Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2013
…
10 pages
1 file
Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı, toplumsal ve siyasî konulara önem veren bir edebiyat iken, yine aynı sebeplerden dolayı İkinci Abdülhamit Dönemi Türk edebiyatı, büyük ölçüde bireysel konular etrafında dönen bir edebiyat olmuştur. II. Abdülhamit döneminin edebî hareketleri Edebiyat-ı Cedîde ve bu cemiyetin dışında kalan çalışmalar şeklinde iki veçheden incelenebilir. Edebiyat-ı Cedîde topluluğu (1896-1901) içerisinde yer alanlar, kendilerini bu adla tanıtmışlardır. Bazı araştırmacılar bu topluluk etrafında birleştikleri derginin adına izafen oluşturulan edebiyatı Servet-i Fünûn Edebiyatı adıyla anmışlardır. 1884'ten sonra Türk edebiyatı, Muallim Naci ve Recaizade Mahmut Ekrem ekseninde yeni ve eski edebiyat taraftarları olmak üzere iki guruba ayrılmış, Muallim Naci 1884'te Tercümân-ı Hakîkat'te çalışmaya başladıktan sonra çevresinde klasik edebiyat yanlısı isimler toplanmış ve gazete eski tarz eserler veren bir mecraya dönüşmüştür. Ahmed Mithat bu durumdan haz etmediği için Muallim Naci'yi gazeteden uzaklaştırmış, Recaizade Mahmut Ekrem önce Zemzeme III (1885) ardından da Takdiri Elhan'da Muallim Naci'nin şiirlerini eleştirmiştir. Muallim Naci bu eleştirilere İmdâdü'l-midâd ve Demdeme'deki yazılarıyla karşılık verir. Bu tartışma ses getirince kimi şairler Naci'nin etrafında toplanmış ve Saadet gazetesinde birbirlerine nazireler yazmışlardır. Naci'yi destekleyen İsmail Safa, Menemenlizade Tahir, Cenap Şehabettin ve Tevfik Fikret bir süre sonra Recaizade Mahmut Ekrem'in tarafına geçmişlerdir. Recaizade Mahmut Ekrem ekseninde 1890'lı yıllardan itibaren Mirsad, Malumat, Mektep ve Maarif gibi dergilerde yazmaya başlayan gençlerin faaliyetleri Servet-i Fünûn topluluğunun kurulmasını hazırlamıştır, denilebilir. Abdülhak Hâmid Tarhan, Recaizâde Mahmut Ekrem ve Muallim Naci etkisinde şekillenen neslin bütün mensuplarının yeni bir anlayış peşinde oldukları görülür.
Disiplinler arası kavramın geçmişi çok eskilere dayanmamakla birlikte günümüzde önem arzeden bir kavram olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda edebiyat ve turizm kavramları da aslında birbirine çok uzak görünmesine rağmen derin yapıya inildiğinde birbiriyle etkileşimli iki alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Edebiyatın temel malzemesi eserdir. Okunan her kitap ise yeni dünyalara açılan bir kapıdır. İnsan her kitapta uzun bir yolculuğa çıkar. Turizmin temelinde ise yeni yerler keşfetmek, yeni şeyler öğrenmek, yeni güzellikler tatmak ve heyecanlar yaşamak vardır. Turizm ile edebiyatın birbirine en çok yakınlaştığı nokta gezi yazılarıdır. Bu gezi yazıları aynı zamanda tarihle de alakalıdır. Gezi yazıları gerçekten hareketle yeniden üretilmiş (kurgulanmış) metinler oldukları için insanlarda sıradan reklam metinlerine göre daha fazla yeni yerler keşfetme hissiyatı uyandırırlar. Bu bildiride edebiyat ve turizm ilişkisi tarihi, edebi eserden ve yazardan hareketle turizm kavramları örneklemeleriyle işlenecektir.
Edebiyat Tarihi
Çoğumuz çevirilerinden okumak zorunda olsak da büyük destanlar bugün de keyifle okunabilir. Destanlar birçok bakımdan edebiyatın dinozorlan dır. Bir zamanlar büyüklükleri sayesinde dünyaya egemen olmuştur ama artık edebiyat müzesindedir. Atalarımızın diğer önemli eserleri gibi destanlara da halen hayranlık duyabiliriz ama görünüşe göre onları artık üretemiyoruz.
Bu çalışma Edebi Oluşumlar ve Örnek Metin İncelemeleri dersinde ele alınan Edebiyat-ı Cedide Dönemi diğer bir adıyla Servet-i Fünun Edebiyatı üzerindedir.
Edebî eserler mitlerden yararlanırlar. Bir edebî eserde mitleri nasıl buluruz? Arkatipal eleştiri nedir ve metne uygulaması nasıl yapılır? Mitler edebiyatı zenginleştirdiği kadar edebiyat da mitleri zenginleştirir mi?
Tarihin sayfalarına mal olmuş isimler; kendi isimleri ve eserleri ile hak ettikleri yerleri nasıl aldılarsa günün sanatçısı da önce kendisi olacak ve sonra da eserleriyle bu günün tarihine damgasını vuracak.
Frankofoni, 2023
Edebiyatın, yaşamın her alanında olduğu gibi eğitimde de önemini yitirdiğini görüyoruz. Edebiyatın saygınlığını gitgide yitirmesini bir kriz (Séoud), ya da tehlike (Todorov, Houdart-Merot) olarak niteleyen yazarlar var. Bunun, edebiyatın tek ve belirgin bir tanımının olmamasından kaynaklandığını düşündüğümüzden, önce, edebiyat kuramı, felsefe, eğitim bilimleri, toplumbilim, göstergebilim, stilistik gibi farklı alanlardan çağdaş yazarların kavrama bakışlarını inceliyoruz. Bazılarının biçimi, bazılarının özü öne çıkardıklarını, edebiyatın estetik yönünü vurgulayanların yanında, etik boyutuna önem verenlerin olduğunu görüyoruz. Moran, bir edebiyat yapıtının yalnızca ne fikirleriyle, ne de estetik yönüyle değerlendirilebileceğini savlıyor. Eagleton, bir yapıtın bir fikir, bir felsefe, bir manevi değer taşıdığını düşünüyor. Sartre, yazarın toplumu gerçekler hakkında bilgilendirme sorumluluğunu vurguluyor. Edebiyat eğitimi konusundaki görüşler de edebiyatla ilgili yaklaşımlara göre değişiyor. Todorov, edebiyatın sanat yönünü önemsiyor ve özanlatımlı olduğunu savlıyorsa da, insani değerini ve eğitselliğini yadsımıyor. Barthes, bir söyleşide, edebiyatın engin bir siyasal bilgi içerdiğini, hatta öğretilmesi gereken tek şey olduğunu dile getiriyor. Doubrovsky yalnızca estetik açıdan ele aldığı edebiyatın, işe yaramadığı ölçüde sanat sayılacağını, öğretilemeyeceğini ileri sürüyor. Biz, Sartre'ın Edebiyat Nedir ? adlı kitabındaki görüşlerinden ve filozofun kullandığı bir metafordan yola çıkarak, bir yazarın, konuşurken hedef alarak ateş eden biri olabileceğini varsayıyoruz. Farklı dönem, tür ve akımdan dört ayrı yapıtı bu açıdan ele alıyoruz : Voltaire'den bir yergilik, Maupassant ve Jean-Claude Izzo'dan birer öykü ve Baudelaire'den bir şiir. Bu örneklerden hareketle, edebiyatın dogmatizme karşı bir aşı olduğunu (Meirieu), otorite karşısında bireyin özgürleşmesini sağladığını (Compagnon), herkesin ortak öğretmeni olduğunu (Todorov), insani değerlerden soyutlanamayacağını (Eagleton), yazarın toplumun vicdanı olduğunu (Sartre) saptıyoruz. Edebiyatın hem bir sanat olduğunu hem de bir işlevi olabileceğini (Moran) kabul ediyoruz. Edebiyatın içinde evrensel değerler barındırdığı, öğretilebileceği ve eğitimde yeniden önem kazanması gerektiği sonucuna varıyoruz.
Öz: Edebiyat müzeleri, edebiyatın toplumdaki rolünü müze ortamlarında ta-nıtır, korur ve ileterek etkileşimli bir öğrenme olanağı sunar. Türkiye'de kapsam ve işlev açısından tam anlamıyla edebiyat müzesi olarak adlandırılan bir müze olmamakla birlikte, yazar müze evleri, müze kütüphaneleri ve somut olmayan kültürel miras müzeleri gibi azımsanmayacak sayıda edebiyat ile ilgili müze olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı, edebiyat müzesi kavramı doğrul-tusunda Türkiye'deki edebiyat müzelerini türleri açısından değerlendirmek ve edebiyat eğitimi ile müze arasında bağ kurarak edebiyat müzelerinde edebiyat eğitiminin ne şekilde gerçekleştirilebileceğine ilişkin etkinlik örnekleri sunmak-tır. Edebiyat müzelerinin öğretim sürecinde ne şekilde kullanılabileceğine ilişkin etkinlik örneklerinin sunulması, Türk dili ve edebiyatı öğretmenlerinin müze gezilerinde etkili bir edebiyat eğitimi gerçekleştirmelerini sağlayabilir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Kimlik Yayınları, 2019
NİZÂMÎ-İ GENCEVÎ’NİN “HÜSREV Ü ŞÎRÎN” ESERİNDE HÜSREV’LE FERHAT’IN ATIŞMASI VE ONUN NAZİRELERDE YANSIMASI Altercation of Khosrow and Farhad in Nizami Ganjavi’s Khosrow and Farhad” Romance and It’s Reflexion in Imitatives, 2021
BİZİM KÜLLİYE - 71, 2017
Rimar Academy Publishing House, 2021
FELSEFE EDEBiYAT SEMPOZYUMU (29-30 Nisan 2015, Van) Bildiri Kitabı , 2015
13. Ulusal Turizm Kongresi Bildiriler Kitabı, 2012
Güncel Eğilimlerle Disiplinlerarası Turizm Araştırmaları, 2024
Virüs Üç Aylık Kültür-Sanat ve Edebiyat Ortak Kitabı, Sayı:2, ss: 236-246, 2020