Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018, İstanbul 1.Konut Kurultayı. Güvenli Yaşam Alanları ve Erişilebilir Konut
Özet: Bu çalışmada 1965 sonrasında Kat Mülkiyeti Kanunu ile başlayan ve 1980'li yılların sonuna kadar geçen süre içerisinde döneme özgü kooperatif projelerinden oluşan açık geçirgen mahalle tasarımı ve uygulamalarından elde edilen olumlu deneyimlerin günümüz konut alanları tasarımı süreçlerine aktarılarak değerlendirilebilmesi amaçlanmaktadır. Tartışmalara konu olan geleneksel mahalle kavramından farklı olarak, somut örnekleri bulunan ve günümüzde varlığını sürdüren modern mahalle ve kültürünün; kent kimliğiyle bütünleşen, erişilebilir, geçirgen, kamusal alanlarla donatılmış ve dönemin planlama ve kentleşme sürecine paralel olarak geliştirilmiş yapısının ulaştığı güncel durumun tespitine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu nedenle çalışmada, İstanbul gibi günümüzde hızla değişen ve dönüşen kentlerde, Gazeteciler 4. İşçi Yapı Kooperatifi örneğinde olduğu gibi modern mahallenin öğrettiklerinin yeni projeler için veri olarak yeniden değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Anahtar kelimeler: modern mahalle, açık geçirgen mahalle, kentsel dönüşüm, Levent ve Etiler bölgesi, Gazeteciler 4. İşçi Yapı Kooperatifi, kentsel tasarım ilkeleri, kent kimliği. .................................................../ ABSTRACT: In this study it is aimed to evaluate the positive experiences of open permeable neighbourhood design and its applications, which started with the Law of Condominium Ownership in 1965 and lasted until the end of the 1980s, by transferring them to the design processes of today's residential areas. Contrary to the controversial subject of the traditional neighbourhood concept, it is necessary to determine the present state of the modern neighbourhood and culture that has concrete examples and continues its existence today, which is integrated with the city identity, is accessible, permeable, equipped with public spaces and developed in parallel with the period of planning and urbanisation. For this reason, in the study, it is targeted to re-evaluate the teachings of modern neighbourhoods, such as Gazeteciler 4. İşçi Yapı Kooperatifi (a Cooperative Housing Society of Workers), as data for new projects in the cities like Istanbul that are rapidly changing and transformed.
Journal of Planning, 2021
The urban texture formed by the hierarchic relations of walkable urban public and private areas of approximately three kilometres in the Levent Region and the system of passages, streets and avenues that combine the functional focal points of the neighbourhoods, creates a living system by linking the residential areas that have been designed in di erent periods. In this context, the article evaluates the results of the university research project developed for the Levent Region. The concept of Open-Permeable Neighbourhood is considered as a spatial reading methodology developed on the redefinition of the neighbourhood based on the dynamic interaction of the physical components of the urban space. The research method in question has been considered in two stages. The first stage includes analysis based on the structural features and the spatial planning and design setup created by the local development plans in a period of approximately thirty years. The second stage is structured in order to reveal how the data obtained about the Open-Permeable Neighbourhood as a result of spatial analysis corresponds to daily life through the user experience. In this context, the defined spatial analysis method was used and the characteristics of this phenomenon were determined. By evaluating the findings obtained within the framework of the urban design discipline, it is aimed to reveal the design criteria that will ensure the continuity of the spatial memory in the Levent Region and increase the quality of life.
Mahalle Odaklı Katılım 5.0- Nobel Yayıncılık, 2021
Mahalle çok boyutlu bir kavramdır. Fiziksel ve sosyal boyutu olan bu kav- ram, sınırları belirlenmiş bir mekanda yaşayanların sosyalleşmesine, daya- nışma ve aidiyet kurmasına imkn tanımaktadır. Mahalle, bir mekana karşılık geldiği için, o mekandaki katılım da önem kazanmaktadır. efevbre mahalleyi, mekn teorisi üzerinden tanımlamaktadır. Lefevbre, ifade etmektedir. efevbreǯye göre mahalle, geleneksel-çağdaş, eski-yeni, duygusal-akılcı gibi ikililiklerin ortasında bir geçiş mekanıdır. Bu ikililiklerin yaşandığı mekn olarak mahalleǢ toplumsal dayanışma kodlarını, o yerin kimliğini, komşuluk ilişkilerini, aidiyeti ve sosyal ilişkileri içinde barındırmaktadır. Bu bağlamda da mahalle oldukça önemli bir konumda yer almaktadır. Bunların yanında mahalle, mekn olarak aynı zamanda algılanan, yaşanan ve tasarlanan bir mekn olarak konumlandırılmaktadır.
Betonart, 2020
Veliefendi Workers' Blocks is a socially characterized building group that should be considered as a part of the 1950s Istanbul's search for a solution to the slum problem brought along with the intense migration wave that it received at that time, as well as the 'cheap housing' policies developed for the low-income working class. In addition to being a representation of the social city policies of the period; Veliefendi Workers’ Blocks have similar concerns with modernist urban planning approaches that have been effective in Europe from the beginning of the century, adopting social welfare and egalitarian design principles. In this regard, it is believed to identify the building group as one of the 20th century modern architectural heritage of Turkey.
PEYAMİ-SÖYLEŞİ: 1-Hocam merhabalar. Öncelikle söyleşiyi kabul ettiğiniz için teşekkür edeyim. Sizinle bir söyleşi yapmayı istediğimizde, "mitoloji ve bugün" gibi genel bir başlık düşünmüştük. Fakat malum, ülkede bir şey oldu. Bu "bir şey" ifadesini kasten kullanıyorum zira bunun ne olduğu sorusu da size danışacaklarımız arasında. Hiçbir zaman Descartescı manada düalist olmamış, her türlü ilmî müktesebatını o ilmin gerektirdiği amel ile desteklemek gerektiğini telkin eden bir geleneğin müntesipleri olarak, Türkiye'de ne olduğu sorusu bizim ilmî kaygımızı da önceliyor. Bu nedenle, elbette "mitoloji ve bugün" başlığını yine de gündemde tutmaya çalışmakla birlikte, şöyle başlayabilir miyiz: 15 Temmuz ve tabii akabinde olan şey, sizin perspektifinizden bakıldığında ne idi?
İdeal Kent, Kent Araştırmaları Dergisi, 2010
Sanayileşme ile birlikte kent merkezlerinde başlayan dönüşümün çok geniş bir çerçevede tartışılan sonuçları içinde, geleneksel kentlerdeki konut yaşam çevrelerinin ve buna paralel olarak mahalle kavramının da değiştiği görülmektedir. Bu durum modernleşmeyle zayıflayan sosyal ilişkiler çerçevesinde yalnızlaşan birey üzerinde temellenmektedir. Günümüzde çeşitli üretim biçimleriyle karşımıza çıkan ve yeni bir konut yaşam çevresi olarak değerlendirilebilecek kapalı konut toplulukları, sosyal ilişkilere ayrı bir önem atfederek geleneksel mahalleyi ve onun sahip olduğu komşuluk ilişkilerini yeniden canlandırma hedefiyle sunulmaktadırlar. Kapalı siteler dünya genelindeki literatürde, neo-liberal politikalar, post modernite ve tüketim kültürünü kapsayan bir kuramsal çerçeve üzerinden, derin bir sosyolojik arka planla birlikte tartışılmaktadırlar. Bu çalışma ise kapalı konut sitelerini sosyal ilişkiler ve mahalle kavramı çerçevesinde irdelemeyi hedeflemektedir.
tasarım+kuram, 2020
Mahalle kavramı ortaya çıkışından bu yana farklı süreçlerden geçmiş ve farklı anlamlar kazanmıştır. Başlangıçta benzer özellikler gösteren bireylerin birlikte yaşamlarını sürdürdükleri, sosyal ilişkilerin güçlü olduğu, kendine yeten ve dışa kapalı bir yerleşim yeri olarak ifade edilen mahalle; zaman içerisinde hem kentleşme süreçleri hem de kavramın sosyal bilimler, şehir planlama ve kentsel tasarım gibi farklı disiplinlerin ilgi alanına girmesiyle derinlik kazanmıştır. Bu durum mahallenin anlaşılmasını güçleştirmiş, genel bir mahalle kabulünden bahsetmeyi olanaksız hale getirmiş, aynı zamanda mahalleyi anlamaya ve korumaya yönelik gerekliliği doğurmuştur. Bu kapsamda bu çalışmada mahalle kavramı sosyal dayanıklılık bağlamında ele alınmıştır. Sosyal dayanıklılık kavramını mahalleye adapte etme gereksinimi, bu uğraşın zaman içerisinde değişen ve dinamik olan süreçlere sosyal ve çevresel olarak adapte olabilen, kültürlerini, kimliklerini koruyan mekânlar üreterek, mahallenin ve mahalle kültürünün sürdürülebilirliğine katkı sağlayabileceği düşüncesidir. Bu kapsamda çalışmada yeni bir kavram arayışı olarak sosyal dayanıklı mahalle kavramı üzerinde durulmuş ve sosyal dayanıklı olmaya yönelik belirlenen parametreler alan çalışması olarak seçilen Kurtuluş- Feriköy üzerinden değerlendirilmiştir.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Osmanlı Arkeolojisi Anabilim Dalı, Osmanlı Şehircilik Dersi Dönem Ödevi
Kent ve Çevre Araştırmaları Dergisi
6360 Sayılı On D ört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun yürürlüğe girmesi ile birlikte 30 büyükşehir belediyesinin sınırlarının il sınırı ile çakıştırılması ile birlikte, bu sınırlar içerisindeki tüm köylerin mahalle statüsüne düşürülmesi yıllardır tartışma konusu olmuştur. 2020 yılının ekim ayında5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa eklenen bir ek madde ile kırsal mahalle uygulaması başlamıştır. Uygulamanın nasıl yürütüleceğine dair ayrıntılar ise 15 Nisan 2021 tarihinde resmi gazetede yayımlanan Kırsal Mahalle ve Kırsal Yerleşik Alan Yönetmeliği ile mevzuattaki yerini almıştır.Çalışma ilk olarak mahalle kavramı ve sorunlarını irdeleyecek, ardından kısaca köy kavramı ve köy yönetiminin sorunlarının üzerinde duracaktır. Son bölümde ise bu iki kavramın birleşmesi ile oluşan“kırsal mahalle” uygulaması incelenerek mevcut sorunlara çözüm olup olamayacağı tartışmaya açılacaktır.
Modern şiirde bir bağlam sorunu olduğu, "modern şiirin modern insanın bir sunumu olduğu, dolayısıyla modern insanın kendinde bir bağlam sorunu olduğundan şiirinde de bu sorunun olmasının doğal olacağı" gerekçesiyle açıklanamayacak kadar aşikardır. Kendisine haksız bühtanların edildiği eski şiirle yeni şiiri bu sorun çerçevesinden irdelemeye çalışan bir çalışma...
JOURNAL OF ARTS, 2019
Köy enstitüleri, Türkiye Cumhuriyeti'nin modernleşme sürecinde kır ile kent arasındaki dengeyi eşitlemek amacıyla kurulmuş özgün eğitim sistemine sahip kamusal kuruluşlardır. Türkiye'nin farklı bölgelerinde açılmış olan toplam 21 adet enstitüden biri de Aydın'a 30 km. uzaklıkta yer alan Ortaklar Köy Enstitüsüdür. 1944 yılında temeli atılan enstitü, çevredeki tek enstitü olması nedeniyle zamanla eklenen yeni derslikler ve binalarla genişletilmiş ve yaklaşık 30 adet yapıyı içeren bir yerleşke halini almıştır. Farklı işlevlere hizmet eden yapıların yerleşme düzeninde ve mimari karakterlerinde dönem ideolojisinin izleri de mevcuttur. Yerleşke vaziyetinde cadde genişliğinde rasyonel aksın iki yanına sıralanmış binalardan oluşan bir düzen hâkimdir. Geometrik formların esas alındığı tasarımlarda yarım daire formunun ve uzun yatay şerit pencerelerin kullanımı modernist akımın mimari dilini yansıtmaktadır. Sahip olduğu doğal çevresi, yerleşim biçimi ve mimarlık özellikleriyle Cumhuriyet dönemini yansıtan Enstitü alanına değer katmaktadır. Bu çalışmada modernist felsefeye uygun olarak inşa edilen Ortaklar Köy Enstitüsüne ait yapılar, mimari açıdan incelenecektir.
The Importance of Modernization of Egyptian Railways Modernization studies those existed densely in Egypt in Nineteenth century is also about development of the traffic net. Railway buildings in the century were given a special importance for a modern commerce and traffic. The first project about railway building is belonged to Mehmet Ali Pasha's period. Egypt Viceroy Mehmet Ali Pasha decided to start building a railway between " Suez " and " Cairo " in 1834. The reason of this decision was the importance of development communication and commerce between the two cities. The level of highway traffic from Europe to India and Far East in the last times of the first half of the nineteenth century, made a railway or canal building necessary. England supported the railway project because a canal could make it easy to send warships to Red Sea and India for the other imperial states. And this was disadvantage for England. Finally, the railway project was successful with English support. This paper reflects the attitude of Ottoman Empire about railway building in Egypt and the politics of European States-especially France and England-about the subject; conditions of railway building privilage, lenghts of the railways and the effects to Egyptian commerce and traffic, will be examined in the light of the documents at the Ottoman Archive.XX. yüzyıla girerken bir ülkenin modernleşmesinde başlıca etkenlerin ulaşım ve taşımacılık sistemlerindeki gelişmeler olduğu söylenebilir. Çünkü çağın gelişmelerine ayak uydurmak ya da en azından bu gelişmelerden haberdar olmak, ülkeler arası mesafelerin kısalmasına bağlı idi.
Giriş Y aşamını bir coğrafya üzerinde devam ettirme gereksinimi olan insanın, mekân ile zorunlu bir etkileşimi vardır. Mekâna kendisinden bir şeyler katarak değiştirme yetisine sahip olan insan aynı zamanda mekânı da şekillendirerek dönüştürür. Bu karşılıklı etkileşim birey ve mekân üzerinde meydana gelen algı ve oluşumlarla kendisini her an hissettirir. Bu yüzden her mekânsal oluşum doğrudan insan ve topluma işaret etmekte ve insan ve topluma 'dair olan' hakkında veriler taşımaktadır. Yani mekânda yaşanan dönüşüm, insanda yaşanan dönüşümün izini sürmeye imkân vermektedir. İnsanın üzerinde yaşadığı mekânların başında mahalle gelmektedir. Coğrafi bir yer olmaktan öte bir yaşam tarzını ifade eden mahallede yaşanan değişim, insanın sosyal hayattaki örgütlenme biçimini de etkilemiştir. Bu sebeple geçmişten günümüze mahallenin yaşadığı değişimin günümüz insanlarını nasıl etkilediğini ve modern kent mekânlarının arasında mahallenin nasıl bir yer işgal ettiğini çalışmamıza konu edindik. Sanayi İnkılabı sonrasında ortaya çıkan modern kentlerin mahallenin dönüşümü açısından merkezî bir yere sahip olduğunu belirttiğimiz çalışmada en genel manası ile mahallenin gün geçtikçe sosyal hayattan çekildiğini ve modern kent mekânlarının arasında mahallenin yerinde bir daralmanın
Komşuluk Kitabı, (Ed. Emine Gürsoy Naskali),s.197-218, Çanakkale : Paradigma Akademi , 2022
2019
Kentlerdeki en kucuk yonetsel birim mahallelerdir. Mahalle muhtarlarinin yoneticisi oldugu mahallelerin gecmisi asirlar oncesine dayanmaktadir. Bu kadar koklu bir toplumsal mekân olan mahallelerin yonetimsel bir anlam kazanmasiyla birlikte mahalle yoneticiligi kavrami ortaya cikmistir. Bu nedenle mahalle yoneticileri zamanin ruhuna uygun olarak Turk-Islam kulturunde de var olmuslardir. Tarihe bakildiginda bugun mahalle yoneticisi olarak gorev yapan muhtarlarin gorevlerine benzer gorevleri olan pek cok yonetici ile karsilasmak mumkundur. Bu yoneticiler reis, seyh, igdis ve imam gibi cesitli isimler ile anilsalar da gorevleri esasen benzerdir. 1829 yilindan sonra mahalle yoneticileri Osmanli’da muhtar ismini almislardir. Muhtarlik 1913 yilinda hukuki dayanagini kaybetse de Cumhuriyet Donemi’nde de varligini surdurmustur. Belediye Kanunu ile belediyelerin butun ulkede kurulmasiyla kaldirilan mahalle muhtarliklari 1944 yilinda yeniden kurulmustur. Ilerleyen yillarda mahalle muhtarliklar...
Aynanın Önünde, Cımbızın Ucunda: Kuaför Kitabı, Funda Şenol Cantek (Der.).
Hürriyet, 2015
"Don't tell me tales", On failed Ottoman - Turkish urban reforms in Istanbul and the decay of 'mahalle'.
Mahalleye dair gündelik veya akademik konuşmalarda yoğun olarak üzerinde duru-lan, geleneksel mahallenin yok olduğudur. Bu konuşmalarda çoğu zaman, mazide kalan ve idealize edilmiş bir mahalle ortamına ithaf edilen değerler, semboller ve ritüeller hatırlatılır. Bu hatırlatma sürecinde geçmişten seçilen mahallî nitelikler, mekânsal özgünlükler, ahlaki ve kültürel değerler, sosyal ve ekonomik semboller, toplumsal gerçekliğin bileşenleri olarak mahalle ile özdeşleştirilir. Özdeşleştirilen tüm süreçler, bugünden bakıldığında mahalleyi geçmişe ait ve nostaljik değere sa-hip aranılan şey mertebesine çıkarır. Dolayısıyla günümüzün toplumsal belleğinde de (geleneksel) mahalle imgesi canlılığını korumaya devam etmektedir. Yok olduğu veya çözüldüğü yönünde taraflarca uzlaşı sağlanan geleneksel ma-halle imgesi bir kenara bırakıldığında, zihinlerde oluşan ilk soru: Bugüne özgü bir mahalleden söz etmenin mümkün olup olmadığı ve bugünün mahallesinde kuru-cu-ortak öğenin ne olduğudur. Bu bağlamda, Doç. Dr. İmre Özbek Eren'in geçtiği-miz yıl yayımlanan Mahalle: Yeni Bir Paradigma Mümkün mü? adlı kitabı da bugünün-ve yarının-mahalleleri hakkında düşünme ve tartışma biçimlerine mütevazı bir giriş imkânı sağlıyor. Mimari tasarım, toplumsal bellek ve kültür-mekân-toplum etkileşimi gibi kentsel alanın kuramsal ve pratik konuları hakkında çalışmaları bu-lunan yazarın bu kitabı, üç bölümden ve 2013 yılında İstanbul'daki altı mahalleye (Arnavutköy, Balat, Rasimpaşa-Yeldeğirmeni, Bahçelievler-Çengelköy, 19 Mayıs, Fikirtepe) ilişkin yürütülen bir araştırma projesinin alan çalışmalarının yer aldığı eklerden oluşuyor. Bu projenin amacı da günümüzde mahallenin ne olduğu sorusu-nun cevabını bazı mahallelerin fiziksel ve sosyal kesitlerine dayandırma çabasıdır. Yüksek Lisans Mezunu, Marmara Üniversitesi. [email protected]
Sebilürreşad Dergisi, 2024
11. ve 16. yüzyıllar arası dönem Avrupa’da feodal unsurlar ile burjuva arasında gerçekleşen sosyolojik ve siyasi mücadelelere sahne olmuştur. Bu süreçte feodaliteye karşı amansız bir şekilde mücadele eden burjuvalar, kendilerinden müteşekkil yerel meclisler kurarak meşruiyeti olan yeni yönetim birimleri oluşturmuşlardır. Söz konusu meclisler zamanla siyasal, toplumsal ve ekonomik etkileri ile birlikte kentlilerin ihtiyacına hitap eden ve buna yönelik yaptırım gücünü barındıran örgütlü bir yapı haline gelmiştir. Böylece aslında farkında olmadan burjuva sınıfının girişimleriyle modern anlamda kendi öz kaynaklarına ve organlarına sahip yerel yönetimin ilk temelleri atılmıştır. Ülkemizde ise yerel yönetimin tarihçesi Avrupa’daki kadar geriye gitmemektedir. Günümüzde yerel yönetimlerin yaptıkları hizmetleri Osmanlı kentlerinde lonca gibi esnaf örgütleri ve vakıflar aracılığıyla icra ediliyordu. Bununla birlikte kadılık kurumu da beledi hizmetlerin bir kısmıyla ilgilenmekteydi. Bu yüzden Tanzimat’a kadar olan dönem içerisinde Osmanlı’da kurumsallaşmış bütünlükçü bir yerel yönetimin olmadığını söylemek hatalı olmaz. Buradan hareketle bu makalede Tanzimat Dönemi’nde kurulmuş olan ve ilk yerel yönetim örneğini teşkil eden Şehremaneti kurumunun tarihçesinden ve modern belediyecilik anlayışının teşekkülündeki etkilerinden bahsedilecektir. Böylece Tanzimat’tan günümüze kadar olan süreçte yerel yönetimlerin gelişim sürecinin genel seyrine dair notlar tutulacak ve eksik parçaları tamamlanarak belediyeciliğin tarihsel sürecine mütevazı bir katkıda bulunulacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.