbaycan'ın en fazla enerji işbirliği içerisinde olduğu ülkelerden olan Türkiye, enerji kaynakları açısından yoksun olmanın dezavantajlarını uzun yıllardır yaşayan bir devlet olarak, sahip olduğu coğrafi konumunun avantajlarını fırsata dönüştürme eğilimi içerisine girmiş ve "enerji merkezi" olma hedefi doğrultusunda enerji politikalarını şekillendirmeye başlamıştır. Bu bağlamda Türkiye, Azerbaycan'la birlikte birçok yeni projelere imza atmıştır. Özellikle Güney Gaz Koridoru ve onun bir parçasını oluşturan Trans-Anadolu Doğalgaz Boru Hattı (TANAP) ve TAP projeleri Avrupa'nın hem Türkiye`nın enerji güvenliği ve kaynak çeşitlendirilmesi, hem de Türkiye`nin enerjide merkez ülkeye dönüşmesi stratejileri kapsamında, aynı zamanda Azerbaycan`ın uluslararası arenada pozisyonunun daha da güçlendirilmesi ve işbirliklerinin derinleştirilmesi açısından önem taşımaktadır. Bu tezin amacı Azerbaycan'ın enerji politikasını analiz etmek, özellikle bu kapsamda Türkiye`nin rolünü değerlendirmek ve Azerbaycan-Türkiye ilişkilerinin gelecekteki perspektifini incelemektir. ABSTRACT Azerbaijan is known as the first oil producing state in the world and accordingly oil industry has very deep roots here. Therefore Azerbaijan's experience in the field of energy has already begun to be used by other states. After Azerbaijan's independence in 1991, its energy policy was mainly based on the development of independent energy relations. Azerbaijan, facing many problems in the first years of independence, especially in 1991-1994, signed the "Contract of the Century" in 1994. A few years later in 1997 Baku-Supsa "Western" oil pipeline was established. Baku-Tbilisi-Ceyhan oil pipeline opened in 2006 and the construction of Baku-Tbilisi-Erzurum natural gas pipeline was successfully completed in 2007. Azerbaijan turned into an investment-exporting country out of an investment-accepting one and signed several important projects in different parts of the world. These developments presented Azerbaijan as a reliable partner in the international arena, lead to desire and provided favor.
Burak GÜLER (EFET Türkiye Koordinatörü) ETD – Piyasa Şeffaflık Çalışma Grubu ÖZET Güvenilir ve gelişmiş bir piyasa yapısına sahip olabilmek için piyasaların liberalleştirilmesi ve likiditenin artması gerektiği aşikar. Ancak gerekli likidite artışını sağlamak için yapılması gereken ilk çalışma, enerji değer zincirini oluşturan üretim, iletim ve talep bilgilerinin şeffaf bir şekilde paylaşılmasıdır. Bu konuda yakın zamanda sevindirici gelişmeler yaşanmış ve Türkiye'nin en büyük kamu üretim şirketi olan EÜAŞ, sahip olduğu Termik ve Hidroelektrik santrallerin yıllık bakım programlarını yayınlamaya başlamıştır. Enerji piyasasının şeffaflaşması, tüm piyasa katılımcılarının yönetmelikler çerçevesinde veya gönüllü olarak piyasaya ait istatistiki bilgileri paylaşması ile mümkün olmaktadır. Toplanan ve yayınlanan bu bilgilere isteyen herkes ulaşabilmekte ve bu sayede eşit taraflar arasında eşit piyasa bilgisi imkanları sağlanabilmektedir Mevcut örnekler incelendiğinde, enerji değer zincirindeki şeffaflık adımları sırasıyla üretim , iletim ve talep bilgilerinde sağlanmaktadır. Şeffaf enerji piyasası politikalarının sağlayacağı en büyük fayda, Türkiye Enerji Piyasasının daha hızlı bir şekilde liberal yapıya sahip olması, politika yapıcılar başta olmak üzere, sanayicilerin, tüketicilerin vb.. tüm karar verici tüm merciilerin, gelişmiş bir karar mekanizmasına sahip olmalarına imkan vermesidir. Bu verilerin paylaşılması sayesinde piyasada oluşan arz-talep dengesi , fiyatlar ve dengesizlikler artık tahmin edilebilir olmakta ve bu sayede, başta yatırımcılar olmak üzere tüm piyasa katılımcıları uzun vadeli stratejiler oluşturabilmektedirler. Başta politika yapıcılar olmak üzere, düzenleyici, denetleyici kurum ve kuruluşlar, dernekler ve piyasa katılımcılarının birlikte kuracakları ortak bir platformda bu konuların gündeme getirilmesi gerektiği çok açıktır. Bu sayede yatırımcılar enerji piyasasının dinamiklerine ayak uydurabileceklerdir.
GİRİŞ 18. yüzyılda buharlı makinaların gücü ile başlayan Sanayi Devrimi ile değişen dünyamızda artan nüfus ve bunun yanında hızla artan enerji tüketimi enerji kaynaklarına ihtiyacı önemli hale getirmiştir. Bölgelere göre yaygınlık gösteren ve en çok kullanılan enerji olan fosil kaynaklardır. Ancak artan nüfus ile birlikte fosil kaynaklarının çok tüketilmesi ve çevreye verdiği zarar ülkeleri başka enerji kaynaklarına yönlendirmiştir. 2 Küreselleşme olgusuyla birlikte rekabet durumunda görülen artış sonucunda ülkeler enerji ihtiyacını karşılamak için enerji bakımından kapasitesi fazla olan enerji kaynağına yönelmişlerdir. Özellikle fosil kaynaklar bakımdan yoksun olan ülkeler bu çalışmalara ağırlık vererek bağımlılık durumlarını ve enerji ihtiyacını karşılamayı hedeflemişlerdir. Nükleer enerji günümüz dünyası ve gelecek zaman diliminde önemli bir enerji ihtiyacını karşılayacak kaynak olarak algılanmaktadır. Fosil kaynakların yenilenemez olması ülkeleri ve devlet politikalarını nükleer enerjiye yönlendirmiştir. Başka enerji kaynaklarına yönelen ülkeler nükleer enerjiyi kullanmasında en büyük etken, kullanım alanlarında fazla olması ve diğer enerji kaynaklarına göre enerji üretme kapasitesinin fazla olmasıdır. Nükleer enerji elektrik üretmekten ziyade ulaşım ve ısınma açısından da önemli bir enerji kaynağıdır. Nükleer enerji, 1789 yılında uranyumun bulunması ile başlayan 1934 yılında atomun parçalanması ile oluşan ve geliştirilen bir enerji kaynağıdır. Nükleer enerji, atom çekirdeklerinin parçalanması veya birleşmesi sonrasında oluşmaktadır. Atom çekirdeklerinin nötronlarla etkileşim sonucunda bu çekirdeklerin parçalanmasına "fisyon" denir. İki atom çekirdeğinin birleşmesi sonucu oluşan tepkimeyle enerji çıkmaktadır. Buna da "füzyon" denir. Nükleer reaktörler, bu oluşan tepki sonucunda fisyon veya füzyon reaksiyonlarından çıkan enerjiyi elektriğe dönüştürür. Fisyon ve füzyon sonucunda çıkan enerji, ısıya dönüştürülüp sonra su ile kaynatılıp buhar elde edilir. Elde edilen buhar yüksek basınçla türbine gönderilerek kendisine bağlı olan elektrik jeneratörünü de döndürmesiyle elektrik enerjisi ortaya çıkmaktadır. 3 1 gr U-235 den 25.000.000 kw/h elektrik elde edilir. Amerika ve Rusya başta olmak üzere birçok ülke, atomun parçalanmasıyla beraber açığa çıkan ısı enerjisi üzerine çalışmalar yaparak sistemler geliştirmişlerdir.1970 yılında yaşanan petrol krizi ile bu kaynağa sahip olmayan ülkelerde nükleer çalışmalar yaygınlık kazanmıştır. Bu ülkeler arz güvenliklerini ve petrol, doğalgaz gibi fosil kaynaklar yüzünden diğer ülkelere olan bağımlılıklarını azaltmak için nükleer santral kurma çalışmalarına yoğunluk vermişlerdir.
YENİ NESİL GİRİŞİMCİLİK UYGULAMALARI, 2023
Küresel enerji talebi gün geçtikçe arttıkça sürdürülebilir ve güvenilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi gerekmektedir. Nükleer enerji, düşük sera gazı emisyonları ve elektrik gibi elzem enerji ihtiyaçları sağlama potansiyeli ile uzun süredir üzerinde durulan ve teknolojik gelişmelere açık bir enerji çeşididir. Bununla birlikte, nükleer endüstri güvenlik, atık yönetimi ve kamuoyu algısı açısından zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır. Nükleer enerji girişimcileri yenilikçilik, teknolojik gelişmeler ve sürdürülebilir enerji çözümleri konularında fırsat yaratarak dinamik ve çok yönlü bir manzara sunmaktadır. Bu doğrultuda bu bölüm, nükleer enerjinin geleceğini şekillendirmede girişimcilerin gelişen rolünü inceleyerek, nükleer enerji ve girişimciliğin kesişim noktalarını nükleer enerjinin temel yapıtaşlarını oluşturan nükleer güç santralleri,yeni nesil reaktörler ve nükleer güç santralleri ekseninde incelemektedir. Nükleer reaktör tasarımları ve yakıt döngülerinden güvenlik protokollerine ve atık yönetimine kadar çeşitli yönler ele alınmaktadır. Ayrıca, nükleer enerji sektöründeki girişimcilik ortamı analiz edilerek gelişmiş reaktör teknolojileri, nükleer yakıt çevrimi yenilikleri ve merkezi olmayan enerji çözümleri dâhil olmak üzere temel girişimcilik yolları vurgulanmaktadır. Nükleer enerji alanında, girişimciler için elverişli bir ortamın teşvik edilmesinde devlet desteğinin ve ilerleme çerçevelerinin öneminin altı çizilmektedir. Yüksek teknoloji üreten sektörleri yeni nesil girişimciliğin yelpazesi içine almayı başarabilen yegâne bir alan olarak nükleer enerji; yeni nesil reaktörlerle enerji sektöründe sürdürülebilir ve güvenilir enerji çözümlerinin önünü açarken küresel piyasanın en önemli güç unsuru olarak ulusal politikalara da katkı sunabilecek yapıdadır. Anahtar Kelimeler: Nükleer Enerji, Nükleer Reaktörler, Yeni Nesil Reaktörler With the continuous growth of global energy demand, there is a need to foster the development of sustainable and dependable energy sources. Nuclear energy is a well-studied kind of energy that has garnered significant attention and is amenable to technical advancements. It has promise in addressing fundamental energy requirements, including the reduction of greenhouse gas emissions and the provision of power. Nonetheless, the nuclear business encounters various obstacles pertaining to safety protocols, efficient waste disposal strategies, and the perception of the general public. The presence of nuclear entrepreneurs presents a dynamic and adaptable environment, which fosters prospects for innovation, advancements in technology, and the development of sustainable energy solutions. This chapter explores the growing influence of entrepreneurs in shaping the trajectory of nuclear energy. It investigates the intersection between nuclear energy and entrepreneurialism, focusing on key elements such as nuclear power plants, new-generation reactors, and nuclear power stations, which constitute the fundamental components of nuclear power. This comprehensive study encompasses a range of topics, including nuclear reactor designs, fuel cycles, safety standards, and waste management. Additionally, this study examines the entrepreneurial landscape within the nuclear energy industry, with a particular focus on significant avenues for entrepreneurship such as enhanced reactor technologies, improvements in the nuclear fuel cycle, and alternative energy solutions that are not centered around a single source. The significance of governmental backing and regulatory structures in fostering a conducive atmosphere for entrepreneurs is emphasized in the domain of nuclear energy. Nuclear energy represents a key domain for the integration of high-tech sectors within the realm of next-generation entrepreneurship. By fostering sustainable and dependable energy solutions in the form of advanced reactors and within the broader energy sector, nuclear energy emerges as a pivotal force in the global market. Furthermore, it plays a significant role in supporting national policies. Keywords: nuclear power, nuclear reactors, new generation reactors.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
2017
Doktora Tezi, 2016
YAPAY ZEKA VE KAMU POLİTİKASI: ÜLKE İNCELEMELERİ, Editörler: Elvettin Akman, Tuğçe Bayram Topçu, Aizat Chiftchi, sf. 431-475, 2022
Anatolia: Turizm Araştırmaları Dergisi, 1993
Nükleer Enerjinin Sonu mu? Fukuşima’dan Sonra Alternatif Enerji Politikalarına Uluslararası Bir Bakış, Editörler: Nina Netzer and Jochen Steinhilber, 2012
CUMHURİYET DÖNEMİ ENERJİ POLİTİKALARI (1923-1980), 2024
TÜRKİYE’DE YENİLENEBİLİR ENERJİ HAKLARININ UYGULANABİLİRLİĞİ AÇISINDAN KENTSEL PLANLAMA MEVZUATI, 2018
İNSAMER, 2019
Karadeniz Araştırmaları, 2022