Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Türk Dünyasında Kahvehaneler Özet 16. yüzyıldan itibaren, Türk insanının yaşamına giren kahve ve kahvehane etrafında, çok geniş bir kültürel birikim oluşmuştur. Kahve ve kahvehane merkezli kültürel birikim ortamı, o kadar hızlı gelişmiş ve geniş bir alanda etkili olmuştur ki, belki de Türk insanının yaşamına bu derece etki eden –içecek ve mekân olarak– ikinci bir unsur gösterilemez. Bu yazıda, kahvehanenin Türk dünyasında, özellikle de Osmanlı’da, ortaya çıkması, yaygınlaşması ele alınmış ve kahvehaneyle bağlantılı olarak ortaya çıkan ve gelişen kültür unsurları üzerinde durulmuştur. Anahtar Kelimeler: Kahve, Kahvehane, Türk Dünyası. Coffeehouses in Turkish World Abstract A very broad cultural accumulation has emerged around coffee and coffeehouse which has been in the life of Turkish people since the 16th century. Cultural accumulation environment based upon Coffee and coffeehouse have developed so rapidly and been so effective in a broad area among Turkish population that it could be asserted that there is not a second factor which has affected Turkish people life style as drink and place. In this study, it has been dealt with the emergence and becoming widespread of Coffeehouse in the Turkish world and particularly in the Ottoman, and considered the elements of culture which have come up and improve relatedly with it. Key Words: Coffee, Coffeehouse, Turkish World.
16. yüzyıldan itibaren, Türk insanının yaşamına giren kahve ve kahvehane etrafında, çok geniş bir kültürel birikim oluşmuştur. Kahve ve kahvehane merkezli kültürel birikim ortamı, o kadar hızlı gelişmiş ve geniş bir alanda etkili olmuştur ki, belki de Türk insanının yaşamına bu derece etki eden -içecek ve mekân olarak- ikinci bir unsur gösterilemez. Kahvehaneler, toplumsal paylaşımın gerçekleştiği ve geçmişin yad edildiği kültürel mekânlar olarak Türk insanının yaşamında önemli bir yer tutmuştur. Bir “sohbet medeniyeti”ne sahip olan Türk toplumunun, dinsel açıdan “meşru” kabul edilen kahve ve kahvehaneye sahip çıkması ve bu unsurları yaygınlaştırması, birçok toplumdan daha hızlı ve kapsamlı olmuştur. Kahvehaneler, Türk insanı için birer “kültür mekânı” olarak hizmet vermişlerdir. Ayrıca kahvehaneler, “toleranslı davranma” alışkanlığının kazanıldığı merkezler olarak da dikkat çekmektedirler.
Bartın Üniversitesi Lisans Bitirme Tezi, 2018
Bu tez çalışmasında, kahve ve kahvehanelerin Osmanlı toplumsal yaşamı içerisinde üstlendiği fonksiyon ve işlevlerin yanı sıra bu mekanlar üzerinde devletin uyguladığı politikalar incelenmektedir. XVI. yüzyıldan itibaren kahvenin Osmanlı Devleti’nin başkenti olan İstanbul’a gelmesiyle başlayan süreç ve daha sonrasında bu içeceğin tüketilmesi için açılan kahvehaneler önemli sosyalleşme mekanları olmuşlardır. İstanbul'da 1554'te ilk kahvehanenin açıldığı günden beri kahve, sanata, sosyal yaşama, ekonomiye ve kültüre önemli etkilerde bulunmuştur. Her meslekten, her sosyal sınıftan insanlar kahvehanelerde bir araya gelir; kitaplar okunur, sohbetler yapılırdı. Üstelik sadece İstanbul'da değil, dünyanın hemen hemen her yerinde kahvehaneler aydınların buluşma yeri, kahve ise en sevilen içecek olmuştur. Zamanla kahvehanelerin fonksiyonlarında değişmeler olmuş ve yeni bir takım fonksiyonlar üstlenmişlerdir. Bazı dönemler sapma hareketinin merkezleri gibi algılanmış olan kahvehaneler yönetimlerce yıktırılmış, bazı dönemlerde ise, üst düzeydeki devlet adamlarının ve entelektüellerin en gözde uğrak yeri olmuşlardır.
Teknolojinin hızla ilerlediği çağımızda, insanların yerine getirmekte olduğu üretici fonksiyonların çoğu, makineler tarafından yerine getirildiğinden dolayı ortaya çıkan boş zamanların en verimli şekilde nasıl değerlendirilebileceği problemi karşımıza çıkmaktadır. Göç neticesinde sağlıksız bir biçimde büyüyen kentler de asrımızın en önemli problemlerinden birisidir. Köylerde iş bulabilme imkanına sahip olmayan insanların kentlerde toplanması, kentlerin de yeni gelenlerin hepsine iİ imkanı sağlama yönünden yetersiz kalması büyük bir iİ potansiyelinin atıl kalması anlamına gelmektedir. Kır ve özellikle de kent hayatının bir parçası haline gelen kahvehaneler, insanların boş zamanlarında en çok uğradıkları yerler arasındadır. Önceleri sohbet, muhabbet ve tartışma mekanları olan kahvehaneler bugün bu fonksiyonunu büyük ölçüde kaybetmiş bulunmaktadırlar. Kahvehanelere devam eden kimseler saatlerce oyun oynamakta ve adeta toplumsal hayattan tecrit edilmiş olmaktadırlar. İster gelenekselleşmiş olmasından, isterse boş zamanda gidilecek yer olmayışı yüzünden cazip hale gelen kahvehanelerde bulunan insanların, en faydalı bir şekilde toplumsal hayata kazandırılmaları şarttır. Araştırmada, kahvehanelerin tarihi gelişimi de göz önünde bulundurularak bu gibi yerlerdeki günlük hayat incelenmiş ve mevcut durum ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Medya ve Kültürel Çalışmalar Dergisi
Osmanlı modernleşme döneminde toplumun sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik, başta İstanbul’da olmak üzere, bir araç-mekân olarak zorunlu bir biçimde kahvehane adı verilen mekânlar ortaya çıkmıştır. Bu mekânların, oyun oynayan insan anlamında Homo Ludens’ in, Türkiye kültürel formasyonuna özel biçimiyle oyunsal tinin, kendini yeniden hatırlamasının ve özünde aynı kalarak değişik formlara bürünmesinin bir sonucu olarak ortaya çıktığı saptanmaktadır. Bu makalede sosyal ve kültürel bir kurum olarak kahvehanenin, başlangıçta bir içecek olarak kahveye ulaşmak amacına ek olarak, oyunsallık denen ve antropolojik bir nitelikte tüm insanlarda mevcut bulunduğu varsayılan tinsel özün gerektirdiği bir mekân arayışıyla eş zamanlı oluşu ele alınmıştır. Dünya üzerindeki benzer örneklerinden farklı olarak ise Homo Ludens’ in, Türkiye kültürel formasyonu içinde tarihsel olarak kökeni Şamanizm’e dayandırılabilecek oyunsal pratiklerin, teatral bir düzlemde ortaya çıkması sonucu kahve...
DEDE KORKUT Uluslararasi Turk Dili ve Edebiyati Arastirmalari Dergisi, 2021
Düzce Üniversitesi Öz Reşat Nuri Güntekin, vatanın haritasını çıkaran yazarlarımızdan birisidir. Gidip görülmeyen yerin bizim olmayacağı düşüncesiyle memleketin her bölgesine gitmiş, buralarda gördüklerini hem Anadolu Notları'nda hem de kurmaca eserlerinde işlemiştir. Zaten kültür ve cemiyet, onun sanatını yapan esas unsurlardır. Eserlerinde yer verdiği kişiler, meseleler, mekânlar hep bir anlama çabasının ürünü olarak karşımıza çıkar. Bu merhametli bakışın tüm eserlerine sindiğini söylemek mümkündür. Anadolu Notları, yazarın kurmaca eserlerinde yarattığı evrenin temel unsurlarını bize verirken kimi açılardan da onları okumak için bir kılavuz işlevi görür. Anadolu insanının iç dünyası, eğlenceleri, öfkeleri, dertleri, mekân ile münasebetleri bu yazılarda derin bir gözlem gücünün sonuçları olarak kayda geçirilmiştir. Reşat Nuri Güntekin, eserleriyle edebiyatımızın mekân haritasını genişleten isimlerin başında gelir. Coğrafyayı ve mekânı tanımanın, insanımızı tanımak anlamına geleceğini bilen yazar, çıktığı yurt gezilerinde insan ve mekân arasındaki etkileşimi gözlemlemek için hiçbir fırsatı kaçırmaz. Çeşitli nitelikleri bünyesinde toplayan kahvehaneler, gittiği yerlerde ilk durağı olurken, bu kurumların ülkemiz ve insanımız için ne ifade ettiğini eserlerinde ortaya koymaya çalışır. Bunu yaparken kahvehaneleri de roman estetiğinin unsurlarından biri hâline getirir. Onun eserlerinde medenileştirme vazifesini çeşitli şekillerde deruhte eden bu kurumlar, düşkünler ve yalnızlar için birer sığınak iken aynı zamanda insanlara toplumsallaşma imkânı sunar. Yeni bir hayata adım buralarda atılır, düşünülüp önemli kararlar alınır. Toplumun nabzını tutmak için en elverişli yerler olan kahvehaneler, aynı zamanda kamusal ahlakın çeşitli yansımalarını görebildiğimiz mekânlardır.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Bu çalışmada 2013 yılında UNESCO tarafında somut olmayan kültürel miras listesine alınan Türk Kahvesi, coğrafya ilminin esaslarına göre değerlendirilmeye çalışılmıştır. Anadolu'nun iklim koşullarına uygun bir bitki olmadığı halde Türkiye' de çok fazla tüketilen ve Türk Kahvesi adı altında tescillenen bu içecek, Türk insanının günlük ritüellerinin, gelenek ve göreneklerinin de merkezine yerleşmiştir. Anadolu topraklarında yaklaşık olarak 500 yıllık bir geçmişi olan Türk Kahvesini dünyadaki diğer benzerlerinden ayıran en önemli özellik, telvesi ile ikram edilmesi ve pişirme şeklinin diğer kahvelerden farklı olmasıdır. Esas anavatanı bugünkü Etiyopya olan kahvenin Anadolu'ya gelişi Mekke ve Medine' de dini görevlerini yapan hacılar tarafından olduğu tahmin edilmektedir. Osmanlı Devleti'nin başkenti olan İstanbul'a gelmesinin ise Yemen Valisi olan Özdemir Paşa tarafından gerçekleştirildiği bilinmektedir. Sosyal bilimler içinde yer alan birçok disiplinde Türk kahvesi incelenmiştir. Ortak kültürümüze ait pek çok değeri içeren Türk Kahvesi gerek içildiği mekân gerekse tarihi, davranışsal ve ekonomik yönleri ile beşerî coğrafyanın ilgi alanına girmektedir. Çalışmada Türk Kahvesi coğrafyanın temel unsuru olan mekân ve insan perspektifinden incelenmiştir. Bu amaçla nitel araştırma yöntemlerinden olan doküman analizi yapılmış, konu ile ilgili geniş literatür çalışması yapılmıştır. İthal bir ürün olan kahvenin tüketimindeki hızlı artışa paralel olarak Türkiye'nin iklim şartlarında yetişen bitki kahvelerinin de (menengiç, kendir, çörekotu ve nohut) son yıllarda oldukça popüler olduğu tespit edilmiştir.
Dama oyununun özellikle İslam coğrafyasında kabul görerek ve yaygınlıkla oynandığı görülmektedir. Haçlı seferleri ile batıya taşınan oyunun zaman içinde pek çok türü ortaya çıkmıştır. Anadolu'da oynanan dama, Türk daması olarak adlandırılmaktadır. Türk kültürünün önemli bir öğesi olan bu tür, özellikle Osmanlı döneminde altın devirlerini yaşamıştır. Osmanlı padişahlarının da ilgi gösterdiği bu oyun için sarayda damacıbaşıların işlendirildiği bilinmektedir. Böylece günümüze kadar etkisini sürdürecek olan oyun geleneğinin bu dönemden itibaren biçimlenmeye başladığı görülmektedir. Sonrasında uzun yıllara yayılan bir süreç içinde; ilginin giderek kaybolması sonucu olarak oyuncu kitlesi azalmıştır. Ancak bu kültür kaybolmamış; Türk kültürünün önemli bir bileşeni olan kahvehanelerin, kültür aktarımındaki güçlü etkisiyle kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar ulaşmıştır. Bugün, Türkiye'nin farklı yerlerine dağılmış ve dama oyununun yaşaması için çaba gösteren bir oyuncu kitlesi bulunmaktadır. Bu yazının oluşum sürecinde Türkiye'nin farklı bölgelerindeki dama oynanan kahvehaneler ziyaret edilmiş, dama oyun kültürüne ilişkin veriler toplanmaya çalışılmış ve kahvehane iç mekanları ve bu mekanlardaki oyun mobilyaları ve çevresel birimleri incelenerek mekan tipolojileri belirlenmeye çalışılmıştır. ABSTRACT It is observed draught is widely played in Muslim counties with mutual great acceptence. The game has been risen to different types through the ages which had been brought to the west by the crusaders. The type specifically played in Anatolia region called Turkish draught. This type of draught is a significant element of Turkish culture which had its golden ages in Ottoman Empire. It is this age that a great tradition was created and continued to present times. Ottoman sultans showed so great interest, that the chief draught players were employed. After having lost public interest, it began losing players as well. But the culture has not been lost completely. Until now it has been survived from one generation to the next by the cafehouses which has strong feature to preserve culture. Today there is a a society on which make an great effort to struggle, scattered through the different parts of Turkiye. For this dissertation, many cafes visited to obtain knowledge on draught and to survey the typologies of the interiors and furnitures with peripherial units.
Edirne Tanıtım ve Turizm Derneği Dergisi, 2021
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, 2020
Osmanlılar tarafından Avrupa'ya tanıtılan kahvehaneler Balkan ülkelerinin hemen hepsinde benimsenmiştir. Gerek Türkiye'deki kahvehaneler gerekse Osmanlı kültürünün bir uzantısı olarak ortaya çıkan, Balkanlarda kullanılan adıyla, kafanalar günümüzün modern dünyasında halen günlük hayatın bir parçası olarak varlıklarını sürdürmektedir. Günlük hayatın basit ve karmaşık gerçekliklerinin temsilcisi olan "kahvehaneler" ve "kafanalar" sadece bir kamusal alan olmanın ötesine geçerek ilk tiyatro temsillerinin, sinema gösterimlerinin yapıldığı, iş anlaşmalarının ve evliliklerin ayarlandığı yerler haline gelmiştir. Bu özellikleriyle, içinde bulundukları kentlerin zaman içerisindeki değişimine şahit olmakla kalmayıp, bu süreçte aktif bir rol de üstlenmiştir. Bu çerçevede, bu çalışmanın amacı kahvehanelerin ve kafanaların bellke mekânları olarak sosyal, işlevsel ve mekânsal özellikleri vasıtasıyla toplumun kolektif belleğinde oynadıkları rol bakımından incelenmesidir. Söz konusu kolektif belleğin kent belleğine etkileri, kentlerin dinamizmi ve hızlı değişimi göz önünde bulundurularak ele alınmaktadır. Bu etkinin farklı ülkelerde ve toplumlardaki benzer ve farklı yanlarını ortaya koymak amacıyla İstanbul'daki kahvehaneler ve Belgrad'daki kafanalar kuşaktan kuşağa aktarılan kültürel mirasın önemli bir parçası olarak karşılaştırılmaktadır.
Bilim kişilere ya da uluslara mal edilemeyecek, kamusal ve kolektif bir olgudur. Ancak düşüncelerde kalıp söze dökülmediği sürece şahsa aittir. Bir kez düşünceler kelimelerle taşınmaya başlayınca, nereye gideceğine, kimin işine yarayacağına ve kimlere ait olacağına artık üreten kişi karar veremez. Bilimin üretimi şahsî olsa da taşınması ve işlenmesi tamamen kolektif bir süreçtir. Bu süreçte sıradan gördüğümüz pek çok insanın katkısı vardır. Toplu bir başarıdan bahsedebiliriz. Bilim bir bilgi bütünü olduğu gibi aynı zamanda üretilen bu bilgiye erişme sürecini de içerir. Bilimsel bilginin özgürce paylaşılması, kamusallaşmasında etkilidir.
2nd INTERNATIONAL CONFERENCE ON COFFEE AND COCOA, 2022
Kahve ve kahvehane geleneği de Osmanlı’yı ziyaret eden Batılı seyyahların en çok ilgisini çeken unsurlardan biri olmuştur. İstanbul’a ilişkin genellikle İngilizce ve Fransızca dillerinde kaleme alınmış seyahatnamelerde “kahve ve kahvehane” kültüründen bahsetmeyen esere nadiren rastlanmaktadır. Seyyahlar, hakkında türlü efsaneler türetilmiş olan kahvenin, yemeklerden sonra mutlaka aranan, özellikle misafir ağırlama törenlerinde ve saraylarda merasimlerle sunulan geleneksel bir içecek olduğuna dikkat çekmişlerdir. Gün boyunca muntazaman içilen iki fincan kahvenin yanı sıra eve ziyarete gelen eş dost ile de kahve içilmesinin âdetten olduğu, ikram edilen kahvenin reddedilmesinin büyük ayıp sayıldığını belirtmişlerdir, ayrıca sunulan kahvenin harika olduğu, içine şeker koyulmadan içildiği, bunun da kahveyi daha doğal bulmalarından ileri geldiği yönünde bilgiler vermişlerdir. Kahvehaneleri ise, her meslekten sayısız insanın bir araya geldiği, kitapların okunduğu, ilmi sohbetlerin yapıldığı yerler olarak tarif etmişlerdir. Hatta bir dönem kahvehaneler için, “mecma-i zürefa” yani güzel konuşmaların toplantı yeri, “akademik muhit” ve “kabare” benzetmeleri yapılmıştır. Netice olarak bu çalışma kapsamında, daha önce üzerinde fazla durulmamış olan seyahatnameler ele alınmaya çalışılmıştır. Bu anlamda; Ulrich De Seetzen, Antoine Galland, J. F. Michaud ve J. J. F. Poujoulat, Knut Hamsun, Michel Febvre, Edmondo de Amicis gibi seyyahların gözlemlerinden istifade edilmiştir. Bu gözlemlerden hareketle de Osmanlı halkının kahve tüketim alışkanlığı ve kahvehanelerin sosyal hayattaki yeri ortaya konulmuştur.
Erkeklik kavramı feminizm kavramının incelenmesi ile birlikte akademik olarak merak uyandıran bir konu haline gelmiştir. Kadına biçilen "doğal roller" olduğu kadar erkeğe biçilen "doğal roller" de mevcuttur ve bu erkeklik rolleri pekiştirilmeye ihtiyaç duymaktadır. Varlığını "kadın olmayan" ile ispatlamaya çalışan erkek, bunu pekiştirmek için günlük hayatta birçok sınavdan geçmektedir. Erkeklik araştırmalarına göre; kadını ya da kadınlığı çağrıştıran her öğe erkeğin erkekliğine zarar vermektedir. Dolayısıyla varlığını "kadın olmama" ile temellendiren erkek, tüm kadın ve kadınlık tehditlerine karşı yöntemler geliştirerek erkekliğini ispat etme çabasına girişmektedir. Erkek, iktidarın doğal sahibidir ve bu iktidarı koruyup pekiştirmek için çeşitli pratiklere ve mekanlara ihtiyaç duymaktadır. Kahvehaneler de bu mekanların en spesifik, en dokunulmaz ve en yoğun şekilde erkekliğin pekiştirilip yeniden üretildiği mekanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Erkeklerin futbol sohbeti yapıp bahis oyunları oynadığı, kendi aralarında "özgürce" sosyalleşebildikleri, rahatça argo kelimeler kullanabildikleri (bazı erkeklere göre kadınların yanında küfür etmek ayıp kabul edilir) mekanlar olan kahvehaneler; kadınların, kadınlığı çağrıştıran eşcinsellerin ve "yeterince erkek olmayanların" kapıdan içeri alınmadığı mekanlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Nurhak Polat'ın yaşadığı ilginç kahvehane deneyiminden esinlendiğim makalede; toplumsal cinsiyet ve cinsellik, kadınlık-erkeklik öznellikleri, ataerkillik, erkeklik ve iktidar, Pierre Bourdieu'nün eylem teorisi ve erkeklik, hegemonik erkeklik, erkekliğin farklı halleri ve heteroseksüel erkeğin doğuşu, argo ve küfür, homofobi, erkeklik ve futbol ve son olarak cinsiyet ve mekan: erkek kahveleri başlıkları incelenmiştir.
Anadolu Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, 2014
Space, when considered regarding the way it is used, represents a style of a residential experience, which, from the local to the universal shared by human beings and communities. While on the one hand, social habits, which are the essence of civilization, overcome all the borders and make people together, on the other hand, they constitute a complex cultural system of relations faced within those spaces. Buildings such as shops, "arasta", "bedesten", mosque, "hamam" and "han, " which were the major units of the Ottoman towns and whose borders have become more indefinite in the contemporary cities while being identical with the market (bazaar), constitute the base of this system of cultural relations. Coffee Houses, one of the most important characteristics of this physical environment, are the spaces that from the Ottomans to the present day transferred socio-cultural relations to the public area, and primarily to the "mahalle" scale that shaped the social topography of the same places. Coffee Houses, symbolizing different poles of the public life that is controlled very firmly by any form of political and religious authority, appear most of the time as the place where social life is reshaped. While mediating for the reproduction of the social order, they assume the role of a productive center of a multi-faceted communication web in the daily life of the communities, as the places that consume and are consumed at the same time. In this paper, the spatial construction of the Coffee Houses from past to the present will be analyzed, and the process of change in the beyond-modern discussions will be scrutinized.
From the Coffeehouses in Istanbul. İstanbul: Kültür AŞ, , 2012
Galatasaray Üniversitesi İletişim Dergisi Özel Sayı 2, ss. 181-202, 2012
"In this study, coffee, coffeehouses and cafés are theoretically discussed regarding consumption, sociology of consumption and globalization/glocalization debates, in the case of Starbucks in a middle-sized city Eskişehir. Coffee is an important consumption item in terms of coffee production, consumption and distribution relationships. Coffee and coffehouses are identified with Oriental culture and coffehouses functioned as a socialization practice and places where people are gathered from Ottoman period to present time. In the West, coffee and café culture, adopted from East, transformed to public spheres with the Enlightenment and modernization process. Eskişehir is a “globalizing”, “Europeanizing” middle-sized city where middle class has proliferated in the last ten years with the rise of urban transformation. Coffee consumption has differentiating dynamics in Eskişehir. Turkish coffee consumed in coffeehouses and cafes has replaced with various coffee genres consumed in local and global coffee shop chains, thus coffee consumption itself has been gentrified. Consuming coffee in these places has become one of the fundamental signifiers of segregation. In this sense local chain Kahve Dünyası and global chain Starbucks comprise crucial observation fields to notice coffee consumption in terms of local-global dialectics."
2019
Kahve, her toplumda farklı anlamlar ifade etse de genel olarak, tüketildiği bölgelerde yeni bir mekân olgusu yaratmayı başarmıştır. Kahvenin özellikle, Osmanlı toplumsal hayatına etkisi, oldukça dönüştürücü ve yenilikçi bir sosyalleşmeye neden olmuştur. Kahvehanelerin böylesi yaygın bir sosyalleşmeye neden olması, iktidar sahipleri tarafından olumsuz değerlendirilmiş ve ortaya çıkan bu duruma, gerek dinen, gerek toplumsal huzur açısından yasaklamalar uygulamıştır. Ancak zamanla yöneticiler, kahvenin yarattığı ticari faydadan vazgeçemediler. Aynı zamanda toplumun hemen her kesiminin, bu içeceğin yasaklanmasına karşı muhalefet geliştirmesinin yarattığı etkinin, bir sonucu olarak yasaklamalar uygulanabilir olmamıştır. Kamusal mekân olarak kahvehaneler, sürekli olarak çeşitlenmiş ve farklılaşmıştır. Diyebiliriz ki; Türk toplumu için kahvenin ve kahvehanelerin yarattığı etki azımsanmayacak derecede büyük olmuştur, öyle ki günün en temel öğününün ‘’kahve-altı’’ olarak nitelendirilmesi bu cazip içeceğe verilen kıymetin başka bir göstergesi olsa gerek...
Kahvehaneler, kahve bitkisinin bulunmasıyla birlikte ortaya çıkmış ve yayılmıştır. Kahvenin Ortadoğu'da bulunması ve yayılmasıyla ortaya çıkan süreç heyecan vericidir. Kahvenin yayıldığı her alanda kurulan kahvehaneler, bulunduğu dönemin sosyal ve siyasal hayatına derinlemesine etki etmiştir. İnsanların bu mekânlara gidişlerinin başlıca sebebi kahve içme isteği gibi görünse de asıl sebep sosyal bir ortama girme, başka insanlar ile görüşme ve etkileşim içinde bulunabilmektir. Özellikle Osmanlı Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin incelendiği bu makalede kahvehanelerin sosyal ve siyasal etkisi dönemsel olarak ortaya konmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Kahve, kahvehane, sosyal hayat, siyasal hayat COFFEEHOUSES IN THE OTTOMAN AND THE REPUBLIC PERIOD:
Kahvehane TDK sözlüğünde "kahve, çay, ıhlamur, bira, nargile içilen, hafif yiyecekler bulunduran, tavla, domino, bilardo, kâ- ğıt vb. oynanan yer, kıraathane" olarak tanımlanır. Ancak kelimenin anlamı bu düz tanımın yanı sıra, zamana ve yere bağlı olarak farklı anlamlar yüklenerek zenginleşir, genişler. Bu makalede bu sözcüğün ve gösterileni olan mekanın ortaya çıktığı ve 20. yüzyıl başında, Kemeraltı çevresinde üstlendiği anlama dair bazı yorumlar aktarılacaktır.
Uluslararası Batı Karadeniz Sosyal ve Beşeri Bilimler Dergisi, 2020
Dünyada en çok tüketilen içeceklerden bir tanesi olan kahve isim ve yapılış şekillerine göre farklılıklar göstermektedir. Türk kültürünün önemli bir parçası haline gelmiş, geleneksel bir içecek olarak bilinen Türk Kahvesi de bunlardan biridir. Sosyal değişim ile yeme ve içme alışkanlıklarında oluşan değişim, aynı zamanda günlük hayatın önemli bir parçası haline gelen Türk Kahvesi alışkanlıklarında da değişime neden olmuştur. Toplumsal ilişkilerde de olumlu role sahip olan Türk Kahvesinin yapımı ve tüketimindeki değişiklikler, değişen yaşam tarzı ve yeme içme alışkanlıkları ile doğrudan ilişkilidir. Buna ek olarak kahvenin özenle hazırlanması, içilmesi üzerinde duran ve kahvenin değerli bir ürün olduğunu öne süren üçüncü nesil kahve işletmelerinin sayısındaki artış dikkate alındığında, bu işletmelerde kültürel miras unsuru olan Türk Kahvesinin korunması ve sürdürülebilirliği önem taşımaktadır. Bu kapsamda araştırmanın temel amacı, üçüncü nesil kahve işletmelerinde Türk kahvesinin yerini belirlemektir. İstanbul'da faaliyet gösteren üçüncü nesil kahve işletmeleri üzerine yapılan bu araştırmada, veri toplama yöntemi olarak yüz yüze görüşme tekniğinden yararlanılmıştır. Görüşme formunda yer alan sekiz yarı yapılandırılmış soru aracılığıyla elde edilen veriler içerik analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre, üçüncü nesil kahve işletmelerinde Türk kahvesinin geleneksel pişirme yönetimine uygun servis edilmediği ve Türk kahvesinin diğer kahvelere göre daha az tercih edildiği tespit edilmiştir. Üçüncü nesil kahve işletmeleri tarafından kahve çekirdeklerini doğrudan çiftçiden tedarik edilmesi, kavurma ve öğütme işlemlerini en uygun biçimde işletmede gerçekleştirilmesi araştırmada ulaşılan diğer sonuçlar arasındadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.