Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Öz Ortaçağ coğrafyacıları, İlkçağ coğrafi bilgi birikiminden istifade ederek, bu birikimi zenginleştir-miş ve modern döneme taşımışlardır. Bu anlamda Ortaçağ coğrafyacıları İlkçağ ve modern dönem arasında köprü vazifesi görmüşlerdir. Bu vazifeyi yapan dönemin önemli coğrafyacılarından birisi de İbn Haldun' dur. İbn Haldun coğrafya bilimini yakından ilgilendiren çevresel determinizm, yedi ik-lim bölgesi, yerleşme ve iktisat gibi konularda önemli tespitlerde bulunmuştur. Bu çalışmada, ekono-mik coğrafyanın prensipleri ile İbn Haldun'un iktisadi anlamda öne sürdüğü görüşleri incelenmiştir. Zira İbn Haldun, hem yaptığı gözlemler hem de yazılı kaynaklardan elde ettiği bilgi ve tecrübe ile be-şeri coğrafya ekseninde bazı iktisadi görüşler ortaya koymuştur. Bu görüşlere, coğrafyada önemli bir veri kaynağı olan gezi-gözlem metodu ile ulaşmış, bu anlamda kendisinden sonra gelen coğrafyacıla-rın öncüsü olmuştur. Bu bağlamda, Mukaddime isimli eseri coğrafi bakış açısı ile tahkik edilecek; İbn Haldun'un fikirleri ve modern coğrafyacıların görüşleri aynı zeminde tartışılacaktır. Çalışmada, İbn Haldun'un modern iktisadi coğrafyanın temel sayılabilecek bir takım görüşleri, modern coğrafyanın kuruluşundan – yaklaşık olarak beş asır önce – öne sürdüğü anlaşılmıştır.
baskı: sebat ofset matbaacılık 0 332 342 01 53 SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ
2012
Bir tarihcinin, icinde yasadigi donemi ele almasi ve sahidi oldugu cagin tarihini yazmasi onemlidir. Bu anlamda XIV. yuzyilda yasamis ve Kitabu’l-Iber ve Divânu’l-Mubdedei ve’l-Haber adli genel bir tarih yazmis olan Ibn-i Haldun, eserin Mukaddime’sinde, icinde yasadigi yuzyilda Islâm dunyasinin farkli bolgelerindeki ahval hakkinda bir takim bilgiler vermistir. Mukaddime’nin, degisik bolumlerinde daginik hâldeki degerlendirmeler, bu calismada Egitim-ogretim, Sosyal Hayat, Siyasi Hayat, Sanat ve Mimari genel basliklari altinda toplanarak on dorduncu yuzyilda Islâm dunyasinin durumu, cagdas bir muellifin gozuyle tespit edilmeye calisilmistir.Sonucta muellifin egitim-ogretimi bir sanat olarak gordugu, sehirlesmenin temelinde, ihtiyaclarin giderilmesinin yer aldigi, sanat ve mimarinin sadece bir toplumun kendi birikimleriyle degil ayni zamanda baska faktorlerin ozellikle de ayni topraklarda yasamis onceki medeniyetlerin etkisiyle sekillendigi tespit edilmistir.
Bu çalışmada, ;bn Haldun'un tarih anlayışı ve toplumun yasalarını keşfeden bir tarih bilimine katkısı incelenmiştir. İbn Haldun, kendinden sonraki birçok tarih görüşüne esin kaynağı olmuştur. Ancak onun ününün yanında, Mukaddime‟deki fikirlerin ve tarihsel etkinliğin kuramsal bir değerlendirmesi sönük kalmıştır. İbn Haldun, kurucusu olduğu umran biliminde tarihsel zorunlulukları, toplumun hal ve tavırlarını keşfetmeyi amaçlamaktadır. Bir Ġslam bilgini olarak, Aristoteles'ten etkilenmesine rağmen, onun siyaset felsefesi ve tarih anlayışından bağımsız bir çizgide ilerlemiştir. Ayrıca, İslamiyet‟in bedevî karakterini esas alarak, felsefeyi teolojik tartışmalarla birleştiren filozofları eleştirmiştir. Mukaddime'de, tarih diyalektik yöntemle kavranmaktadır. Bu diyalektik, doğa ve toplumu, tarihsel bir bütünlükle ele almaktadır. İbn Haldun'un yönteminin tarihsel materyalizmle birlikte ele alınması bu yüzden önemlidir. Onun antropolojik temeli iyi anlaşıldığında görülecektir ki, tarihindeki döngüsellik gerçekçi bir zemine yerleştirilmiştir ve çağının tarihsel koşullarındaki bir sınırlılığa işaret etmektedir. Sonuç olarak, İbn Haldun tarihteki ereksel ve düz-çizgisel idealleştirmelerin karşısında, doğa-insan ilişkisi temelinde bir tarih etkinliğinin yolunu açmaktadır.
2016
Ortacag Islam dunyasinin yetistirdigi buyuk dusunurlerinden biri olan Ibn Haldun, 1332de Tunus sehrinde dogdu. Hayati boyunca bircok onemli gorevde bulunan buyuk dusunur; vezirlik, kâtiplik, seyhlik ve kadilik gibi vazifeler yapti. Omrunun buyuk bir kismini Magrip, Endulus ve Misirda gecirmis, bu sure zarfinda Kuzey Afrikanin buyuk bir bolumune seyahatler yapmistir. Hayatinin son yirmi dort yilini gecirdigi Kahirede 1406 yilinda vefat etmistir. Bircok Ortacag âlimi gibi Ibn Haldun da farkli ilimlerle mesgul olmus; cografya, tarih, ekonomi, felsefe, sosyoloji, edebiyat ve siyaset gibi alanlarda cesitli gorusler ortaya koymustur. Bu calismada Ibn Haldunun beseri cografya ekseninde cografi determinizm ile ilgili gorusleri ele alinmaya calisilmistir. Bu baglamda, Ibn Haldunun Kitâbul-Iber adli umumi tarihe dair eserine giris mahiyetinde yazdigi ve cogu zaman mustakil bir eser olarak telakki edilen Mukaddime adli eseri cografi bakis acisi ile incelenmistir. Ulusal ve uluslararasi arasi k...
2003
İbn Haldun’un Mukaddimesinin altıncı bölümünün tahlilini vererek, İbn Haldun’un bilen- bilinen ’in sosyal bağlamdaki bilincinin taksonomi üzerinden izini sürmeye çalıştık. Sonrasında tarih metafiziğini de ekleyerek orijinal bir Ortaçağ aydınının tüm bilinç boyutlarını genel hatlarıyla kendi ilimler sınıflaması(taksonomisi) üzerinden göstermeyi denedik . ____ İbn Haldun'la ilgili ileri bilgiler için bkz. DİA / İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, "İbn Haldun" maddesi https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-haldun İbn Haldun'la ilgili ileri bilgiler için bkz. DİA / İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, "MUKADDİME" maddesi https://islamansiklopedisi.org.tr/mukaddime--ibn-haldun
DergiPark (Istanbul University), 2022
İbni Haldun yazdığı Mukaddime isimli kitabıyla sosyoloji ve tarih başta olmak üzere sosyal bilimlere yaptığı katkılar bilim adamlarının genelince kabul görmüş Ortaçağ İslam Arap bilim adamlarından biridir. Ancak Mukaddime iktisadi içeriği bakımından da oldukça önemli bir eserdir, çünkü gelir dağılımı, kalkınma, kamu maliyesi gibi konularda rasyonel ve bilimsel tahlillerde bulunmuştur. 21. yüzyılda iktisatçıların İbni Haldun ve Mukaddime'ye olan ilgisi artarak devam etmektedir. Yaklaşık 400 yıl geçtikten sonra Mukaddime içinde yer alan iktisadi içerik, Batılı iktisatçılar tarafından teori haline getirilmeye başlanmıştır. Bu da Mukaddime'nin iktisadi düşünce tarihi açısından önemini ortaya koymaktadır. Mukaddime içeriğinin klasik iktisat mı yoksa sosyalist iktisat önerileriyle mi uyumlu olduğu konusu önemli bir tartışma konusudur. Bu çalışmada Mukaddime eserinin iktisat bilimine yaptığı katkı, kapitalist ve sosyalist iktisat görüşleri ile benzer ve farklı yönleri araştırılmıştır. Mukaddime'nin; aşırı vergilendirmenin zararları, emek-değer ilişkisi, iktisadi kalkınma, işbölümü, fiyatlandırma, girişimcilik konularında iktisat bilimine katkı sağladığı sonucuna ulaşılmıştır. Mukaddime düşük vergilendirme yanlısı tutumuyla arz yanlı iktisatçılarla uyuşmaktadır. Ancak devletin gerekli harcamayı yapmaması durumunda kriz olacağını belirtmesi yanıyla Keynesçi görüşlerle benzeşmektedir. Diğer yandan işbölümüne bakış açılarında Adam Smith ile benzerlik bulunmaktadır. Marx'ın devrimci süreci ile İbni Haldun'un devletlerin yaşam ve yıkım süreci arasında önemli farklılıklar mevcuttur.
Öz: Osmanlı Devleti'nin farklı dönemlerinde devlet düzeninde yaşanan aksaklıkları ve bunların çözüm yollarını ortaya koymak gayesiyle çeşitli ıslahatnameler, risaleler ya da raporlar hazırlanmıştır. Değişen şartlar göz önüne alındığında, ilk dönemlerdeki daha çok askeri bozulmaları ele alan risalelerden farklı olarak, 19. yüzyılda hazırlanan bazı risaleler, iktisadi düşünceyi ilgilendiren görüşleri kapsamakta ve bu yönde teklifler sunmaktadır. Bunlardan birisi de, Risâle-i Tedbîr-i 'Umrân-ı Mülkî başlığını taşıyan elyazmasıdır. Viyana Milli Kütüphanesi'nde bulunan ve muhtemelen tek nüsha olan bu eser, dönemin iktisadi düşüncesine ışık tutacak mahiyettedir. 1833 yılında kaleme alınmış olduğu anlaşılan ve Osmanlı Devleti'nde iktisadi düşünce tarihi bakımından mevcut kaynaklar içerisinde ilk telif eser olarak nitelendirilebilecek bu elyazması, esas olarak politik ekonomiye dair bilgiler ihtiva etmekte ve bazı bölümlerinde yer yer İbn-i Haldun'a ait görüşlere yer vermektedir. Birçok disipline konu olan görüşleriyle İbn-i Haldun'un iktisadi ve mali görüşleri de önem arz etmektedir. Bu açıdan Osmanlı Devleti'nde telif olunan ilk iktisat elyazmasında İbn-i Haldun'a ait fikirlerin yer almış olması dikkate değerdir. Bu sebeple, ele alınan çalışmanın başlıca amacı, Risâle-i Tedbîr-i 'Umrân-ı Mülkî'nin müellifinin İbn-i Haldun'a ait aktardığı görüşleri ve eleştirileri ortaya koymaktır. Abstract In different periods of the Ottoman State, various reforms, treatises or reports have been prepared in order to reveal problems and the ways of solution. Given the changing circumstances, unlike the treatises which deal with more military deterioration in the early periods, some of the 19th century treatises include and offer suggestions on economic thought.
Dik Gazete, 2025
Bu makalenin amacı, Ramazan Şeşen tarafından tercümesi yapılan el-İdrîsî’ye ait Kadim Dünya Coğrafyası adlı esere bazı katkılar vermek; bazı hatalara dikkat çekmektir. Zira el-İdrîsî’nin Ünsü’l-Mühec ve Ravzü’l-Ferec adlı eseri ile İbn Hordazbih’in el Mesalik ve'l Memalik adlı eserinde verilen Anayol ve Bizans Askerî Yolu’nu, değişen coğrafyanın ışığında araziye yerleştirmek ilk kez 1146 Roma-Selçuklu Savaşları, Sütkuyusu Baskını ve Ammûriye adlı kitapta bize nasip oldu. Hâl böyleyken eserin Fransızca tercümesi esas alınmış ve bu çalışma görülmemiştir.
Bilge Kültür Sanat, 2012
2015
İbni Haldun'un düşünce sisteminde asabiyyet olgusu toplumların bir devlet kurmasının itici gücüdür. İbni Haldun devleti iktisadi hayatta karar alıcı bir mekanizma olarak görmez. Devlet iktisadi faaliyetlerin yürütülmesi için güvenli ve adaletli bir ortamın oluşturulmasını sağlamalıdır. Devlet, toplumu iç ve dış tehlikelerden korur ve otoritesini güçlü bir askeri örgütlenmeden alır. Devletin siyasi otorite olarak sağlayacağı adil, hak ve özgürlüklerin ko-runduğu ortam iktisadi refahın belirleyicisidir. Devletin geliştiği ve iktisadi açıdan refahın arttığı dönemde toplumda iktisadi açıdan bir rahatlık oluşur. Bu süreci devlet iyi yönetme-lidir, israftan kaçınmalıdır. Aksi halde devletin zayıflaması sonrasında çöküşü ve yıkılışı kaçınılmaz olur. İktisadi kalkınma süreci, sosyoekonomik ve kültürel tüm olguları bütünleştirerek bir refah toplumu oluşturur. İktisadi kalkınma sürecini besleyen önemli unsurlardan bir tanesi, toplumdaki değerlerdir. İktisadi refah artışının sağlandığı, kalkınmanın planlandığı dönemlerde toplumun ahlaki değerleri göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Ahlaki değerlerin korunarak iktisadi faaliyetlerin yürütülmesi önemlidir. Bu değerler dikkate alınmazsa, sosyal yönü eksik iktisadi kalkınma planları ortaya çıkar.
HİTİT İLAHİYAT DERGİSİ, 2024
Çıkar çatışması beyan edilmemiştir. Finansman: Bu araştırmayı desteklemek için dış fon kullanılmamıştır. Telif Hakkı & Lisans: Yazarlar dergide yayınlanan çalışmalarının telif hakkına sahiptirler ve çalışmaları CC BY-NC 4.0 lisansı altında yayımlanmaktadır. * This article is the enhanced version of the paper titled " Geography as a Shaping Element of Societies in Islamic Historiography: The Example of al-Mas'ūdī," presented at the Religion and Geography Symposium held on October 5-6, 2023. Review: Single anonymized-Two Internal (Editorial board members) and Double anonymized-Two External Double-blind Peer Review It was confirmed that it did not contain plagiarism by similarity scanning (Turnitin). Ethical Statement: Ethics committee permission for this study was obtained with the decision of Hitit University Non-Interventional Research Ethics Committee dated 09.12.2021 and numbered 2021/286. It is declared that scientific and ethical principles have been followed while conducting and writing this study and that all the sources used have been properly cited.
9. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı - II, ss.275-287, 2021
İslâm geleneği içerisinde yaşanılan dönemin sosyal ve kültürel yapısını bizlere aktaran en önemli yazılı metinlerin başında risâleler gelmektedir. Risâleler hacim olarak küçük fakat muhteva ve içerdiği değer bakımından kıymete haiz belgelerdir. İslâm’ın tedvin döneminden itibaren risâle başlığı altında birçok alana dair fazlaca eser yazılmış ve yazıldığı alanlara da önemli katkılar sağlamışlardır. Yazıldığı dönemdeki sosyal ve kültürel malumatın işlenmiş şekilde bilgiye dönüşümünü ifade eden bu yazılı metinler, kendi dönemleri içerisinde değerlendirilmekle kalmamalı günümüz bilgi dünyasına kazandırılmalıdır. Bu çalışmanın öncelikli amacı da İbn Nüceym’in, ‘‘Risâle fi’l-Harac’’,‘‘Risâle fi Beyâni'r-Rişve ve Ahkâmihâ’’, ‘‘Risâle fi Beyâni'l-Iqtâ‘at ve Mahallihâ ve men yestehıqquhâ’’, ‘‘Risâle fi'l-Cibâyât ve'r-Ratibât ve Mi‘şârât ed-Divâniyye’’, ‘‘Risâle fî Sûrati Bey’ı’l-Vakf’ vd..." gibi risâlelerini inceleyerek dönemin iktisadî konularını gün yüzüne çıkarmak ve İslam iktisat düşüncesine katkılarını ortaya koymaktır. Risâlelerde ele alınan genel konuların emvâl, haraç, iktâ’, rüşvet, icâre, vakıflar ve akit mevzularını içermesinden dolayı günümüz iktisadi konuları ve toplumsal olaylarla birebir ilgili olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca risâleler özel olarak incelendiğinde ise mali suçlar ve yolsuzluk, devletin bazı arazileri değerlendirmek kaydıyla gerçek veya tüzel kişilere vermesi (ikta’), öşürlendirme ve vergilerin divan tarafından nasıl belirlendiği gibi güncel konuları da ele almaktadır. Çalışmamızda yöntem olarak bilimsel araştırma tekniklerinin yanı sıra öncelikle metinlerin orjinal dili olan Arapça'dan okunması, gerekli görülen yerlerin tercüme edilmesi ve daha sonra elde edilen -tarihi, sosyal ve iktisadi düşünce ile ilgili- bilgilerin İslam iktisat düşüncesine göre incelenerek tümevarım metodu kullanılacaktır. Ülkemizde İbn Nüceym ve Risâleleri ile ilgili bazı çalışmalar yapılsa da İslam iktisat düşüncesi açısından herhangi bir çalışmanın yapılmamış olması araştırmamızın özgün olabilme ihtimalini artırmaktadır. İbn Nüceym tarafından yazılan 41 adet risâlenin bu alanla ilgili olanlarının İslam iktisadı perspektifinden incelenmesi, gerek iktisadî düşünceye katkısı açısından gerekse İslâm iktisat düşüncesinin tarihi açısından önem arz etmektedir.
eskieserler.com
Anahtar kelimeler: İbn Haldun, Mukaddime, tarih ve sosyoloji, metodoloji, anlama ve yorumlama. ÖZET İbn Haldun, gerek İslâm dünyasında gerekse dünya düşünce tarihinde önemli bir yeri bulunan büyük bir düşünürdür. İbn Haldun esas itibariyle çok yönlü bir ilim adamıdır. Mukaddime adlı eseri bunu açıkça ortaya koymaktadır. O, tarih ve sosyoloji alanında meşhur olmuştur, ancak İslâmî ilimlerde de vukufiyet kesbetmiştir. Bunun önemli şahitlerinden biri hadîs alanındaki derin bilgisidir. İbn Haldun, hem bir hoca olarak hadîs okutmuş hem de-Mukaddime adlı eserinde görüldüğü gibi hadîsleri anlamaya ve yorumlamaya çalışmıştır. Onun hadîslere getirdiği yaklaşım bizlere önemli yorum zenginliği sunmaktadır. Hatta bunun ötesinde hadîsleri anlama ve yorumlama imkanı veren bir metodoloji de takdim etmiştir. Bu metodolojide en önemli unsur, hadîslerin sosyolojik gerçeklikler dikkate alınarak yorumlanmasıdır.
Journal of Turkish Research Institute, 2018
Bu araştırmanın konusu ve amacı, Hz. Peygamber döneminde Medine'deki iktisadî hayatın tarım, hayvancılık ve ticaret başlıkları açısından incelenmesi ve değerlendirilmesidir. Bunun için ilk başlıkta İslam'da iktisadın mahiyetine ve önemine vurgu yapılacaktır. İkinci başlıkta genel olarak Arabistan'da tarım ve özelde Medine ve çevresinin doğal yapısı, Medine'nin tarım arazileri, tarım ürünleri ve tarım ürünlerinin vergilendirilmesi ele alınacaktır. Üçüncü başlıkta Hz. Peygamber döneminde hayvancılığın yeri ve önemi, yetiştirilen hayvanlar, bunlardan elde edilen ürünler ve hayvanların vergilendirilmesi açıklanacaktır. Dördüncü başlıkta ticaret yolları, panayırlar, ticaret kervanları, hicretten önce ve sonra Medine'de ticaret, kullanılan paralar ve ticaret mallarının vergilendirilmesi hakkında bilgiler verilecektir.
Hikmet - Akademik Edebiyat Dergisi, 2020
Bu çalışmada Mustafa Kutlu’nun hikayelerinde ortaya koyduğu iktisat anlayışı, İslam İktisadı bağlamında değerlendirilmiştir. İslam İktisadı içerisinde yer alan İslami Birey kavramı dikkat çekmektedir. Özellikle İktisadi Birey ile İslami Bireyin karşılaştırılması, İslam İktisadının daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. Bu anlamda Mustafa Kutlu’nun Sevincini Bulmak ve Hesap Günü hikaye kitapları genelde İslam İktisadı ve özelde İslami Birey bağlamında içerik analizi yöntemiyle incelenmiştir. Eserlerinde iktisat ve siyaset konularına oldukça yer veren Kutlu’nun özellikle hakim sermaye karşısında dile getirdiği eleştiriler hikayelerinde oldukça yer tutmaktadır. Yapılan çalışma sonucunda da Kutlu’nun hikayelerinde ortaya koyduğu iktisadi bakış açısının İslam İktisadı ve İslami Birey kavramaları ile örtüştüğü görülmektedir.
İ bn Haldun sıradan bir tarih kitabı değil, bir "ibretler kitabı" yazdı. Tasarladığı büyük eserin başlığı Kitâbül-İber idi (İber, ibretin çoğuludur). Bu büyük esere bir girişten ibaret olan Mukaddime, altı asırdır birçok bilgine rehber oldu. Sıranın iktisatçılara gelmesi için aradan bu kadar uzun zaman geçmesinin başlıca sebebini iktisat disiplininin kendi "istiklal harbini" çok geç vermiş olmasında aramak gerekir.
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD), 2018
Haldûn'un determinist coğrafi fikri ve Semerkandî'nin, imanî ve ahlakî bir sorumluluk olduğunu düşündüğü, marifetullah anlayışı üzerinden karşılaştırarak irdeleyeceğiz., "coğrafya kader midir?" sözünün İbn Haldûn'a aidiyeti sorunu ve insan fiilleri açısından değerlendirilmesini de yapacağız.
Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
Behçet BATUR * ÖZ İbn Haldun"un sosyal bilimsel analizinin temel kavramı kuşkusuz asabiyet kavramıdır. İbn Haldun bu kavramı Mukaddime adlı eserinde oldukça geniş bir anlam yelpazesi içerisinde kullanmaktadır. Onun açısından bakıldığında bu kavram, toplumu oluşturan en küçük gruptan küresel ölçekteki en büyük sosyal birime kadar geniş bir anlamsal içeriğe sahiptir. Asabiyet, özünde toplumsal birimlerin birleştiricisi ve ortak bilinci, sosyal yardımlaşma, dayanışma ile savunma duygu ve bilinci olmakla birlikte bu kavramın sahip olduğu geniş anlamın sosyolojik izdüşümleri vardır. Bunlar, temel grup (aile) bilinci olarak asabiyet, milli bilinç olarak asabiyet, dini (ideolojik) bilinç olarak asabiyet, siyasi bilinç olarak asabiyet, küresel bilinç olarak asabiyet, toplumsal düzenin sağlayıcısı olarak asabiyet ve toplumsal değişmenin kaynağı olarak asabiyet. Her bir asabiyet formunun özerk bir yapısı bulunmakla birlikte toplumda faaliyet gösteren tüm asabiyetler karşılıklı etkileşim ve eşgüdüm halindedirler. Bu çalışmada asabiyete ilişkin olarak yapılan tipolojik çözümleme çağdaş toplumsal hayatın çözümlenmesi ve anlaşılması noktasında oldukça yararlı bir analitik işleve sahip olabilir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.