Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Türkiye'de sefaretnâmeler hakkındaki yayınlarla ilgili müstakil bir bibliyografya çalışması yapılmamıştır. Yapılmış en kapsamlı bibliyografya çalışması Hasan Korkut'un Türkiyat Araştırmaları Literatür Dergisinde yayınlanan makalesidir. Bu konuda başlıca ana kaynak niteliğindeki Hidayet Tuncay'ın 1 ve Faik Reşit Unat'ın 2 çalışmaları daha çok sefaretnâme metinlerinin tanıtımı ve sefaretnâmeleri kaleme alan sefirlerin hayatlarını konu alan eserlerdir. Bununla birlikte, Unat sefaretnâmeleri tek tek tanıtırken ayrıca her sefaretnâmenin tanıtıldığı bölümün sonuna o sefaretnâme ile ilgili yapılmış yayınları da vermeye çalışmıştır. Fakat bu eserlerin hazırlanışının üzerinden uzun bir süre geçmiş ve yeni birçok yayın yapılmıştır. Bu makalede söz konusu eksiklikler giderilerek sefaretnâmelere ilişkin yurt içinde ve yurt dışında yapılan çalışmalar hakkında daha kapsamlı bir bibliyografya hazırlanmaya çalışılmıştır. Genel itibariyle Osmanlı İmparatorluğu'nun yabancı ülkelere gönderdikleri elçilerin kaleme aldıkları mektup, risale, seyahatname, takrir ve havadisnamelere sefaretnâme adı verilir. Osmanlı Devleti; padişahın cülûsunu bildirmek, barış teklifinde bulunmak, hediyeler götürmek, padişahın bir mektubunu iletmek, barış yapmak veya mevcut barışı yenilemek, vergi istemek, kazanılan bir zaferi duyurmak, tahta yeni çıkan bir Avrupalı kralı tebrik etmek, taç giyme törenine katılmak, antlaşma şartlarını görüşmek, antlaşma şartlarına uyulmadığı durumlarda 1
KARADENİZ ARAŞTIRMALARI, 2023
Ağızlar, dilin geçmişi ve geleceği arasında bağ kuran en güçlü kültür aktarıcılarından biridir. Ağızlar ayrıca fonetik, morfolojik, söz varlığı ve anlam bilim açısından da ait olduğu dilin önemli veri kaynakları arasında yer alır. Bu verilerin sağlandığı en temel kaynaklardan birisi şüphesiz ağız sözlükleridir. Ağız sözlükleri dil bilimin birçok alanına hitap etmektedir. Bu sebeple bu alanda yapılan yeni çalışmaların daha yakından takip edilmesi gerekir. Bu amaca hizmet etmek amacıyla bu çalışmada Cumhuriyet döneminin başından 2023 yılına kadar yapılan ağız sözlüklerinin bibliyografyasına yer verilmiştir. Ağız sözlüğü özelliği taşıyan çalışmaların künyesi, 1. Malzemesi Türkiye Sahası Ağızlarından Alınarak Hazırlanmış Sözlük Niteliği Taşıyan Kitaplar 2. Malzemesi Türkiye Sahası Ağızlarından Alınarak Hazırlanmış Sözlük Niteliği Taşıyan Lisansüstü Tezler olmak üzere iki başlık altında sınıflandırılmıştır. Bu başlıklar da kendi içerisinde konusunun genel veya özel olmasına göre sınıflandırılmıştır. Yapılan araştırmalar sonucunda Türkiye sahası ağız sözlükleri ile ilgili 102’si’ü kitap, 33’ü tez olmak üzere 135 kaynak eser künyesine ulaşılmıştır. Eserlerle ilgili herhangi bir açıklayıcı bilgiye yer verilmemiştir. Türkiye sahasında üzerinde ağız sözlüğü hazırlanan il ve ilçeler, harita üzerinde gösterilerek bu alandaki durum tespiti yapılmış ve bundan sonrasında ağız sözlükleri üzerine çalışma yapmak isteyen araştırmacılara yol gösterilmeye çalışılmıştır.
Tarih felsefesi, tarih ve felsefe arasındaki ilişkinin ve tarihin sorgulanması sonucu ortaya çıkmış bir tarih disiplinidir. Bu disiplinin doğduğu yer olarak Eski Yunandaki felsefi hareketler gösterilmiş olmasına rağmen o dönemdeki tarih felsefesi, daha çok tarih teolojisi olarak gelişmiştir. Tarih felsefesi bugünkü anlamda gerçek kimliğini Müslüman ilim adamı İbn Haldun ile kazanmıştır. İbn Haldun ile başlayan tarih felsefesi, Avrupa'da Rönesans ve Reform hareketleri ile birlikte kilisenin ilim ve bilimler üzerindeki etkinliğinin kırılmasıyla daha da gelişmiştir. İtalyan düşünür Vico'nun felsefeye tarihsellik kavramını sokmasıyla birlikte tarih-felsefe arasındaki ilişki güçlenerek devam etmiştir. Bu ilişki Hegel, Rothacker, Heideger gibi düşünürler sayesinde günümüzdeki konumuna ulaşmıştır. Tarih felsefesi Avrupa'da bu şekilde gelişirken Türkiye'de ise Ahmet Vefik Paşa'nın Darülfunun'un açılışında ilk tarih felsefesi dersini vermesiyle başlamıştır. Bu süreç Cumhuriyet döneminde Doğan Özlem, Mehmed Niyazi, Hilmi Ziya Ülken, Kubilay Aysevener, Ayhan Bıçak'ın çalışmalarıyla ilerleme kaydetmiştir. Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
Mecmua Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
Kaleme alındıkları dönemde şairlerin ve eserlerinin unutulmasına mâni olan şu’arâ tezkireleri, Klâsik Türk edebiyatı tarihinde önemli bir yere sahiptir. Eserlerinde çoğunlukla biyografik bilgilere yer veren tezkire yazarları, bu bilgileri sunarken kendi içinde bir güzelliği ve estetiği barındıran bir tezkire dili meydana getirmişlerdir. Böylece tezkireler, biyografik eserler olmalarının yanında edebî eser niteliği de kazanmıştır. Yaşadıkları dönemin münekkidi olarak görülen tezkire yazarları, eserlerinde terminolojik değeri olan çeşitli sıfat ve terimleri kullanarak edebî değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Bu bağlamda yazarların oluşturdukları bu dil ile tezkireler birer tenkit metni olarak da görülmüştür. Geçmişten günümüze kadar tezkireler hakkında pek çok çalışma yapılmıştır. Zaman içinde tezkirelerin günümüz harflerine aktarılması ve dijital ortama taşınmasıyla bu çalışmalar daha ayrıntılı ve çok yönlü bir hâle gelmiş, yapılan çalışmaların sayısında bir artış olmuştur. Tezkireler hakkında yapılan bu çalışmalara araştırmacıların kolaylıkla ulaşabilmesi için bunların bir araya getirilerek tespit edilmesi gerekmektedir. Bu yönde iki bibliyografya çalışması bulunmaktadır. Bunlardan ilki M. Fatih Köksal’ın “Türkçe Şu’arâ Tezkireleri Üzerine Yapılan Çalışmalar Bibliyografyası” (1999), ikincisi ise Filiz Kılıç’ın “Edebiyat Tarihimizin Vazgeçilmez Kaynakları: Şair Tezkireleri” (2007) isimli makaleleridir. Klâsik Türk edebiyatında tezkire denildiğinde akıllara çoğunlukla şu’arâ tezkireleri gelir ancak evliyâlar, belirli meslek grupları vb. için kaleme alınan tezkireler de vardır. Bu bağlamda tezkirelerin zengin bir kaynak olması ve çalışmaların çok yönlü bir şekilde yapılması bakımından bu bibliyografya çalışması -birkaç istisna dışında Anadolu sahasında verilen Türkçe şu’arâ tezkireleri ile sınırlı tutulmuştur. Ayrıca daha önce yapılan çalışmalar dikkate alınarak, yeni çalışmalarla birlikte tasnif edilmiş ve alfabetik olarak sıralanmıştır. Böylelikle geçmişten günümüze güncellenerek bir tasnif ışığında bir araya getirilen bu çalışmalara araştırmacıların ilgi alanlarına göre daha kolay bir şekilde ulaşması hedeflenmiştir.
MEYAD Akademi, 2023
Şiddet, toplumsal alanın hemen her alanında farklı türleriyle karşımıza çıkan bir olgu ve fenomendir. Şiddetin görünmeyen bir formu olarak sembolik şiddet kavramı iletişim bilimleriyle yakından alakalı bir kavramdır. Zira toplumsal alanda gerçekleştirilen her türden sembolik şiddet, bir iletişim süreciyle inşa edilmektedir. Bu çalışmanın amacı, literatürde sembolik şiddet kavramı üzerine gerçekleştirilen çalışmaların aktüel durumu hakkında bütüncül bir bilgi sunmaktır. Çalışmada incelenen makalelerin bibliyometrik analiz yöntemiyle niceliksel veri analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın evrenini, Scopus veri tabanındaki sembolik şiddet taramasından elde edilen 1287 makale teşkil etmektedir. Makaleler, VOSviewer programına aktarılarak analiz edilmiştir. Çalışma bulguları ülkelerin ve kurumların ortak yazarlık ağları, çalışmalarda en fazla kullanılan kavramlar, yazarların ve çalışmaların atıf haritaları, ülkelerin ve kurumların üretkenliği ve yazarlarla ülkelerin bibliyografik eşleşmeleri ile yazarların ortak ağ analizleri hakkında bilgi vermektedir. Analiz sonuçlarında, ağ atıfları en yoğun olan, en üretken ülkeler İngiltere (n= 224), Amerika (n= 224) ve Avustralya (n= 108) olarak bulgulanmıştır. Ortak atıf analizinde en fazla bağlantı gücüne sahip olan yazarlar Bourdieu (n= 53272), Foucault (n= 5552) ve Wacquant (n= 5387) gözükmektedir. Sembolik şiddetin ağ atıf haritasında en fazla atıf alan yazarlar; Galtung,
Seçimde bulunan seçmenin iradesinin yansıyıp yansımadığını konu alan 2011 seçimleri bağlamında bir analiz...
“Ben ki 10, belki 15 sene sonra çok daha iyi anlaşılırım. Bugün anlaşılmamam normaldir, bu toz duman içerisinde. Hele yapılan gürültü içerisinde bazı zorluklar var. Ama anlaşıldığım zaman, Türkiye ne durumda olacak, hangi durumda anlayacak bunu. O beni düşündürüyor. Geri giderek anlarsa çok iyi anlar; ama geri gitmeyerek anlarsa benim için çok büyük hadise olur.
Bu bibliyografya çalışması Başkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Yükseklisans programı kapsamında Bahar 2019 döneminde SİBU564 Barış Çalışmaları dersi öğrencilerinden AliYavuz Gökberk Aydın, Nihan Fatma Erdoğan ve Fulorya İnan tarafından Doç. Dr. Bezen Balamir Coşkun’un koordinasyonunda Türkiye’de uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi alanlarında yayınlanan tezler, akademik dergiler ve kitaplar taranarak hazırlanmıştır. Güncelleme Tarihi: 20 Nisan 2019
MİTOLOJİ ARAŞTIRMALARI II, 2020
Türklerin İslamiyet'i kabul etmesini müteakip olarak edebiyatımızda başlayan İslam'ı tanıtma çalışmaları, genel itibariyle tasavvuf ve İslam öğretisi ile Hz. Muhammed etrafında yoğunlaşmıştır. Hz. Muhammed'in anlatıldığı eserler arasında ise en revaçta olanı Mi'râc-nâmelerdir. Hz. Peygamber'in Mescid-i Haram'dan Mescid-i Aksa'ya gitmesi, oradan da Allah katına çıkması ve sonra da Mekke'ye geri dönmesi mucizesini anlatan bu eserler, 9. yüzyıldan itibaren edebiyatımızda yer etmeye başlamıştır. Birçok divan şairinin gerek müstakil olarak, gerekse de Divan ve Mesnevilerinde bölüm olarak kaleme almış olduğu bu eserler, öz itibariyle aynıdır ancak üslup ve ayrıntılar açısından farklılıklar göstermektedir. Klasik Türk Edebiyatı'nda bu kadar rağbet gören bu tür üzerine, günümüze yaklaştıkça da bir hayli çalışma yapılmıştır. Mi'râc-nâmeler hakkında hazırlanan çalışmaları esas alan ve bunları derlemeyi amaçlayan bu çalışma, mümkün olduğunca çok veri tabanı ve kaynakça taranarak hazırlanmıştır.
Bibliografya, 2020
Günümüzde Sivil Toplum Kuruluşları özelde ülkemizde, genelde ise dünyada gün geçtikçe önemi artan ve etki alanı genişleyen bir işleve sahip olmaktadır. Bununla birlikte işletmelerin en stratejik unsurlarından biri olan doğru ve sürdürülebilir İnsan Kaynağı Planlaması, Sivil Toplum Kuruluşlarımız için de önem kazanmıştır. Sivil Toplum Kuruluşları alanlarında uzmanlaşmış, profesyonel kadrolarla amaçları doğrultusunda daha istikrarlı, planlı ve doğru yol alabileceklerdir. Sivil toplum kuruluşları nitelikli iş gücüne sahip olmaları ve bunu bünyede tutabilmeyi başardıklarında uzun soluklu ve sürdürülebilir bir örgütsel yaşam söz konusu olabilecektir. Ancak ülkemizde STK'lar hizmet üreten profesyonel bir işletme gibi değil, boş vakitlerin değerlendirileceği sosyal mekânlar olarak görüldüğü için ideal insan kaynağı planlaması maalesef pek mümkün görülmemektedir.
Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz, izin almadan hiçbir yolla çoğaltılamaz.
Mehmet Fuad Köprülü
Bu eserde yayımlanan yazıların içerikleriyle ilgili her türlü yasal sorumluluk, yazar veya yazarlarına aittir. Yazarın izni alınmadan kitabın tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, çoğaltılması yapılamaz. Yalnızca kaynak gösterilerek kullanılabilir.
ÖZET Uzun bir zaman edebî dil olarak varlığını sürdüren ve Türk dili tarihinde son derece önemli bir yeri olan Çağatay Türkçesi ve edebiyatı alanı ile ilgili bu güne kadar pek çok çalışma yapılmıştır. Bu alanda tüm dünyada önemli çalışmaların yapılması ile birlikte Türkiye'deki yapılan çalışmaların çokluğu dikkat çekici ve önemlidir. Bu çalışmada Çağatay Türkçesi ve edebiyatı ile ilgili çalışmaların tam künyesi verilerek bu alanda yapılacak araştırmalara katkı sağlanması amaçlanmıştır. Bu çalışmada Çağatay Türkçesi, Çağatay Türkçesinin dilbilgisi, Çağatay Türkçesi yazarlarının yayınlanmış eserleri ve onların hayatı ve eserleriyle ilgili tüm kitaplara; Çağatay Türkçesini veya Çağatay Türkçesi ile kaleme alınan eserleri konu alan ve YÖK'ün internet sitesinde bulunan tüm tezlere; Türkiye'de veyahut yabancılarca yayınlanmış olan Çağatay Türkçesi sözlüklerine; Çağatay Türkçesi ve edebiyatı, Çağatay Türkçesi eserleri ve sözlükleri ve onların yazarları hakkında ansiklopedik bilgilere yer verilmeye çalışılmış, internetten makalelerinin tam metni bulunan/özeti veya içindekileri bulunan Türk dili ve edebiyatı ile ilgili dergiler tespit edilip ve Çağatay ve Nevai gibi anahtar kelimeleri kullanılarak makalelere ulaşılmaya çalışılmıştır. Ayrıca bu gibi anahtar kelimeler kullanılarak PDF Arama Motoru (PDF Search Engine) ve Bilgi Sistemi (makale veritabanı) bulunan internet siteleri aracılığıyla da makaleler aranıp veritabanı oluşturulmaya çalışılmıştır. Makalelerin bir kısmını oluşturan tanıtma yazılarına da yer verilmeye çalışılmış, konferanslarda sunulan bildirilere ise internet veya basılmış bildiri kitaplarından ulaşılmıştır. ABSTRACT Related to the field of Chagatai Turkish and literature as a literary language has existed for a long time and a lot of extremely important in the history of Turkish language, which to this day, many studies have * Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu tespit edilmiştir.
Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, 2011
Teşvik seyahati uluslar arası iş seyahatleri pazarında gittikçe büyüyen ve gelişen bir Pazar dilimini oluşturmaktadır. Teşvik seyahati uzmanlarını dünya çapında temsil eden en yetkili örgüt olan Teşvik Seyahati Yöneticileri Derneği’ne (SITE: Society of Incentive Travel Executives) göre; teşvik seyahatleri örgütsel hedefleri destekleyecek şekilde yükselen performans sergileyen kişileri motive etmek ve/veya takdir etmek için sıra dışı seyahat deneyiminden yararlanmayı temel alan küresel bir yönetim aracıdır (http://www.site-intl.org). Teşvik seyahati, insanların nasıl ödüllendirilebileceği üzerine çözüm arayan örgütlere turizmcilerin verdiği cevaplardan biridir.
İ.Ü Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi , 2009
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.