Academia.eduAcademia.edu

Kriz, Felaket ve Edebiyat

Abstract

Anlatılamayacak kadar feci olaylar yaşandığında, edebiyat çaresiz bir sessizliğe teslim olur, en azından ilk anda. Edebiyat sanki yaşanan feci olaylar karşısında 'kifayetsiz' ya da 'yetersiz' kalıyormuş gibi bir sessizlik hakim olur. Bu son zamanlarda çok dile getirilen bir şey; feci bir toplumsal olay karşısında kalemin susması, bir şeyler yazmanın imkansızlığı. Türkiye'nin tarihi bir toplumsal krizler ve felaketler tarihi olduğu ve son yıllarda kriz ve felaketler yoğunlaştığı için bu meseleyi tekrar ele almak gerekiyor; mevcut toplumsal kriz ve felaketler içerisinde edebiyat, yazı nerede durur? Bir felaket / kriz döneminde yazmaya devam etmek mümkün müdür? 'Anlatılamaz derecede' feci olan şeyleri edebiyat nasıl anlatır? Anlatırsa, hangi yolları izler? Bu yazıya felaket ve edebiyat üzerine yazan Maurice Blanchot, Marc Nichanian ve Giorgio Agamben gibi düşünürlerin fikirleri eşlik edecek. Latife Tekin, Bilge Karasu, Birgül Oğuz, Defne Sandalcı, Şener Özmen, Hüseyin Kıran ve Murat Özyaşar gibi siyasi / toplumsal (ve bazen de şahsi) krizleri ve şiddeti ele alan yazarların metinleri de edebiyatın felaket ve krizle 'baş etmek' için kullandığı farklı yolları