Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
45 pages
1 file
Can Pazarından Hayat Savaşına: Zorunlu Göç Ve Sığınmacılar
İnsan & Toplum (The Journal of Humanity and Society), 2020
Öz: Bu makale, göçmenin, asli-menşe olarak gördüğü mekânla ve cemaatle sürdürmeye çalıştığı aidiyet ve bağlılık ile ilgilidir. Klasik göç literatürü, göçmenlerin asli-menşe yerden hedef-menzil yere gidişlerinin bir kopuşa ve terk edişe denk geldiğini savunagelmiştir. Buna karşın bu araştırmada da öne sürüldüğü üzere göçmenler vaktiyle muhtelif sebeplerle gittikleri ve yerleştikleri hedef-menzil mekânlarda, o mekânların gerektirdiği hâl, tavır ve eylemle hayatlarını sürdürürlerken asli-menşe mekânla bağlarını koparmamakta hatta o mekânları hedef alan geri yönlü bir göç hareketliliğine de girişmektedirler. Ancak bu göçmen için geri dönmek çoğunlukla birden fazla mekânı kapsayan yerleşim biçiminde kent ve kır hayatının sürdürül-mesine denk gelmektedir. Bu yer yer kişisel bağlılıklar ve nostalji ihtiyacını karşılamada yer yer de bu bağlılığı arkadan gelen nesle devir motivasyonunu canlı tutmada kullanılmaktadır. Böylelikle geriye dönüşler çoğu kez kesin bir dönüşten ziyade asli olarak görülen toprağın ve cemaatin zihnen unutulamadığı, terk edilemediği ve çoklu mekân pratiğinde yaşatılmaya çalışıldığı bir göç hareketliliğine denk gelmektedir. Bu minvalde bireyler çoğu kez kendileri ve aileleri adına kesin kararlar almaktan geri durmakta ve mekânlara aidiyet bakımından "son durak yok" tavrı takınmaktadırlar. Göçmenin bu tecrübesi, Bauman'ın "akışkan modernlik" tabirine benzemekte ve bu araştırma kapsamında "son durağı olmayan" hayat algıları olarak gözlemlenen sosyalizasyon sürecine denk gelmektedir. Buna göre kırsal göç sona eren değil devam eden bir sürecin karşılığı olmaktadır. Yine bu tecrübe, Weber'in tabiriyle değer yönelimli akılcılığa da yakın bir konum teşkil etmekte, bireyin karar verme süreçleri, modernliğin öngördüğü doğrusal ve analitik rasyonelliğin ya da fayda-maliyetin ötesinde akılcılık ve akıl dışılığın arasında göçmen tarafından fedakârlıkların gerçekleştirilmesi ile mümkün hâle gelmektedir. Bu çalışma, kırsal göç-menin son durağı olmayan ve rasyonel birey tercihiyle açıklanamayan bu geriye göç tecrübesini, Rizeli kırsal göçmenin geriye dönüş hikâyesinin realist bir metodolojik incelemesiyle ele almaktadır. Anahtar Kelimeler: Göç, geriye göç, manevi araçsal akılcılık, akışkan modernlik, çoklu mekân pratiği. Abstract: This article is concerned with the belonging and loyalty tried to be maintained by the migrant towards the place and society they consider as the true origin. The traditional migration literature has retrospectively argued that the migrant's moving from the place of origin to the targeted place corresponds to a discontinuity and abandonment. On the other hand, as suggested in this research, the migrants maintain their lives in the target place through complying with the behaviors, attitudes and actions required by those spaces; they do not break their ties with the original place of origin and even engage in a backward movement. However, the return of these migrants often coincides with the continuation of urban and rural life in the form of a multi-site settlement. This is sometimes used to meet the need for personal loyalties and nostalgia, and sometimes for keeping the motivation of passing it down to next generation alive. In this way, rather than a definite turn, the returns often correspond to a migration movement in which the place and society of origin cannot be mentally forgotten and abandoned, and comes to be endeavored to be survived in the practice of multiple spaces. In this sense, individuals often refrain from making definite decisions on behalf of themselves and their families. This experience of the migrant corresponds to the socialization process described as "liquid modernity" by Bauman and observed as life perceptions "without a last stop" within the scope of this research. Accordingly, rural migration is the equivalent of a continuous process, not an ending one. This experience constitutes a close position to the value-oriented rationalism in Weber's words; the decision making processes of an individual becomes possible by self-sacrifices made by the migrant between rationalism and irrationalism or beyond cost-benefit or linear and analytical rationalism foreseen by modernism. This research deals with the rural migrant's experience of returning back, which doesn't have a last stop and cannot be explained with a rational individual preference, through a realistic and methodological analysis of the story of rural migrant from Rize returning back..
6. Uluslararası Toplum ve Kültür Araştırmaları Sempozyumu (10-12 Ekim 2024) Tam Metin Bildiriler Kitabı, 2024
Forced Migration and War in Rhodope Folk Songs
tiyatro.co, 2019
Bam'ın "Kader Can" oyunu üzerine eleştiri yazısı.
2016
Uluslararası Bakalorya Programı, A1 dersi Türk Dili ve Edebiyatı alanında ele alınan bu tezde, Orhan Kemal'in Gurbet Kuşları adlı yapıtında göç olgusu nedenleri ve sonuçlarıyla beraber incelenmiştir. Göç olgusuyla değişen toplumsal yapı, ekonomik ve kültürel farklılıklar çerçevesinde değerlendirilmiştir. Bu tezin amacı, göç olgusunun toplumsal yapıda alt sınıf ve üst sınıflardaki bireyler üzerindeki etkilerini ortaya koymaktır. Üç ana bölümden oluşan tezin ilk bölümünde yapıta adını veren Gurbet Kuşları kavramı üzerinde durulmuştur. Köylülerin aidiyetsizliği ve uyum sorunu bu bölümde aktarılmıştır. Tezin ikinci bölümünde ise köylülerin köyden kente göç sürecinde yaşadıkları kadın ve erkek figürler üzerinden neden ve sonuçlarıyla işlenmiştir. Tezin üçüncü bölümünde şehirliler başlığı altından genel olarak şehirde – İstanbul – yaşayan insanların göç sürecinde köylülerle yaşadıkları uyumsuzluk ve çatışmalara yer verilmektedir. Çalışmada göç sürecinde şehre yerleşen figürlerin şehir...
Sığınmacılar ve Konya, 2019
Göç her ne kadar ademoğlunun tarihiyle eş zamanlı olsa da göç hareketleri, 2000’li yıllara kadar ağırlıklı olarak daha iyi ve müreffeh bir yaşam amacıyla gerçekleştirilirken, günümüzde yaşanan göçler ise daha ziyade savaşlar ve çatışmalar temelinde arz-ı endam etmektedir. Başka bir ifade ile son dönemlere kadar göçe konu kitleler göçmen iken günümüzde ise sığınmacı ya da mülteci konumundadır. Göçün karakterinde yaşanan bu önemli dönüşümün en yoğun yaşandığı bölgelerin başında ise Türkiye’ye komşu coğrafyalar gelmektedir. Söz konusu ulusaşırı zorunlu göçler doğal olarak Türkiye’yi etkilemiş ve öncelikli hedef ülke konumuna getirmiştir. Türkiye’de Suriyeliler dahil toplam sığınmacı sayısı yaklaşık 4,5 milyona ulaşmıştır. Türkiye 2000 sonrası yaşanan yoğun ulusaşırı göç akınına hazırlıksız yakalanmış ve göç politikaları üretme noktasında tarihsel hafızasından istifade edememiş olsa da mevcut göç akını karşısında gerek yerel halkın gerekse devletin gösterdiği alicenap tavır tüm dünyaya örnek olacak nitelikte olup, adeta bir insanlık dersi verilmiştir. Söz konusu göç akını, Türkiye’nin hukuktan dış politikaya, güvenlikten sağlığa, eğitimden istihdama, ekonomiden kültüre toplumsal yapının tümünde kendini hissettiren yeni bir olgu ortaya çıkmıştır. Bu yeni olgu ve beraberinde getirdiği sorunlar kendini kentlerde görünür kılmıştır. Konya’da bu süreçten etkilenen illerden biri olmakla birlikte 2011 sonrası yaşanan Suriyeli göçü dışarıda tutulduğunda 1200’lü yıllardaki Moğol istilası, Osmanlı son dönemi ve Cumhuriyet döneminde yaşanan ulusaşırı kitlesel göç akınına maruz kalmadığını söylemek mümkündür. Konya’da halihazırda Suriye, Afganistan, Somali, Sudan, Filistin, Uganda, Filipinler gibi ülkelerden yabancı uyruklu sığınmacılar ikamet etmektedir. Söz konusu sığınmacılar içinde büyük çoğunluğu (yaklaşık 110 bin kişi ile) Suriyeliler oluşturmaktadır. Bu çalışmada da ulusaşırı göçler bağlamında Konya’nın konumu, bir sığınmacı güzellemesi handikabına düşmeden, başta Suriyeliler olmak üzere Konya’daki sığınmacılara ilişkin kanaatler, yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri ele alınmış, genelde Türkiye özelde Konya için politika önerileri ortaya konulmuştur.
Journal of International Social Research, 2016
Suriye'de yaşanan iç savaştan kaynaklanan göçten en fazla etkilenen şehirler Gaziantep ve Kilis'tir. Türkmen ağırlıklı nüfusuyla daha farklı bir etnik yapıya sahip olan bu iki şehir Antakya, Şanlıurfa ve Mardin'den ayrılır. Bu makalenin çerçevesini Antep-Kilis çevresinde yaşayan yerli halk ile Suriyeli sığınmacıların birbirlerine dair geliştirdikleri taktikler, stratejiler ile kamu erkinin işlerliğe soktuğu müstesna haller oluşturmaktadır. Amacımız, Kilis ve Gaziantep iline göç eden Suriyeli sığınmacıların şehirde hayata tutunmaya çalışırken karşılaştıkları zorluklarla nasıl başa çıktıklarını açığa çıkarmaktır. Bu kapsamda bir saha araştırmasına dayanan bu çalışma için, yüzü aşkın görüşmeci ile yüz yüze derinlemesine mülakat tekniği, katılımlı gözlemler ve doküman incelemelerinden elde edilen veriler kullanılmıştır. Saha araştırması Ağustos 2014 ile Şubat 2015 arasındaki döneme yayılsa da, ağırlıklı kısmı 2015 yılının Ocak ve Şubat ayında gerçekleştirilmiştir.
Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi / Journal of Social Policy Conferences, 2022
Değişen ve gelişen işgücü piyasalarında geçtiğimiz 20 yıl içerisinde esneklik politikalarıyla çeşitli istihdam biçimlerinde çalışanların ve işsiz bireylerin karşı karşıya oldukları riskleri yine çeşitli güvence türleriyle telafi edebilmek için başarılı çalışmalar yürütülmektedir. Her ülkenin kendine özgü güvenceli esneklik politikaları üretmek durumunda olması, ülkelerin işgücü piyasasında oluşan sorunlara yaklaşımını ve üretilen çözümlerin farklılığını ve esneklik ve güvence uygulamaları bağlamında farklı uygulamaları beraberinde getirmiştir. Bu çalışmada güvenceli esneklik politikalarının izlenmesinde kullanılan göstergeler ile OECD ülkelerinde farklı "güvenceli esneklik modelleri" bulunup bulunmadığı sorusuna faktör analizi ve kümeleme analizi ile cevap aranmıştır. 35 OECD ülkesinin 2017 yılına ait güvenceli esneklik verileri kullanılarak gerçekleştirilen analiz sonuçları altı adet farklı güvenceli esneklik yapısının bulunduğunu göstermektedir. Ülkelerin hem güvence hem de esnekliğin yüksek ya da her ikisinin düşük veya güvencenin yüksek (düşük) ve esnekliğin düşük (yüksek) olduğu ülkeler şeklinde gruplanabildiği tespit edilmiştir. Elde edilen bu ülke grupları güvenceli esneklik göstergeleri bakımından ayrıca değerlendirilmiştir. Yüksek refah seviyesine ulaşan ülkelerde hayat boyu öğrenme ve aktif işgücü piyasası politikalarına yönelik harcamamaların daha yüksek olduğu ve güçlü sosyal güvenlik yapılanmasıyla bireyleri koruma altına aldığı görülmektedir. Ayrıca bu durumun daha nispeten daha esnek işgücü koruyucu mevzuat uygulamaları ile desteklenmesiyle güvenceli esneklik bakımından başarılı sonuçlar elde edilmiştir.
Turkey has signed on condition that "geographical limitation" the 1951 Geneva Convention. Therefore, Turkey has given refugee status only for Europen asylum seekers. On the contrary, Non-Europen asylum seekers come to Turkey for the status and due to Geneva Convention, Turkey has to provide international protection for them. Turkey allow to stay to them Süleyman Demirel Üniversitesi FEF, [email protected].
3. sektör sosyal ekonomi dergisi, 2021
Araştırmanın amacı Muş'ta yaşayan Suriyeli sığınmacıların yaşadıkları sorunları, çözüm yollarını, sosyal ve ekonomik hayata entegrasyonlarının nasıl olabileceğini ortaya çıkarmaktır. Bu amaçla Suriyeli sığınmacılara Muş'ta sosyal ve ekonomik hayatta yaşadıkları problemler, çözüm yolları, Muş'ta sosyal ve ekonomik hayata entegrasyonları hakkında sorular sorulmuştur. Araştırma nitel bir araştırma yöntemi olan durum çalışmasına göre yapılmıştır. Araştırmada katılımcılar Muş il merkezinde Ekim 2020'de 18 geçici koruma statüsündeki Suriyeli sığınmacıdan meydana gelmiştir. Araştırmada yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak veriler toplanmıştır. Verilerin analizinde betimsel ve içerik analizleri kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre Suriyeli sığınmacıların maddi sorunlar yaşadıkları, sosyal uyumlarının zayıf olduğu, diğer insanlarla iletişimde sorun yaşamadıkları ortaya çıkmıştır. Sığınmacıların sosyal ve ekonomik hayata aktif katılmalarının sağlanmasının sosyal uyumu arttıracağı söylenebilir. Bundan dolayı Suriyeli sığınmacıların halk eğitim kurslarında farklı beceriler kazanmaları, öğrencilerin okula devamlarının sağlanması, sığınmacılar için iş imkânlarının arttırılması, sığınmacıların diğer insanlarla bir arada bulunabileceği fırsatlar yaratılması önerilebilir.
Bu metin Türkiye Devleti ve halkının Suriyeli mülteciler ile yaşadığı kültürel problemleri biraz aydınlatmak ve Suriyeli mültecilerin gelmesiyle birlikte çıkan ekonomik, sosyal vs. üzerine mülahazalar içermektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 2016., 2016
Dini Araştırmalar, 2018
Cappadocia journal of history and social sciences, 2024
Journal of International Social Research, 2017
KÜRESEL tEHDİTLER kARŞISINDA aİLE , 2024
Kadin ve Demokrasi Dernegi
Geçmisten Günümüze Türkiye' de Göç ve Suriyeli Sığınmacılar: Algılar, Olgular ve Gerçekler, 2020
Mübadeleye Tabi Tutulan Kapadokyalı Türk Ortodoksların Göç Yolunda Yaşadıkları Zorluklar, 2024
Yönetim ve ekonomi araştırmaları dergisi, 2021
OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2019
Spectrum House, 2022
Istanbul Bilgi University, 2023