Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Kimi seyyahlar gözlemlerini seyahatnameler şeklinde yayınlarken, kimileri de gezi notları, hatıratlar, mektuplar, gazetelere tefrikalar hazırlayarak duyurmuşlardır. 1930 - 1936 yılları arasında Milliyet, Akşam ve Vakit (Kurun) gazeteleri adına Türkiye’nin büyük bir bölümünü dolaşan Emekli Kurmay Albay Ragıp Kemal Cantürk 600’e yakın tefrikadan oluşan gezi yazıları kaleme almıştır. Muhabir, bu gezi yazılarında en çok eğitim, sağlık, bayındırlık, belediye gibi kamu hizmetleriyle iktisadi vaziyet hakkında bilgiler vermiştir. Halkın şikâyet ve beklentilerine tercüman olmaya çalışır. Ayrıca gittiği yerlerin kendine has özelliklerini, gelenek-göreneklerini, toplumsal ilişkilerini ve varsa milli mücadele kahramanlarını da ayrıntılarıyla anlatmıştır. Bu çalışmamızda Ragıp Kemal Bey’in 1934 yılında Vakit Gazetesi'nde Yeşilova (Salda Gölü ve Satırlar Nahiyesi), Burdur ve Tefenni’ye yaptığı gezilerdeki izlenimleri değerlendirilecektir.
GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MANİSA Şehzade II. Mehmet ve Manisa Tarihi - Kültürü – Ekonomisi, 2018
26-28 Ekim 2017 tarihlerinde Manisa Celâl Bayar Üniversitesinde yapılan Uluslararası GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE MANİSA Şehzade II. Mehmet ve Manisa Tarihi - Kültürü – Ekonomisi Sempozyumunda Sunulan Bildiri, 2018 yılında basılan "Bildiriler Kitabı"nın II. Cildinde yer almaktadır.
2. ULUSLARARASI BANDIRMA VE ÇEVRESİ SEMPOZYUMU (UBS’19) TAM METİN BİLDİRİLER KİTABI-I, 2019
Ragıp Kemal Cantürk 1930’lu yılların ilk yarısında sırasıyla Milliyet, Akşam ve Vakit (Kurun) gazeteleri adına Anadolu ile Trakya’yı dolaşmış, gezip gördüğü yerler hakkında ayrıntılı gezi yazıları kaleme almıştır. Söz konusu gazetelerde tefrikalar halinde yayımlanan bu gezi yazılarında Cantürk gezip gördüğü yerlerdeki eğitim, sağlık, belediyecilik gibi kamu hizmetlerinin yanı sıra ekonomik durum, gelenek görenekler, yerel tarih, milli mücadele kahramanları gibi pek çok konuda bilgi vermiştir. Cantürk’ün gezileri sırasında en çok uğradığı alanlar Marmara Denizi çevresinde yer almaktadır. Deniz ulaşımının sağladığı kolaylıklara bağlı olarak hemen her yıl İzmit, Bandırma ve Tekirdağ arasında mekik dokumuş, bu liman kentlerinin art bölgelerine de geziler yapmıştır. Bu kapsamda Bandırma ve çevresini sık sık ziyaret eden muhabir, söz konusu havaliyi anlatan yirminin üzerinde tefrika kaleme almıştır. Cantürk bu tefrikalarında Bandırma’nın yanı sıra o yıllarda Bandırma’ya bağlı Manyas nahiyesi hakkında da detaylı bilgiler vermiştir. Bandırma’nın komşu kazaları olan Gönen hakkında yine aynı oranda geniş bilgiler aktaran muhabirin Erdek hakkında verdiği bilgiler ise oldukça kısıtlıdır. Cantürk’ün Bandırma ve çevresine ilişkin tefrikalarının büyük çoğunluğu 1935 yılında yayınlanmıştır. Bununla birlikte muhabirin 1930, 1932, 1933 ve 1936 yıllarında da yöreyi ziyaret etmiş olması söz konusu yıllar içerisinde yöredeki değişimi takip etme olanağını da sunmaktadır. Bu tefrikalar bir bütün olarak incelendiğinde ise yörenin oldukça renkli bir panoramasını ortaya çıkar. Nitekim muhabir Bandırma’nın hapishanesinden hastanesine, Gönen’in kaplıcalarından panayırına, Manyas’ın Çerkes eğlencesinden Erdek’in tuz sorununa kadar geniş bir yelpazede bilgiler paylaşmıştır.
Gaziantep'in Kurtuluşunun 100.Yılında Mîsâk-ı Millî ve Güney Hattı, 2022
Emekli bir subay olan Ragıp Kemal Cantürk, 1930’lu yılların ilk yarısında Milliyet, Akşam ve Vakit (Kurun) gazeteleri adına Anadolu ve Trakya’yı dolaşmış, gezi yazıları kaleme almıştır. Tefrikalar halinde yayımlanan gezi yazılarında Cantürk gezip gördüğü yerlerdeki kamu hizmetlerini adeta bir müfettiş titizliğiyle ele almış ayrıca ekonomik durum, gelenek görenekler, yerel tarih, milli mücadele kahramanları gibi pek çok konuda bilgi vermiştir. Gezilerini daha çok Batı Karadeniz, Marmara Denizi’nin çevresi, kıyı Ege ve Akdeniz’e yapan Cantürk, 1933 yılının ortalarında Akşam gazetesi adına çıktığı bir seyahatte Urfa’ya kadar uzanmıştır. Bu seyahati sırasında Gaziantep’in kazalarıyla birlikte vilâyet merkezini de ziyaret etmiş, izlenimlerini on yedi tefrika halinde okuyucularına aktarmıştır. Vilâyete İslahiye’den giriş yapan Cantürk, Suriye üzerinden Kilis’e geçmiş ardından Gaziantep’te uzun süre kalarak Nizip üzerinden Urfa’ya gitmek üzere yola çıkmıştır. Urfa dönüşü Gaziantep’te bir dizi etkinliğe katılmış yine Kilis ve İslahiye güzergâhını izleyerek vilâyeti terk etmiştir. Adeta mekik dokurcasına vilâyeti bir uçtan öbür uca dolaşan muhabir Gaziantep ve kazalarında memurlarla görüşmüş, halkın arasına karışmış, yapılan iyi işleri ve eksiklikleri-aksaklıkları yerinde görmüştür. Buna bağlı olarak vilâyete dair gezi yazılarında oldukça detaylı bilgilere yer verebilmiştir. Vilâyet çapındaki kaçakçılık ve trahom sorunlarından sosyal ve gündelik yaşama, kamu hizmetlerinden gastronomiye, ekonomik etkinliklerden kelime derleme çalışmalarına kadar geniş bir yelpazedeki bilgilere bu tefrikalarda rastlamak mümkündür. Bu çalışmada unutulmaya yüz tutmuş bir muhabir olan Ragıp Kemal Cantürk’ün Gaziantep’e dair gezi yazıları literatüre kazandırılırken, onun anlatımlarıyla 1933 yılında Gaziantep vilâyetinin bir panoraması ortaya konulacaktır.
Ragıp Kemal Cantürk'ün Gezi Yazılarında Sakarya Yöresi, 2018
23-25 Kasım 2018 tarihlerinde Sakarya'da yapılan "Uluslararası Sakarya Sempozyumu"nda sunulan bildirinin basılmış halidir. Bildiride 1930'lu yılların ilk yarısında Milliyet, Akşam ve Vakit gazeteleri adına gezi muhabirliği yapan Ragıp Kemal Cantürk'ün Sakarya yöresindeki izlenimleri ele alınmıştır.
2021
Bu yazida farkli yuzyillarda yazilmis ve Turk-Dogu-Islam imgesini bicimlendiren uc gezi yazisini irdeledim. Bunlardan ilki Birinci Hacli Seferi gunlugu olarak da nitelendirilen Kesis Peter'in 'Kudus'un Tarihi' adli gezi yazisidir. Turklerle Batili Hiristiyanlarin, Iznik'ten Hatay'a degin Anadolu topraklarindaki ilk toplu karsilasmalarini betimleyen bu gezi yazisi ayni zamanda bir gunce niteligi tasir. Kilise araciligiyla da yayginlastirildigi icin, Turk, Dogu ve Islam imgelerinin olumsuzlastirilmasina kalici katki yapmistir. Ikincisi Hans Schiltberger'in 'Tutsak Dusmesinin ve Geri Donusunun Mucizevi Oykusu' adini tasiyan gezi yazisidir. Bu Bavyerali tutsak otuz iki yil suren tutsakligi sirasinda edindigi izlenim ve oznel deneyimlerini anlatmak suretiyle, Bati'da ozellikle de Almanca konusulan ulkelerde Turk, Dogu ve Islam imgesini kalici bicimde etkilemistir. Bu ilk iki gezi yazisi, yazanlarin durumlari ve amaclari nedeniyle, buyuk olcude olum...
Bu eser Creative Commons "BY-NC-SA" (Atıf-GayriTicari-AynıLisanslaPaylaş) Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu lisans, kullanıcıların eser sahibine atıf vermek koşuluyla eseri sadece ticari olmayan amaçlar için kullanmalarına ve uyarlamalarına izin verir. Buna ek olarak kullanıcıların eseri uyarlamaları hâlinde aynı veya uyumlu bir lisans kapsamında başkalarıyla paylaşmaları koşulunu getirir.
International Journal of Languages' Education, 2018
Evliya Chelebi is one of the most famous travelers of 17 century. For over 50 years he has travelled around the lands of Ottoman Empire and described his travels in his book called "Seyahatname". Seyāhat-nāme ("book of travels") is the name of a literary form and tradition whose examples can be found throughout centuries in the Middle Ages around the Islamic world. The name refers to the travel notes by the Ottoman Turkish traveller Eviliya Chelebi. This will be an evaluation test on the proverbs and idioms of the Turkish "trip". In this study, it is aimed to show in what form and in what conditions the proverbs and phrases related to the "trip" are made in today's Turkish. For this purpose, we will try to evaluate the formal and semantic properties of proverbs and idioms by scanning dictionaries.
Aydın Gazetesi Neşriyat Müdürü Osman BECERİK'in 1947 Yılına Ait Burdur İzlenimleri
Türkbilig, 2020
The Turkist magazine trend that started with Atsız Mecmua in 1931 continued until the 1950s. In addition to being a political tool for Turkist intellectuals, these magazines have an important place in our literary magazine history in terms of making the "Turk" emphasis with the support of history and literature. However, it is noteworthy that the Orhun and Yenisey Inscriptions are neglected in these magazines where the emphasis is often made that Turks have a very old past and are a wise and talented race. In this study, fifteen Turkist magazines published between 1931-1950 were scanned, eighteen writings mentioning inscriptions with runic letters were identified and analyzed.
Buyrum tümceleri, pek çok farklı anlamsal işlevi bulunmakla birlikte genellikle eylemin yapılmasını bildiren ve buyuru anlamı içeren tümcelere verilen genel addır. Eklemeli bir dil olan Türkçede buyrum tümceleri eyleme getirilen çeşitli eklerle oluşturulur. Bu eklerin hangileri olduğu, birinci şahısların kendilerine emredip edemeyeceği ve bu tümcelerin sahip oldukları pek çok farklı anlamsal işlevden kaynaklanan birtakım sebeplerden ötürü buyrum tümceleri Türkçenin en karmaşık ve tartışmalı konularından birini teşkil etmektedir. Günlük hayatta sıklıkla karşılaşılan buyrum tümceleri kullanım amaçlarına göre çeşitli anlamsal farklılıklar gösterirler. Kimi zaman kibar bir algı uyandıran bu tümceler kimi zaman da son derece kaba olarak görünebilmektedir. Dilbilimde ilk kez kibarlığı araştıran ve kibarlık ilkelerini öneren Robin Lakoff (1973, 1977), daha sonra bu ilkeleri geliştiren Leech (1983) ve Brown & Levinson (1978, 1987) tarafından ortaya konulan kibarlık ilkelerine göre bakıldığında söz konusu bu tümceler, kullanılış şekli ve bulundukları bağlama göre farklı boyutlar kazanmaktadır. Bu çalışmada, gündelik hayatta farklı türden yazılı metinlerde -özellikle de toplumsal ihtiyaca yönelik olarak hazırlanmış metinlerde- sıklıkla karşılaşılan buyrum tümceleri ele alınmıştır. Bu buyrum tümcelerinin sahip oldukları anlamsal işlevler belirlenmiş ve kibarlık/kabalık kuramına göre ifade ettikleri durumlar tartışılmıştır. Anahtar Sözcükler: Buyrum tümcesi, emir kipi, kibarlık, kabalık
Cumhuriyet'in 100. Yılında Dünden Bugüne Muğla Sempozyumu, 2024
Birinci Dünya Savaşı döneminde gümüş liyakat madalyası ile ödüllendirilen Ragıp Kemal'in gezi yazıları, emekliliği öncesinde ulusal gazetelerde yayınlanmaya başlamıştır. Daha çok Türkiye'nin kıyı bölgelerine dair yazılar kaleme alan Ragıp Kemal, Milliyet, Akşam ve Vakit gazeteleriyle geniş bir okur kitlesine ulaşmıştır. Ragıp Kemal, 1931 yılının ağustos ve ekim ayları aralığında, Muğla ve ilçelerine dair on iki haber kaleme almıştır. Haberlerin altı tanesi Milas'a, dördü Muğla'ya, biri Fethiye'ye biri de Bodrum'a aittir. Ragıp Kemal Cantürk yazılarında Muğla ve ilçelerini kültürel, iktisadi ve sosyal olarak ele almış, bölgedeki değişimi gözlemlemiştir. Yazar, erken cumhuriyetin şehircilik ve vatandaşlık anlayışına dair gözlemlerini yazılarıyla aktarmıştır. Ragıp Kemal, Muğla, Milas, Bodrum ve Fethiye'de yerel yöneticiler, parti başkanları, üst düzey memurlarla görüşerek, nitel ve nicel gözlemler yapmıştır. Düzenli bir periyodu olmayan ve 1931 yılı içerisinde kaleme alınan on iki köşe yazısının 8'i ağustos, 3'ü eylül ve biri de ekim ayında Milliyet Gazetesi'nde yayınlanmıştır.
ÖZET Ragıp Kemal Cantürk 1930’ların ilk yarısında Anadolu ve Trakya’yı dolaşarak gezi yazıları kaleme almış bir muhabirdir. Gezilerini Milliyet, Akşam ve Vakit (Kurun) gazeteleri adına yapmış, özellikle Marmara Denizi çevresindeki kentleri daha sık ziyaret etmiştir. Cantürk’ün sıkça uğradığı yerlerden biri de Bursa vilâyetidir. Söz konusu gezilerinde Cantürk vilâyet merkezinin yanı sıra Mudanya, Gemlik, İnegöl, Orhaneli, Karacabey, Mustafakemalpaşa ve Orhangazi kazalarını da ziyaret etmiştir. Ancak bu çalışma muhabirin sadece vilâyet merkezine dair gezi yazılarına odaklanmıştır. Cantürk, Bursa vilâyet merkezine dair yazılarında kentin belediye, eğitim, ulaşım gibi kamu hizmetlerini değerlendirmiş, ekonomik etkinliklerine dair bilgiler vermiştir. Bursa’nın tarım ürünlerinin bolluğunu, kalitesini ve ucuzluğunu sürekli vurgulayan Cantürk, ayrıca turizm, merinos koyun yetiştiriciliği, ipekli dokuma gibi farklı sektörlere dair de detaylı bilgiler paylaşmıştır.
ULUSLARARASI KÜÇÜK MENDERES ARAŞTIRMALARI ve TİRE TARİHİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLER (Cilt 2), 2018
7-8 Mayıs 2018 tarihlerinde İzmir'in Tire İlçesinde yapılan ULUSLARARASI KÜÇÜK MENDERES ARAŞTIRMALARI ve TİRE TARİHİ SEMPOZYUMU'nda sunulan bildiridir. Sempozyumun tüm bildirileri iki cilt halinde 2018 yılında Murat Sanus ve Ali Özçelik editörlüğünde yayımlanmıştır.
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi , 2014
Bu yazıda farklı yüzyıllarda yazılmış ve Türk-Doğu-İslam imgesini biçimlendiren üç gezi yazısını irdeledim. Bunlardan ilki Birinci Haçlı Seferi günlüğü olarak da nitelendirilen Keşiş Peter'in 'Kudüs'ün Tarihi' adlı gezi yazısıdır. Türklerle Batılı Hıristiyanların, İznik'ten Hatay'a değin Anadolu topraklarındaki ilk toplu karşılaşmalarını betimleyen bu gezi yazısı aynı zamanda bir günce niteliği taşır. Kilise aracılığıyla da yaygınlaştırıldığı için, Türk, Doğu ve İslam imgelerinin olumsuzlaştırılmasına kalıcı katkı yapmıştır. İkincisi Hans Schiltberger'in 'Tutsak Düşmesinin ve Geri Dönüşünün Mucizevî Öyküsü' adını taşıyan gezi yazısıdır. Bu Bavyeralı tutsak otuz iki yıl süren tutsaklığı sırasında edindiği izlenim ve öznel deneyimlerini anlatmak suretiyle, Batı'da özellikle de Almanca konuşulan ülkelerde Türk, Doğu ve İslam imgesini kalıcı biçimde etkilemiştir. Bu ilk iki gezi yazısı, yazanların durumları ve amaçları nedeniyle, büyük ölçüde olumsuz bir Türk imgesinin belgeleri olarak değerlendirilebilir. Üçüncüsüyse, Puşkin'in 'Erzurum Yolcuğu'dur. Bunlardan ilk ikisi, Batı’nın Küçük Asya’da, bir başka deyişle, Anadolu’da, yerleşmeye başlayan ve Asyalı/Doğulu olarak ulamlanan Türklere bakışını önemli ölçüde etkileyen, temsili düzeyi yüksek gezi yazısıdır. Puşkin'in anılan gezi yazısı, Batı'nın Türk ve Doğu imgesinden esinlenmekle birlikte, Türkiye-Rusya ilişkilerini de konulaştıran seçkin bir yazıncının özgün betimlemesidir.
Journal of Turkish Research Institute, 2008
İnsan yaşamının kayıt altına alınmasını sağlayan dahası tarihi başlatan yazının icadı, insana gördüğünü, duyduğunu ve düşündüğü ölümsüzleştirme imkânı sağlamıştır. Yazıyla birlikte edebiyatın tarih içinde gelişimi, kullanımının artması her toplum için gezilen yeni coğrafyaların ayırt edici özelliklerini kaleme alma ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Bu ihtiyaç, herhangi bir yazarın seyahat ya da gezilerinde gördüklerini özgün üslubuyla anlattığı bir tür olan seyahatnamelerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. İncelememizde, esas olarak seyahatname türünün ilk örneklerinden hareketle Türk edebiyatındaki gelişimine temas ettik.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.