Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
5 pages
1 file
Hıristiyanlıktan İslâm'a geçiş [ihtida] meselesi, üzerinde uzun yıllardan beri çalışılmakta olan bir konu. Ancak bu meselenin bilhassa Osmanlı Devleti örneğinde tahdit edilmiş bir halde incelenmesinin son çeyrek yüzyılla sınırlı olduğunu belirtmek gerekir. Osmanlı Devleti'nde ihtida meselesini tartışan ilk çalışmalardan birisi olan Anton Minkov'un 2004 yılında yayımlanan Conversion to Islam in the Balkans: Kisve Bahası Petitions and Ottoman Social Life, 1670-1730 (Leiden, Boston: Brill) başlığını taşıyan eseri, on yedinci yüzyılın sonu ve on sekizinci yüzyılın ilk yarısında İslâmiyet'i kabul eden Balkan Hıristiyanlarının bir Müslüman gibi görünmeleri için gerekli olan yeni kıyafetlerini alabilmek maksadıyla yetkili makamlara yaptıkları başvuruların ispatı olan dilekçeler kullanılarak yapılmış önemli bir incelemedir. Marc David Baer'in 2008 tarihli Honored by the Glory of Islam: Conversion and Conquest in the Ottoman Empire (Oxford University Press) kitabı, on yedinci yüzyılda IV. Mehmed hükümdarlığında gerçekleşen ihtida örneklerine ve arka planına değinmektedir. Baer'in çalışmasından üç yıl sonra yayımlanan bir diğer kitap ise Tijana Krstić'in Contested Conversions to Islam: Narratives of Religious Change in the Early Modern Ottoman Empire (Stanford University Press) başlıklı çalışmasıdır. Krstić, yazmalar ve risaleleri kullanarak on beşinci yüzyıldan on yedinci yüzyıla değin gerçekleşen ihtida örneklerinin Osmanlı Müslümanları ve Hıristiyanları tarafından nasıl algılandığı meselesi üzerinde durmaktadır. Ancak isimlerini zikrettiğim çalışmalar sınırları belli bir tarihsel kesiti, en önemlisi de Osmanlı Devleti'nin siyasî açıdan gücünün zirvesinde olduğu bir dönemde meydana gelen ihtida pratiklerini incelemektedir. Söz konusu dönemde Osmanlı Devleti'nin Hıristiyan tebaasının kazanan tarafta yer almayı seçmesi, elde edecekleri imtiyazlar da düşünüldüğünde, şaşırtıcı değildir. Nitekim on Ar. Gör., İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi.
2018
Hristiyanlıktan İslâm'a geçiş [ihtida] meselesi, üzerinde uzun yıllardan beri çalışılmakta olan bir konu. Ancak bu meselenin bilhassa Osmanlı Devleti örneğinde tahdit edilmiş bir halde incelenmesinin son çeyrek yüzyılla sınırlı olduğunu belirtmek gerekir. Osmanlı Devleti'nde ihtida meselesini tartışan ilk çalışmalardan birisi olan Anton Minkov'un 2004 yılında yayımlanan Conversion to Islam in the Balkans: Kisve Bahası Petitions and Ottoman Social Life, 1670-1730 (Leiden, Boston: Brill) başlığını taşıyan eseri, on yedinci yüzyılın sonu ve on sekizinci yüzyılın ilk yarısında İslâmiyet'i kabul eden Balkan Hıristiyanlarının bir Müslüman gibi görünmeleri için gerekli olan yeni kıyafetlerini alabilmek maksadıyla yetkili makamlara yaptıkları başvuruların ispatı olan dilekçeler kullanılarak yapılmış önemli bir incelemedir. Marc David Baer'in 2008 tarihli Honored by the Glory of Islam: Conversion and Conquest in the Ottoman Empire (Oxford University Press) kitabı, on yedinci yüzyılda IV. Mehmed hükümdarlığında gerçekleşen ihtida örneklerine ve arka planına değinmektedir. Baer'in çalışmasından üç yıl sonra yayımlanan bir diğer kitap ise Tijana Krstić'in Contested Conversions to Islam: Narratives of Religious Change in the Early Modern Ottoman Empire (Stanford University Press) başlıklı çalışmasıdır. Krstić, yazmalar ve risaleleri kullanarak on beşinci yüzyıldan on yedinci yüzyıla değin gerçekleşen ihtida örneklerinin Osmanlı Müslümanları ve Hristiyanları tarafından nasıl algılandığı meselesi üzerinde durmaktadır. Ancak isimlerini zikrettiğim çalışmalar sınırları belli bir tarihsel kesiti, en önemlisi de Osmanlı Devleti'nin siyasî açıdan gücünün zirvesinde olduğu bir dönemde meydana gelen ihtida pratiklerini incelemektedir. Söz konusu dönemde Osmanlı Devleti'nin Hristiyan tebaasının kazanan tarafta yer almayı seçmesi, elde edecekleri imtiyazlar da düşünüldüğünde, şaşırtıcı değildir. Nitekim on Ar. Gör., İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi.
Tarih ve Toplum: Yeni Yaklaşımlar 13, 2011
XIX. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nda ERMENİ ENTELEKTÜELLER, 2020
Türk-Ermeni ilişkileri tarihte ilk defa Selçuklular zamanında Çağrı bey döneminde başlamış ve uzun yıllar devam etmiştir. Anadolu’nun fethedilmesiyle birlikte Ermeniler beraber yaşamaya başladıkları Osmanlı toplumuna çeşitli alanlarda pek çok katkı sunmuş çalışkan, azimli, yetenekli bir o kadar da toplumla iç içe geçmeyi başarmış tarihteki ender topluluklardan biri olmuştur. Bu nedenle her ne kadar 1915’te yaşanan olaylar iki toplum arasında bir kırılma noktası olsa da iki toplum arasında 1915’e gelene kadar yaşanan iç içe geçmişlik, birlik, beraberlik ve bütünlük süreci hâlen detaylı bir şekilde araştırılmaya ve incelenmeye muhtaç ve gün yüzüne çıkarılması gereken son derece önemli bir süreçtir. Ancak ne yazık ki günümüzde popüler kültür ve popüler tarihin de etkisiyle Türkiye’ye, Ermenistan’a ve uluslarararası literatüre bakıldığında iki toplum arasındaki bin yıllık geçmişten ziyade 1915 odaklı çalışmaların sayısının çok daha fazla olduğu görülmektedir. Adeta iki topluma dair ilişkiler 1915’ten başlatılmakta ve ondan önceki dönem çoğu çalışmada ya yok sayılmakta ya da değinilmeden geçiştirilmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nda XIX. yüzyılın ilk yarısından itibaren başlayan modernleşme politikalarının önemli bir ayağı olan yurt dışına öğrenci gönderilmesi gerek Osmanlı’nın gerekse de Türkiye Cumhuriyeti’nin batılılaşma serüveninde (Erdoğan 2010:121-151) önemli bir yere sahip olmasına rağmen henüz bu konularda çok fazla bir çalışmanın yapılmadığı özellikle de yurt dışına eğitim amaçlı gönderilen Ermeni öğrenciler üzerine yapılan çalışmaların sınırlı kaldığı söylenebilir.1
2017
Gerek nazâri umdeleri ve gerek bu nazârîyatın üzerine binâ edilen siyâsî, sosyal ve iktisâdî yanları ile tasavvufu akademik olarak ele almanın zorluğu bedihi bir vâkıâdır. Mânevî hayatı ele alması itibarı ile tarifinde bile bir ittifâk bulunmayan tasavvuf ilmi üzerine yapılan çalışmalarda; bu sahanın diğer ilimler gibi kendine mahsus bir araştırma usûlü olduğunu göz ardı edilmemelidir. Ahmet Yaşar Ocak, tasavvuf araştırmalarında “İlahiyatçı- tasavvufçu yaklaşım” olarak nitelendirdiği yaklaşımın tasavvufa âit meselelere “içeriden” baktığını ifâde etmekte ve eleştirmektedir. Eşyânın tabiâtı gereği meselelere sadece “dışarıdan” bakmanın da hakîkatin tespiti noktasında eksik kalacağı âşikardır. Bu meyanda hem tasavvuf çalışmalarında tasavvufun kendine âit usûl ihmâl edilmeden diğer sosyal, siyâsal ve eknomik âmiller üzerinde durulmalıdır. Ahmet Yaşar Ocak bey’in bu çalışmasını da bu değerlendirmeler eşliğinde okumak eserin yazılış gayesine ve hakikatine erişme noktasında kolaylık sağlayacaktır.
Siyah Endişe: Bir Asır Sonu Anlatısı Olarak Halit Ziya Uşaklıgil Edebiyatı (İletişim Yayınları), 2019
2012
Osmanlı toplumsal sistemi, iktisadi, siyasi, sosyal gibi pek çok alana nüfuz etmiş kurumlarla örülü bir yapıya sahiptir. Gerek klasik dönemde, gerekse de dönüşüm yüzyılları olarak nitelenen 18 ve 19. yüzyıllarda, kurumların ihtiyaçlar dahilinde sistemi organize etme çabası incelenmeye değerdir. Bu amaçla, özellikle Osmanlı İstanbul’unda üretim ve ticaretin denetimi hususunda İhtisap Kurumu’nun rolü, çalışmamıza konu teşkil etmiştir. İhtisap kurumu, diğer pek çok kurum gibi kökeni İslami öğretiye dayanan ve Osmanlı’nın kendinden önceki devletlerden devraldığı bir kurumdur. Temel düsturu; iyiliğin emredilip, kötülükten uzaklaştırılması olan bu kurumun başında muhtesip bulunmaktadır. Beş vakit namazın cemaatle kılınmasını sağlamak gibi dini vazifelerinin yanında, kısmen de olsa adli yetkilere sahip olan muhtesip, esas itibariyle siyasi otoritenin beledi işlerdeki yetkili deneticisidir ve şehir hayatının vazgeçilmez bir unsurudur. Her ne kadar devlet kademelerinde esnaf birliklerinden s...
Türk-İslam Medeniyeti Akademik Araştırmalar Dergisi, 2022
İntihal / Plagiarism: Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi./ This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software.
ÖZET XIX. yüzyıl'da Nasturi toplumunun geçiş törenleri, Ortadoğu özelliklerini taşımaktadır. Evlilikler erken yaşlarda gerçekleşmekle birlikte, evlilik ritüelleri arasında beşik kertmesi, nişan ve başlık parası gibi uygulamalar da bulunmaktaydı. Ayrıca evlilikler ancak ailelerinin onayıyla gerçekleşirdi. Bunda ailelerin sosyal tabakaları ve maddi varlıkları en önemli etkenlerdendi. Evliliklerde kızın erkekten büyük olması hoş karşılanmadığından kız çocukları erken yaşlarda evlendirilirdi.
Journal of Humanity and Society (İnsan & Toplum Dergisi), 2020
Osmanlı tarihinin girift ve bir o kadar da az bilinen konularından biri, ilmiye sınıfının teşekkülü, mahiyeti, siyaset, devlet ve ekonomi gibi kurumlarla ilişkisi ve ilim üretme performans ve motivasyonu gibi konulardır. Her ne kadar son zamanlarda özellikle yurt dışında yapılan nitelikli yayınlarla söz konusu mesele üzerindeki gizem biraz daha aydınlanıyor olsa da merak uyandıran çok farklı hususların olduğu söylenebilir. Osmanlı klasik dönemi ilim ve ulema çalışmalarıyla temayüz eden İstanbul Şehir Üniversitesi Öğretim Üyesi Abdurrahman Atçıl önce İngilizce (2017) ardından Türkçe yayımlanan Âlimler ve Sultanlar üst başlıklı eserinde, erken modern Osmanlı Devleti'nde ulema sınıfının teşekkülünü ve devletle/iktidarla olan ilişkisini incelemiş ve böylece Osmanlı tarih yazımı ve hukuk-iktidar yapısını sorgulayan bir eser ortaya koymuştur. Önsöz'de kitabın yazılışı hikâye edilirken göz kamaştırıcı ilişkiler ağının varlığı görülmekte ve yaklaşık yirmi senelik emek, birikim ve gayretle alanında otorite onlarca kişi ve saygın kurumla irtibat kurulduğu zikredilmektedir. Klasik Yayınları'nın diğer kitaplarında olduğu gibi bu eserde de nitelikli editöryal faaliyet kendini göstermektedir. Çalışmanın büyük oranda birincil kaynaklara dayanması yanında konuyla ilgili literatürün önde gelen eserlerini tartıştığı, referans gösterdiği, onlarla muvafık-muhalif durumlara yer verdiği de söylenebilir. Araştırmanın temel kaynakları; medrese vakıfları, eş-Şekâiku'n-Nu'mâniye, Hadâiku'ş-Şekâik, Atâyî Tarihi ve dönemin diğer tabakat eserleridir. Kitapta, Osmanlı kuruluş döneminden itibaren ulema sınıfının nasıl teşekkül ettiği, Fatih Sultan Mehmed ve Kanuni Sultan Süleyman devirleri başta olmak üzere 16. yüzyıla kadar bu sınıfın devletle/iktidarla nasıl bir ilişki ve etkileşim içinde
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, 2014
XIX. Yüzyılda İngiliz Sömürgeciliğinde Hindistan’ın Yeri Ve Önemi,, 2017
Sosyal ve Kültürel Araştırmalar Dergisi, 2016
Electronic Journal of Vocational Colleges-May/Mayıs 2014, 2014
Journal of History and Future, 2017
Üçüncü İktisat Tarihi Kongresi, 2. Cilt, 2019
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2024
Tarihin Peşinde, 2015
Bir 19. Yüzyıl Edibinin Portresi: İbn-i Kemal Giritli Süleyman Nüzhet ve Edebî Kişiliği*, 2024
Sinerji uluslararası alan eğitimi araştırmaları dergisi, 2021
OSMANLI’DA TOPLUM, ŞEHİR VE TİCARET - III, 2023