Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
3 pages
1 file
Bir varmış bir yokmuş! Zamanın birinde bir mahalle varmış, içinde çocuklar özgürce oynar, her evden neşe, dostluk ve samimiyet akarmış. Çocuk, acıktığı zaman hangi eve gitse ekmek arası bir sevgi alır çıkarmış, kimsenin aklından kötülük geçmezmiş. Beş dakikalığına bile çocuk emanet edilemeyen büyük, uzun, korkunç binalar, bir girdap gibi içine alan sokaklar, dehşet trafikler yokmuş. Çocuklar evlerde dörtgen kutular içine hapsolup, hiperaktif bu diye ilaçlara boğulmazmış, dışarda özgürce koşup oynarmış, yaptığı hatalardan öğretmenler veliler değil kendileri sorumlu olup, sorumluluk sahibi bir birey olarak büyürmüş... Dünün çocukları, mahallelerinde huzur ve güven içinde bütün gün koşturur, anne ve babalarının zoruyla eve girermiş, yarım gün okulda diğer zamanlarında sokaklarda oynayıp günün sadece iki saati çizgi film izleme lüksünde bulunup, o zamanların susam sokağı dizisi ile mahallerini güzelleştirmeye orada gördükleri güzellikleri etrafında görmeye çalışırlarmış.
Mukaddime, 2010
Şerif Mardin, Mahalle Baskısı, neighborhood pressure,
Genel olarak tarih ilmi, özel olarak da Türk tarihi sahasında yılların birikimiyle literatüre eserler kazandıran Prof. Dr. Salim Cöhce, bir Orta Çağ tarihçisi olmaktan öte, sorgulayan, düşünen bir aydındır. Tarihsel bütünlük içerisinde, tarihçinin rolünün azımsanmayacak derecede önem iktifa ettiğine dair kanaatleri taşıyan Prof. Dr. Salim Cöhce, mensubu bulunduğu Türk Milletinin kadim geçmişine dair eserleriyle ona ilmi temelli ışık tutma gibi mümtaz ve çetin bir görevi üstlenmiştir. Çalışmalarını sorgulayıcı, çözümleyici ve karşılaştırıcı metotlarla temellendiren Prof. Dr. Salim Cöhce, Türk tarihinin en karanlık devirleri olan Türkistan tarihi ve yine Türk tarihçiliği için bakir bir alan olan Hindistan Türk tarihi devirlerine dair çalışmalarıyla analitik yaklaşımlarda bulunmuştur. Bu bağlamda mevcut çalışmamızda, tarihe adanmış bir ömür sözünün, kişiliğinde hakkıyla ifadesini bulduğu Cöhce’nin, önce ana hatlarıyla tarihe dair görüşleri diğer yandan da Türk tarihi literatürüne katkı sağlayan belli başlı eserleri ve çalışmalarından kesitler sunmayı amaçladık.
Şehirleri lokasyon açısından değerlendirdiğimizde, önemli bir kısmının çevresiyle yeterli düzeyde iletişim kurabileceği ve rahat bir bağlantı sağlayabileceği mekânlarda kurulduğunu görürüz. Ulaşım imkânlarının nispeten kolay sağlandığı mekânlar, hem çevresini sahip olduğu fonksiyonlar ölçüsünde destekler, hem de çevresindeki mal ve hizmet potansiyelinden faydalanır. Bu yönüyle ulaşım, yerleşmelerin gelişmesinde iki yönlü olarak da etki edebilmektedir. Araştırma sahasını oluşturan Bozüyük şehri, bulunduğu coğrafi konum itibariyle Marmara, İç Anadolu, Karadeniz ve Ege bölgelerinin birbirlerine en çok yaklaştıkları bir alanda bulunmaktadır. Bu özelliğini aynı zamanda ulaşım faaliyetlerinde de gösteren Bozüyük şehri, söz konusu bölgeleri birbirine bağlayan bir konuma sahiptir. Ulaşım fonksiyonunun getirdiği avantajlar, Bozüyük şehrini pek çok sanayi alanında gelişen bir şehir özelliğini kazanmıştır. Özellikle demir yolunun varlığı başta taşa-toprağa dayalı sanayi olmak üzere çoğu sanayi dalında şehre yatırım yapılmasını sağlamıştır. Bu çalışmada Bozüyük şehrinin sahip olduğu konumun getirdiği avantajlar, şehrin diğer şehirlerle olan kara ve demir yolları bağlantıları irdelenmiş ve bu durumdan ortaya çıkan sonuçlar açıklanmaya çalışılmıştır.
İnsanoğlu yontma taş devrinden bu yana yapraklara, duvarlara yazı yazarak konuşma dışında iletişime geçmenin yollarını aramıştır. Yazmanın olası somut sonuçlarını gören insan çağın kendisine sunduğu herşeye yazıyı eklemeyi ihmal etmemiştir. Tekerleğin icadı ile birlikte yerden ayağı kesilen ve diğer insanlara bir şekilde mesafe koyan insan için, bu mesajı iletebileceği seçenek araba yazıları olmuştur. Araba yazıları pek çok konuyu kapsayan bir içeriğe sahiptir. Bu çalışmada hız merkezli araba yazılarının analizi yapılmaktadır. Arabanın bir kudret vasıtası olması ile birlikte hızlı olmak cazibesi olan bir davranış haline geldi. İnsan için ölüm nedeni olan hızın dış dünyaya meşru olarak gösterilmesi noktasında araba arkası yazıların devreye girdiği söylenebilir. Zaman ve mekanı kontrol etmek, hızın sadece güç değil aynı zamanda bir gurur kaynağı olması, bireye durdurulamazlık hissi vermesi, var olma hissini yaşatması daha fazla özgürleşme idealini yansıtması ve fazla bir şeye sahip olduğunu hissettirmesi, hızla ilgili araba yazılarının çıkış noktasıdır.
1990 4 (1), s.179-226. MANZUM HALK HİKÂYELERİNDEN "DÂSITÂN-I CAFER-İ DAYYÂR" Halk edebiyatı ürünleri içerisinde, destan niteliğinde manzum halk hikâyeleri önemli bir yer tutarlar. Bunlar, çoğunlukla mesnevî tarzında yazılmış, dinî hikâyelerdir. Muhammed Hanifî, Kesikbaş, Geyik hikâyesi, Cümcüme Sultan vb. adlarla bilinen bu manzum hikâyeler, Hamzanâme, Battalnâme gibi destanlarla, gerek konu, gerekse biçim bakımından benzer özellikler taşırlar. Hemen tümünden, ya İslâm tarihinde yaşamış bir kişinin olağanüstü kahramanlıkları anlatılır ya da gene dinî bir olay olağanüstülülerle bezenerek dile getirilir. Tarihî kişilerden kaynaklanması ya da olayların yaşamış kişilerin adları etrafında meydana gelmesi bakımından destan niteliği taşırlar. Olayların olağanüstülükleri bakımından, masal ve efsane öğeleriyle süslenmiş olmaları yönünden ise menkıbe özelliklerine sahiptirler.
MAZLÛM’UN YÛSUF U ZÜLEYHÂSI’NDA CİNSELLİK, 2018
Divan şairleri çoğu zaman, mazmunlardan yararlanarak cinselliğe temas etmişlerdir. Böylece hayal güçlerini sergileyerek zengin edebî anlatım örnekleri vermişlerdir. Tasvirler en müstehcen noktalara kadar ulaşırsa da bunların tümüyle benzetmelerin arkasına gizlendiği, estetik yönün ön plana çıkarıldığı ve böylece estetik bir anlayışla pornografik öğelerin erotik öğelere dönüştürüldüğü görülür. Divan şiirinde insanların hikâye, roman ihtiyacını karşılayan anlatılar mesnevilerdir. Bu mesnevilerin büyük çoğunluğu çift kahramanlı aşk mesnevileridir. Bu çift kahramanlı aşk mesnevilerinden bazıları Yûsuf u Züleyhâ kıssasına dayanılarak yazılmıştır. Bunlardan bir tanesi de 18. yüzyıl şairlerinden Mazlûm mahlaslı bir şaire aittir. Bu şair İran’ın Sebzevar şehrindendir. Mesnevisini Câmî’nin aynı adlı eserinden serbest tercüme yöntemiyle hazırlamıştır. Eseri 3518 beyit tutarındadır. Mazlûm’un Yûsuf u Züleyhâ mesnevisinde cinselliğe mazmunlar aracılığıyla temas edilmiştir. Şem, gül, gonca, boncuk, turunc, yel, şeker, tûtî, mühr, mum, kufl, nar, hokka, âb-ı zindegânî, süt, hurma, dür-dâne, hedef, sadef, ok, güher, seher yeli ve bağ gibi kelime ile tamlamalar gerçek anlamlarının dışında kullanılarak cinselliğin ifadesinde kullanılmıştır. Cinselliğe temas edilen sahnelerin tespiti mazmunların kullanımına göre değil konunun akışına göre yapılacaktır. Örneğin şem’ mazmununun kullanımı bütün mesnevi boyunca geçtiği yerlerden kesilip ele alınmayacak konunun içerisinde sunulacaktır. Çift kahramanlı bir aşk mesnevisi olan bu mesnevide gerek Yûsuf ile Züleyhâ arasında gerekse de Yûsuf ile mesnevideki diğer kadınlar arasında geçen cinsel içerikli ve çağrışımlı sahneler ele alınıp incelenecektir. Anahtar Kelimeler: Klasik Türk edebiyatı, 18. yüzyıl, Mazlûm, Yûsuf u Züleyhâ, cinsellik.
MAZLÛM VE YÛSUF U ZÜLEYHÂSI, 2018
Klasik edebiyatta şairlerin hayatları hakkında bilgi sahibi olabilmek için başta tezkireler olmak üzere birçok biyografik kaynağa başvurulmaktadır. Bu kaynaklarda bilgi bulunamadığı zaman ise edebî eserin kendisi biyografik bilgi kaynağı olmaktadır. Klasik şiir her ne kadar gelenek çerçevesinde meydana gelmiş olsa da her temasın iz bırakması gibi ortaya konan eserlerde kişisel izler bulmak mümkündür. Bu ilkeden hareketle, kaynaklarda kendisi hakkında bilgi bulunmayan Mazlûm mahlaslı şair hakkında elde bulunan tek eseri Yûsuf u Züleyhâ adlı mesnevisinden hareketle hayat hikâyesi ortaya konulmaya çalışıldı. Eserden elde edilen bilgilere göre Mazlûm’un adının Kerîm Mîr Alî/Kerîm Mîr Mihralî, memleketinin İran’ın Sebzevar şehri olduğu; eseri 45 yaşında kaleme aldığı, İran’da bulunan Hâbûşân, Çenârân, Zûrım ve İstahr gibi yerleşim yerlerinde yaşadığı anlaşılmaktadır. Yine mesnevideki bilgilerden hareketle Mazlûm’un Şii mezhebinden olduğu tespit edilmiştir. Mesnevide açık bir şekilde belirtilmemiş olsa da eserin İranlı şair Mollâ Câmî’nin aynı adlı mesnevisinin bazı farklarla serbest bir çevirisi olduğu ortaya konulmuştur. Eserden hareketle şairin biyografisi oluşturulduktan sonra eserin adı, beyit sayısı, sunulduğu kimse, telif ve istinsah tarihi, nüshaları ile düzenleniş şekli hakkında bilgi verildi. Bu çalışmada kaynaklarda kendisi hakkında bilgi bulunmayan Mazlûm mahlaslı şairin ve eseri Yûsuf u Züleyhâ adlı mesnevinin Türk edebiyatına tanıtılması amaçlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: Klasik Türk edebiyatı, mesnevi, Mazlûm, Yûsuf u Züleyhâ.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
HÜSEYİN CAHİT YALÇIN ve ‘HAYÂL İÇİNDE’ KURGUSAL BİR EVREN, 2019
KARTEPE ZİRVESİ, 2019
TURKISH STUDIES/TÜRKOLOJİ ARAŞTIRMALARI, 2013