Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
21 pages
1 file
Aydınlanma düşüncesiyle şekillenen toplumsal değişim, yarattığı koşullarla insanlık tarihinde yeni bir dönemi başlatmıştır. Modern Çağ olarak adlandırılan bu dönemle birlikte bireysel ve toplumsal hayat, köklü değişimlere sahne olmuştur. Teknolojik ilerleme, endüstrileşme, kentleşme ve kapitalist ekonomik düzen hayatın her alanını olduğu gibi güzel sanatları da derin etkilemiştir. Bu etkilerin bir sonucu olarak ortaya çıkan Modernizm kavramsal açıdan 20. yüzyılın başlarından itibaren Batı sanatlarına görülen değişimi karşılamak için kullanılmaktadır. Bununla birlikte Modernist sanatın/sanatların özellikleri hakkında ortak bir görüş ulaşıldığını da söylemek mümkün değildir. Kavramla ilgili yapılan değerlendirmelerde modernist sanatların dil ve biçim açısından önceki dönemlerle mukayese edilemeyecek ölçüde radikal değişimler taşıdığı konusunda fikir birliğine ulaşıldığını da belirtmek gerekir. Bu değişimle bağlantılı olarak modernist şiirin en belirgin özelliği dili merkeze alarak onun söyleyiş imkânlarını olabildiğince genişletmektir. Şiiri amacı kendinde olan bir estetik mesele olarak gören modernist şairler, bir yandan serbest çağrışımlara dayanan bir şiir dili geliştirirlerken bu dil üzerinde de modern hayatın yarattığı koşullara yönelik tepkilerini dile getirmişleridir. Anahtar Kelimeler: Modernlik, Modernizm, sanat, modernist şiir, toplum, insan.
Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi 12. Ulusal Sanat Sempozyumu, 2018
Özellikle 17. yüzyıldan başlayarak sanatçı, kendi çoğul varoluşlarını, doğayı ve doğanın içindeki anlık dönüşümümleri keşfetmek adına atölyesini terketmiştir. Bir çanta içine sığdırılan atölyenin mahremiyetini ortadan kaldıran bu anlayış, aynı zamanda sanat kurumlarıyla olan ilişkinin değişmesi ve koruma altındaki sanatçının özerkliğine ilişkin belki de ilk adımlar olarak kabul edilebilir. Aynı süreçte, düşünme pratiği olarak yürümenin, Jean-Jacques Rousseau, Henry David Thoreau, Arthur Rimbaud, Friedrich Nietzsche gibi yazar ve düşünürlerin yaşamında önemli bir rol aldığı gözlemlenebilir. Sanatçılar da aynı düşünürler ve yazarlar gibi yürüme ile çıktıkları yolda, o zamana kadar evrensel bir anlayışla betimlenen manzara resminin bireyselliğini keşfetmişlerdir. Atölyenin korunaklı duvarları ötesine çıkmayı başaran sanatçının bu eylemi, bugünün performans sanatının oluşumuna katkı sağlayan bir adım olarak düşünülebilir.
PhD. Thesis , Dokuz Eylül University ,Institute of Fine Arts, 2008
Minimalism that occured in the '60s, has important place in the art history as a latest effective attack of Modernist movements. After Second World War, art was influenced fundemental revolutions in social structure, thus Minimalism takes place in the art area as a alternative attitude against to Abstract Expressionist movement. At first, Minimalism was strongly criticized and resisted but later accepted by the critics and audience. Ceramics get rid of its traditional roots during Modernism and takes a contemporary aspect, with the own special qualities both formal and conceptial . The study aims to investigate Minimalism in the historical context and the reflections on the Contemporary Ceramic Art. 1960’lı yıllarda ortaya çıkan ve Modernist hareketin son etkili hamlesi olarak ele alabileceğimiz Minimalizm, sanat tarihinde önemli bir yere sahiptir. II. Dünya Savaşı sonrasında Amerika’da toplumsal yapıda yaşanan köklü değişimler sanatı etkilemiş, bunun sonucunda Minimalizm, Soyut Dışavurumcu harekete karşı, alternatif bir söylem olarak sanat alanında kendini göstermiştir. Başta ciddi eleştiri ve direnişe maruz kalan Minimal Sanat, zaman içinde eleştirmenler ve izleyici gözünde kabul görmüş ve güçlü bir yapıya kavuşmuştur. Modernizmle birlikte geleneksel köklerinden kurtulup, bir çağdaşlaşma süreci yaşayan seramik, malzemenin kendine özgü kimliğiyle hem formal hem de kavramsal açıdan yeni anlatım biçimlerine kavuşmuştur. Bu çağdaşlaşma ve değişim sürecinde etkili olan temel dinamikleri irdeleyen bu çalışmanın amacı, Minimalizm’in tarihsel süreç içinde yapılanmasını ve günümüz seramik sanatına etkilerini incelemektir.
Sennett’in sosyal bilimlere en önemli katkılarından biri, şehirlerin, modern dünyada bireylerin üzerindeki etkileri ve yaşamlarını şekillendirmelerindeki rolü üzerindeki çalışmaları olmuştur. Sennett, bu yönüyle şehir psikolojisi alanında da önemli bir düşünür olmuştur. Bu çalışmanın amacı, Sennett’in çalışmalarında seküler-kapitalizm üzerine kurulmuş modern şehrin, sakinleri üzerinde oluşturduğu olumsuz psikolojik etkileri ortaya koymaktır. Bu bağlamda, Sennett’in çeşitli eserleri taranıp incelenmiş ve modern şehir ile birey arasındaki ilişkilere dair görüşleri onun anahtar kavramları kullanılarak ortaya konmaya çalışılmıştır. Sennett’e göre, farklılıklar mekânı olan modern şehir, beraber yaşama kültürünün tesis edilebileceği bir şekilde planlanmamıştır. Kamusal yaşamın zayıflatılması ve sessizleştirilmesi, dolayısıyla sağlıklı toplumsallaşma imkânının şehir sakinlerinin elinden alınması sebebiyle birey, aktörlükten çıkartılarak izleyici konumuna indirgenmiş, bireyselliğe ve narsist bir kişiliğe mahkûm edilmiştir. Modern şehirde oluşan otoriter ilişkiler bireylerde utanç ve yetersizlik duygusu yaratmaktadır. Yeni tip esnek kapitalizm düzenindeki çalışma koşulları, bireylerde özgürlük, sadakat ve süreklilik duyguları yerine risk, kaygı ve belirsizlik hisleri uyandırmaktadır. Bir tür karakter aşınmasına neden olan kapitalizme karşı Sennett, kişinin kendi kendine yettiği bir üretim biçimi olan zanaatkârlık kültürünü önermektedir. Bununla birlikte, mekânın değiştirilmesiyle insanın da değişeceğine inanan Sennett, toplumsallaşma alanlarının aktive edildiği bir şehir planlamasının önemi üzerinde durmaktadır.
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt 24, Sayı 44, Ocak 2023
II. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU GÜZEL SANATLAR TAM METİN KİTABI, 2017
Sosyo-ekonomik, toplumsal ve siyasal hayatın modernliğe evrilmesiyle, sanatın da paralel bir şekilde modernleştiği, ideolojinin ve geleneksel sanatın, modernizmle birlikte geleneksel kalıplardan çıkıp bireyin özgür ve tek olduğu daha farklı bir alana kaydığı gözlemlenmektedir. Yaratıcılık artık bireyin iradesindedir. Dolayısıyla sanat, hür bireyin hayalinin, karakterinin, hislerinin temsili olmalıdır. Eskinin yerine yeni hakim olmalıdır. Kilisenin, sarayın gözetimindeki klasik, geleneksel estetik ve bu estetiği direten akademinin otoritesi sona ermeli, kural olarak benimsenmiş ilkeler yıkılmalıdır. Bu bağlamda, modern olma durumu, sosyo-ekonomik şartların, ahlakın, hukukun, tarihin, politikanın ve dinin bir eleştirisi biçiminde başlar. Ve eleştiri onun seçici özelliği, doğum emaresidir. Dolayısıyla, modernizm sanatta inkılaplar çağıdır. Ancak modernizm olarak adlandırılan dönemde pozisyon her zamankinden farklı olmuştur. Radikal bir değişimden, imha et ve yarat arasındaki güçlü bağdan söz edilmektedir. Sanatın yaşam pratiğinden, siyasetten, toplumdan aşırı tecrit edilmesi sonucunda estetize olması, sanatın otonomlaşması, avangardın ortaya çıkmasında önemli rol oynar. Bu çerçevede, sanatın otonomlaşması, sanatın içeriğini biçimsel anlamda belirlemesi ve böylece kendi içine dönmesine karşılık, yaşamla sanatın buluşması, yakınlaşması zorunluluğunu gündeme getirmiştir.
Modern şiirde bir bağlam sorunu olduğu, "modern şiirin modern insanın bir sunumu olduğu, dolayısıyla modern insanın kendinde bir bağlam sorunu olduğundan şiirinde de bu sorunun olmasının doğal olacağı" gerekçesiyle açıklanamayacak kadar aşikardır. Kendisine haksız bühtanların edildiği eski şiirle yeni şiiri bu sorun çerçevesinden irdelemeye çalışan bir çalışma...
Bu makalede, toplumsal modernleşme süreçlerine paralel olarak, 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı sanatının form ve üsluplarını benimseyen Osmanlı-Türk sanatının görsel planda içinde barındırdığı modernleşme pratiklerine dair sosyolojik fikirler Osman Hamdi Bey ve Şeker Ahmet Paşa özelinde tartışılmıştır. Bu doğrultuda, özellikle, Osman Hamdi Bey’in oryantalizmi olarak adlandırılan olgu eleştiriye tabi tutulmuş ve ‘kültürel tercüme’ kavramı öne çıkarılmıştır.
ÖZET Modern güzel sanatlar Batı merkezli bir sosyal tarih üzerinden on dokuzuncu yüzyılda inşa edilmiştir. Bu dönem geçmiş dönemin bilgi kalıplarının yıkıldığı, rasyonel eleştirel aklın egemen olduğu modernizm dönemidir. Makele modernizm ile modern güzel sanatların ilişkisini modernlik biçimleri, iktidar, sınıf, toplumsal kurumlar ile ilişkilendirerek sanat dışından sanata dair bir okuma yapmaktadır. Böylece modern rasyonel aklın modern sanatın yaratıcılığına neden ihtiyaç duyduğu ve modern sanat akımlarının modernizmle ilişkisi aydınlatılmaya çalışılmıştır. Ayrıca belirtilen hatlara ek olarak sanatseverlik ile kapitalist modernliğin oluşturduğu " sanatseverlik " arasındaki fark ortaya konmuştur. Bu fark üzerinden modern güzel sanatların sınıflar üstü olabilmesi için modern kurumların nasıl olması gerektiği belirtilmiştir.
Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları, 2017
Öz Tanzimat'tan bugüne Türk şiirinin tarihi dönemlerine bakıldığında her dönemin kendi içinde çeşitli arayışlara, yeniliklere açık olduğu, yeni anlatım yolları/teknikleri keşfetme yolunda ciddi mesai harcadığı görülür. Bunun doğal sonucu olarak da birbirinden oldukça farklı-bazen de karşıt-teknikler ortaya çıkmış; duyguların, düşüncelerin ve olayların aktarılmasında dilin ve anlatımın olanakları geliştirilmiştir. Tekniklerin tarihi seyir içerisindeki ağırlıklarına bakıldığında Türk şiirinin ana damarının imge merkezli şiirde yoğunlaştığı söylenebilir; buna rağmen " anlatımcı teknik " de yadsınamayacak bir yoğunlukta kullanılmış, bu teknikte anlatmaya dayalı türlerin unsurlarından (olay, anlatıcı, zaman, mekân, çatışma vd.) yararlanılmıştır. Bu makalenin amacı bu gerçeklikten hareketle anlatımcı tekniğin imkânlarını sorgulamak, tekniğin farklı şairler tarafından kullanılış biçimini ortaya koymaktır. Seçilen örneklerin amaca hizmet etmesi için Cumhuriyet'ten bugüne her dönemi temsil gücü olan şiirler üzerinde durulmuştur. Bu şiirlerin çoğu zaman bir olay örgüsü ile anlatıcı sese sahip olduğu görülmüştür. Anlatımcı teknikle üretilen şiirlerde olaylar aktarılırken düzyazının mantıki cümle yapısından uzak durulmuş, çağrışım yüklü dizelerle çoğu kez şiirsel unsurlar öncelenmiştir. Gözlemci, ilahi ya da kahraman anlatıcıların ve bakış açılarının tercih edildiği bu şiirlerde; dil, cümle kuruluşu, yer yer özgün imgemlere ve ifadelere yer veriliş, çağrışım ve somutlamaya dayalı dolaylı aktarım ile olayların sunuluş tarzı anlatımcı şiiri diğer türlerden kesin çizgilerle ayırmıştır. Anahtar Kelimeler: Modern Türk Şiiri, anlatımcı teknik, olay, anlatıcı.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
ANTİK VE SKOLASTİK DÖNEMLERDEN MODERNİZME BATIDA BELİRLENİMCİLİK, DEĞİŞİM VE SÜREKLİLİK ÜZERİNE TARİHSEL BİR ARAŞTIRMA, 2023
Anadolu Üniversitesi Sana ve Tasarım Dergisi, 2023
Hacettepe Üniversitesi Sanat Yazıları, 2022
Sosyologca, 2022
FIRAT ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2017
Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları, 2022
Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2020
Otuzyedi Sanat ve Tasarım, 2024
MODERN PAZARLAMANIN SAĞDUYUSU: ALANYAZINDAKİ KAVRAMLARIN BETİMSEL ANALİZİ VE UYGULAMALARIN İNCELENMESİ, 2018
Al-Farabi International Journal on Social Sciences, 2021