Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
5 pages
1 file
Temettü tek başına kelime anlamı olarak kâr, kazanç demektir. Bunun dışında, kâr payı anlamına da gelir ki; şirket ortaklarının bir dönem içerisinde işletmenin elde ettiği kârdan nakit veya hisse senedi olarak pay alma hakkı olarak açıklanabilir. Temettü alabilmek için anlamından da anlaşılacağı üzere hisse senedi sahibi olunması gerekir. Sahip olunan hisse senedi hangi şirkete ait ise, o şirketin temettü ödeme gününde bu hak elde edilmiş olur. Temettü ödemesi alınabilmesi için ise ödeme gününden bir gün önce dahi hisse senedi alınmış olsa ödemeyi almaya hak kazanılmış olur.
On the flag for 8 hours’ workday, it writes “8 hours of work, 8 hours of sleep, 8 hours of recreation”. What should then we write on our flag today when both our work time is augmented and our leisure time is absorbed by monopolistic capitalism? Inasmuch as the struggle is essentially ideological, it must be for a life in which the capitalist system is overthrown and replaced by free human activity. The struggle against the increase of pension age to 64 is the equivalent of struggle for 8 hours’ workday in our era.
Türk Yazı Dillerinin Tarihlendirilmesinde Bir Yöntem Sorunu, 2023
Although cultural heritages are assets that need to be protected in terms of the values they contain, today they are in danger of extinction. The basis of this situation is that individuals' awareness of cultural heritage is not at a sufficient level. Both individuals and institutions have important roles in increasing the cultural heritage awareness of societies. In this context, it is important to increase the interest of people who are at the forefront of the society, such as athletes, to cultural heritage and to instil awareness of cultural heritage in these people in spreading awareness of the issue to the society. The aim of the study is to investigate the interests of young athletes in cultural heritage and to reveal their approaches to the cultural heritage they encounter on social media. The universe of the study consists of licensed young athletes actively doing sports in Turkey. Due to the large size of the universe, a stratified sampling method was preferred, and a total of 350 athletes samples, 50s each whom were licensed infrastructure athletes from each of 7 different regions that differ economically, socially and culturally, were selected. The simple random sampling method was preferred as the sampling method in determining the cities in the region where the sampling will be carried out. A descriptive model, one of the quantitative research methods, was used in the study. The questionnaire was preferred as the data collection technique in the study. The data obtained from the surveys were transferred to IBM SPSS STATISTICS 22 program and analyzed and interpreted according to frequency and percentage values. As a result of the research, it was concluded that although they are interested in cultural heritage, they do not have enough information and social media can play an active role in increasing this knowledge level.
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2020
Türkay Dergi, 2020
Halk Takvimi; düzenli olarak tekrarlanan doğa olaylarına ve canlıların hareketlerine dayalı yöresel takvimlerdir. Yöre insanının gerek kültür aktarımı yoluyla gerekse kendi tespitleriyle oluşturduğu halk takvimle-ri, geleneği yaşayan Anadolu insanı için önemli ve gereklidir. Bu gereklilik ve önemlilik zemininde Anadolu insanı yılı bölümlemiş, ay-yıl-gün şeklinde dilimlemiş ve adlandırmıştır.
2019
ŞİDDETİN TARİHSEL KÖKLERİ İnsanların var olduğu her yerde şiddet de var olmuştur. Baskı, eziyet, korkutma, sindirme, öldürme, cezalandırma ve bunların yanısıra başkaldırı, her toplumda derece derece, ama sürekli bir biçimde günlük yaşamın bir parçası olmak özelliğini korumaktadır. Ne var ki, farklı olan durum, günümüz insanının, Jacgues Ellul'ün de vurguladığı gibi, "şiddet bilincine" varmış olmasıdır. (Ruşen Keleş-Artun Ünsal, Cogito, Kış-Bahar 96 s.91) Şiddet, insanın türdeşleri ile birlikte yaşadığı her ortamda sözlerin yetersiz kaldığı ya da öfkenin kontrolden çıktığı durumlarda, savaşlarla, çıkar çatışmalarıyla, kin ve nefreti tetikleyen olaylarla karşımıza çıkar. Öfkenin kontrolüne yönelik yaptırımlar içeren sayısız kural ve kanunların ortaya çıkış nedenlerinden biri de muhtemelen şiddeti kontrol altına almak, en aza indirgemek olmalıdır. (Songül Alpaslan Roodenberg, Aktüel Arkeoloji, Mayıs-Haziran 2016, sayı 51, s.33) Hayvansal İçgüdüler: İnsan insan olmadan önce (Homo Sapiens öncesi) ortak atalarımız gibi hayvanlar gibi yaşıyorduk. Küçük gruplar halinde, toplayarak ve avlanarak yaşıyorduk. Savaşların olmadığı bir dünya hayal edin. Ayrıca konuşma olmadığı için yalansız bir dünya. Bu dönemde insan şiddeti de diğer hayvanların yaptığı şiddet kadardı. Mesela tavuklarınız var hepsi birbiri ile uyumlu mu? Ya da kediniz var ve dışarı bıraktınız, diğer kediler ona ne kadar nazik davranacaklar? Doğadan Gelen Şiddet: İnsan doğa ile etkileşim halindedir. Dağa birçok hediye sunarken, kimi zaman da acımasız olur. Yanardağlar lav püskürtür, depremler, su baskınları, fırtınalar olur. Doğa şiddetini göstermiştir. Homo Sapiens: İnsan ayağa kalktı. Eller boşa çıktı. Bu ellerle objeleri tutmaya ve şekil vermeye başladı. Taştan silahlar ve oklar yaptı. Bedeni dışında güç kullanan varlığa dönüştü. Şiddeti arttı, doğaya ve diğer hayvanlara hakim olmaya başladı. Konuşma: İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri konuşmadır. Konuşma sayesinde kültürel dönem başladı. Böylece değişik kültürler ve ayrışmalar oluştu. Önceden sadece insan iken farklı dil grupları bizi daha çok ayrıştırdı ve birbirimizden kopardı. Hayvanlarda olmayan özellikler insanda var olmaya başladı. Örneğin yalan, savaş gibi. Hayvanlar savaşmaz, savaşan tek varlık insandır. İnsanın doğaya ve kendi cinsine verdiği şiddet arttı. Tanrısal Şiddet: Her İnsan topluluğu tarih boyunca çeşitli dinlere inanmıştır. Eski Sümer, Babil, Asur, Mısır, Yunan, Roma, Aztek, İnka vb. birçok dinde, şiddettin tanrı tarafından kutsandığı görülmüştür. Tanrılar arası savaş, tecavüzler vs. olmaktadır. Tanrı tarafından ya da temsilcisi kral/firavun tarafından verilen cezalar olmuştur. Hatta insan kurban etmeye kadar giden ritüeller vardır. Yahudilik "öldürmeyeceksin", Hristiyanlık "sağ yanağına vurana sol yanağını da çevir", İslam " kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur" (https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/M%C3%A2ide-suresi/701/32-ayet-tefsiri) der. Buna rağmen günümüze kadar din savaşları ve şiddeti devam etmektedir. Dünyada tek din bile olsa şiddeti reddetse bile ayrılıklar ve buna bağlı olarak şiddet devam edecektir. Kabil'in kardeşi Habil'i öldürmesinden bu yana din şiddeti önleyememiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Tanzimat'tan Günümüze Ana Hatlarıyla Türk Eğitim Sistemi
Batman Üniversitesi Yaşam Bilimleri Dergisi, 2017
korona günlerinde kayıp zamanın izinde, 2021
Yeni Gelen Dergisi, 2021